17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
18 MAYIS 2000 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA 17 Ege Adalan Turizm sezonunun başlamasıyla gazetelerde yayımlanan bir yurtdışı gezi ilanındaki "Yunan Adalan ve Atina" tanımına Atatürkçü Düşünce Derneği Şişli Şubesi, itiraz ediyor: "Ege'deki adalann adı Yunan Adalan değ ıl, Ege Adalan'dır. Yıllar önce yaptıklannda gördükleri tepki nedeniyle geri çektikleri ilanlan yeniden deniyortar. Bu tür ilanlan veren firmalan telefon ve fakslanmızla protesto edelim: Ege Denizi'ndeki adalann adı Ege Adalan'dır." Unutkanlık Faziletli Istaınbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ali Müfit Gürtuna'nın imzasını taşıyan bir afişte "Gençlik ve Spor Bayramımzı kutlanm" yazdığını söylüyorbir okurumui... Ulusal bayramın adındaki "Atatürk'ü Anma" unutulmuş... Okurunıuz, 23 Nisan, Gürtuna imzasını taşıyart bir afişte de "Çocux Bayramımzı kutlanm" yazdığını anımsatıyor... Yine ' ^ \ 'bir unutkanlık; bu kez de ulusal egemenlik yok... Elektronik posta: somOposta.cumhuriyeLcom.tr Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 - Yeni Cumhurbaşkanı Sezer, kırmızı ışıkta duruyormuş... "Kurallara uvmak haber özellidi tasıvor!" umhuriyetin laiklik ilkesini ödün vermeden savunan aydınlara yönelik siyasi cinayet- ler tek tek aydınlanıyor. Son 10 yılda işle- nen sistemli cinayetlerin arkasından Iran çı- kıyor. Içişleri Bakanı Sadettin Tantan, yenı bilgile- re ulaşmak isteyen gazetecilere arşivlere bakmala- rını öneriyor. Arşivler o denli kabank ki... Ne ararsanız var... Bahriye Üçok öldürülmüş... Ankara'da bombalı paketin patladığı gün Uğur Mumcu Frankfurt'ta, Cemalettin Kaplan'ın ve Avrupa'daki Islamcı örgüt- lerin ilişkilerini araştınyor. llişkiler Libya'dan Ingilte- re'ye, Kuveyt'ten Almanya'ya geniş bir yelpazeye ya- yılıyor. Uğur Mumcu, 9 Ekim 1990'daki yazısına "La- ikliğin dirençli ve imanlı savunucusu Bahriye Üçok'un ölümünü Frankfurt'ta öğrendim. Içim acıyla doldu" tümceleriyle başlıyor ve can alıcı soruyu soruyor: "Bahriye Üçok niçin öldürüldü?" Ve yanıtın belli olduğunu açıklıyor: Arşivler"Atatürk ilkelerini savunduğu için!" Devam ediyor: "Üniversite ve yüksekokullarda kız öğrencilerin başörtü takmalannın Islam dini ile ilgisinin bulunma- dığını, türban ve başörtüsünün birtakım tarikatlann bayrağı gibi kullanıidığını kanıtladığı için." Bahriye Üçok bir din bilimciydi; yurtiçinde ve dı- şında verdiği konferanslarda, şeriatçılann, insanla- nn inançlannı sömüren tezlerini çürütüyordu... Üçok'tan önce, o yılın Ocak ayında Atatürk ilke- lerinin inançiı savunucularından Muammer Aksoy öldürülmüştü... Mart'ta Çetin Emeç, Eylül'deTuran Dursun... 1990 yılı kanlı kapanmıştı... 1989'da dünya, ortaçağ kurallannın işletildiği, alı- şılmadık bir olaya tanık olmuş ve Humeyni, Şubat SESSİZ SEDASIZ (!) NURÎKVRTCEBE ayında verdiği bir fetva ile Şeytan Ayetleri'nin yaza- n Salman Rüşdü'nün ölüm emrini imzalamıştı. Rüşdü değil ama Haziran'da Humeyni öldü... 1989'da Salman Rüşti için verilen fetva sanki Tür- kiye'deki aydınları da kapsıyordu! Uğur Mumcu, Bahriye Üçok'un ardından sormaya devam ediyor "Islami Hareket adlı örgüt Aksoy'u da Üçok'u da öldürdüklerini açıklıyor. Bu örgütü kimleryönetiyor? Bu örgüt, bir komşu ülkeden mi yönetiliyor? Bu ör- gütün Almanya'da adamlan ve silahlı militanlan mı var? Kim bunlar? Islamcı terörörgütleri kimler? Bun- lan kim kurmuş? Teröristlerin rahatça girip çıktıkla- n yabancı elçilikler var mı? Türkiye'de son yıllarda öldürülen yabancılar kimler?" Cinayetleri işleyenler ve işletenlerin günışığına çıkmasına az kaldı. Bu konuda "arşivler"in de kat- kısı olacak ve bazı manşetlerde, hiç kuşkunuz ol- masın demokrasiyi araç olarak kullanan malum şa- hıslann yılışık pozlannı bulacağız! 19 Mayıs için zorla toplanan paralar Kınkkale ll Milli Eğitim Müdürü Veli Korkmaz'ın "bayram vergisi" önerisine Kınkkale Valisi Behiç Çelik "olur" vermiş ve 19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı gösterilerine katılacak öğrencilerin giysi ve öteki giderleri ıçın il merkezindeki törenlere katılsın katılmasın tüm ilk ve orta dereceli okul öğrencilerinden zorla para toplanmaya başlanmışti... Eğitim-Sen ve Tüm Oğrenci Velileri Dayanışma Derneği (OVDER) Kınkkale Şubelerinin karşı çıktığı bu uygulama bir veli tarafından yargıya götürüldü ve Kınkkale Idare Mahkemesi oybirliğiyle yürütmenin durdurulmasına karar verdi. Eğitim-Sen Şube Başkanı Yüksel Şahin ve ÖVDER Şube Başkanı Cengiz Akça, 4 Nisan'da çıkan yargı karanndan sonra bu kez de idarenin yeni tutumunu eleştiriyor: "Milli Eğitim Müdürlüğü, 26 Nisan günü mesai saati sonuna doğru okul müdüıiüklerine telefon zinciri ile para toplamanın durdurulduğunu bildirdi. Zaten daha önce çıkartılan yazı gereği 26 Nisan'a kadar okullarda para toplanmış ve belirtilen hesaba yatınlmıştı bile. Duyumlanmıza göre, toplanan paralar okulların çoğunda öğrencilere iade edilmemiş durumda. Milli Eğitim Müdürlüğü, belirttikleri hesaba yatınlan paralan okullara derhal iade etmeli ve para nasıl toplandıysa, kimden nasıl alındıysa aynı şekilde sahiplerine geri verilmelidir. Parası iade edilmeyen tek oğrenci kalmayana kadar konunun takipçisi olacağız." Biz de takibin sonunu duyuracağız... İran: Madalyonun Öbiir Yüzü Prof,. Dr. TÜRKKAYA ATAÖV Faili bilinmeyen cinayetle- rin 'son ve kapsamlı açıklama- sı henüz yapılmadı. Bazı yo- rumlar Iran'ı hedef alıyor. Bu konuda (Fazilet Partisi yöne- tirni dışında) ikna olmayan çev- reler de var. Son teşhisi koy- rnak için vakıt erken. Önemli olan, reddedilemez kesin ka- nrtlann yapgfnm süzgecinden geçırılmesi ve mahkeme ka- rannın da denetlenmesi ve tar- tışılmasıdır. Öteyandan, Iran'ı yalnız bu- günkü yönetimiyle değil, 2500 yılı aşkın tarihi ve uygariığıyla iyi bilmek gerekır. Sincan ve benzeri olayiara ilişkin olarak kuşkusuz duyarlıyız. Içişleri Bakanımız da görev anlayışı, cıddiyetı, dengelı yaklaşımı ve kararlılığıyla iyi bir izlenim ya- ratıyor. Ancak, bu cinayetler tüm geçmişıyle dünyanın en görkemli uygarlıklanndan bi- rini simgeleyen Iran'da bir grup kişiye, hatta bir resmi çevre- ye bağlanabilecekse, bu kişi- ler ya da çevre Iran kültürüne ters düşmüş, kendi variığına yabancılaşmıştır. Eğer öyley- se, yazıklar olsun. Kuzistan'da Susa'daki kent uygariığı Mezopotamya ileya- şıt. Sirus'un Pers devleti Nil'e, Daryüs'ünki Indus'a uzanıyor- du. Hadi, bunlara fütuhat di- yelim. Ama Persepolis yakın- lannda Nakş-ı Rüstem'de Sa- sani sanatçılarının taştan ya- rattıklanna ne demeli? Islami soylu sınıfa karşı benimseyen Iran halkyığınları, bu kez, İHo- rasan'da Emevi saltanatına başkaldırmadı mı? Sancar'ın veziri Nizamülmülk bir bilim adamı, Timur'un oğlu Şah Ruh'un veziri Ali Şir Nevai de büyuk bir ozandı. Azeri Türkü Şah Ismail'in başkentı isfahan, doğunun en güzel yapılarıyla bezenmişti. Selçuklu Tuğrul, Timur, Ismail Safavi ve Ka- çar gıbi Türk sultan ve hane- danları bu ülkeyi uzun süre yönettiklerinden, bu komşu- muzdatüm nüfusun neredey- se yarısına yakınını oluşturan kalabalık Türkî topluluklar var. Onlar da ta Selçuklulara gi- den bir geçmişle Iranlı olmak- la övünürler. Iran tarihi yalnız işgal ve sa- vaş değil, edebiyat ve sanat devlerinin peş peşe geldiği, onların yarattıklarında sevgi, dostluk ve güzelliğin ağır bas- tığı bir kültür hazinesidir. Sa- favi, Harat, Türk ve Irak ekol- lerine aynlan Iran minyatür res- minde büyük Behzad, Agha Mirak, Rıza Abbasî, Mirza Ali ve Sultan Muhammed, 'yuzyıHâra've komşu halklanri ınce sanatlanna damgalannı boşuna vurmadılar. Firdev- sfnin Şahname'sine, Niza- mfnin Penç Genç'ine (Beş Hazine) ve Câmi-el Tavarih'e bir daha bakalım. Ta'lik hat yazısında Taj Salmani Hara- ti, Nastalik'te Mır Ali Tebrizi ve Kürsî'de Ansarî ve Şafiî ile kaç hattat yarışabilir? Yedi "destgâh" ile beş "avaze"nin önemini müzik çalışanlar iyi bilir. Gamı kederi silip süpüren Hayyam'ın "su gibi gelip sel gibi gidiyonız" diye tanımladı- ğı dünya için, Sâdi, "dostumuz varsa, bağa, bahçeye gerek yok; ister bahar, ıster güz ol- sun" der. Farsça yazan Mev- lânâ için de "Bu bir birlik âle- midir;Kâbe, cami, tapınakay- nıdır". Güzide aydınlarımıza kıyanlara Hayyam'ın şu mıs- raını okuyalım: "In yek nefes- i azizra hoş midâr". Yani şu aziz nefesi hoş tut. Iranlı Câ- mi'nin şu beytine bakın: "Çeşm-i Türkî, lâl-i Türkî gû- yeura bende em"; yani, Türk gözüne, Türkçe konuşan du- dağına kulum. Iran'la sınır komşuluğumuz sonsuza dek sürecek. Sâdi "Aziz canı terkederiz de, aziz dosttan vazgeçmeyiz" diyor. Türkler ve Iranlılar aziz dost kalmak zorunda. Bunun için ikimize de düşen sorumluluk- lar, görevlervar. Hayyam'dan birbeyit: "lyilikde, kötülükde bizdedir; bunu Feleğe yükle- meyelim". Hâfız da der ki: "Sevgisiz dünya olmaz; hat- ta, sen de sen olmazsın!" Acele etmeyelim. Resmi açıklamalardan sonra kanrt- lan tartalım, konuya yabancı kaynaklı gölgelerin düşme- sine izin vermeyelim ve katil- ler dışında halkları suçla- mayalım. HAYVANLAR ÎSMAIL GÜLGEÇ [email protected] KİM KİME DUM DUMA BEHIÇAK [email protected] ÇİZGİLİK KÂMtL MASARACI HARBİ SEMtH POROY [email protected] rTr, O ^ KEDİ LEVO APTÜUKA ÖZGÜRMNtVE&SİTE İSTANBUL YAZ DÖNEMt ISÂZIM H İ K M E T Anma ve Açılış 03 H a z i r a n C u m a r t e s i , 18.00 Bilgi ve Iktidar Sorunu Olarak Medya: Hayati Tüfekçioğlu, Ersan tlal, Fatih Polat, Temel Demirer, Başaran Düzgün. Müzık ve Muhaiefet: Bülent Somay Edebiyat Semınerlcrı: Smıay Akm — "Vfflgenstein ve Felsefe Sorunlan: Erkul Sezgüü Keıdegger'de "Varlık ve Zaman": Kaan Okten Dılbılım, "Rus Bıçuncilen" ve Şıır: A. Rua Tura ITuslar ve Ulusguluğun Oluşumu: Bâlent Uludağ C>rtadoğu ve Kafkasya Çalışmalan: Mehmet Hasgüler X.üresel Düzen ve NATO Stratejilen: Ergnn Adaklı ILarşılaştırmalı Kıbnslı Türk Şiin: Faize Özdemirciler "Tıyatroya Giriş ve Kavramlar: L. Önder-H. Yaman lotograf Hakkında...: Alp Esin Jynnahbügt:0212 * ; =V 5 p^ YAtHİ SÂe PAKETT S/'&A/a*. P/rr/ "^3 TARÎHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 'BAUMAUS'UN KURUCUSU 1HBX'TE RU&UH ÛfJLÛ IMAAfl UMLTBf SROPİUS POSOU.UYGOUIYACAĞI TOK2LA ÖNDC 6B4MAJ *TlMAOL>U& AGASlNA GlBECEK OLAM GKOPIUS, 1319'0A "&MJHAJJS" OKUUJHU KaKACA/Cnü SAUHAUS otajtuj,GıD£eetc,MiMAiiLiKLAentuıcre DE- KORASYON l/£ &ESIM SAHGrtNPA DA ETKlSMI GCtSTE- KECEtCTt/e. ŞFLİfFN £AhlAYİ*JİNl SE<-ECeSlN SIÇ/M- t-EN&IRlClSİ OlACAGlNl PÜŞÜNEN GROf^US, i gİB/*İMARU6A YĞNELINMSSI GEBEKTl- ĞİHI SAVUNACAlen. BU -nVZZDA, H&t »İÇ.HA MALZ£Kie BiR eöeev içiu&i ve E£A£n.193O'LA/tI>A &ÜÇL£M£*J NAZtLER'lH ETtCI- SıYLB ÇALIÇAAAAZ. DuRUKAA GEL£N &BOPİUS, ' AUHAHVA'YI TBHX£OEİZ£K. öfJCE IN&U.TEBC,SON&IDA DÜZ ÇİZGİ ÜMİT ZfLELİ İşbîrlikçiler (IV) Bugün size birtakım kişi ve kuruluşlardan söz ede- ceğim... Birinci ortak özellikleri Alman olmalan. Ikinci ortak özellikleri Alman hükümeti ve istihbarat örgütüyle "çokyakın" olmalan. Üçüncü ortak özellikleri ise bi- zim yerti malı işbirlikçilerie pek sıkı fıkı olup, eşgü- düm içinde çalışmalan!.. Önce işbirlikçilerin "son kahramanı" Heinz Kra- mer'in kimliğine bakalım. Geçen yazılanmda da be- lirttiğim gibi, işbirlikçi kalemlerden biri onu bize ga- yet güzel anlatmıştı: "Kramer, Avrupa ve Amerika'da 'görevi gere- ği' Türkiye ile çok yakından ilgilenen bir uzman, bir Türkiye uzmanı!.." Devamı var. Kramer Almanya'da özellikle üniver- site ve politika çevrelerinde epey şöhretli bir isim. Tür- kiye ve Ortadoğu uzmanı olarak tanınıyor. Heinz Kramer ve aynı kumaştan birçok "uzman" bilim adamı ya da araştırmacının "görevli" olarak ça- lıştığı yerın adı şöyle: -VVissenschafdiche und Politische Stiftung Türkçe adıyla Bilim ve Politika Vakfı. Ebenhausen kentinde faaliyet gösteriyor. Hiç ahkâm kesmeden, bir Alman yazarın kaleminden tanıyalım bu kurulu- şu. Araştırmacı yazar Erich Schmidt Eenbohm'un iki yıl önce yayımlanan "Undercover; Der BND und Die Deutschen Journalisten" adlı kitabının 72. say- fasında 'Bilim ve Politika Vakfı'nın, Alman Dış İs- tihbarat Servisi BND ile çok yakın ilişkiler içinde olduğu anlatılıyor.' Inanın, hiç şaşırmadım!.. ••• Makalenin başlığı, "Türkiye'de Alman vakıflan." Doğubilimci Tamer Bacınoğlu tarafından kaleme alınan bu yazıda Türkiye'de "kültür hizmeti" adı al- tında faaliyet gösteren Alman vakıflan; moda ismiy- le "Non Govemmental Organisations" yani NGO'lar anlatılıyor. Tumünü, ısımlerıyle, programlanyla, amaç- larıyla gözler önune seriyor. Okudukça bulmacanın parçaları birleşiyor. Batılı dostlanmızın bizi ne denli sevdiğini, iyiliğimiz için ne çok "gayret" gösterdiğini bir daha hiç unutmamacasına öğreniyorsunuz!.. Bu göz yaşartan çalışmaları öğrenmek sizin de hakkı- nız. Işte bu çarpıcı makalenin en önemli bölümleri: "Alman partamentosunda grubu bulunan partile- rin vakıflannın yurtdışı etkinlikleri tamamen federal hü- ] kümet bütçesinden karşılanır. Konunun uzmanlann-, dan sosyolog Ute Paschner'e göre, Alman parti va- kıflan devlet finansmanlı çok özel NGO'lardır ve Al- man dış politikasının önemli bir aracı durumuna gel- mişlerdir. Bu vakıflann Türkiye'deki hizmetleri, 'Türk halkına ve politikacılanna demokratik tartşma küttûrü öğretmek'ten, 'Elmalı kereste sanayisini teşvik'e, 'özelleştirme ve serbest piyasa ekono- misi dersleri 'nden, 'gazeteci eğitimi'ne kadar çok renkli birprogramı içeriri.." Ne kadar ilginç değil mi?!. Maşallah, hangi taşı kal-, dırsanız altından NGO yaftalı yabancı vakıflar çıkıyori.' Ama beni en çok 'gazeteci eğitimi' bölümü ilgilen- dirdi. Acaba hangi "gazeteciler" ne tür eğitim alıyor- lar doğrusu çok merak ettim!.. Devam edelim: "Bu vakıflann Türkiye 'de yümttüğü etkinlikler tama- men siyasi içerikli olup, diğerprojeler sadece kamuf- te işlevini görmektedir. Ankara ve Istanbul'da şube- leh bulunan bu vakıflann programlan şu üç madde- den oluşur: 1) Kemalizm'in iflas ettiğini ve sorunun geçici bir hükümet sorunu değil, 'yapay ve uyduruk', Türk ulusunu tepeden inme yöntemlerle yaşatma- ya çalışan Türk devleti olduğunu kanrtlamaya yö- nelik etkinlikler. Bu çerçevede üçlü bir strateji iz- lenir a)Toplumun değişik katmanlannı Kürt so- runu üzerine tartışmaya ve çözüm üretmeye alış- brmak ve buna paralel olarak Kürtçü gruplarla Al- manya arasında köprü kurmak. b)Toplumun de- ğişik katmanları ile siyasal Islamcıları bir araya getirmek ve buna paralel olarak Islamcılar ile Al- man devleti arasında köprü kurmak. c) Alevilerin aşırı Islama karşı oluşlarını dikkate alarak, Alevi- ler ile özel görüşmek ve konuyu gerektiğinde Kürt sorununa kaydırmak." Türkiye'de şakır şakır "hizmet üreten!" bu vakrf- ların programlanndaki ilk madde, Heinz Kramer'in ki- tabındaki görüşlerine neredeyse tıpatıp benziyor. -Hayret ki hayretü! Daha sırada, bu "NGO" etiketli vakıflann isimleri, Türkiye sathında yaptıkları "çook yararlı" hizmetler, Türkiye, Türk insanı ve Mustafa Kemal hakkında ne- ler düşündükleri, neler planladıkları var. Ama yine yerimiz bitti. Gelecek hafta "işbîrlikçiler V" başlıklı yazımda yerii malı işbirlikçilerimizin kimlerle kol ko- la girip, hangi "kalkındırma yardımlanndan" fayda- landıklannı anlatacağım!. ' Eposta: [email protected] - ' Faks ve mesaj: (0212) 287 42 41 B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN SOLDANSAĞA: 1 2 1/ Abakanlar da denilen ve Rusya'dayaşa- yanKırgızkö- 3 kenli Türk boylan. 2/A1- çak enlemler- de esen düzen- lirüzgâr... Din- seltörenveku- rallan. 3/ Sa- 8 nı... Şapka, 9 çanta, sepet ör- mede ya da giyim süs- lemede kullanılan par- lak, renkli ve dayanık- 2 lı şerit. 4/ Ağrı Da- 3 ğı'na verilen bir baş- 4 ka ad... Tuzağa düşü- 5 ı şey. 5/ Halk di- linde bademe verilen ad... Sıkınn verme, üz- 8 me. 6/ Bir ilimiz. II g Japon lirik dramı... Türk müziğinde "usul" anlamında kullanılan söz- cük... Bir cetvel türü. 8/ Tibet sığın... Bakınn sim- gesi. 9/ Yemek odası. ' YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Türkiye-Ermenîsian arasında bir göl. 2/, niz Bölgesi'nde birakarsu... Ince dantei. 51 Üstu ka- palı, sitemlı, dokunaklı söz... "Mey süzülmüş şîşe- âcn ruhsâFr^-^Tdnraş^ana0 (Nedim); seyrek... Karahindibanm sebze olarak yenen yap- raİdan. 5/ Yüksek ısıda pişirilmiş toprak. 6/ Satranç- ta bir taş... Hindistan'da büyük toprak sahibi prens- lere verilen san. II "Cahit —": Matematikçimiz... Hayvanlara vurulan damga... Öğütülmüş tahıl. 8/ Nefsin isteklerini kmna. 9/ Fide yetiştirmek için aynlmış toprak bölümü... Oyunda cezalı çocuk.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle