Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
18 MAYIS 2000 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
17
Ege Adalan
Turizm
sezonunun
başlamasıyla
gazetelerde
yayımlanan bir
yurtdışı gezi ilanındaki
"Yunan Adalan ve
Atina" tanımına
Atatürkçü Düşünce
Derneği Şişli Şubesi,
itiraz ediyor:
"Ege'deki adalann adı
Yunan Adalan değ ıl,
Ege Adalan'dır. Yıllar
önce yaptıklannda
gördükleri tepki
nedeniyle geri
çektikleri ilanlan
yeniden deniyortar. Bu
tür ilanlan veren
firmalan telefon ve
fakslanmızla protesto
edelim: Ege
Denizi'ndeki adalann
adı Ege Adalan'dır."
Unutkanlık
Faziletli Istaınbul
Büyükşehir Belediye
Başkanı Ali Müfit
Gürtuna'nın imzasını
taşıyan bir afişte
"Gençlik ve Spor
Bayramımzı kutlanm"
yazdığını söylüyorbir
okurumui... Ulusal
bayramın adındaki
"Atatürk'ü Anma"
unutulmuş...
Okurunıuz, 23 Nisan,
Gürtuna imzasını
taşıyart bir afişte de
"Çocux Bayramımzı
kutlanm" yazdığını
anımsatıyor... Yine
' ^ \ 'bir unutkanlık;
bu kez de ulusal
egemenlik yok...
Elektronik posta: somOposta.cumhuriyeLcom.tr Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97
- Yeni Cumhurbaşkanı
Sezer, kırmızı ışıkta
duruyormuş...
"Kurallara uvmak haber
özellidi tasıvor!"
umhuriyetin laiklik ilkesini ödün vermeden
savunan aydınlara yönelik siyasi cinayet-
ler tek tek aydınlanıyor. Son 10 yılda işle-
nen sistemli cinayetlerin arkasından Iran çı-
kıyor. Içişleri Bakanı Sadettin Tantan, yenı bilgile-
re ulaşmak isteyen gazetecilere arşivlere bakmala-
rını öneriyor.
Arşivler o denli kabank ki... Ne ararsanız var...
Bahriye Üçok öldürülmüş... Ankara'da bombalı
paketin patladığı gün Uğur Mumcu Frankfurt'ta,
Cemalettin Kaplan'ın ve Avrupa'daki Islamcı örgüt-
lerin ilişkilerini araştınyor. llişkiler Libya'dan Ingilte-
re'ye, Kuveyt'ten Almanya'ya geniş bir yelpazeye ya-
yılıyor. Uğur Mumcu, 9 Ekim 1990'daki yazısına "La-
ikliğin dirençli ve imanlı savunucusu Bahriye Üçok'un
ölümünü Frankfurt'ta öğrendim. Içim acıyla doldu"
tümceleriyle başlıyor ve can alıcı soruyu soruyor:
"Bahriye Üçok niçin öldürüldü?"
Ve yanıtın belli olduğunu açıklıyor:
Arşivler"Atatürk ilkelerini savunduğu için!"
Devam ediyor:
"Üniversite ve yüksekokullarda kız öğrencilerin
başörtü takmalannın Islam dini ile ilgisinin bulunma-
dığını, türban ve başörtüsünün birtakım tarikatlann
bayrağı gibi kullanıidığını kanıtladığı için."
Bahriye Üçok bir din bilimciydi; yurtiçinde ve dı-
şında verdiği konferanslarda, şeriatçılann, insanla-
nn inançlannı sömüren tezlerini çürütüyordu...
Üçok'tan önce, o yılın Ocak ayında Atatürk ilke-
lerinin inançiı savunucularından Muammer Aksoy
öldürülmüştü... Mart'ta Çetin Emeç, Eylül'deTuran
Dursun... 1990 yılı kanlı kapanmıştı...
1989'da dünya, ortaçağ kurallannın işletildiği, alı-
şılmadık bir olaya tanık olmuş ve Humeyni, Şubat
SESSİZ SEDASIZ (!) NURÎKVRTCEBE
ayında verdiği bir fetva ile Şeytan Ayetleri'nin yaza-
n Salman Rüşdü'nün ölüm emrini imzalamıştı.
Rüşdü değil ama Haziran'da Humeyni öldü...
1989'da Salman Rüşti için verilen fetva sanki Tür-
kiye'deki aydınları da kapsıyordu! Uğur Mumcu,
Bahriye Üçok'un ardından sormaya devam ediyor
"Islami Hareket adlı örgüt Aksoy'u da Üçok'u da
öldürdüklerini açıklıyor. Bu örgütü kimleryönetiyor?
Bu örgüt, bir komşu ülkeden mi yönetiliyor? Bu ör-
gütün Almanya'da adamlan ve silahlı militanlan mı
var? Kim bunlar? Islamcı terörörgütleri kimler? Bun-
lan kim kurmuş? Teröristlerin rahatça girip çıktıkla-
n yabancı elçilikler var mı? Türkiye'de son yıllarda
öldürülen yabancılar kimler?"
Cinayetleri işleyenler ve işletenlerin günışığına
çıkmasına az kaldı. Bu konuda "arşivler"in de kat-
kısı olacak ve bazı manşetlerde, hiç kuşkunuz ol-
masın demokrasiyi araç olarak kullanan malum şa-
hıslann yılışık pozlannı bulacağız!
19 Mayıs için zorla toplanan paralar
Kınkkale ll Milli Eğitim Müdürü Veli
Korkmaz'ın "bayram vergisi"
önerisine Kınkkale Valisi Behiç
Çelik "olur" vermiş ve 19 Mayıs
Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor
Bayramı gösterilerine katılacak
öğrencilerin giysi ve öteki giderleri
ıçın il merkezindeki törenlere
katılsın katılmasın tüm ilk ve orta
dereceli okul öğrencilerinden zorla
para toplanmaya başlanmışti...
Eğitim-Sen ve Tüm Oğrenci Velileri
Dayanışma Derneği (OVDER)
Kınkkale Şubelerinin karşı çıktığı bu
uygulama bir veli tarafından yargıya
götürüldü ve Kınkkale Idare
Mahkemesi oybirliğiyle yürütmenin
durdurulmasına karar verdi.
Eğitim-Sen Şube Başkanı Yüksel
Şahin ve ÖVDER Şube Başkanı
Cengiz Akça, 4 Nisan'da çıkan
yargı karanndan sonra bu kez de
idarenin yeni tutumunu eleştiriyor:
"Milli Eğitim Müdürlüğü, 26 Nisan
günü mesai saati sonuna doğru
okul müdüıiüklerine telefon zinciri
ile para toplamanın durdurulduğunu
bildirdi. Zaten daha önce çıkartılan
yazı gereği 26 Nisan'a kadar
okullarda para toplanmış ve
belirtilen hesaba yatınlmıştı bile.
Duyumlanmıza göre, toplanan
paralar okulların çoğunda
öğrencilere iade edilmemiş
durumda. Milli Eğitim Müdürlüğü,
belirttikleri hesaba yatınlan paralan
okullara derhal iade etmeli ve para
nasıl toplandıysa, kimden nasıl
alındıysa aynı şekilde sahiplerine
geri verilmelidir. Parası iade
edilmeyen tek oğrenci kalmayana
kadar konunun takipçisi olacağız."
Biz de takibin sonunu
duyuracağız...
İran: Madalyonun Öbiir Yüzü
Prof,. Dr. TÜRKKAYA ATAÖV
Faili bilinmeyen cinayetle-
rin 'son ve kapsamlı açıklama-
sı henüz yapılmadı. Bazı yo-
rumlar Iran'ı hedef alıyor. Bu
konuda (Fazilet Partisi yöne-
tirni dışında) ikna olmayan çev-
reler de var. Son teşhisi koy-
rnak için vakıt erken. Önemli
olan, reddedilemez kesin ka-
nrtlann yapgfnm süzgecinden
geçırılmesi ve mahkeme ka-
rannın da denetlenmesi ve tar-
tışılmasıdır.
Öteyandan, Iran'ı yalnız bu-
günkü yönetimiyle değil, 2500
yılı aşkın tarihi ve uygariığıyla
iyi bilmek gerekır. Sincan ve
benzeri olayiara ilişkin olarak
kuşkusuz duyarlıyız. Içişleri
Bakanımız da görev anlayışı,
cıddiyetı, dengelı yaklaşımı ve
kararlılığıyla iyi bir izlenim ya-
ratıyor. Ancak, bu cinayetler
tüm geçmişıyle dünyanın en
görkemli uygarlıklanndan bi-
rini simgeleyen Iran'da bir grup
kişiye, hatta bir resmi çevre-
ye bağlanabilecekse, bu kişi-
ler ya da çevre Iran kültürüne
ters düşmüş, kendi variığına
yabancılaşmıştır. Eğer öyley-
se, yazıklar olsun.
Kuzistan'da Susa'daki kent
uygariığı Mezopotamya ileya-
şıt. Sirus'un Pers devleti Nil'e,
Daryüs'ünki Indus'a uzanıyor-
du. Hadi, bunlara fütuhat di-
yelim. Ama Persepolis yakın-
lannda Nakş-ı Rüstem'de Sa-
sani sanatçılarının taştan ya-
rattıklanna ne demeli? Islami
soylu sınıfa karşı benimseyen
Iran halkyığınları, bu kez, İHo-
rasan'da Emevi saltanatına
başkaldırmadı mı? Sancar'ın
veziri Nizamülmülk bir bilim
adamı, Timur'un oğlu Şah
Ruh'un veziri Ali Şir Nevai de
büyuk bir ozandı. Azeri Türkü
Şah Ismail'in başkentı isfahan,
doğunun en güzel yapılarıyla
bezenmişti. Selçuklu Tuğrul,
Timur, Ismail Safavi ve Ka-
çar gıbi Türk sultan ve hane-
danları bu ülkeyi uzun süre
yönettiklerinden, bu komşu-
muzdatüm nüfusun neredey-
se yarısına yakınını oluşturan
kalabalık Türkî topluluklar var.
Onlar da ta Selçuklulara gi-
den bir geçmişle Iranlı olmak-
la övünürler.
Iran tarihi yalnız işgal ve sa-
vaş değil, edebiyat ve sanat
devlerinin peş peşe geldiği,
onların yarattıklarında sevgi,
dostluk ve güzelliğin ağır bas-
tığı bir kültür hazinesidir. Sa-
favi, Harat, Türk ve Irak ekol-
lerine aynlan Iran minyatür res-
minde büyük Behzad, Agha
Mirak, Rıza Abbasî, Mirza
Ali ve Sultan Muhammed,
'yuzyıHâra've komşu halklanri
ınce sanatlanna damgalannı
boşuna vurmadılar. Firdev-
sfnin Şahname'sine, Niza-
mfnin Penç Genç'ine (Beş
Hazine) ve Câmi-el Tavarih'e
bir daha bakalım. Ta'lik hat
yazısında Taj Salmani Hara-
ti, Nastalik'te Mır Ali Tebrizi
ve Kürsî'de Ansarî ve Şafiî ile
kaç hattat yarışabilir? Yedi
"destgâh" ile beş "avaze"nin
önemini müzik çalışanlar iyi
bilir.
Gamı kederi silip süpüren
Hayyam'ın "su gibi gelip sel
gibi gidiyonız" diye tanımladı-
ğı dünya için, Sâdi, "dostumuz
varsa, bağa, bahçeye gerek
yok; ister bahar, ıster güz ol-
sun" der. Farsça yazan Mev-
lânâ için de "Bu bir birlik âle-
midir;Kâbe, cami, tapınakay-
nıdır". Güzide aydınlarımıza
kıyanlara Hayyam'ın şu mıs-
raını okuyalım: "In yek nefes-
i azizra hoş midâr". Yani şu
aziz nefesi hoş tut. Iranlı Câ-
mi'nin şu beytine bakın:
"Çeşm-i Türkî, lâl-i Türkî gû-
yeura bende em"; yani, Türk
gözüne, Türkçe konuşan du-
dağına kulum.
Iran'la sınır komşuluğumuz
sonsuza dek sürecek. Sâdi
"Aziz canı terkederiz de, aziz
dosttan vazgeçmeyiz" diyor.
Türkler ve Iranlılar aziz dost
kalmak zorunda. Bunun için
ikimize de düşen sorumluluk-
lar, görevlervar. Hayyam'dan
birbeyit: "lyilikde, kötülükde
bizdedir; bunu Feleğe yükle-
meyelim". Hâfız da der ki:
"Sevgisiz dünya olmaz; hat-
ta, sen de sen olmazsın!"
Acele etmeyelim. Resmi
açıklamalardan sonra kanrt-
lan tartalım, konuya yabancı
kaynaklı gölgelerin düşme-
sine izin vermeyelim ve katil-
ler dışında halkları suçla-
mayalım.
HAYVANLAR ÎSMAIL GÜLGEÇ igulgec@yahoo.com
KİM KİME DUM DUMA BEHIÇAK behicak@turk.net
ÇİZGİLİK KÂMtL MASARACI
HARBİ SEMtH POROY semihporoy@yahoo.com
rTr, O ^
KEDİ LEVO APTÜUKA
ÖZGÜRMNtVE&SİTE
İSTANBUL YAZ DÖNEMt
ISÂZIM H İ K M E T Anma ve Açılış
03 H a z i r a n C u m a r t e s i , 18.00
Bilgi ve Iktidar Sorunu Olarak Medya: Hayati Tüfekçioğlu,
Ersan tlal, Fatih Polat, Temel Demirer, Başaran Düzgün.
Müzık ve Muhaiefet: Bülent Somay
Edebiyat Semınerlcrı: Smıay Akm —
"Vfflgenstein ve Felsefe Sorunlan: Erkul Sezgüü
Keıdegger'de "Varlık ve Zaman": Kaan Okten
Dılbılım, "Rus Bıçuncilen" ve Şıır: A. Rua Tura
ITuslar ve Ulusguluğun Oluşumu: Bâlent Uludağ
C>rtadoğu ve Kafkasya Çalışmalan: Mehmet Hasgüler
X.üresel Düzen ve NATO Stratejilen: Ergnn Adaklı
ILarşılaştırmalı Kıbnslı Türk Şiin: Faize Özdemirciler
"Tıyatroya Giriş ve Kavramlar: L. Önder-H. Yaman
lotograf Hakkında...: Alp Esin
Jynnahbügt:0212
*
;
=V
5
p^ YAtHİ SÂe PAKETT S/'&A/a*. P/rr/ "^3
TARÎHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN
'BAUMAUS'UN KURUCUSU
1HBX'TE RU&UH ÛfJLÛ IMAAfl UMLTBf SROPİUS
POSOU.UYGOUIYACAĞI TOK2LA
ÖNDC 6B4MAJ *TlMAOL>U& AGASlNA GlBECEK OLAM
GKOPIUS, 1319'0A "&MJHAJJS" OKUUJHU KaKACA/Cnü
SAUHAUS otajtuj,GıD£eetc,MiMAiiLiKLAentuıcre DE-
KORASYON l/£ &ESIM SAHGrtNPA DA ETKlSMI GCtSTE-
KECEtCTt/e. ŞFLİfFN £AhlAYİ*JİNl
SE<-ECeSlN SIÇ/M-
t-EN&IRlClSİ OlACAGlNl PÜŞÜNEN GROf^US,
i gİB/*İMARU6A YĞNELINMSSI GEBEKTl-
ĞİHI SAVUNACAlen. BU -nVZZDA, H&t »İÇ.HA
MALZ£Kie BiR eöeev içiu&i ve
E£A£n.193O'LA/tI>A &ÜÇL£M£*J NAZtLER'lH ETtCI-
SıYLB ÇALIÇAAAAZ. DuRUKAA GEL£N &BOPİUS, '
AUHAHVA'YI TBHX£OEİZ£K. öfJCE IN&U.TEBC,SON&IDA
DÜZ ÇİZGİ
ÜMİT ZfLELİ
İşbîrlikçiler (IV)
Bugün size birtakım kişi ve kuruluşlardan söz ede-
ceğim...
Birinci ortak özellikleri Alman olmalan. Ikinci ortak
özellikleri Alman hükümeti ve istihbarat örgütüyle
"çokyakın" olmalan. Üçüncü ortak özellikleri ise bi-
zim yerti malı işbirlikçilerie pek sıkı fıkı olup, eşgü-
düm içinde çalışmalan!..
Önce işbirlikçilerin "son kahramanı" Heinz Kra-
mer'in kimliğine bakalım. Geçen yazılanmda da be-
lirttiğim gibi, işbirlikçi kalemlerden biri onu bize ga-
yet güzel anlatmıştı:
"Kramer, Avrupa ve Amerika'da 'görevi gere-
ği' Türkiye ile çok yakından ilgilenen bir uzman,
bir Türkiye uzmanı!.."
Devamı var. Kramer Almanya'da özellikle üniver-
site ve politika çevrelerinde epey şöhretli bir isim. Tür-
kiye ve Ortadoğu uzmanı olarak tanınıyor.
Heinz Kramer ve aynı kumaştan birçok "uzman"
bilim adamı ya da araştırmacının "görevli" olarak ça-
lıştığı yerın adı şöyle:
-VVissenschafdiche und Politische Stiftung
Türkçe adıyla Bilim ve Politika Vakfı. Ebenhausen
kentinde faaliyet gösteriyor. Hiç ahkâm kesmeden,
bir Alman yazarın kaleminden tanıyalım bu kurulu-
şu. Araştırmacı yazar Erich Schmidt Eenbohm'un
iki yıl önce yayımlanan "Undercover; Der BND und
Die Deutschen Journalisten" adlı kitabının 72. say-
fasında 'Bilim ve Politika Vakfı'nın, Alman Dış İs-
tihbarat Servisi BND ile çok yakın ilişkiler içinde
olduğu anlatılıyor.'
Inanın, hiç şaşırmadım!..
•••
Makalenin başlığı, "Türkiye'de Alman vakıflan."
Doğubilimci Tamer Bacınoğlu tarafından kaleme
alınan bu yazıda Türkiye'de "kültür hizmeti" adı al-
tında faaliyet gösteren Alman vakıflan; moda ismiy-
le "Non Govemmental Organisations" yani NGO'lar
anlatılıyor. Tumünü, ısımlerıyle, programlanyla, amaç-
larıyla gözler önune seriyor. Okudukça bulmacanın
parçaları birleşiyor. Batılı dostlanmızın bizi ne denli
sevdiğini, iyiliğimiz için ne çok "gayret" gösterdiğini
bir daha hiç unutmamacasına öğreniyorsunuz!.. Bu
göz yaşartan çalışmaları öğrenmek sizin de hakkı-
nız. Işte bu çarpıcı makalenin en önemli bölümleri:
"Alman partamentosunda grubu bulunan partile-
rin vakıflannın yurtdışı etkinlikleri tamamen federal hü- ]
kümet bütçesinden karşılanır. Konunun uzmanlann-,
dan sosyolog Ute Paschner'e göre, Alman parti va-
kıflan devlet finansmanlı çok özel NGO'lardır ve Al-
man dış politikasının önemli bir aracı durumuna gel-
mişlerdir. Bu vakıflann Türkiye'deki hizmetleri, 'Türk
halkına ve politikacılanna demokratik tartşma
küttûrü öğretmek'ten, 'Elmalı kereste sanayisini
teşvik'e, 'özelleştirme ve serbest piyasa ekono-
misi dersleri 'nden, 'gazeteci eğitimi'ne kadar çok
renkli birprogramı içeriri.."
Ne kadar ilginç değil mi?!. Maşallah, hangi taşı kal-,
dırsanız altından NGO yaftalı yabancı vakıflar çıkıyori.'
Ama beni en çok 'gazeteci eğitimi' bölümü ilgilen-
dirdi. Acaba hangi "gazeteciler" ne tür eğitim alıyor-
lar doğrusu çok merak ettim!.. Devam edelim:
"Bu vakıflann Türkiye 'de yümttüğü etkinlikler tama-
men siyasi içerikli olup, diğerprojeler sadece kamuf-
te işlevini görmektedir. Ankara ve Istanbul'da şube-
leh bulunan bu vakıflann programlan şu üç madde-
den oluşur:
1) Kemalizm'in iflas ettiğini ve sorunun geçici
bir hükümet sorunu değil, 'yapay ve uyduruk',
Türk ulusunu tepeden inme yöntemlerle yaşatma-
ya çalışan Türk devleti olduğunu kanrtlamaya yö-
nelik etkinlikler. Bu çerçevede üçlü bir strateji iz-
lenir a)Toplumun değişik katmanlannı Kürt so-
runu üzerine tartışmaya ve çözüm üretmeye alış-
brmak ve buna paralel olarak Kürtçü gruplarla Al-
manya arasında köprü kurmak. b)Toplumun de-
ğişik katmanları ile siyasal Islamcıları bir araya
getirmek ve buna paralel olarak Islamcılar ile Al-
man devleti arasında köprü kurmak. c) Alevilerin
aşırı Islama karşı oluşlarını dikkate alarak, Alevi-
ler ile özel görüşmek ve konuyu gerektiğinde Kürt
sorununa kaydırmak."
Türkiye'de şakır şakır "hizmet üreten!" bu vakrf-
ların programlanndaki ilk madde, Heinz Kramer'in ki-
tabındaki görüşlerine neredeyse tıpatıp benziyor.
-Hayret ki hayretü!
Daha sırada, bu "NGO" etiketli vakıflann isimleri,
Türkiye sathında yaptıkları "çook yararlı" hizmetler,
Türkiye, Türk insanı ve Mustafa Kemal hakkında ne-
ler düşündükleri, neler planladıkları var. Ama yine
yerimiz bitti. Gelecek hafta "işbîrlikçiler V" başlıklı
yazımda yerii malı işbirlikçilerimizin kimlerle kol ko-
la girip, hangi "kalkındırma yardımlanndan" fayda-
landıklannı anlatacağım!. '
Eposta: uzileli@ixir.com - '
Faks ve mesaj: (0212) 287 42 41
B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN
SOLDANSAĞA: 1 2
1/ Abakanlar
da denilen ve
Rusya'dayaşa-
yanKırgızkö- 3
kenli Türk
boylan. 2/A1-
çak enlemler-
de esen düzen-
lirüzgâr... Din-
seltörenveku-
rallan. 3/ Sa- 8
nı... Şapka, 9
çanta, sepet ör-
mede ya da giyim süs-
lemede kullanılan par-
lak, renkli ve dayanık- 2
lı şerit. 4/ Ağrı Da- 3
ğı'na verilen bir baş- 4
ka ad... Tuzağa düşü- 5
ı şey. 5/ Halk di-
linde bademe verilen
ad... Sıkınn verme, üz- 8
me. 6/ Bir ilimiz. II g
Japon lirik dramı...
Türk müziğinde "usul" anlamında kullanılan söz-
cük... Bir cetvel türü. 8/ Tibet sığın... Bakınn sim-
gesi. 9/ Yemek odası. '
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Türkiye-Ermenîsian arasında bir göl. 2/,
niz Bölgesi'nde birakarsu... Ince dantei. 51 Üstu ka-
palı, sitemlı, dokunaklı söz... "Mey süzülmüş şîşe-
âcn ruhsâFr^-^Tdnraş^ana0
(Nedim);
seyrek... Karahindibanm sebze olarak yenen yap-
raİdan. 5/ Yüksek ısıda pişirilmiş toprak. 6/ Satranç-
ta bir taş... Hindistan'da büyük toprak sahibi prens-
lere verilen san. II "Cahit —": Matematikçimiz...
Hayvanlara vurulan damga... Öğütülmüş tahıl. 8/
Nefsin isteklerini kmna. 9/ Fide yetiştirmek için
aynlmış toprak bölümü... Oyunda cezalı çocuk.