21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
18 MAYIS 2000 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA iJ. U l \ [email protected] 15 Başkentte sinema şenliği: Jfydmbkgiinler Ankara Film Festivali on ikiyıldır büyük bir gereksinime cevap veriyor ve heryıl biraz daha güzelleşiyor MEMETBAYDUR OğuzOnaran, Ömer Tuncer, Füsun Okutan. Pınar Şirvancı, Beyhan Bü- yükyıkhz, Zeynep Ünal Gökhan Er- lahç ve özveriyle çalışan birçok genç öğrenci arkadaş. Bu yıl On Ücinci An- kara Uluslararası Film Festivali 'ni yoktan var eden, mümkûn kılan kad- ro işte böyle. Bence bir başkenti baş- kent yapan üç beş vazgeçilmez olgu- dan biridir kültür festivallen. Ankara Film Festivali on iki yıldır büyük bir gereksinime cevap veriyor ve bence her yıl biraz daha güzelleşiyor. Oysa bu yıl içımız biraz sıkıntılı, bııruk, hüzünlü. Ilk kez Sevgili Mah- mut Tali Öngören'siz bir festival baş- lıyor Ankara"da. Sinemayla, festival- le, Ankara ıle yakından uzaktan ilgi- li herkesin bildıği gibi Mahmut Bey, bu festivalin her şeyıydi. Çevresine topladığı dostlan, öğrencileriyle du- rup dururken bir festivali yoktan var etti ve onbir yıl kurucusu olduğu bu sinema şenlığini büyük bir özveriyle yönetti. Şimdi Mahmut Bey'siz ilk festival gerçekleşiyor. Üstelik yine yüzlerce irili ufakh engel aşılarak onun beğeneceği, son derece keyifli ve do- lu bir programla başlıyor yine Anka- ra Film Festivali. Bankalar, fınans şirketleri, tröstler, özel sektör dediğimiz sektör, renkli basınımızın patronlan ve elbette ka- mu kuruluşlan, devletimiz daha çok ve daha cömert bir destekle yardımcı olmalıdırlar bu festivale. Sinema sev- gisi dışında bu işten hiçbir çıkan ol- tnayan insanlar, aylarca çalışıp çaba- hyorlar. Dehşetlı zengin bir film kül- türü sunuyorlar başkent ahalısıne. Zen- ginlerimizin kımi konulardaki kültür merakı umanz önümüzdeki yıllarda bu festivalin de tutarlı ve cömert bir şe- kilde desteklenmesiyle sonuçlanır. Belgesel fılmler, kısa filmler, Türk sinemasının yanştığı ulusal fihn gös- terimleri ve dünya sinemasından ha- L.lk kez Mahmut Tali Öngören'siz bir festival başlıyor Ankara'da. Festivalin en önemli, en keyifli ve mutlaka görülmesi gereken bölümleri var. Bertrand Tavernier ve Wim Wenders'in kaçınlmayacak iki başyapıtı gibi. rikulade örneklerin gösterildiği ulus- lararası film festivali 15-28 Mayıs ara- sında Uğur Mumcu Vakfi, Alman Kül- tür Merkezi, Türk-tngiliz Kültür Der- neği, Çağdaş Sanatlar Merkezi, Me- gapol, Metropol ve Ankara Üniversi- tesi lletişim Fakültesi Ahmet Taner Kışlalı Sanatevi'nde seyircileriyle bu- luşacak. Son üç salonda ulusal ve ulus- lararası uzun filmler gösterilıyor. Uluslararası film festivalinin açılış fılmi bir tspanyol yönetmenden. Yann akşam Metropol Sineması'nda. Fil- min adı: Yalnız. Yönetmeni Benito ZambraiK). Ispanya'da doğmuş, Kü- ba'da sinema eğitimi görmüş 35 ya- şında bir genç adam. Yalnız, geçen yıl Tokyo Film Festivali'nde iki en iyi oyuncu ödülü getirmiş fılmın oyuncu- lanna. Berlin Film Festivali Seyirci Ödülü'nü de kazanmış. Bu yıl festivalin bence en önemli, en keyifli ve mutlaka görülmesi gere- ken bölümleri var. Sız bana bakmayın, elinızden geldiği kadar çok fıhn gör- meye çalışın, ama ben kendi hesabı- ma Kristof Zanussi retrospektifıni ve Polonya sıneması retrospektifini ka- çırmayacağım. Zanussi'nin birbirinden güzel altı filmıni sunuyor festival bı- ze. Bu büyük ustanın 1970 ile 1997 yıl- lan arasında yaptığı fümlerden altısı. Polonya sineması retrospektifınde ıse birbirinden önemli, güzel sekiz film var. 1961 yapımı, kırk yaşında ölen Andrzej Munk'un başeseri Yolcu, Jerzy Skolimovvski'nin iki ünlü ve önemli fılmı Banyer ve Eller Yukan, Jerzy Has'ın son derece ilginç fılmı Bebek, Polonya ve dünya sinemasının önünde şapka çıkardığı Andrzej Waj- da'nın görmediğim tek fılmı olan ve büyük.bir merakla bekledığım Dü- ğün'ü. Serseri bir aydın olan VValeri- an Borowczyk'in yapıtı Bir Günahın öyküsü, Ryszard Czekak'nın Zofıa adlı fılmi ve en nihayet bir sinema-si- yaset-insanlık komedyası olan Kris- tof Kieslovrekfnın enfes fılmi: Ama- tör. Bunlar kaçırılmaması gereken fılmler bence. Büyük oyuncu Tinı Roth'un ilk yö- netmenlik denemesi olan Savaş Ala- nı, tehlikeli bir konuyu (ensesti fucu- ru) usta bir sinema diliyle işliyor. Ame- rikalı yönetmen ToddSolondz'un Mut- luluk adlı fılmini de merak ediyoruz. Dünya sinemasından Atom Egoyan'ın fılmi Felicia'nın Yolculuğu, Werner Herzog'un Woyzeck'i, bence ne olur- sa olsun kaçmlmaması gereken iki başyapıt. Birincisi bir Fransız fılmi. Bertrand Tavernier'nin Herşey Bugün Başhyor adlı yapıtı. Tavernier uzun fümogra- fısinde bence birkaç başeser bulunan önemli bir yönetmen. Bu da enfes bir film. Mutlaka görülmesi gereken bir baş- ka film de Wim VVenders'in 1976 yı- lında çektiği Im Lauf Der Zeit / Za- manın Akışında. Yol sinemasının ger- çek başyapıtlanndan biridir bu film. Senaryo, kamera (Robby Muler),oyun- cular, diyaloglar bır şaheserdir. Çe- kildiği yıl üst üste dört beş kere sey- rettiğim bu fılmi yirmi dört yıl sonra yeniden göreceğim için seviniyorum. Wenders'in sineması son yirmi yıl içinde evrildi, değişti, başkalaştı ama hep önemli/değerli, söyleyecek sözü olan bir sanatçı kimliğini korudu bu yönetmen. Zamanın Akışında, bence bu sanat adamının en önemli filmi. Bu yazının başında isimlerini ver- digimiz insanlara ve onlarla çalışan si- nema sevdalısı öğrenci arkadaşlara ve artık aramızda olmasa bile sevecen inatçılığıyla bu sinema düşünü ger- çeğe çeviren Sevgili Mahmut Tali On- gören'e teşekkür ediyoruz. Ilgilı ilgi- siz kurumlann bıraz daha sağlam des- teğiyle on üçüncü festivalde buluş- mayı umuyoruz. Nlcole Kldman ve Tom Crulse. Sam Mendes'ln Londrada sahneleyeceği 'Dlşl Kedl'de rol alacak Ünlü çift tiyatro sahnesindeKültür Servisi - Tom Cruise ve Nicole Kidman çifti, yönetmenliğini Sam Mendes'in yapacağı 'Dişi Kedi' adlı tiyatro oyununda rol alinaya ha- zırlanıyor. Tennessee VVuuams'ın 'Kızgın Damda- kiKedi' adlı yapınndan uyarlanan bır başka oyunun, Donmar Warehouse'da sahnelenmesi düşünülüyor. Daha önce Kidman'la 'MaviOda' adlı Broadway gösterisinde çalışan, bu yıhn en çok Oscar kaza- nan filmi 'Amerikan Güzeh'nın yönetmeni Men- des'in proje üzerinde çalışmaya başladığı söylen- tiler arasında. Henüz kesin hiçbir bilgı olmama- sına karşın üçlünün bırlikte çahşarak oyunu tiyat- ro sahnesine hazırladıklan biliniyor. Daha önce, 1958 yılında Rkhard Brooks tara- fından sinemaya uyarlanan Williams'ın yapıtın- da ayyaş kocası ile sürekli kavga eden tatminsiz ve mutsuz kansının yaşantısı üzerine kurulu fılm- de başrollen PaulNevvman ve Elizabeth Taylorpay- laşıyordu. Biri 38 diğeri ıse 33 yaşında olan Cru- ise ve Kidman çifti daha önce Stanley Kubrick'in 'Eyes Wide Shut' (Gözleri Tamamen Kapah) fil- minde birlikte rol ahnış ohnalannı, tiyatro sahne- sinde de uyumlu bır şekilde çalışacaklannın bir işareti olarak gören Mendes, çifti Newman ve Taylor' ın rolü için biçihniş kaftan olarak görüyor. 'Kendime her zaman gûveniyormn' Bir taraftan daha önceki 'Mavi Oda' oyunu ve başanlı fıhni 'Amerikan Güzeti' ile dikkatleri üze- rine çeken Mendes, 'Moufin Rouge' ve 'Berfin Gün- lüğü'fihnlerive 'GözleriTamamen Kapah' ile ba- şansını kanıtlayan Kidman, 'JerryMaguire', 'Mag- noiia' ve son filmi 'Görevüniz İehlike 2' ile gün- demde kahnayı başaran Cruise üçlüsü, 'Dişi Ke- di'yi sahneye koyarlarsa başanlan kesin gibi gö- rünüyor. Yakında son fılmi 'GörevünizTehHke2'nin de- vam fihnı ıle izleyici karşısına çıkacak ve yaz ay- larında Steven Spielberg'in yönettıği 'Minority Report'ta başrol oynayacak olan Tom Cruise ile 'La Stampa' gazetesinde yayımlanan bir röporta- TM. eı ennessee Williams'ın 'Kızgın Damdaki Kedi' adlı yapıtından uyarlanan oyunda Tom Cruise ile Nicole Kidman rol alacaklar. Sam Mendes'in yöneteceği oyunun Donmar Warehouse'da sahnelenmesi düşünülüyor. jı sunuyoruz: - Neden riskli sahnelerde kendiniz rol atanayı tercih ediyorsunuz? Mesela kayahk birtepeyeel- lerinizle ürmanmak gibi. TOM CRUİSE - Cünkü bence böylesı daha eğ- lenceli. Cocukluğumdan beri iki hayalim vardı. Bi- ri uçabilmek diğeri ise dağcılıkü. O sahneyi çe- kerken annem de Nicole de çok endişelendı. Ama ben kendımı her zaman güvende hıssediyor ve kendıme duyduğum güvenı onlara da aktarmaya çahşıyordum. Eğerkorkarsanız kaskatı kesilirve hatalar yapmaya başlarsınız. Bu yüzden böyle du- rumlarda kararlı davranmak ve her anda, her acil durumda kendinizle başbaşa kalmak zorundası- nız. -Bu güwn duygunuzu hayatmızdaki bûtûn alan- lara da yansıtıyorsunuz. CRUİSE- Ben her zaman böyleydim. Aslında bu bır kusur bile sayılabilir. Ama bu özelliğim ba- na her zaman sınırlanmı bilmemi ve daha iyiyi ya- pabılmemi sağlamıştır. Cevremde olan insanlara da her zaman saygılı davranmayı ve hiç birine karşı kompleks hissetmemeyi de bu sayede başar- dım. 'Zevk alacağun projeteri kabul edjypnım' -'GörevimizTehlike'nin ilkfilmi çokkarmaşık- n ve bir çok ekstiriye maruz kaldı. Bundan ne tür dersler çıkardınız? CRUİSE- Daha da karmaşık bir hikâye yapma- mız gereküğini! Her zaman olduğu gibi kötüye iyi formülünü kullandık. Ama bunu yaparken hiç bir zaman karakterlerin karizmalannm ashnda izle- yiciyi sürüklediğini unutmadık. Tıpkı Hitchcock filmlerinde olduğu gibi. - Her biri birbirinden tamamen farkb üç film çevirdiniz. Seçimkrinizi nekr befirfiyor? CRUİSE- Ben sadece para kazanmak ya da ça- lışmış olmak için çalışmıyorum. Zevk alacağımı düşündüğüm projeleri kabul ediyorum. Kubrick ve Paul Thomas Anderson'la çalışırken çok bü- yük deneyimlerkazandım. 'GörevimizTehlike' ise eğlenceli idi. Aynca hayran olduğum yönetmen JohnW» ile çahşmama olanağı verdi. Onun fdm- len belb şıddet sahneleri içeriyor ama aynı zaman- da insani öğeler de taşıyor. Zaten çekimler başla- yuıca benim aktör olarak ağırlığım azaldı, yönet- mene yardım eden bir asistandan farkım kahna- dı. - 'GörevimizTehlike'nin üçüncü bölümunü dü- şünüyor musunuz? Nk«te Kidman dahaönceSam Mendes'inyöoettigi 'Mavi Oda' adta oyunda rol almtşü. CRUİSE- Her şey zamanla belli olacağı için şu anda kesin bır şey söyleyemem. Belkı oynamadan sadece yapımcılıgını üstlenebılirim. 2Laten şu sı- ralar yaz ayında Spielberg'in 'Minority Report' fıhninde rol alacağun. - Scientology tarikaünı bıraknğnuz doğru mu? CRUİSE- Bu konuda hakkımda doğru oknayan bu-çok şey yazıldı. Genellikle bu yazılan okumu- yorum. Sadece küçük düşürücü şeyler yazıldığın- da hemen avukatlarana devrediyorum. TopkapıSarayı y na 'interaktif tanıtım Kültür Servisi - Topkapı Sarayı'm tanıtıcıTopkapı Palace CD-ROM, Türk Ekonomi Bafikasi'mn katkrianyia Ekip— fihn tarafından Ingilizce olarak ~ ha/ulandı. TEB Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Zafer Başak, Topkaf» Palace CD-ROM'un kısa dönemde ülkemizin tanıtımına, uzun vadede ise kültürel mirasımızın ve tarihi hazinemizin gelecek laışaklara aktanlmasına katkıda bulunmasım amaçladüdarmı belirtti. Topkapı Palace interaktif —GD-itOM, Topkapı Sarayı hakkında çok yönlü ve renkli içerrgiyte fihn, fotoğraf, panoramik fotoğraf ve yazılı malzeme bulunduran gezi özeüiğiyle yaklaşık 500 sayfahk bir kitabın banndırabileceği kadar bügi ve görsel malzeme içeriyor. CD-ROM'da Topkapı Sarayı'nın ana bölümleri, Topkapı Sarayı'nda yaşamış Osmanlı padişahlan, orada yaşanmış ilginç hikâyeler, Vaüde —Suttan, HOrrem ve Köseor "Sultan'ın anlatıldığı bölümler île^ dunyaca bıiınen en ünlü hazme parçalanmn tanıtıldığı bölümler = ^ r alıyor. Aynca, TîMciye*nirî, hem de Istanbul'un sahip olduğu diğer tarihi ve doğal güzelliklerin yanı sıra Istanbul'da konaklama, restoran ve Topkapı Sarayı'na nasıl gidileceğiyle ilgili film ve diğer görsel malzemeler sunuluyor. Fransızca, Almanca ve Türkçe hazırlanacak otan Topkapi ^ ^ Palace CD-ROM yurtiçinde ve yurtdışmda satışa sunuldu. Topkapı Palace interaktif CD-ROM, Amerika'da sûren^ 200 parçalık Topkapı Sarayı Sergisi ile birlikte dokuz ay boyunca üç farklı şebirde ,: yinelenecek sergiden de elde edilebilecek. ODAK NOKTASI AHMET CEMAL Öğrenci Affı ve Bilgi Toplumu... Bir öğrenci affı yasa tasansı daha TBMM'nin ilgili komisyonunda kabul edilerek genel kurula gönderildi. Tasan yasalaştığı takdirde "herhan- gi bir nedenle" eğitim kurumlanyla ilişkileri ke- silmiş olan binlerce öğrenci, yeni sınav haklan- na kavuşacak ya da bu yazım yayımlandığında kavuşmuş olacak. Epey önce yine öğrenci affı konusunda yaz- dığım bir yazının ardından e-posta kutum, öğ- rencilerden ve yakınlanndan gelen, görüşlerimi protesto eden mesajlaria dolmuştu. Bu kez de öyle olacağından eminim. Ancak böyle tepkiler yüzünden görüşlerimi kendime saklamak gibi birtavrım, hiçbir zaman olmadı. Aynca, Cumhu- riyet'in ilk öğretmenlerinden olan rahmetli annem tarafından gerek eğitimde, gerekse yaşamın öte- ki alanlannda başansızlıklann nedenini hep ön- ce kendinde aramak ilkesi doğrultusunda ye- tiştirildiğimden -annem evladını sonsuz seven, ama bu sevgisini evladını öteki öğrencilerinden farklı eleştırmek için bir neden saymayan bir "öğretmen rvhu'nun taşıyıcısrydı- ve bu ilkeyi bu- güne kadar hep uygulamış olduğumdan, özel- likle eğitim bağlamında kendime göstermedi- ğim bir hoşgörüyü başkalanna göstermeye de hiçbir zaman istekli olmadım. Konunun dışında olan kamuoyunu bir nokta- da bilgilendirmeyi gerekli sayıyorum. Bugün Tür- kiye'de geçerli olan yüksekögrenim sisteminde bir öğrencinin okumakta olduğu kurumla ilişki- sinin başarısızlık nedeniyle kesilebilmesi, bir halk deyişiyle "deveye hendek atlatmaktan" çok daha zordur. Başka deyişte, bugünkü ststeme gö- re belli bir öğrenim dalında asla başanlı olama- yacağı ancak defalarca kanıtlanmış olan öğ- rencilerin kayıtlan, başansızlık nedeniyle siline- bilmektedir. Çünkü ülkemizde geçerli olan uygu- lamaya göre yükseköğrenime ilişkin resmi poli- tika, niteliğe değil, fakat niceliğe -yani heryıl Tür- kiye'deki üniversitelerden kaç kişinin diploma aldığına- önem veren bir politikadır. Bu neden- ledir ki, üniversitelerde okumakta olan öğrenci- ler de zaten niteliği ölçmek için gerekli olandan çok daha kabank sayıda sınav haklanyla dona- tılmışlardır. Yeni üniversitelerin kuruluşu bağlamında da ay- nı nicel temeli çıkış noktası alan yani mevcut üniversitelerin niteliğinden çok, kapısında "üni- versite" yazan yapı bütünlerinin sayısını önem- seyen bir resmi politikadan öğrencilerin niteliği bağlamında yukandakinden farklı bir tutum, el- bette beklenemez. Ama önemli olan, böyle bir politikanın Türkiye'yi ne ölçüde bilgi toplumu'na dönüştürebileceği sorusuna yanrt bulabilmektir. öğrenci affını öngören yasa tasansı, ek sınav hakkını kurumlanyla ilişkisi "hernesebeple olur- sa olsun" kesilmiş tüm öğrencilere tanımakta- ^dıc.Başka deyişle, bu tasannın mantığına göre hiçbir başarısızlık, öğrencinin okuduğu kurum- la ilişkisinin kesilebilmesi için yeterli değildir. Sürekli başansızlık -yine bu yasa taslağının man- tığına göre-, ancak affedilmesi gerekli birsuç ya da kabahat olabilir. Bu af olanağını da devlet za- ten yeterince sık hazırlamaktadır. Başansızlığa ve tembelliğe böylesine büyük bir ödünün verilmesi, günümüzün gerçek anlamda- ki bilgi toplumlannın hiçbirinde söz konusu de- ğildir. Aynca sözde "özerk" olan üniversitelerin ölçütlerine göre belgelenmiş başansızlıklara ya- sama organınca bu yoldan "kanşılması", üni- versite özerkliği kavramıyla kesinlikle bağdaşa- maz. Öte yandan üniversrteye yönelik bu dışardan kanşma, yainızca lisans düzeyiyie de sınırlı de- ğildir. öğrenciler için çıkanlan "af" yasalan, ek sınav haklarını yüksek lisans ve doktora öğren- cilerine de tanımaktadır. Böylece yasama ve yü- rütme organlan, gerektiğinde akademik jüriler tarafından belirlenmiş başansızlıkları af etme yetkisini bile kendilerine tanıyabilmektedirler! Burada bir noktanın, böyle bir aftan yararla- nacak gençler tarafından bile nesnel bir bakış açısıyla değerlendirilmesi gerekmektedir. Siya- sal iktidarlarca epey sık uygulamaya konulan bu öğrenci aflan, ülkemizde zaten çok tartışmalı olan bilgi düzeyinin daha da aşağılara çekilme- sinden ve öğrenimin ciddiyetini yitirmesinden başka bir sonuç doğurmamaktadır. Çünkü bu- güne kadarki istatistikler, ek sınav haklanndan yararlanan, yani "affa uğrayan"öğrencilerin ba- şan oranlannın çok küçük bir yüzdeyi aşamadı- ğını açıkca göstemnektedir. Durum bu kadar açıkken siyasal iktidarlarca bu yanlış yolda direnilmesi, acaba oy verebilme yaşının on sekize indirilmiş olmasıyla açıklana- bilir mi? e-posta: ahmetcemalca superonline.com acem20@ hotmail.com BUGUN • CUMHURÎYTT KtTAP KULÜBÜ'nde saat 16.00- 18.00 arasında şaır-yazar, çevirmen Gürhan Uçkan ve şair Yetkin Aröz'ün söyleşisi yerahyor. (2 77 59 86) • FRANSIZ KÜLTÜR MERKEZİ'nde saat 19.00'da Luis Bunuel'ın yonettığı 'Le fantome de la liberte' adlı fümi gösterilıyor. (244 44 95) • AKSANAT'ta saat 18.30'da Sakine Çü'ın 'Joan Miro'nun Seramikleri' adlı diah söyleşisi— izlenebüir. (252 35 00) • İTALYAN KÜLTÜR MERKEZt'nde saat 19.00'da Maurizio Ponti'nın yönettiği 'Volevoi pantoJoni' adlı fümi gösterilıyor. (293 98 48) • ULUSLARARASI ÎSTANBUL KUKLA FESTtVALİ çerçevesinde saat 19.00'da Mehpare YJğit Aksoy GÖlge Tivatrosu'nun 'Tüamh O> un' - Babylon'da; saat 20.30'da Figurentheatre Wade& 'Fıit' KcntfT Tiy sahneleniyor. (246 35 89) İ8TANBülTtY«TR0FES11VALh«eBüGÖN • AKM'de saat 20.30'da Edafos Dans Tryatrosu'nun sahnelediği 'Medea' adlı oyun izlenebüir. (251 56 00)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle