Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 18 MAYIS 2000 PERŞEMBE
14 l U l \ kultur@cumhuriyet.com.tr
53. UL USLARARA SI CANNES FİLM F E STİVALİ
GeorgeClooney, Joel Coen veEthan Coen- 'Kardeş,
Nerdesin?' (sotda). Jorge Perugorria, Bianca Byington, Chico
Buanque, yönetmen Ruy Guerra - 'Girdap' (üstte). Marat
Basharov, 'Düğün'ün yönetmeni Pavel Lounguine ve Maria
Mironova (sağda). (Fotoğraflar: REUTERS)
EKiııya kötü aıııa lıâlâ umut var
VECDÎSAYAR
CANNES - 53. Cannes Film Festi-
vali, dünyanın dört köşesinden insan
portreleri sunmaya devam ediyor;
Amerika'dan, Asya'dan ve Avrupa'dan
. mutsuz insanlar... Ortaya çıkan tablo,
dünyamızın hiç de parlak bir durum-
da olmadığını ortaya koyuyor. Özel-
likle, insan ılışkileri açısından. Mut-
suzluk diz boyu ve insanlar birbirleri
ile "sahici" ilişkiler kuramıyor bir
•türlü. Filmlerden bir bölümü, insani iliş-
kileri toplumsal düzen bağlamında
değerlendirmeyi yeğlerken bir bölü-
münde insan toplumsal ilişkilennden
soyutlanarak salt insani güdüleri, do-
-ğal gereksinimleri açısından ele ahnı-
yor. Ama, çogunlukla birinci yaklaşı-
-mı benimsiyor yönetmenler. tnsan iliş-
kilerinin, sosyo-ekonomik yapı tara-
-fından belirlendiğini anlatan öğretiyi
toplumsal belleğımizden tümüyle si-
lememişler demek ki. Dilerseniz, bu-
•gün Amerika'dan ve Avrupa'dan ge-
len insan manzaralan ile yetinelim.
Bu yılın en iddialı kıtası Asya'yı bir
başka yazıya bırakarak.
Amerikan sineması Cannes'da bu
yıl üstün yapımlar yerine, mütevazı gül-
dürülerle temsil ediliyor. Bu, sinema-
• nın insani değerleri tümüyle dışlama-
..dığını kanıtlayan doğru bir seçim...
Neil Labute'un sevimli güldürüsü
' "Hemşire Betty"den sonra birkaç ba-
v
şanlı güldürü daha ızledik son günler-
de. JodCoen'in "Kardeş, Nerdesin?"
(O Brother, Where Are You?), bu tür-
de izlediğimiz fılmler arasında en ba-
'şanlıolanı idî. "•-'* "•
Amerika'run güneyi ve bunalım yıl-
lan... Amerikan sınemasında kim bi-
, lir kaç kez işlenmiş, nice fılme mekân
ve zaman oluşturmuş bu dönemi ve yö-
reyi, güldürüye yaslanan bir yol fılmi
çerçevesinde anlatıyor Coen kardeş-
ler. Üç arkadaşın hapisten kaçtıktan
sonra evlerine doğru yaptıklan yolcu-
' lukta kanştıklan maceralan, Ameri-
kan popüler kültüründen bolca yarar-
lanarak sergiliyorlar. Güney insanı-
nın, folkloru, hayat tarzı ve mizah an-
layışı ile gerçekçı bir panoraması yer
ahyor "Kardeş, NerdeMn?"de. Joel
Coen, başanyı yakalıyor yine, çizdi-
ği Amerika tablosunda. En güçlü des-
teği, her zaman olduğu gibi senaryo-
yu birlikte yazdığı kardeşi Ethan Co-
en'den ve John Turturro, George Clo-
oney, Tim Blake Nelson gibi parlak
oyuncu kadrosundan alarak. Bir gül-
dürünün -hatta, bir masalın- boyutla-
' n içınde bile bir toplum hakkında ne-
ler anlatılabileceğini gösteriyorlar hep
• birlikte. Ülkelerine ve bu ülkenin in-
1
sanlannaüişkinçağdaş bir masal, Co-
en kardeşlerin fılmi.
' Joel Coen'in filmi, Homeros'un
"UKs Destanı"nın güncel bir uyarla-
' ması. Üç arkadaşın yol boyu kanştık-
lan maceralar, karakterleri derinliğı-
" ne tanıtırken dönemin toplumsal do-
kusuna ıhşkin gözlemleri de sergilı-
yor. Ku-Klux-Klan'ın elinden kurtu-
' îan kahramanlanmız. Mississippi Va-
lisi'nin seçim kampanyasına kanşı-
yorlar ve çeşitli belalardan geçerek
" mutlu sona doğru ilerliyorlar. ''Kar-
deş, Neredesin?''i de çok sevenler var,
vasat bulanlar da. Nereden bakarsanız
bakın, Coen kardeşlenn filmografisin-
~ de ız bırakacak bir film.
Pavel Lounguine'in 'Dûğün'û
Bir güldürü fılminin kalıplan için-
de, toplumsal yapıya ilişkin çok şey
anlatan bir başka yapıt da Pavel Loun-
guine'ın imzasını taşıyor. Loungıne'in,
bır Fransız yapımı olarak gerçekleş-
tirdiği "Dûğün" adh dördüncü filmi
Moskova yakınlannda küçük bir ma-
denci köyündejşeçiyor. Köyün en
zel kızı fania, yıllar sonra Mosko-
va'dan köyüne, gençlik aşkına dön-
müştür. Sevdiği genç yoksul bir ma-
denci, babası ise köyün ileri gelenle-
rınden biridir. Ne var ki Tania ile Mish-
ka'run mutlu sona ulaşabilmeleri için
aşmalan gereken engeller vardır. Ta-
nia'nın, eski komünist yönetici, şim-
^dimaden ocagı sâhibi eski sevgilisi fl<r
astığı astık, kestıgı kestik polis komi-
• Amerika'dan, Asya'dan
ve Avrupa'dan mutsuz
insanlan sunan fılmlerden
bir bölümü, insani ilişkileri
toplumsal düzen
bağlamında değerlendiriyor.
Bir bölümünde ise insan
toplumsal ilişkilerinden
soyutlanarak, salt güdüleri,
doğal gereksinimleri
açısından ele alınıyor.
raücı gücüne olan inancını, iyimser-
liğini vurgulamaktan geri durmuyor.
Festivalin en keyifli fılmlerinden bi-
ri. Bir başka toplumsal panorama da
Brezilya'dan. Ama aynı ölçüde başa-
nlı olduğu söylenemez. Brezilya "Ye-
niSineması''nın coşkulu yönctmenle-
rinden Ruy Guerra Brezilya toplu-
munun içinde bulunduğu kargaşayı
dışavunımcu bir anlatımla yansıtmış
"Girdap" (Estorvo) adh filminde.
Uzun süre toplumun kıyısında yaşa-
dıktan sonra -yönetmen kesin bir ipu-
cu vermiyor, ama politik nedenlerle ol-
duğunu varsayabiliriz- doğdugu eve ve
burjuva çevresine dönüş yapan ve sü-
rekli olarak kendısini ızledıgini san-
an kaçan bir ada-
M Potter,James I\wy, Uma Thurman, Ismafl Merchant, Nick Noke, J. Northam.
mın yaşadığı paranoyayı anlatan Gu-
erra, bir an bile rahat durmayan kame-
rası aracıhğı ile kahramanının tedir-
ginliğinı seyirciye yansıtıyor. Ama ye-
ni hiçbır şey söylemeyen bu fılmi, bi-
çimsel bır arayıştan öteye gidemiyor.
'Bir Rûya İçin AğıT
Anlatım açısından Guerra'yı anım-
satan bır başka çalışma da, resmı prog-
ramda yanşma dışı sunulan "Bir Rü-
ya İçin Ağrt". Darren Aronofsky'nın
filmi, yalnızca dışavunımcu ve fantas-
tik öğelerle yüklü anlatımı açısından
değil, ele aldiğı konu açısından da Gu-
erra'yı çağnştınyor. Hepsi de mutlu
bir yaşam peşınde sürüklenen, ama
tüketim toplumunun değer yargılan-
nın tutsağı olan bireyleri çevreleyen
toplumsal ortamı bir kâbus, bir "gir-
dap" olarak sergiliyor Aronofsky. Ne-
rede ise hıçbir çıkış yolunun olmadı-
ğı bu karabasanda basrollen uyuştu-
rucu ve zayıflama haplan üstlerüyor.
Derin bunahmlar içine düşen, sonuç-
ta sağhklannı yitiren bireylerin, bu
hastahklı toplumda varoluşlannı sür-
dürebılmelerinin tek yolunun insani
ilişkiler olduğunu savunan Aronofsky,
bu karabasan içınde umuda, yani in-
sana sanlmamızı öneriyor. Guerra'nın
filmıne oranla çok daha tutarlı ve et-
kileyici bır çalışma. Bireyleri yanşma
programlan ile uyuşturan, insani de-
ğerler yenne yapay değerler -şöhret,
zenginİik vb.- ikame eden kapıtalist sis-
temin bu çarpıcı eleştirisini ülkemiz-
den bir sinemacı gerçekleştirseydi, bi-
rileri çıkıp "Bufihnülkemizikötûgös-
teriyor" suçlamasını yapardı hıç kuş-
kusuz.
Bu yıl Amerikan sistemini, değer-
lerini kıyasıya eleştiren fılmlerin sa-
yısı azımsanmayacak kadar fazla. Ama
çoğunluk, Aronofsky'nin yaklaşımın-
dan uzak, Amerikan rüyası üstüne ağıt
yakmıyor, "Amerikan rûyaa" ile dal-
gasını geçiyor. Belki, mesaj aynı de-
recede vunıcu olmuyor, ama görmek
isteyenler için toplumsal eleştiri adı-
na pek çok öğe yer alıyor.
Nerede ise bu yılın ana temalann-
dan biri olarak nitelendirebileceğim,
Amerikan toplumunun "yalnızinsan-
lar"ını yansıtan güldürülerden bın,
yanşmada yer alan "HızJı Yemek, Hız-
kKadmbr"dı (Fast Food, Fast Women).
Diğerlerine göre daha iyimser bir ba-
kışı var Israil asdlı yönetmen Amos
Kolkk'in. Manhattan'da bir kahvede
garsonluk yapan genç bir kadının düş-
lerini, mutluluk arayışını anlatıyor.
Genç kadın bu umutsuz arayışında tek
başına değil. Çevresindeki hemen her-
kesin ilişkileri ba^ansız. İnsanlar bir-
birlerine dokunmaktan korkuyor ne-
redeyse. Ama bütün bu koşuşturma
içinde Amerikan rüyasının gerçekleş-
me şansının olduğunu söylüyor yö-
netmen ve ınandırcı bulmasanız da
reddedemeyeceğınız bir öykü anlatı-
yor. "Hemşire Betty"de olduğu gibi,
masalı tersyüz edip çıplak gerçekle
yüzleştirmıyor seyircısini Kollek. Ma-
salı, kuralına göre oynuyor. lyiler ka-
zanıyor, herkes mutlu oluyor.
I İTl V\O KONSERI
CCCTİUA^j
Latin sesiyle ışıldayan bir yıldız
Haziranın ilk iki
gecesinde latin
kokenlı Jose Feliciano,
en güzel parçalarını
sizin için seslendiriyor.
Konserleriyle
unutulmayan anılarımız
arasında yer alıyor.
Bu muhteşem
k
- ' ^ ^ ^ ^ ^ L ıkı geceden birinde
V ^ ^ ^ ^ ^ B
m u t
'
a k a
yerinizi alın.
-- j ^ ^ ^ H Yıldızlarıyla buluşan
\ ^ ^ ^ ^ H müzikseverler arasına
t V ; ^ H H katılın.
1-2 Haziran 2000 Perşembe, Cuma, Saat: 21.15
Cemil Topuzlu (Harbiye) Açıkhava Tiyatrosu
Bitet Rynöan: I Kademe 15.000.000 TL. II. Kademe 10.000.000 TL,
i|| Kademe 7 500 000 TL. Öğrencı -tıı Kademe- 6 000 000 TL.
ALAN PARSONS
LIVE PROJECT
Renkleriyle ışıldayan bir yıldız grubu
[
« J | - ^ • ^ • j ^ m Haziranın üçüncü
. İ ^ ^ ^ ^ ^ ^ H gecesinde dünyayı ayağa
* ' f l / H ^ m ^ ^ ^ l kaldıran müzikleriyle
* ı » ^ r ^ ^ ^ ^ B Alan ParsonsLive
* * ' - f r a & ^ ^ ^ |
p
foject, İstanbul'da
* « ^ B İ ^ H muhteşem bir gece
yaratıyor. İstanbul
konserlerinin
unutulmazları arasında
yer alıyor. Siz de yer alın.
3 Haziran 2000 Cumartesi, Saat: 21.15
Cemil Topuzlu (Harbiye) Açıkhava Tiyatrosu
Bttet Hyatfan: I. Kademe 20.000 000 TL. W. Kademe 12.5O0.OO& T t
thanetin
anatomisi
«*.
Yönetmen U\ UDmann
II. Kademe 10.000.000 TL, Öirencı -III Kademe- 8.000.000 TL
Festivalin öne
çıkan temalann-
dan biri de evli-
likte sadakat ve
ihanet. îngilız yö-
netmen James
Ivory -her za-
manİci yapımcısı
tsmail Merchant
ile birlikte- yine
bir roman uyar-
laması ile geldi
karşımıza. Ivory,
"Altın Kupa"da,
birbaba-kmne\-
lilikleri sonrası
yaşadıklan dört-
lü ilişkiyi anlaür-
ken kahramanlannın kökenleri nedeni ile
Amerikalı, Italyan ve Ingıliz kimliklerine
ilişkin göndermeler yapıyor. Dönem atmos-
ferini yakalamak açısından da her zamanki
başansının gerisıne düşmüyor. Ne var ki ol-
dukça parlak program içinde, "smıdan" ve
"vasat" nıtelemeleri ile en çok karşılaşan
film.
Henry James'den uyarlanan "Altın Ku-
pa"nın yapuncılanna bir Altın Palmıye ge-
tirmesi büyük sürpriz olur, ama seyırcisinı
tutku, sadakat ve ihanetin girdabındaki kah-
ramanlannın iç dünyalanna ortak eden, ay-
nntılan bir kuyumcu titizliği ile işleyen
Ivory'nin fıhninin pazarda iyi iş yapması
beklenmeli. Festivalde ise, Nick NoKe'un
performansının yanı sıra dekor-kostüm ta-
sanmı açısından bir şansı olabilir.
Kan-koca-sevgıh üçgenini, daha özgün
bir yorumla işleyen film ise Isveçli oyuncu-
yönetmen Uv UDmann'ın imzasını taşıyor.
Şu ana dek, eleştirmenlerin favorisi konumu-
nu elinde tutan "thanet", bır Ingmar Berg-
man filminin tüm özelliklenne sahıp. Öy-
kûsû, yalın anlatına, oyunculan ile. Zaten,
sennin elinden kurtulmalan kolay ol-
mayacaktır. ^ i r ^ ö y düğününü tûm^
cöşkusûlTe yansıtmayı bâşaran 1 ^ ^
unguine, Rus toplumunun bugün ya-
şadığı çelişkileri -sosyalist yönetimin
•t izlerinı ve şimdiki sosyo-ckonomık
ve kültürel karmaşayı- çok iyi anlatı-
yor. Bunu da seyirciyi hiç sıkmadan,
vaaz vermeden yapıyor. Ve Rus top-
lumunu eleştirirken Rus insanının ya-
Yapı Kredi Sanat Festivali 2000
Haziran ayı gösterileriyle ~?~-^-
sanatseverlerle buluşuyor.
Türkiye'de festival anlayışını değiştiren.
bclirli bir zaman araiığtyta
bütünkalmayıp bütün yıla yayılan
Yapı Kredi Sanat Festivali,
Bllet Satıs NoKtalan:
i - - z 19 Majıs ^uuû Cuma
;.-^H
»n ıtıbafen aşağıdakı
sâaş nüktalanndan alabılırsınız
• Yaoı Kredı Yaymları Galatasaray Kıtabevı
(0212) 252 35 94
. Taksm VaHrorama" (0212)25115 71
t zJHmetösı vaHasrama [02121282 09 65
Süadiye Vakkorama (0216) 350 87 42
~ î
Rezarvasyon:
• îelefonla rezervasyon yaptırmak için
(0212) 252 47 00/471'ı arayatnlıranız.
• Rezeıvasyünunu yaptııdıjınız bitetteri,
48 saat içınde, Yapı Kredı Yayınlan
Galatasaray Kıtabevı, Istıklat Caddesı
No' 285 Beyoglu adresinden almanız
|erelsmeR!e3ir
nitelikli ve zengin programıyla
sanatseverleri bir araya getirmeyi
sürdürüyor.
YAPI KREDİ
ııılaınıtzda Kıedi kaıtı
-JmtlanaCılırsmız.
Dûnya Aktûe! Kîtabevlen
• Aynlan tnletlenn tümünün almması
zonjnluduf.
(0212] 249 10 06
• Borea/Maslak (0532) 263 01 35
• Capitoi.
• Hdton -,
• Hohâsf Jnn/Atatoy
• Kadıkoy
• Meodıyekoy
_ (0216) 39118 80
(0212) 233 00 94
(0212) 5591195
(0216) 347 79 06
(0212) 216 39 82
g
' Kurumumuz, ılan edılen bılet satış
noktaıanndan satın aıınmanuş bıletleıden
sofumlu de|ıldır.
• Gösten mekânındakı gıse. gösten gûnlen
saat 17 OO'den baslama saatme kadar
açık olacaktır.
bUnMt Ancri^yte MM SabfK
http://shop.superonline.com/yttyV
senaryo da Bergman'ın imzasını taşıyor. Sa-
dık oyuncusu Ullmann'a bu dördüncü filmin-
de sağlam senaryosu ile destek veriyor Berg-
man usta. Genış seyirci kıtlesi için ızlenme-
si zor bir film. tki saat kırk dört dakikalık,
söze dayanan bir anlatımla, üstelik de yeni
hiçbir şey söylemeyen, ihanet üstüne söylen-
miş -hem de, Bprgman tarafindan saylenmiş=
-sözler+ yinelemekle yetinen birfilm.Ama,
nive bu kadar vakın duruvor Altın Palmiye've
derseniz, işin sırnnı anlatılanda değil, anla-
ıramakta yarar var. Bıraz da koca t
taya duyulan saygıda. Bergman'ın bu fil-
minde, otobiyografık öğelere çokça yer ver-
diği söyleniyor. Ustanın yaşamında çok özel
bir yeri olan Ullmann'la paylaştığı özel duy-
gulan "ıtiraflar" olarak da nitelendirmek
olası. Bakalım, Luc Besson, kendisine ol-
dukça uzak bu sinemaya nasıl yaklaşacak?
IŞELDAK VE YELPAZE
ATİLLA BtRKİYE
Hiç Yazılmamış,
Hiç Yaşanmamış
Hiç yazılmamış bir "yazı" yazmak istiyorum.
Hiç yazılmamış bir yazı yazmanın olanağı var mı?
Olanaksızdan mı söz ediyorum, olanaktan mı?
Tüm yazılar bir ötekinin devamrysa...
Yazı denilince, aklıma türsel olarak ilk gelen de-
neme ister istemez. Çünkü kendimi yazmanın "en-
gin sulannda" buluyorum deneme dediğimde.
Peki bu kadar engin sular içinde hiç yazılmamış
bir deneme olamaz mı? Hiç yazılmamışlık dene-
meye özgün olamaz mı bir tek?..
Âşkgibi...
Tümyaşamımı "deneme" üstüne kurmuşsam...
Deneme aslında beni/bizi özgürteştiren bir ve tek
yazıysa.
Tüm bunlara karşın denemeyi de yozlaştırma-
dılar mı, ondan ıntikam alırcasına. Tüm yazdıkla-
nna, tüm saçmaladıklanna deneme demediler mi?
Bayağılık denizinde boğulanlar basitliği bir halt sa-
nıp yalınlığın erdemine çamur atmadılar mı?
Denemeyi bile kıskanmadılar mı? Onu da sıra-
danlaştırmak için ellerinden geleni yapmadılar mı?
Neyse ben kendi denememe dönmeliyim. Ken-
di arayışıma. Benim sorunsalım hiç yazılmamış bir
denemeyi ki yazının en soylusudur, yazmak, ya-
zabilmek.
Deneme, arayışın, dolayısıyla seriivenin yazın-
sal ve yaşamsal tanımı desem, on yıl önce yaptı-
ğım tanıma el uzatmaz mıyım:
Düzyazı ile şiirin kesişme noktası; özgürleşme-
nin yazınsal ve variıksal nedeni...
Hiç yazılmamış bir deneme, kuşkusuz imkânsız-
lığın stnır komşusudur. Çünkü her deneme aslın-
da bir öncekinde vardır ve bir öncekinden yol alır,
yazı ve yaşam serüveni içinde.
Bilinir, sıkça da söylenir: aslında tek bir yazı, tek
bir kitap vardır diye...
Kim bilir belki de bu savdır doğru olan. Ama her
devamlılık da bir özgünlüğü banndınr ister istemez;
çünkü her yazınsal süreç aslında bir öteki değil-
dir.
Ona yazınsal süreç diyorsak, ona başka bir de-
neme diyorsak.
Sonuç, ki hiçbir zaman sonuç yoktun hiç yazıl-
mamış deneme, imkânsızlığın büyülü çekiciliğidir.
Kendi kendine hep yazılmayı bekler.
Aşkgibi...
Daha önce yazılmış gibidir ama; yine de hiç ya-
zılmamıştır. Yok gibidir ama, kuşkusuz vardır.
Aşkgibi...
Yine aşk mı, deme bana. Denemeden söz edi-
yorsam, yazınsal anlamda bir serüvenden, "/mge"ye
gönüllü ev sahipliği yapan bir edebi eylemsellik-
ten söz ediyorsam, nasıl aşktan söz etmem.
Hiç yaşanmamış aşk var mıdır? Heryaşanan bir
öncekinin devamı mıdır?
Deneme gibi...
Birden deneme, şiir, aşk sözcükleri bellegimde
,isendı serüvenine çıktılar, istencimin dışında. Bel-
ki başka bir bağlamda söylenmişti ama, sanki çok
uygun düştü, sıkça yazıma da, denememe de dü-
şen dizeler.
"Sen mi o gülleritekındın,Güzel.
Yoksa o güller mi seni takındı."
Bir yazının sonu mu yine? Nasıl sonuç yoksa,
son dayoktur. Çünkü her son bir sonrakine el uza-
tır şu veya bu biçimde. Belki de bu büyük bir ya-
nılgıdır, yalnızca son vardır.
Belki de yalnızca aşk vardır...
Her ne kadar bir önceki, bir sonrakine el uzatı-
yorsa da; yine de hiç yazılmamış bir deneme yaz-
mak istiyorum.
Hiç yaşanmamış bir aşk gibi...
18 Mayıs. Dolunayın panltısını, gökyüzünün la-
civertliğinde görsen de hep yüreğimde. İstanbul
gibi, aşk gibi, deneme gibi...
Nasıl da parmaklanmızın arasından kayıp gidi-
yor hiç yaşanmamış aşklanmız!
Roland Stratmannm
Geçiş Heykeli' sergisi
• Kiimlr Serviâ - Alman sanatçı Roland
Stratmann"ın 'Geçiş Heykeli' başlıklı sergisi
bugün Goethe Institute'un Dürer Galerisi'nde
açılıyor.Stratmann'ın ilginç yerleştirmesinde
izleyiciler oyuncu olmaya çağnlıyor. tzleyici-
oyuncular bütün mekânı dolduran heykellerle
oyun kurallanna göre oynayacak ve zaman zaman
müdahalelerle kuleler, amtlar, meydanlar
kurabilecekler. Yerleştirmenin temel malzemesi
108 adet küp biçimli kutudan oluşuyor. Bu
kutular oyuncu gruplan için 'bekçi' işlevini
taşıyor. 8 adet kutu ise, koruyucu kuleler olarak
kullanılıyor. Kutulann üstü aylardır toplanan
günlük gazetelerle kaplı. Oyun ilerledikçe düşsel
bir kentin resminin ortaya çıkması amaçlanıyor.
Sergi sonunda heykelin parçalan depremzedeler
yaranna açık arttırmayla satılacak.
Enghi Cezzar yoğun bakımda -
• Kûltür Servisi-
Tıyatrocu Engin Cezzar
15 Mayıs gecesi
geçirdiği kalp krizi
sonucunda Taksim
Alman Hastanesi'ne
kaldınldı. Uzun süren
açık kalp ameliyatından
sonra yoğun bakaaa
alınan sanatçırun
durumunun iyi olduğu
bildirildi-
, Nasıl İstanbul Sanat
Müzesi?'paneli bugün
_M Kûltûr Servisi - İstanbul Sanat Müzesi
JVakfı'nın düzenlediğı 'Neden, NasU fstanbul
^Sanaüytûzesi?' konulu iki panel. bugûn T a n k —
Zafer Tunaya Kültür Merkezi'nde yapılacak.
Panejlerden 'Neden^i sorgulayan üki sabah ^
10.30'da; 'Nasıl'ı irdeleyen ikinci panel öğleden
sonra 14.30'da başlıyor. Yusuf Taktak'ın yönettiği
panelin konuşmacılan: Bedri Baykam, Canan
Baykal, Mehmet Güleryüz ve Balkan Naci
Islimyeli. Tomur Atagök'ün yönettiği ikinci
panelde ise Cengiz Bektaş, Doğan Hasdal, Levent
Çalıkoğlu, Zeynep Rona ve Füsun Küıç ycr alıyor.