21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
16MAYIS2000SAJLJ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Y*naz: FP taban değişime duyarft • ANTALYA (Cumhuriyet)-ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz, Ege ve Akdeniz bölgelerindeki turistik merkezleri kapsayan gezisinin son gününde, turizm sektörûnûn Türkiye için önemli olduğunu vurguladı ve sahip çıkılması gerekti|ine işaret etti. Fazilet Partisi'nin kongresi ile ilgili sorulara da Yılmaz, "Görülüyor ki FP tabanı da Türkiye'deki siyasi gelişmelere karşı duyarsız değil. Değişim ihtiyacı bu kongrede ortaya çıknuştır" karşüığuu verdi. Hasan Tahsiı • İZMİR (Cumhuriyet Bûnwu)-İ2mir'in kurtuluşunda işgalci güçlere karşı ılk kurşunu sıkan gazeteci Hasan Tahsın, Konak Alanı'ndaki anıtı önünde dûzenlenen törenle anıldı. Törene, Izmir Valisi Kemal Nehrozoğlu, Ege Ordu Komutanı Orgeneral Çetin Doğan, Izmir Büyükşehir Beledıye Başkanı Ahmet Piriştina, Emniyet Müdûrü Hasan Yücesan, Konak Beledıye Başkanı Erdal Izgı ve Izmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Erol Akıncılar ile gazeteciler kanldı. Erol Akıncılar yaptığı konuşmada, Hasan Tahsın'i anarken Mumcu'nun katillerinin belirlenmesini de umut ışığı olarak gördüklerini kaydetti. özefleştirtimesi • ANKARA (Cumhuriyet Bûrosu) - Et Bahk Kurumu'nun (EBK) özelleştırilmesi konusu, Başbakan Yardımcısı Hüsamettın Özkan, özelleştirmeden sorumlu Devlet Bakam Yüksel Yalova ve Hak-tş Genel Başkanı Salim Uslu'nun bır araya geldiği toplantıda masaya yatınldı. Uslu, EBK'nin özlleştirilmesi ile ilgili yapılan toplantuun bu alanda ilk olduğunu belirteTek "Biz bütün teknik raporlan sunduk. Artık sıra siyasi kararda" dedi. TBMMfada mesai yapacak • ANKARA (Cumhuriyet Bûrosu) - Cumhurbaşkanlıgı seçimleri nedeniyle uzun süredir yasama faaliyetlerini sürdüremeyen TBMM, bu haftadan itibaren yoğun bir çalışma dönemine girecek. Cumhurbaşkanlığı seçimi sonrasına bırakılan Af Yasası'nm, bu yasama yılında çıkması zor görünürken, hükümet öncelıği öğrenci affi, Yerel Yönetimler Yasa Tasansı veRTÜKYasası değişikliğine verecek. Özden, ADtTden aynfeyor • ANKARA (Cumhuriyet Bûrosu) - Atatürkçü Düşünce Derneğİ (ADD) Genel Başkanlığı görevinden 10 Haziran Cumartesi günü ayrılacağını açıklayan eski ^"Anayasa Mahkemesi ^jaşkanı Yekta Güngdr Ozden, Türk Hukuk Kurumu Başkanlığı'na . Türk Hukuk—ç Kururnu Başkanlığı görevi Teoman Evren'in görev süresinın dolması nedeniyle aynlmasının ardındân boşalmıştı. Erbakan'a rağmen 521 oy alan Yenilikçiler, FP'nin kapatma davasını bekliyor Olağanüstü kongre hazırhğıANKARA (Cumhuriyet Bûrosu) - FP kongresinden çıkan sonucun parti içi mü- cadeleyi körüklemesi beklenırken, genel merkez yönetiminın "gerekirse disipHn mekanizmalan işktiKr" uyansıyla yeni- likçılere yönelık politikalannı sertleştir- me yanlısı olduğu belirtildi. FP Genel Başkanı Recai Kutan, kongrenin geride kaldığmı ve yenı bır sayfa açıldığını be- lirterek, "parti içi mücadekye izin ver- meyeceğim" söyledi. Kongreden beklentilerin ûzerinde bir sonuçla çıkan yenılikçilerin Anayasa Mahkemesi'nde devam eden kapatma davasının seyrine göre strateji belirleye- cekleri savunuldu. FP'nin dava engelini aşması durumunda olağanüstü kongre hesaplan yapan yenüikçilerin kapatma karan vehlmesi durumunda da ayn bir oluşumun içinde yer almalanna kesin gö- züyle bakılıyor. Siyasi yasaklı Necmettin Erbakan'ın yönlendirmelerine karşm kongreden 521 delegenin oyunu alarak çıkan Abdullah Gfil ve ekibınin FP hakkındaki kapatma davası sonuçlanıncaya kadar geri planda kalmaya özen gösterecekleri belirtildi. Yenilikçilerin kendi aralannda yaptıkla- n değerlendirmelerde FP'nin kapatma davası engelini aşması durumunda tüzük değişikliği gerekçesiyle olağanüstü kongre için girişimde bulunmaya yöne- lik planlar yapnklan kaydedildi. FP'nin kapatılması durumunda ise yenilikçilerin ayn bir siyasi oluşum içinde yer alacak- lan savunuldu. Kongre sonuçlan FP'deki Erbakan eki- bini saşırttı. Erbakan'a yakm isimler " Bundan sonrald sûreçte parti içi muha- lefete karşı sert bir poütika iztenmesi ve gerekirse dfeiplinmekanizınalannınişle- tflmesi'' gerektiğüıi savunuyorlar. Kong- re sürecindeki tavırlanyla şimşekleri üze- rine çeken Malatya Milletvekili Oğuz- han Asfltürk, "Bundan sonra herkes ko- nuşmayacak. Partinin genel başkanı var, sadece o konuşacak" sözlenyle sertlık yanlısı tutumunu ortaya koydu. FP Ge- nel Başkanı Recai Kutan da dün düzen- lediği basın toplantısında "Herkesin de- kgeterinverdiğikararasaygılıolacağını'' belirterek kongreden güçlenerek çıktığı- m savundu. Kutan, "Ofcuüardandersah- nz ayn, ancak önümüzde yepyeni beyaz bir sayfa açnk. Oianiar geride kakfa. Her- kes kongrede özgûr bir ortamda görüşle- rini ifade etti. Bundan sonra parti içi mü- cadeknin sürecini söyleyenler bu camiayı tanımıyorlar. Bu parti içinde en ileri an- lamda biriik. bütünlük, ciddivet ve disip- ttn olacakbr. Enerjimizi iç müeadeleye harcayacak lüksümüz yok" dedı. Kutan partinin genel başkanı olarak aynşmaya neden olacak bir tavTa izin ver- meyeceğinı kaydederek, "Kongre için ya- pdançahşmalaroldu. ancak bu defter ka- pandL Parti içi mücadeie diye bir şey söz konusu olamaz, obnayacaktir" dedi. Cul'den parti yönetimine rest 'Tavrım aynen devam edecek' SEBAHAT KARAKOYUN ANKARA - FP Kongresi 'nde aldığı so- nuçla parti içindeki ko- numunu güçlendiren yenilikçilerin genel baş- kan adayı Abdullah Gül, bundan sonra da parti politikalanyla ilgi- li yanlışhklan dile ge- tirmekten çekinmeye- ceğini söyledi. Gül, "Yanhşı onavtamam. Doğnüan söylemeye de- vam edeceğün" dedi. Adayhğının FP'ye he- yecan gerirdiğini savu- nan Gül, siyasi yasaklı Necmettin Erbakan'ın kendisine yönelik tavn konusunda, "Öyte uy- gun gördü. Ancak be- nim bundan önceki tav- nm neyse aynen devam edecek" dıye konuştu. Liderlık yanşmı kay- betmesine karşm bekle- nenin ûzerinde oy alma- sı nedeniyle "kongrenin gafibi" olarak değerlen- dirilen Gül, bundan sonraki sürece ilişkin sorulanmızı yamtladı. Gül'e yöneltilen sorular ve yanıtlan şöyle: - Akhğmız sonucu na- sıl değeriendiriyorsıı- nuz? - Çok iyi bir kongre oldu. Adaylığım FP'ye heyecan getirdi. - Parti içi demokrasi- nin eksiköğinden, FP'nin etkin bir muha- lefet sergileyemediğm- denyakmdmız? Bu uya- nlannız dikkate ahn- mazsa tavnnız ne ola- cak? - Umanm bu eleştiri- lerimizı dikkate alırlar. Bizler doğruian anlat- maya devam edeceğiz. Yanlışlan söylemekten de çekinmeyeceğiz. FP içinde ayn bir parti gibi hareketedilmeyecek el- bette. Kongreye kadar, kongrede üstümüze dü- şenleri yapuk. Karar de- legenin karan. Bu, yan- lışlan onaylayacağımız anlamına gelmez. - Yakm tarihe kadar partinin yöoetim kadro- bnndaokhığunuzveba- günekştirdiğinizpekçok uygubmaya geçmişte o- nay verdiğmiz yöoûnde ekştirikraldsnz. - Bunlar doğru değil. Bunu söyleyen arkadaş- lar bizim parti düzeni- nin nasıl ışlediğini çok iyi bilirler. Yanlış dedi- ğım her şeye yönetimde olduğum süre içinde de karşı çıktım. - Erbakanla iHşkfle- riniz bu sûreçte bozul- du. Size karfi açıktan cepheakh. - öyle uygun gördü, ona inandı. Ben daha önce ne düşünüyorsam tavnm öyle devam ede- cek. - Erdoğan'ın emanet- çisi oldugunuz söyteni- yor. - Aramızda emanetçi- lik, uzaktan kumanda gibi bir ilişki söz konu- su olamaz. ÇtZMEDEN YUKARI MUSAKART FP'nin geleceğinin 'Erbakan egemenliği' nedeniyle zora girdiğine işaret edildi Erbakan'm otoritesi sarsıklıANKARA (Cumhuriyet Bûro- su) - "MflK Görûş" hareketıni, ka- patılan 3 siyasi partıyle 30 yıldır sürdüren Necmedin Erbakan'ın otoritesi, ilk kez Fazilet Parüsi kongresinde sarsıldı. RP'nin devamı olduğu gerekçe- siyle Anayasa Mahkemesi'nde ka- patma davası bulunan FP'nin gele- ceğinin "Necmettm Erbakan ege- menfiğı'' nedeniyle zora girdiğine dikkat çekılmesi, siyasi hafizalar- da Erbakan'ın "parti mezartağmı" anımsattı. "MilH Görüş" olarak Türkiye genelinde orgütlenecek olan hare- ket, 24 Ocak 1970 tarihinde MUli Nizam Partisi'nin (MNP) kurulu- şuyla siyasi yasama adım atü. Par- onin genel başkanlığını Erbakan'ın yapmasına karşın perde gensınde- ki başkan Nakşi şeyhi MetametZa- hk KoÖoı'ydu. MNP kuruculann- dan HasanAksay,tsmai Mfiftnoğ- • MNP, MSP ve RP'nin, yaptığı konuşmalar nedeniyle kapatılmasına neden olan siyaset yasaklı Erbakan, FP'nin ilk olağan kongresinde "sahneden aynlmadığını" gösterdi. hı,Süieyınan ArifEınre,FehmiCB- zete'yi çıkardı. Eski MNP yöneri- mahogia. Hüsamettin Fadıtoğhı ve cileri MSP yönetımınde de görev A.TevfikPaksu Mıllı Selamet Par- aldılar. Ancak Erbakan çok isteme- tisi'nde (MSP) de Erbakan ile yol arkadaşlığını sürdürdüler. Partinin programı lslam ülkelen ile ilışkile- rin geliştirümesi, lslam Ortak Pa- zan ve faizsiz dûzen gibi politika- lara dayandınlmıştı. 12 Mart darbesinden sonra kap- aulan MNP 'nın yerine 1.5 yü son- ra 11 Ekim 1972 tarihinde MSP kuruldu. Partıleri kapatılınca ken- dilerine yenı çalışma alanlan yara- tan MNP'liler yeniden MSP'de odaklaştılar. O dönemde kurulan Yeni Neşriyat AŞ halen yayunla- nan, MSP ve sonradan RP'nin fa- aliyet organı gibi çalışan Milli Ga- sine karşın 1973 seçimlenne kadar MSP'ye genel başkan olamadı. M- SP'nin kapatılma gerekçesi yine Erbakan'ın 4 Aralık 1977'de Ur- fa'da yaptığı konuşmasındaki "M- SP'ye oy vermezseniz, bu camfleri tekrar ahır >-aparlar. Aflah verme- sia hayvan deposu yapariar" söz- leriydi. Erbakan 19 Temmuz 1983 tari- hinde emanetçisi AB Tûrkmen'in genel başkanlığında Refah Parti- si'nin (RP) kurulmasına öncülük etti. Siyasi yasaklann kalktığı 6 Eylül 1987 referandumundan 19 gün sonra Erbakan, 17 MSP'li ile RP'ye kaydoldu. Bır ay sonra da genel başkan oldu. 26 Mart 1994 genel seçimlerin- den de RP birinci parti olarak çık- n. 1970'lerdekı Milli Görüş söyle- minın yerini "AdMDazen" söylemi almaya başladı. 28 Aralık 1996 ge- nel seçiminden de birinci partı ola- rak çıkan RP DYP ile REFAHYOL hükûmetini kurdu. Yakm siyasi geçmişin belleklerde tazeliğini ko- ruyan "28 Şubat söred" REFAH- YOL hükümetinın ıstıfası, RP'nin kapatılması ve Erbakan'a 2003 yı- lına kadar siyaset yasağını getirdi. RP'nin devamı olarak kurulan Fazilet Partısi'nde de siyasi yasak- lı olduğu için resmen kayıtlı olma- yan Erbakan, FP'nin ilk olağan kongresinde "YeniHkçi" veya "Getenekçi" tüm partılılerin "sev- gi vanşmda" odak noktaya otur- masıyla "sahnedeoayrümadığuu'' gösterdi. IRMIKIAYDIN ENGtN aengin(Ş doruk.net.tr. Komplo teorilerinden oldum brttim hoşlanmadım. Çok bil- giç bir ses tonu ve çok ciddi bir suratla, sanki "komp- to"nun üretildiği odadaymış- çasına bir zaman kipi kullanı- larak "işin özü" anlatıldığında, her zaman, minik bir hapisha- ne anısını çağnştınnm ve ister istemez gülümserim. 1980 bahannda, Davutpa- şa Kışlası'nın 12 Eylül sonra- sı için provalar yapılan aske- ri hapishane bölümünde voi- ta atarken bir gün hamam iz- ni çıktı. Bütün tutuklular üçer- li kol sıraya girip ve hamama Hç avluyu geçerek gitmemiz sakıncalı bulunduğundan, dörtgen kışlanın koridorlan boyunca ilerlerken, yolumuz çavuşlann, usta erlerin ko- ğuşlannın önünden geçti. Ça- vuşlar o gün çıkan karavana- yı beğenmemiş olacaklar ki koridora kurduklan bir man- galda köfte kızartıyorlardı. Ya- Emperyalizmin Izgara Köfte Komplosu -mm sıra yürüyen, duvara yazi^ yazmaktan gözaltına alınıp, siyasi şubede bir hafta bo) so- pa yiyip ve kuru ekmekten başka bir şey yemeyip "canı- na okunmuş" bir durumda tu- tukianıp hapishaneye konan küçücük "solcu" delikanlt cid- di ciddi dert yandı: - Emperyalizmin yaptığını görûyor musun Aydın Ağa- bey? Bizi hamama götürmek oahanes/y/e m/s gibi köfte ko- kulannın içine soktular. Dev- rimci direncimizi kırmak için bütün bunlar... Hemen oracikta "komplo teorisi'ni kurdum: Pentagon'da ioş bir odada bir masanın etrafına toplanmış sivil ve askeri "emperyalist elebaşılar", Istanbu! Davutpa- şa Kışlası'nda yatan bizlerin devrimci direncini kırmak için ızgara köfte kokusu silahına başvurmayı karariaştırdılar. Bu karar, CIA istasyon şefi aracı- lığıyla emperyalizmin yerli iş- birtikçilerine iletildi. Onlar Is- tanbul'daki adamlanna iletti- ter. Istanbul'daki ajan da Oa- vutpaşa Kışlası'ndaki son gö- H^evtiye talimatt ulaşördt74öy^ ma, soğan, ekmek içi, ince kı- yılmış maydanoz tedarik edil- di. Köfte hamuru yoğruldu. Mangal yakılıp ateş körükle- nerek kıvamına getirildi. Köf- teler ızgaraya dizildi ve bizim hamam yürüyüş kolu yola çık- tığı anda da köfteler ateşin üs- tüne konarak... ••• Uğur Mumcu'nun, Ahmet Taner Kışlah'nın, daha da ge- riye gidelim, Bahriye Üçok, MuammerAksoy, Turan Dur- sun'un öldürüimeleri karan acaba nerede, nasıl verildi? Yıllardır yoğurdu üflemeyi huy bellediğimizden, kuşkula- nmızı sürekli diri tutuyoruz a- ma görünen o ki Uğur Mum- cu cinayetinin en azından te- tikçileri, yardakçılan yakalan- dı. Keza Ahmet Taner Kışla- h'nın katillerinden bir bölümü de ele geçmiş gibi. Belki yann öteki cinayetlerin de tetikçile- ri, yardakçılan, yatakçılan filan ele geçirilir. Ama şu soru hâlâ yanıtsız; "öHJm emri"ni kim(ter), nere- de, neden verdi? Medyaya yansıyan "karnt^ sız" komplo teorilerinden so- ruyayanrtbulmakmümkünde değil, doğru da. Sanki firan'da başmollalar- dan biri alt mollalardan bazıla- nnı çağınp "Mollalar, Türkiye komşumuzda Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı, Bahriye Üçok, Muammer Aksoy, Tu- ran Dursun nam kâfirler Isla- miyeün yayılmasına engel teş- kil etmekteler. Derhal birplan yapıp bunlann defteri dürüle" demiş; Iranlı mollalar da "Yav bizim buralarda eğitimden geçmiş Türk mollalar vardı. Onlan bulup işbirliğine gide- lim. Başmollalann talimatını yerine getirelim" demişler ve ülkemizin en iyi evlatlan birer ikişer yok edilmiş. Benim Davutpaşa Kışla- sı'ndaki koğuş arkadaşımın teorisi kadar inandıncı doğru- su. Topu Iran'a atmak, sonra da kuiağının üstüne yatmak biraz fazla kolaycılık. Bu haber sağanağında ser- semlemeksızin bellek tazele- menin tam da sırasıdır Uğur Mumcu cinayetinin ar- dından, Güldal M O gün "yakalamayan" dev- let bugün "yakaladığına" gö- re Mehmet Ağar'ın sözünü et- tiği "duvar"\ örenleri bulup çı- karmak zor olmasa gerek. Bu- günterde duvarcı(lar)nın, "ma- lası, çekülü, küreği" yakalan- makta Ama duvarcı ustası ve çıraklan hâlâ bilinmezlik sisinin içinde. Mehmet Ağargillerin konuşması, konuşturulması sağlanmadıkça da bu sis üs- tümüzde kalacak. Abdi Ipekçi'den bu yana, bu ülkenin, adlannı artık anım- samakta bile zorlandığjmız (Cavit Orhan Tütengil, Umlt Doğanay, Bedrettin Cö- mert, Bedri Karafakioğlu, Kemal Türkler...) en seçkin, en zor yetiştirilir, yeri en zor doldurulur evlatlan art arda yok edildiler. Tümünün suçunu iran'aatıp (adeta) rahatlamak, ellerini yı-_ kamak yerine bu cinayetleri_ gerçekteştirten "içerdekı gü- " k k ki POLtlİKA GtJTNLÜĞÜ KÖP Mevsimlep. Gözlerinde tarifst: °ir a c ı v a r d l - Gözlerindeki ya- şamm o ince çizgisi. 0^"^ zaman m a s a l l a n n l an ' lattyor gibiydi... Bir süre bakıştık..- Sonra, bir kâğıt parçası uzattı elıme.. "Ulucanlar katliafftnın hesabını kim verecek? Sessizce aynlıp grttt yanımdan... TÜYAP'ın Ankara Kitap Fuan'nda karşılaştığım anne, binbiracının ıçinden çıkıp gelmişti... Oysa pazar günü Anneler Günü'ydü... Çocuksu anılarımız, kimi zaman yüreklerimizde tutuşan, kimi zaman yıtöızsız gece ormanında bu- luşan kör mevsimlen yansıtır... Bir hıçkınk, ardındân bir gülümseyiş bizim ıç ev- renimizdir... Annenin arkasından bakarken yüreğimde ince birsızıduydum... Bir kez daha Ulucanlar katliamını yaşadım... Ağacın dallanndakı çiçeğin türküsü, yanm kalmış sevdanın içe dönük hüznü, çocuğun ağlayışı, an- nenin gözlerine vuran özlemi, babanın kendi yal- nızlığını çoğaltması, bir toplumun acılar denizinde kulaç atmasına benziyordu... Siyasetin ipliği pazara çıkmıştı... Fazilet Partisi Büyük Kongresi'nin sonuçlan or- tadaydı. Recai Kutan'ın 633 oy, Abdullah Gül'ün 521 oy alması medyamızın 'gü/'lennı sevince boğ- muş, bir demokrasi coşkusu yaratmıştı... Puslu bir Ankara gecesine hazırianıyorduk... Dışanda bozkır akşamının alev alev tutuşan yıl- dızlan attında, Ahmet Taner Kışlalı cinayetinin çö- zülpp çözülmeyeceğini tartışıyorduk... Üç kişi yakalanmıştı... Kimdi bunlar? Galiba yine Iran bağlantısı vardı!.. Bunca yıllık suskunluk, bıraz da boşvermişlik biz- leri kuşatan karanlık güç odaklannın hep işine ya- ramamış mıydı? Gözlerimi yumdum... TÜYAP'ta Güldal Mumcu'yla bir süre konuş- muştum... Güldal, "Biryol açıldı" deyip ekliyordu: "Ortada sadece dört-beş kişı var..." • • • Hüznün tam orta yerinde buluşan anneyi düşü- nüyorum bir Ankara gecesinde... Gecenin içinde bir çığlık yankılanıyor. Bir ölüm sancağı çekilmiş dudaklarda kopan fırtınayı anım- satıyor... Ulucanlar'da o tutuklu insanlan kim öldürdü? Kutlu Savaş'ın hazıriadığı Susuriuk raporunda 11 sayfa, kamuoyundan niçin gizlenmişti? Gizlenen bölüm bir devlet sım mıydı? Raporda nedense Susuriuk çetesiyle ilişki içeri- sinde olan dinci terör örgütleri yer almıyordu.Yıne aynı raporda Güneydoğu'da itirafçılar ve güvenlik güçleriyle birlıkte hareket eden (1993-1996) Isla- mi Hareket ve Hizbullah'ın yaptığı eylemler anla- tılmıyordu. Neden? Niçin? Tün<iye Büyük Millet Meclisi Faili Meçhul Siyasi Cinayetleri Araştırma Komisyonu'nun (1994) rapo- ~runda, dinci terör örgütleri önemli yer tutuyor ve şöyle deniliyordu: "Diyarbakır'da yakalanan örgüt mensuplannın ifadelerinden anlaşıldığı üzere; Hizbullah adı attın- da örgütlenen oluşumun örgüt şeması, gerek Di- yarbakır gerek Batman ve gerekse de Mardin 'de aynı şekildedir. Herşeyden önce başlannda bir so- rumlu, buna bağlı istişare meclisi, bunun yanında tebliğ kanadı (Diyarbakır'da bu kanat 3 kolda faali- yet göstermektedir) faalıyet göstermekte, bu ka- nat yöresel bazı özellikleri göz önünde tutarakya- pılanmasını genışletebiimektedir. Bu iki kanadın yanında bir de askerikanat bulunmaktadır. Kaldı ki örgütlenme şemalan yanında örgûtün işleyiş tarzı da aynı şekilde olmaktadır. Bunlaraynı yayın organ- lannı takip etmekte, aynı görüşlenpaylaşmakta, ay- nı şekilde camilerde, Kuran kurslarında, çay ocaklannda, medreselerde, kitapevlerinde topla- nıp örgütlenmektedir. Bu bılgilerden de herne ka- dar örgütyapısı ve üst yönetim ile çalışma usulle- ri tam olarak deşifre edilememiş ise de dıştan ba- kıldığında bunlararasında irtibat olduğu görûlmek- tedir. Bunlann aynı ideolojiyi benimseyip aynı kav- ramlardan hareketle şeri esaslara dayalı kendi yo- rumladıklan gibi bir lslam devleti kurmayı amaçla- dıklan göz önünde tutulursa bu fikrimizin doğru ol- duğu görülmektedir." • • • Bizi mayıslar bozguna uğrattı, haziranlan yaşat- madan... Bir bozkır akşamında Ankara... Sabahın ilk ışıklan... Yeni bir gün... Annenin bana uzattığı kâğıt parçası: "Ulucanlar katliamının hesabını kim verecek?" Kızılay'da yürüyorum... Insanlartelaşlı... Çankaya'da Cumhurbaşkanı Süleyman Demi- rel son basın toplantısını yapıyordu... Büroda arkadaşlaria Uğur Mumcu ve Ahmet Taner Kışlalı cinayetlerinin çözülüp çözülmeyece- ğini konuşurken Sincan'da yine silah ve patlayıcı bulunduğu haberi geliyor... Sincan cephaneliğe dönüşürken devlet neredey- di? 30 kiloya yakın C-4 tipi bombayla ne yapacak- lardı? Şafağın yolunu açan o suskun akşamlan düşü- nüyorum... Ihaneti, o belli belirsız titreyişleri, erişmez gücün sonsuz inceliğini... Sonra umudun, umutsuzluğun; sevincin, hüz- nün resmine bakıyoruz hep biriikte... Bir yüreğin çırpınışını duyuyoruz!.. Galiba aydınlık, açması zor bjr tomurcuk gül gi- bidir bu mevsim!.. Ama açacak!.. Tıpkı umudun kilidini açmaya çalıştığımız gibi!.. hikmet.cetnkaya(a cumhuriyet com.tr Faks numaramız: 0212/ 513 90 98 y "Devlet isterse katillerhemen yakalanır" dtyen ve ardındân "önümüzde bir duvar var. Tuğlanın birini çekşek duvar üstümüze yıkıhr" diyen Meh- met Ağar bu ülkede yaşıyor ve bu ülkenin pariamenteri. g ç ş cü" açığa çıkarmak gerekmi- yor mu? Bu, katilleri yakala^ yart polis örgütûnûn işi d e g l ^ Bir duvardan söz edenleri, duvann variığını bilenlen ko- nuşturacak siyasal gücün ödevi bu. Demokrasilercte bu güce "hükümet" denıyor. BAŞSAĞLICI Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü Istanbul ll ^Müdürü Vedat Bayram'tn kardeş^ HÜSEYIN BAYRAM m vefatını üzüntü ile öğrenmiş bulunuyoruz. Bayram ailesine başsağlığı dileriz. CUMHURİYET SPOR SERVİSİ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle