Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 16 MAYIS 2000 SALI
HABERLER
DUNYADA BUGUN
ALİ SİRMEN
Iki 14 Mayıs
On yaşında bir çocuğun siyasi tercihler yapa-
bilecek biıikimi olması beklenemez, ama etrafın-
da olup bitenlefden, yeni ve garip bir gelişmey-
le karşı karşıya olduğunu sezmesi olasıdır.
14 Mayıs 1950'yi anımsıyoaım. Çok büyük bir
değişim havası yaşanryordu, çevremdeki insan-
lar da DP iktidarını bir müjde olarak görüyorlar-
dı. . . .
Aymaları uzun sürmedi.
14 Mayıs 1950'de, tek parti iktidannın başı Is-
met inönü, kurallanna uygun olarak yapılan se-
çimleri kaybedip yönetimi Demokrat Parti'ye tx-
rakıyordu.
ismet Paşa bu nöbet değişimini, "En büyûkye-
nilgım olarakgörünen olay, aslında en büyükza-
ferimdir" diye yorumlayacaktı.
Gerçekten İnönü, çok partili yaşama geçmeyi
içtenlikle istiyor, kendi tarihi kişiliğini bu sancısız
geçışin güvencesi olarak ortaya sürüyordu.
Tek parti yönetiminin, Cumhuriyet'in kurulma-
sından 27, Tevhidi Tedrisat Yasası'nın kabulün-
den 26 yıl sonra, rejimin kurallan içinde bunalı-
ma düşmeden, kendi tersine, yani çok partili yö-
netime dönüşümü, başan olarak yorumlanabilir
kimilerince, eğer sonuçlan dikkate alınmaz ise...
Ama, demokrasi açısından zafer falan yoktu
ortada. Tutucu demagoglar, sandıktan çıktıktan
sonra, demokrasiye en ufak katkıda bulunmak
şöyle dursun, onun tersi olan bütün girişimleri git-
tikçe artan bir ivme ile birbirine ekleyecekleri bir
on yılın başındaydılar.
14 Mayıs 1950'de Türkiye'de iktidar değişti, a-
Tna o gün hiçbir zaman demokrasi bayramı ol-
madı.
• • • -" -•' ••
Elli yıl geçti aradan, rejim çok partili ama de-
mokrasi değil, insan haklan çiğneniyor, toplum
çoğulculuğa hiç yatkın değil, katılımcılık, kimi
konferans salonlannda arada yinelenen boş bir
slogandan öteye geçememiş. Rejim, her 10 yıl-
da bir kesintiye uğruyor, darbe olmadığı zaman
"süreç" süreci başlıyor.
Rejim kendi demokratik alanını dolduramıyor.
Işte böyle bir ortamda, bu hafta 14 Mayıs'ta, ya-
n\ DP'nin iktidar olmasının 50. yılında, onun aç-
,tığı yolda gelişmiş olan takıyye partisi FP'nin
kongresi yapıldı.
Salon, slogan, seçim sandığı ve adaylar vardı
ortada. Ama demokrasi ve onun kurallanna üy-
<jun oynanan bir oyun yoktu.
Erbakan'ın hayali, kongrenin üzerinde bir ka-
diri mutlak olarak egemendi.
Erbakan'ın emanetçisi Recai Kutan, başka
bir yasaklının, Recep Tayyip Erdoğan'ın ema-
netçisi Abdullah Gül ile yanşıyordu.
. Daha doğrusu, partinin gelenekçileri, Gül'ü
prangalamışlar, Kutan'ı da koltuklayarak koştu-
ruyorlardı.
Bu sırada, FP'nin "Refah-ı sani", yani ikinci bir
Refah olup olmadığı konusundaki dava Anaya-
sa Mahkemesi önünde görülüyordu.
•••
Türkiye garip bir ülkedir. Faili meçhullerden,
haltı yiyeni fevkalade malumlara kadar her şey,
herkesin gözünün önünde cereyan eder de, yi-
ne de çoğunluk "Kim? Neredeymiş? Nasıl ya-
hu? Kim demiş? Yapma be! Sahi mi söylüyor-
sun? Yok canım, olur mu öyle şey?" diye aval
aval dolanır ortada.
Fazilet, Refah'ın devamı mı değil mi?
Bunun yanıtını ve delillerini arayanlar, fazla uza-
ğa gitmesinler!
Pazar günkü kongre salonunda bütün yanrtlar
ve kanıtlar açık açık ortadaydı.
Belki bütün bunlar yetmez diye, ABD vatanda-
şı, alamerikan tesettürlü Merve Kavakçı da ora-
da milletvekili olarak bulunduruluyordu.
Evet, uzağa gitmeye gerek yok, her şey kong-
re salonunda ayan beyan ortadaydı.
Ve şaşkın demokratlar, hâlâ bulanık sudan de-
mokrasi çıkarmaya çalışarak, demokrasinin önü-
nü kesiyoriar.
Ziya Paşa'nın dizelerini biraz değiştirelim is-
terseniz:
14 Mayıs 'ta demokrasi ararken, nice turfa mü-
neccim,
Dehr ile görmezler, kongre salonundaki kuyu-
yu.
CHP Cenel Başkanı öymen
'Gelirler arasındaki
uçurum büyüyor
TRABZON(Cumhu-
riyrt)-CHP_Genel Baş-
kanı Ahan Öymen, hü-
kümetin sonın ûzerine
r
sorun eklemekten başka
bir şey yapmadığını sa-
vunarak"Halkkesimle-
^Tarasmda uçurum gpt-
gide büyüyüyor. Memur
ve işçi enflasyon ahmda
eziliyor. Memleketin bir-
çok yerinde kepenk ka-
patan esnafin sayısı her
geçen gün arüyor" dedi.
Trabzon'un Maçka il-
--çesinde partr binasınırr
-açılışına katılan Oymen,
— fyaptığî könuşmadaTür-
kiye'de faaliyet halinde
fen ve seferberblc ıçin-
j de çalışan tek partinin
J CHP olduğunu söyledi.
j Öymen şöyle konuştu:
j "Biz kendi geçmişi-
• mizdede,büyükgüçlük-
• ler yaşayan ve bu gûç-
• lükleri aşan bir partiyiz.
• Biz Milli Mücadele'yi
' aşnuş,omücadeleninsi-
yasal gûcü olmuş bir
partiyiz. Türkiye'yi ye-
niden yapılandırmayı
amaçhyoruz. Çahşma
gruplanmızla, ülke so-
runlannı tespit edip çö-
züm yollannı bulmaya
çahşıyoruz.Önûmûzde-
ki seçimde, haJkm karşı-
sına çıiap somut şeyler
ortaya koyacağjz. Neler
yapacağmnzı halkunıza
bfldiri fle sunacağız.''
Öymen, Uğur Mum-
cu suıkastmın aydınla-
iıimasmırr fcendilerine
teseîli verdiğini vurgu-
layarak "Bu olaylar ka-
ranhklarda kalmasm.
Cinayetierm aydmlatd-
ması Türkiye için yeni
adımlann aolması de-
^ ' diye kgjtetu.
Pörende Öymen'e,
altı ok amblemli anah-
tarla Atatürk'ün 1935
yıhnda kendi yazı ve
imzasını taşıyan fotoğ-
rafi hediye edildi.
ÖDP'nin toplantısında cezaevlerinin psikolojik ve bedensel zararlan anlatıldı
F tipi cezaevi insanhk chşıtstanbul Haber Servisi - Kamuoyunda "hücre
öpi" cezaevi olarak bilinen "F tipi cezaevleri-
nin'', hükümlü ya da tutukluda hıçlık duygusu
yarattığı, kişiliğinin bölünüp parçalanmasına
neden olduğu vurgulandı.
ÖDP Istanbul II Örgûtü'nce, Tank Zafer Tu-
naya Kültür Merkezi'nde düzenlenen toplantı-
da, F tipi cezaevlerinin mahkûmlara verdiği psi-
kolojik ve bedensel zararlar anlatıldı. Ülkemiz-
deki 605 cezaevinde, 12 bin 800'ü siyasi olmak
üzere 70 bin tutuklu ve hükümlünün kaldığı vur-
gulanarak, baskılann siyasi nedenlerle cezaev-
lerinde olanlara ve bunlann yakınlanna yönel-
tildıği; faşist katillere, mafya babalanna, uyuş-
turucu, silah kaçakçılanna ise konforlu odalar
hazırlandığı ifade edildi. F (hücre) tipi cezaev-
leriyle mekânsai değil, düşünsel egemenlik kur-
manın amaçlandığına, bu tip cezaevlerinin mah-
• Kişilik ezilmek isteniyor: F (hücre) tipi cezaevleriyle mekânsai
değil, düşünsel egemenlik kurmanın amaçlandığına, bu tip
cezaevlerinin mahkûmlar üzerinde onanlamaz fiziksel ve psikolojik
_ .. yaralar bıraktığına dikkat çekildi.
lcûmlar üzerinde onanlamaz fiziksel ve psiko-
lojik yaralar bıraktığına dikkat çekildi. ÖDP ts-
tanbul tl Başkanı Vahit Genç, partisinin konuy-
la ilgili hazırladığı iki afışin de valilik tarafın-
dan gerekçe gösterilmeden yasaklandığını vur-
gulayarak "Karar hukuki değil, siyasidir. Çakı-
cı'ya villa veren devlet, siyasi mahkûmlan hüc-
reiere atmak istiyor. Vali ve Adalet Bakanı istifa
etmeüdir. Bu kadar siyasi suçlunun olduğu bir
düzende asıl sorgulanması gereken deviettir" de-
di. 12 Eylül darbesınden sonra 1982-92 yıllan
arasında cezaevinde kalan ve bu sürenin önem-
li bölümünü de hücrede geçiren tbrahim Aydm
da, hücrenin kendisinin başlı başına işkence ol-
duğunu, hücre sistemiyle cezaevi arkadaşlığuıın
ortadan kalkacağını söyledi. Aydın, sorunun bu
tür yaklaşımlarla çözülemeyeceğini savundu.
tnsan Haklan Derneği ve Istanbul Barosu adı-
na konuşan Avukat Kezban Alan, devletin ka-
nunla yönetilmesi gerektiğini, buna karşın ce-
zaevlennin 1988 yılmdan bu yana genelgelerle
yönetildiğini anımsattı. Jandarmanın iç güven-
liğe müdahale etmesiyle, cezaevlerinin yöneti-
mi ve iç güvenliğinde Adalet Bakanlıgı'nın ya-
nmda tçişleri Bakanlıgı'nın da devreye girdiği-
ni, bunun da ıki başlı yönetime neden olduğu-
nu anlatan Alan "Srvasi mahkûmlar söz konusu
ohınca, avukatın görüşmesi de yakmlannm zrya-
reti de sorun yapdıyor. Tüm olumsuzluklar avu-
kattan biliniyor. Tutukhınun üzerinden çıkan ev-
rakm, savunma hakkıvla ilgili olup olmadığnıa
Kse mezunu bir görevli karar veriyor" dedi. Tu-
tuklu ve hükümlü yakınlan adına konuşan Gül-
fidan Akdemir ve Saadet Ok, çocuklanyla gö-
rüşmeye gittiklerinde, aramalar sırasında yü-
zükten ayakkabıya kadar her şeylerini çıkardık-
lannı, götürdükleri yemeklerin paslı demir de
dahil ohnak üzere metal çubuklarla kanştınlıp
arandığını anlatarak "Bizlere yapılan, normal
arama değfl.. taciz. Normal aramaya itirazımız
yok. Ama yapılan muamele insanca ve yasal de-
ğü" diye konuştular.
ÜRK'E BAŞVURU
Ulucanlar
Cezaevi
ATO'ya
verilecek
ANKARA (Cumhuriyet Büro-
su) - Ankara Ticaret Odası (ATO)
Başkanı Sinan Aygün, Adalet Ba-
kanı Hikmet Sami Türk e Ulu-
canlar Cezaevi'nin kendilerine
venlmesı karşüığında "oda tipi
cezaevi'' yaparak teslim etmeyi
önerdi. Türk, "Uhıcanlar Ceza-
evi'nin başka bir işyerine ya da
kûltürel tesise dönüstûrölmesi za-
manı getaniştir. Biz konuyu ohun-
lu karşüryonız" dedi.
Hikmet Sami Türk, dün ATO
Başkanı Sinan Aygün ve bazı yö-
netim kurulu üyeleriyle maka-
mında görüştü. Adalet mekaniz-
ması ile ilgili bazı sıkıntılannı
"belgelerle'' sunmak üzere
Türk'ü ziyaret ettiklerini bildiren
Aygün, yaklaşık 5 aydır cumhur-
başkanlığı seçimlerine küitlenen
Türkiye'de ekonomınin ıhmal
edildiğini vurguladı. Aygün, eko-
nomi sorununun aşılması duru-
munda Hizbullah, PKK ve sosyal
sorunlann hepsinin çözüleceğini
ileri sürdü. Aygün, Türk'e Ulu-
canlar Cezaevi'nin ATO'ya veril-
mesine karşılık, para almadan o-
da tipi cezaevi yaparak teslim et-
meyi önerdi. Ulucanlar Ceza-
evi 'nin kendilerine verilmesi için
tarihsel ve yapısal engel bulun-
madığını savunan Aygün, ceza-
evi için "Bakan'ın güzel kızı" ni-
telemesini kullandı. Aygün ayn-
ca, adaletın geç işlemesinden ya-
kındı ve vergi borçlan ile SSK
primleri ödemelerinin ertelenme-
sini istedi.
Bakan Türk de, cezaevlerinin
Türkıye'nin "kanayanyaraa" ol-
duğunu belirtirken, cezaevlerinde
koğuş sistemı yerine oda sıstemı-
ne geçihnesınin zorunlu olduğu-
nu söyledi. Kent içinde kalan ce-
zaevlerinin Adalet Bakanlıgı'nın
elinde tutulmasının yaran olma-
dığmı belirten Türk. "Ulucanlar
bu konumdadır. Şehir içinde ol-
ması sakmcahdır. MafŞ a tipi ör-
gûtlenmelere, dışarrv la olan iBşki-
lerini sürdürme olanağı vermek-
tedfa-" dedi. Türk, oda tipi ceza-
evlerinin "F tipi" olarak nitelen-
diğını anımsatırken. bunun "ban
çevrelerin söylediği gibi hücre tipi
cezaevi'' olmadığını söyledi.
[RFANAĞDAŞDAVASI
Üç sanığa tutuklama
istemi yine reddedildi
Iise öğrendsi olan 17 yaşındaki trfan Ağdaş Aübeyköy'de Kurtuluş gazetesi,^tw^e»
uymao^geı^çeshkpo&krinaçögıl»teşfeöklürülmuştû.(Fotoğraf: İ T J W C
Istanbul Haber Servisi -
Lise öğrencisi trfan
Ağdaş'ın öldürülmesı
davasında savcının 3
sanık polis hakkında
tutuklama istemi yine
reddedildi. Yaklaşık 3
yıldır süren dava, silah
ve kovanlann
incelenmesi için
ertelendi. Alibeyköy'de
Kurtuluş gazetesi
satarken "dur" ihtanna
uymadığı gerekçesiyle
17 yaşmdaki trfan
Ağdaş'ı öldürdüklen
ıddia edilen polis
memurlan Aytekin
Kayhan, Abdurrahman
Yoku ve Birol Mıdık'ın
12-15 yılağırhapis
cezası istemıyle
yargılanmalanna dün
Eyüp 2. Ağır Ceza
Mahkemesi'nde devam
edildi. Duruşmaya sanık
.polislef ve vekfli hastalık
gerekçesiyle katılmadı.
Ağdaş'ın avukatlan
Behiç Ahçı ve Nurhayat
tşyapan, tanık polisin
ifadesi, telsiz kayıtlan ve
Ağdaş'ın sırtından
kalbine aldığı yara gibi
delillerin olayın katliam
olduğunu gösterdiğini
belirterek sanıklann
tutuklanmasını istediler.
Davanın zamanaşunına
sokulmak istendığıni öne
süren avukatlar,
Emnıyet'in olayda
kullanılan silahlan
vennediğini, davayı
uzatan görevlıler
hakkında ışleme
geçilmesi gerektiğini
kaydettiler.
Savcı tbrahim Bağbur,
yineleyerek sanık
polislerin tutuklanmasını
istedi. Ancak mahkeme
heyeti bu istemi yine
Beykoz'da yakalanan üst düzey Hizbullahçıların davası başlıyor
200 cinayetteri sörumlıılar
MAHMUTORAL
DtYARBAKIR - îstanbul
Beykoz'da yapılan operasyon-
da yakalanan örgütün üst düzey
sorumlulanndan Edip Gfimüş,
Cemal Tutar ve 21 terönstın de
yargılananlar arasında bulun-
duğu Hizbullah ana davası bu
hafta açıhyor. 200 cinayetten
sorumlu tutulan sanıklann ta-
mamının idamla cezalandınl-
malannın ıstendığı ıddianame-
de, Hizbullah'ın tarihsel gelişi-
mi, PKK ile girdiği mücadele-
ler ve iki örgütün anlaşmalan
dayeralacak.
îstanbul'da Hüseyin Velioğ-
hı'nun öldürüldüğü evde örgü-
tün askeri kanat sorumlulann-
dan Cemal Tutar ile siyasi ka-
nat sorumlulanndan Edip Gü-
müş'ün yakalanmasının ardın-
dan yurt genelinde sürdürülen
operasyonlarda yakalanan şeri-
atçı terör örgütünün çok sayıda
tetikçisi ve üyesi yargılanacak.
Diyarbakır DGM'de görülecek
Hizbullah ana davasıyla ilgili
ıddıaname tamamlanma aşa-
masına geldi.
Diyarbakrr DGM Başsavcı-
lığı yetkililerinden alınan bilgi-
lere göre, 150 sayfayı bulması
beklenen iddianamenin girişte-
ki yaklaşık 80 sayfalık bölü-
münde Hizbullah'ın geniş bir
değerlendırmesinın yani sıra,
şeriatçı örgütün uluslararası
bağlantılan içinde özellikle
tran ön plana çıkanlacak. İddi-
anamenin giriş bölümünde ör-
gütün gelişimı, amacı, bölge-
deki toplumsal yapının örgütün
yeşermesine etkileri, bundan
OHAL'de PKK'ye yonelik arama
Hintkenevirine el konuldu
DtYARBAKIR (Cumhuriyet Bfirosu) - Güvenlik
güçlerinin Olağanüstü Haî (OHAL) Bölgesi'nde
sürdürdüğü arama- tarama faaliyetleri sırasında PKK
tarafmdan ekildiği belirlenen 360 bin kök dişi bintkeneviri
ele geçirildi. Güneydoğu'da 600 dolayında PKK'li
teröristin bulımduğu, zaman zaman Kuzey rrak'tan yurda
girmeye çalışan gruplara rastlandıgı açıklandı. Bölge
genelinde terör nedeniyle uygulanan yayla yasağı da
yüzde 75 oranında kaldınldı. AbduÜah Ocalan'ın
yakalanmasının ardından ekonomik sıkıntrya giren
PKK'nin uyuşturucu üretimine yöneldiği açıklandı.
sonraki stratejileri ile ilgili de-
taylara yer verilecek. tddiana-
mede aynca örgütün Menzil,
Tevhid, tüm, Vasat ve Davet gi-
bi gruplannın yapılan, bunlann
birbirleriyle ılişkileri, Türki-
ye'de faaliyet gösteren diğer il-
legal dinci terör örgütleri ile
bağlan da vurgulanacak. tddi-
anamenin bu bölümünde ayn-
ca şeriatçı örgüt ile PKK arasın-
da yaşanan ilişki, çatışmalar ve
anlaşmalara da yer verilecek.
Diyarbakrr DGM Savcüan
tarafindan hazırlanan ve bu haf-
ta sonunda tamamlanması bek-
lenen iddianamenin samklan
arasında 23 tetikçi ve üst düzey
örgüt yöneticisi bulunuyor. Sa-
nıklann, Türk Ceza Yasası'nın
146. maddesinde düzenlenen
"Anayasal dûzeni yıkarak yeri-
ne şer'i esaslara dayah tslam
devleti kurmaya yönelik sflahh
e\lemlerde bulunmak" suçunu
işledıkleri belirtılerek tamamı
için idam istenecek.
SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@yahoo.com
Abdullah Gül'ün yüzde 44 oy alaca-
ğını önceki gün kongre salonunda he-
men kimse hesapiamıyordu. Muhale-
fetin, beklenenin üstünde bir güce u-
laştığı kabul ediliyordu, ama bu kada-
n beklenmiyordu. Delegelerin, sessiz
ve düşünceli haline bakarak bir sürp-
riz çıkabilir mi, sorusu kafalan meşgul
etse de, yine de Erbakan yanlılarının
kazanacağı fıkri hâkimdi. Çünkü Erba-
kan, muhalefetin önünü kesebilmek
amacıyla olağanüstü çaba sarf etmiş-
ti. Bu çaba, partinin kapatılmasını iste-
yenlere yardımcı olacak maceracı bir
şekle de dönüştü.
Kongreden hemen önce yapılan tü-
zük değişikliği nedeniyle muhalefet,
yanya yakm oy atmasına rağmen yö-
Tietimde bir kişiyte bile temsil edilemi-
^or. Hatbuki daha önce muhatifler par-
ti yönetiminde vardılar, sözleri geçiyor-
du. Şimdi bu şanstan kalmadı. Oğuz-
han Asiltürk yönetimindeki parti için-
deki örgütçü ekip, Erbakan'ın dayön-
lendirmesiyle bundan sonra ne yapa-
bilir, bunu kestirmek oldukça zor.
Örneğin, muhalefete yakın bilinen
teşkilatları, Asiltürk ve arkadaşlan, ra-
hat bırakırlar mı? Yoksa, adım adım
muhalefeti tasfiye operasyonlanna gi-
rişirter mi? Bunu şimdiden bilemiyo-
Fazilet'te Bundan Sonrası
ruz. Ancak bildiğimiz bir şey var. Erba-
kan, muhalefeti ezebilmek için elinden
geleni yaptı, bunu beceremedi. Şimdi
parti yönetimi tamamıyla kendi elinde,
bu olanakla neler yapacak, kestiremi-
yoruz. Türkiye'deki parti deneylerine
baktığımtzda, parti içi muhalefetlerin,
merkez tarafindan çeşitli oyunlarla tas-
fiye edildiğine çokça tanık olduk.
Fazilet Partisi gibi gelenekçi ve kişi-
lere bağlı bir örgütte, şefe itaatsizlik et-
miş bir topluluk hoşgörülebilir mi? Şu-
nu teslim edelim, önceki gün kongre
salonunda, rtiş kakış olmadı. Muhale-
fette iktidar, birbnierine olgun bir şekil-
de davrandılar. Birçok partiyle karşı-
-laştıntdığındaikttdar-muhalefet çekiş-
mesi, düne kadar kavgasız gürültüsüz
gittj. Bundan sonrasını ise göreceğiz.
• • •
Fazilet Partisi kongresine Türkiye öl-
çeğinde bakarsak, ciddi sonuçlarçıka-
rabiltriz. Siyasi Islam diye tanımladığı-
mız bir gelenek, ciddi bir degişim ve
dönüşüm sorunuyla karşı karşıya.
Geçmişte, "Kanla da gelebiliriz",
"Çankaya'ya da camiyapacağız" gibi
sözlerle Türkiye'yi hop oturtup hop kal-
dırtan, tanklann yürümesine meşruiyet
kazandıran maceracılık, artık eski gü-
cüne sahip değil. Hem Türkiye çapın-
da kaybettiği oylar nedeniyle, hem par-
ti içinde kaybettiği prestij nedeniyle.
Fazilet Partisi'nde iktidarla muhale-
fet arasında bir fark var mı? Her iki ta-
rafın da, aynı gelenekten geldiği, aynı
kültürle yetiştiği birgerçek. Muhalefe-
tin lideri Recep Tayyip Erdoğan'ın da
geçmişte Erbakan'dan farklı şeyler
söylemediği biliniyor. Ancak, her ayn-
lık başladığında târaflar birbirine yakın
dururlar.
"Süre ilertedikyy buayrılıklar ksndile-
rtne yeni mecratar bulur ve yotlar glde-
TBkaynşr, farklıttklar derinteşir.
Daha şimdiden, bu aynlığın başladı-
gım görebtliyoruz. önümüzdeki dö-
nemde bu aynlıklar yeni ifadelerie or-
taya çıkacaktır. Çünkü, bu aynlığın sos-
yal ve ekonomik nedenleri var. Tayyip
Erdoğan ve arkadaşlan, Anadolu'da ve
îstanbul'da son yıllarda büyüyen Is-
lamcı sermayenin ihtiyaçlanna paralel
düşüyorlar. Islamcı sermaye, büyüdük-
çe kapitalizmin kurallanna daha uygun
bir bıçim kazanıyor. Bu biçim, içeriği de
etkiliyorve birgrup Islamcı zengin mo-
dern hayatı, modern ilişkilert giderek
yavaş da olsa içselleştiriyoriar.
Işte bu gelişme Fazilet içinde şekii-
lenen yeni muhalefeti de derinden et-
kiliyor. Fazilet gibi arkasında yüzde 15-
20'lik bir seçmen desteği bulunan ge-
leneğin belli değişimlere uğraması Tür-
kıye'nin iç siyaset dengelerını de etki-
leyecektir.
•••
Siyasi Islam, eski gücünü kaybedi-
yor. Bu yeni aynlık ve muhalefetin ar-
tan gücü, artık eski tarz siyasi Islamın
giderek tarihe karışacağına ya da en
azından eskisi gibi hareket edemeye-
ceğine işaret ediyor. Süleyman Demi-
rel Çankaya'yı terk ediyor. Erbakan,
mutlak otoritesini yitirdLAhmet Taner
Kışlah cinayetinin, Uğur Mumcu cina-
yetinin en azından tetikçileri yakalan-
dı. Bundan sonra neler olabilir, bilemi-
yoruz, ama önemli adımlar atılıyor.
Bütün bunlar, artık Türkiye'nin bir de-
ğişim sürecine girdiğini de gözler önü-
ne seriyor. Fazilet Partisi kongresinin
sonuçlan, partinin geleceğini etkiledi-
ği gibi Türkiye'yi de etkileyecek. Siya-
si Islam için hiçbir şey artık eskisi gibi
olmayacak.
Örs davası
Yüz
polise
ceza
istemi
tstanbul Haber
Servisi- Emniyet gö-
revlileri tarafindan
öldürüldüğü öne sü-
rülen Sülevman Örs
davasında müdahil
avukatlar olay günü
100 polisin görev
yaptığını belirterek
bu kişiler hakkında
da dava açılmasını
istedi. Bu istemi
reddeden mahkeme,
savunma için davayı
erteledi.
Eyüp 2. Ağır Ce-
za Mahkemesi'nde
görülen Süleyman
Örs'ün öldürülmesı
davasınm dünkii
oturumuna "kasten
adam öldürmek"
suçundan tutuksuz
yargılanan sanık po-
lis Sami Şen ile avu-
katı katılmadı.
Müdahil avukat
Behiç A|çı, Örs'ün
üzerinde 48 kurşun
deliği bulunduğunu
belirterek öldürül-
mesini katliam ola-
rak nitelendirdi. Aş-
çı, olayda 100'den
fazla polisin tek
merkezden yönlen-
dirildiğini öne sür-
dü.
Aşçı, Sami Şen'in
daha önceki infaz
davalannda da sanık
olduğunu anımsata-
rak "Sanık,adamâl-—
dârraeyi âdet haüae-
getirmiştir. Bu
denleverüecekceza-
daiadirknuyguian-
masın" dedi.
Aşçı'nın ek iddi-
aname hazırianması
istemini reddeden
mahkeme, sanık
avukatının savunma
yapabilmesi için du-
ruşmayı erteledi.