23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 16 MAYIS 2000 SALI HABERLER DUNYADA BUGUN ALİ SİRMEN Iki 14 Mayıs On yaşında bir çocuğun siyasi tercihler yapa- bilecek biıikimi olması beklenemez, ama etrafın- da olup bitenlefden, yeni ve garip bir gelişmey- le karşı karşıya olduğunu sezmesi olasıdır. 14 Mayıs 1950'yi anımsıyoaım. Çok büyük bir değişim havası yaşanryordu, çevremdeki insan- lar da DP iktidarını bir müjde olarak görüyorlar- dı. . . . Aymaları uzun sürmedi. 14 Mayıs 1950'de, tek parti iktidannın başı Is- met inönü, kurallanna uygun olarak yapılan se- çimleri kaybedip yönetimi Demokrat Parti'ye tx- rakıyordu. ismet Paşa bu nöbet değişimini, "En büyûkye- nilgım olarakgörünen olay, aslında en büyükza- ferimdir" diye yorumlayacaktı. Gerçekten İnönü, çok partili yaşama geçmeyi içtenlikle istiyor, kendi tarihi kişiliğini bu sancısız geçışin güvencesi olarak ortaya sürüyordu. Tek parti yönetiminin, Cumhuriyet'in kurulma- sından 27, Tevhidi Tedrisat Yasası'nın kabulün- den 26 yıl sonra, rejimin kurallan içinde bunalı- ma düşmeden, kendi tersine, yani çok partili yö- netime dönüşümü, başan olarak yorumlanabilir kimilerince, eğer sonuçlan dikkate alınmaz ise... Ama, demokrasi açısından zafer falan yoktu ortada. Tutucu demagoglar, sandıktan çıktıktan sonra, demokrasiye en ufak katkıda bulunmak şöyle dursun, onun tersi olan bütün girişimleri git- tikçe artan bir ivme ile birbirine ekleyecekleri bir on yılın başındaydılar. 14 Mayıs 1950'de Türkiye'de iktidar değişti, a- Tna o gün hiçbir zaman demokrasi bayramı ol- madı. • • • -" -•' •• Elli yıl geçti aradan, rejim çok partili ama de- mokrasi değil, insan haklan çiğneniyor, toplum çoğulculuğa hiç yatkın değil, katılımcılık, kimi konferans salonlannda arada yinelenen boş bir slogandan öteye geçememiş. Rejim, her 10 yıl- da bir kesintiye uğruyor, darbe olmadığı zaman "süreç" süreci başlıyor. Rejim kendi demokratik alanını dolduramıyor. Işte böyle bir ortamda, bu hafta 14 Mayıs'ta, ya- n\ DP'nin iktidar olmasının 50. yılında, onun aç- ,tığı yolda gelişmiş olan takıyye partisi FP'nin kongresi yapıldı. Salon, slogan, seçim sandığı ve adaylar vardı ortada. Ama demokrasi ve onun kurallanna üy- <jun oynanan bir oyun yoktu. Erbakan'ın hayali, kongrenin üzerinde bir ka- diri mutlak olarak egemendi. Erbakan'ın emanetçisi Recai Kutan, başka bir yasaklının, Recep Tayyip Erdoğan'ın ema- netçisi Abdullah Gül ile yanşıyordu. . Daha doğrusu, partinin gelenekçileri, Gül'ü prangalamışlar, Kutan'ı da koltuklayarak koştu- ruyorlardı. Bu sırada, FP'nin "Refah-ı sani", yani ikinci bir Refah olup olmadığı konusundaki dava Anaya- sa Mahkemesi önünde görülüyordu. ••• Türkiye garip bir ülkedir. Faili meçhullerden, haltı yiyeni fevkalade malumlara kadar her şey, herkesin gözünün önünde cereyan eder de, yi- ne de çoğunluk "Kim? Neredeymiş? Nasıl ya- hu? Kim demiş? Yapma be! Sahi mi söylüyor- sun? Yok canım, olur mu öyle şey?" diye aval aval dolanır ortada. Fazilet, Refah'ın devamı mı değil mi? Bunun yanıtını ve delillerini arayanlar, fazla uza- ğa gitmesinler! Pazar günkü kongre salonunda bütün yanrtlar ve kanıtlar açık açık ortadaydı. Belki bütün bunlar yetmez diye, ABD vatanda- şı, alamerikan tesettürlü Merve Kavakçı da ora- da milletvekili olarak bulunduruluyordu. Evet, uzağa gitmeye gerek yok, her şey kong- re salonunda ayan beyan ortadaydı. Ve şaşkın demokratlar, hâlâ bulanık sudan de- mokrasi çıkarmaya çalışarak, demokrasinin önü- nü kesiyoriar. Ziya Paşa'nın dizelerini biraz değiştirelim is- terseniz: 14 Mayıs 'ta demokrasi ararken, nice turfa mü- neccim, Dehr ile görmezler, kongre salonundaki kuyu- yu. CHP Cenel Başkanı öymen 'Gelirler arasındaki uçurum büyüyor TRABZON(Cumhu- riyrt)-CHP_Genel Baş- kanı Ahan Öymen, hü- kümetin sonın ûzerine r sorun eklemekten başka bir şey yapmadığını sa- vunarak"Halkkesimle- ^Tarasmda uçurum gpt- gide büyüyüyor. Memur ve işçi enflasyon ahmda eziliyor. Memleketin bir- çok yerinde kepenk ka- patan esnafin sayısı her geçen gün arüyor" dedi. Trabzon'un Maçka il- --çesinde partr binasınırr -açılışına katılan Oymen, — fyaptığî könuşmadaTür- kiye'de faaliyet halinde fen ve seferberblc ıçin- j de çalışan tek partinin J CHP olduğunu söyledi. j Öymen şöyle konuştu: j "Biz kendi geçmişi- • mizdede,büyükgüçlük- • ler yaşayan ve bu gûç- • lükleri aşan bir partiyiz. • Biz Milli Mücadele'yi ' aşnuş,omücadeleninsi- yasal gûcü olmuş bir partiyiz. Türkiye'yi ye- niden yapılandırmayı amaçhyoruz. Çahşma gruplanmızla, ülke so- runlannı tespit edip çö- züm yollannı bulmaya çahşıyoruz.Önûmûzde- ki seçimde, haJkm karşı- sına çıiap somut şeyler ortaya koyacağjz. Neler yapacağmnzı halkunıza bfldiri fle sunacağız.'' Öymen, Uğur Mum- cu suıkastmın aydınla- iıimasmırr fcendilerine teseîli verdiğini vurgu- layarak "Bu olaylar ka- ranhklarda kalmasm. Cinayetierm aydmlatd- ması Türkiye için yeni adımlann aolması de- ^ ' diye kgjtetu. Pörende Öymen'e, altı ok amblemli anah- tarla Atatürk'ün 1935 yıhnda kendi yazı ve imzasını taşıyan fotoğ- rafi hediye edildi. ÖDP'nin toplantısında cezaevlerinin psikolojik ve bedensel zararlan anlatıldı F tipi cezaevi insanhk chşıtstanbul Haber Servisi - Kamuoyunda "hücre öpi" cezaevi olarak bilinen "F tipi cezaevleri- nin'', hükümlü ya da tutukluda hıçlık duygusu yarattığı, kişiliğinin bölünüp parçalanmasına neden olduğu vurgulandı. ÖDP Istanbul II Örgûtü'nce, Tank Zafer Tu- naya Kültür Merkezi'nde düzenlenen toplantı- da, F tipi cezaevlerinin mahkûmlara verdiği psi- kolojik ve bedensel zararlar anlatıldı. Ülkemiz- deki 605 cezaevinde, 12 bin 800'ü siyasi olmak üzere 70 bin tutuklu ve hükümlünün kaldığı vur- gulanarak, baskılann siyasi nedenlerle cezaev- lerinde olanlara ve bunlann yakınlanna yönel- tildıği; faşist katillere, mafya babalanna, uyuş- turucu, silah kaçakçılanna ise konforlu odalar hazırlandığı ifade edildi. F (hücre) tipi cezaev- leriyle mekânsai değil, düşünsel egemenlik kur- manın amaçlandığına, bu tip cezaevlerinin mah- • Kişilik ezilmek isteniyor: F (hücre) tipi cezaevleriyle mekânsai değil, düşünsel egemenlik kurmanın amaçlandığına, bu tip cezaevlerinin mahkûmlar üzerinde onanlamaz fiziksel ve psikolojik _ .. yaralar bıraktığına dikkat çekildi. lcûmlar üzerinde onanlamaz fiziksel ve psiko- lojik yaralar bıraktığına dikkat çekildi. ÖDP ts- tanbul tl Başkanı Vahit Genç, partisinin konuy- la ilgili hazırladığı iki afışin de valilik tarafın- dan gerekçe gösterilmeden yasaklandığını vur- gulayarak "Karar hukuki değil, siyasidir. Çakı- cı'ya villa veren devlet, siyasi mahkûmlan hüc- reiere atmak istiyor. Vali ve Adalet Bakanı istifa etmeüdir. Bu kadar siyasi suçlunun olduğu bir düzende asıl sorgulanması gereken deviettir" de- di. 12 Eylül darbesınden sonra 1982-92 yıllan arasında cezaevinde kalan ve bu sürenin önem- li bölümünü de hücrede geçiren tbrahim Aydm da, hücrenin kendisinin başlı başına işkence ol- duğunu, hücre sistemiyle cezaevi arkadaşlığuıın ortadan kalkacağını söyledi. Aydın, sorunun bu tür yaklaşımlarla çözülemeyeceğini savundu. tnsan Haklan Derneği ve Istanbul Barosu adı- na konuşan Avukat Kezban Alan, devletin ka- nunla yönetilmesi gerektiğini, buna karşın ce- zaevlennin 1988 yılmdan bu yana genelgelerle yönetildiğini anımsattı. Jandarmanın iç güven- liğe müdahale etmesiyle, cezaevlerinin yöneti- mi ve iç güvenliğinde Adalet Bakanlıgı'nın ya- nmda tçişleri Bakanlıgı'nın da devreye girdiği- ni, bunun da ıki başlı yönetime neden olduğu- nu anlatan Alan "Srvasi mahkûmlar söz konusu ohınca, avukatın görüşmesi de yakmlannm zrya- reti de sorun yapdıyor. Tüm olumsuzluklar avu- kattan biliniyor. Tutukhınun üzerinden çıkan ev- rakm, savunma hakkıvla ilgili olup olmadığnıa Kse mezunu bir görevli karar veriyor" dedi. Tu- tuklu ve hükümlü yakınlan adına konuşan Gül- fidan Akdemir ve Saadet Ok, çocuklanyla gö- rüşmeye gittiklerinde, aramalar sırasında yü- zükten ayakkabıya kadar her şeylerini çıkardık- lannı, götürdükleri yemeklerin paslı demir de dahil ohnak üzere metal çubuklarla kanştınlıp arandığını anlatarak "Bizlere yapılan, normal arama değfl.. taciz. Normal aramaya itirazımız yok. Ama yapılan muamele insanca ve yasal de- ğü" diye konuştular. ÜRK'E BAŞVURU Ulucanlar Cezaevi ATO'ya verilecek ANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - Ankara Ticaret Odası (ATO) Başkanı Sinan Aygün, Adalet Ba- kanı Hikmet Sami Türk e Ulu- canlar Cezaevi'nin kendilerine venlmesı karşüığında "oda tipi cezaevi'' yaparak teslim etmeyi önerdi. Türk, "Uhıcanlar Ceza- evi'nin başka bir işyerine ya da kûltürel tesise dönüstûrölmesi za- manı getaniştir. Biz konuyu ohun- lu karşüryonız" dedi. Hikmet Sami Türk, dün ATO Başkanı Sinan Aygün ve bazı yö- netim kurulu üyeleriyle maka- mında görüştü. Adalet mekaniz- ması ile ilgili bazı sıkıntılannı "belgelerle'' sunmak üzere Türk'ü ziyaret ettiklerini bildiren Aygün, yaklaşık 5 aydır cumhur- başkanlığı seçimlerine küitlenen Türkiye'de ekonomınin ıhmal edildiğini vurguladı. Aygün, eko- nomi sorununun aşılması duru- munda Hizbullah, PKK ve sosyal sorunlann hepsinin çözüleceğini ileri sürdü. Aygün, Türk'e Ulu- canlar Cezaevi'nin ATO'ya veril- mesine karşılık, para almadan o- da tipi cezaevi yaparak teslim et- meyi önerdi. Ulucanlar Ceza- evi 'nin kendilerine verilmesi için tarihsel ve yapısal engel bulun- madığını savunan Aygün, ceza- evi için "Bakan'ın güzel kızı" ni- telemesini kullandı. Aygün ayn- ca, adaletın geç işlemesinden ya- kındı ve vergi borçlan ile SSK primleri ödemelerinin ertelenme- sini istedi. Bakan Türk de, cezaevlerinin Türkıye'nin "kanayanyaraa" ol- duğunu belirtirken, cezaevlerinde koğuş sistemı yerine oda sıstemı- ne geçihnesınin zorunlu olduğu- nu söyledi. Kent içinde kalan ce- zaevlerinin Adalet Bakanlıgı'nın elinde tutulmasının yaran olma- dığmı belirten Türk. "Ulucanlar bu konumdadır. Şehir içinde ol- ması sakmcahdır. MafŞ a tipi ör- gûtlenmelere, dışarrv la olan iBşki- lerini sürdürme olanağı vermek- tedfa-" dedi. Türk, oda tipi ceza- evlerinin "F tipi" olarak nitelen- diğını anımsatırken. bunun "ban çevrelerin söylediği gibi hücre tipi cezaevi'' olmadığını söyledi. [RFANAĞDAŞDAVASI Üç sanığa tutuklama istemi yine reddedildi Iise öğrendsi olan 17 yaşındaki trfan Ağdaş Aübeyköy'de Kurtuluş gazetesi,^tw^e» uymao^geı^çeshkpo&krinaçögıl»teşfeöklürülmuştû.(Fotoğraf: İ T J W C Istanbul Haber Servisi - Lise öğrencisi trfan Ağdaş'ın öldürülmesı davasında savcının 3 sanık polis hakkında tutuklama istemi yine reddedildi. Yaklaşık 3 yıldır süren dava, silah ve kovanlann incelenmesi için ertelendi. Alibeyköy'de Kurtuluş gazetesi satarken "dur" ihtanna uymadığı gerekçesiyle 17 yaşmdaki trfan Ağdaş'ı öldürdüklen ıddia edilen polis memurlan Aytekin Kayhan, Abdurrahman Yoku ve Birol Mıdık'ın 12-15 yılağırhapis cezası istemıyle yargılanmalanna dün Eyüp 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam edildi. Duruşmaya sanık .polislef ve vekfli hastalık gerekçesiyle katılmadı. Ağdaş'ın avukatlan Behiç Ahçı ve Nurhayat tşyapan, tanık polisin ifadesi, telsiz kayıtlan ve Ağdaş'ın sırtından kalbine aldığı yara gibi delillerin olayın katliam olduğunu gösterdiğini belirterek sanıklann tutuklanmasını istediler. Davanın zamanaşunına sokulmak istendığıni öne süren avukatlar, Emnıyet'in olayda kullanılan silahlan vennediğini, davayı uzatan görevlıler hakkında ışleme geçilmesi gerektiğini kaydettiler. Savcı tbrahim Bağbur, yineleyerek sanık polislerin tutuklanmasını istedi. Ancak mahkeme heyeti bu istemi yine Beykoz'da yakalanan üst düzey Hizbullahçıların davası başlıyor 200 cinayetteri sörumlıılar MAHMUTORAL DtYARBAKIR - îstanbul Beykoz'da yapılan operasyon- da yakalanan örgütün üst düzey sorumlulanndan Edip Gfimüş, Cemal Tutar ve 21 terönstın de yargılananlar arasında bulun- duğu Hizbullah ana davası bu hafta açıhyor. 200 cinayetten sorumlu tutulan sanıklann ta- mamının idamla cezalandınl- malannın ıstendığı ıddianame- de, Hizbullah'ın tarihsel gelişi- mi, PKK ile girdiği mücadele- ler ve iki örgütün anlaşmalan dayeralacak. îstanbul'da Hüseyin Velioğ- hı'nun öldürüldüğü evde örgü- tün askeri kanat sorumlulann- dan Cemal Tutar ile siyasi ka- nat sorumlulanndan Edip Gü- müş'ün yakalanmasının ardın- dan yurt genelinde sürdürülen operasyonlarda yakalanan şeri- atçı terör örgütünün çok sayıda tetikçisi ve üyesi yargılanacak. Diyarbakır DGM'de görülecek Hizbullah ana davasıyla ilgili ıddıaname tamamlanma aşa- masına geldi. Diyarbakrr DGM Başsavcı- lığı yetkililerinden alınan bilgi- lere göre, 150 sayfayı bulması beklenen iddianamenin girişte- ki yaklaşık 80 sayfalık bölü- münde Hizbullah'ın geniş bir değerlendırmesinın yani sıra, şeriatçı örgütün uluslararası bağlantılan içinde özellikle tran ön plana çıkanlacak. İddi- anamenin giriş bölümünde ör- gütün gelişimı, amacı, bölge- deki toplumsal yapının örgütün yeşermesine etkileri, bundan OHAL'de PKK'ye yonelik arama Hintkenevirine el konuldu DtYARBAKIR (Cumhuriyet Bfirosu) - Güvenlik güçlerinin Olağanüstü Haî (OHAL) Bölgesi'nde sürdürdüğü arama- tarama faaliyetleri sırasında PKK tarafmdan ekildiği belirlenen 360 bin kök dişi bintkeneviri ele geçirildi. Güneydoğu'da 600 dolayında PKK'li teröristin bulımduğu, zaman zaman Kuzey rrak'tan yurda girmeye çalışan gruplara rastlandıgı açıklandı. Bölge genelinde terör nedeniyle uygulanan yayla yasağı da yüzde 75 oranında kaldınldı. AbduÜah Ocalan'ın yakalanmasının ardından ekonomik sıkıntrya giren PKK'nin uyuşturucu üretimine yöneldiği açıklandı. sonraki stratejileri ile ilgili de- taylara yer verilecek. tddiana- mede aynca örgütün Menzil, Tevhid, tüm, Vasat ve Davet gi- bi gruplannın yapılan, bunlann birbirleriyle ılişkileri, Türki- ye'de faaliyet gösteren diğer il- legal dinci terör örgütleri ile bağlan da vurgulanacak. tddi- anamenin bu bölümünde ayn- ca şeriatçı örgüt ile PKK arasın- da yaşanan ilişki, çatışmalar ve anlaşmalara da yer verilecek. Diyarbakrr DGM Savcüan tarafindan hazırlanan ve bu haf- ta sonunda tamamlanması bek- lenen iddianamenin samklan arasında 23 tetikçi ve üst düzey örgüt yöneticisi bulunuyor. Sa- nıklann, Türk Ceza Yasası'nın 146. maddesinde düzenlenen "Anayasal dûzeni yıkarak yeri- ne şer'i esaslara dayah tslam devleti kurmaya yönelik sflahh e\lemlerde bulunmak" suçunu işledıkleri belirtılerek tamamı için idam istenecek. SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@yahoo.com Abdullah Gül'ün yüzde 44 oy alaca- ğını önceki gün kongre salonunda he- men kimse hesapiamıyordu. Muhale- fetin, beklenenin üstünde bir güce u- laştığı kabul ediliyordu, ama bu kada- n beklenmiyordu. Delegelerin, sessiz ve düşünceli haline bakarak bir sürp- riz çıkabilir mi, sorusu kafalan meşgul etse de, yine de Erbakan yanlılarının kazanacağı fıkri hâkimdi. Çünkü Erba- kan, muhalefetin önünü kesebilmek amacıyla olağanüstü çaba sarf etmiş- ti. Bu çaba, partinin kapatılmasını iste- yenlere yardımcı olacak maceracı bir şekle de dönüştü. Kongreden hemen önce yapılan tü- zük değişikliği nedeniyle muhalefet, yanya yakm oy atmasına rağmen yö- Tietimde bir kişiyte bile temsil edilemi- ^or. Hatbuki daha önce muhatifler par- ti yönetiminde vardılar, sözleri geçiyor- du. Şimdi bu şanstan kalmadı. Oğuz- han Asiltürk yönetimindeki parti için- deki örgütçü ekip, Erbakan'ın dayön- lendirmesiyle bundan sonra ne yapa- bilir, bunu kestirmek oldukça zor. Örneğin, muhalefete yakın bilinen teşkilatları, Asiltürk ve arkadaşlan, ra- hat bırakırlar mı? Yoksa, adım adım muhalefeti tasfiye operasyonlanna gi- rişirter mi? Bunu şimdiden bilemiyo- Fazilet'te Bundan Sonrası ruz. Ancak bildiğimiz bir şey var. Erba- kan, muhalefeti ezebilmek için elinden geleni yaptı, bunu beceremedi. Şimdi parti yönetimi tamamıyla kendi elinde, bu olanakla neler yapacak, kestiremi- yoruz. Türkiye'deki parti deneylerine baktığımtzda, parti içi muhalefetlerin, merkez tarafindan çeşitli oyunlarla tas- fiye edildiğine çokça tanık olduk. Fazilet Partisi gibi gelenekçi ve kişi- lere bağlı bir örgütte, şefe itaatsizlik et- miş bir topluluk hoşgörülebilir mi? Şu- nu teslim edelim, önceki gün kongre salonunda, rtiş kakış olmadı. Muhale- fette iktidar, birbnierine olgun bir şekil- de davrandılar. Birçok partiyle karşı- -laştıntdığındaikttdar-muhalefet çekiş- mesi, düne kadar kavgasız gürültüsüz gittj. Bundan sonrasını ise göreceğiz. • • • Fazilet Partisi kongresine Türkiye öl- çeğinde bakarsak, ciddi sonuçlarçıka- rabiltriz. Siyasi Islam diye tanımladığı- mız bir gelenek, ciddi bir degişim ve dönüşüm sorunuyla karşı karşıya. Geçmişte, "Kanla da gelebiliriz", "Çankaya'ya da camiyapacağız" gibi sözlerle Türkiye'yi hop oturtup hop kal- dırtan, tanklann yürümesine meşruiyet kazandıran maceracılık, artık eski gü- cüne sahip değil. Hem Türkiye çapın- da kaybettiği oylar nedeniyle, hem par- ti içinde kaybettiği prestij nedeniyle. Fazilet Partisi'nde iktidarla muhale- fet arasında bir fark var mı? Her iki ta- rafın da, aynı gelenekten geldiği, aynı kültürle yetiştiği birgerçek. Muhalefe- tin lideri Recep Tayyip Erdoğan'ın da geçmişte Erbakan'dan farklı şeyler söylemediği biliniyor. Ancak, her ayn- lık başladığında târaflar birbirine yakın dururlar. "Süre ilertedikyy buayrılıklar ksndile- rtne yeni mecratar bulur ve yotlar glde- TBkaynşr, farklıttklar derinteşir. Daha şimdiden, bu aynlığın başladı- gım görebtliyoruz. önümüzdeki dö- nemde bu aynlıklar yeni ifadelerie or- taya çıkacaktır. Çünkü, bu aynlığın sos- yal ve ekonomik nedenleri var. Tayyip Erdoğan ve arkadaşlan, Anadolu'da ve îstanbul'da son yıllarda büyüyen Is- lamcı sermayenin ihtiyaçlanna paralel düşüyorlar. Islamcı sermaye, büyüdük- çe kapitalizmin kurallanna daha uygun bir bıçim kazanıyor. Bu biçim, içeriği de etkiliyorve birgrup Islamcı zengin mo- dern hayatı, modern ilişkilert giderek yavaş da olsa içselleştiriyoriar. Işte bu gelişme Fazilet içinde şekii- lenen yeni muhalefeti de derinden et- kiliyor. Fazilet gibi arkasında yüzde 15- 20'lik bir seçmen desteği bulunan ge- leneğin belli değişimlere uğraması Tür- kıye'nin iç siyaset dengelerını de etki- leyecektir. ••• Siyasi Islam, eski gücünü kaybedi- yor. Bu yeni aynlık ve muhalefetin ar- tan gücü, artık eski tarz siyasi Islamın giderek tarihe karışacağına ya da en azından eskisi gibi hareket edemeye- ceğine işaret ediyor. Süleyman Demi- rel Çankaya'yı terk ediyor. Erbakan, mutlak otoritesini yitirdLAhmet Taner Kışlah cinayetinin, Uğur Mumcu cina- yetinin en azından tetikçileri yakalan- dı. Bundan sonra neler olabilir, bilemi- yoruz, ama önemli adımlar atılıyor. Bütün bunlar, artık Türkiye'nin bir de- ğişim sürecine girdiğini de gözler önü- ne seriyor. Fazilet Partisi kongresinin sonuçlan, partinin geleceğini etkiledi- ği gibi Türkiye'yi de etkileyecek. Siya- si Islam için hiçbir şey artık eskisi gibi olmayacak. Örs davası Yüz polise ceza istemi tstanbul Haber Servisi- Emniyet gö- revlileri tarafindan öldürüldüğü öne sü- rülen Sülevman Örs davasında müdahil avukatlar olay günü 100 polisin görev yaptığını belirterek bu kişiler hakkında da dava açılmasını istedi. Bu istemi reddeden mahkeme, savunma için davayı erteledi. Eyüp 2. Ağır Ce- za Mahkemesi'nde görülen Süleyman Örs'ün öldürülmesı davasınm dünkii oturumuna "kasten adam öldürmek" suçundan tutuksuz yargılanan sanık po- lis Sami Şen ile avu- katı katılmadı. Müdahil avukat Behiç A|çı, Örs'ün üzerinde 48 kurşun deliği bulunduğunu belirterek öldürül- mesini katliam ola- rak nitelendirdi. Aş- çı, olayda 100'den fazla polisin tek merkezden yönlen- dirildiğini öne sür- dü. Aşçı, Sami Şen'in daha önceki infaz davalannda da sanık olduğunu anımsata- rak "Sanık,adamâl-— dârraeyi âdet haüae- getirmiştir. Bu denleverüecekceza- daiadirknuyguian- masın" dedi. Aşçı'nın ek iddi- aname hazırianması istemini reddeden mahkeme, sanık avukatının savunma yapabilmesi için du- ruşmayı erteledi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle