27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 26 NtSAN 2000 ÇARŞAMBA 10 D I Ş H A B E R L E R dishab@cumhuriyetcom.tr Sivil toplum örgütleri, dünyanın patlamaya hazır binlerce bombayla dolu olduğunu belirtiyor Nüldeer bomba üstündeyizNEW YORK(Ajanslar) - Dûnyada 36 bin nükleer bomba bulunduğu ve bunlardan 5 bininin her an kullanılma- ya hazır olduğu bildirildi. Birleşmiş Milletler (BM) şemsiye- si altında New York'ta önceİd gün baş- layan Nüldeer Silahlann Yayılmasını Önleme (NPT) Sözleşmesi Izleme Toplantısı'na paralel olarak, çok sayı- da sivil toplum örgütü gösteri yapma- ya hazırlanıyor. Sivil toplum ötgütleri, çok sayıda et- kinlikle seslerini duyurmaya çalışı- yor. "Atomic Mirror" (Atomik Ayna) kuruluşu tarafından hazırlanan bir ra- porda, "NPT'yetaraf nükleer devlet- İerin, sözleşmenio öngördüğü koşul- lan yerine getirmedikJeri" öne sürül- dü. NPT sözleşmesi, 1995 yılında sü- • New "Ybrk'ta önceki gün BM bünyesinde başlayan nükleer silahlar konferansında konuşan ABD Dışişleri Bakanı Madeleine Albright, son 11 yıl içinde ABD'nin nükleer silahlannı yüzde 60 oranında azalttığını bildirdi. lendirildi. STÖ'ler tarafindan yayım- bul etti. Aradan 54 yıl geçmesine rağ-resiz olarak uzatılmıştı. "Nükleer ku- Jöbe" üyeABD, Ingütere, Fransa, Rus- ya ve Çin, o tarihte, öteki ülkeleri, "ei- lerindeki nükleer silahlan tasfîye ede- cekkri ve bu silahlan, nükleer silaha sahipotmayanulkelerekarşıkullannıa- yacaklan" yolunda güvencevererek ikna etmişlerdi. 120 üzerinden 29 puan Atomic Mirror örgütünün raporun- da, aradan 5 yıl geçtıkten sonra söz ko- nusu ülkelerin ulaştıklan sonuç, 120 puan üzerinden 29 puan olarak değer- lanan "NükleerGerçekler'' belgesin- deki verilerden bazılan şöyle: • ABD ve Rusya, bir savaşta nük- leersilaha ilkönce kendilerinin başvu- racaklannı açıkladı. • Rusya, nükleer silahlannı, bu si- laha sahip olmayan ülkelere karşı da kullanacağını duyurdu. • ABD, savunmasının temelini nük- leer silahlann oluşturduğunu ifade etti. • BM, 1946'da yılında tüm nükleer silahlann tasfiye edilmesi çağnsı ya- pan bir karar tasansını oybirliğiyle ka- men bu silahlar hâlâ tasfiye edilmedi. • Soğuk savaşın bitiminden bu ya- na 10 yıl geçtiği halde ülkelerin elin- de hâlâ 36 bin atom bombası var. • ABD, 1945'ten bu yana nükleer silah üretimi ve teknolojisi ugruna 5.8 trilyon dolar harcadı. • Nükleersilahlann kalıntılan 250 bin yıl daha öldürücü olmaya devam edecek. Bu arada, ABD Dışişleri Bakanı MadeleineAlbright, son 11 yıl içinde ABD'nin nükleersilahlannı yüzde 60, NATO müttefiklerinin ise yüzde 85 oranında azalttıklannı söyledi. Kon- feransta konuşan Albright, ülkesinin nükleer silahsızlanma alanında kaydet- tiği başanlan savundu ve verdiği söz- leri yerine gerirdiğini belirtti. 'Gerçekleri göz anh edemcyiz' Albright, ABDve Rusya'nın, Soguk Savaş'ın sona ermesinden bu yana, ellerindeki nükleer silahlan 2/3 ora- nında tasfiye ettiklerini ifade etti. Bakan Albright, nükleer silahlar- dan annmış bir dünya fikrine destek verdiklerini, "ancak gerçeklerin de göz arthedilemeyeceğinive nüldeer ri- laK<rHanmanın hngnnd<»t| yanna gpr- çekleşmesinin beklenmemesi gerekti- ' sözlenne ekledi. Albright güvenlik sorununa el attı Bilgisayar hırsızlığı Washington'ı kanştırdı WASHINGTON (AA) - Güven- lik sorunuyla bir türlü başa çıka- mayan ABD Dışişleri BakanlığVnda son olarak, "çok gizüden bile daha üst düzeydeönemli bilgUeri" içeren bir dizüstü bılgısayann çalınması üzerine Dışişleri Bakanı Madele- ine Albright konuya el attı. ABD'nin istihbarat toplamada kullandığı yöntemler ve kaynak- larla nükleer silahlann ya- yıhnasıyla ilgili son dere- ce hassas bilgileri içeren bu bügisayann çalınmasının ardından Albright, güven- fik bölümünün iki sorum- Tusunun görevden alınarak başka bir bölümde görev- lendirildiklerini açıkladı. Bir basın toplantısı düzenleyen Albright, kayıp bilgisayar olayını, "özür gösterflemez ve hoşgörüle- mez bir konu" olarak nitelerken bu tür başansızlıklann ABD'nin sırlannı riske attığını, aynca Dı- şişleri Bakanlığı'nın ve çalışanla- rının adını gölgelediğını söyledi. Albright, güvenlik konulannın üni- versitelerde diplomasi bölümlerin- yalınan biJgisayarda nükleer silahlarla ilgili sırlar bulunuyordu. de ders olarak gösterilmemesinin şanssızlık olduğunu, eğer böyle bir ders olsaydı pek çok kişinin, 100 üzerinden 99 notun tam bir başa- nsızlık sayılacağını anlayacağını da ifade etti. ABD Dışişleri Baka- nı, "Bugün bütün bürolarda, dip- lomariktenısfldKkJerdegörevyapan cahşanlara,güwnhgirıUkönceiikoJ- ması gerektiğini tekrar edryonım" diye konuştu. Albright, önlemlerin arttınlacağı- nı, güvenlikten sonımlu bir dışişleri bakan yar- dımcılığı oluşturulacağı- nı kaydetti. Bakanlığın zayıf gü- venlik sorunu, Kongre ve basında eleştirilere he- def oluyordu. 1998'dakimliği belirlenemeyen bir kişinin, Albright 'ın odasına çı- karak çok gizli bir dosyayı alıp or- tadan kayboluşuyla geçen yıl sonun- da bir Rus dıplomatın, gizli toplan- tılann yapıldıgı salona dinleyici; yerleştirdiğinin ortaya çıkması,ba-'" kanhğın güvenlik bölümünü güç' durumda bırakmıştı. Islamcılar hükümeti tehdit ettiMalezya'da. araktnnda yabana turistterin de bulunduğu 21 kişiyi kaçırma eyleminin sonımhıhığuııu, FOipinh köktendinci Ebu Seyyaf grubu üstlendL Fihpinler'in Mindanao adasında tslam devkti kurmaya çahşan Ebu Seyyaf grubunun sözcüsü Ebu Abmed, yerd bir radyoy» verdiği demeçte, olaym sorunüuhığunu üsrJenirken "Makzya'daki yabanalan biz kaçırdık. Bizi dirüemezlerse, hükümet için daha birçok sürprizimiz var" dedl Malezyah yetküüer ise Ebu Seyyaftan kendflerine hertungi bir talep getanediğini kaydettikr. Yabana turistkr, Borneo adasmın Malezya'ya ait bölümünün doğusundald Sipadan adasmda silahh Idşuer tarafindan gemilere bindirilerek kaçmhmşb. Kaçmlan 21 kişinin, RBpinler'deki bir adada tutuldugu sanıbyor. Basflan artaşındaki müisier de, köktendincilerin . oiaa sakhnlarma karşı devriye geziyor. (Fotoğraf: REUTERS) TEŞEKKÜR Istanbul Ünrversrtesi Kardiyoloji Enstitüsü'nde bana zamanında teşhis koyan, Tıbbın ünlü ismi Kardiyolog Prof. Dr. NAZMİ CÜLTEKİN'e, amelıyatımı şifalı elleri ıle gerçekleştiren ve beni sağlığıma kavuşturan Kalp-Damar Cerrahı Prof. Dr. ERHAN KANSIZ'a, Anestezist Prof. Dr. KÂMİL KARAOCLUna, Uzman Dr. GÜRKAN ÇETİN ve Asistan Dr. NADİR AYKUTALP'a, ameliyathane hemşiresi NEBİLE YILDIZ ve Perfüzyonist MUHARREM COŞKUN'a, Başhemşire Yardımcısı SEVGİ TANYILDIZ ve hastanenin tüm personeline candan teşekkürü borç bilirim. SAİM COŞKUN VEFAT Baromuzun 16676 sicil sayısında kayrtlı AVUKAT YILMAZ KALAFATvefat etmiştir. Aziz meslektaşımızın cenazesi 26.04.2000 Salı günü (bugün), ömek Mahallesi Merkez Camii'nde kılınacak öğle namazını müteakip, ebedı istirahatgâhına defnedilecektir. Meıtıuma Tanrı'dan rahmet, kederli aitesine ve meslektaşlarımıza başsağhgı dileriz. ISTANBUL BAROSU BA$KANLI6I 27 Nisan Persembe(Yannj KonukJanmızla söyleşecek. krtaplannı imzalayacak NÂZIM HİKMET * ' KÜLTÜRVESANATVAKF1 KÜLTÜR ve SANAT AKŞAMLARI 27 Nisan 2000 Perşembe, saat: 18.30'daki SÖYLEŞİİPTAL EDİLMİŞTİR Nâzım Hikmet Vakfı Kültür Merkezi SıraseMler Cad. No: 48 Kat 1 Taksim Tel&Faks: 0212 252 6314-15 BEYKOZ BİRİNCİ ASLtYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN DosyaNo: 1998'267 Burhan Akçam vekili tarafindan Sevgi Akçam aleyhine açılan boşanma davasının yapılan dumşması sırasında; da- valı Sevgı Akçam'ın Istanbul, Yenıbosna, Çobançeşme Mahallesi, Bağdat Caddesi, No: 39, Yenibosna/lstanbul adresmden duruşnıanın bırakıldığı 25.05.2000 tarihınde. saat: 11 OO'de mahkememızde hazır bulunması ya da ken- dısıni bir vekille temsil ettirmesi, aksı takdırde yokluğun- da karar venleceğı hususu dava dilekçesi yerine kaım ol- mak üzere ilanen tebliğ olunur. 10.04.2000 Basın: 21423 28 Nisan Cuma KonukJanmızla söyleşecek. kitaplannı imzalayacak İLAN T.C. UŞAK 2. tCRA DAtRESİ'NDEN GAYRİMENKULÜN AÇIKAKITIRMA tLANI DosyaNo: 1999/488 Tal. Satılmasına karar verilen gayrimenkulün cinsi, kıymeti, adedi, evsafi: Uşak merkez Kalfa köyü 25/1 pafta 1199 parselde kayıtlı taşınmaz olup 268 m2 mik- tarlı arsa ve ûzenndeki mevcut yapılaşmış zemin + 2 katlı betonarme karkas yapı tar- zında yapılmış tabakhane amaçlı binadır. Yapı yaklaşık 10 yıllık olup imar planında bi- tişik nızamda kûçük sanayi alanına ısabet etmektedir. Taşuunazın arsa payı ile birlikte toplam değeri 49.171.158.000 TEdir. Sadş şartlan: 1- Satış, 13/6/2000 günü saat 10.30'dan 10.40'a kadar Adliye Sarayı önünde açık arttırma suretiyle yapılacaktır. Bu arttmnada tahmin edilen kıyınetin yüz- de 75'ını ve riiçhanlı alacaklüar varsa alacaklan mecmuunu ve satış masraflannı geç- mek şarti ile ihale olunur. Böyle bir bedelle alıcı çıkmazsa, en çok arttıranın taahhüdü baki kalmak şartıyla 23/6/2000 günü aynı yerde ve aynı saatte ikinci arttırmaya çıkan- lacaktır. Bu arttırmada da bu mıktar elde edilememişse gayrimenkul en çok arttıranın taahhüdü saklı kalmak üzere arttırma ilanında gösterilen müddet sonunda en çok arttı- rana ihale edilecektir. Şu kadar ki arttırma bedelinin malın tahmin edilen kıymetının yüzde 40'ını bulması ve satış isteyenın alacağına rüçhanı olan alacakJann toplamından fazla olması ve bundan başka paraya çevinne ve paylaştırma masraflannı geçmesi la- zundır. Böyle fazla bedelle alıcı çıkmazsa satış talebi düşecektir. 2- Artnrmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen kıymetin yüzde 20'si nispetinde pey akçesi veya bu mıktar kadar milli bir bankanın teminat mektubunu vermeleri lazundır. Satış, peşin para Uedir, alıcı istediğınde 20 günü geçmemek üzere mehil verilebilır. Tel- laliye resmi, ihale pulu, tapu harç ve masraflan alıcıya aıttır. Birikmiş vergıler satış be- delinden ödenır. KDV alıcıya aittir. 3- Ipotek sahibi alacaklılarla diğer ilgililerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklan- nı hususiyle faiz ve masrafa dair olan iddialannı dayanağı belgeleri ile on beş gün için- de dairemize bildirrnelen lazımdır. Aksı takdirde haklan tapu sicili ile sabit olmadık- ça paylaşmadan hariç bırakılacatdardır. 4- Ihaleye katüıp daha sonra ihale bedelini yatırmamak suretiyle ihalenin feshine se- bep olan tüm alıcılar ve kefillen, teklif ettıklen bedel ile son ihale bedeli arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve aynca temerrüt faizinden müteselsılen mesul olacaklar- dır. thale farkı ve temerrüt faizi aynca hükme hacet kalmaksızın dairemizce tahsil ohı- nacak, bu fark, varsa öncelikle teminat bedelinden alınacaktır. 5- Şartname, ilan tarihinden itıbaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup masran verildiği takdirde ısteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir. 6- Satışa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatuu kabul etmiş sayıla- caklan, başkaca bilgi almak isteyenlerin 1999/488 Tal. sayılı dosya numarasıyla mü- dürlügümüze başvunnalan ilan olunur. (•) tlgililer tabirine irtifak halda sahipleri de dahildir. Basın: 20547 ANKARA 8. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Dosya No: 1999/465 Esas Davacı Ankara Büyükşehir Belediye Başkaniığı vekili tarafindan davalı îbrahim Sönmez aleyhine mahkememizde açılan tescil davasının yapılan duruşmasında veri- len ara karan gereğince; Davalı îbrahim Sönmez adına çıkanlan tebligatlar mahkememize bila tebliğ iade edilmiş olup, yapılan zabıta tahkikatında da davalının adresı meçhul kaldığından da- valı dilekçesi ile duruşma gün ve saatinin davalı Îbrahim Sönmez'e ilanen tebliğine ka- rar verihniştir. Duruşma günü olan 24.05. 2000 günü saat 10.10'da adı geçen davalının mahkeme- mizde bizzat hazır bulunması veya kendisini bir vekille temsil ettirmesi aksi takdirde HUMK'nin 213. ve 377. maddeleri gereğince yargılamaya yoklugunda devam edile- rek hüküm venleceği dava dilekçesi ve duruşma günü tebliğı yerine geçerli olmak üze- re ilanen duyurulur 13. 04.2000 Basın: 20701 Romanlannız ve ansiklopedileriniz yerinizden alınır. Tel:S5408 04 ANKARA 7. SULH HUKUK HÂKtMLİĞl'NDEN 1998/394 Davacı Gülten Kaya vekili tarafindan Perihan Uraz ve Veli JCaraman aleyhine açılan ortaklıgın gıderilmesi davasının mahkememizde yapılan açık duruşması sonunda; Dava konusu Ankara ili, Çankaya ilçesi, Çanlıtepe Mah. 8123 ada ve 15 parsel sayı- b taşınmazın ortaklığının gıderilmesine karar verilmiş, ancak davalılardan Şehit Güler- sin Sokak No: 52 Öncebeci/Ankara adresinde ikamet ettıklen bildirilen davalılardan Veli Karaman ve Perihan Uraz adlanna çıkanlan davetiyeler kendilerine tebliğ edıleme- diği gibi zabıtaca adresleri belirlenemediğinden mahkememizden verilen söz konusu karann adı geçen şahıslara karar tebliği yerine geçerli olmak üzere ilanen tebliğ olunur. Basın: 19841 BIÇAK SIRTI EROL MANİSAU Türkiye'nin Ulusal Vizyon Zaaflam Türkiye ulusal vizyon (politikalar demeti) be- lirteyemiyor. Biraz açalım; Türkiye "iç dengele- rini" kuramıyor, uluslararası ilişkilerinde, "karşı- lıklı çıkarian gözeten" bir ilişki düzeni oluştura- mryor. - En başta, iç dengelerde "dengesizlik" hâkim. Toplumsal demokrasi yok. Çıkar gruptan, kendi grup çıkarlannı koruyamryor. İç çıkar gruplan arasında "denge" sağlansa, bunun sonucu ola- rak, ulusal politikalar oluşacak. lyi örgütlenmiş ve çıkannı koruyan tek kesim "büyük serma- ye". Diğerierinde etkinlik ve katılım yok. Aşağıdan yukan toplumsal demokrasi bulun- madığı gibi, "yukandan aşağı" da sistem, den- geieri kuramryor. Siyasal partiler, sivil bürokrasi, üniversiteler, entelecensiya ve iş çevreleri ara- sında "dengeyok, dengesizlikler hâkim". Zaten aşağıdan yukarı toplumsal dengeleri (toplumsal demokrasi) çalıştırabilmiş olsak, ulu- sal sistem "yukandan aşağı" dayerli yerine otu- rurdu. Cumhuriyet'in ilk yıllannda, özellikle Atatürk döneminde, - ulusalcılık ve antiemperyalizm - evrensel uygarlık ölçüleri - ve toplumsal aydınlanma idealizmi üzerine oturtulup yürütülen hareket 194O'lı yıllardan sonra değişti, 1950'li yıllardan başlayarak yön değiştirdi. özellikle 1947'den sonra Marshall yardımı ile birlikte Türkiye - hem ulusal iç dengelerini - hem de uluslararası il ^kilerdeki dengelerini bozdu. Türkiye, bağımlı, ulusal çıkarlannı yeteri gibi gözetemeyen bir ülke konumuna sokukju. Siyasal partiler, bürokrasi, iş çevreleri ve ente- lecensiya iç ve dış dengelerindeki işlevlerini, "ulusalpolitikalann ve çıkartann" dışına taşıdı- lar. Bu kesimler, "dar gnıp çıkarfan içinde" sıkı- şıp kakjılar. - Siyasal partiler toplumsal misyonlannı kay- dettiler. - Bürokrasi ulusal niteliğini yitirdi. Dar grup çı- kartanna bağımlı hale geldi. - İş çevreleri, uluslararası iş odaklannın güdü- müne girdi. Türkiye sayısal olarak, nicelik olarak çok bü- yüdü ve gelişti, bu doğru. Ama bu sayısal geliş- meter olurken "derinlikler kayboldu, nitelikler erozyona uğradı". Oysa toplumsal gelismenin yatay ve dikey olarak, dengeli bir biçimde geliş- mesi gerekirdi. Bu dengesizlikte, özellikle "dış yönlendimrıeler" etkili oldu ve halen de olmak- ta -örnektor, öfnekJer. , ,,,,lt> - Batı ile olan ilişkilerde, "diğerBatı ülkelerigi- bi" davrBnamaö\k, ulusal politikalar uygulayama- dık. Bürokrasimiz, entelecensiyamız, iş çevrele- rimiz "denetim altına sokuldular". - Siyasiler, sendikalar, bürokratlar, entelecen- siya, iş çevreleri ulusal bir çizgide birieşemedi- ler. Hepsi de "ayn ayn" dışannın denetimi attına girdiler. Atatürk döneminde düzertmeye çalıştığımız "eski hastalıkianmız" yeniden su yüzüne çıkma- ya başladı. "Batlı olalım derken birlsveç, birFran- sa, bir Kanada, bir Ispanya gibi davranamadık. Eksik olan neydi? Eksik olan siyasiier, bürokrasi, sendikalar, işçev- releri ve entelecensiya arasında "ulusal çıkahar doğrultusunda" ortak çizgilerin oluşturulmama- sı idi. Bu kesimler, hem içerde "denge kurama- dı" hem de dışansı ile "ayn ayn" ilişkiye girdiler. Somut bir ömek verelim, Ispanya ya da Isveç AB ile ilişkiterini oluştururken önce içerde "ulu- sal bir çizgide" birleştiler. Ondan sonra kavga- lannı ve pazariıklannı Brüksel ile yaptılar. Bizde ise bazı kesimler Brüksel ile "elalîından" pazar- lık yaptı, sonra kavga tçeriye karşı yürütüldü. İki yol arasındaki büyük fark şudur: Ulusal düzeyde politikalar içerde oluşturulup dışansı ile ilişki bu çizilen doğrultuda kurulursa bundan, işçilerde, işverenlerde, politikacılarda yarar sağlar. Iktisattaki deyimi ile, içerde "dışsal- lıklar yaratılmış olur". Oysa içerde bir kesimin, dışanyı da yanına alarak içerdeki kavganın tara- fı halinegetirmesi, ulusal politika, ulusal yarar ba- kımından büyük zarar doğurur. Türkiye yıllardır bu ulusal misyon eksikliğinin sıkıntılannı çekti ve halen de çekmekte. Daha açık konuşalım; - 1995 yılında gümrük birtiği belgesi imzala- nırken "ulusal birkonsensüs yaratamadık. İçer- de birileri dışardakilehe işbiriiği yaptı ve bunu "içeriye karşı kullandı". - Bugün cumhurbaşkanlığı seçiminde bile dı- şardaki odaklar "müdahil" hale sokuldu, iç çe- kişmenin tarafı haline getirildi. - Cumhurbaşkanı, başbakan, siyasi parti baş- kanı adaylan, destek arayışlanna VVashington ve Brüksel'den başlamadılar mı? Isveç'ten ya da Ispanya'dan temel farkımız burada. Işi önce "içerde kotaramadığımız süre- ce" ulusal bir stratejik misyon oluşturamayız. Kesimler, içerde ulusal düzeyde kavgalannı yaparken bu kavgada dış çevreler, kavganın ta- raftan durumuna sokulmamalılar. Sokulursa, Tür- kiye yan sömürge durumuna getirilmiş olur. Uygar dünyada demokrasiler, ulusal düzeyde sağlanan sosyal, politik ve ekonomik dengeler üzerine oturtulmuşlardır. Biz ise hem içerdeki kavgamızda hem de dışansı ile olan ilişkilerimiz- de, önce ulusal bir çizgi oturtacağımıza, dışan- yı taraf yaparak iç sorunlanmızı çözmeye çalışı- yoruz. Temel çeltşki burada yatmaktadır. Atatürk'ün Cumhuriyet Türkiyesi'nde yerieştinmek istediği temel özelliklerden birisi, bu hastalığı ortadan kal- dırmaktı. İç sorunlarını "dış müdahalelerde" çözmeye kalkan ülkelere bakalım; yakın geçmişte Iran mı yoksa Cezayir mi çözebildi? İçerdeki "taraflann" bu ulusal misyon eksikli- ğimizi ve zaaflanmızı iyi görmeleri gerekir. Gö- remezlerse, içerde bunun kazanan tarafı ola- maz. Herkes kaybeder.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle