Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 26 NtSAN 2000 ÇARŞAMBA
10 D I Ş H A B E R L E R dishab@cumhuriyetcom.tr
Sivil toplum örgütleri, dünyanın patlamaya hazır binlerce bombayla dolu olduğunu belirtiyor
Nüldeer bomba üstündeyizNEW YORK(Ajanslar) - Dûnyada
36 bin nükleer bomba bulunduğu ve
bunlardan 5 bininin her an kullanılma-
ya hazır olduğu bildirildi.
Birleşmiş Milletler (BM) şemsiye-
si altında New York'ta önceİd gün baş-
layan Nüldeer Silahlann Yayılmasını
Önleme (NPT) Sözleşmesi Izleme
Toplantısı'na paralel olarak, çok sayı-
da sivil toplum örgütü gösteri yapma-
ya hazırlanıyor.
Sivil toplum ötgütleri, çok sayıda et-
kinlikle seslerini duyurmaya çalışı-
yor. "Atomic Mirror" (Atomik Ayna)
kuruluşu tarafından hazırlanan bir ra-
porda, "NPT'yetaraf nükleer devlet-
İerin, sözleşmenio öngördüğü koşul-
lan yerine getirmedikJeri" öne sürül-
dü. NPT sözleşmesi, 1995 yılında sü-
• New "Ybrk'ta önceki gün BM bünyesinde başlayan nükleer silahlar
konferansında konuşan ABD Dışişleri Bakanı Madeleine Albright, son 11 yıl
içinde ABD'nin nükleer silahlannı yüzde 60 oranında azalttığını bildirdi.
lendirildi. STÖ'ler tarafindan yayım- bul etti. Aradan 54 yıl geçmesine rağ-resiz olarak uzatılmıştı. "Nükleer ku-
Jöbe" üyeABD, Ingütere, Fransa, Rus-
ya ve Çin, o tarihte, öteki ülkeleri, "ei-
lerindeki nükleer silahlan tasfîye ede-
cekkri ve bu silahlan, nükleer silaha
sahipotmayanulkelerekarşıkullannıa-
yacaklan" yolunda güvencevererek
ikna etmişlerdi.
120 üzerinden 29 puan
Atomic Mirror örgütünün raporun-
da, aradan 5 yıl geçtıkten sonra söz ko-
nusu ülkelerin ulaştıklan sonuç, 120
puan üzerinden 29 puan olarak değer-
lanan "NükleerGerçekler'' belgesin-
deki verilerden bazılan şöyle:
• ABD ve Rusya, bir savaşta nük-
leersilaha ilkönce kendilerinin başvu-
racaklannı açıkladı.
• Rusya, nükleer silahlannı, bu si-
laha sahip olmayan ülkelere karşı da
kullanacağını duyurdu.
• ABD, savunmasının temelini nük-
leer silahlann oluşturduğunu ifade etti.
• BM, 1946'da yılında tüm nükleer
silahlann tasfiye edilmesi çağnsı ya-
pan bir karar tasansını oybirliğiyle ka-
men bu silahlar hâlâ tasfiye edilmedi.
• Soğuk savaşın bitiminden bu ya-
na 10 yıl geçtiği halde ülkelerin elin-
de hâlâ 36 bin atom bombası var.
• ABD, 1945'ten bu yana nükleer
silah üretimi ve teknolojisi ugruna 5.8
trilyon dolar harcadı.
• Nükleersilahlann kalıntılan 250
bin yıl daha öldürücü olmaya devam
edecek.
Bu arada, ABD Dışişleri Bakanı
MadeleineAlbright, son 11 yıl içinde
ABD'nin nükleersilahlannı yüzde 60,
NATO müttefiklerinin ise yüzde 85
oranında azalttıklannı söyledi. Kon-
feransta konuşan Albright, ülkesinin
nükleer silahsızlanma alanında kaydet-
tiği başanlan savundu ve verdiği söz-
leri yerine gerirdiğini belirtti.
'Gerçekleri göz anh edemcyiz'
Albright, ABDve Rusya'nın, Soguk
Savaş'ın sona ermesinden bu yana,
ellerindeki nükleer silahlan 2/3 ora-
nında tasfiye ettiklerini ifade etti.
Bakan Albright, nükleer silahlar-
dan annmış bir dünya fikrine destek
verdiklerini, "ancak gerçeklerin de
göz arthedilemeyeceğinive nüldeer ri-
laK<rHanmanın hngnnd<»t| yanna gpr-
çekleşmesinin beklenmemesi gerekti-
' sözlenne ekledi.
Albright güvenlik sorununa el attı
Bilgisayar hırsızlığı
Washington'ı kanştırdı
WASHINGTON (AA) - Güven-
lik sorunuyla bir türlü başa çıka-
mayan ABD Dışişleri BakanlığVnda
son olarak, "çok gizüden bile daha
üst düzeydeönemli bilgUeri" içeren
bir dizüstü bılgısayann çalınması
üzerine Dışişleri Bakanı Madele-
ine Albright konuya el attı.
ABD'nin istihbarat toplamada
kullandığı yöntemler ve kaynak-
larla nükleer silahlann ya-
yıhnasıyla ilgili son dere-
ce hassas bilgileri içeren bu
bügisayann çalınmasının
ardından Albright, güven-
fik bölümünün iki sorum-
Tusunun görevden alınarak
başka bir bölümde görev-
lendirildiklerini açıkladı.
Bir basın toplantısı düzenleyen
Albright, kayıp bilgisayar olayını,
"özür gösterflemez ve hoşgörüle-
mez bir konu" olarak nitelerken
bu tür başansızlıklann ABD'nin
sırlannı riske attığını, aynca Dı-
şişleri Bakanlığı'nın ve çalışanla-
rının adını gölgelediğını söyledi.
Albright, güvenlik konulannın üni-
versitelerde diplomasi bölümlerin-
yalınan
biJgisayarda
nükleer
silahlarla
ilgili sırlar
bulunuyordu.
de ders olarak gösterilmemesinin
şanssızlık olduğunu, eğer böyle bir
ders olsaydı pek çok kişinin, 100
üzerinden 99 notun tam bir başa-
nsızlık sayılacağını anlayacağını
da ifade etti. ABD Dışişleri Baka-
nı, "Bugün bütün bürolarda, dip-
lomariktenısfldKkJerdegörevyapan
cahşanlara,güwnhgirıUkönceiikoJ-
ması gerektiğini tekrar edryonım"
diye konuştu. Albright,
önlemlerin arttınlacağı-
nı, güvenlikten sonımlu
bir dışişleri bakan yar-
dımcılığı oluşturulacağı-
nı kaydetti.
Bakanlığın zayıf gü-
venlik sorunu, Kongre
ve basında eleştirilere he-
def oluyordu.
1998'dakimliği belirlenemeyen
bir kişinin, Albright 'ın odasına çı-
karak çok gizli bir dosyayı alıp or-
tadan kayboluşuyla geçen yıl sonun-
da bir Rus dıplomatın, gizli toplan-
tılann yapıldıgı salona dinleyici;
yerleştirdiğinin ortaya çıkması,ba-'"
kanhğın güvenlik bölümünü güç'
durumda bırakmıştı.
Islamcılar
hükümeti
tehdit ettiMalezya'da. araktnnda yabana
turistterin de bulunduğu 21 kişiyi
kaçırma eyleminin sonımhıhığuııu,
FOipinh köktendinci Ebu Seyyaf grubu
üstlendL Fihpinler'in Mindanao
adasında tslam devkti kurmaya çahşan
Ebu Seyyaf grubunun sözcüsü Ebu
Abmed, yerd bir radyoy» verdiği
demeçte, olaym sorunüuhığunu
üsrJenirken "Makzya'daki yabanalan
biz kaçırdık. Bizi dirüemezlerse,
hükümet için daha birçok sürprizimiz
var" dedl Malezyah yetküüer ise Ebu
Seyyaftan kendflerine hertungi bir talep
getanediğini kaydettikr. Yabana turistkr,
Borneo adasmın Malezya'ya ait
bölümünün doğusundald Sipadan
adasmda silahh Idşuer tarafindan
gemilere bindirilerek kaçmhmşb.
Kaçmlan 21 kişinin, RBpinler'deki bir
adada tutuldugu sanıbyor. Basflan
artaşındaki müisier de, köktendincilerin .
oiaa sakhnlarma karşı devriye geziyor.
(Fotoğraf: REUTERS)
TEŞEKKÜR
Istanbul Ünrversrtesi Kardiyoloji Enstitüsü'nde
bana zamanında teşhis koyan, Tıbbın ünlü ismi
Kardiyolog Prof. Dr.
NAZMİ CÜLTEKİN'e,
amelıyatımı şifalı elleri ıle gerçekleştiren
ve beni sağlığıma kavuşturan
Kalp-Damar Cerrahı Prof. Dr.
ERHAN KANSIZ'a,
Anestezist Prof. Dr.
KÂMİL KARAOCLUna,
Uzman Dr. GÜRKAN ÇETİN ve
Asistan Dr. NADİR AYKUTALP'a,
ameliyathane hemşiresi NEBİLE YILDIZ ve
Perfüzyonist MUHARREM COŞKUN'a, Başhemşire
Yardımcısı SEVGİ TANYILDIZ ve hastanenin tüm
personeline candan teşekkürü borç bilirim.
SAİM COŞKUN
VEFAT
Baromuzun 16676 sicil sayısında kayrtlı
AVUKAT
YILMAZ KALAFATvefat etmiştir. Aziz meslektaşımızın cenazesi
26.04.2000 Salı günü (bugün), ömek Mahallesi
Merkez Camii'nde kılınacak öğle namazını müteakip,
ebedı istirahatgâhına defnedilecektir. Meıtıuma
Tanrı'dan rahmet, kederli aitesine ve
meslektaşlarımıza başsağhgı dileriz.
ISTANBUL BAROSU BA$KANLI6I
27 Nisan Persembe(Yannj
KonukJanmızla söyleşecek. krtaplannı imzalayacak
NÂZIM HİKMET * '
KÜLTÜRVESANATVAKF1
KÜLTÜR ve SANAT AKŞAMLARI
27 Nisan 2000 Perşembe, saat: 18.30'daki
SÖYLEŞİİPTAL EDİLMİŞTİR
Nâzım Hikmet Vakfı Kültür Merkezi SıraseMler
Cad. No: 48 Kat 1 Taksim
Tel&Faks: 0212 252 6314-15
BEYKOZ BİRİNCİ ASLtYE
HUKUK MAHKEMESİ'NDEN
DosyaNo: 1998'267
Burhan Akçam vekili tarafindan Sevgi Akçam aleyhine
açılan boşanma davasının yapılan dumşması sırasında; da-
valı Sevgı Akçam'ın Istanbul, Yenıbosna, Çobançeşme
Mahallesi, Bağdat Caddesi, No: 39, Yenibosna/lstanbul
adresmden duruşnıanın bırakıldığı 25.05.2000 tarihınde.
saat: 11 OO'de mahkememızde hazır bulunması ya da ken-
dısıni bir vekille temsil ettirmesi, aksı takdırde yokluğun-
da karar venleceğı hususu dava dilekçesi yerine kaım ol-
mak üzere ilanen tebliğ olunur. 10.04.2000
Basın: 21423
28 Nisan Cuma
KonukJanmızla söyleşecek. kitaplannı imzalayacak
İLAN
T.C.
UŞAK 2. tCRA DAtRESİ'NDEN GAYRİMENKULÜN
AÇIKAKITIRMA tLANI
DosyaNo: 1999/488 Tal.
Satılmasına karar verilen gayrimenkulün cinsi, kıymeti, adedi, evsafi:
Uşak merkez Kalfa köyü 25/1 pafta 1199 parselde kayıtlı taşınmaz olup 268 m2 mik-
tarlı arsa ve ûzenndeki mevcut yapılaşmış zemin + 2 katlı betonarme karkas yapı tar-
zında yapılmış tabakhane amaçlı binadır. Yapı yaklaşık 10 yıllık olup imar planında bi-
tişik nızamda kûçük sanayi alanına ısabet etmektedir. Taşuunazın arsa payı ile birlikte
toplam değeri 49.171.158.000 TEdir.
Sadş şartlan: 1- Satış, 13/6/2000 günü saat 10.30'dan 10.40'a kadar Adliye Sarayı
önünde açık arttırma suretiyle yapılacaktır. Bu arttmnada tahmin edilen kıyınetin yüz-
de 75'ını ve riiçhanlı alacaklüar varsa alacaklan mecmuunu ve satış masraflannı geç-
mek şarti ile ihale olunur. Böyle bir bedelle alıcı çıkmazsa, en çok arttıranın taahhüdü
baki kalmak şartıyla 23/6/2000 günü aynı yerde ve aynı saatte ikinci arttırmaya çıkan-
lacaktır. Bu arttırmada da bu mıktar elde edilememişse gayrimenkul en çok arttıranın
taahhüdü saklı kalmak üzere arttırma ilanında gösterilen müddet sonunda en çok arttı-
rana ihale edilecektir. Şu kadar ki arttırma bedelinin malın tahmin edilen kıymetının
yüzde 40'ını bulması ve satış isteyenın alacağına rüçhanı olan alacakJann toplamından
fazla olması ve bundan başka paraya çevinne ve paylaştırma masraflannı geçmesi la-
zundır. Böyle fazla bedelle alıcı çıkmazsa satış talebi düşecektir.
2- Artnrmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen kıymetin yüzde 20'si nispetinde pey
akçesi veya bu mıktar kadar milli bir bankanın teminat mektubunu vermeleri lazundır.
Satış, peşin para Uedir, alıcı istediğınde 20 günü geçmemek üzere mehil verilebilır. Tel-
laliye resmi, ihale pulu, tapu harç ve masraflan alıcıya aıttır. Birikmiş vergıler satış be-
delinden ödenır. KDV alıcıya aittir.
3- Ipotek sahibi alacaklılarla diğer ilgililerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklan-
nı hususiyle faiz ve masrafa dair olan iddialannı dayanağı belgeleri ile on beş gün için-
de dairemize bildirrnelen lazımdır. Aksı takdirde haklan tapu sicili ile sabit olmadık-
ça paylaşmadan hariç bırakılacatdardır.
4- Ihaleye katüıp daha sonra ihale bedelini yatırmamak suretiyle ihalenin feshine se-
bep olan tüm alıcılar ve kefillen, teklif ettıklen bedel ile son ihale bedeli arasındaki
farktan ve diğer zararlardan ve aynca temerrüt faizinden müteselsılen mesul olacaklar-
dır. thale farkı ve temerrüt faizi aynca hükme hacet kalmaksızın dairemizce tahsil ohı-
nacak, bu fark, varsa öncelikle teminat bedelinden alınacaktır.
5- Şartname, ilan tarihinden itıbaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup
masran verildiği takdirde ısteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir.
6- Satışa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatuu kabul etmiş sayıla-
caklan, başkaca bilgi almak isteyenlerin 1999/488 Tal. sayılı dosya numarasıyla mü-
dürlügümüze başvunnalan ilan olunur.
(•) tlgililer tabirine irtifak halda sahipleri de dahildir.
Basın: 20547
ANKARA 8. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN
Dosya No: 1999/465 Esas
Davacı Ankara Büyükşehir Belediye Başkaniığı vekili tarafindan davalı îbrahim
Sönmez aleyhine mahkememizde açılan tescil davasının yapılan duruşmasında veri-
len ara karan gereğince;
Davalı îbrahim Sönmez adına çıkanlan tebligatlar mahkememize bila tebliğ iade
edilmiş olup, yapılan zabıta tahkikatında da davalının adresı meçhul kaldığından da-
valı dilekçesi ile duruşma gün ve saatinin davalı Îbrahim Sönmez'e ilanen tebliğine ka-
rar verihniştir.
Duruşma günü olan 24.05. 2000 günü saat 10.10'da adı geçen davalının mahkeme-
mizde bizzat hazır bulunması veya kendisini bir vekille temsil ettirmesi aksi takdirde
HUMK'nin 213. ve 377. maddeleri gereğince yargılamaya yoklugunda devam edile-
rek hüküm venleceği dava dilekçesi ve duruşma günü tebliğı yerine geçerli olmak üze-
re ilanen duyurulur 13. 04.2000 Basın: 20701
Romanlannız ve ansiklopedileriniz yerinizden alınır.
Tel:S5408 04
ANKARA 7. SULH HUKUK HÂKtMLİĞl'NDEN
1998/394
Davacı Gülten Kaya vekili tarafindan Perihan Uraz ve Veli JCaraman aleyhine açılan
ortaklıgın gıderilmesi davasının mahkememizde yapılan açık duruşması sonunda;
Dava konusu Ankara ili, Çankaya ilçesi, Çanlıtepe Mah. 8123 ada ve 15 parsel sayı-
b taşınmazın ortaklığının gıderilmesine karar verilmiş, ancak davalılardan Şehit Güler-
sin Sokak No: 52 Öncebeci/Ankara adresinde ikamet ettıklen bildirilen davalılardan
Veli Karaman ve Perihan Uraz adlanna çıkanlan davetiyeler kendilerine tebliğ edıleme-
diği gibi zabıtaca adresleri belirlenemediğinden mahkememizden verilen söz konusu
karann adı geçen şahıslara karar tebliği yerine geçerli olmak üzere ilanen tebliğ olunur.
Basın: 19841
BIÇAK SIRTI
EROL MANİSAU
Türkiye'nin Ulusal
Vizyon Zaaflam
Türkiye ulusal vizyon (politikalar demeti) be-
lirteyemiyor. Biraz açalım; Türkiye "iç dengele-
rini" kuramıyor, uluslararası ilişkilerinde, "karşı-
lıklı çıkarian gözeten" bir ilişki düzeni oluştura-
mryor.
- En başta, iç dengelerde "dengesizlik" hâkim.
Toplumsal demokrasi yok. Çıkar gruptan, kendi
grup çıkarlannı koruyamryor. İç çıkar gruplan
arasında "denge" sağlansa, bunun sonucu ola-
rak, ulusal politikalar oluşacak. lyi örgütlenmiş
ve çıkannı koruyan tek kesim "büyük serma-
ye". Diğerierinde etkinlik ve katılım yok.
Aşağıdan yukan toplumsal demokrasi bulun-
madığı gibi, "yukandan aşağı" da sistem, den-
geieri kuramryor. Siyasal partiler, sivil bürokrasi,
üniversiteler, entelecensiya ve iş çevreleri ara-
sında "dengeyok, dengesizlikler hâkim".
Zaten aşağıdan yukarı toplumsal dengeleri
(toplumsal demokrasi) çalıştırabilmiş olsak, ulu-
sal sistem "yukandan aşağı" dayerli yerine otu-
rurdu.
Cumhuriyet'in ilk yıllannda, özellikle Atatürk
döneminde,
- ulusalcılık ve antiemperyalizm
- evrensel uygarlık ölçüleri
- ve toplumsal aydınlanma
idealizmi üzerine oturtulup yürütülen hareket
194O'lı yıllardan sonra değişti, 1950'li yıllardan
başlayarak yön değiştirdi.
özellikle 1947'den sonra Marshall yardımı ile
birlikte Türkiye
- hem ulusal iç dengelerini
- hem de uluslararası il ^kilerdeki dengelerini
bozdu. Türkiye, bağımlı, ulusal çıkarlannı yeteri
gibi gözetemeyen bir ülke konumuna sokukju.
Siyasal partiler, bürokrasi, iş çevreleri ve ente-
lecensiya iç ve dış dengelerindeki işlevlerini,
"ulusalpolitikalann ve çıkartann" dışına taşıdı-
lar.
Bu kesimler, "dar gnıp çıkarfan içinde" sıkı-
şıp kakjılar.
- Siyasal partiler toplumsal misyonlannı kay-
dettiler.
- Bürokrasi ulusal niteliğini yitirdi. Dar grup çı-
kartanna bağımlı hale geldi.
- İş çevreleri, uluslararası iş odaklannın güdü-
müne girdi.
Türkiye sayısal olarak, nicelik olarak çok bü-
yüdü ve gelişti, bu doğru. Ama bu sayısal geliş-
meter olurken "derinlikler kayboldu, nitelikler
erozyona uğradı". Oysa toplumsal gelismenin
yatay ve dikey olarak, dengeli bir biçimde geliş-
mesi gerekirdi. Bu dengesizlikte, özellikle "dış
yönlendimrıeler" etkili oldu ve halen de olmak-
ta
-örnektor, öfnekJer. , ,,,,lt>
- Batı ile olan ilişkilerde, "diğerBatı ülkelerigi-
bi" davrBnamaö\k, ulusal politikalar uygulayama-
dık. Bürokrasimiz, entelecensiyamız, iş çevrele-
rimiz "denetim altına sokuldular".
- Siyasiler, sendikalar, bürokratlar, entelecen-
siya, iş çevreleri ulusal bir çizgide birieşemedi-
ler. Hepsi de "ayn ayn" dışannın denetimi attına
girdiler.
Atatürk döneminde düzertmeye çalıştığımız
"eski hastalıkianmız" yeniden su yüzüne çıkma-
ya başladı. "Batlı olalım derken birlsveç, birFran-
sa, bir Kanada, bir Ispanya gibi davranamadık.
Eksik olan neydi?
Eksik olan siyasiier, bürokrasi, sendikalar, işçev-
releri ve entelecensiya arasında "ulusal çıkahar
doğrultusunda" ortak çizgilerin oluşturulmama-
sı idi. Bu kesimler, hem içerde "denge kurama-
dı" hem de dışansı ile "ayn ayn" ilişkiye girdiler.
Somut bir ömek verelim, Ispanya ya da Isveç
AB ile ilişkiterini oluştururken önce içerde "ulu-
sal bir çizgide" birleştiler. Ondan sonra kavga-
lannı ve pazariıklannı Brüksel ile yaptılar. Bizde
ise bazı kesimler Brüksel ile "elalîından" pazar-
lık yaptı, sonra kavga tçeriye karşı yürütüldü.
İki yol arasındaki büyük fark şudur:
Ulusal düzeyde politikalar içerde oluşturulup
dışansı ile ilişki bu çizilen doğrultuda kurulursa
bundan, işçilerde, işverenlerde, politikacılarda
yarar sağlar. Iktisattaki deyimi ile, içerde "dışsal-
lıklar yaratılmış olur". Oysa içerde bir kesimin,
dışanyı da yanına alarak içerdeki kavganın tara-
fı halinegetirmesi, ulusal politika, ulusal yarar ba-
kımından büyük zarar doğurur.
Türkiye yıllardır bu ulusal misyon eksikliğinin
sıkıntılannı çekti ve halen de çekmekte.
Daha açık konuşalım;
- 1995 yılında gümrük birtiği belgesi imzala-
nırken "ulusal birkonsensüs yaratamadık. İçer-
de birileri dışardakilehe işbiriiği yaptı ve bunu
"içeriye karşı kullandı".
- Bugün cumhurbaşkanlığı seçiminde bile dı-
şardaki odaklar "müdahil" hale sokuldu, iç çe-
kişmenin tarafı haline getirildi.
- Cumhurbaşkanı, başbakan, siyasi parti baş-
kanı adaylan,
destek arayışlanna VVashington ve Brüksel'den
başlamadılar mı?
Isveç'ten ya da Ispanya'dan temel farkımız
burada. Işi önce "içerde kotaramadığımız süre-
ce" ulusal bir stratejik misyon oluşturamayız.
Kesimler, içerde ulusal düzeyde kavgalannı
yaparken bu kavgada dış çevreler, kavganın ta-
raftan durumuna sokulmamalılar. Sokulursa, Tür-
kiye yan sömürge durumuna getirilmiş olur.
Uygar dünyada demokrasiler, ulusal düzeyde
sağlanan sosyal, politik ve ekonomik dengeler
üzerine oturtulmuşlardır. Biz ise hem içerdeki
kavgamızda hem de dışansı ile olan ilişkilerimiz-
de, önce ulusal bir çizgi oturtacağımıza, dışan-
yı taraf yaparak iç sorunlanmızı çözmeye çalışı-
yoruz.
Temel çeltşki burada yatmaktadır. Atatürk'ün
Cumhuriyet Türkiyesi'nde yerieştinmek istediği
temel özelliklerden birisi, bu hastalığı ortadan kal-
dırmaktı.
İç sorunlarını "dış müdahalelerde" çözmeye
kalkan ülkelere bakalım; yakın geçmişte Iran mı
yoksa Cezayir mi çözebildi?
İçerdeki "taraflann" bu ulusal misyon eksikli-
ğimizi ve zaaflanmızı iyi görmeleri gerekir. Gö-
remezlerse, içerde bunun kazanan tarafı ola-
maz.
Herkes kaybeder.