27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6 MART 2000 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA J l i J V v - r i ı U İ T İ J . / ekonomi(5cumhuriyet.com.tr 13 Bayuıdır ve Park Holding'in ilk ihalede POAŞ'ın hisselerini rehnederek dış kredi bulacaklan ortaya çıktı POAŞ ilıalesiııiıı gizli yüzü BANU SALMAN ANKARA - İlk ihalede, başını Türkiye Iş Bankası'nın çektigi konsorsiyum içindeki Bayındır (Kamuran Çörtük) ve Park Holding'in (Turgay Ciner) POAŞ'ın hisselerini rehnederek bu kurumu almak için dış kredi bulacaklan ortaya çıktı. Türkiye tş Bankası, ikinci POAŞ ihalesinde bu ortaklanm bırakarak Doğan Grubu'yla birlikte POAŞ Petrol Ofisi ihalesini yenıden kazandı. ilk ihalede, POAŞ'ın hissesine düşen payın bir kısmını banka özkaynaklanndan, kalanını da dış kredi yoluyla sağlamayı planlayan tş Bankası, ikinci îlk ihalede, başını Türkiye Iş Bankası'nın çektiği konsorsiyum içindeki Bayındır (Kamuran Çörtük) ve Park Holding'in (Turgay Ciner) POAŞ'ın hisselerini rehnederek bu kurumu almak için dış kredi bulacaklan ortaya çıktı. îş Bankası ikinci ihalede bu ortaklanm bırakarak Doğan Grubu'yla anlaştı. ihaleyı kazandıktan sonra da POAŞ'ı almak için yine dış kaynak arayışına girdi. İlk POAŞ ihalesinde 3. gelmelerine karşın Özelleştirme Yüksek Kurulu karannca devir yapılmaya çalışılan Türkiye Iş Bankası-Park-Bayındır ve PÜAŞ konsorsiyumunun, 1998 yılında yapılan ihaleyle ilgili sundugu taahhütler arasında enerji açığı da yer IHÂLE YAPILMADAN ÖtB YAZIGÖNDERDt Muafîyet için başvuru kanşıkbğı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Özelleştirme tdaresı Başkanlığı'nın (ÖİB), POAŞ hisselerinin yüzde 51 'ini blok olarak alan şirket adına SPK'den muafîyet talep edemeyeceği belirtiliyor. SPK'nin tebliğine göre, POAŞ'ın sermayesinin yüzde 25'i ve fazlasına sahip olan ya da yönetim kontrolunü sağlayan şirketin, diğer ortaklara ait hisse senetlerini satın almak üzere çağnda bulunma yükümlülüğünden muaf tutulmak için başvuruda bulunması gerekiyor. Tebliğdeki. "Muafiyet başvurulannın çağn yapma zonınluluğunun doğmasını izleyen 5 gün içerisinde, çağn yapmakla yükümhı olanlar taranndan kurula yapılması gerekir" hükmüne karşın idarenin daha ihale yapılmadan önce şirket adına SPK'ye yaptığı başvuru, ihalenin gerçekleştiği günün akşamında kabul edildi. SPK'nin 21-25 Şubat tarihlenni kapsayan haftahk bülteninde, -Özelleştirme tdaresi Başkanlığı'nca, POAŞ'ın yüzde 51 hissesinin blok satış yoluyla satışuıa ilişkin ihale prosedürünün devam ettiği bildirilerek şirket sermayesinm yüzde 51'ini lemsil eden hisseleri 1 <i satın alacak alıcı için Seri 4 Numara 8 TeNiğTnin 17. maddesi çerçevesinde ortaya çıkan. şirketin diğer ortaklaruıa çağrıda bulunma zorunluluğundan muafîyet talep edilmiştir" denılmişti. SPK, 28 Şubat-3 Mart tarihlenni kapsayan bu haftaki bülteniyle de. muafiyeti "Ortaklığın hisse senederinin ve a\ haklannın iktisabımn, Tiirk Ticaret Kanunu'nun şirket sermayesinin en az 3'te 2'sine sahip pay sahiplerinin veya temsilcilerinin hazır bulunmasına ilişkin yeter sayı fle toplanan ortaklık genel kurulunda onaylanmasr koşuluyla kabul etti. Ancak SPK'nin Seri 4 Numara 8 "Halka açık anonim ortaklıkiar genel kurullannda veküeten o> kullanmasuıa \e çağn yoluyla vekâlet veya hisse senedi toplanmasına ilişkin esaslar" tebliğine göre, bu başMiruyu Özelleştırme Idaresi'nin değil yüzde 51 hisseyı devralacak Doğan Grubu ve tş Bankası konsorsiyumunun yapması gerekiyor. Tebüğde. "Muafiyet başvunılannın çağn yapma zonınluluğunun doğmasını izleyen 5 gün içerisinde, çağn yapmakla yükümlü olanlar taranndan kurula yapılması gerekir" hükmüde yer alıyor. Ancak henüz hisse devri gerçekleşmediği gibi, ÖYK onayından bile çıkmadan, hatta ihale gerçekleştirilmeden Özelleştirme Fdaresi'nin şirket adına başvuru yaptığı görülüyor. Tebliğe göre, küçük ortaklara çağrıda bulunulduğunda önerilecek fiyatın, "blok alunda ödenen en yüksek fhattan" aşağı yg y Bu durumda blok alımda hisse değeri, borsadaki değerinin neredeyse yansı düzeyinde 71 bin lira olmuştu. Bu çerçevede küçük yatınmcının hisselerini borsada elden çıkararak blok alımdakinden daha fazla değerle satış yapabileceği, ancak ihalede oluşan düşük bedelin borsaya da yansıyacağı, POAŞ hisse değerlerinde gerilemeler olacağı bekleniyor. lşçfler özefleştinııeye geçit vermeyeceklerini her firsatta dile getirdiler. Satışa tepküersürüyor Ekonomi Servisi - Petrol Ofisi AŞ'nin (POAŞ) yüzde 51 'inin değerinin çok altında özelleştirilmesine tepkiler sürerken Geneİ Maden-tş Başkanı Çetin Altun. "Kunım göz göre göre peşkeş çeldktL ihale mutlaka iptal edilmeli. tşin sorumlulun halktan özür dilemeli" dedı. Genel-lş Senikası Başkanı Altun, POAŞ ihalesinin rTurkiye'deki özelleştirmelerm'gerçek yüzünü ortaya çıkardığını ifade ederek "1941 yıluıdan bu yana hizmet veren kurum saOşı gündeme geldiğinden bu >ana gözden düşürüldü. Rekor saüştan söz edip halkı aptal yerine koyuyoriar" açıklamasını yaptı. POAŞ hisselerinin borsada arz yoluyla 2 milyar dolann altında satılmasının mümkün olmadığını kaydeden Altun. "Sanşa çıkanlan yüzde 51'in piyasa değeri 2 milyar 260 müyon dolardır. Ama ihale yapdıyonmuş gibi bikük çevrelere 1 milyar 260 mttyon dolara sanlıyor. thaleye kanlan firmalann küçük arnşlaıia elenmeleri anlaşmalı bir ihale şüphesini herkesin peynine kazunıştır. Çekilen firmalann diğer KİT'leri nasıl payiaşacağı merakla bekleniyor" değerlendırmesini yaptı. POAŞ'ı alan grubun yüzde 40'lık peşinatı kurumun kasasındaki hazır paradan yatıracaklanna dikkat • çekerek şunlan söyledi: "Kalanı taksitte ödeyecekler. Yani bugünkü haliy le çaJışügında yülık kânyla borcunu ödeyecekler. Bu geçmişteki ve gelecekteki özeUeştirmeleri alan ve peşkeşle açıklanmasından olağan bir şey olamaz. KİT'ler kamu maJıdır. Kimsenin halkı \ok sayarak böyle işler yapmaya hakkı \oktur. Bu yanhştan hemen dönülmelkür." alıyor. Konsorsiyum, enerji açıgının kapatılması için her tûrlü yakıt kullanımının artacağını, bu açığın kapatılması için fueloil yerine LPG, LNG ve doğalgazın kullanımının artacağını belirtiyor. Bayilerin dışandan temin ettiği benzin ve mazot miktannın kontrol altına alınacağını, üst yönetimin devTalınmasımn ardından yönetimde önemli kademelerde sektörü ve şirketi iyi bilen yöneticilerin getirileceğini, nakit akışa öncelik tanınacağını taahhüt eden şirket; 1997 rakamlanna göre POAŞ'ın fueloil satışlanmn yüzde 47'sinin, mazot satışlanmn da yüzde 6'sının kamu kuruluşlanna yapıldığına dikkat çekiyor. Kârlı tesislere öncelik Konsorsiyum, bayi ile POAŞ arasmdaki ilişkilerde yüksek satış hacmine sahip bayilere öncelik tanınacağını bildiriyor. Bu bilgi, kân düşük olan yerlerde petrol ürünlerinin satışında sorun çıkacağı savını kısmen dogruluyor. Askeri boru hatlan ile POAŞ depolannın karşılıklı kullanımının sağlanacağmı kaydeden konsorsiyum, POAŞ'ın pazar payının sabit kalmasına rağmen satış hacminin 10 yıl içinde yağ ürünlerinde yüzde 60, siyah ürünlerde yüzde 48, jet yakıtında da yüzde 135 oranında artacağı bildiriyor. POAŞ'm pazardaki konumunu ortaya koyan bu beklentileri saptayan konsorsiyum, u Özelkstirme sonrasında beyaz ürünlerde bayi başına ortalama satış hacmini ilk 5 yıl sonunda yüzde 80 artbracağuu, yağ ürünlerinde yüzde 35 ve siyah ürünlerde yüzde 54'lük pazar paymın korunacağmı" bildiriyor. Konsorsiyum, POAŞ'ın işletme faaliyetleri dışında kalan taşınmazlan da satacağını belirtiyor. tş Bankası, hissesine düşen payın bir kısmını banka özkaynaklanndan, kalanını dış kredi yoluyla sağlayacağını açıklıyor. Dış kredi için rehin gösterfldi Bayındır ve Park holdingleri ise hisselerine düşen paylann bir kısmını özkaynaklanndan, kalanını ise "POAŞ hisselerinin rehni yoluyla sağlayacaklan dış krediyle" ':. karşılayacaklannı bildiriyorlar Petrol Orünleri tşverenleri Sendikası'nın 3 bine yakın bayiyle oluşturduğu PÜAŞ ise yüzde 10'luk hisse payının tamamını öz kaynaklanyla karşılayacağını taahhüt ediyor. POAŞ'ın hisselerinin dış kredi için rehnedilmesi, özel sektör ve yabancı sermaye arasmdaki ilişkide, Türkiye'nin petrol sektörü açısından stratejik olan bu kurumun nasıl bir tehlikeye sokulacağını ortaya koyuyor. DÜNYA E K O N O M İ S İ N E BAKIŞ / ERGİN YILDUOĞLU LONDRA ergin@ergin.demon.co.uk ABD'de, Cumhuriyetçiler ve De- mokratlar Başkanlık seçimlerinde ile- ri sürecekleri adaylarını, eyaletler dü- zeyinde ön seçimlerie saptamaya ça- lışıyorlar. Ancak medya, adeta bu iki partiden yalnızca biriyle, Cumhuri- yetçilerle ilgileniyor. Bunun birnede- ni, Demokratik Parti'nin adaylık ya- nşını Al Gore'un kazanacak olması- nın hemen hemen kesinleşmesiyse, bir diğer nedeni de Cumhuriyetçi Par- ti adaylığı için yarışanların kimlikleri ve gittikçe kızışan yanşın parti yapı- sı üzerinde yaratmaya başladığı et- kiler. Birçok gözlemci, Cumhuriyetçi Par- ti'nin seçeceği adayın, yalnızca önü- müzdeki başkanlık seçimlerinin so- nucunu değil, bu partinin de, dolayı- sıyla da daha genel bir bağlamda ABD'de politik coğrafyanın da özel- liklerini belirleyebileceğine inanıyor. Para-pul, din-iman Cumhuriyetçi Parti'den aday aday- ları ön seçimlerinde, parası biten adaylartekertekeryanştan çekildik- ten sonra geriye Teksas Valisi W. Bush, Arizona Şenatörü McCain ve bir de eski ABD Büyükelçisi Alan Ke- yes kalmıştı. Keyes, bugüne kadarcid- di bir varlık gösteremediği için yarış Bush ve McCain arasında geçiyor. Parti merkezinin, Wall Street'in siga- ra, silah şirketlerinin lobilerinin des- teklediği Bush'un ön seçimleri zorian- madan alması ve aday olması bek- leniyordu. Ancak McCain'in büyük sermaye-lobi gruplannın seçim kam- panyalarına yaptıklan bağışlar ve bu bağışlann karşılığında kimi yasaların çıkanlması (Demir Üçgen) pratiğine karşı çıkmak temelinde kurgulanan kampanyası ilk andan başlayarak beklenenden daha başarılı oldu. McCain, Bush'u sıkıştırmaya başla- dı. 27 Şubat'ta McCain Michigan ve Anzona ön seçimlerini kazandığın- da, New York Times "Bush kampın- dan şok" diye başlık atacaktı. Bir sonraki salı günü Virginya, Kuzay Da- kota ve VVashington eyaletterindeki se- çimleri Bush kazandı ve tekrar öne geçti. Bu salı günü (buna Süper Sa- lı da deniyor) yapılacak New York, Ca- liforniya ve Ohiya gibi bölgeleri kap- sayan seçimler, bir aday adayının ya- nşı kazanması için gerekli delege sa- yısının yüzde 59'unu saptayacağı için ABD seçîmleri: Para-Pul, Din-iman ve Diğer İlginçlikler Arizona Şenatörü John McCain Bush-McCain yanşının da kaderini neredeyse kesin bir şekilde belirieye- cek. Bu yüzden Süper Salı yaklaştıkça Bush-McCain yarışı giderek sertleş- ti. Adaylar hem keselerinin ağzını da- ha çok açtılar ve hem de seslerini yükseltmeye başladılar. Öyle ki seçim- lere 70 milyon dolaria başlayan Bush kampanyasının, mali kaynaklarının hızla kuruduğu, bu yüzden genel se- çimlerde kullanmak için ayırdıkları kaynaklanndan yemeye başladıkları bildiriliyor. (New York Times 25/02). CNN'e göre, Bush, yalnızca Virgin- ya seçimlerinde 1.2 mifyon dolarlık rek- lam harcaması yapmış. McCain'in bu bölgede yaptığı harcamalar ise 700.000 doları aşıyor (1/03). Ön seçim kampanyalarında en faz- la kim para harcarsa, sonunda onun en fazla delegeyi elde ederek başkan adaylığını garantilediğini hemen her- kes bilir. Ancak muhafazakâr parti söz konusu olduğunda, kökten din- ci Hıristiyan hareketinin etkisi genel- likle çok dikkat çekmez. Daha doğ- rusu Reagan, on yıl önce, "Siz açık- ça beni destekfeyemezsiniz, ama ben sizi destekliyorum" (New York Şu anki Başkan Yardımcısı Al Gore Teksas Valisi George VV. Bush Times 29/02) dediğinden bu yana, bu kesimin parti içindeki etkisinin gide- rek artmastna karşın sesi pek fazla du- yulmazdı. Taa ki McCain bu kesimi hedef alana kadar... 28 Şubat'ta McCain, kökten dinci muhafazakâr ko- alisyonun iki liderini, Par Robertson ve Jerry Falwell'i şıddetle eleştiren bir konuşma yaptı. McCain bu iki Hı- ristiyan lideri "hoşgörüsüzlüğün temsilcileri" olmakla eleştirdi. Daha önce Güney Karolina ırkçı Bob Jo- nes Üniversitesi'nde konuşan Bush'u hedef alarak da "Biz, Ronald Reagan muhafazakârlanyiz.. Pat Ropertson muhafazakârları değil" demişti (VVashington Post 29/02). McCain daha da ileri giderek bu iki adamı, ırk- çıların nefret nesnesi olan "Islam Ulusu" isimli örgütün siyah lideri Far- rakhan'a benzetti. Aşırı dincileri he- def alan bu ifadeler üzerine Bush, Bob Jones Üniversitesi'nde konu- şurken, bunlann Katolik düşmanı çiz- gilerini eleştirmediği için özür diledi, ama radikal Hıristyanlann etkisi de par- tinin gündemine girmiş oldu. McCain'in hedef aldığı kesim Ku- Klux-Klan'dan silah derneklerine, çeşrtli irili ufaklı tarikatlara, milis grup- lanna, büyük çadırlarda vaaz verip "mucize " karşılığı para toplayan şar- latanlara kadar uzanan büyük bir ko- alisyonu kapsıyor ve kimi hesaplama- lara göre Cumhuriyetçi Parti tabanı- nın yaklaşık yüzde 17'sini oluşturu- yor. öyleyse McCain, daha düne ka- dar seçimlere ilgi duymayan, ama şimdi hızla Bush'tan yana tutum alan bu kesimleri kızdıımayı, hatta canlan- dırmayı (Boston Globe 02/03), par- tide bir bölünme gündeme getirme- yi, (Christian Science Monrtor) ne- den göze aldı? Sağdan III. Yol Öyle anlaşılıyor ki kasımdaki Baş- kanlık seçimlerinde Cumhuriyetçi adayın yalnızca kendi partisinin taba- nına dayanarak seçilmesi olanaksız (VVashington Post 1/03). Cumhuri- yetçi adayın liberal seçmenden, De- mokrat Parti tabanından da oy alma- sı gerekiyor. Ne ki, Bill Clinton dö- neminde, Cumhuriyetçıler'le, Demok- ratlar arasmdaki siyasi farklar gide- rek azaldı. Geriye, bugünkü nisbi eko- nomik refah döneminin iyimseriiğiy- le uyuşmayan ve yalnızca aşın sağ ta- rafından benimsenen ideolojik konu- lar kaldı. Cumhuriyetçiler kendilerini; giderek kürtaja karşı kampanyalarda, eşcinsel düşmanlığında, tütün şirket- leri lobilerinde; silah yasaklanna, çev- recilere, evrim teorisinin okullarda okutulmasına karşı kampanyalar, sos- yal hizmetlerin tavsiyesi, şirketlere büyük vergi indirimi gibi konularia ta- riflemek zorunda kaldı. Bu yeni çiz- giyse yalnızca demokrat-liberal ka- muoyunda değil, ılımlı, iyi eğitim gör- müş muhafazakâr orta sınıf arasında da tepki çekiyor. Işte McCain'in yaptığı çıkış bu nok- tada anlamlrydı. McCain, Cumhuriyet- çi Parti oylanna Demokrat Partili oy- lan da eklemeyi amaçlayan bir strate- jj izledi. Bu amaçla kampanyasının te- meline, kampanya bağış reformu ta- lebini, "Demir Uçgen"\r\ eleştirisini koydu. Bu "parti plütokrasisine" kar- şı tutum, partiyi genişletmeyi, tekrar bir halk partisi yapmayı amaçlayan stra- teji ilgi çekti. The New Republic (iç- savaştan bu yana yayımlanan çok say- gın bir Cumhuriyetçi düşünce dergi- si) yayın yaşamında ilk kez, Cumhuri- yetçi adaylar karşısında tarafsızlığnı ko- ruma geleneğini terk etti, McCain'i desteklediğini açıkladı. McCain'in yaklaşımıyla. Blair'in III. Yolu arasmdaki benzerlikleri gör- memek imkânsız. MacCain de Blair gibi partisini merkeze çekmeyi amaç- lıyor. Ancak işi Blair'den zor. Blair, sendikalan ve solculan dışladığında, büyük basından, "büyük para"dan, muhafazakâr kesimlerden destek al- dı. McCain ise Cumhuriyetçi Parti içinde, ideolojik, mali olarak en güç- lü, medya üzerinde etkin kesimleri karşısınaaldı. Bu kesimlerin direnme gücü son derecede yüksek. Nitekim, Wall Street Joumal'ın McCain'e yö- nelik eleştirel tutumu (01/03;03/03), Bush'un giderek daha sağa kayma eğilimi, McCain'in işini zorlaştınyor. Diğer taraftan, Bush, Cumhuriyet- çi Parti'nin adayı olarak atanmayı ba- şardığı takdirde, partinin önümüzde- ki seçimlere çok daha sağ bir plat- forma girerek başkanlık seçimlerini de- mokratlara hediye etmesi de güçlü bir olasılık. McCain belki partisi içinde ye- terince güçlü değil, ama kamuoyu yoklamalanna göre tüm ABD seç- meni arasında halen en popüler baş- kan adayı. Al Gore ikinci, Bush ise ancak üçüncü sırada yer alıyor. ANKARAPAZARI YAKUP KEPENEK Anca... 'Halkla Beraber Seçimlerde Meclis dışında kalan CHP ne yapıyor? Kamuoyunu oluşturan çevrelerce yeterince yer ve- rilmese de CHP kimi köklü işler yapt ve yapıyor. önce, seçimlerde yenilgiye uğrayan tüm öbür par- t'lerin yapamadığını yaptı, parti içi demokratik süreç- leri işleterek üst yönetimini degiştirdi Yıne hiçbir partinin yapamayacağını yaptı CHP, üyelerinin tü- münün üyeliklerini yeniledi. Bıtmedi; kapsamlı bir programla parti içi eğitim başlatıldı ve sürdürülü- yor. Bunlara, tüzük yenileme çalışmaları eklendi. Tüzük değişikliği ile çok daha demokratik bir par- ti yapılanması getirilmek isteniyor. Kendisi demok- ratik işlemeyen siyasal partilerin, ülkede demokra- tikleşme sağlayamayacağı birgerçektir, Türkiye on- yıllardır bunu yaşıyor. CHP'nin kamuoyunda tartış- maya açılacak olan yeni tüzüğünde bir başka yeni- lik yapılıyor; doğruluk, dürüstlük ve erdem öne çı- kanlıyor, temel ahlak kurallan yer alıyor; bunlara uy- mayacaklar için yaptırımlar getiriliyor. iki gün sonra, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'dür; CHP yeni tüzüğün- de daha önce de yer alan kadın korrtenjanının kap- samını genişletiyor. Kısaca CHP kendıni yenıliyon mutfağını düzene sokuyor. • • • Siyasal parti, kişilenn, bir düşünce çeyresinde bir araya gelmeleri, örgütlenmeleridir. Düşünce çev- resi ve buradan partinin programı ve yönetime ge- lindiğinde neler yapılacağı nasıl belirlenir? Bunun esas olarak iki yolu, yöntemi vardır Parti- nin düşünsel kimliğini ya bir veya birkaç kişi saptar ya da bu iş kitlesel katılımla yapılır. Türkiye'de geçer- li olan birinci uygulamadır. Geniş kitlelerin parti prog- ramlannın oluşrnasına katkısı istenilmez. Sorunlan tar- tşmak ve çözüm önermek yalnız ve yalnız gene) baş- kanın ve dar çevresinin işidir. Başkan, her şeyi bilir ve en doğrusunu yapar. Bu anlayışın ülkeyi getir- diği yer ise her bakımdan yürekler acısıdır. Siyaset, topluma yabancılaşmıştır. Şu sırada mil- letvekili de olan eski bir bakan, tüm milletvekillerinin özellikleri boyledir dercesine, parti liderinin elinde bir aygrt olduğunu söylüyor. Milletvekilleri, anaya- sa değişikliği gibi çok önemli bir konuda, genel baş- kanlannın önderiığinde çıkar pazarlıklannın oyun- cağı yapılıyor. Ülkede, yargı çökertilmiş; egitimin alkı çıkmış, sağlık evlere şenlik bir hale gelmiştir. Bürokrası özelleştirmeye koşullandınlmış, hükü- met başta tanm kesimi olmak üzere üreticiye sırb- ru dönmüştür. Laikliğin üzerinde dolaşan kara bulut- lar, yabancı çıkar çevrelerinin dayattğı nükleer sant- ral karanlığıyla bütünleşiyor. ••• Bu durumdan kurtulmanın yolu siyasal partileri halkın sorunlanna karşı duyarlı kılmaktr. Bu ger- çeğin öbür yüzü de şudur: Kişiler, alınmasına katıl- dıklan kararian çok daha kolay benimser; onlann uygulanması için yoğun çaba gösterir. Kısaca halk, sorunlanna ve bunlann çözümüne ne kadar duyarlı ve katılımcı olursa, siyaset de buna göre biçimlenir. Bu nedenle CHP yeni bir çalışma sürecini başla- tıyor: Halk ile Birlikte Çözüm. CHP il örgütleri, mes- lek oda ve birliklennin, sendika, demek vb. sivil top- lum kuruluşlannın da etkin katılımı ile kendi illerinin sorunlanm ve bunlara çözüm önerilerini içeren bi- rer bildiri hazıriıyor. Amaçlanan, CHP'nin çözüm önerilerini halk ile birlikte oluşturmaktır. Bildiriler, bi- rincisi önümüzdeki cumartesi (11 Mart) günü Gire- sun'da başlayacak ve sonuncusu 22 Temmuz'da Is- tanbul'da tamamlanacak olan toplam 12 bölge ku- rultayında sunulacak, tartışılacaktır. Toplantılartüm halka açıktır. lllerin bildirileri derlenıp yayımlana- caktır. Ek olarak, bildirilerin teknik çalışmalarla bir- leştirilerek geliştirilmesi sağlanacaktır. Buradan, yal- rxz illerin değil, il kümetennden oluşan bölgeterin kal- kınma programlan da ele alınabilecektir. • • • CHP'nin geçmişinde bu tür deneyimler olmadı mt? llhan Selçuk 10 Şubat 1987'de, yani on üç yıi ön- ce, şunlan yazıyordu: Zarfı açtım. Kırmızt kapaklı bir kitap çıktı. SHP'nin Bölge Toplantılan'ndan ilkini kitaplaştır- mışlar. (...) "Anadolu Konuşuyor I" ••• Bir partiyi insanlar kurar; kişilikler önemlidir; emek- çi sınıflan tabandır; halk kitleleri temeldir. Türkiye'de bu temel var; ama sağlıklı bir örgüt kurulabilir mi? Dış ve iç, öznel ve nesnel koşullar elverişli mi? Taban bu ortamda güçlü bir örgüt yükseltebilecek mi? Denemek ve görmek gerekir. Şimdilik Türkiye sdunun çatısında şaşılası bir ay- mazlık izlenmektedir. Bunca acı deney ve ders veri- ci olay sanki yaşanmamış gibi olağanüstü bireycilik- ler sergileniyor; kimi zaman "bencillik" hastalık dü- zeyine yükseliyor, "benci"liğe dönüşüyor. Bu görünüm olumsuzluk ve umutsuzluk yaratıyor. Ne var ki Anadolu solculuğu umutlan yeniden can- landırryon Türkiye'de solun iktidariaşması en kı- sa özetiyle faşizme dur demek anlamına geldi- ğinden demokrasinin kurulmasıyla özdeşleşiyor. • • • SHP/CHP üst yönetimleri, öznel ve nesnel koşul- lann da etkisiyle, o toplumsal özlemlere yanıt vere- mediler; sonuçta, ülkenin siyaseti başaramadı. CHP, bu kez halkla birlikte başarmak zorunda- dır. Bunu sağlayacak olan bir ya da birkaç yönetici değildir; halkın, bu sürece etkin katılımı, kendisi- ne ve sorunlarma sahip çıkmasıdır. Devrimci, ön- cü ve yenilikçı tarihsel birikimıyle CHP, bu güç ve çi- leli gidişin yollannı açmaya çalışıyor. e-posta: yakup<a metu.edu.tr SEKA'nın satışında geri sayım başladı Ekonomi Servisi - Özel- leştirilmesi için bu yıl sonu- na kadar sürc tanınan SE- KA Selüloz ve Kâğıt Fab- rikalan'nm 4 tesisinde özel- leştirme çalışmalarının ta- mamlandığı bildirildi. Selü- loz-tş Sendikası Giresun Şube Başkanı Ahmet Ay- dın, bu süre sonunda Gire- sun SEKA Kâğıt Fabrika- sı'nın ya kapatılacağını ya da satılacağını hatırlatarak tesisin şehrin ekonomisinin can darnan olduğuna dikkat çekti. SEKA Genel Müdür Yar- dımcısı Metin Yurtbay, Af- yon, Bolu, Balıkesir ve Kas- tamonu tesislerinin özelleş- tirme hazırüklannın tamam- landığını, bu işletmelerin önümüzdeki günlerde Özel- leştirme tdaresi taranndan ihaleye çıkartılacağmı söy- ledi. SEKA'nın, teknolojik yenilemelerin zamanında yapılamaması nedeniyele dünya pazarlanyla rekabet edebılecek güce ulaşamadı- ğını anlatan Yurtbay, fabri- kalar iyileştirildiğinde, kâ- ğıt ve selüloz üretiminde dünya ülkeleriyle rekabet edebilecek konuma gelebi- leceğini belirtti. Yurtbay, özelleştirme kap- sammda olan SEKA'ya, yur- tiçinde ve yurtdışında talip olan büyük firmalar bulun- duğunu da belirtti. Selüloz- tş Sendikası Giresun Şube Başkanı Aydın ise Giresun SEKA'nın her ay kente 300 milyar lira dolayında girdi sağladığını ifade etti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle