Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 20 MART 2000 PAZARTESİ
8 HABERLER
Yolcu otobüsünde
eroin
• ELAZIĞ (Cumhuriyet) -
Elazığ Emnıyet Müdürlüğü
Narkotik Şube
Müdûrlüğü'ne
bağlı ekipler Van'dan
Istanbul'a gitmek üzere
yola çıkan yolcu
otobüsünde 18 kilo 880
gıam eroin ele geçirdi.
Gelen ihbar üzerine
operasyon düzerüeyen
ekipler, olayla ilgisi
bulunduğu gerekçesiyle
Recep adlı bir kişiyı de
gözaltına aldı. Otobüsteki
45 yolcu 4 saat boyunca
ifade verdi.
Polis yaka
sHkfyor
• İSTANBUL (ANKA)-
Emniyet Genel Müdürlüğü
Dışilişkiler Daire Başkanı
Dr. Recep Gültekin ve
ODTÜ Sosyoloji
Bölümü'nden Doç. Dr.
Yusuf Ziya Özcan
tarafindan gerçekleştirilen
'Türkiye'de Polis ve
Politika ilişkısi' konulu
araştırmaya göre, polis
amirleri, tayin ve
terfilerinde kendilerine en
negatif etkinin öncelikle
poîitikacılardan geldiğini
düşünüyor. Araştırmada,
amirlerin yüzde 73'ü kendi
terfılerinde kural dışı bir
uygulama beklediklerini de
bildirdı.
Papa
Ortadoğu'da
• ROMA(AA)-Papa2.
"Jean Paul, bir hafta sürecek
olan Ortadoğu ziyaretine
bugün başlıyor. Vatikan
tarafindan yapılan
açıklamalarda, Papa'nın
kutsal toprakJara yapacağı
"dini" ziyaretin amacı,
"dinler arasındaki diyaloğu
tekrar harekete geçirmek"
olarak belirtildi.
Gazetelerde yer alan
yorumlarda ise
Papa'nın Ordün, lsrail ve
Filistin ziyaretlerinde
siyasi unsur da
bulunduğu, banşın
sağlanmasına destek
vereceği ifade edildi. 2.
Jean Paul, Papa Paolo
VTnın 1964yıhndaki
ziyaretinden
tam 36 yıl sonra kutsal
toprakJan ziyaret edecek ilk
Papa olacak. Ziyaret
nedeniyle, herhangi bir
saldtnya karşı 18 bin polis
ve 6 bin asker görev
yapacak.
Yunanlı yazar Kaklamanis, Doğu sorununun çözümünde Türkiye ve Atina'nın rol almaması gerektiğini savundu
w
Baü^ıını siyaseti çıkmazda'OSMAN ÇUTSAY
FRANKFUKT - Türkiye ile Yunanistan'ın
merkezi bir rol oynadığı Doğu Akdeniz'de,
dünya siyasetinin yarattığı sorunlann kronik-
leştiği, bunun da geleneksel kolaycılıklarla üs-
tesinden gelmenin mümkün olmadığı savu-
nuldu. Çalışmalannı Almanya'da sürdürcn Yu-
nanlı araştırmacı-yazar Yerasimos Kaklama-
nis, iki ülkenin de Balkanlar'daki son olumsuz-
luklardan gerekli dersleri çıkarması gerektiği-
ni söyledi. Kaklamanis, son kitabı "Doğu So-
nınu,Bugün"den hareketle Cumhuriyet'in so-
rulannı yanıtladı.
- Türkiye'nin, Avrupa ve geçen yüzyıldan
miras kalan "Doğu Sorunu" çerçevesinde,
komşusu Yunanistanüenasılbiriuşkisivar? tki
ülkenin izlediği siyaseti nasıl değerlendiriyor-
sunuz?
KAKLAMANİS - Bugün de görüyoruz,
"Doğu Sorunu" yani Karadeniz'i de içeren ve
"Baü" ile ilişki içindeki Doğu Akdeniz, hep
çözülmemiş ve sürüp giden dünya sorunlan-
nın en karmaşığı olarak orta yerdedir. 1989
sonrasındaki tüm dünya politikası bu sorun
üzerinde yoğunlaşmıştır; ama sorunun tarih-
sel boyutuyla, yani gerçekten siyasal olarak
tartışılması engelleniyor. Bu sorun, en azından
gazetelerde "veni" bir şey olarak izlenmekte-
dir. "Doğu Sorunu''nun çözümü, şimdiye dek
anlaşıldığı veya anlaşılmak zorunda kahndığı
gibi bir iktidar politikası sorunu değildir.
-Siz "Doğu Sorunu"nu nasıl görüyor ve btı-
na yönelik çözüm önerUerini nerede göriiyor-
sunıız?
KAKLAMANİS - Bu, Akdeniz uygarlıkla-
nnın bir sorunudur. Bundan 10 yıl önce "Bir
Hukuk Devleti Olarak Yunanistan" başlıklı
kitabımı yayımladığımda. bazı tezlere boşuna
yer vermedim. Soğuk Savaş sonrasında yegâ-
ne mümkün siyaset, uygarlıklar üzerinden dev-
rafi genişlemenin rolü olarak kalacaktır.
- Yunanistan ve Türkiye, şimdhe kadarki si-
yasetlerinde ısrariı olmalan durumunda, han-
gi sorun ve güçlükkrie karşı karşıya gdecek-
ler?
KAKLAMANİS-Bakın aslında deprem fe-
laketleri de gösterdı. İki halk arasında bir so-
run yok. tkinci Dünya Savaşı'ndaki açlık yıl-
laruıda da, halklar arasındaki gerçek ilişkile-
- Bunun kaynağı nerede?
KAKLAMANK - İki devletin de egemen-
lik sahibi olduğu söylenemez. Böyle davran-
dıklan sürece de yani "seçümiş" hükümetlere
sahip "ulusal devtetier" olarak gelecekte de
bu egemenliği elde edemeyecekler. Tam tersi-
ne, Doğu Akdeniz'in jeostratejik konumu ve
önemi büyüyecek, dolayısıyla büyüme oranın-
da bu ülkeler toplumsal bir parçalanmışlık ve
• Türk okuru için hazırladığı ve geçen yüzyıldan Avrupa politikasına miras kalan "Doğu Sorunu"nu
incelediği son kitabını, Türk yaymevlerinden ilgi görmeyince, Atina'nın önde gelen bir yayınevinde
yayımlayan Yunanh araştırmacı-yazar Yerasimos Kaklamanis, "Batı düşüncesi" ve siyasetinin bir çıkmazda
olduğunu savundu. Kaklamanis'e göre Yunanistan ve Türkiye'nin merkezinde bulunduğu bir bölgede,
"ahşılmış yöntemlerle" artık hiçbir sorunu çözmek mümkün değil.
şirilmiş olacaktır. Akdeniz bölgesinde başka
bir siyaset mümkün değildir. Ama sorunlann
çözülmemesi de denenebilir. Yani, tersine,
"ulusal devleder" üzerinden "sjyaset" yapıla-
bilir. Başka bir ifadeyle. geçmişin "iktidar si-
yaseti" veya "kabine siyaseti" de ızlenebılır.
Söz konusu geçmişte, bilindiği gibi, insanlar
bürolannda düşünürler ve sonra da uçaklan
gönderiverirler... Ancak bu, tehlikelidir.
- Bu tehfikeden payunıza ne düşüyor?
KAKLAMANİS - Yunanistan ve Türkiye
"Doğu Sorunu"nda bir rol üstlenmemelidir.
İki ülke de bu sorunun nesnesidir. Rolleri, coğ-
re yönelik somut örneklerimiz bulunuyor. An-
cak bu iç ilişkiler neden böyledir veya neden
böyle olmak zorundadır, bunu biz şimdi tartı-
şamıyoruz. Mevcut sorunlar, sadece hükümet-
ler düzeyindeki sorunlardır. Yani "Devleder
Hukuku"ndan doğan sorunlardır. Bu sorunlar,
iki ülkenin ilişkilerini "uluslararası siyasetin"
konusu haline getirmeyi amaçlamaktadır.
Böyle sorunlar hep olsun istenmektedir. Oysa
görülüyor, bunlar, uluslararası ilişkilerde ya-
rardan çok, zarara neden olmaktadır. Kıbns
sorunu olsun, Ege sorunu olsun, bu hedefe yö-
neliktir.
önemsizlik içinde kalacak.
- 20001er için iyimser görüşler taşınuvorsu-
nuz?
KAKLAMANİS - Birçok nedenden ötürü..
özellikle yeni yüzyıl açısından iyimser olamı-
yorum. Ama sadece Yunanistan ve Türkiye
için değil. Bugün ana sorun insanlık sorunu-
dur ve bu da doğrusu herkesi ilgilendinyor.
- Yunanistan ve Türkiye'nin Avrupa ile ol-
sun, kendi aralannda olsun ilişkilerinde yaşa-
nan darboğazlar ve güçlükier, nasıl bir siyaset
izknirse ortadan kaldınlabilir? Böyle bir şans
ve öneriniz var mı?
KAKLAMANİS - Ben matematik öğrenimi
gördüm. Belirsiz kavramlar doğrusu benim
pek sevdiğim bir spor türüne girmez. Bu son
kitabımda da yazdım: "Ban Avrupa"da diyor-
lar, ama ben ahşılmış anlamında bir Avrupa
kavramını kabul etmiyorum. Akdeniz'den bak-
tığırruzda, AvTupa kavramı çok daha geniştir
ve en az 4 uygarlık bölgesini içerir. Dolayısıy-
la daha iyi bir siyaset, kavramlann ve tarihsel
verilerin yeniden kurulmasından başka bir şey
de olamaz. Darboğazlar, güçlükler, eğer üzer-
lerinde gerçekten düşünülürse, hiç ortadan kal-
dınlamaz, hatta mevcut "devletler hukuku"
ve "ulusal devletier" siyaseti izlendikçe, bunun
tam tersi beklenebilir.
- Bu tehlikeli siyasete bir örnek verebiKr mi-
siniz?
KAKLAMANİS-Bakın. Şimdi tuttular bir
Hırvatistan yarattılar. Ama bu "ulusal dev-
let"te, üzerinde kimsenin konuşmadığı veya
konuşmak istemediği bir Dalmaçya sorunu
var. Bosna-Hersek yaratıldı. tyi de, bu devlet-
ten ne oldu? Bu devlet, Balkanlar'da nasıl bir
ışleve sahip olacak? Sorunlaryaratmakve son-
ra da susmak, şimdiye kadarki siyasetin temel
özelliğiydi. Inanıyorum ki, gelecekte, konu ve
sorunlar bu kadar basit olmayacak. Zaten bu-
na uyum sağlayacak ideolojiler de tükendi ar-
tık. Kim Avrupa Birliği'ne ait, kim değil, bu
AB'ye sonuçta nasıl birbiçim verilecek? Bun-
lar geleceğe ait sorunlardır. Insan bu konuda
önceden bir fikre sahip olamaz.
ÖzürgerçeklerideğiştirmiyorDış Haberler Servisi -
Italyan gazeteci Luigi Ac-
cattoü. 21 yıldır görevini
sürdüren Papa Johannes
Paul Il'nin toplam 94 kez
af dilediğini tespit etti. Al-
man Spiegel dergisinde
bir yazısı yayımlanan Tübingen Üni-
versitesi Teoloji Profesörü KarlJosef,
tüm dinlerin ya da inançlann temelin-
de yatan bir af dileme ilkesine değı-
nerek, Papa'nın 95. kez af dilemesi-
nin gerçek nedenlenni araştınyor.
Profesör Karl Josef ile birlikte bazı
araştırmalar yapan teologlar komis-
yonu, af dilemeyi kendini eleştirme-
nin en doğal bir sonucu olarak görü-
yorlar.
"Nitekim. Papa John Paul'ün Ka-
menın'daki Afrikahlardan, kendOeri-
ne daha önce yaptlan kölelik muame-
lesi için af dilemesi, Katolik obnayan
Çekosknak milietine yapdan haksız-
liklar adına af düemesi ya da Yahudi-
lere karşı yapılan zuiüniler yüzünden
af dilemesi ve daha nice farkh konu-
da, bu af dileme hareketini yineleme-
si, kimi insanlartarafindan olağanüs-
tü bir durum gibi görülmekte. Oysa,
• Dinler tarihi üzerine araştırmalar yapan
teologlar, geçmişte kalan hatalar için özür
dilemenin bugünün gerçeğini
değiştirmediği fikrinde birleşiyorlar.
dinler urihinde olağan karşüanan ve
ashnda tüm insanhğm kabul ettiği bir
gerçeklikle karşı karşıyayız. O halde
burada. unutulmuş bazı değeıierin
kendileri tarafindan haürlanması söz
konusudur" diyen Teolog Karl Josef,
af dilemenin çelişik hallerini getiriyor
gündeme.
Hıristiyanlık veya herhangi bir i-
nanç, kendi hatalannın farkında ol-
ma, affedici ve merhametli olma gi-
bi asal kavramlan, insanlan bir ara-
da tutan en önemli insani nitelikler-
den sayıyorlar. Hatalan yaptıktan
sonra af dilemck gerçekten de güzel
bir davTanış. Fakat, dinler tarihi üze-
rine araştırmalar yapan teologlar ko-
misyonu, geçmişte kalan hatalar için
özür dilemenin bugünün gerçeğini
değiştirmediği fikrinde birleşiyorlar.
Nitekim Papa John Paul'ün, 1994
yıhndaki bazı kararlannı hatırlamak
gerekirse, kadınlann kili-
sedeki konumlanna ilişkin
bazı sert çıkışlar yaptığı
gelecektir akla. Kadınla-
nn, kilise içindeki bazı gö-
revlere atanmasının söz
konusu olamayacağını be-
lirtmiş, ardından da af dilemişti. Fa-
kat alınan karann değişmesi adına
hiçbir eğılim göstermemişti. Hiç
kimse de Papa'yı, bu af dileğı ile gün-
celliğini koruyan \e kadınlann kilise
müessesesindeki konumlannı kısıt-
layan yasak arasındaki çelişkilı duru-
mu görebilmeye teşvik edememişti.
Teologlann fikir birliğine vardığı
bir nokta da, sözde değil özde yaşa-
manın önemi.Verilen sözlerin yaşam-
daki yansıması gerçekleşmedikçe, bi-
rer ıyi niyet "gösterisi" olarak kala-
cağından bahsediliyor:
"95.'sine tamk oiduğumuz özürle-
rin, yainızca bir hatuiatma değil, bi-
rer yeniuğin habercisi olabilmesi için,
yaşanan > aşamdaki yansımalanna ib-
tiyaç var. Bugünde yaşanan ola> lara
farklı yaklaşımlar gösterümesi; gere-
ken degişikliklerin >apılması için ha-
rekete geçilmesi gereldyor." Teologlar, Papa'nın sadece geçmişten af düememesi, bugün için de farkh yaklasımlar göstermesi gerektiğini savunuyor.
Yunus Nadi Armağanı Yanşması,
1946'da kuruldu; hem geçmişe, hem ge-
leceğe dönük olan anlamı, gazetemizin
kurucusu Yunus Nadi'ye saygı ve sevgi-
den kaynaklanıyor. Yalnız Cumhuriyet
gazetesinin değil, Türkiye Cumhuriye-
ti 'nin kuruluşunda büyük emeği bulunan
Yunus Nadi'nin anısını heryıl tazelemek
bizim için bir görev. Devrimci ve de-
mokrat Cumhuriyet 'in Ulusal Bağımsız-
lık Savaşımızla ve Türkiye Cumhuriye-
ti 'yle zamandaş ve eşanlamlı bir kuruluş
tarihçesi var. Yunus Nadi, gazetemizin
temel taşlarını bu doğrultuda koydu. Yu-
nus Nadi nin ölüm yıldönümünü geçmi-
şe dönük bir acı olarak değil, geleceğe
yönelik bir kültür olayına dönüştürmek
amacıyla bu yarışma düzenlendi.
Yarışmamn ilk düzenlendiği yıllarda
Türkiye 'de sanat alanında hiçbir özel
ödül yoktu; tek parti dönemiydi ve yal-
nız CHP 'nin koyduğu bir şiir ödülü var-
dı. Aynı dönemde bütün dünyada sanat,
bilim ve edebiyat ödülleri ün yapmışlar-
dı. Jsveç 'te Nobel, ABD de Puliizer, Sov-
yetler 'de Lenin, Fransa da Goncourt
ödüllerinin sonuçlan Türkiye de de izle-
niyordu; ama ülkemiz bu alanda da geç
kalmıştı. Cumhuriyet gazetesi bu öncü-
lüğü üstlendi, elli dört yıl önce düzenle-
nen Yunus Nadi Armağanı 'yla sanat ve
kültür yaşamımızda bir yarışma coşku-
su oluşturdu.
Daha sonraki yıllarda Türkiye de de
yanşmaların ve ödüllerin sayısı çoğaldı,
yirmiyi aştı. Bugün belki ödül enflasyo-
nundan söz açılabilir; eleştirel bir yak-
laşımla sahncaları gündeme getirilebi-
lir, ama yine de kültür, bilim ve sanat
konularında yapılan yatırımların çok
yararlı olduğu rahatlıkla söylenebilir.
Zamanla ödüller arasında ayrımlar or-
54. YIL
YUNUSNADİ
ÖDÜLLERİ
2000
taya çıkar; bir yarışma kıtrumsallaştık-
ça, amacı, nitelikleri, karakteri belirgin-
leşir.
Bu arada kimi holdinglerin kendi
amaçlanna yönelik yarışmalar düzenle-
meleri ve ödüller dağıtmaları da bu
alanda kaçımlmaz çoğulculuğu yansıtı-
yor. Kimi bankaların, şirketlerin, ticari
tekellerin reklam amacıyla düzenledik-
leri yanşmaların ödülleri, parasal açı-
dan ne kadar büyük olursa olsun; özü,
maddi çerçevenin dışındaki anlamda
odaklaşıyor.
Ödüller, Yunus Nadi Armağanı Yanş-
ması adıyla aralıksız olarak kırkyılı aş-
kın bir sürede düzenli olarak gerçekleş-
tirildi, kültür ve sanat hayatımıza
amaçlanan katkıları yaptı ve etkilerini
duyurdu. Daha önce bir dalda yapılan
ödüllendirmenin kapsamı 1990 yılından
itibaren genişletildi ve Yunus Nadi
Ödülleri adıyla sürmeye başladı.
Ülkemizin kültür ve sanat yaşamı bü-
tün baltalanmalara ve olumsuz yatırım-
lara karşın sürekli gelişiyor ve yaygınla-
şıyor.
Fikir ve sanat özgürlükleri Türkiye'de
tam değil; siyasal iktidarların baskıları
hâlâ sürüyor ve çağdaş demokratik or-
tamdan henüz yoksun sayılıyoruz. Buna
karşın fikir, sanat, bilim, kültürde çaba-
lar sürüyor. Tarihsel gelişim sürecinde
elbette 'aydınlanma'nın önüne hiçbir
güç geçemez. Cumhuriyet, çağdaş uy-
garlığa giden yolun fikir, sanat, kültür,
bilim yolu olduğunu kuruluşundan beri
savunan bir gazete. Bu yoldaki çabalan
desteklemek ve özendirmekte Yunus Na-
di Ödülleri'nin işlevi sürecek.
1999 yılında başlanılan iki anabaşlık
altında dört ödül verilmesi yöntemi,
2000 Yunus Nadi Ödülleri 'nde de dal
değişikliği ile sürdürülmektedir. 2000
Yunus Nadi Ödülleri Edebiyat Ana Da-
lı 'nda; öykü, roman, şiir, Görsel Sanat-
lar Ana Dalı'nda fotoğraf olarak belir-
lendi.
Önümüzdeki yıllarda ödül ana dallan
ve dallarında gereksinimlere göre deği-
şiklikyapılabilecek.
ÖYKÜ
Ödüle 1 Nisan 1999 ile 31 Mart 2000 tarih-
leri arasında yayımlanmış bir kitap ya da ya-
yına hazır bir 'kitap dosyası'yla aday olu-
nabilir.
Yayımlanmamış yapıtlann, beyaz dosya kâ-
ğıdına makine yazısı ile çift aralıklı yazıl-
mış olması gereklidir. Adaylar yapıtlanm
altı adet olarak göndereceklerdir.
Ödül bir yapıta verilir. Seçici Kurul, ödülü,
kitap ve kitap dosyası arasında paylaştıra-
bilir.
Seçici Kurul: Mehmet Başaran, Vedat Gün-
yol, Selim 1leri, TankDursun K., SamiKa-
raören.
R O M A N
Ödüle 1 Nisan 1999 ile 31 Mart 2000 tarih-
leri arasında yayımlanmış bir kitap ya da ya-
yına hazır bir 'kitap dosyası'yla aday olu-
nabilir. Yayımlanmamış yapıtlann, beyaz
dosya kâğıdına makine yazısıyla çift aralık-
lı yazılmış olması gereklidir. Adaylar yapıt-
lanm altı adet olarak göndereceklerdir.
Ödül bir yapıta verilir. Seçici Kurul, ödülü,
kitap ve kitap dosyası arasında paylaştıra-
bilir.
Seçici Kurul: Talip Apaydın, Ahmet Cemal,
Konur Ertop, FethiNaci, Muzaffer Uyguner.
Ş İ İ R
Ödüle 1 Nisan 1999 ile 31 Mart 2000 tarih-
leri arasında yayımlanmış bir kitap ya da ya-
yma hazır bir 'kitap dosyası' ile aday olu-
nabilir. Yayımlanmamış yapıtlann beyaz
dosya kâğıdına makine yazısı ile çift aralık-
lı yazılmış olması gereklidir. Adaylar yapıt-
lanm altı adet olarak göndereceklerdir.
Ödül bir yapıta verilir. Seçici Kurul, ödülü,
kitap ve kitap dosyası arasında paylaştıra-
bilir.
Seçici Kurul: Ataol Behramoğlu, Prof. Dr.
Cevat Çapan, Doğan Hızlan, Attilâ îlhan,
Şükran Kurdakul.
F O T O Ğ R A F
Ödüle, en çok 4 adet siyah - beyaz fotoğraf
ile aday olunabilir. Gönderilecek siyah-
beyaz fotoğraflann en az 18x24, en çok
30x40 cm. boyutlarında olması ve daha
önce başka yerde ödül almamış olması
gerekmektedir.
Seçici Kurul: Isa Çelik, Şakir Eczacıbaşı,
Orhan Erinç, Ara Güler, Paul McMillei%.
H E R D A L İ Ç İ N
C E Ç E R L İ
G E N E L K O Ş U L L A R
Ödüller, her dalda amatör-profesyonel her-
kese açıktır. (Cumhuriyet mensuplan hiçbir
dalda ödüle aday olamazlar.) Adaylar ger-
çek ad ve adreslerini ve telefon numaralan-
nı belirtmek zorundadırlar. Ancak adaylar
ad ve adreslerinin saklı tutulmasını isteye-
bilirler.
Ödül koşullarına uymayan yapıtlan yanşma
dışında tutmak zorundayız. Adaylann ya-
pıtlanyla birlikte adlannı ve soyadlannı ar-
kasına yazacaklan iki fotoğraflannı, açık
adreslerinin de yer aldığı katılma belgesini
ve yaşamöykülerini 12 Nisan 2000
Çarşamba günü saat 17.00'ye kadar 'Cum-
huriyet Gazetesi, Yunus Nadi Ödülleri, Ca-
ğaloğlu 34334 îstanbul' adresine iadeli ta-
ahhütlü olarak postayla ulaştırmalan ya da
alındı karşıhğı elden teslim etmeleri gerek-
mektedir.
Yayımlanmış yapıtlann daha önce herhangi
bir ödül almamış olması gerekmektedir.
Zarfın ya da paketin üzerine hangi dal ile il-
gili olduğunun (şiir, roman, öykü vb.) yazıl-
ması zorunludur.
Ödül dallannda konu sınırlaması yoktur. Ya-
pıtlar hiçbir şekilde iade edilmez. Ödül alan
ya da herhangi bir şekilde ön elemeden ge-
çirilen yapıtlar, genel yayın ilkelerimiz dog-
rultusunda gazetemizde yayımlanabilir.
Ödül sonuçlan 29 Haziran 2000 günü açık-
lanacaktır.
Ö D Ü L
Her dal için: 750.000.000 TL.
K A T I L M A B E L G E S İ
ADIM, SOYADIM:
ADRESİM:
TELEFONUM:
KATILDIĞIM DAL: