Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
20 .MART 2000 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
•\
17
Siyasi linç
DYP Tunceli Milletvekili Ka-
mer Genç'i beğenir ya da be-
ğenmezsiniz, çeşitli nedenlerle
siyasi sapmalar içinde olduğu-
n u düşünebilirsiniz, kimi çıkış-
larını, tutumlarını onaylamaya-
bilirsiniz...
Ancak Kamer Genç,
TBMM'de tek doğru gibi algı-
lanan konularda hep "aykın" ol-
du.
Ulusal yargı organı Danıştay'ın
devre dışı bırakılarak uluslara-
rası tahkimin anayasa hükmü
haline getirilmesine karşı çıktı.
Tahkimin kimi sözleşme ve şart-
laşmalar için geriye dönük uy-
gulanmasına ilişkin yasaya di-
rendi. Avukatlık Yasası ile 70
bin vakfa, 50 bin kooperatife,
515 bin kurumlar vergisi yü-
kümlüsüne avukat tutma zo-
runtuluğu getirilmesinin avukat-
lık mesleğini yozlaştıracağına
inandığını söyledi. Süleyman
Demirel'in yeniden cumhur-
başkanı seçilmesine yönelik pa-
zarlıklan eleştirdi, cumhurbaş-
kanı adayı olduğunu açıkladı.
Bu arada başına gelmedik
kalmadı. "Çiçek suladığı" ileri
sürüldü, yasadışı ilişkilere karış-
mış kişilerin de bulunduğu top-
lantılara katıldığı yazıldı.
Kamer Genç, "Tüm bunlar,
yanlış gördüğümüz olaylara kar-
şı boyun eğmememizden kay-
naklanıyor. Birilerine biat etmi-
yonız, bu yüzden bizi bitirmek
istiyoriar" diyor.
Kamer Genç'i sevmeyebilir-
siniz, hatta Kamer Genç'e inan-
mayabilir, güvenmeyebilir, sa-
vunduklarına katılmayabilirsi-
niz. Ama bütün bu duygular,
KamerGenç'in "aykınlıklan" ne-
deniyle birtür siyasi linç ile kar-
şı karşıya gelmesine gerekçe
olmamalı.
kansu@cumhuriyet.com.tr.
Serbestleşelim beylep, emek tarafı boş
Avrupa Birliği adaylığı ile
"sivilleşme, özgürleşme ve
demokratikleşme" istemleri sıkça
dile getirilir oldu. Gelen giden
heyetlerin, içerdekilerin,
dışardakilerin üzerinde
yoğunlaştıkları kimi ana konulann
şu noktalarda odaklaştığı
söylenebilir:
"Cemaatler serbestleşsin",
"özelleştirmeler hızlansın,
sermaye serbestleşsin",
"Kimlikler serbestleşsin".
Her nedense. tartışmalarda göz
ardı edilen, hatta unutulan hep
"emek" oluyor.
OLEYİS Sendikası bir rapor
hazırlamış. Başlığı "Çalışma
Hayatındaki Sorunlar ve
Sendikalaşmanın önündeki Yasal
Engeller".
Raporda; okuduğunu anlayan,
anlamak isteyen için minik minik
saptamalar var:
- Bugün, AB üyesi 15 ülkenin kişi
başına düşen milli gelir
ortalaması 20 bin dolar
civarındayken Türkiye'de bu
rakam 3 bin 224 dolardır.
- Sosyal güvenlik harcamalarının
gayri safi milli hasıla içindeki yeri
AB genelinde yüzde 30'lara
yaklaşırken Türkiye'de yüzde
4.5'larda kalmış durumdadır.
- Sendikalaşma oranı
Finlandiya'da yüzde 95,
Isveç'te yüzde 85, Belçika'da
yüzde 55, Almanya'da yüzde 40
iken, Türkiye'de yüzde 9
civanndadır. Kayıt dışı istihdamın
dahil edilmesi durumunda bu
oran yüzde 5 civanndadır.
- Türkiye'de saat ücreti ortalama
5.24 dolar iken Almanya'da
27.89, Belçika'da 22.51 dolardır.
Yani Türkiye tam bir ucuz emek
cennetidir.
OLEYlS'in emeğin önündeki
engellerin kaldırılmasına dönük
önerileri de var. Sıralayalım:
Sendika yetkisi konusundaki
işkolu, işletme ve işyeri barajları,
grev yasakları ve engelleri,
toplusözleşmelere müdahaleler,
sendikalar üzerindeki idari
denetimler, sendika kuruculuğu,
üyeliği ve yöneticiliği hakkında
getirilen kısıtlamalar
kaldırılmalıdır.
Sendikaya üyelikte ve istifa
halinde noter şartına son
verilmelidir.
Toplusözleşme prosedürü
azaltılmalıdır. Yetki alımında
referanduma gidilmelidir.
Işyerlerinde sendikaların varlığı
zorunlu hale getirilmelidir.
Sendikaların tam ekonomik
özgürlükleri olmalıdır.
Sendikal muafiyetler
genişletilmeli. sendikal
işlemlerde vergi indirimleri
sağlanmalıdır. Çalışanlara iş
güvencesi sağlanmalı, işsizlik
sigortası etkinleştirilerek
yürürlüğe konulmalıdır.
Çalışma hayatına ilişkin
konular okullardaki ders
müfredatına alınmalıdır.
Istihdam öncesi ve istihdam
sonrası emek gücü için sendikal
üyelik hakkı getirilmelidir.
Uygulamadan kaynaklanan
sendikal hak ihlalleri ortadan
kaldırılmalıdır.
Raporun sonundaki tümce çok
dikkat çekici:
"Bu çalışma, adaylık sürecinde
olan Türkiye'nin, Avrupa
Bihiği'nin sosyal kriterierine
uyumu çerçevesinde ele alınarak
hazırlanmıştır."
Gelenler, gidenler, içerideki ve
dışardaki "sivilleşmeciler bu
kriterlerden neden haberdar
değil? Neden göğüslerini gere
gere "Emek serbestleşsin",
"Emeğin haklan tanınsm" diye
tutturmuyorlar?
Bilmem ki...
Nükleer santral yatınmt
yapılmasının Bakanlar
Kurulu'nda karartaştınldığı günün
hemen ertesinde Orman Bakanı
Nami Çağan'dan mektup aldık.
Bu yıi "Dûnya Günü"nün
Türkiye'de kutlanacağını
muştuluyon
"Çevre ve Kültür Değerterini
Koruma ve Tanıtma Vakfı'nın
(ÇEKÜL) bakanlığımıza yaptığı
çağn ile Türkiye etkinliklerinin
biriikte yürütülmesi karan
alınmıştır.
Diinya Günü'nü kutluyoruz
Bakanlığımız, çevreye duyahı ve
konımacı her tühü davranış
biçiminin yılda birkez kapsamlı ve
kalıcı bir etkinlikte buluşması,
Dünya Günü'nûn amacı
doğnıltusunda 22 Nisan tarihinin
yeryüzünün simgesel yaş günü
kabul edilerek, dünya uluslannın
bu doğrultuda el ele vermeleri
yönünde her tûriü katkıya destek
olmayı karahaştırmıştır.
Uluslararası komite tarafından her
yıl için saptanan tarih 22 Nisan'ın,
23 Nisan Çocuk Bayramımızın bir
gün öneesine gelmesi büyük ve
mutlu bir rastlantıdır."
Uluslararası komite tarafından bu
yıl belirlenen ana konuyu da
açıklamakta yarar var:
"Temiz enen'i."
Devrim tarihi
Üniversite öğrencisine sorduk:
"Devrim tarihi okudunuz mu?"
"Yok" dedi, "Devrim tarihi
okumadık, inkılap tarihi okuduk."
öyle olsun... "Neler okudunuz?"
diye üsteledik. Yanıtladı:
"Hocamız, 'Bu dersi lisede
görmüşsünüzdür' diyerek 12
Eylül'den sonraki gelişmeleri
anlattı bize." Üniversitedeki kimi
kafalara göre devrim 12 Eylül ile
başlıyor. Kenan Evren, Turgut
Özal filan...
ÇALIŞANLARIN
SORULARI/SORUNLARI
YILMAZ ŞIPAL
Nüfus Artışı ve Sosyal Güvenlik (1)
Yeni binyılın başında dünya nüfiısunun 6 milyara ulaştığı söylen-
mektedir.
1900 yılında 1 milyar 600 milyon olan dünya nüfusu, yüz yıl son-
ra yüzde 275 artarak, yaklaşık 6 milyara ulaşmıştır. Bu hesapla,
önümüzdeki yüz yıl içinde, dünyadaki insan sayısının, 22 milyar
500 milyona ulaşacagı varsayılabilir. Dünyanın 6 milyar insanı ne
denli besleyip banndırdığı gözler önündedir. Son yüzyıl içinde, uy-
garhk adına topraklar, ormanlar yok edilmiş, bitki, böcek ve hayvan
tftrterini»«eyu tükerilmrçtir. '
L
...
•'Şimdi sıranın insana geldîğinı görmemek için insanın politikacı
mı olması gerekiyor?
Etnik anndırmalar yavaş yavaş başlamıştır. Bu anndırmalar görü-
şümüze göre, önümüzdeki yıllarda giderek ivme kazanacaktır.
Bu gidişi görmek için bilim adamı olmaya da gerek yoktur.
Niteliğin (kalite) göz ardı edildiği, çoğunluğa dayanan demokra-
tik sistemlerde bunun çözüm yolu da yoktur. Dünya gemısi gücü-
nün çok üstünde taşıyamayacağı kadar yük alrruştır. Ve almayı da
sürdürmektedir. Geçen son yüz yıl içinde dünyadaki nüfus artışını
izleyelim.
Yıl
1900
1920
1930
1940
1950
1960
1965
2000
Toplam
Dünya Nüfusu
1.600.000.000
1.800.000.000
2.000.000.000
2.250.000.000
2.500.000.000
3.000.000.000
3.300.000.000
6.000.000.000
Nüfus Artışı (Başlangıç (1900)
Artış (kişi)
0
200.000.000
400.000.000
650.000.000
900.000.000
1.400.000.000
1.700.000.000
4.400.000.000
Artış (%)
%0.00
% 12.50
%25.00
%40.63
%56.25
%87.50
% 106.25
%275.00
Malthus (Thomas Robert) 1766-1834 yıllan arasında yaşamış
Ingıliz iktisatçısıdır. Günümüzden iki yüzyıl önce dünyanın gelece-
ğini gördüğü söylenebilir.
Hızlı nüfus artışının bir üremeye dönüştüğünü ve sürekJi olarak
üretimdeki artışın çok üstünde gerçekleşeceğini görmüş ve üreme-
ye smırlama getirilmesinin şart olduğunu yapıtlannda anlatmışbr.
Üremeye sınırlama getirilmezse, insanlann yaşam koşullannın çok
daha kötü olacağını ve mutsuzluğun giderek yaygınlaşacağını ya-
pıtlannda vurgulamıştır.
Üremenin denetim altına alınmadığı sürece, insanlann geometrik
dizi biçiminde artacağı. buna karşılık üretim aritmetik dizi ile sı-
nırlı kalacağı için, üretimin insan gereksinimlerine yetişemeyeceği-
ni surekli savunmuştur. Bunun sonucu olarak insanlar mutsuzluğun
kucağına düşecektir.
Bugün dünyanın ve özellikle. gelişmemiş, azgelişmiş ve geliş-
mekte olan ülkelerine baktığımızda Malthus'ün haklı çıktığına ta-
nık olmaktayız.
Günümüzde, küçücük çocuklar hiçbir güvencesi olmadan yan
aç-yan tok çalıştınlmakta, küçücük kız çocuklan fahişeliğe itil-
mekte, uygar dünyanm kimi efendileri bu durumdan yararlanmak-
ta, kimi efendileri sorunu görmezlikten gelerek sessizce izlemekle
yetinmektedir. Yaşananlar karşısında yılda bir kez kutlanan bazı
günler, bizce bir kara mizah gibi algılanmaktadır.
Yamrlandan kaynaklar: 1- Meydan Larousse (1969),
2- Ana Britannica (1986).
İZMİR 8. SULH HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
Sayı: 1999 1253
Davacı Milli Eğitim Bakanlığı vekıli Av. Hûseyin Yüzbaşı tarafindan dava-
lılar Arzu Amaç, Halıl Amaç ve Zahıde Amaç aleyhıne açılan alacak davasın-
di
Davalılann Telefirik Mah. Hahtzıya Sk. N. 5 19 Balçova tzmır adresinde
ilamet ettıklen bildınlen Arzu Amaç. Halıl Amaç ve Zahıde Amaç'ın zabıta
manfetiyle ve davetıyeye ragmen adreslen tespıt edilemedığınden, dava dılek-
çesınm ilanen teblığıne karar \ enlmıştır.
Davacı vekıli davah Arzu Amaç'ın 3580 sayılı yasa uyannca Milli Eğitim
Bakanlığı adına burslu okuduğunu. öğrenım süresı sonunda mezun olmadığı-
m, bir yıllık bekleme süresıni kullandığını, kefılleri Halil ve Zahide Amaç'ın
ise 18. Noteriığin 5.11.1992 gün ve 38326 yevmıye numaralı taahhütname se-
nedının 6. bendınde Arzu Amaç'ın okuduğu okulu bitirmedığı takdirde Milli
Egıtim Bakanlığı'nca yapılan bütün masraflan sarf tanhınden ıtıbaren yasal fa-
iayle bırlıkte ödemeyı taahhüt ettıklennı bıldırerek öğrencı Arzu Amaç'ın ya-
pılan toplam 67. 000.000 lira burs bedelının kullanılan tanhten ıtıbaren yasal
faızı ile bırlıkte fazlaya ilişkin haklan saklı kalmak kaydıyla davahlardan müş-
tereken ve müteselsılen tahsilıne karar venlmesını talep etmış, ancak da\ahla-
rn bildınlen adreslenne teblıgat yapılmamış, başka adreslen de tespıt edılme-
nıjş olduğundan adı geçenlenn 5.4.2000 günü saat 9.15'de duruşmaya gelme-
leı. ıbraz etmek ıstedıklen belgelen duruşma günunden önce mahkemeye gön-
ttrmeleri, ısterlerse kendilennı bır vekıl ile temsıl ettirmeleri, aksı halde yar-
gJamanın yokluklannda yapılacağı hususu davetiye yerine geçerli olmak üze-
re ilanen duyurulur 08 03.2000 Basın 13538
KİM KİME DUM DUMA BEHIÇAK behicak(a turk.net
Cthje I
/'/j/Ii bljilır
ı^; rn
HARBİ SEMtH POROY semihporoya yahoo.com
MIRMIRLAR UĞUR DURAK
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 20Mart
PAOİSAH FENA HALDE AS/KL
f*25'TE BUGÜN, 27. OSMANLI PAOİŞAHI I.A6PÜLHAMİTÛOg
Du.TE.AHMEr'İN OABİA SULTANOAN OÛNYAYA GEUSIİS OĞ-
LU OLAN T. ASOÜLHAMİr, 177*'rE TZUTA ÇIKACAICriR.KK\
İYİ BİR EĞİTİM 6ÖKMEMİŞ, SAF, VE KOLAY E7Kİ ALHNOA KA-\
UAN BİR İNSANDI. HAREMINPE &RÇOK CARİYE VE KADIN
SULUUAU PADİŞAH, AÇK KONUSUUOA, ÇOĞU K£Z DENEYİM-
SİZ BİR PBJKANLI eiBİYPİ-RUHŞAH SULTAN'A YAZDIĞl MEKTUP
BU AÇ1PAH ÜNLVOÛR: "'RUhlfAH'fM, HAMİT'İN SANA KURSAK)
OLA; TANRI BU KÛÇÛK tCUSURUM İÇİN MDOETLENMEZ . EFSNDİM,
SENİN tUJLUNUM, İSTER VUR IST&i ÖLDÜR, SANA TESLİMİbi..
YALVARlRfM BU SECE G£L. YOKSA 8EAJİ HASTA £O£R/ BeL-\
Kİ OB ÖUİMÜME SEB£f> OLLUSSUH. AYAĞINlN ALTtNA YÛ-
ZÜMÛ GÖZÜMÜ SÛRE8EK RİCA EPİYOGt/M. *T£A~
ZAP TEDBMIYO&UM, BiuAnİLÂZ/M. *(ŞADELEÇTİRİIMİŞTİIÎ). \
ğda, Topkapı Sarayı atfivindtki mekfup Şörû/ûı/or:
^
ej r-
Kirlenen Dünyamızı
Fidan Dikerek Antalım
ORMAN BAKANLIĞI
AĞAÇLANDIRMA VE EROZYON KONTROLÜ
GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
Yaşam, kalbin iki vuruşu arasındaki zamandır.
Kalbinizi koruyun.
TCRKKALPVAKFI
79 Mayıs Cd. No: 8 Şişli/İSTANBUL Tel: (0212)212 07 07 (pbxj 10 Hat
Faks:(0212)212 6835
GÖRÜŞ
MUSTAFA KUL
'Ekonomik Mahkûmiyeti
Kavrayamamış Hayvanlar'
IMF ve Dünya Bankası'nın artık iyice içimize gir-
diği, heyetlerden birinin gidip birinin geldiği şu gün-
lerde, nedense gelen, gidenin koşullannın aynen
yerine getirilmesi gerektiğini buyuruyor. Bu iki kre-,
di kuruluşu adeta devletin birer organı haline gel-v
di. ,
Televizyonlarda, gazetelerde, sanayi ve tıcaret oda-,
larında, üniversitelerde, serbest piyasa ekonomi-;
si, yabancı sermaye, küreselleşme, özelleştirme üze-!
rine övgü dolu sözler sarf edilmekte, ciltler dolu-%
su kitaplar yazılmakta, gazete köşeleri bu işe tah-'
sis edilmektedir. Küreselleşme yandaşlan, serma- >
ye çevreleri lehine bilgi toplumunun bütün nimet- i
lerinden yararlanarak manipülasyon yaparken Mus-)
tafa Kemal Atatürk'ün 1923'te söyledikleri, olank
bitenleri son derece çarpıcı bir şekilde ortaya koy-
maktadır. ;
"... geçmişte, özellikle Tanzimat döneminden
sonra, ecnebi sermayesi memlekette müstesna bir -
yere sahip oldu. Ve bilimsel anlamda denilebilir ki'
devletvehükümet, ecnebi sermayesininjandarma- ]
lığından başka bir şeyyapmamıştır. Mık her uygar'
devlet gibi, yeni Türkiye de bunu kabul edemez. Bu-'
rası esir ülkesi yapılamaz."
Ekonomimiz küreselleştikçe geniş halk kitleleri
yoksulluğa sürüklenmektedir. Anlatılan masallar,)
Türkiye'nin emperyalist sermaye için bir pazar ve
ucuz emek alanı olduğu gerçeğini gizlemeye ça-.
lışmaktadır. Halimiz Osmanlı Devleti'nin son dönem- \
lerine benzemektedir. Mustafa Kemal'in konuyla il-t '
gili 1923 yılında ifade ettiği şu görüşlerine bir ba-'
kalım: ^
"... OsmanlıDevleti, gerçekte ve fıilenbağımsa-s
lıktan yoksun bir duruma getirilmişti. Öyle ya, birl
devlet ki kendi uyruklanna saldığı vergiyi yabancı- j
lara salamaz. Gümrük işlemlerini ve resimlerinir^
memleketin ihtiyacına göre düzenlemekten uzak-f
tır. Ve bir devlet ki yabancılar üzerinde yargılama
hakkını uygulayamaz. Böyle bir devlete elbette öa--J
ğımsız denemez. (...) Arzettiğim gibi gerçekte dev-
let istiklalini çoktan kaybetmişti ve Osmanlı ülkesfi
ecnebilerin bir sömürgesinden başka bir şey de-^
ğildi..." ')
llk dış borcunu 1854 yılında alan Osmanlı Dev->
leti'nin, 20 yıl içinde dış borcu, bütçe gelirlerinin yüz-,
de 76.5'ini oluşturur hale geldi. Faiz taksitleri da-,,
hi ödenemiyordu. Halk büyük bir sefalet içindey-j
di fakat saray çevresi ve bürokrat kesim şatafatlı -s
bir yaşam sürdürüyordu. Sonunda borç verenler j
tüm gelir kaynaklanna el koyarak Osmanlı Devle-'
ti'ni yan sömürge haline getirdiler. Hatta alacakla-'
rının tahsilini garantilemek için Düyun-u Umumi- ^
ye'yi kurdular. Bütün bunlar şu anda ülkemizin için—'
de bulunduğu durumla ve kısa bir süre sonra kar-d
şılaşacaklarımızla ne kadar örtüşüyor değil mi? i
Dışarıya borçlanmaktan, IMF'den, Dünya Ban-.;
kası'ndan, yabancı sermayeden medet umanlara,^
Atatürk'ün gene 1923'te söylediği şu sözlere şöy- ••
le bir göz atmalarını öneriyorum. H
"Büyük devletler şimdiye kadar bize şu veya bu
sorunlarda gösterişli yardımlarda bulunuyor gibi l
< görünüyoıiar, oysa ekonomik tutsaklıkta bizi felce
uğratıyoriardı. Oteden beri bize bazı şeyleri vermiş l
gibi, bizim bazı haklarımızı tanımış gibi durum alır-
lar, gerçekte ekonomide elimizi kolumuzu bağlar- '
lardı. Bu tutsaklığa katlanan devlet ilerigelenleri hoş-.
nuttu. Çünkü görünüşte azametli bir istiklal sağla-.
mışlardı. Fakat gerçekte ulusu manen yoksulluk)
çukuruna atmışlardı. Bunlar ekonomik mahkûmi- t
yeti kavrayamamış bedbaht hayvanlar idi."
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
SOLDAN SAĞA:
1/Türkmüzığırı-
debirmakam.2/
Yürürken dayan-
mak için kulla-
nılan kalın so- 3
pa... Biniciyi
sarsmayan at yü-
rüyüşlerinden bi- 5
ri.3/Radonele-
mentinın simge-
si... Yalruz iki ge-
niş yüzü teste-
reyle düzeltılmiş
tahta..."—Paci-
no":ABD'lıak-
1 2 3 4
tör. 4/ Adı hemen akla
gelmeyen ufak ve değer-
sız şeyler ıçın kullanılan
sözcük. 5/ Hububat to-
zu... Boru sesi. 6/ Ege 3
bölgesine özgü zeybek 4
türü bir halk oyunu. II
Ayakkabı kalıbının ça-
pı...Birgözrengı.8/Ç0- °
ban. deveci ya da göçer-
lerin giydiği uzun ve ya- 8 | A |
kasız üstlük... Melez. 9/
"lçmıştı Fuzulı bu alev-
den ; Düşmüştü bu — ile Mecnun / Şi'nn sana anlattıgı
hale" (Ahmet Haşim)... llgı eki. -
YUKARIDAN AŞAĞIYA: *•
\l Şarkı ve sözün birbınnı izledığı Ispanyollara özgü mü-'
zik ve tıyatro gösterisı. 2/ Askerlik çağı... Asya'da bir ır- '
mak. 3/ Olumsuzluk belirten bır önek... Resmi bir erkek
giysisı. 4/ Orkestra şefinin orkestrayı yönetirken kullan-
x
dığı değnek. 5/ Kaşmdıncı ve bulaşıcı bir deri hastalığı... ,
tstanbul'un bir semtı. 6/ Vladimir Nabokov'un tanınmış •
birromanı... Erbiyum elementınin simgesi. 7/Yiğit... Bir'
şeyi yapmayı önceden isteyip düşünme. 8/ Bıroyun ya da- i
filmde aniden yaratılan komık durumlar... Gördek balı—j
ğına verilen bır başka ad. 9/ Gemici, işçı gibi kımseleriftr;
eğlenmek için gittikleri içkili ve danslı yer... Isyankâr. ,»
İLAN
TC
ANKARA 16. SULH HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
EsasNo: 1996-1274
Karar No: 1999/1355
Davacı Umut Şafak'a velayeten Ayşe Topuz ve-
kili Av. Hüseyin Demirel tarafından davalılar Hay-
riye Gülbay, Kadriye Yıldız, Fahriye Ülker ve Ga-
nıme Atilla aleyhine hâkimliğimize açılan Ankara,
Çankaya, 4. Bölge. Dilekler Mahallesı, 8553 ada, 6
parselde kayıtlı gayrimenkul ile ilgili ortaklığın gı-
derilmesı davasmm yapılan açık yargılaması so-
nunda;
Ankara ili, Çankaya ilçesi. Dilekler Mahallesi,
Çankaya 4. Bölge tapusunun 8553 ada, 6 parselin-
de kayıtlı taşınmazın ortaklığının satış yoluyla gi-
derilmesıne karar verilmiştir.
Karar. davalılar Hayriye Gülbay, Kadriye Yıldız,
Fahriye Ülker ve Ganime Atilla'ya ilanen teblig
olunur. 13.1.2000
Basın: 5139