25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
20 .MART 2000 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA •\ 17 Siyasi linç DYP Tunceli Milletvekili Ka- mer Genç'i beğenir ya da be- ğenmezsiniz, çeşitli nedenlerle siyasi sapmalar içinde olduğu- n u düşünebilirsiniz, kimi çıkış- larını, tutumlarını onaylamaya- bilirsiniz... Ancak Kamer Genç, TBMM'de tek doğru gibi algı- lanan konularda hep "aykın" ol- du. Ulusal yargı organı Danıştay'ın devre dışı bırakılarak uluslara- rası tahkimin anayasa hükmü haline getirilmesine karşı çıktı. Tahkimin kimi sözleşme ve şart- laşmalar için geriye dönük uy- gulanmasına ilişkin yasaya di- rendi. Avukatlık Yasası ile 70 bin vakfa, 50 bin kooperatife, 515 bin kurumlar vergisi yü- kümlüsüne avukat tutma zo- runtuluğu getirilmesinin avukat- lık mesleğini yozlaştıracağına inandığını söyledi. Süleyman Demirel'in yeniden cumhur- başkanı seçilmesine yönelik pa- zarlıklan eleştirdi, cumhurbaş- kanı adayı olduğunu açıkladı. Bu arada başına gelmedik kalmadı. "Çiçek suladığı" ileri sürüldü, yasadışı ilişkilere karış- mış kişilerin de bulunduğu top- lantılara katıldığı yazıldı. Kamer Genç, "Tüm bunlar, yanlış gördüğümüz olaylara kar- şı boyun eğmememizden kay- naklanıyor. Birilerine biat etmi- yonız, bu yüzden bizi bitirmek istiyoriar" diyor. Kamer Genç'i sevmeyebilir- siniz, hatta Kamer Genç'e inan- mayabilir, güvenmeyebilir, sa- vunduklarına katılmayabilirsi- niz. Ama bütün bu duygular, KamerGenç'in "aykınlıklan" ne- deniyle birtür siyasi linç ile kar- şı karşıya gelmesine gerekçe olmamalı. kansu@cumhuriyet.com.tr. Serbestleşelim beylep, emek tarafı boş Avrupa Birliği adaylığı ile "sivilleşme, özgürleşme ve demokratikleşme" istemleri sıkça dile getirilir oldu. Gelen giden heyetlerin, içerdekilerin, dışardakilerin üzerinde yoğunlaştıkları kimi ana konulann şu noktalarda odaklaştığı söylenebilir: "Cemaatler serbestleşsin", "özelleştirmeler hızlansın, sermaye serbestleşsin", "Kimlikler serbestleşsin". Her nedense. tartışmalarda göz ardı edilen, hatta unutulan hep "emek" oluyor. OLEYİS Sendikası bir rapor hazırlamış. Başlığı "Çalışma Hayatındaki Sorunlar ve Sendikalaşmanın önündeki Yasal Engeller". Raporda; okuduğunu anlayan, anlamak isteyen için minik minik saptamalar var: - Bugün, AB üyesi 15 ülkenin kişi başına düşen milli gelir ortalaması 20 bin dolar civarındayken Türkiye'de bu rakam 3 bin 224 dolardır. - Sosyal güvenlik harcamalarının gayri safi milli hasıla içindeki yeri AB genelinde yüzde 30'lara yaklaşırken Türkiye'de yüzde 4.5'larda kalmış durumdadır. - Sendikalaşma oranı Finlandiya'da yüzde 95, Isveç'te yüzde 85, Belçika'da yüzde 55, Almanya'da yüzde 40 iken, Türkiye'de yüzde 9 civanndadır. Kayıt dışı istihdamın dahil edilmesi durumunda bu oran yüzde 5 civanndadır. - Türkiye'de saat ücreti ortalama 5.24 dolar iken Almanya'da 27.89, Belçika'da 22.51 dolardır. Yani Türkiye tam bir ucuz emek cennetidir. OLEYlS'in emeğin önündeki engellerin kaldırılmasına dönük önerileri de var. Sıralayalım: Sendika yetkisi konusundaki işkolu, işletme ve işyeri barajları, grev yasakları ve engelleri, toplusözleşmelere müdahaleler, sendikalar üzerindeki idari denetimler, sendika kuruculuğu, üyeliği ve yöneticiliği hakkında getirilen kısıtlamalar kaldırılmalıdır. Sendikaya üyelikte ve istifa halinde noter şartına son verilmelidir. Toplusözleşme prosedürü azaltılmalıdır. Yetki alımında referanduma gidilmelidir. Işyerlerinde sendikaların varlığı zorunlu hale getirilmelidir. Sendikaların tam ekonomik özgürlükleri olmalıdır. Sendikal muafiyetler genişletilmeli. sendikal işlemlerde vergi indirimleri sağlanmalıdır. Çalışanlara iş güvencesi sağlanmalı, işsizlik sigortası etkinleştirilerek yürürlüğe konulmalıdır. Çalışma hayatına ilişkin konular okullardaki ders müfredatına alınmalıdır. Istihdam öncesi ve istihdam sonrası emek gücü için sendikal üyelik hakkı getirilmelidir. Uygulamadan kaynaklanan sendikal hak ihlalleri ortadan kaldırılmalıdır. Raporun sonundaki tümce çok dikkat çekici: "Bu çalışma, adaylık sürecinde olan Türkiye'nin, Avrupa Bihiği'nin sosyal kriterierine uyumu çerçevesinde ele alınarak hazırlanmıştır." Gelenler, gidenler, içerideki ve dışardaki "sivilleşmeciler bu kriterlerden neden haberdar değil? Neden göğüslerini gere gere "Emek serbestleşsin", "Emeğin haklan tanınsm" diye tutturmuyorlar? Bilmem ki... Nükleer santral yatınmt yapılmasının Bakanlar Kurulu'nda karartaştınldığı günün hemen ertesinde Orman Bakanı Nami Çağan'dan mektup aldık. Bu yıi "Dûnya Günü"nün Türkiye'de kutlanacağını muştuluyon "Çevre ve Kültür Değerterini Koruma ve Tanıtma Vakfı'nın (ÇEKÜL) bakanlığımıza yaptığı çağn ile Türkiye etkinliklerinin biriikte yürütülmesi karan alınmıştır. Diinya Günü'nü kutluyoruz Bakanlığımız, çevreye duyahı ve konımacı her tühü davranış biçiminin yılda birkez kapsamlı ve kalıcı bir etkinlikte buluşması, Dünya Günü'nûn amacı doğnıltusunda 22 Nisan tarihinin yeryüzünün simgesel yaş günü kabul edilerek, dünya uluslannın bu doğrultuda el ele vermeleri yönünde her tûriü katkıya destek olmayı karahaştırmıştır. Uluslararası komite tarafından her yıl için saptanan tarih 22 Nisan'ın, 23 Nisan Çocuk Bayramımızın bir gün öneesine gelmesi büyük ve mutlu bir rastlantıdır." Uluslararası komite tarafından bu yıl belirlenen ana konuyu da açıklamakta yarar var: "Temiz enen'i." Devrim tarihi Üniversite öğrencisine sorduk: "Devrim tarihi okudunuz mu?" "Yok" dedi, "Devrim tarihi okumadık, inkılap tarihi okuduk." öyle olsun... "Neler okudunuz?" diye üsteledik. Yanıtladı: "Hocamız, 'Bu dersi lisede görmüşsünüzdür' diyerek 12 Eylül'den sonraki gelişmeleri anlattı bize." Üniversitedeki kimi kafalara göre devrim 12 Eylül ile başlıyor. Kenan Evren, Turgut Özal filan... ÇALIŞANLARIN SORULARI/SORUNLARI YILMAZ ŞIPAL Nüfus Artışı ve Sosyal Güvenlik (1) Yeni binyılın başında dünya nüfiısunun 6 milyara ulaştığı söylen- mektedir. 1900 yılında 1 milyar 600 milyon olan dünya nüfusu, yüz yıl son- ra yüzde 275 artarak, yaklaşık 6 milyara ulaşmıştır. Bu hesapla, önümüzdeki yüz yıl içinde, dünyadaki insan sayısının, 22 milyar 500 milyona ulaşacagı varsayılabilir. Dünyanın 6 milyar insanı ne denli besleyip banndırdığı gözler önündedir. Son yüzyıl içinde, uy- garhk adına topraklar, ormanlar yok edilmiş, bitki, böcek ve hayvan tftrterini»«eyu tükerilmrçtir. ' L ... •'Şimdi sıranın insana geldîğinı görmemek için insanın politikacı mı olması gerekiyor? Etnik anndırmalar yavaş yavaş başlamıştır. Bu anndırmalar görü- şümüze göre, önümüzdeki yıllarda giderek ivme kazanacaktır. Bu gidişi görmek için bilim adamı olmaya da gerek yoktur. Niteliğin (kalite) göz ardı edildiği, çoğunluğa dayanan demokra- tik sistemlerde bunun çözüm yolu da yoktur. Dünya gemısi gücü- nün çok üstünde taşıyamayacağı kadar yük alrruştır. Ve almayı da sürdürmektedir. Geçen son yüz yıl içinde dünyadaki nüfus artışını izleyelim. Yıl 1900 1920 1930 1940 1950 1960 1965 2000 Toplam Dünya Nüfusu 1.600.000.000 1.800.000.000 2.000.000.000 2.250.000.000 2.500.000.000 3.000.000.000 3.300.000.000 6.000.000.000 Nüfus Artışı (Başlangıç (1900) Artış (kişi) 0 200.000.000 400.000.000 650.000.000 900.000.000 1.400.000.000 1.700.000.000 4.400.000.000 Artış (%) %0.00 % 12.50 %25.00 %40.63 %56.25 %87.50 % 106.25 %275.00 Malthus (Thomas Robert) 1766-1834 yıllan arasında yaşamış Ingıliz iktisatçısıdır. Günümüzden iki yüzyıl önce dünyanın gelece- ğini gördüğü söylenebilir. Hızlı nüfus artışının bir üremeye dönüştüğünü ve sürekJi olarak üretimdeki artışın çok üstünde gerçekleşeceğini görmüş ve üreme- ye smırlama getirilmesinin şart olduğunu yapıtlannda anlatmışbr. Üremeye sınırlama getirilmezse, insanlann yaşam koşullannın çok daha kötü olacağını ve mutsuzluğun giderek yaygınlaşacağını ya- pıtlannda vurgulamıştır. Üremenin denetim altına alınmadığı sürece, insanlann geometrik dizi biçiminde artacağı. buna karşılık üretim aritmetik dizi ile sı- nırlı kalacağı için, üretimin insan gereksinimlerine yetişemeyeceği- ni surekli savunmuştur. Bunun sonucu olarak insanlar mutsuzluğun kucağına düşecektir. Bugün dünyanın ve özellikle. gelişmemiş, azgelişmiş ve geliş- mekte olan ülkelerine baktığımızda Malthus'ün haklı çıktığına ta- nık olmaktayız. Günümüzde, küçücük çocuklar hiçbir güvencesi olmadan yan aç-yan tok çalıştınlmakta, küçücük kız çocuklan fahişeliğe itil- mekte, uygar dünyanm kimi efendileri bu durumdan yararlanmak- ta, kimi efendileri sorunu görmezlikten gelerek sessizce izlemekle yetinmektedir. Yaşananlar karşısında yılda bir kez kutlanan bazı günler, bizce bir kara mizah gibi algılanmaktadır. Yamrlandan kaynaklar: 1- Meydan Larousse (1969), 2- Ana Britannica (1986). İZMİR 8. SULH HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Sayı: 1999 1253 Davacı Milli Eğitim Bakanlığı vekıli Av. Hûseyin Yüzbaşı tarafindan dava- lılar Arzu Amaç, Halıl Amaç ve Zahıde Amaç aleyhıne açılan alacak davasın- di Davalılann Telefirik Mah. Hahtzıya Sk. N. 5 19 Balçova tzmır adresinde ilamet ettıklen bildınlen Arzu Amaç. Halıl Amaç ve Zahıde Amaç'ın zabıta manfetiyle ve davetıyeye ragmen adreslen tespıt edilemedığınden, dava dılek- çesınm ilanen teblığıne karar \ enlmıştır. Davacı vekıli davah Arzu Amaç'ın 3580 sayılı yasa uyannca Milli Eğitim Bakanlığı adına burslu okuduğunu. öğrenım süresı sonunda mezun olmadığı- m, bir yıllık bekleme süresıni kullandığını, kefılleri Halil ve Zahide Amaç'ın ise 18. Noteriığin 5.11.1992 gün ve 38326 yevmıye numaralı taahhütname se- nedının 6. bendınde Arzu Amaç'ın okuduğu okulu bitirmedığı takdirde Milli Egıtim Bakanlığı'nca yapılan bütün masraflan sarf tanhınden ıtıbaren yasal fa- iayle bırlıkte ödemeyı taahhüt ettıklennı bıldırerek öğrencı Arzu Amaç'ın ya- pılan toplam 67. 000.000 lira burs bedelının kullanılan tanhten ıtıbaren yasal faızı ile bırlıkte fazlaya ilişkin haklan saklı kalmak kaydıyla davahlardan müş- tereken ve müteselsılen tahsilıne karar venlmesını talep etmış, ancak da\ahla- rn bildınlen adreslenne teblıgat yapılmamış, başka adreslen de tespıt edılme- nıjş olduğundan adı geçenlenn 5.4.2000 günü saat 9.15'de duruşmaya gelme- leı. ıbraz etmek ıstedıklen belgelen duruşma günunden önce mahkemeye gön- ttrmeleri, ısterlerse kendilennı bır vekıl ile temsıl ettirmeleri, aksı halde yar- gJamanın yokluklannda yapılacağı hususu davetiye yerine geçerli olmak üze- re ilanen duyurulur 08 03.2000 Basın 13538 KİM KİME DUM DUMA BEHIÇAK behicak(a turk.net Cthje I /'/j/Ii bljilır ı^; rn HARBİ SEMtH POROY semihporoya yahoo.com MIRMIRLAR UĞUR DURAK TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 20Mart PAOİSAH FENA HALDE AS/KL f*25'TE BUGÜN, 27. OSMANLI PAOİŞAHI I.A6PÜLHAMİTÛOg Du.TE.AHMEr'İN OABİA SULTANOAN OÛNYAYA GEUSIİS OĞ- LU OLAN T. ASOÜLHAMİr, 177*'rE TZUTA ÇIKACAICriR.KK\ İYİ BİR EĞİTİM 6ÖKMEMİŞ, SAF, VE KOLAY E7Kİ ALHNOA KA-\ UAN BİR İNSANDI. HAREMINPE &RÇOK CARİYE VE KADIN SULUUAU PADİŞAH, AÇK KONUSUUOA, ÇOĞU K£Z DENEYİM- SİZ BİR PBJKANLI eiBİYPİ-RUHŞAH SULTAN'A YAZDIĞl MEKTUP BU AÇ1PAH ÜNLVOÛR: "'RUhlfAH'fM, HAMİT'İN SANA KURSAK) OLA; TANRI BU KÛÇÛK tCUSURUM İÇİN MDOETLENMEZ . EFSNDİM, SENİN tUJLUNUM, İSTER VUR IST&i ÖLDÜR, SANA TESLİMİbi.. YALVARlRfM BU SECE G£L. YOKSA 8EAJİ HASTA £O£R/ BeL-\ Kİ OB ÖUİMÜME SEB£f> OLLUSSUH. AYAĞINlN ALTtNA YÛ- ZÜMÛ GÖZÜMÜ SÛRE8EK RİCA EPİYOGt/M. *T£A~ ZAP TEDBMIYO&UM, BiuAnİLÂZ/M. *(ŞADELEÇTİRİIMİŞTİIÎ). \ ğda, Topkapı Sarayı atfivindtki mekfup Şörû/ûı/or: ^ ej r- Kirlenen Dünyamızı Fidan Dikerek Antalım ORMAN BAKANLIĞI AĞAÇLANDIRMA VE EROZYON KONTROLÜ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ Yaşam, kalbin iki vuruşu arasındaki zamandır. Kalbinizi koruyun. TCRKKALPVAKFI 79 Mayıs Cd. No: 8 Şişli/İSTANBUL Tel: (0212)212 07 07 (pbxj 10 Hat Faks:(0212)212 6835 GÖRÜŞ MUSTAFA KUL 'Ekonomik Mahkûmiyeti Kavrayamamış Hayvanlar' IMF ve Dünya Bankası'nın artık iyice içimize gir- diği, heyetlerden birinin gidip birinin geldiği şu gün- lerde, nedense gelen, gidenin koşullannın aynen yerine getirilmesi gerektiğini buyuruyor. Bu iki kre-, di kuruluşu adeta devletin birer organı haline gel-v di. , Televizyonlarda, gazetelerde, sanayi ve tıcaret oda-, larında, üniversitelerde, serbest piyasa ekonomi-; si, yabancı sermaye, küreselleşme, özelleştirme üze-! rine övgü dolu sözler sarf edilmekte, ciltler dolu-% su kitaplar yazılmakta, gazete köşeleri bu işe tah-' sis edilmektedir. Küreselleşme yandaşlan, serma- > ye çevreleri lehine bilgi toplumunun bütün nimet- i lerinden yararlanarak manipülasyon yaparken Mus-) tafa Kemal Atatürk'ün 1923'te söyledikleri, olank bitenleri son derece çarpıcı bir şekilde ortaya koy- maktadır. ; "... geçmişte, özellikle Tanzimat döneminden sonra, ecnebi sermayesi memlekette müstesna bir - yere sahip oldu. Ve bilimsel anlamda denilebilir ki' devletvehükümet, ecnebi sermayesininjandarma- ] lığından başka bir şeyyapmamıştır. Mık her uygar' devlet gibi, yeni Türkiye de bunu kabul edemez. Bu-' rası esir ülkesi yapılamaz." Ekonomimiz küreselleştikçe geniş halk kitleleri yoksulluğa sürüklenmektedir. Anlatılan masallar,) Türkiye'nin emperyalist sermaye için bir pazar ve ucuz emek alanı olduğu gerçeğini gizlemeye ça-. lışmaktadır. Halimiz Osmanlı Devleti'nin son dönem- \ lerine benzemektedir. Mustafa Kemal'in konuyla il-t ' gili 1923 yılında ifade ettiği şu görüşlerine bir ba-' kalım: ^ "... OsmanlıDevleti, gerçekte ve fıilenbağımsa-s lıktan yoksun bir duruma getirilmişti. Öyle ya, birl devlet ki kendi uyruklanna saldığı vergiyi yabancı- j lara salamaz. Gümrük işlemlerini ve resimlerinir^ memleketin ihtiyacına göre düzenlemekten uzak-f tır. Ve bir devlet ki yabancılar üzerinde yargılama hakkını uygulayamaz. Böyle bir devlete elbette öa--J ğımsız denemez. (...) Arzettiğim gibi gerçekte dev- let istiklalini çoktan kaybetmişti ve Osmanlı ülkesfi ecnebilerin bir sömürgesinden başka bir şey de-^ ğildi..." ') llk dış borcunu 1854 yılında alan Osmanlı Dev-> leti'nin, 20 yıl içinde dış borcu, bütçe gelirlerinin yüz-, de 76.5'ini oluşturur hale geldi. Faiz taksitleri da-,, hi ödenemiyordu. Halk büyük bir sefalet içindey-j di fakat saray çevresi ve bürokrat kesim şatafatlı -s bir yaşam sürdürüyordu. Sonunda borç verenler j tüm gelir kaynaklanna el koyarak Osmanlı Devle-' ti'ni yan sömürge haline getirdiler. Hatta alacakla-' rının tahsilini garantilemek için Düyun-u Umumi- ^ ye'yi kurdular. Bütün bunlar şu anda ülkemizin için—' de bulunduğu durumla ve kısa bir süre sonra kar-d şılaşacaklarımızla ne kadar örtüşüyor değil mi? i Dışarıya borçlanmaktan, IMF'den, Dünya Ban-.; kası'ndan, yabancı sermayeden medet umanlara,^ Atatürk'ün gene 1923'te söylediği şu sözlere şöy- •• le bir göz atmalarını öneriyorum. H "Büyük devletler şimdiye kadar bize şu veya bu sorunlarda gösterişli yardımlarda bulunuyor gibi l < görünüyoıiar, oysa ekonomik tutsaklıkta bizi felce uğratıyoriardı. Oteden beri bize bazı şeyleri vermiş l gibi, bizim bazı haklarımızı tanımış gibi durum alır- lar, gerçekte ekonomide elimizi kolumuzu bağlar- ' lardı. Bu tutsaklığa katlanan devlet ilerigelenleri hoş-. nuttu. Çünkü görünüşte azametli bir istiklal sağla-. mışlardı. Fakat gerçekte ulusu manen yoksulluk) çukuruna atmışlardı. Bunlar ekonomik mahkûmi- t yeti kavrayamamış bedbaht hayvanlar idi." BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/Türkmüzığırı- debirmakam.2/ Yürürken dayan- mak için kulla- nılan kalın so- 3 pa... Biniciyi sarsmayan at yü- rüyüşlerinden bi- 5 ri.3/Radonele- mentinın simge- si... Yalruz iki ge- niş yüzü teste- reyle düzeltılmiş tahta..."—Paci- no":ABD'lıak- 1 2 3 4 tör. 4/ Adı hemen akla gelmeyen ufak ve değer- sız şeyler ıçın kullanılan sözcük. 5/ Hububat to- zu... Boru sesi. 6/ Ege 3 bölgesine özgü zeybek 4 türü bir halk oyunu. II Ayakkabı kalıbının ça- pı...Birgözrengı.8/Ç0- ° ban. deveci ya da göçer- lerin giydiği uzun ve ya- 8 | A | kasız üstlük... Melez. 9/ "lçmıştı Fuzulı bu alev- den ; Düşmüştü bu — ile Mecnun / Şi'nn sana anlattıgı hale" (Ahmet Haşim)... llgı eki. - YUKARIDAN AŞAĞIYA: *• \l Şarkı ve sözün birbınnı izledığı Ispanyollara özgü mü-' zik ve tıyatro gösterisı. 2/ Askerlik çağı... Asya'da bir ır- ' mak. 3/ Olumsuzluk belirten bır önek... Resmi bir erkek giysisı. 4/ Orkestra şefinin orkestrayı yönetirken kullan- x dığı değnek. 5/ Kaşmdıncı ve bulaşıcı bir deri hastalığı... , tstanbul'un bir semtı. 6/ Vladimir Nabokov'un tanınmış • birromanı... Erbiyum elementınin simgesi. 7/Yiğit... Bir' şeyi yapmayı önceden isteyip düşünme. 8/ Bıroyun ya da- i filmde aniden yaratılan komık durumlar... Gördek balı—j ğına verilen bır başka ad. 9/ Gemici, işçı gibi kımseleriftr; eğlenmek için gittikleri içkili ve danslı yer... Isyankâr. ,» İLAN TC ANKARA 16. SULH HUKUK MAHKEMESİ'NDEN EsasNo: 1996-1274 Karar No: 1999/1355 Davacı Umut Şafak'a velayeten Ayşe Topuz ve- kili Av. Hüseyin Demirel tarafından davalılar Hay- riye Gülbay, Kadriye Yıldız, Fahriye Ülker ve Ga- nıme Atilla aleyhine hâkimliğimize açılan Ankara, Çankaya, 4. Bölge. Dilekler Mahallesı, 8553 ada, 6 parselde kayıtlı gayrimenkul ile ilgili ortaklığın gı- derilmesı davasmm yapılan açık yargılaması so- nunda; Ankara ili, Çankaya ilçesi. Dilekler Mahallesi, Çankaya 4. Bölge tapusunun 8553 ada, 6 parselin- de kayıtlı taşınmazın ortaklığının satış yoluyla gi- derilmesıne karar verilmiştir. Karar. davalılar Hayriye Gülbay, Kadriye Yıldız, Fahriye Ülker ve Ganime Atilla'ya ilanen teblig olunur. 13.1.2000 Basın: 5139
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle