Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2 M ART 2000 PERŞEMBE CUMHURtYET SAYFA
HABERLER
Karayalçın
yapgdaracak
• ANKARA (AA) - Yargıtay
Ceza Genel Kurulu, Ankara
9. AsUye Ceza
Mahkemesı'nin, eski Ankara
Büyükşehir Belediye
Başkanı Murat
Karayalçm'ın "görevini
kötüye kullaiKhğı"
gerekçesiyle yargılandığı
davada verdiği "görevsizlik"
karannı kaldırdı. Dosyayı
inceleyen Yargıtay 4. Ceza
Dairesi, söz konusu
yasadakı, "eski yasaya göre
başlayan işlemler devam
eder" hükmünün yargılama
aşamasını da kapsadığını
belirterek Karayalçın'ın
asliye ceza mahkemesinde
yargılanması gerektiğine
işaret etmiş ve görevsizlik
karan vennişti.
Memur-Sen'de
gorev
• ANKARA/AA) - Memur
Sendikalan Konfederasyonu
(Memur-Sen) Genel
Başkanlığı'na Fatih Uğurlu
seçüdi. Memur-Sen'den
yapılan yazılı açıklamaya
göre. genel başkan Zübeyir
Yetik'in geçen hafta ıstifası
üzerine öncekı gûn yapılan
seçimde, Kamu Büro-Sen
Genel Başkanı Fatih Uğuriu
oybirlıği ıle Memur-Sen
Genel Başkanhğı'na
getirildi. Yapılan seçimde
genei yönetim kurulu da
belirlendi..
Doktorlara idari
izfeı
• ANKARA (AA) - Sağlık
Bafcanı Osman Durmuş,
kJbrelere katüan ' " " 0 r.
doktorlann 5 gün idari izinli
sayılacaklaruu bildirdı.
Konuya ilişkin tûm illere bır
genelge gönderen Sağlık
Bakanı Durmuş, doktorlann
Türk Tabipleri Birliği (TTB)
tarafindan kredilendirilen
kongre, konferans, seminer
ve sempozyum gibi ulusal
düzeyde düzenlenen
toplantılara
kablabilmelerinin temini
amacıyla. ilgili birim
amirince uygun görülmesi
halinde 5 gün "idari izinli"
sayılacaklannı belirtti.
Basm Konseyi
• lstanbul Haber Servisi -
Basın Konseyi, "Şubat
2000'de Türk' Basını"
raporunu açüdadı. Raporda,
şubat ayının en sevindırici
olayuun Türk ve Yunan
gazetecileri arasında 5-6
Şubat tarihleri arasında
Atina'da düzenlenen Türk-
Yunan Medya
Konferansı'nın
gerçekleşmesi olduğu
belirtildı. RTÜK'ün geçen
ay içensınde kapama
cezalanna devam ettiğine
dikkat çekilen raporda, çok
sayıda televizyon ve radyo
kanalına ceza venldığı
kaydedildi.
DHKP-C davası
• İZMÎR (Cummıriyet Ege
Birosu) - İzmir DGM'de
kaar aşamasma gelen 21
saııklı Denizli DHKP-C
dsvasında esas hakkındaki
gmişünü açıklayan savcı, 6
saıık için idam cezası, 8
sank hakkında da 20 yıla
kidar ağır hapis cezası
isedi. ranir DGM'de
gjriilmekte olan ve bir yılı
aan da\ada Yalçın Hafçı,
Cörsel Akmaz, Ozlem Taş,
Süeyman Erol, Vicdan
§jhin, Özlem Taşdemir
hkkında anayasal düzeni
dfiştirmek suçundan
TY'nin 146/1. maddesi
u annca ölüm cezası
ı«rken 7 sanık hakkında da
braat karan verilmesini
i=edi.
tafta kar
I Haber Merkezi-
Snlıurfa'da, 61 yıl aradan
snra mart ayında etkili olan
vğun kar yağışı, ujaşımı
ûimsuz etkiliyor. Özellikle
înlıurfa-Diyarbakır
krayolunun Hilvan
vkınında, Şanlıurfa-
tıziantep karayolunun
ratdagı ve Şanlıurfa-
Sardin yolunun Çamlıdere
Evkiilerinde kar yağışının
sili olduğu bildirildi.
Almanya 'da AdolfHitler'in iktidara gelmesinde en belirleyici rolüfinans çevreleri oynadı
SermayeninHÜSEYtNBAŞ
F
aşizm'in, 2. Dünya Savaşı sonrası
beliren yeni güç dengesi
ortamında. insanlığı 2. Dünya
Savaşı sırasında olduğu gibi doğrudan
tehdit edecek boyutlara ulaşmması,
kuşkusuz, uzak bir olasılık. Ancak
küresel sermayenin en gerici kesiminin
"ftfig" koynunda beslediği, çıkarlan
gerektirdiğinde ya da tehlikeye
girdığinde bu karanlık güce
başvurmakta tereddüt etmeyeceği
bilinmektedir. Georges Dimitrov'un
1935 yılında Komünist Enternasyonare
sunulan raporunda. faşızmı "iktidardaki
faşizm, tekelci sermayenin en gerici, en
şoven, en emperyalist unsurfannın açık
terörist diktatörtüğüdür" şeklındeki
tanımlaması, kanımızca, günümüzde de
geçerliğıni korumaktadır. Gerçeketen de
her şey, MussoKni ve Hitier faşizmi
örneklennde olduğu gibi, günümüzdeki
faşist terörün de ardında •'tekelci
sermayenin en gerici unsurian ile onJann
doğal destekçileri emperyanst odaklarm
buhınduğunu göstermektedir"
Alman Nazizmi ve
flnans çevreleri
Daha açık bir deyişle faşizmin
tırmandınlması, emperyalizmin
dünyadaki pozisyonlannı koruma
girişimlerine bağlı gözükmektedir.
Emperyalizmın bu girişiminin adımı da
dünyadaki banşçı ve demokratik
sosyalizmın güçlenmesine, güçler
dengesinin emperyalizmin zaranna
değişmesinin önlenmesi amacı yer
almaktadır. Faşizmle tekelci sermayenin
en gerici unsurian arasındaki organik
bağın açık seçik ortaya konması yeni
değil. Alman faşizminin sözü geçen
çevrelerle içli-dışlı ilişkileri, özellikle 2.
Dünya Savaşı sonrasında Nazi
arşivlerirun ele geçmesiyle, belgelere
dayanılarak kanıtlanmıştır.
Örneğin, Alman tanhçilerinden
Eberhard Czkhon "Hiüer'i kim iktidara
getirdi?'' adını tatşıyan belgesel
incelemesinde(l) söz konusu fınans
çevrelerinin Alman faşizminin Weimar
Cumhuriyeti'ne yerle bir ederek iktıdan
ele geçirmelerinde oynadıklan
belirleyici rolü, bizzat Nazi arşivlerine
dayanarak yadsınmaz bir biçimde ortaya
koymaktadır
C
zichon, söz konusu eserinde,
Nazizmin iktidara gelmesinde
finans çevrelerinin belirleyici
roüerini hiçbir yerde ya>inlanmamış
belgelere dayanarak gün ışığına
çıkartmıştır. Yazar bunu yaparken
özellikle büyük sanayici ve bankacılann
faşist dıktatörlüğün iktddan ele
geçümelerinin hemen öncesindeki
yazışmalara dayanmıştır. Czichon'a
göre, fınans çevreleriyle Nazi şefleri
arasındaki ilişkiler VVeimar
Cumhuriyeti'nin ilk yıllannda
başlamıştır.
Httlerin attın yılı
1921 yürnda Hitler ve tayfası sadece çok
sınırh bir küçük patronlar grubunun
desteğine sahip bulunuyordu. 1923
yılında ise Naziler büyük sanayi
kuruluşlanndan Thyssen'in ilgisini
cekmeyi başaracaklardı. Hitler ve
tayfasırun kasalanna ilk giren para,
Thyssen'in verdiği 100.000 altın mark
olrnuştur. Daha sonra durum bütünüyle
değişecektı: Sanayi çevTeleri. Nazilerin
"anti-kapftatist" lafazanlıklanyla, sosyal
demagojılerinin, gerçekte, halk
kitlelerini "aldatmaya" yönelik
olduğunu anlamış ve keselerinin ağzını
iyice açmışlardı.
1
927 yılında Hitler, Gelsenkirchen
Bergwerks AG'nin Başkanı EmH
Kirdorf la tanışmış ve onun
desteğini elde etmeyi başarmıştı. Bunu
büyük sanayi çevrelerine yakınlığı ile
tanınan München - Augsberger
Abendzeitung'un yazıişleri müdürü
Otto Dietrich ile büyük kımya tekeli
Odin'in direktörlerinden biri olan
VVHheJm Keppter ve Alfred
Hngenberg'le ilişki kurulması izledi.
Thyssen'in parasal yardımıyla
Münih'teki Barlow Sarayı dayanıp
döşenerek, Nazizmin genel karargâhı
"Kara Ev* haline geririldi.
1929 yılında, Ruhr havzasının büyük
para babalanndan Emil Kirdorf
Nürnberg'deki "Parteitag''ın onur "ev
sahibT oldu. Bu Nazilerin kasalanna
cömert para yardımlannın yoğun bir
biçimde akması için büyük sermayenin
ilk işaretiydi.
Amaç: İktldar olmafc
Czichon'a göre Thyssen'in, Kirdorf'un,
Hugenberg'in, Seldt ve Class'ın politik
destekleri olmaksızın Nazi partısının
1930 Eylülü'ndeki şaşırtıcı seçim
zaferinin gerçekleşmesi asla mümkün
değildi. Reichbank'uı eski başkanı
Hjahnar Schacht'la ilişki kurması Hitler
için büyük önem taşıyordu. Bu ilişki
Goering'in 1931 yılında verdiği bir
davette kurulmuştu. Schact bu davette
Nazi liderinin fanatık dinamizminden
son derece etkılenmişti.
Hitler, Schact'ın önensine uyarak
Berliner Börsenzeitung adh ekonomik
bültenin yazıişleri müdürü Walter
Funk'u kendısine ekonomi danışrnanı
atadı. Nazilerin Wirtschafts - Politischer
adb bülteninin yayım görevi Funk'a
verildi. Böylece tekelci sermayenin
• 1921 yılında Hitler ve tayfası sadece
çok sınırh bir küçük patronlar
grubunun desteğine sahip
bulunuyordu. 1923 yılında ise Naziler
i J büyük sanayi kuruluşlanndan
\ Thyssen'in ilgisini çekmeyi
t başaracaklardı.
'*• ^ • Hitler'in kasasına ilk giren
para, Thyssen'in verdiği 100.000
>\ altın mark olmuştur. Daha sonra
durum bütünüyle değişecekti:
Sanayi çevreleri, Nazilerin "anti-
kapitalist" lafazanlıkJanyla, sosyal
demagojilerinin, gerçekte halk
j kitlelerini "aldatmaya" yönelik
olduğunu anlamış ve keselerinin
ağzını iyice açmışlardı.
çeşitli gruplan, ortak amaçlan, "güçlü
bir iktidann" kurulması için,
birleşmişlerdi. Gerçekte söz konusu olan
Weimar Cumhuriyeti'ne karşı komplo
düzenlenmesinden başka bir şey değildi.
N
azilerin tekelci sermaye çevreleri
arasındakı ortaklığın
pekiştırilmesınde Hitler'in 1932
yılı başlannda söz konusu çevrelerin
temsilcıleriyle yaptığı çeşitli
görüşmelerin önemli rolünü de
unutmamak gerekiyor. Bunlardan ilki
aym yıhn ocak ayında Düsseldorf 'taki
u
Sana\icikr Kuföbünde"
gerçekleşmışti. Hemen aynı tarihte
"Keppter Grubunun" kurucusu
VV'ılhelm Keppler'ın, Hitler'in yeni
ekonomik daşuımanı olduğunu
görüyoruz. Bu, Almanya 'yı faşist bir
devlet yapmaya kararlı sanayici ve
bankalann nüvesinı oluşturuyordu.
1932 Mayısf nda, Berlin'de, Kaiserhof
Oteli'nde bir araya gelen sanayiciler
Hitler'in açıkladığı programı
onayladılar. Program, demokratik
hükümet sistemine son veriyor,
Komünist Partisi'nin yok edılmesıni,
sendikalann yasadışı ilan edilmesini,
belgeler de vardı. Bu tür belgelerin en
önemlısi ise Nazizmle o tarihteki Alman
tekelci sermayesi arasuıdaki ilişkilerin
ışleyişiyle ilgili belgelerdi.
Hitlerizmin yıkılmasından sonra
tonlarca gızli belge ele geçirilmişti.
Kaybolan belgeler
Ne var ki bunlann arasuıda Nazi
partısinın Reichsleiter'i FranzXaver
Sclnvarz'ın yönetimindeki "hazmesnie"
ilgili çok az sayıda belge, hiçbir iz
bırakmadan ortadan yok olmuştu.
Bununla birlikte, Nürnberg'de 1G Farben
ve bazı tekellere karşı açılan davalar,
faşist diktatörlükle büyük iş çevreleri
arasuıdaki ilişkiyi bütünüyle ortaya
çıkarmaktan geri kalmamıştı. Amerikalı
araştırmacı Henry A. THrner,
patronlann, kasalannda bulunan
belgelen açıklamaktaki
gönülsüzlükierinin nedenlerini yeterli
açıklıkla ortaya koyan yazarlar
arasındaydı. Turner, "Abnam'a'da faşizm
ve kapftaSzm" adını taşıyan eserinde
"faşizm eğer kapitalizmin bir iirunü ise
bövle bir sistemi savumnak
gelebileceğine inanacağı varsayımmdan
hareket eder görünmektedir. Öte yandan
Fest ve çok sayıda burjuva tarihçisi,
Hitler'e sunulan mah desteğin, Nazi
liderinin iktidan ele geçirdiği 1933'ten
sonra gerçekleşriğüu öne sürerek.
tekellerle Nazızm arasındaki ılişkinin
kapsamı ve temel sırufsal nıteliğini göz
ardı etmeye özen gösteriyorlardı.
Olayların gellşlml
Oysa Sovyetler Birliği, Demokratik
Almanya ve diğer ülkelerde yayımlanan
konuyla ilgili çok sayıda araştırma
Nazizmin gerçek yüzünü, giderek özünü
yeteri açıklıkta gözler önüne
sermektedir. Şimdi olaylann nasıl
geliştiğıne daha yakından bakalım.
...3 Ocak 1933. Adolf Hitler
Bavyera'daki malıkânesınde yolculuğa
hazırlanmaktadır. Detmold'daki seçim
toplantılanndan birine katılması söz
konusudur. Ne var kı Hitler Detmold'un
değil, Bonn'un yolunu tutar. Bonn'da,
kendisini bekleyen arabaya binerken
adamlanna Köln kentıne 3 kilometre
yakınlaşıncaya kadar kendisini
izlemelenni emreder. Hitler orada bir
başka arabaya biner ve yalnız olarak
yoluna devam eder. Yakın çevresi
Hitler'i gen getiren arabanın bankacı
baron Kıırt Von Schröder'e ait olduğunu
ve Führer'in günün yansını onun
villasında geçirdiğıni ancak bir süre
sonra öğreneceklerdır. Hitler bankacı
baronun villasında, Reıch şansöJyeliği
görevinden çok az bir zaman önce
aynlan Franz Von Papen'le buluşmuştu.
Papen villaya taksıyle geknişü.
B
ugün bu buluşma tarih
kitaplannda hemen hemen a>ıu
biçimde anlatılmaktadır. Nazileri
30 Ocak 1933"te iktidara geürecek gizli
anlaşma Hitler, Papen ve Schröder
arasında bu buluşma süresinde karara
bağlanmıştı. Köln buluşmasında o
zamankı Aknan iş çe\Teleri, bankacı
Von Schröder aracılığıyla Hitler'e "yeşü
ışık" yakmıştı. Nümberg mahkemesinde
Alman tarihçilerinden Eberhard Czichon'un "Hjtter'i kim iktidara getirdi?" adını taşıyan belgesel inceiemesinde
Nazi partisinin 1930 Eylülü'ndeki seçim zaferini finans çevreleri sayesinde gerçekteştirdiği vurguianıyor.
ekonominin devlet sıpanşlen ve
kredileri aracılığıyla canlandınlmasını.
ordunun gücünün artunlmasını, savaş
sanayiinin hızla geliştirilmesini
öngörüyordu. Hitler böylece, o gün,
tekellerin elinden iktidar beratını alnnş
oluyordu.
Nazlier İçin yönetlme baskı
Nazi Partisi'nin hezimete uğradığı 1932
Kasım seçimlerinden sonra, henüz tam
anlamryla örgütlenmemesine karşın her
ay bir kez toplanan "Keppler Gruba",
Weimar Cumhunyeti yönetimine
Naziler lehine baskı yapmayı
kararlaştırmıştı. Grubun aldığı karar
uyannca, Hannover Sanayi ve Ticaret
Odası, Hecker ve Schacht, Başkan
Hindenburg'dan Hitler'i şansölyeliğe
atamasını talep eden bir bildiri için imza
kampanyasına giriştiler. Bu arada Von
Papen, başbakanhk görevini bırakarak
Schacht ve Keppler'e katılmış ve
yukanda sözü edilen bildirinin
yazımında rol almıştı.
1933 yılının 4 Ocağı'nda Hitler'le Von
. Papen arasında yapılan görüşmede,
Papen yeni kurulacak hükümette Nazi
partisinin ağırlığım kabul etmişti. Bu
anlaşma Hitler'in şansölyeligini
garantihyordu.
B
undan sonra olaylar hızla
gelişecek ve Hitier çok
geçmeden kendisine sunulan
iktidara mahkemece yerleşecekti. Bu
kritik günlerde Nazi partisinin Köln'deki
J. H. Stein Bank'takı can hesabı
Hitler'uı henüz yeterince sağlam
olmayan durumunun seçim yoluyla
"yasa!" olaraka güçlendirihnesi için
sürekli biçimde kabanyordu.
III. Reich'in şansölyelik binasında ele
geçen belgeler çoğu zaman "gEfi", "çok
gizS". "en yüksek derecede önemli
be^e" rumuzlannı taşıyorlardı. Ama
bunlann arasuıda Nazi şeflerinin
Reich'in yıkılıp gitmesinden sonra bile
kamuya açıklanmasını istemedikleri
obnaksızdır" diyordu. 2. Dünya
Savaşı'run bıtıminden bu yana Batı'da
"HMer Olajı" ile yapılan araştırmalann
hemen tümünün önde gelen hedefi,
faşizmin sosyal kaynaklannı aydınlığa
çıkannaktı. Söz konusu eserler
psikolojiden biyolojiye, politikadan parti
örgütüne uzanan yığuıla neden ileri
sürüyorlardı. Ne var ki bunlardan çok
azı faşizmi yaratan sistemden söz
ediyordu. Örneğin bugün Batı Ahnanya
başta olmak üzere çok sayıda Batılı
ülkede Nazizmin yorumlanmasında "eJ
Idtabı" sayılan Joachim Fest'ın "HMer"
adlı eserinde, tekellerin Nazizmle
ilişkisi sorununa aynlan yer tümüyle
birkaç satın geçmiyordu.
F
est'e göre "bu üişkr "politik bir
mitokıjinin'' ürünüydü. Fest,
Marksıst tarihçilerin sayıp
döktükleri olgulan önceden 'İaraflı''
görüp, reddediyordu. Bununla birlikte
Fest, söz konusu eserinin 1086'ncı
sayfasında yer alan bir dipnotunda bu
ilişkiyi dolaylı da olsa kabul etmek
zorunda kalıyor ve "Şunu söykmek
mümkündür: Sanayicüer Hitier'i
iktidara getirmemişlerdir. Ne var ki
Hitler'in de, onlann nzası otmaksızın
iktidara gebuesi güç olurdu..* demekten
kendısuıi alamıyordu.
Kendlnl garantiye almate
Liberalizmin ideologlanndan bir başka
Batı Alman araştırmacı, Profesör Rahl
Dahrendorf, "Afananya'da topium ve
demokrasT adlı esennde ise, "Nazi
fiderleri" ile bir kısım büyük sanayici
arasındaki ilişkinın varhğını kesin bir
biçimde kabul etmekle birlikte "bunun,
Nazizmle bih'ûk sana> iciler arasında bir
suç nrtakhğınHan çok, baa patronlann,
Hitler'in iktidara geimesi olasüığı
karşısında, kendilerini garanti alnna
alma" eğilımınden kaynaklandığını ileri
sürüyordu. Günümüz burjuva tarihçileri,
kamunun, Hitler'in büyük sermayenin
yardımı ohnaksızın iktidara
ABD başsavcısının kanısı da bu
yöndeydi. Şöyle diyordu ABD
Başsavcısı: "Alman sanayii Oe Nazi
partisi arasında işbirtiği ohnasa\dı Hitier
ve suç ortaklan ne iktidan ele
geçirebüirier ne de dunımlannı
güçkndirebilirkrdL"
Schröder'ln açıklamaları
Gerçekte Schröder, Hitler'in emrine salt
villasını ve arabasını vermemişti.
Çoklan ile birlikte o da, Almanya 'tun en
büyük sanayici ve bankacılannın
iktidann Hitler'e verilmesi için 19
Kasım 1932'de Başkan Hindenburg'a
sunduklan bildiriyi imzasım atmiştı.
Bugün hiç kımse Kurt Von Schröder'in
tarihte oynadığı önemh rolü
yadsımamaktadır. Baron Schröder 1945
yılnıda yapılan soruşturmasında 4 Ocak
toplantısnıdan önce sanayicilerin
temsilcileriyle çok sayıda görüşme
yapöğını açıklamış ve bunlann
amaçlanyla ilgili olarak da şöyle
konuşmuştu: "Sana>icilere hâkün olan
düşünce Ahnam a'da kırv\«tfi bir
FûJırer''ın hükümeti kurması ve uzun
süre "ikHdarda- kalmasıydı..
(Nümberg Davası Belge No: 1-7990).
Schröder"le Hitler'in ekonomi
danışmanı Wilhelm Keppler arasında,
savaştan sonra Demokratik
Alman tarihçileri tarafindan ortaya
çıkanlan yazışmalann açıkça belirttiği
şudur: "Ocak toplannsı uzun
haarüklann sonucudur. Amaa Hitler'in
iktidara getişi için gerekti son
baarhldann planlannıasıdır. Sadece bu
olgu bik Nazilerin iktidan zorla ele
geçirmelerinde büyük sermayenm rolünü
ortaya kovmaya \cteriidir. Ama kanıt
yine de sadece bu olgu değildir."
SÜRECEK
11) Eberhard Czichon, Hitler 'itimiktidara
getirdi' 'ya da 'fVeimar CumAuriyeti 'nin
yıhlmasında Alman sanayi çevrelerinin suç
ortaklığı' Pahl-Rugensteın Verlag, Köln, 1967
Avusturya'daki asıl tehtike, Haider (üstte) gibi bir Hitler
ve SS hayranıj la bir muhafazakâr düzen partisinin ilk kez
iktidar ortakbğma ghişmesi ve bunun Avrupa 'da iktidar
obna hevesiyie yanjp tutuşan çok sayıda muhafazakâr
parti için oldukça çekki bir "moder ohışrurmasıdır.
Kara
tehükenin
ayaksesleriItah/an neo-faşistlerinin Bolonya tren istasyonunu havaya
uçurarak 86 kişinin ölümüne yol açtığı tanhten bu yana,
faşizan aşın sağın, ülkemizdeki 12 Mart, 12 Eylül
dönemlerinden günümüze uzanan zaman dılımi de dahil
olmak üzere çok sayıda ülkede yeniden yükselme eğilımine
girdiği kimsenin saklısı değil. Bunun temel nedenleri
arasında düzen partilennin topium sorunlarına yıllardır
kabul edilebilir çözümler getirmekte başansızlıklan ön
sıralarda yer alıyor. Ancak. aşın sağın ivme kazanarak
Avusturya örneğınde olduğu gibi, iktidara ortak olacak
konuma gelmesindeki zamanlama. yakın gelecekle ilgili
kuşkulan arürmaktadır.
Ultraliberal slstem dayatması
sjjr, 'Bilındîği gibi. para irnparatoriukJannuftümtRinvS^
üîkelerine kayıtsız şartsız dayatmak istediklen ultraliberal -
sistem, şündılık, küreysel boyutlarda kotanlamamıştır.
Dünya Ticaret Örgütü bünyesinde dayatıunaya çalışıian
yeni talan düzeninin, Çok Taraflı Yatınm Anlaşması'nın
tökezlemesinden ve Seattle"da karşıiaşılan sert dirençten
sonra, küresel boyutlarda egemenlik sürecini henüz
tamamJatamadığı söylenebilir. Bu yüzden, uiuslara.
emekçilere, sendikalara giderek yoksul kitlelere keseceği
ağır fatura, yine tam olarak ortaya çıkmış değildir. Ama
bıçak kemiğe dayandığında, emekçi kitlelerin. topium
dışına iölmışlerin, sürekli yoksullaşan halkJann direncinin
nasıl kınlacağının da, hesaplanması, gereken önlemlenn de
şimdiden tasarlanması gerekmektedir. Sosyahst dünyanın
küllerinden yeniden doğmasının önlenmemesinde, siyasal
tslamdan, etnik çatişmalann yanguıına körükle
gidilmesine, kültürel yozlaşmadan, kitlelerin, küresel
ölçüde denetim altrna aiınan medyalar yoluyla
biçimlendirilmesine, yeni askeri oluşumlardan, eskilerinin
kapsamlannın ve etki alanlanmn genişlerişmesine, IMF,
Dünya Bankası gibi kururuşlann Yeni Dünya Düzeninin
dayatılmasında en nıilitan biçimiyle kullaruhnasına, yeni
enerji kaynaklannın geçiş yollannın güvenliğinin
sağlanrnası yönündeki düzenlemelere uzanan düzineyle
önlem devTededir. Ancak bütün bunlar yeterli
görünmemektedir. Hiçbir engel tanımadan talanı küresel
ölçülere taşınmasuun önündeki engellerin ortadan
kaldmhnası, kuşkusuz, kolay olmayacaktır. Ulusal ve
koruyucu devletin küçültülmesine koşut olarak, emekçi
kesiminin zaten bütünüyle yetersiz olan eğitimden sağlığa,
bannmadan emekliliğe, sürekli iş güvenliğinden sendıkal
hakJara uzanan kazanımlannın birer ikişer elinden
ahnmamsı, ultraliberalizmin çengehnde büyük şirketler
kârlannı katlarken yoksul kitlelerin giderek daha da
yoksullaşmasıyla kaçuıılmaz biçimde ortaya çıkacak sosyal
patlamaların etkisiz hale getirilmesinde sermaye düzeninin
düzineyle devreye sokacağı başka önlemler de, kuşkusuz
yok değildir. Bu, bizzat sermaye düzenleri tarafindan
hazırlanan "verimB" ortamlarda yeşeren "a^n sag" giderek
düpedüz faşist güçlerdir. Avrupa'da, faşist partilerin
yükselmeleri olgusu yeni değildir.
İlk modeli Türklye olugturdu
Fransa'da Le Pen ve Megret'nin bazı önemli belediye
başkanlıklannı ele geçirdikleri, İsviçre, Ispanya, Isveç,
Italya, Belçika ve Türkiye'de aşuı sağın gelişme içinde
olduklan bilinmektedir. Yeni ve tehlikeli olan, Haider gibi
bır Hitler ve SS hayranıyla, bir muhafazakâr düzen
partisinin ilk kez iktidar ortaklığı gırişmesi ve bunun
Avrupa'da iktidar olma hevesiyie yanıp tutuşan çok sayıda
muhafazakâr parti için oldukça çekici bir "model''
oluşturmasıdır. Aslında, düzen partılenmn aşın sağ'la ya da
onun bir başka varyantı siyasal Islamla ortaklığa kadar
giden "modefi" ilk oluşturan, çoğunca savlandığı gibi,
Avusturya değil, Türkiye'dir. Bu konuda ülkemizin hakkı
yenmemelidir. Bayan Çiller'in Refah'la ortaklığı, ANAP'rn
kökenı ırkçı küçük bir pratiyı bünyesme alması ve hele son
Ecevit koalisyonu sözü geçen modeün gerçek ilki sayılmak
gerekmektedir. Aynca, burada bir başka ilk de söz
konusudur. Çünkü, seçimlerden bu yana sindirim sistemi
iyice güçlenen Sayın Ecevit ve partisi, oy uğruna, siyasal
İslamın belki de en tehlikelisinin gönlünü hoş tutmanın
yanısıra, aşın sağ bir partiyle ortakhk yapan "ik" "Sosyal
Demokrat" etiketli partisidir. Ünlü Sovyet tarihçisi Lev
Bezjınenski'nin özgün mcelemesınden derlenen bu kısa
yazı dizisi, daha önce gördüğümüz bir korku Fılmini
andırması yanı sun, Hitler'in iktidara gelmesinde kârlannı
katlamak için şeytanla işbirliğine girmekte sakmca
görmeyen "tekelci sermayenin en rutucu, en şoven, en
emperyaast kesöninm" karanlık rolünü ortaya koyması
açısuıdan ibret verici bir belge niteliği taşunaktadır. Bu
konuda tarihin, eskisi gibi tekerrür etmesi, kuşkusuz, uzak
bir olasılık. Ama "canavan doğuran karnın doğurgantağmı
jiürmediği" de ortada.