Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 15 MART 2000 ÇARŞAMBA
OLıAjL.LiAJ\ olay.gorus@cumhuriyet.com.tr
İlerici Tıbbiyelilerin Protestosu
Prof.Dr. MUStafa ÖZYUKT UludağÜniv.TıpFakültesiÖğretim Üyesi
D
ün 14 Mart 2000 idi,ye-
ai binyılda Türk sağlık
ordusunun ilk üp bayra-
mı. Kutlu olsun. Yazının
başlığındakı bayramın
nederu anlaşıldı. Ama
bu cenaze töreni de nereden çıktı diye
soranlara, yazıyı sonuna değin okumala-
ruu öğütlerim.
Avnıpa Bırbğı'ne aday ülke olduk di-
ye düğün bayıam ertiğimiz şu günlerde,
geriye döniip baktığımızda bu hevesimi-
zin hıç de yenı olmadığını görüriiz. Os-
manlı'nın Batıülaşma çabalannın başın-
da, 15Haziran 1826'daarükçûrümüşas-
ker ocağun yenıJeme çabalan gelir. Ye-
niçerilen kaldıran IL Maknmt, bir yan-
dan yenı ve modem bir ordu kurarken bir
yandan da modern bir asken tıp okulu aç-
mayı tasarlamıştır O yıllarda cenahi he-
nüz hekımlikten ayn sayıldığı için, Tıp-
hane-ı Anfire ve Cerrahhane-ı Amire ola-
rak ikd öp okulu 14Mart 1827'deaçılmış-
far. Ülkemizde gerçek anlamda tıp eğiti-
mınin başlangıcı sayılır bu tarih. Gerçi
Anadolu Türklerinde tıp eğitımının baş-
langıcı Selçuklulara kadar dayanır. L KJ-
bçAdanın bzı Gevtaer Nesibe Soltan ve
ölümünden sonra tahta çıkan dyasettin
Keyhûsrevtarafından 1206yılındakuru-
lan ilk sağlık kunıluşu Gıyasıye ve Şifa-
iye denen bu çifte medreseler, yan yana
bir tıp medresesidir. Selçuklular, tarih
sahnesinden silindikleri 1308 yılına ka-
dar Anadolu'nunbirçok yerinde sağlıkku-
ruluşlan yapmışlardır. Yüzyıllar sonra
Hacettepe Üniversitesı'nin öncülüğunde
kurulan Kaysen Tıp Fakültesi 'nın de ay-
nı isimle anılması, bu tarihi gerçekten
kaynaklanır. Selçuklulardan sonra Ana-
dolu birliğıni kuran Osmanlı Türklerinin
ilk hastanesi, 12 Mayıs 1399 yümda Bur-
sa'da açılan Yıldınm Darüşşifası'dır. ilk
tıp tarihçilerimizden Dr Osman Şevki
Uludağ, bu yüzden 12 Mayıs'ı üp bayra-
mı olarak kutlamanuzı uzun yıllar savun-
muştur. Ama Bursalı 12 Mayıs 1399'u,
Amasyalı o şehirde hastanenin yapılış ta-
rihi olan 13O8'i,Sıvash 1217'yiveKay-
serili 1206'yı öp bayramı olarak kutlamak
isterse nasıl bir kannaşa çıkardı ortaya?
Oysa 14 Mart 1827, ülke çapında Türk
üp eğitimının yüzünü tümüyle Batı'ya
çevirdiğini göstennesi açısından önem-
lidir. Ancak bu bayram sevincinin arka-
sında üzüntülü bir başlangıç öyküsûnün
de saklı olduğunu çoğumuz bılmeyız (1).
Birincı Dünya Savaşı 'nda Anadolu 'da gö-
çe zorianan Ermenilerin yer değişürme-
leri (tehcir olayı) sırasında ölenlerin, zor-
la öldürürmüş (katliam) olduğu gibi ipe
sapa gelmez sav üeri sürülerek bundan so-
ruinlu tutulan yöneticilerden bin Boğaz-
lıyan Kaymakamı KemaJ Bey'ın asıldığı
gün, aydın tıbbıyelının yönetıme karşı di-
renış günüdür. Geçen günlerde yıne Fran-
sız Senatosu'nun, gündemine almaktan
son anda caydığı, ısıtıp ıslayıp önümüze
konulan Errneni soykınmı uydurmasının
Tıp Bayramı'yla olan ilgisı şaşırücı de-
ğilmi?
30 Ekım 1918'de imzalanan Mondros
Mütarekesi'nin ardından ülkeyı paylaşan
ve başkent Istanbul 'a yerleşen lülaf Dev-
letlen, görünürdeki kanlı vuruşmalan ön-
lemek yerine, öç almak duygulanyla do-
lu Rum ve Ermenilerin söylediklerine
uyarak suçlu aramaya başlarlar. Vahdet-
tin ve DamatFerit, Rum ve Ermeni olay-
lannın suçlulannı kraldan çok kralcı bir
düşüncesızlilde cezalandırarak hem Itti-
hatçılardan öç almak hem de müttefikle-
rin gözüne girmek için kıvranırlar Vah-
dettin 23 Kasım 1918'de Daily Mail mu-
habirine şöyle konuşur: "Türkrye'de ba-
zı ayasal komiteler tarafiodan Ermenile-
re yapıian muameieyi büyük üzuntnvie öğ-
rendim. Bu gibi kötülükler ile aynı vata-
mn evlarian arasında baş gösteren karşı-
hkh kınmlar kalbimi kırdı_. Bu otayiara
yol açanlarm son derece şiddetle cezaya
çaıptardmasiçinderiıalsonışturmaaçıl-
masmı buyurdum."
Sultan, 8 Ocak 1919'da bu suçlulan
yargılamak ûzere özel mahkemeler kur-
durur ve tngütere Yüksek Komiseri Carit-
horpe'un 10 Ocak tarihlı raporuna göre
maya hazır oMuğunu" bildırir. Bu bağ-
lamda yurdun her yanında kurulan sıkı-
vönetim mahkemelen ışlemeye başlar.
ilk ıdam, Yozgat'takı Ermeni sürgünü
olaylan yüzünden Boğazhyan Kayma-
kamı Kemal Bey'e verilir. Aynı durum-
daki eskı Diyarbakır VaJısi Dr. Reşk ın-
tıhar eder. Bayburt Kaymakamı Nusret,
daha sonra asilır (2).
10 Nisan 1919 Perşembe günü aksam
üzeri Beyaat Meydanı'nda Kemal Bey'in
asılışı bir ulusal yas olur Cenaze, ailesi-
ne verilırken übbıye öğrencileri tarafın-
danTûrklerinBövükŞehidi Kemal Bey"
yazalı bir celenkle karşılanır. Askerler ce-
nazeye selam durur. Mezarbkta, "Mer-
humu nasıl büirsMiiz'' sorusu, bir gûrle-
meyle yamtlanır:
"- Büyük yartseventir, ryibiiriz, Allah
rahmet e\1esin_"
Bu olay, tüm ülkede üzüntü yarattığı gi-
bi, her zaman önder ve aydın olan übbi-
yelinin, gözünü kırpmadan tümü sürgü-
ne gıtmeyi göze alarak Kemal Bey'e an-
lamlı ve büyük bir cenaze töreni düzen-
lemesine neden olur. Bir vatansever ev-
ladına karşı yapıian haksızlığı dile geür-
mek için tıbbiyelinin düzenlediği ve ikin-
ci bir Sultanahmet nutuıgını andıran bu
saygı yüklü cenaze töreni, 1919 yıhnda
böyle acı bir gerekçeyle başlar ve Kurtu-
luş Savaşı'ndan sonra geleneksel 14 Mart
Tıp Bayramı olarak kutlanır. Işte anlam-
h bir cenaze töreninin, insan sağhğryla uğ-
raşan hekun, diş hekimi ve eczacı mes-
lek grubunun 14 Mart Bayramı 'na dönü-
şümöyküsü.
1. BediN. Şehsuvaroğlu, 14 Mart Tıb-
bıyeliler Bayramı. Tercüman Gazetesi,
sayfa2, 12 Mart 1973.
2. Doğan Avcıoglu. Milli Kurtuluş Ta-
rihi, sayfa 1173,1974.
ARADABtR
BULEND KIBMACI
Anadolu'nun 'Savrulan'
Uygarlıgı
, Türk insanının çilesi değil, yüzyılımız bitiyor...
. Savrulmakta olan: Anadolu uygartığıdır.
Çılgın bir "piyasacı" gibi, her alanda üretkenli-
ği vergilendiriyoruz.
"Koruma" attındaki kayıt dışılık vazgeçilen kat-
ma değeri aşmış... öte yanda, yürekleri, kendisi-
ne ceza biçenlerden çok daha temiz o çocuksu
istemleri bile buduyoruz.
Çoksesliliğimiz, parçalanmış toplumun-ezilmiş
bireylerinin ilintisi kadar. Kuşatma ve kadrolaşma
ile "malul" kamu gücü, Manısalarda, Hataytarda
gençlerin bedenini ve cumhuriyetin "rvhunu" çiğ-
niyor... Işkencenin panayırian kuruluyor...
İnsan dimağının tektipleştirilmesinden ucuz iş
gücü devşirilmesine giden haflfmeşrep "kutsallık",
"ölümle" bile bitmez bir tutsaklığı" hazıriryor... Baş-
ka bir karartma tayfından hükümetin akortsuzlu-
ğu yankılanryor
Yasası çıkarken bankalar soyuluyor; Avnjpa pa-
ra biriiğine giderken "döviz ve enflasyon buyruk-
lan" yayımlanabiliyor...
Törene, teşrrfata triryonlar aynlabiliyor da, 29
Ekim'i anma günü "ta$amrf"a takılıyor.
Insanlanmız "borçlu" doğup, taksitte yaşıyor; ço-
ğunlukla da "sosyalleşemeden" ölüp gidiyor...
Buna karşılık, altyapıda "zayıf" bir toplumsal
dokunun üstyapıda "güçlü devlet" olarak okun-
masını dileyen propagandist bir mantık hüküm sü-
rüyor...
Iki ray, Türkiye katannı sürüklüyor Biri kınlgan
bütçesi "yatınm"a değil borcun "faizine" odak-
lanmış, tüketici haklan kısıtlı kalmış, "sosyal dev-
let" anlayışını tedavülden kaldırmış, bir yönetim
anlayışı... öbürü, istikrar uğruna "bastınlmış",
uyum adıma "soydunılmuş" ilişkiler, pazarlıklar..
demetinden başlayıp dış kanşmacılık ile ilkesiz bir
' bağlaşmaya açılan tasanm... Makas aynı.. Tekno-
loji çerden çöpten... Ve "yolumuz"un haritası bel-
li: Yoksulluk ve bağımlılık...
Oysa Anadolu uygarlıgı da Türk halkı da, o ara-
da hiçbir uygarlık ve halk da böytesi bir duruma
layık değil...
Eğer "insancıl sol" temelde, özerk-bilimse! eği-
tim, aileden başlayan demokrasi ve kaynaklann
çevreye etik anlayışa duyariı kullanımı sağlanırsa,
yeni binyılda yeni biryaşam başlayabilir...
öytelikle Türkiye dünya kadar derdi olmaktan
kurtulabilir, dünya da Türkiye kadar bir uygarlıgı
kazanabilir...
DUNYAŞIIRGUNU
2000
Şiir Büyük Ödülü:
FAZIL HÜSNÜ DAĞLARCA
^iir Cunü Bildirisi:
MELIH CEVDET ANDAY
Şiirleriyle:
ABDÜLKADİR BUDAK'CEVAT
ÇAPAN*MÜSLİM ÇELİK'ARİF
DAMAR'HAYDAR ERGÜLEN*MELİSA
GÜRPINAR*TARIK CÜNERSEL*RUŞEN
HAKKI*ARİFE KALENDER*MUSTAFA KÖZ
ŞÜKRAN KURDAKUL*AYTEN MUTLU*AHMET
NECDET*SEYYİJ NEZİR*MEHMET TANER
CÜVEN TURAN
ARAMIZDA BULUNMAYAN ŞAİRLERE
VE DÜNYA ŞİİRİNE SELAM
Açılış Konuşması: •
ALPAY KABACALI
Toplantıyı ve Şiirleri Sunanlar:
IŞIK YENERSU, CÜLSÜM CÖKALP
KÜLTÜR BAKANLIĞI
MODERN FOLK MÜZİCİ TOPLULUĞU KONSERİ
PEN YAZARLAR DERNEĞI
T.C. KÜLTÜR BAKANUĞI'NIN KATKILARIYLA
Aâtûrk Kötür Merkezi Konser Salonu 20 Mart 2000 Saat: 20.00
Gıriş Serbestbr
Aydınlara Günaydın!..
Fatma Hasene SOMER
K
endi iktidarlannmaydınlığıru hal-
lon karanlıkla kalma.'ana haglayan
"sydnTlarla doludur tslam tan-
hi. Her nedense bu kışiler kendi-
lerini "aydm" sanmışlar ve bu ca-
hıllere özgü cesaretleriyle Ku-
ran'a göndermeler yaparak dinın siyasallaşması-
nı besîemişlerdir. Günümüz "aydnu" ise tarikat-
lan sivil toplum örgütü olarak tanımlamış ya da
bu görüşü topluma şınnga etmek için günümü-
zün en etkin toplu iletışım aracını (medyayı) kul-
lanrruştir.
Bugün Hizbullah, IBDA-C, Sakallı Hoca (Ad-
nan Hoca) gibi olaylar tslam tarihi incelendiğin-
de yeni ve şaşılası değıldir. Yeni olan, "sydm"la-
nmızın olayı, 1400 yıllık bir tarihsel gerçeğin
ayırdına yeni varmalandır. Nesiıni'nın derisinin
yüzülmesi, 119l'de babası yaşmda adamlann fet-
vası ile öldürülen maktul Sührev^rdi ya da Ebus-
saut Efendi fetvasıyla başı balta ile kesılen 19 ya-
şındakı Bosnata BaK ya da Hattac-ı Mansur'un
başma gelenleri Hizbulah'tn yaptıklanndan daha
az yabaml (vahşi) olarak nıtelememız olası mı-
dır? Yakın tarihimizde ise, Kubilay'ın kör teste-
re ile canlı canlı başının kesılmesi, herhalde da-
ha az dehşet verici değildır bugünkülerden.
Şenatçı/köktendıncı kıtle, eleştırel aklmı kul-
lanamayan, sorgulamadan uygulayan, şiddeti göz
kırpmadan hayata geçirebilen bir krtle'dır, top-
hun değildır. Mustafa Kemal'in öndeıiiğjnde ha-
yata geçinlen egitim ve öğretim birliğı ile de-
mokratik toplum ohna yönünde harcanan çaba-
lar ne yazık ki yerini, 1950'lerden sonra toprak
ağalannın, eşrafin ve tutuculann temsilcısı olan
iktidann, toplumun "Idtle toplumu" olarak kal-
ması için yapüğı karşı devnmcı hareketlere bırak-
mıştır. Nitekim Fransız büyükelçısı JJ». Garnier
1957 Şubatf nda yazdığı raporda, "Dinin siyaset
alamndabir araçolarak kuBanılma.sı olgusu Men-
deresTe biıükte sryasal bir yöntem dunımuna ge-
tirttmiştir'' demektedir. Unutmamalıyız ki 2 Mart
1959'da Menderes'in müsteşan AhmetSaHh Ko-
rur'un Eyüp Sultan'da verdıği iftar yemeği için
basılan davetiyenin tarihi "2 B»ma7»n 1378"dır.
Erbakan'a kızarken nereden nereye geldiğimizi
anımsamakta sanınm yarar vardır. Kitle toplu-
munda aklın yerini inanç alır ve bu kitle hiçbir şe-
yi sorgulamadan, kendini sûrûkJeyıci hatiplere
teslım eder. Oysa demokratik toplum, tartışan,
eleştiren, sorgulayan ve böylece kamuoyu yara-
tılan bir toplumdur. Şimdi sorulacak soru şudur:
Bu kitle toptulukiannın oluşturduklan, sır sakla-
mak ve seyhe kesin itaat ilkesine dayanan tarikat-
tar sivil toplum kururuşu (STK) mudurter?
STK'ler ilk Amenka'da hayat bulmuş, "ente-
lektüel ve ahbüci amaçlaria kurulan dernek" ola-
rak nitelendırilmışlerdır Günümüzde ise demok-
ratik toplumlann ohnazsaoünazöğeleriolmuşlar-
dır. Şimdi sonımuzu irdelemeye başlayalım:
Tarikatta esaslan sıralarsak 1) Mürit-mürşit
üişkisi geçerlidır. 2) Eşıtlik yoktur. 3) Önderlik-
şeyhbk babadan oğula geçer. 4) Bıreysel irade
Romanlarınız ve ansiklopedileriniz
yerinizden alınır. Tel: 554 08 04
NTV'de BAHARYENIÜG1
LIFESTYLE
www.nty.com.tr
yoktur. S) Amaç, sorgusuz itaati sağlamaktır. 6)
Tüzelkişilikleri yoktur. 7) Demokraük cumhun-
yeti yıkıp, yerine jeriat devleti kurmayı amaçla-
maktadır.
Sivfl toplum kuruluşianmn ise 1) Hiyerarşınin
olmadığı. 2) Eşıtliğin esas ahndığı, 3) Başkan ve
yönetimin seçimle ışbaşına geldığı, 4) Bireysel ira-
deye dayanan, 5) Sivil denetimı sağlamanın amaç-
landığı, 6) Tüzelkişilikleri olan, 7) Devleti yeni-
den yapılandırmayı ya da basb öğesi oluşturup
bazı yanlış ve haksız uygulamalann düzeltilme-
sini sağlamayı amaç edinen kuruluslar olması he-
deflenir Kısaca STK'ler demokratik,tarikatlar ise
tstibdata dayalı kuruluşlardır.
Gırtlağımıza kadar küreselleşmeye battığırruz
şu günlerde yapılacak en önemlı yanlış, devletuı
sadece özgürlüklen korur olmasıdır. Çünkü, eğer
devlet sadece özgürlüklen korursa, bununla bir-
likte eşitsizlikleri de korumuş olur. Sosyal devle-
tın görevı -kaldı mı bılemiyorum- önce insanla-
nn eşıt olabıleceği bir ortamı yaratmak, sonra öz-
gürlüklen korumaktır. Insanlara fırsat eşitliğinin
verilebileceği bir toplumsal düzenın yaraülması-
dıresas olan. Mustafa Kemal Atatürk'e göre: öz-
gürlükler eşit olarak kullamlabilirse uygarlıkta
ilerlenebilir. Önkoşulu da "egitimde firsat eşit&-
ğinden özgürce vararianmaktır." (1) Yaygınlaşan
özel üniversiteler bu mu demek?!. Başkalanndan
farklı, üstün ve ayncaüklı olduklannı, kendileri-
ne hoca değil, hocaefendi dedirterek ya da cüp-
pe, sank, türban ile dolaşarak ancak ifade edebi-
len bu kıtle, adam öldürdüklerinde ise bunu ken-
dilerinm değil Allah'ın ıstedığını söylerler. Ge-
çenlerde ATV'de haberlen
sunarken An' Kırca, şaş kın-
lıkla ve hayretle tBDA-C'nin
kurşunlanrun üzerindeki ay-
ru anlamda yazıyı okumuş-
tur. Oysa bu metin Ku-
ran 'dan ahnrruşOr(Enfal su-
resL 17), şaşılası bir yanı da
yoktur. Türkiye 'yi darül-
harbolarak nitelendiren şe-
riatçı, Türk ınsam ile savas.
halindedir ve çok doğaldır ki
onu öldürmek için cephane-
liğüıı oluşturmaktadu'. Oze-
rine de Kuran'daki ayetleri
yazmaktadrr. Allah adına ya-
pdan her ışte Allah'ın adını
anarak hareket etmekten da-
ha doğnı ne vardrr şenatçı
için? Bunlar eşitlikten nef-
ret ederler. Bu nedenledirki,
Türkiye'de esitlikçi bir top-
lum anlayışı yaratan, sosyal
devletin temellenni atan, ege-
menlik erkini bu bağlamda
ellerinden alan Atatürk'ten
de nefret ederler. Istatistik-
lerincelenirse 1924 ile 1944
arasmda hiç bir tekke-zavi-
ye vd. açılmamıştır. 1946'da
ise kurulan derneklerin
yüzde 1.3'ü dinsel içerikli-
dir. 1950'de bu sayı yüzde
7.1'e, 1955'te ise yüzde
16.8'e çıkmıştır (2). Bu ar-
tışhi7i bugünlen ha7irlamiş-
tır ve şaşılacak hiç bir yanı
yoktur. Bir şey dışındaü!
Atatürk ilkelerine sahte bağ-
lıhk gösteren politıkacılar
bu değerleri feda ettiklerin-
de, temel hak ve özgürlük-
lere yapıian rezilce saldın-
lara karşı tek sözcük bile et-
memişlerdir. Kimdır bupar-
lamentoda rahat koltuklann-
da, en hafif bir olayı bile
çözmekten aciz, halk tara-
ftndan seçilen ve halkın tem-
silcısı olma ıddiasmdaki in-
sanlar?.. Kendilerini o san-
dalyeye taşıyan en iyi ve en
cesur demokratlan, fanatik
köktendincilerin ölüm tim-
lerine terk ederek hiç bir şey
oimamış gibi sınüp gülen-
ler?.. Bu tehditler karşısm-
da net bir tavır takuımayan
politikacılann nasıl bir ahla-
kı vardır? Işte köktendinci-
lik, laiklik ve bilinç özgür-
lüğünün birbirine kanştınl-
masmdan yararlanmış, ken-
disine parlamentodan des-
tekçiler bulmuş, çıkar sağla-
ma yöntemleri de bularak
(okullar, holdingler) zengin-
leşmıştir. Toplumda eski et-
kinliğini yeniden kazanınca
da iktidara tahp olmuştur.
(Not: "Aydın " mtelemesı-
ni Türkçeyeyerleştirdiği için
Sayın tlhan Arsel 'e teşekkür-
lerimle.)
(1) Bknz, Gürbüz Tüfekçi,
Atatürk'ün Düşünce Yapısı.
(2) Bknz: Ahmet Yücekök,
1946-71 Yıllan Arasında ts-
tanbulda STÖ'ler.
PENCERE
Osmanlı'da Musevi
Serüveni...
Papa 2'nci Jean Paul, Hıristiyanlığın 2000'inci
yıhnda kilıse adına günah çıkarttı.
Hıristiyan yalnız istavroz çıkarmaz..
Günah da çtkanr.
Hazreti Isa mazlum bir krşiydi; adına kurulan ki-
lise zalim oldu.
Hıristryanlık 'dünyevi' iktidannı kurduktan sonra
insanlığın canına okumuştur; hele kapitalizmle öz-
deşleştikten sonra sömürgeciliğin ve emperyaliz-
min ideolojisiyle bütünleşen kilise, küresel günah-
kârdır.
Her dinde günah ile sevap sarmallaşır; Musevi-
lik ve Müslümanlık da bu dolambaçlı ikilemden kur-
tulamazlan din adına zulüm, tarih boyunca kanlı say-
falan oluşturur; ama, bu yolda en çok çekenler, sa-
nınm Musevilerdir.
•
Masamda çarpıcı bir kitap duruyor. Lüks bir bas-
kı. Kitap, "500. Yıl VaW7"ncayayımlanmış. Uzunca
bir adı var
"Osmanlı Padişahlan ve Musevi Tebalan"
Kimi yazın ya da dizgi yanlışlan dışında, kusur-
suz bir baskı düzeninde süzme bir özetin bilinciy-
le hazırlanmış içerik beni çarptı.
Serüven Orhan Gazi'yle başlryor.
Orhan, Bursa'yı fethedince, şehirde ilk sinagogun
yapılması için ferman çıkarryor; Arabistan'dan bile
kimi Yahudi Bursa'ya göç ediyor, çünkü rahat ve
güvenilecek bir yaşam ortamı buluyorlar.
Murad-ı Hûdavendigâr, Edirne'yi aldıktan son-
ra Balkan Musevileri kente doluşuyorlar.
Yıldınm Bayezit, Fransa Kralı 6'ncı Şarl'ın
zulmünden kaçan Musevileri Osmanlı topraklanna
yerieştiriyor.
Çelebi SuKan Mehmet, Izmir'i aldığında Yahu-
diler bu güzel kente taşınıyoriar.
Ikinci Murat, Almanya'daki zulümden kaçan
Musevileri Selanik'e yerieştiriyor.
Fatih Sultan Mehmet, Kostantinopolis'i fethe-
dince hem Bizanslı Yahudiler rahata kavuşuyorlar;
hem de çeşitli cografyadan Istanbul'a akın başlı-
yor.
Sultan 2'nci Bayezit Ispanya'daki engızisyondan
kaçanlan buyur ediyor, dalga dalga Musevi göçü
uzun zamanda gerçekleşiyor.
Peki, ya kıyıcıtığıyla ün yapan Yavuz Sultan Se-
lim'e ne dersiniz?..
Roma Senatosu I.S. 60 yılında Yahudilerin Filis-
tin'den sürgün edilmeleri karannı almış, dönüşü de
yasaklamış; Yavuz, Mısırsefennde bu karan kaldı-
rarak bugünkü Israil'in temelını atıyor; Musevilerin
Israil'e dönüşünü başlatıyor.
•
Osmanlı tarihi Hıristiyan zulmüne karşı Muslüma-
nın Yahudileri korumasıyla sürüyor Hıristiyan coğ-
rafyanın fethi, oralarda yaşayan Museviler için bay-
ram!..
Ne var ki Ortadoğu'da Müslüman-Musevi dost-
luğu, Türkiye Cumhuriyeti dışında tarih oldu.
Ya Hıristjyanlık dünyasında Osmanb'dan sonra ne-
ler yaşandı?.. Avrupa'da tüm Hıristiyanlık tarihinde
gerçekfeşen zulümlere taş çıkartan Yahudi soykı-
nmı 20'nci yüzyılda 2'nci Dünya Savaşı ile gerçek-
leşmedi mi?..
Hıristiyanlığın 2000'inci yıhnda Papa 2'nci Jean
Paul'ün günah çıkartarak Yahudilere yapıian zu-
lümler için af dilemesi yerinde bir davranış; ama,
kilise bu işte gecikmiş durumdadır. Laik Batı zaten
savaştan bu yana Yahudilerle içli dışh yaşıyor; de-
mokratik özgürtûkter Kapsamında etnik ve dinsel ay-
nmcılığı kaldıran, inanç değil, akıldın daha başka
deyişle laikliktir.
Laikltğin değerini bilelim.
15 Mart 2000
Bugün depremin
Profesyonel
gonCillulerimiz hâlâ
depremzedelerin
yanında!
17 Ağustostan berı IMECE hosabımıza yaptığınız
yardımlaria pek çok okula. rehabilitasyon
merkezıne ve prefabnk eve bırlikte ımza attık.
Katkıda bcılunan hert^ese teşokkuaı bir borç briınz.
Safter Taşkerrt. Cumhur Özkozaci. Nezıre Turhan,
Gatya Frayman Molnas. Humeyra Komûrcüoğlu,
Beykent Untversrtesı Öğrencılen, Melıs/Tuncal
Kural, llkan Yorgancıoğlu. Bovıs Constractıon.
Kıpa A.Ş., Natıye Bılgın. Kırdar Taahhut VG TIC.
A.Ş.. Uğûr Türümen, Şule Berker. Ufuk Tufanoğlu,
Nurten Tuzluoğulları. Japon Kadınlar Demeğı.
MakbUe Kurdaş, Mustafa Paksu. Emıne Nurşn
Günay. Merve Sanat, Alaattın Şafak Uras.
Fayza Taş, Adil Koçma2, Asuman Özer,
YKB Alcatel.Umar Çakar, Hayım SaJlacan.
Yardvr^annız Içın
|U1İ| 292 r7 27 • 292 M 01
(İş 90nMn ual 10 00 17 00 arası)
GUYAD
GÜRÜN YARDIMLAŞMA DERNEĞİ
YÖNETtM KURULU BAŞKANLIĞI'NDAN
Denıeğımızm 4 Olağan Genel Kurul Toplanüsı 2 Nısan 2000
Pa2ar günu saat 13 30'da Guriın Yardunlaşma Demeğı Mecıdıye-
köy Kültur Merkezi Kat Otoparkı ustu K. 6 No 5 Mecıdıyeköy/ls-
tanbul'dakı adresınde aşağıda yazılı gündeme göre yapıla<akür. Be-
lırülen gün ve saatte çogunluk sağlanamadığı takdırde ıkıncı top-
lantı 9 Nısan 2000 Pazar günü saat 13.30'da aynı gündemle, Me-
cidıyeköy Kültûr Merkezi Konferans Salonu Kat Otoparta üstü Me-
cıdıyeköy/lstanbul adresınde nısapsız olarak yapüacakor. Saym
üyelerin toplanüya kaolmalan saygı üe nca otûnur.
YÖBetim Knrnln Başkam
Fatih Korkmaz
G O N D E M :
1. Açılış, 2. Dıvan beyeti seçunı, 3 Saygı duruşu, 4. Yönetim
KuruluFaahyetRaporununokunması, 5 Malı Bütçe Raporunun
okunması ve ıbrası, 6. Denetleme Kunıiu Raporunun okunması,
7. Yönetun Kurulunun ıbrası, 8 Geçıcı Bütçenın sunulması, 9.
Yenı Yönetun ve Denetım KuruUannın seçunı, 10. Dılek ve
önenler, 11. Kapanış