17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 9 ŞUBAT 2000 ÇARŞAMBA 14 iJL U MX [email protected] 50. ULUSLÂRARASI BERLİN FİLM F E S T1 VA L 1 Yıkhzlarla dohı biryılGÜNERYÜREKÜK BERLİN - Yanm yüzyılı geride bıra- kan Uluslararası Berlin Film Festivali, bu aksam yenı mekânı Potsdamer Platz'da, Marlene Dietnch Meydaru'ndaki Berlı- nale- Palast sınemasında gösterilecek \Vim VVenders'in '•The Miflion Dollar HoteT ismini verdiği yeni fılminin dün- ya prömiyeri ile başlıyor. Amerika ıle Avrupa ve Güneydoğu Asya'dan 16 ül- kenin temsıl edildiğı, toplam 21 filmin gösterilecefı yanşma bölümüne (Wett- bevverb), bu yıl Türkıye'den Nuri Bilge Ceylan'ın "MayısSıkmtKi"adlı fılmı de katılıyor Berlınale'nin resmı bölümü olan ve Altın ile Gümüş Ayı ödüllerinın dağıtıldığı "WettbewerbB in, kısa met- rajlı filmler sınıflandırmasında da bu yıl ılk kez Berlijı'dekı Alman Film ve Tele- vızyon Okulu'na gıden ve son sınıf öğ- rencısı olan genç bir Türk yönetmenin, Nuray Şahin'in "Die Letzte Patrone (Son Fışek)" ısmmı verdiği 6 dakıkabk fılmı de yanşacak Nuray Şahin, senaryosunu da kendı yazdığı bu kısa metrajlı filmin- de kuşaklar arası anlaşmazlığı ve ırkçı- lığı konu edınıyor. Wettbewerb'ın kısa metrajlı fılmler bölümünde toplam 11 çalışma tanıtılacak "VVettbewerb", "Panorama", "Ulusla- rarası Genç Filmler Forumu", "Çocuk Filmleri ŞenliğT,"Veni Alman Filmleri", "Avrupa Film Marketi", "Retrospektif" ve "Hommage" gıbı bölümlerden oluşan Berlınale'de bu yıl yine 600 kadar film gösterilecek. Yanşma filmleri (Wettbewerb) Yanşma bölümüne altnan fılmlenn or- tak özellığının bu yıl "geleceğe yönetik bir arayış," olduğu, "dünle bugünü kar- şılaşUran, tarihi sorgulayan " yapıtlann ağırlık kazandığı bıldınlıyor. Bu amaç- la klasık film öykülennın yenı teknik olanaklarla ve yeni bir estetık anlayışla tekrar e!e ahndığı, ancak alışılagelmış anlatış bıçımınden farklı uyarlamalara özen gösterildığı belırtıliyor. Festivalın açılış filmi olan ve Jeremy Davies,MiDaJ(M>vich,MdGibsoo,Anıan- da Plummer'ın başrollen paylaştıklan "The Million DoDarHoteTde Wim Wen- ders, polısıye bir öykü ıle bırlikte, 2001 yılı Los Angelesı'nın gizemli dünyasın- daki güçlü bir sevgiyi, dostluk, güven ve ihanet çeiişkilen ıçinde anlatmaya çalı- şıyor. Gerçek ıle yalan, yaşam ile ölüm arasındaki anlamı yakalama arayışını sürdürüyor. Romantik bir gerilün filmi olan "The Milüon Dollar HoteTin se- naryosunu Nicholas Klein yazmış. Wen- ders'ın Los Angeles'ta lngılizce çektiğı 122 dakikalık Alman yapımı film, bu akşamkı dünya prömiyerinden hemen sonra gösterime gireceİc. Yanşmaya alı- P A N O R A M A Wim VVenders'in 'TneMfllion Dollar Hotei'i- açılış filmi üstte, PaulThomas Anderson'un Tom Cruise'e Altın Küre kazandıran 'Magnolia'sı - yanda, Anthony MingheUa'run 'TheTalentedMr. Ripley'i - altta Kestival bu akşam Wim Wenders'in 'The Millon Dollar Hotel' filminin dünya prömiyeriyle başlayacak. Bu yıl yanşma filmlerinin ortak özelliği geleceğe yönelik arayış içinde, dünle bugünü karşılaştıran, tarihi sorgulayan yapıtlar olması. Klasik film öyküleri yeni teknik ve estetik anlayışla ele alınıyor. DannyBoyte'un 'The Beach'i ndeLeonardoDi Caprio. Jewison'ın 'The Hurricane'inde Denzei VVashington. nan bir dığer Alman yapımı film ise "Te- neke Trampeften tanıdığımız Volker SchlöndorfTun "Die StUle nach dem Schuss (Ateşten Sonraki Sessizlik)" is- mını verdiği yeni çalışması. "Teneke Trampet" ıle Almanya'ya ilk ve tek Os- car ödülünü kazandıran Schlöndorff bu yeni fihnınde, yıkılan eski Demokratik Alman Cumhuriyeti'nde kendine yeni bir kımlik bulan, ancak duvarlar yıkıldık- tan sonra tekrar geçmışiy le hesaplaşmak zorunda kalan Kızıl Ordu Fraksıyonu (RAF) üyesi bir mihtanın öyküsünü an- latıyor. Böylece Schlöndorff, 70'li, 80'h yıllann, Almanyasrnı sorgulayan poli- tik sınemasına bir yenisini daha eklemiş oluyor. Yanşma bölümüne alınan üç Alman ya- pımı filmden bir diğen ise Rudolf Tho- meadlıyönetmeneaıt "Paradiso-Sieben TagemitaebenFrauen(Paradiso-Yedi Ka- dınla Yedi Gün) r adını taşıyan bu film- de Thome, 60 yaşlanna basan 7 kadın ara- sındaki yabancılaşmayı, "Varolmanın DavanifrnazHafıiliğr esprisiyle verme- ye çahşıyor. ABD'den iddiah isimler var Her yıl yanşmaya büyük iddıalarla ka- tılan ve en azından bir Gümüş Ayı ödü- lü ile evine dönen ABD ise bu yıl festi- valde, Milos Forman, Norman Jenison, OUver Stone ve Anthony MingheOa ile temsil ediliyor. Milos Forman, "ManOn The Moon" ismini verdiği bu yenı filmin- de de yakm Amenka tarihıne eleştirel bir bakış gönderiyor ve ünlü bir komed- yenin yükselışi ıle çöküşünü anlatıyor. Danny De Vrto ve Courtney Love ile bırlikte başrolü oynayan Jim Carrey, anımsanacağı gibi kısa bir süre önce ko- medi dalında en iyi erkek oyuncu seçı- lerek "Alün Kûre" ödülü kazanmıştı. Norman Jewison, bu yıl festivale "The Hurricane" ile katılıyor ve Bob Dylan'ın bir şarkısıyla tüm dünyada tamnan sı- yah boksör Rubin Carter'in dramım ele alıyor. Denzei VVashington'un canlandır- dığı Rubin Carter, suçsuz yere yıllarca ha- pis yatmış, bu ırkçı karar büyük protes- tolara neden olmuştu. Denzei Washing- 31 ülkeden 39 film gösterilecek Yanşma bölümüne girecek değerde gö- rülen, ancak yer darlığı nedeniyle bu bö- lüme alınamayan filmlenn bir araya geti- nldığı "Panorama"da bu yıl toplam 39 film göstenlecek. Dünyanın çeşıtli ülkele- rmden seçilen bu 39 filmden 17'si yine ta- nhle bir hesaplaşmayı beyazperdeye geti- nyor ve geleceğe ışıktutmaya çahşıyor. 31 ülkenın temsil edildiğı "Panorama"daki dığer filmler ise dogrudan bugünle ya da çok yakın geçmışle bağlantı kuruyor ve "bikliksonınbraçazümündeçokazyolalın- dıgı" mesajını vermek ıstıyor. 20 Şubat akşamına dek tam 12 gün sü- recek festivale, bu yıl da Berlinlı sinema- severlenn büyük ilgı göstermesi, en az 3 bın gazetecınin başkentte Berlinale'yi iz- lemeye gelmesi beldenijor. Oliver Stone, Zhang Yimou, Stanley Ktan, Norman Je- wison, Milos Forman gıbi dünyaca ünlü yönetmenlerle Leonardo Di Caprio, Mel Gibson. Denzei VVashingtoa, Anna Thom- son, Anne Brochet ve Jeanne Moreau gıbi sinema oyunculan, Berlın'e gelmesi bek- lenen yıldızkr arasrnda. *Hommage" bö- lümü bu yıl Robeıt de Niro ıle bu-likte Je- anne Moreau'nun fılmlenne aynldı. Bu nedenle Berlin'e gelecek Jeanne More- au" ya görkemli bır töreale sinema onur ödülü olarak Altın Ayı heykelcilığı verile- cek ve 2 bin kişilık Berlınale- Palast sine- masmda sanatçırun 1965yılındaçevirdiği "Modemoiselle*" adlı filmi yanşma dışı gösterilecek "RetrospeknT' bölümü ise bu yıl "Frankenstein" gıbı \apay üısan ile "Tenninator", "Robocop" gibi robot insan filmlerine aynldı. 12 gün süreyle sinema- larda 1920'LyıIlardbnbugüneçekilnıişbu tür filmler gösterilecek. Altın ve Gjmüş Ayı ödüllenni dağıtacak uluslararası seçicı kurulun başkanüğına ise bu yıl Çınlı sinema oyuneusu Gong U ge- tırildi. 1965 doğumlu Gong Lı, Zhang Yi- mou'nun "KızılMısırTarlaları'' ıle ılk kez 1988 yılındi dıkkatı çekmış. daha sonra 1991 yılınd£çevırdiği"KiHİFenerier" ad- lı filmdeki bışanh rolüyle uluslararası üne kavuşmuştu Bu yılkı jün üyelen arasında Polonyalı yjnetmen Aadrzej Wajda ile "CentraldoBrazü" adlı fılmıyle ıki yıl ön- ce Alttn Ayı odülü kazanan Brezilyah yö- netmen VValer SaDes de bulunuyor. Betiinale artıkPotsdamerPlatz'ta Bu yıl bütün dikkatler, ne yeni fılm- lerde ne de Berlin'e gelecek dünya si- nemasının dev isimlerinde.Herkes da- ha çok festivalin yeni merkezini me- rak ediyor. Birleşmeden öncekı Ber- lin'uımerkezi olan Zoo-Palastve çev- resinden aynlarak, bu yıl "birleşen" Berlin'in ortası sayılan ve ınşaat çalış- malan hâlâ süren PotsdamerPlatz'a yer- leşen festıval, 50 yıllık geçmişine ye- ni bir sayfa açmak istiyor. Tarihe bak- nğımızda bunun bellı bır mesaj iletti- ğinı de "çakar" gibi oluyoruz. Çünkü festi\'alin yeni mekânı PotsdamerPlatz, ikı savaş arasında, o zamanki Avru- pa'nın kültür başkenti olarak görülen Berlın'in en işlek, en canlı merkezıy- di. Almanya'nın "Goldene 20'er Jah- re" denilen "20'KAHm YdlarTnın yü- reği burada atardı. Berlin'ın bütün yol- lan bu meydana çıkardı. Avrupa'nın kültür-sanat ve finans adamlan Viya- na-Paris ve Berlin arasında mekık do- kurlardı. Ancak 2. Dünya Savaşı'nda bu meydan, taş taş üstüne kalmayacak şekılde yerle bir olmuş, Berlin'uı iki- ye bölünmesinden sonra ise tam sınır bölgesınde, duvann ikı yanında kaldı- ğı için hiçbir inşaat çalışması yapıla- mamış, o ünlü Potsdamer Platz, yanm yüzyıla yakın bir süre boş bir arazi olarak kalmıştı. Duvarlann yıkılıp ikı Berlin'in yeniden birleşmesinden he- men sonra, tüm Doğu Berlin'de oldu- ğu gibi Potsdamer Platz'ta da yoğun bir yeniden yapdanma çalışmalanna başlandı. Hatta tüm Berlin'in inşaat planlan, Potsdamer Platz'taki devpro- jeye göre ayarlandı. Sopy'nin merkez binası da yer alıyor. Birleşen Berhn'in tam ortasında bu- lunan Potsdamer Platz, yeniden eskı çe- kıcıliğıne ve anlamlı konumuna geti- rilmek isteniyor. Bunun ıçuı Sony ıle Mercedes- Benz holdinglen merkez bınalannı bu meydana diktikleri gök- delenlere taşıdılar. Avrupa'nın en modern ve en büyük beyaz perdeli sinemalan burada açıl- dı. Dünyaca ünlü moda evlerinin bu- tiklen, cam döşeli alısvenş merkezle- n. dev şirketlerin Almanya temsılcılık- leri bu meydandakı postmodern bma- larayerleştırilıyor. Ve sanki Almanya, 3 'üncü binyıl yolculuğuna, dünyanın yeniden kültür-sanat ve finans mer- kezi olma iddialannaburadan, Potsda- mer Platz'tan başlamak istiyor. Gerçi başkentin kalbı henüz burada atmıyor. Hâlâ inşaat çalışmalan bütün yoğun- luğuyla sürüyor. Zaten "geteceğinBer- fin'i"nin 2005 yılında tamamlanacağı, daha inşaat çalışmalanna başlandığı gün söylenmıştı. Uluslararası Berlin Film Festivali 50. kuruluş yıldönümü ıle birlikte ta- rihe yenı bir sayfa açmak, geleceğın Berlın'ine adımını atan ilk etkinlik ol- mak istiyor. Parçalannı birleştırip aya- ğa kalkan "robot" gıbı, Potsdamer Platz, ilk nefesıni Berlinale'yle birlik- te alıyor. ton da bu filmdeki rolüyle drama dalın- da en basanlı erkek oyuncu seçildi ve "Alün Küre" ödülü aldı. Savaş karşıtı Vietnamfilmlerininün- lü yönetmenı Oliver Stone ise bu kez Berlin Festivali'ne Al Padno, Dennis Qu- aid, Cameron Diaz ve Lauren HoUy'nın "başrollerde bulunduklan "Any Given Sunday" ile katılıyor "American Dream" konusunu sık sık tartışma masasına ya- tıran Stone, bu filminde Amerikalılann en önemli boş zamanlan değerlendirme uğraşılanndan bın olan "American Fo- otbalTa el atıyor ve ülke gerçeklerine eleştirel bir bakışla yaklaşmaya çalışıyor. 163 dakikalık bu filmde antrenör rolü- nü üstlenen Al Pacino, ıdealızm ile mad- diyat arasında bocalayan bir tipi canlan- dınyor. "İngiBz Hasta" adlı fılmle bir anda dünya sinemasına ımzasmı atan Anthony MingheDa ise "The Talented Mr. Rip- ley" ısımli yeni çalışmasuıda Patricia Highsmith'ın ünlü bir eserinden yararla- nıyor ve konusu ttalya'da geçen ruhsal ge- rilimli bır fılmle seyirci karşısına çıkıyor. ÇinM Z. Vlmou temsil edecek Tom Cruise'un en iyi yardımcı erkek oyuncu olarak Atan Küre ödülü kazan- dığı Paıd Thomas Anderson'un "Mag- nooa"sı ve LeonardoDi Caprio'nun Tay- land'da macera arayan sırt çantalı bir tu- risti canlandırdığı Danny Bovle'un "The Beach"i de festivalın ılgıyle beklenen filmleri arasında. Fransa ise bu yıl festivale Claude Mfl- kr'in HDTV karnera ile çektıği ve An- ne Brochet'ın başrolü üstlendiği "La cambre des magiciennes (Büyücü Kadı- nın Odası)" ve François Ozon'un "Go- uttes d'eau sur pierres brulantes (Kızgm TaşÜstüne Damla)" ısımli çalışmalany- la katılıyor. François Ozon, ünlü Alman yönetmen Rainer VVerner Fassbinder' in 19 yaşındayken yazdığı ve bır genç ile 50 yaşlanndaki bir ışadamının ilışkıle- rini anlattığı tiyatro oyunundan yola çı- karak çevu-diği yeni filminde, Bernard Giraudeau ile Anna Thomson başrolle- ri paylaşıyorlar. Italyan sineması Lucio Gaudino'nun "Prime hıd deU'alba (Sabahın İlk Isık- lan)", Japonya, AkiraOgata'nın "Dokn- ditsu shonen gasshoudan (Erkek Çocuk Korosu)", Çin, "KmlMjsır Tarlalan" ve "Kızıl Fenerler" ile dünya çapında ün yapan ve Altın Ayı ödülü kazanan usta yönetmen Zhang Yunou'nun yine bir köy dramım ele aldığı"Wo defiıqin mu qin (The Road Home)" ve Stanley Kwan'ın "You shi tiaown (Ada Öyküle- ri)" ıle yanşmada temsil edılecek. Bu yıl yanşmada Rusya'dan da bir film var. Alexandr Proşldn, Puşkin'm 200. doğum yıldönümü nedeniyle çevir- diği "Russkij bunt (Rus Ayaklanıdası)'' ismini verdiği bu filmde, Çar Büyük Kat- harina'ya karşı isyan eden köylüleri an- latıyor. Dıkkatı çeken bır diğer film ise Sırbistan yapımı. Ljubisa Samardziç, "Nebeska Udica (Sky Hook)" adlı bu filmde, geçen ilkbahardakı NATO hava bombardımanı sırasnıda Belgrad'da ya- şananlan bu- baba ile bir grup gencin normal hayata dönüş özlemlerini, gele- ceğe yönelik bakış açılannı anlatıyor. LaetitiaMasson'uıı "LoveMe",Agus- ti VUlaronga'nın "El Mar" ve Jonathan Nossiter'in "Sings And \Vonders" adlı yeni çahşmalan yanşma bölümünde Al- tın veya Gümüş Ayı için koşacak diğer filmler arasında. DEFNE GOLGESİ TURGAY FİŞEKÇİ Göpüntü : Çok satışlı gazete yazarlarının Yılmaz Güney'e yaklaşım biçimleri, bir sanatçının nasıl magazin basınının malzemesi yapılabileceğini göstermesi bakımından ilginç bir örnek oldu. Siyaset, ekonomi, kültür, magazin gibi farklı alan- lann uzmanı olması gereken gazete yazarlannın ki- mileri, nedense kendilerinde her konuda rahatça konuşabilme hakkı ve yeteneği görüyorlar. Bu arkadaşlann bir sorunu tartışırken, konunun gerektirdiği sorumluluk duygulan da olmuyor. Ne denli aykın, sivri şeyler yazarlarsa o denli ilgi uyan- dıracaklannı düşünüyorlar. O zaman gelsin keskin yargılar... Yılmaz Güney'le ilgili ileri sürülen savlardan biri de onun, Türkiye'nin dışardaki görüntüsünü boz- ması. Böyle bir yargıda bulunabilmek için Yılmaz Gü- ney'i, yapıtlannı bırakın, dış dünyada onun, daha- sı Türkiye'nin de nasıl tanındığından da habersiz olmak gerek. Yılmaz Güney, yurtdışında en çok tanınan, film- leri birçok ülkede gösterilip geniş izleyici kitleleri- ne ulaşmış tek sinema sanatçımız. Onun fıimleri olmasaydı, dünyadaki pek çok insanın Türkiye'de film yapıldığından bile haberi olmayacaktı. Yılmaz Güney, ünlenen filmlerinde genellikle yoksul insanlann dünyalannı anlattı. Bu insanlann öykülerinin başka ülkelerde tanınıp bilinmesi Tür- kiye'nin dış dünyadaki görüntüsünü bozuyorsa suç kimin? Yaşar Kemal'in kırk dilde yayımlanan romanla- n hangi insanı anlatmaktadır? Sanatçının ülkesinin insanını anlatması, ülkesi- nin görüntüsünü bozmak olarak nasıl değerlendi- nlebilir? Hem ülkenin görüntüsü nedir gerçekte? Türkiye'yi hiç görmemiş Avrupalı için Türkiye'nin görüntüsü, oralardayaşayan üç milyon insanımız- dır. Banyosunda kurban kesen, otuz yıldıryaşadı- ğı ülkenin dilinı öğrenememiş, çevresiyle hiçbir sosyal ilişkisi olmayan, yalıtık, yabanıl birtopluluk. Bu görüntü, Türkiye'yi Yılmaz Güney'in filmle- rinden daha mı iyi tanıtıyor? Sonra Türkiye, ülkesini soyup yurtdışına kaçan zenginleriyle de çok tanınıyor. Avrupa'nın başta gelen uyuşturucu çeteleri de ülkemizin yetiştirdıği insanlar... Avrupa üniversitelerine, devlet eliyle bilim ada- mı olsunlar diye gönderilen, ama ne gönderildik- leri ülkenin dilini bilen, ne de bılimle bir ılgisı olan insanlan, yalnızcasiyasal yandaş oldukları, birkaç yıl dövizle maaş alsınlar diye oralara yollayanlarboz- muyor mu Türkiye'nin görüntüsünü? . • • • Hiçbir başaTılı sanatçı ülkesini alçaltmaz.. tersi- ne, yüceltir. Bir ulusun uluslararası saygınlığı en başta geliş- tirdiği sanatçılarla ölçülür. Ülkemizin bu alanda elinde çok sınırlı bır malzeme var. Nâzım Hikmet, Yaşar Kemal ve Yılmaz Güney, bu amaçla tutuna- cağprnız en ğü-çiü dallat. -ünlann adı T k f f e " ^ dünyada onur kazandınyor. Onlan küçültmeye çalışan yazarlar, aslında Tür- kiye'yi küçük düşürdüklşrinin bile ayırdında değil- ler. Bir sanatçıya böyle mi yaklaşılır? Bir ülkede insanlar eğitimsiz, işsiz, evsiz, sağ- lıksız koşullarda yaşamak zorunda bırakılmışşa bunun sorumlusu sanatçılar değil, yöneticilerdir. Bu koşullan sergileyen, eleştiren bir sanatçının olmaması ise o ülke için çok daha umutsuz birdu- rumdur. Türkiye'nin görüntüsünü tartışırken basının da durumuna bir bakmalı. Hangi ülkede bizimki gibi iktidarlaria içli dışlı, kamuoyunu aydınlatmaktan çok, oyalayıp yönlendirmeyi kendine görev biçmiş, baştan aşağı magazin haberleriyle dolu, kültür- sanat sayifası olmayan bır basın var? Can Yücel anılıyop X • Kültür Servisi - Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı tarafmdan düzenlenen Kültür-Sanat Akşamlan'nda bu hafta Can Yücel anıhyor. Yann akşam, saat 18.30'da Cevat Çapan, Vecihi Timuroğlu ve Genco Erkal, şaır Can Yücel'ı anma toplantısında bir araya gelecekler. Toplantıda Genco Erkal, Can Yücel şıırlerini yorumlayacak. Genco Erkal, Karaca Tiyatrosu'nda, Yücel'ın şiirlerinden yola çıkarak hazırladığı 'Can' oyunundan bölümler sunacak. (252 63 14) Deneme Sahnesi 30 yaşında • Küftür Servisi - Otuz yıldır Kadıköy Halk Eğitim Merkezi bünyesinde hem oyunlar sergileyen hem de kapsamlı tiyatro eğıtımi veren Deneme Sahnesi, 27 Mart 2000 Dünya Tıyatrolar Günü'nde 30. Kuruluş Yıldönümü'nü etkinlıklerle kutlayacak. Deneme Sahnesi, her yıl yaklaşık 150 kursiyerin katıhnuyla gerçekleştirdiği ücretsiz 2 yıllık tiyatro eğıtiminin yanı sıra son iki yıldır ılkokul çağındakı çocuklara yöneük drama çalışmalan düzenliyor. ^ - - K Ü L T Ü R » Ç İ Z İ K K A M î L M A SA R A C I &•:'1
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle