16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 9 ŞUBAT 2000 ÇARŞAMBA OLAYLAR V E G O R U o L E R [email protected] Islam Urkünç mü? Dr. Oryal GÖKDEMİR C umhuriyet'te (30 Ocak) Deniz Som, Kuran'dan birtakım süreleri ömek göstererek, lslamı zaten sık sık öldürmeyi buyu- ran bir din olarak tanım- hyor. Sözü edilen surelere baktım, tıpa- öp doğru. Sayın Som vermemiş, araş- tmnak isteyenlere kolaylık olsun diye, «yetnumaralannı da yazdım: Ahzap Su- fesi 62; Elhakka Suresi 30-31; Tevbe Suresi 5; Bakara Suresi 131; Nisa Su- resi 89-91; Isra Suresi 33. Peki ama toplumsal olaylara bakıp tüm suçu kitaplarda aramak doğnı mu? Evet, tarih boyunca yapılan ve milyon- larca insanın ölümüne yol açan birçok savaşdinadınagerçekleştirilnıiş. Günü- müzde bile Bosna, Kuzey Irlanda gibi Olkelerde aym etken süregelmekte. Bı- rakınız din kitaplannı, birçok düşünü- rün çağdaş felsefı görüşleri nice canlar aldı. Insanlara mutluluk, eşitlik, sosyal adalet getirme umutlan gözlerimızin önünde nice facialara, kınm ve kıyım- larayol açtı. Bu açıdan bakınca ömeğin Marx ne kadar suçlu? Din kurallan bir yana, devlet kunım- lan ne kadar gerçekçi ve geçerli? Ünlü siyasetbilimci MauriceDuverger, "Dün- yada birçokanayasa tümûyle göstenne- liktir. Ve tanımladıklan rejimin, ülkede uygulananla n-rairtan yakmdanOgpsiyok- tur" demekle kuram ve uygulamanın (teori ve pratik) gûnümûzde bile koşut olmadığını göstermiş olmuyormu? Ko- numuza dönersek, Kuran'ın yapnnmdan yana olmayan, yumuşaklığı öğûtleyen yönlerini de sergilemek, acaba bugün- kü toplumumuz için daha önemli bir gereksinim sayılmaz mı? Örnek: Âl-i Imran Suresi 20: "Cahiflere, üm- milere 'Siz de Islam oldunuz mu' diye sor. tslam dinini kabul ederierse şüphe yok ki doğru yolu bulmuşlardır. Yiiz çe- virirlersesanadüşen,ancak bfldinnedir" Gaşiye Suresi 21-22: "Ey Muharo- med! Arbk sen onlara öğüt ver. Şüphe yok ki sen ancak bir öğüt vericisin. Sen onlann üzerinde bir bekçi veya gözetle- yid değflsm~ 26: Onlann hesaplaruu gönnek bize düşer." Bakara Suresi 272: "EyMuhammed! Onlann doğnı yolafletflmesisana düş- mez. Fakat Allah dilediğine doğnı yolu gösteriıfNisa Suresi 88: *EyMüstüman- lar! Size neohıyor ki münafiklar hakkm- dafldtaraf oldunuz?- Allah'ın yoldan çıkanp azdırdığuu siz doğnı yola getir- mekmiJstersiniz?" Ra'd Suresi 40: "Ey Muhammed! Onlara vaatettiğunizaza- bın birtasmmısanagöstersek de,seni öl- dûrsek de göre\in sadece teblig etmek- tir. Hesap bize aittir." Bunlar gıbi daha birçok ömek göstenlebilir ki, din adına kulun kula ceza vermesi Allah tarafin- dan onaylanmamışOr. Üstelik tslam dı- ni, Mevlana'nın, "Ne edersen et yine gel" demeye getirdiği gibi, her türlü gü- nahın sonunda bağışlanma umudunu verdiğinden, belki biraz da gereğinden fazla hoşgörülüdür: "Kim körülük tşler veya kendine yazık eder de, sonra ,AJ- lahtanbagtşbnmadflerse,ABah'uı mağ- firet ve merfaamet sahibi olduğunu gö- rür." (Nısa Suresi 110). Şimdi mutlaka bırileri, "Bizim kalp doktoru bu konulan nereden biüyor" diye mınldanıyordur. lyi ya, ben de özel- likle bu tepkiyi istiyorum. Hekim ola- rak bazılannca az çok kalburüstü oldu- ğum sanılıyorsa da sosyal konularda, hele hele din bilgisinde sıradan bin ol- duğum besbelli. Ama birtakım gerçek- leri görmek için illa o konunun uzmanı olmaya gerek yok. Okur yazar olmak yeterli. Tabii Türkçe yazılmışsa... "Efendim, Kuran'ın diti çok zordur. Onu herkes anlayamazveçeviremez. CH- sa olsa din uleması yonınüar, mealini açıklar ya da açıklamaya çahşır.** Aman ne tevazu!.. Hiç de öyle değil. Kuran ya da başka din kitabı, ancak belli düzeyin üstünde- ki insanlarca anlaşılsın diye kaleme alın- madı Bilisiz (cahil) bir çöl halkına, ah- lakın, dürüstlüğün, erdemin yollan öğ- retilsin diye gönderildi. Herşey en basıt insanın anlayacağı bi- çimde dile getirildi. Bu din bilginleri (uleması) Allah' ın anlatmaktan aciz ol- duğunu mu demeye getiriyorlar? Ve bu- nu derken kendilerini ön plana çıkarma uğruna, kitlelerin, "nasdoba anlayama- yız" önyargısıyla araya bir duvar örme- lerine neden olduklannı bikniyorlar mı? Hemdenasıl... Bu yüzden: çevirisı eksiksiz ve yan- Lşsız yapılmış, tefsirlerden hadislerden anndınİmış bir Türkçe Kuran ve tabii Türkçe ibadet şarttır. Bu bir. tkincisi, kafası iyice kanşmış olanke- simlerin aydınlatılması içinyıllardır uy- gulamada, Allah'ın ve dinın sadece ce- zalandıran, korku salan bir güç olduğu şeklindeki söylemlere bizler ortak olma- malıyız. Çünkü tslam, Arap Yanmadası'nda Tann korkusuna dönüşmüş olabilir, ama Anadolu'da sevgi kaynağıdır. Üçüncü olarak, kişisel inançlanmız ya da inançsızlıklanmız ayn bir konudur. Şu anda ortada terörün de ötesinde bir toplumsal kavram kargaşası var. Bunu görmezden gelmek ayduı sorumluluğu ile bağdaşmaz. Küreselleşme ya da Tarihin Karanlığma Doğru .y . EminDEĞER T arikatlarveEcevifc Bu çahşmanın dü- zeltim aşamasında DSP Genel Baş- kanı ve Başbakan Bülent Ecevit'in DSP milletvekili adayı olarak gös- terdiği bir kişinin tarikat bağlısı ol- duğuna ilişkin savlar karşısındakı tutumuna anlam verememiştim. Türkiye Cumhu- riycti'nin başbakanı olmanın ötesinde, Cumhuri- 1 yeti kuran partinin (CHP'nin) genel başkanlığını yapmış Bülent Ecevit'in 8 Nisan 1999 günlü Mil- liyet gazetesindeki şu sözleri ne anlama gelir der- siniz? ' • "Ben inançlara saygıta birisi olarak kimseye ta- rikatım sormam, bunu ayıp sayanm." Bu sözler- den önce de "LaikHkten en küçük ödünvermeyen bir parti" olduklannın altını çizen Ecevit'in çe- lişkileriçeren sözlerinin laikiiğe aykın olmanın öte- sinde, laiklikten ödün vermenin ta kendisi oldu- gunu mu söyleyelim. Ya da 30 Ocak 1925 tarih ve 672 sayılı yasanıri yasakladığı tarikatlan meşru- laşördığını mı? Dahası işlenen bij suçu kararttı- ğuumı? Anılan yaSanın 1 'inci maddesi, ikinci fıkrasına göre. "»tarikatlar. bunlaıia UgUi şeyhlik, babahk vb. unvanlar, sanlar ve bu sanlaria ilişkili hizmet gönnek yasaklanmıştır.'' Yani, tarikatlar yasak ol- duğuna göre, kimse bir tarikat baglısı olamaz, ta- rikata ilişkin hizmet göremez. Ecevit'in açıklama- sında; tarikatlarvasakür, kimsetarikatbağnsı ola- maz, bu nedenle böyle birkişinindepartimizle iliş- kisi kurnlamaz demesi gerekmez miydi? Oysa , Ecevıt, "Benim inançlara sajgıın var, kimseninta- rikatmı sormam" diyerek tarikatlara aralanan ka- pıyı daha çok açmış olmuyor mu? Bir başbakan da olsa kimse, cumhuriyet devriminin yasaklaya- rak kapattığı çağdışı bir kurumun mensubu-bağ- lısı olmaya yasalhk tanıyamaz. Bu açıkça suçtur. Bülent Ecevit'in Ufuk'Iuru söyleşisiyle ilgili de- ğerlendırmesuıde, Gülen'ın "Uhısalkimliğimizden kopmadan Ban'ya açdabileceğnnize" ilişkin söz- ' lenyle, "tslam âkminin felsefeden, bilimden ve düfönce özgürlüğünden uzaklaştıkça nasıl bağ- nazbşıpzayifladığını; biryandan medreseeğitnnin- deki darahsm.... Müslüman toplumlara \erdiği za- ran vukufla ve cesaretle açıkladığına ilişkin'' dü- şünceleri nasıl yorumlanmalı dersiniz! Hem de, Ho- caefendi, tslamın Müslüman toplumlannda med- rese ve tekke eğitimiyle canlandınlacağını savu- nurken! Peki "İslaınınCTTenseDiğmi'' medrese ve tekke- de aramanın, siyasal bir motivasyon dışında anla- mı olabilir mi, diye düşünmez misiniz? Medrese ve tekke, ne zaman evrensel oldu? Evrensei olan Islam inanadır. tnancın eğıtimi medreseden geçer diye bir kural mı var dersiniz? Gülen'in, eğitimle ilgili düşüncelerinden bir bölümünün yer aldıgı, kurtuluşumuzu "mekteple medresenin izdivacın- da" aradığı düşüncelenne bakalım. Medrese Os- manlı zamanında amacından saptınlrmş. Hoca söylüyor bunu, diyor ki "Mektep almış başuu bir yere, medrese bir başka yere gjtmiş— akıl kalpten aynhnış.'' Medrese tasavvuflı da kovmuş kapısın- dan. Bu olgu, yahıız medresenin yozlaşmasına ne- den olmamış, kainat kitabı okunamadığı için sa- nat telakkisini de etkilemiş. Şimdi kolejlerbiruya- nışı gerçekleştirecekler, "mektep ve medrese va- ridatmı birerçağbyan gibi büyük bir havuzda bir- leştirerek tasavvufb da, tslamın ruhi havatma so- kacaklar"mış Medreseyle mektebin izdivacının ve tasayvuf- la el ele verişinin sonucu; "yerinde Füsus'ta Muh- yiddin Ibni Arabi gibi konusacak. Yerinde Mek- tubat'ta tmarn-1 Rabbani'yı aratmayacak bir ufuk açılması sağlanacakmış. Boylece, eskiden beri sü- regelen menkıbe Müslümanlığı, yerini geçnıişın üstün insanlanmn anlam yüklü yaşamlannı ve on- lann yaşamlanna anlam kazandıran rubsaLyüce- lişlerinin nedenlerini de öğrenecekmişi/ GeV?ffiiş- te o insanlara üsrünlük ve yaşamlanna «oiam ve- ren ilginç sanal örtekfer de veriyor! • • - - Gençlere ömekolarak gösterdiği AhmetRırfai'ler, AhmetBedevi'ler, HasanŞazefi'ler, AbdülkadirGey- lani'lerden söz açtıktan sonra, bunlann Tann'yla üişkilerini yansıtan şu sanal anlatıyı okuyalım ve düşünelim. Gerçekten düşünelim. Ecevit'in ve öteki yazar çizerlerimizin sözlerinin ne denli ger- çekten uzak ve anlamsız olduğunu! "Bu insanlar yeryüzünde dururken semanın ötesinde, mekân üstü Azrail'in, tsrafil'in azamet- B heykebni görûp, mekân ötesi âlemlerde, kader kalemlerinin sesine şahit ohıyor ve sürekli hususi telefonlarıylaAllah'lamünasebetiçindebahınuyor- lar"mış. Benim bu sözlere ilişkin bir yorumum obnaya- cak. Çünkü, Tann'yla ancak peygamberlerin ko- nuştuğuna ilişkin inanca da aykın bu sanal anlatı için ancak Hocanın din bilgisindekı derinliğe işa- ret etmekle yetiniyorum. Ecevit gibi deneyimli bir sıyaset adamının, "-Jdi- reseDeşme aşamasmdaki dünyada, Avrasya ile bfi- tûnleşmede Türk ulusunun™ anahtar ve köprii is- levi üsrJenecegi bir dönemde, Fethullah Gülen'hu. Batı'va açılırken Asya ile bağlantımızı da güçlen- direceğmi" (1) vurgulamasının, Türkiye'nin çı- karlanyla ilgisini kuramadığmı söylemeliyim. Bu çalışmada belgelere dayanarak değindiğim gibi, bu işin Orta Asya'nın yeraltı ve yerüstü zen- ginliklerinin paylaşılmasına dayalı emperyalist politikalara alet olmanın ötesinde bir amacı olma- dığı, bizim ancak ABD'nin çıkarlan doğrultusun- da bir piyon rolümüz olabileceğini Ecevit'in dü- şünmemesini kabul edemiyorum. Gülen'in Okuüan ve ABD: Fethullah Gülen bir Amerika hayranıdır ve ABD'nin kanatlan altında çırpunr durur. Başı sistemle derde girdiğinde he- men ABD'ye hicret eder. Peygamber de öyle yap- mıştır. Okullannın da ABD'nin güvencesi altm- da açıldığını saklamaz. Bakın nasıl? "Amerikaülar istemezlerse kimseye dünyanm değişikyerlerinde hiçbir iş vapormazlar... Şimdi ba- ZJ gönüllü kuruluşlar dünya ile entegrasyon adına (Bu ibarenin altını çizelim ve unutmayalmı E.D.) gtdip dünyanm değişik yerierinde okul açıyoriar- sa,Amerika'yla çabşüğmız sürece bu projelerin ger- çeklestirilmesi mümkün olmaz." Nederuru şöyle açıklar' "Amerika hâlâ bu dün- ya gemisinin düınenmdeoturan nülietin adıdm" (2) GiUen'in ABDyı kutsayan şu sözlerinı Ecevit de paylaşryor oknalı ki, onunla el ele olmaktan övünç duyuyor. Gülen'e göre; "Amerika daha uztınzaman dünyanm kaderin- de çok önemli bir rol oynayacaktır. Bu realhe ka- bul edflmelidir_. Amerika 'yla iyi geçinmezsenizişi- nizi bozariar." Ecevit'in neden başanlı olduğu an- laşılmıyor mu? Milliyet'teki haberde, Ecevit'in Gülen'in okullannı küreselleşmeye dayanak ve örnek olarak göstereceği yazılı. Peki Davos'a ABD desteğiyle giden Bülent Ece- vit (3) Gülen'in ABD'yle ılişkisinin derecesini iyi biliyor olmalı ki, örneği seçerken dikkatli davran- mış. Ne de olsa Eisenhover bursuyla yetişmiş bir yönetici! Ecevit'in Gülen'in vakıflannı ve okullannı Da- vos'a götürmesi, hocaya sağianması düşünülen evrensel destekle, 28 Şubat sürecıni yırtmak ve ıhm- h tslamameşruluk sağlamak için bulunmuş biryol olmalı. Böylece bir taşla birkaç kuş vurulmuş ola- cak. Askere de mesajdır bu ABD destekli taktik. Bütün bunlardan sonra, tarih sahnesine Karaoğ- lan ve işçi babası imajıyla giren Ecevit. ABD'nin desteğiyle ve Gülen"le el ele. küreselleşme atağıy- la tarihin karanlığına doğru yol mu alıyor, diye sor- madan edemiyorum (•) (1) Eyüp Can, Fethullah Gülen Hocaefendi ile UJuk Turu, AD Yaymcılık, 14. baskı, syf. 173-174. (2) Nevval Sevindi, Fethullah Gülen Hocaefen- di ile New York Sohbeti, Sabah Yayınlan, 1997, syf. 39 (3) 1985 yılında Londra'da lngiliz Grenada TV'siyle Amerikan CBS TV'sinin düzenlediği bir toplanada, sanal bir ada devletinde, öteden beri desteklenen diktatörün Sovyetyanlısı tutumu ne- deniyle, ABD 'nin tehlikeyegiren çıkarlanmn na- sıl korunacağı tartışılır. Çıkarlann korunması sosyal demokrat bir lidere bağlı olduğu sonucu çıkarortaya.Ecevit'inProf.Dr. Çetin Yetkin 'eyaz- dığı bu konuya ilişkin mektuptaki açıklamalan- nagöre; toplantıda, ABD ve tngiltere nin bazı dev- let ve bilim adamlan, CIA ve FBIbaşkanlan, ki- mi komutanlar, Almanyadan da birkaç politikacı hazırdır. Konu tartışılır ve toplantıvı yöneten ABD 'liprofesör birden Ecevit 'e döner ve sorar: "Sayın Ecevit, o sosyal demokrat lider siz olsa- nız kabul eder miydiniz? " Ecevit kabul etmeye- ceğtni söylir, ısrar ederter, direnir. Yönetici Ge- neralHaıg 'e dönerek "Ecevit kabuletmemekte di- feniyor"der. Haig, çokrahattır. Şu ilginçyanıtı, o gûnlerden günümüze uzanan bir gizli planın ayak izlerini aydınlatmıyor mu? "Bizim bu gibi konularda deneyimimiz vardır. Ecevit istemese de biz, uygun gördüğümüz bir çözümü uygulat- manın yolunu buluruz." Bu özet Ecevit 'in Çetin Yetkin 'eyazdığı 3 sayfa mektuptanyapılmıştır. tn- san düşünmeden edemiyor. Ecevit hangi misyo- nunpeşinde? Mektubun tamamı (Prof. Dr. Çetin Yetkin, Türkive'deAskerıDarbeler veABD, Ümit Yayınlan 1995, UfukDizisi, syf. 89-91 dedir.) (*) Yazarın yakında Cumhuriyet Kitaplannca yayımlanacak 'Bir CumhuriyetDüşmanının Port- resiya da Fethullah Gülen Hocaefendinin Derin Misyonu " adlı yapıtından. PENCERE Mandacılık Mirasının Ağırlığı Çarpıcı olsun diye ulusçuluk (milliyetçilik) ol- gusunu ikiye ayıralım: Fabrikalı milliyetçilik.. Fabrikasız ulusçuluk.. • Fabrikalı milliyetçilik Avrupa'da tohumlandı. Aydınlanma Çağı'nın olgusudur. Sanayileşme devrimiyle birlikte türeyen burjuva sınıfının ma- rifetidir; kişinin kul kimliğinden sıynlarak "birey" aşamasına geçişidir; insan haklannın ortaya çı- kışıdır; kilise ögretisinin devlet düzenini yıkan "burjuva milliyetçiliği" içerde demokrasiye açı- lımı sağlarken dışa dönük yüzünde emperyaliz- min itici gücünü oluşturmuştur. Avrupa'da sanayi devrimiyle tohumlanan mil- liyetçilik, başlangıçta ilericiydi; sonradan gerici- liğe dönüştü; çünkü burjuva milliyetçiliği hem ken- di ülkesinde işçi sınrfına, hem dışarda sömürge halklanna karşı acımasızdı; giderek ırkçılığa sü- rüklendi. • Peki, fabrikasız ulusçuluk -ya da milliyetçilik- nasıl ortaya çıktı. Istanbul'un işgal günlerinde lngiliz veya Fran- sız subayı Beyoğlu'nda rastladığı bir Türk'ün yüzünde kırbacını şaklattı: - Pis Türk!.. ' •••*-- O saat Anadolu'da uç vermeye hazır direni- şin milliyetçi tohumlarını Beyoğlu'nda ekmiş ol- du. Osmanh'da fabrika yoktu, sanayi toplumu de- ğildik, burjuva sınrfı da oluşmamıştı; dünyanm çoğu tanm ülkesinde olduğu gibi sömürgecili- ğe ve emperyalizme karşı tepkiyle milliyetçilik bi- linci gelişti. Bu tür milliyetçilik ilericiliktir; çünkü ulusların bağımsızlığı, halkların özgürlüğü, in- sanlann eşitliği düşüncesinden kaynaklanır. Peki, Küreselleşme sürecinde ulusçuluk ne olacak?.. ABD'nin dünya ölçeğinde üfürüp to- zutan egemenliğini yansıtan ideoloji ne buyuru- yor: "- Gezegenimiz tek pazara dönüşürken ulu- sal sınıriar silinecek; ulus devletyok olacak; her ülkenin ordusu kendi halkının başınajandarma olacak!.." Osmanlı şairi ne demişti: "Milletim nevi beşer, vatanım ruyi zemin." Sosyalizm hakça emek entemasyonalizmini düşlüyordu; Küreselleşme'de ise "postkapita- lizm" gezegenimizi tek pazara dönüştürüyor; emekçileri ulus devletlerin sınırtan içine hapse- diyor; Küreselleşme çıkalı beri dünyamızda yok- sullar daha yoksul, varsıllar daha varsıl... • / Mazlum halklar milliyetçiliğinin çıkış noktası- nı oluşturan "yeryüzünde hakça düzen amacı" nasıl gerçekleşebilir?.. Fransa Başbakanı Lionel Jospin 2000 yılına girerken ülkesinin Cumhurbaşkanı'na dedi ki; "- Gemiazıya almış Küreselleşme'ye ve vah- şi kapitaJizme hayıri.." Zepezengin ulus devlet Fransa'nın iktidar sa- hibi bile böyle konuşurken, yoksul Türkiye'nin medyasında ve hükümet koalisyonunda Küre- selleşme'nin kör kör parmağım gözüne reklamı neden yapılıyor?.. * - * Neden mi?.. ..' :. -•'• • Bizim ulusal bağımsızlık göreneğimiz var; ama, mandacılık geleneğimiz az buz değildir... Mandacı kendisine efendi arar... x Şimdi buldum sanıyor. ; '*• SPK ve Türk Ticaret Kanunu gereği yayımlanması zorunlu ilanlannız için Cumhuriyet size özel bir fiyat sunuyor: Türkiye Baskısı Brüt st/cm 20 $ Bllgl İçin. (0212) 513 84 60-61 513 95 80 514 07 53 FakS: (0212) 513 84 63 Cumhuriyet Anlayarak Analım Y.EkremTATU Yük. Müh. Mimar S evgili Uğur Mum- cu'yu, yaşamdan bombayla uzaklaştın- lışının 7. yılında 7. kez anı- yoruz. Geçen 7 yüda: - "KatiDerinyakalanma- sı deviefin namus borcu- dur" diyen devlet adamla- n, bırakın borçlannı öde- meyi, ilk taksifi bile yatır- maddar. - Anma günlerinde "Kahrolsun faşizm" diyen bizler, bırakın faşizmi kah- retmeyi, bölünmüşlük ina- dınuzla birbirimizi kahre- derek faşizmi iktidara taşı- dık. - Hep birlikte söylediği- miz "Ankara'nın taşına bak* marşında "üyan uyan Gazi Kemal" diyoruz da neden hâlâ uyuyoruz, an- layamıyorum. - Ve ne acıdırki toplumu uyandırma işlevini demok- rasi güçleri değil de Hizbul- lah katliamlan yapıyor. - Uğur Mumcuhiç değil- se anma günlerinde 7'den 77'ye herkesi bir araya ge- tiriyor, ama onun özlemi- ni duyduğu, yaşaniı boyun- ca gerçekleşmesi için uğ- raş ve carunı verdiği tam bağunsız ve gerçekten de- mokratik Türkiye'yi kur- mak için neden ortak aklı- mız bizleri bir araya geti- remiyor? - UğurMumcu'yu 7. kez, 77. kez sonsuza kadar ana- cağız; ama ne olur onu hiç değilse bir kezcik anlaya- lrm, onun ideallerini yaşa- ma geçirelim. 14 Şubat 2000 14 Şubat 2000 14 Şubat 2000 14 Şubat 2000 14 Şubat 2000 "SEVGtLtLER GÜNÜ" (St. Valentine's Day) Itiraf edeyîm kî geçen yüzyılda seni ciana az seviyordLtm!... Ben de!.. Sevgi sözcükleriniz, sevgi dolu bir günde Cumhuriyef ile ulaşması gereken " sevgiliye..." ulaşacak. 1 st. (3.6 cm.) X 5 cm.'lik ilanlar 10.000.000 TL. (KDV dahil) 1 st. (3.6 cm.) X 2.5 cm.'lik ilantar 7.000.000 TL. (KDV dahil) Bilgi için : Ahu Heper Medya C Türkocağı Cad. 39-41 Cağaloğlu-Istanbul Telefon : (0212) 513 84 60 - 61 Faks: (0212) 513 84 63 14 Şubat 2000 14 Şubat 2000 14 Şubat 2000 14 Şubat 2000 14 Şubat 2000
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle