Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet
Imtiyaz Sahibi: Berin Nadi
Genel Yayın Yönetmem: Orhan Erinç
9 Genel Yayın Koordinatörü: Hikmet
Çetinkaya 9 Yazıişleri Müdürü. tbrahim
Yıidız • Sonımlu Mûdür: Fikret llkiz
9 Haber Merkezi Müdürü: Hakan
K«ra • Görsel Yönetmen: Fikret Eser
lsnhbarat. Cengjz Yıldınm • Ekonomr Özlem
Yüzak • Kültür. Handan Şenköken • Spor:
Abdülkadir Yücelman 0 Makaleler: Sami
Karaören # Düzeltme Abdullab Vazıcı •
Fotoğraf: Erdoğan Köseoglu 0 Bilgı-Belge.
Edibe Buğra • Yurt Haberien Vlehmet Faraç
Yayın Kunılu llhaa Selçuk
(Başkan), Orhan Erinç,
Hikmet Çetinkava, Şükran
Soncr, tbrahim Yütnz, Orhan
Bursalı, Mustafa Balba>,
Hakan Kara.
Ankara Temsilcisi. Mustafa Balbay Atatürk Bulvan No:
125, Kat:4, Bakanlıklar-Ankara Tel: 4195020 (7 ha«), Faks:
4)95027 • lzmir Temsilcisi. Serdar Kıak, H. Ziya Blv.
1352 S 23Tel.4411220, Faks:4419117»AdanaTemsilcisi:
Çetin Yiğenoğlu, tnönü Cd. 119 S. No:l Kat:l, Tel: 363
12 ll,Faks363 12 15
Müessese Müdürü: Üstün
Akmen 0 Koordinatör:
Ahmet Korulsan 0
Muhasebe: Bülent Yener
0 Idare: Hüseyin Gürer
0 Satış: Fazilet Kuza
MEDYA C: • Yönetim Kurulu
Bışkanı - Genel Mûdür: Gölbia
Erduran V Koordinatör Reba
Iptman • Genel MüdurYardımcısr
SevdıÇoban Tel- 514 07 53 -
51395 80-513846(^61,Faks:5I38463
Yayımbnan >e Basan: Yenı Gtın Hâber Ajansı, Basın ve Yavuıcılık A Ş
Türkocağı Cad 39 41 Cagaloglu 34334 Islanbul. PK. 246 - Sırkecı 34435 lstıuıbul
Tel (0/212) 512 05 05 120 hat)
Faks (0/212)513 85 95 www.cumhuriyet.com.tr 6ŞUBAT2000 Imsak:5.35 Güneş: 7.04 Öğle: 12.25 Ikindi: 15.07 Akşam: 17.33 Yatsı: 18.56
Amerika güzeli
• Bayan Tennessee güzeli
olarak katıldığı Bayan
Amerika 2000 GüzeNik
Yanşması'nda birinciligi
kazanan Lynette Cole, tacmı
giydıkten sonra bile
heyecanmı gizleyemedi. 21
yaşındaki hukuk öğrencisi
gelecek Mayıs ayında Güney
Kıbns'ın Nicosia şehrinde
yapılacak Kainat Güzellik
Yanşması'nda ülkesini
temsil edecek. (Reuters)
Körfezde deniz
kirlHiği
• KÖRFEZ (AA)-lzmit
Körfezi'nin Tütünçiftlik ve
Yanmca sahillerindeki
kirlenmenin, son günlerde
arttığı bildirildi. Körfez
Belediyesi Zabıta Müdürü
Zeki Nihan, kirlenme ihban
üzerine harekete geçtiklerini
ve Yelken Kulübü
civanndaki sahilde, evsel ve
petrol ürünleri atıklanyla
karşılaştıklannı söyledi.
Fabrikalann. kimyasal ve
diğer sanayi atıklannı
genellikle gece saatlerinde
körfeze bıraktığını bildiren
Nihan, kirlenmede, körfez
açıklannda demirleyen
gemilerin sintine sulannın
da önemli katkısı
bulunduğunu kaydetti.
Türkjye ortak
üHce
• BERLİN (AA) -Türkiye,
Âlmanya'nm Dresden
kcntinde düzenlenen turizm
fuarına 'ortak ülke' olarak
katıldı. 34 ülkeden yaklaşık
505 tur operatörü seyahat
acentesi ve uçak şırketinin
katıldığı turizm fuannın
açılışında konuşan Turizm
Tanıtma Müşaviri fermani
Lygun. Türkiye'nin dört
mevsıme uygun seyahat
ülkesi olduğunu vurguladı.
Uygun, Türkiye'ye giden
turist sayısının her geçen yıl
arttığma dikkari çekerek bu
yıl Almanya'dan 2.5 milyon
turistın beklendiğini belirtri.
'Scottybaba
okıyor
• LOS ANGELES (AA) -
Lnlü televizyon dizisi Uzay
Yolu'nda, sempatik gemi
mühendisi Scotty rolünü
o)Tiayan James Doohan, 80.
yaş gününü kutlamaya az bir
süre kaia, üçüncü kez baba
olmaya hazırlanıyor. Yeni
yaşma mart ayının 3'ünde
girecek Doohan ile 44
yaşmdaki eşi Wende'nin
bebeklerinın, 1 Nisan günü
dünyaya gelmesi bekleniyor.
Daha önce 21 ve 23
yaşlannda iki erkek evlat
sahibi olan James ve Wende
Doohan çiftinın bu kez
kızlannın olacağı bildirildi.
Aile sevgisinden yoksun ortamlardayetişen çocuklarşiddeteyatkın oluyor
ŞİDDET TIRMAMŞTA• Prof. Dr. Özcan Köknel, çevre koşullanna
paralel, beküentilerini engelleyen işsizlik,
enflasyon gibi olumsuzluklar karşısında düş
kınklığına uğrayan insanlann öfkeye kapılarak
saldırganlaştığını söylüyor.
VURALAHI
Ülkemiz son yı1larda şid-
det ögelerine bürünmüş bir
toplum göriintüsü sergiliyor...
Özellikle büyük kentlerde bu
olgu belirgin bir biçimde ya-
şanıyor. Türkiye'nin genel
görüntüsü içinde insan öldür-
me, cinsel suçlar, uyuşturu-
cu ve alkol kulianımı, hırsız-
lık, gasp olaylan başını al-
mış gidiyor... Dışa bagımlı-
lığın, enflasyonun, emek sö-
mürûsünün, gerici eğitimin
ve de sosyal güvencelerden
yoksun bir sistemin dokusu-
nu oluşturduğu bu yaşam bi-
çiminde bunalan insanlan-
mızın dışavurumu şiddette
odaklaşıyor...
Kuşkusuz aile bireyleri
içinde çocuk, gelişme siire-
cinde kimiiğini ararken, ebe-
veynlerin yanlış tutumlan
içinde nasıl bir sosyal uyum-
suzluğa sürükleniyorsa, top-
lumlan yöneten devlet biçi-
minde siyasal iktidarlann bas-
kıcı, yıkıcı ve ahlaksal ku-
rallan çiğneyen aldınşsızlığı
da toplumlar üzerinde olum-
suz etkisini yansıtmaktadır.
ÎÜ Tıp Fakültesi Psikiyat-
ri Bölümü emekli öğretim
üyesi Prof. Dr. Özcan Kök-
nd, Türkiye'de şiddet olayia-
nnı ortaya çıkaran pek çok ne-
denin varlığına değinerek şid-
detin analizini şöyle yaptı:
"Ülkemizde özeUikJe 1967
yıündan bu \ana şiddet olay-
lanndagittikçeartan birgra-
fik yükselmesi görüyoruz.
Çevrekoşullannaparaiel,htz-
h nüfus artışı, yaşanan göç ol-
gusu, kişilerin amacını, bek-
ientilerini engelleyen işsizlik,
enflas>on gibi olumsuzluklar
karşısında düş kınkliğına uğ-
ra>an insanlar öfkeye kapı-
larak saldırganlaşryor. Bu da
şiddetin çekirdeğini oluştu-
ruvor. Şiddet çokyönlü biri-
kimlerin nedenidir de aynı
zamanda- Bu,önceçocuktuk-
tan ergenlik çağına geçerken,
biyolojik değişiklikler ile be-
den gelişmesindeki hıziı bir
süreçteseksüel farklılaşma ve
faaliyet sırasında bir dizi psi-
şik ve psikososyal sorunlar
ortaya çıkar. Eğer bu ortam-
da, ruhsal uyum güçlükleri
ile karşılaşıp bunu atlatama-
dığı takdirde, çocuk davra-
nış bozukluğuna yöneiir ve
bu eğilimler toplumun deger
yargılan ile çatışır. Burada
baş sonımlu çevre anne-ba-
ba ve okuldur."
Pedagojr profesörü Dr. Ha-
luk Yavuzer. "Saldırganlık
insan doğasında var olan bir
dürtüdür" diyerek görüşle-
rini şöyle açıkladı:
"Nevar ki,toplumumuzda
çocuğtın eleaiınış biçimi veço-
cuk yetiştirme tutumlanmız
konusunda yapılan araştır-
malara dayanılarak ileri sü-
riilenfikirlerdeortak nokta-
lar, çocuğa karşı geleneksel
tavır alışlann baskılı ve kısrt-
layıcı olduğu, kızlann daha
çok boyun eğen bir kimlik ge-
liştirecekşekUdeyetistirildik-
leri, erkekçocuklara aileiçin-
de daha çok değer verüdiği
şeklindedir. Ataerkil aile dü-
zeni içinde, çocuğa düşünce-
lerini serbest şekilde ifade et-
me olanağı tanınmamakta-
dır. Budurumdaçocukdeğer-
siz olduğu düşüncesine kapı-
lacaktır."
Aranjman akımının yaratıcısı Sezen Cumhur Önal müziğe dönme karan aldı
Esldgünkrden esen romantizm# 1960 yılında Istanbul
RadyosıTnda sunuculuk
yaparken en sevilen, en
tanınmış, en popüler
yabancı parçalara Türkçe
söz yazmaya başlamış. Halk
bundan büyük zevk alınca
Fecri Ebcioğlu ile devam
etmişler aranjmana. Yerli ve
yabancı birçok sanatçıya
şarkı sözü yazan Önal,
bugün Türkiye'de 'beste ve
güfte yoksulluğu'
yaşandığını söylüyor.
istanbul Haber Servisi - Maçka'da
bir apartmanın 13. katı. Eski günler-
den tatlı bir esinti, sıcak bir roman-
tizrn sinmiş klasik eşyalarla döşelı
eve. Kıyıdan köşeden görünen video
kasetleri, dosyalar, kitaplar ve gaze-
telerle yan arşiy havası taşısa da, rad-
yo günlerine damgasını vuran bir us-
tanın müzikle geçen hayatını solu-
mak mümkün. Bu usta kim mi? O, Se-
zen Cumhur önal...
Sözlerine, şarkı sözü yazma nok-
tasına nasıl geldiğini anlatarak baş-
hyor Önal:
"1960>ıhnda İstanbul Radyosu'nda
sunuculuk \aparken, baa ünlü şar-
kıcılann, şarkılannı birkaç dildesöy-
ledigidikkarimiçekrive NedenTürk-
çe söylenmesin' diyedüşünerekşar-
kı sözü yazarhğına başladım."
Birçok şarkıcının, kendi zoru ile
Türkçe şarkı okuduğunu söyleyen
Önal, o dönemde "Nathaüe"yi, "Ne
me quhte pas"yı,"If you go away' "i
söylemenin marifet sayıldığına dik-
kat çekerek devam ediyor:
"Aranjman dîye bir akım başlattık.
Mecburduk, çünkü besteci yoktu. En
sevilen,en tanınmış, en popüleryaban-
cı parçalara Türkçe söz yazdık ve hal-
kuı bundan büyük zevk aküğuu gör-
dük. Rahmetli Fecri Ebcioğlu veben
bu gerçek doğrulrusunda hareket et-
tik.llkşarkım,Sacha Disdel'eyazdı-
ğım "Kime Derler Sana Derler" idi
vebüyük ilgigördü. Yerliyabancı bir-
çok sarkıcrya söz yazdım. Sonrasm-
da, Türkiye'de büyük geüşmeler ol-
du. Selmi Andak, Melih Kibar, Ba-
nş Manço ve Sezen Aksu gibi beste-
dlerçıkü.
'Ben yapüm, oldu' degü
Şansın da rolü büyük tabii. Yoksa,
' Ben yaptım, oldu' degfl yanL Benim
Johnny Hallyday'in yanuia bOe git-
Önal, Fecri Ebcioğlu ile yerli ve yabancı bir çok sanatçıya söz yazmıştı.
mem zordu. Ardından Berkant, Er- tite yok. Türü arabesk bOe olsa mü-
tan Anapa, Özdemir Erdoğan, Selçuk zikte kaliteyi getiren, notalara doğru
liral, Kamuran Akkor ve Nilüfer'e ka- basmaktır. Bugün müzik de yapılnu-
dar ilk plaklannı ben yaptun." yor zaten."
*Aşk eski bir yalan"
Sözlerin» yazdığı "Aşk Eski Bir
Yalan"dan ikı tane Türkan Şoray fil-
mi yapıkhgını, kendisinin ise değil pa-
ra almak, afişe isminin dahi yazıl-
madıgmı gülerek anlatıyor ve devam
ediyor: "ÇokdeğerUsanatçılaraşar-
kımı okuması içih izin vermediğim
oldu. O şarkıcılar bundan dolayı ek-
silmedüervedeğeıierinden debirşey
kavbetmediler elbette ama, benim de
kendime göre kriterlerim var. Her-
kes tebrik edip, öptü. Öpülmekten
bıktığım için söz \azma> ı bıraktım."
Bugün herkesin ehni cebine attığı-
nı, boş bulduğu takdirde de doldur-
mak için her yola başvurduğunu söy-
lüyor ve bir özlem bulutu gelip geçi-
yorgözlerinden...
"Geçmişi düşününce çok üzülüyo-
ruıri. Çünkü, Türkiye'de her şey var
ama müzik yok. Müzik olsa bile ka-
KekülTnin şartası
6 ay içinde birçok şarkıcı çıkma-
sına rağmen, sadece Murat Kekilli
ile Ebru Yaşar'ı alkışladığını söyle-
yen Önal, Kekilli'nin "Bu akşamölü-
rüm" adlı şarkısını "Olaganüstügii-
zeL Dört yüdız*' diye nitelendiriyor.
"Türkiye'de şarkı sözü yazan yok-
sulluğu yaşanıyor, beste yoksulluğu
yaşamyor. Besteyapabilenler de kar-
şıügını alarruyorlar.
Bir keresinde Çetin Altan bana.
'Paris'te yaşasaydın şaton olurdu' de-
miştj. Gerçekten öyle. Tanıdığım ya-
bancı bir şarkı sözü yazanna ydda
60-70 tane şarkı >azdığımı söyleyin-
ce, iskemlesinden düşüyordu nerede
ise. Çünkü o, yazdığı bir tek şarkı sa-
yesinde Musteng almış sırtüstü yat>-
yordu. Göreceksiniz nasıl işler yapa-
cağım. Dönüyorum. Bu pi\ asada şar-
kı,müziknasılyapıhr göstereceğim."
17:00 (4.
01.00 (5. maç)
STAND-UP DEĞİL PHILOS-UP
Felsefenin nöbetîııi
tutan adam: Zeki Taş
Kabiolu yaymda, S bandı 5. kanakta. Hemen arayın: (0212) 355 55 55
İstanbul Haber Servisi -
Yön FM'de I996'dan beri
"ıNöbetçi Felsefeci" adlı rad-
yo programı yapan ZekiTaş,
stand-up gösterilerinin yo-
ğun olduğu bir dönemde
"gırgmna yaşamak" anla-
yışına karşı. kendi deyimiy-
le philos-up yapmaya başla-
dığını belırtiyor. tnsanlara
felsefenin anlaşıhr olduğu-
nu gösterebilmek, insanlan
felsefeye yaklaştırabilmek, felsefenin kor-
kurucu olmadığını kanıtlayabilmek için
"Nöbetçi Felsefeci" adlı radyo programmı
sahneye taşıdığını anlatan Taş, gösterisin-
de her ay felsefenin farklı bir sorusunu ele
alıyor.
İstanbul Üniversitesi Felsefe Bölümü
mezunu olan Zeki Taş, kendini "felsefe evi-
nininşaatuıdaçahşan birişçi" olarak tanım-
lıyor. Harap, yıkık dökük bir felsefe evi-
nin inşasının yürümesi için gereken yerle-
re harç koyduğunu, gereken yerlerdeki çı-
kıntılan da kırdığını belirten
Taş, felsefenin popülerolma-
sını istiyor.
Insanlara fark ettirmeden
felsefe tarihini anlattığını be-
lirten Taş. "Kendi dilimize uy-
gun birfelsefejapma çabasın-
dayun. Felsefeji herkes kolay-
cayapabilir. Bu, insan olmak-
la. merak ermekle ilgilidir. Be-
nim,tarlada çalışan insanada
Kant'ı anlatabilme kaygım
var" diye konuşuyor. Taş, bazı akademis-
yenlerden
u
Fdsefeyia>ağadüşürüyorsun"
şeklinde tepkiler aldığını söyleyerek şöy-
le devam ediyor: "Felsefeyi halka indir-
mek, ayağa düşürmekse, 'evet' düşürüyo-
rum. Felsefe hayattan çıkmıştır. Ben deonu,
tekrar çıktığı >ere. hayata geri döndürme-
yeçaüşıyorum. Felsefı açıdan 'ortaçağ'ıya-
şayan bazı akademis>cnlcrimiy, anlaşıla-
mayan kavramlarla felsefenin içini boşaltı-
yorlar. Ben, felsefi kavramlan havatın içi-
neçekerek, felsefenin içini doMunıyorum."
GÖZÜM SEYREYLE /IŞIL ÖZGENTÜRK
Bir büyücü: Ara Güler
Ara Güler her röportajında, her
kitabında "Ben bir ibtoğrafçryım''
diye söyleyip yazsa da kimseler
ona inanmadı. Inadına, Fotoğraf
dergisinin okurlan, Türkiye'de
100 Yılm FotografSanatçısı Ödü-
lü'nü ona verdiler ve herkes yü-
rekten bağirdı:
"Yaşasın ustatena ustası Ara
Gûler!"
Ara Güler'i bilenlerbilir. Bil-
meyenlere onu nasıl anlatmalı?
Ansiklopedik tamma göre Ara
Gûler, tam elli yılını fotoğrafa,
fotoğraf sanatına vemniş biremek-
çi ve büyük bir sanatçıdır.
Yazının başında da söyledim,
o her yerde, her zaman "Fotoğraf
bir sanat değil, ben de bir sanat-
çı değfiun" dese
de kimseyi kan-
dıramaz, çünkü
fotograflan onun
ne denli usta bir
sanatçı olduğu-
nubangırbangır
bağınr. Aslında
o, elinde fotoğraf
makinesi, dola-
şıp duran bir
dünya gezgini-
dir. Her yere gi-
rip çıkar, herke-
si görür, herkes-
lekonuşurvehi-
kâyesini yakala-
yıverir. Işte o an,
makineyle Ara
Güler'in bütün-
leşriği andır. Ara
Güleryeni bir hi-
kâye yazmıştır,
pardon fotoğraf-
İamıştır.
Makinesi ara-
cılığıyla hikâye-
leranlatan bu bü-
yük ustanın kıy-
metini yeryü-
zûnde bilmeyen yoktur. O kendi
ülkesinin kanndan, kışından, top-
rağından, sesinden, renginden ve
insanından yola çıkıp dünyanın
bütün topraklanna, karlanna, ses-
lerine, renklerine ulaşmış ender
sanatçılardandır. Dünyanın cüm-
le meşhurlan onun objektifine
poz vermekten güriır âûyrhuşlâr-
dır.
Ama o, bu meşhurlar içinde en
çok kendi kuşağının meşhurlan-
nı sever. Onlan öylesine sever ki,
objektif bu sevginin karşısında
ne yapacağinı şaşınr ve artık ob-
jekîif olmaktan çıkar, kocaman
bir yürek olur.
Beyoğlu ve ada çocuğu SaftFa-
ik, bıçkın delikanlı Orhan Ke-
mal, Toroslar'm heybetini İstan-
bul sokaklanna taşıyan Vaşar Ke-
mal, gelmiş geçmiş sanatçılann
en çocuğu ABye Berger onun fo-
toğraflannda tam kendileri gibi-
dirler. Sıcak, dost, çocuk ve de-
likanlı.
Ara Güler'i fotograf çekerken
seyretmek ayn bir keyiftir. Öyle
pek de büyük olmayan fotograf
makinesi boynunda, eli deklanşör-
de bir o yana sıçrar, bir bu yana
ve birden bir "çrt" sesi duyulur ve
hikâyeler başlar.
O hikâyelerde kimler yoktur
ki, yağ iskelesinde iş bekleyen, ki-
mi zaman geride bıraktıklannı
düşünüp gözleri yaşaran hamal-
lar, her biri bir tarih olan Osman-
lı mezar taşlannın bulunduğu bir
mezarhkta kolu kopmuş bebeği-
ne sımsıkı sanlmış dans eder gi-
bi dolaşan bir kız çocuğu, Eyüp
Sultan'da dilekleri olması için
kendilennden geçmiş dua eden ka-
dınlar, Tophane'de fotoğraf ma-
kineli Ara Güler'i gördüklerinde
her türiü taşkınlığı yapan erkek ço-
cuklan, Merkez Efendi Mezarlı-
ğı'nda oturup belki de en çok ölü-
mü özleyen ihriyarlar, Ayvansa-
ray'daki evinin önünde hava atan
çöpçüler kralı, Beyoğlu'nda bir
pasaj kahvesinde, durmuş bir za-
manda ağir ağır kahvelerini yu-
dumlayanlar, Eminönü'nde kar-
da kıyamette yol almaya çalışan
at arabalan, bir elinde tabanca
öbür elinde ekmek tutan oğlan
çocuğu, Beyoğlu'nunnesli tüke-
nen barlannda fasıl okuyan hanen-
deler, onlara eşlik eden çalgıcılar
grubu, Nemrut'ta da binlerce yıl-
dır insanoğlunun değişmez ma-
cerasmı büyük bir vakarla izleyen
tannlar, boşlukta sadece o var-
mış gibi duran tshak Paşa Sara-
yı ve daha binlerce hikâye, bin-
lerce insan, binlerce tann.
Onun fotoğraflannın bulundu-
ğu kitaplara bakarken insanm ba-
şı döner. Çünkü birden insanoğ-
lunun büyük macerası gelir sizi
bulur ve siz o maceranın bir par-
çası olduğunuzu hissedersiniz. O
fotoğraflarda insana ait her şey,
her duygu gelir size çarpar:
Kızgınlık, özlem, aşk, sevgi,
acı, yalnızlık, dostluk, hırs, kıs-
kançhk, umut, kader. Yani bızi
insan yapan ne varsa onun fotoğ-
raflannda bir arada durur ve bi-
ze kendimizi anımsatırlar.
Ara Güler fotoğraf oyunlan
yapmaz. Onun buna hiç ihtiyacı
yoktur. Çünkü o insana, doğaya
nerede ve nasıl bakarsa baksın
yürek gözüyle bakar. O yürek ise
epeyce çanklı bir yürektir. Ana-
dolu'nun ve dünyanın tüm dağ-
lannın kokusuna, rüzgânna ve
cümle heyecanlara dayanmıştır.
Öyle kolay bulunur bir yürek de-
ğildir. Bu nedenle Ara Güler, us
1
talann ustasıdır.
Ben hep Ara Güler'e bir şey-
ler borçlu olduğumu düşünmü-
şümdür. Fotograflan bana öyle
dünyalar açmıştır ki, bu borcu
hiçbir zaman ödeyemem. Ama
ona "SenisevTyonım" demek fir-
satını böyle bir günde yakaladım,
çok mutluyum.
Ustalann ustası, ödülün kutlu
olsun ve daha çok yasa. Ve bize
hikâyeler anlat. Bugünlerde dün-
yamız pek ıssızlaştı; senin hikâ-
yelerine her zamankinden daha
çok ihtiyacımız var. Bizden bu-
nu esirgeme.
aazSO@ hotmail.com
Kabiolu yayında, S banch 5. Jumakla. Heman arayın: (0212) 355 55 55