17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 6 ŞUBAT 2000 PAZAR OLAYLAR V E G O R U Ş L E R [email protected] Anamalcı Solculuk (!) ve CHP'nin Yazgısı Prof. Dr. Mehmet YALÇİN Dofaız Eylül Üni. Öğretim Üyesi Devletçi bir anayasayı, özel sektörcü bir anayasaya dönüştürdük... Katı dev- letçilik anlayışından kurtulduk... Biz ye- ni bir sol anlayışı getırdik... Bülent Ecevit m <^ eğişikboyııtbny- • ^ k b insan hakkn' B M konulu bir açık • • otunımda, 18 • M Martl998'deben JLm^^^ de Fransız Dev- rimi, özellikle de laıklik ve insan hakla- n Uişkisi ûstüne konuşmuş, somut ör- nekler vermeye çalışmıştım. Tartışma asamasında yazüı sorular toplanırken te- settürlü bir genç Jaz, doğrudanyanıma ge- lerek elime bir kâğıt tutuşturdu ve yanıt beklemeden dışan çıktı. Açıp baktım: "Bir koro hafinde tslama küfirediyorsu- nuz" diye yazıyor ve ağır bır dılle uyan- yordu hepimızı. Eğer o konusmalan bi- lioçlice ve önyargısız biçimde dmlemiş olsaydı, laıkliğin özellikle dınden yana bir kurum olduğunu anlardı. 18 Nısan seçimlerini izleyen günlerde de (9 Mayıs 1999 günü) Cumhuriyet'in 2. sayfasında "Başı Gövdesine Yabano- lasan CHP" başlıklı bır yazım çıkmıştı. Gerçek ya da uydunna bir CHP tutkunu (çünkû ne telefon ne de adres belirtmiş- ti, üstelik zarfla Antalya'dan postalattığı kâğıt da birinci elden bir mektup değil, bir faks çıktısıydı) beni "BaykaTa koro hatinde köfreden dönekferin etktsinde" kalmakla suçluyor ve "Bflmediğiııiz ko- nularda, boyunuzu aşacak laflar edecek yerde, iütfen biraz daha yansız, biümsel oimayı öğreniniz. CHPTilerin sizden ab- cak hiçbir dersiyoktur" dıye uyanyor ve eklıyordu: "Sizacababuseçünlerdeoyu- nuzu DSP gjbi sağ bir partiye atarak TBMM'yeDSP lisresinden 18sağavı so- kanbra seyirei kahp CHP'ffleri döverek terbiye etmek hakkmı Idmden ahyorsu- naz?!" Buyurun bakalım: Tesettûrlü genç kı- zın ıletişim mantığı burada da geçerli. Her ıkı durumda da, ya bir çıkar beklen- tısi ya da belirgin birkavrama kusuru söz konusu olabilir. Ya da koyu bir bağnaz- lık... Çünkü sözlerimin ıçeriğı bınnde de ötekinde de yeterince açıktı. Oy kullaıurru gizlıdir; son seçimlerde ben de aynı kurala uydum. Bu durumda DSP'ye oy verdiğim nasıl kesinlenebilir? Belli İri, yazımdaki CHP'yeyönelik eleş- tiriden yola çıkümış... Özgürlüğûn biril- kesi olarak kişüer siyasal tutumlannı be- lirtmek zorunda değildirler, ama ben bu- rada, yalıuzca bir tutarsızlığı sergilemek uğruna. düşüncemi açıklama hakkımı kullanarak beiırtıyorum ki, şu ana değın (ılk oy kullanma çağımda, bir kezliğine TÎP'eyönelmis,, ama oykullanamamış ol- mam dışında) CHP'den (vc elbette ki SHP'den)başka hiçbirpartiye eğilimgös- termiş ya da oy vermiş değilim. Son yıl- larda içim burkularak da olsa, özeUÜde de 18 Nisan'da bile... Buna karşüık, hiç- bir zaman da CHP'yle kisisel bir aüp ve- receğim olmamışur. Partinin tüzelkişili- ğıne olduğu gjbi, Sayın Baykal'ın özel ki- şiliğine saygım da tartışma götûrmez. CHP tutkunu yurttaşımız eğer oyaayıön- yargısızve büınçle okumuş olsaydı, özün- de bütünûyle CHP'nin 6 ilkesinden ya- na bir içerik taşıdığıru anJar, DSP yanlı- sı olabıleceğimi usundan bile geçinnez- dı. Aynca düzenli bir Cumhuriyet okuru olsaydı, aynı gazetede ve aynı yerde, üs- telik 18 Nisan seçimlerinden önce çıkmış olan "Siyasal SöyJemler ve Laiklik Kav- ramT başlıklı uzunbir yazımın içeriğın- de DSP'yi sağ partiler sınıfmda göster- diğimi de anımsardı... Son ve büyük yenilgiden sonra, yeni- den toparlanması ya da daha doğrusu ye- niden kurulması beklenen CHP'ye ege- men olan anlayış dane yazık ki fazia de- ğişmiş görünmüyor: Her biri en az öte- kiler kadar önemli olan 6 temel ilkeyi ammsatanlan partiye kötûlük yapmakla suçlamayı sürdürüyor, yenilginin neden- lerini ille de kendı dışlannda (ya da bir "taktik" yanlışüğında) anyorlar. Bun- lardan yalnızca birini; laiklik ilkesini açık seçik dile getirirken sanki onu cumhuri- yet devrimlerinin yeterii ölçûtüymûş gi- bi göstererek Atatürkçülük yapan CHP, yme ne yazık ki ondan da ödün verme- ye yöneliyor: Çünkü, DSP'de, değişik ağDJarbı şenatçıya yanaşarak u dme say- gdı bir laiklik'' söylemi kullanan öteki partiler, CHP 'den dahaçok oyalmıslar ve Meclis'egirmişlerdir.Nedenonlardabu pastadan paylannı almasınlar?! Bir de şu Kürt sorunu olmasaydı! vb. Daha içkin nedenler aramak yerine, bütûn yapükla- n kendilerinı bağışık gösterecek yanöl- çüler (parametreler) aramak! Gerçekten "seçim rapoTn"ndaki yo- rumlara bakılırsa özellikle "iyi anlata- madridan" laiklik söylemi "partiye za- rar vermiştiıf Öyle diyoriar... Onlar da "dme saygüT bir laiklik izlediklerini göstermek içın halkla büiikte toplu ıftar yemeklerine kanlmayı uygun bulmuslar; öyle ki 31 Aralık 1999 akşamı yenen top- lu iftar yemeğinde genel başkan, "Bugün flkde&bu kadar faüabahk bir tophıhık- la omcumu açtnn" diye demeç verebil- mış! Oysa depremzedelerle oruç bozma et- kinliği, depremlerin CHP dinsizliğinden kaynaklanmadığını. laiHigin de dinsiz- lik anlamına gelmediğıni göstermek adı- na da olsa, bu partı yaranna sonuç ver- mesi kuşkuludur; çünkü sokuhığu ayyu- ka çıkmış Atatürk imgesınden başlaya- rakfauMdenmişbir partinin, laikliği din karşıü bir kurum gibi görerek yasamış ve bu inanısı ete kemiğe dönüstürmüş birkit- leyi kazanabilmesi olanaklı değildir. (Bu konuda daha sağlıklı bir yorumu kusku- suz bir toplumbilimci yapabilir). Oysa aynı depremzede kitlesınden yükselen tepkilerinbûyük çoğunluğu, devletin yan- lış uygulamalanna yönelıktir ve çok da- ha manüklıdır. CHP^ıi^<dBihkçıbirpar- tinin inandınna yöotemi, inanca ve day- guya değü, bihnce dayanmabdır. 0nun sorunu, gelecek seçünde Meclis'e gir- mek ya da rant odaklannda daha kaza- rumcı duruma gelmek değil, tam bağnn- SB Tfirkfye Cumhuriyeti'nin gövencesi olmaktır. O nedenle, partinin üstlendiği gerçek ilkeleri göz ardı ettirecek yanölçülerle oyalanmak yerine, şu sözcûkler alt alta sıralanmalı, anlamlan karşılanna tek tek yazılmalı; her birisi için ne yapüacağı tartışılmalı ve -üpkı Atatürk gibi kendi- ne güvenerek- bütün dünyaya açıklan- mahdır: Haflcçılık, miHrvetçffik, cumlm- riyetçflOt, devietçflik, devrimdUk ve idk- Kk. Emperyalizme tesümiyeti üerleme gi- bi yutturan sömürgen anamalcı kesımi- nın panltüı gösterileri karşısında aşağı- hk duygusuna kapıhnanın ve onlara im- renmenın gereğı yoktur. Kisisel çıkarmız ya da düşüncenız ne olursa olsun: lyi ya da kötû, doğru ya da yanlış, çağdaş ya da çağdışı yanlanyla yorumladığırjız, ama göğsünüzü gere gere yinelediğiniz "At«- türkflkeve devrimkri'' gerçeğı, bu söz- cüklerin içeriklerinden oiuşmaktadır. 6ok çizimini betımgesiz (non figuratif) bir resim gibi, salt bir partinin ayırt edici be- lirtısı gibi kullanmak anlamsızdır. Onnn- cu Yıl marşını yalnızca kulaklardao baş- layan bir konser coşkusuyla mı dinliyo- ruz, yoksa unutuhnuş devrim ilkelerini ammsamak ve onlarayeniden dönmekiçin mi? Anayurdu dört baştan saran "demir agtorw a ne oldu?.. Çağdaş Türkiye Cum- huriyeti'ne tam bağımsız ve karşı konu- lamaz bir kişüik kazandıran devrim ku- rumlanna ne oldu? Örneğin, bir hışımla Atatürk'ün kisisel kalıt yazısını (mirası- m) yırüp atarak Türk Dfl Kunınıu ile Törk Tarih Kıırumu'na el konulmasına ne diyorsunuz? Üstelik onlan korumak- la siz görevlisiniz! Daha birkaç yıl öncesme değin kafa tut- tuğu emperyalızmm başkentine vanr var- maz "Devletçi bir anayasayı özeJ sektör- cü bir anayasaya dönüştürdük" diyerek teslimıyet muştusu veren; "Çok şökür kan devletcflik anlayışmdan knrtnktak ve yeni bir sol anlayışı getirdfk" diye bö- bürlenen bır adarrun ıçıne düştüğü açık çeliskıye tepkıniz nedir? Tahkim konu- sunda tam olarak ne düşünüyorsunuz? Gerçek "Baö uygarnğı''na erişme çaba- lanmızı unutrump salt Avrupahhğa im- renmemizi kullanarak önûmüze sürülen, ama aşılması çok güç ikılem ve tuzaklar- la dolu AB adayhğımızı nasıl yorumlu- yorsunuz. Tûrkıye'nin sözde "birdânya devkti otarak" konumunu, fotoğraftaki ABkodamanlan arasında Ecevit e ön sı- rada verilen yerle eşdeğerli mi sayıyor- sunuz siz de? Anamalcdann ilkeleri ve çıkarlan doğrultusunda tekelleşen, sizi de aynı "yenidüzeıı''in birparçası olarak, sözüm ona "yeni bir CHP" imgesiyle pompalamaya calısan medya karşısında şişınmeyı sürdürüyor musunuz?.. Halkcüığın, sosyal demokratlığrn ve so- lun daha çok emekten yana bır tutum ol- duğu, çok önemli bir kitlenın gıderek na- sıl yoksullaşüğı ve umarsızlığa sürük- lendiği, ıssızlik sorunu, bir başka yazmın konusu... Halikarnas Balıkçısı ne demişti: "Napoli'yi gör ve öl, der- ler, ben Gökova'yıgördeya- şa, diyorum..." Şu soğuk şubat günlerin- de içimde bir özlem: Göko- va'ya gitmek! Akyaka Belediyesi'nin basürdığı "2000 Yılında Ak- yaka" kitapçığını kanştırır, yazılan okur, resimlere bakarken uçup gittim ora- lara, Akyaka'ya— Şimdilik kişiligini koruyan biryer, birköy, birkaç yıklır bir belde... Bahçelerinden, pencefBİerinden sarkan renk renk begonvilleriyle, kendine özgü bacaJanyla, uzayıp giden kumsailanyla, en önem- lisi, insanlanyla... Insandır, biryöreyi sevdiren. Ağaçlar, yeşUlikJet, köpüklü dalgalar, doğanın eşsizliği bir yana, insan- lar bir yana... Akdeniz'in, Ege'nin heryanı böyle midir? Akyaka insanı bir başka mı? Karya kenti Idima... Yani Gökova, Akyaka... Es- kj ytfardakimsenin gelip geçmediğj biryermiş! Muğ- lalılar bayramlarda seyranlarda gelirtermiş hava al- maya... Derier ki, Muğlalı babalar oğullanna kent içindeki yerleri vermişler, kızlara ise bataklık böl- gesi sayılan Akyakadakileri... Şimdi gel de gör, Ak- yaka ülkenin en değerli bir köşesi, yani yaşamış Mugla kızlan!.. Atlasam uçağa ya da otobüse, ver elini Gö- kova desem! Daha adım atar atmaz biliyorum bir değişik hava, bir başka esinti çarpacak yü- züme... Kış da oisa, güz de... Hafıfler sanki in- san, uçargibi olur. Hele gidip Cennette, Halil'de, Güney'de iki kadeh atmak, Yücelen'de akşam bulutlannın pembeden kızıla dogru değişmesi- ni seyretmek... Yazmak, bir şeyleri anlatmak, içimizde keşfe- dilmeyi bekleyen duyarlıklann fışkırması için ye- tertidir. Ormanda bir gezinti. Belediye parfonda beş dakikalığına bir yorgunluk kahvesi... Tek ba- EVET/HAYIR OKTAY AKBAL Gökova'yı GOP de şına ya da bir dostla, bir sev- gili ile... Yalnızlıgınızı duymak, iç de- rinliğinize inmek büyük kent- lerde olmuyor. Hep başka bi- ri gibisinizdir kalabalıklar, ta- şıtlar, sesler arasında.. Nede- miş Kaptan Gousteau "Bu dünyada bir cennet varsa, Gökova'dadır." Cennet nasıl yerdir biteme- yiz, ama Gökova'yı bir tanısanız gerçekten bir dünya cennetinde bulursunuz kendinizi... Uzun yıl- lar iyi ki gözden uzak kalmış, diyorum. Bodrum, Marmaris vb. yerfere benzememiş! Ama böyte mi gider, grtmez! Bakarsınız, üç beş yıl sonra yan ya- na sıralanmış evterin, apartlann kapfadığı bir yö- reye dönüşür, işte o zaman kaçmalı Gökova'dan... Hep koşuyoruz, koşturuyoruz, birtetaş, birace- le, bir kopuş, dağttış içindeyiz... Istanbuİ'ter, An- kara'lar, Izmir'ler... Kendimizi birdinlemek anı bi- "fe yokJ Denecel^Mf-Tl^anmanın ağıriığıdır sana bunu söyleten! Yok, yaşlanma da yok Akyaka'daJ Bakanm kahvelere, hep gençtir insanlar. Yaş alır- lar, ama ihtiyarlamazlar. Bitmiyor çağnşımlar. Sayfalar dokjursam yine de bitmez. Şairleri de çokturGökova'nın. Nasıl ol- masın ki, şiir gibi bir köy. Şiirin ta kendisi, doğası insanlanyla. Genç birAkyakalının, Ferhat Kaya'nın şiirinde- ki gibi: "Anlatmaya gerek yok I Buralan bir kez gö- rene I Yüzlerce güzel köy var I Akyaka'dan ören'e/ Muğla 'nın mimarisi I Beş kiremiüen bir baca I Baharda bir başkadır / Akyaka ile Ortaca. Iskele, Çınarmevkiinde/Petekdoldunırbalan- sı I Kleopatra 'dan hatıra I Akyaka 'nın Sedir ada- sı. Halikamas'ın dediğigibi/Cennetten yok birfar- fe / Kuşlann balıklann dilinde I Mutlu huzurtu bir şarkı. Akyaka Akyaka Akyaka.' Hata Yaptık... M. SeHm OKÇA¥Avukat-E.Kur.Alb. T ûrkiye Cumhuriyeti... Cum- huriyet HalkPartisi... Cumhu- riyet gazetesi... Bu üç güç bir- birine hayat vermiştir. Mimar- lan da Atatûrk'tür. Ortak pay- dalan Cumhuriyettir. Arnacı Türk halkını çağdaş bir hayat düzeyine eriş- tirmek, kendi kendisinin efendisi yapraak, mo- dem dünyanın bir parçası konumuna getir- mektir. Bu, eşi benzeri olmayan bir devrimdi. Şe- riat'a başkaldırmak demekti. Öyle ise şeri- at^ı hedefi bu üç gücü yıkmaktır. Öyle de ol- maktadır. CHP ya da Cumhuriyet gazetesi sarsılır, yıkıuTsa Türkiye Cumhuriyeti de yı- kılacaktır anlayışı ile bıkmadan, usanmadan bu üç değere saldınhnaktadır. Nitekim za- man zaman da başanü olunmuş, içten ve dıştan saldınlarla CHP TBMM dışnıa itile- bihniş, Cumhuriyet gazetesi sarsınülar ge- çirmistir. Ancak her üç güç de Atatürk'ü gerçekten kavrayanlartarafindan ayakta tutuhnuştur, tu- tulmaktadır ve tutulacaktır. Bu üç güç ara- sındaki bağ, ttpkj atomun çekirdek ile bağ- lantısı gibi kuvvetlidir. Parçalanmaya, birbi- rinden aymnaya kalkılınca ortaya çok büyük bir enerji çıkmaktadır. UğurMumcu'nun, Ah- met Taner Kışlah'nın cenaze törenlerinde görüldüğügibi... Cumhuriyet gazetemiz bu saldınlann bir sonucu olarak bir şehit daha verdi: Ahmet Taner Kışlah. öyle bir kdşiyi vurdular ki, sevgili Uğur Mumcu'dan sonra hepimizi te- sellisiz acılara boğdular. Son derece net ve akılcı değerlendirmeleriyle Cumhuriyet'e hayat veren bir insandı. Onun yazısını dört gözle beklerdik. Gazetemizin devrimci ya- zarlan tek tesellımiz. Hiç yobaz duşüncelilerden ölen oluyor mu? Bizler böyle şeyleri düşünmeyecek ka- dar modern bir kültür düzeyine sahip ınsan- lanz. Ama bizleri teker teİcer öldüriiyorlar. Devlet de seyrediyor. Zaten devlet dedigimiz bol bol ımam hatıp lise«i açanlar değil mi..:' öldürülme bir gerçek olduğuna göre bizler çok safız. Hâlâ uyanmadık. Hata yapıyoruz. Hata yaptık. Devlet, yine de koruyacağım vs. diyorsa, bırakm yine korusun kendi aklınca... Ama hatamızı görmemiz gerekiyor. Bir Bahriye Üçok'u, bir Prof. Aksoy'u, bir Uğur Mum- cu'yu, bir Ahmet Taner Kışlah'yı bizler ko- rumalıydık. Korunmasını öğretmeliydik. Yanlannda ohnalıydık. Çok büyük hata yap- ük. tlhan Sdçuk'lan, Vural Savaş'lan, Yekta GüngörÖzden'leri korumalıyız. Bari onlan bizler koruyalım. Siz bakmayın vah vah diyenlere, laiklik korunacak vs. diyenlere. On- lann hepsinin yüzlerinde maskeler olduğunu artık anlayalım. Sonradan aglamak yetmez. Bu üç güce saldrnlar bitmeyecektir. Dimdik ayakta durmasını öğrenmemiz gerek. PENCERE Sayın Doktor ve Eczacıların Dikkatinef:. 12.5 mg ve 25 mg tablet formlarında, 14 ve 28 tabîetlik blister ambalajlarda piyasaya sunulmuştur (rofekoksib,MSD) MERCK SHARP& DOHME MERCK SHARP DOHME İLAÇLARI ÜMİTED ŞİRKFTİ Gazeteciler Mah. Yazarlor Sok. No: 30 Esentepe/istanbul Telefon: (0212) 213 58 00 Fax: (0212) 213 58 28 t MERCK & CO. INC. VVHITEHOUSE STATION, N.J., U.S.A.'nın tescilli marlcasıdır. 01 -2001 -VOX-2000-TR-0001 -J BugünTatH Bir pazar günü, evinde koltuğa yayılmış, kah- vesini yudumlarken gazetesine göz atrnak isteyen okur için yazıya nasıl başlanır?.. Meith Cevdet Anday'a selam olsun diye ortak dostumuzun birşiiriyie başlayalım: Madem otuzyediye düşmûş ateşin Demek çıkışın yakın hastaneden Benim dal gibi zayıfım, güzelim Ne dilersen dile benden. Esiri aşkın olmuşum cânâ Kafamın ve kolumun gûcü senden Ben fakir, şair doğmuşum Ne dilersen dile benden. Sonra soralım: Allahaşkına kimsede ağız tadıy- la şiir okuyacak mecal kaldı mı?.. Açıyorsun televizyonlan: „ .„, .,„.,... Ceset.. ceset.. ceset.. • önce depremle başladı, yandık yıkıldık, tam ao- sı geçer gibiyken Hizbullah girdi devreye... Akla havsalaya sığacak gibi değil!.. Ülkenin her yanına mezar evler serpilmiş, burunlan örtülü bir sürü görevli evlerde betonlan kınyor, işkenceyfeöl- dürülmüş yurttaşJanmızın cesetlerini çıkanyor, ce- set torbalanna dolduruyor; kadın, erkek, yaşlı, genç, kurbanlann bedenleri kokuşmuş!.. Koku ev- lerimizin oturma odalanna, yemek salonlanna ya- yılryor. Nedir?.. . • * *» Dinciliğin sonu buduri.. " ' '• - • ~ • Ülkenin solunda yer almış kim varsa hep birfik- te haklı çıktık. Ne yazık ki haklı çıktık!.. Demiryollanna krymayın, dedik; haklı çıktık. Pa- rasal ekonomiye bağlanmayın, paradan para ka- zanmakJa kalkınma olmaz, dedik; haklı çıktık. Dev- leti 'iti ite kırdırmak' siyasetine alet etmeyin, de- dik; haklı çıktık. Imam-hatip okullannı temel eği- tim okullanna dönüştürüp öğretim Birliği'ni yıkma- yın, dedik; haklı çıktık. (rticayı beslemeyin, siya- sal iktidan dine alet etmeyin, sandıktan çıkmak İçin Müslümanlığı kullanmayın, dedik; haklı çıktık. Dış borçlanmaya bel bağlamayın, iç borçlanmayta da bir yere vanlmaz, dedik; haklı çıkük. Anadolu'nun doğusu ile batısı arasındaki servet-sefalet uçuru- munu derinleştinneyin, sonu felaket olur, dedik; haklı çıktık. KİTIeri seçim kuluçkalığı gibi kullan- mayın, sonu kötüdür, ekonomiyi batınrsınız, de- dik; haklı çıktık. Idam cezasını kaldınn, özgürlük- teri çiğnemeyin, temel haklan tanıyın, sonra ülke içinden çıkılmaz bırtuzağa yuvarfanır, dedik; hak- lı çıktık. Laik cumhuriyeti sola kapatıp sağa aça- rak demokrasiye vanlmaz, dedik; haklı çıktık. Köp- rülertuzağına girmeyin, Istanbul cehenneme dö- nüşür, dedik; haklı çıktık. Bu gidişatla, çete-maf- ya devletine dönüşürüz, dedik; haklı çıktık. Yaz yaz bitmez; bu köseye ve havsalaya ağmaz; dün söylenenler bir bir çıktı. Keşke çıkmasaydı. Dün hiçbir dediğimize kimse aldırmadı, bugün söytedikterircıize de kimse kulak vermiyor; akıl al- maz hfrslann sarhoşluğunda gözler dönmüş, ül- kede ne var ne yok satıp savmak ve savurmak için iç ve dış güçler birieşmiş... '" Ama bugün pazar... Bugün ne irtica, ne ölü, ne ceset. Ne sefalet, ne rezalet.. Ne ağlamak, ne güimek.. '' Ne terör, ne katiL . * ,-' '.', Bugün tatil. v ,.; • » •!* . İLAN T.C. SUUANBEYLİASLİYE HUKUK MAHKEMESt'NDEN Esas No: 2000/52 Davacı TEAŞ vekili Av. Nur Sel tarafindan açılan tescil davasının yapılan tensibinde verilen ara karan gereğince; Davahlar Ibrahim Tuta, Alı Ozdemir, Habip Tunç- kol, Mustafa Sezgin, Sefer Başaran, Ihsan Erol, Seku Sevim, Mukaddes Tûzer, Hüseyın Hayrt, Osman Ta- nınmış, Osman Kunduz, Şerife Kayar, Abdülkadir Aydın, Raşit Sorkigeç, Talip özden Orman, Osman özder, Emrullah Göcmez, Hasan Keskin, Adil Gün- düz, Hüsnü Akyol, Reçep Arabacı, Mustafa Aka, Burhan Düser, Mahmut Tûzel, Sûleyman Akyen, Binnaz Algeren, Sehiç Arpacı, Tahir Bayar, Hidayet Arman, Melek Akyazı, Saim Sangöl, Yusuf Ziya Oçüncü, Mehmet Kûleş, Hüsmen Durak, Ali Irmak, Ifakat Başaran, Hüseyin Emiroğlu, Hasan Arabacı, Sûleyman Özbek, Mahmut Atalar, Mahmut Baykuş, Ozeyir Acemoğlu, Tevhide Kocatepe, Mustafa Kü- çük, Sûleyman Kel, Fuat Özyol, Aziz Çolak, Bekir Pekel, Selim Gezet, A. Rıza Ozkayçı, Mehmet Akar- su, Eyyüp Ürkmez, Ahmet Binal, Latif Irmak, Bekir Korkmaz, Ahmet Yümaz, Mehmet Aras, Ibrahim Ali Edik, Şenf Öner, Zeynel Aydın, Behzat Bilge, ömer Kıvrak, Mustafa Tokkar, Mustafa Hayrioğlu, Neziha Bayar, Cemile Sabiha Utkan, Esın Utkan, Sevim Oz- gür, Hker Dalyan, Gönûl Çıpa, Meliha Daryan, Mus- tafa Sonmageç, Necari Ara, Resat Dolkan, Mustafa Yücel, Hatice Melahat Yûcel, Emin Öztürk, Kadriye Us, Mehmet Resat Us, Habil lyisu, Ömer Lütfü Ül- kümen, Osman Coşkun, Mehmet Yıldınm, îsmail Cucalcı, Ali Osman Avcı, Hayri Aytaç, Farih Rüstû Zorlu, Îsmail Hakkı Ağar, Mebrure Ürkûmen, Yusuf Kurt, Yahya Özpeker, Nevin Özpeker, Raa Erdem, Sûleyman Özbay, Şaban Kirazh, Mustafa Çelik, Hü- seyin Zeynigüzel, Cengiz Öztûrk, Emin Say, Isa Doğ- sar, Selim Şahin, Fettah Erken, Arif Gürbüz, Halim Yumurtacı, Mustafa Boyacı, Halit Dilek, Ali Şen, Zunnur Sevim, Şükriye Büyûkesküı, Hasan Erler, Cemalettin Saka, Mustafa Saka, Ayten Güven, Mus- tafa Emanet, Osman Zekı Sanoğlu, Bedia Budrakoğ- lu, Hasan Fehmi Kavruk, Abdurahman Sakaoğlu, Mustafa Sakaoğlu, Turgut Sakaoğlu, Kemalattin Er- bakan, Mehmet Ozbilen, Fikri Dabaroğlu, Saide Ay- doğdu, Nacire Aydoğdu, Mevlüde Aydoğdu, Kaya Yeğengıl, Kenan Uneş, Cabbar Şisman, Hasan Kara- h, Ali Kuvvet, Mustafa Çevik, Ahmet Çolak, Sevim Erden, Ahmet Hamdi Karaba, Özhan Öztürk, Fatma- gûl Öztürk, Adnan öztürk, Eşref Olcay. Yukanda adı geçen davalılara yargıİamanın başla- dığı tarihte dava dilekçesi tebliğ edilememiş olup teb- ligat ilanen yapıldığından dosyanın mahkememize devrinden sonra duruşma gününûn davalılara ilanen teblığıne karar verilmiş bulunduğundan, duruşma gü- nûnûn 30.03.2000 saat 10.00 olduğu, bu ilanın gaze- tede yayımlandıktan sonra 15 gün sonra duruşma gü- nünûn tebliğ edilmiş sayılacagı ilan olunur. 28.01.2000 Basuı: 5071
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle