Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 6 ŞUBAT 2000 PAZAR
OLAYLAR V E G O R U Ş L E R [email protected]
Anamalcı Solculuk (!) ve CHP'nin Yazgısı
Prof. Dr. Mehmet YALÇİN Dofaız Eylül Üni. Öğretim Üyesi
Devletçi bir anayasayı, özel sektörcü
bir anayasaya dönüştürdük... Katı dev-
letçilik anlayışından kurtulduk... Biz ye-
ni bir sol anlayışı getırdik...
Bülent Ecevit
m <^ eğişikboyııtbny-
• ^ k b insan hakkn'
B M konulu bir açık
• • otunımda, 18
• M Martl998'deben
JLm^^^ de Fransız Dev-
rimi, özellikle de laıklik ve insan hakla-
n Uişkisi ûstüne konuşmuş, somut ör-
nekler vermeye çalışmıştım. Tartışma
asamasında yazüı sorular toplanırken te-
settürlü bir genç Jaz, doğrudanyanıma ge-
lerek elime bir kâğıt tutuşturdu ve yanıt
beklemeden dışan çıktı. Açıp baktım:
"Bir koro hafinde tslama küfirediyorsu-
nuz" diye yazıyor ve ağır bır dılle uyan-
yordu hepimızı. Eğer o konusmalan bi-
lioçlice ve önyargısız biçimde dmlemiş
olsaydı, laıkliğin özellikle dınden yana bir
kurum olduğunu anlardı.
18 Nısan seçimlerini izleyen günlerde
de (9 Mayıs 1999 günü) Cumhuriyet'in
2. sayfasında "Başı Gövdesine Yabano-
lasan CHP" başlıklı bır yazım çıkmıştı.
Gerçek ya da uydunna bir CHP tutkunu
(çünkû ne telefon ne de adres belirtmiş-
ti, üstelik zarfla Antalya'dan postalattığı
kâğıt da birinci elden bir mektup değil,
bir faks çıktısıydı) beni "BaykaTa koro
hatinde köfreden dönekferin etktsinde"
kalmakla suçluyor ve "Bflmediğiııiz ko-
nularda, boyunuzu aşacak laflar edecek
yerde, iütfen biraz daha yansız, biümsel
oimayı öğreniniz. CHPTilerin sizden ab-
cak hiçbir dersiyoktur" dıye uyanyor ve
eklıyordu: "Sizacababuseçünlerdeoyu-
nuzu DSP gjbi sağ bir partiye atarak
TBMM'yeDSP lisresinden 18sağavı so-
kanbra seyirei kahp CHP'ffleri döverek
terbiye etmek hakkmı Idmden ahyorsu-
naz?!"
Buyurun bakalım: Tesettûrlü genç kı-
zın ıletişim mantığı burada da geçerli.
Her ıkı durumda da, ya bir çıkar beklen-
tısi ya da belirgin birkavrama kusuru söz
konusu olabilir. Ya da koyu bir bağnaz-
lık... Çünkü sözlerimin ıçeriğı bınnde de
ötekinde de yeterince açıktı.
Oy kullaıurru gizlıdir; son seçimlerde
ben de aynı kurala uydum. Bu durumda
DSP'ye oy verdiğim nasıl kesinlenebilir?
Belli İri, yazımdaki CHP'yeyönelik eleş-
tiriden yola çıkümış... Özgürlüğûn biril-
kesi olarak kişüer siyasal tutumlannı be-
lirtmek zorunda değildirler, ama ben bu-
rada, yalıuzca bir tutarsızlığı sergilemek
uğruna. düşüncemi açıklama hakkımı
kullanarak beiırtıyorum ki, şu ana değın
(ılk oy kullanma çağımda, bir kezliğine
TÎP'eyönelmis,, ama oykullanamamış ol-
mam dışında) CHP'den (vc elbette ki
SHP'den)başka hiçbirpartiye eğilimgös-
termiş ya da oy vermiş değilim. Son yıl-
larda içim burkularak da olsa, özeUÜde
de 18 Nisan'da bile... Buna karşüık, hiç-
bir zaman da CHP'yle kisisel bir aüp ve-
receğim olmamışur. Partinin tüzelkişili-
ğıne olduğu gjbi, Sayın Baykal'ın özel ki-
şiliğine saygım da tartışma götûrmez.
CHP tutkunu yurttaşımız eğer oyaayıön-
yargısızve büınçle okumuş olsaydı, özün-
de bütünûyle CHP'nin 6 ilkesinden ya-
na bir içerik taşıdığıru anJar, DSP yanlı-
sı olabıleceğimi usundan bile geçinnez-
dı. Aynca düzenli bir Cumhuriyet okuru
olsaydı, aynı gazetede ve aynı yerde, üs-
telik 18 Nisan seçimlerinden önce çıkmış
olan "Siyasal SöyJemler ve Laiklik Kav-
ramT başlıklı uzunbir yazımın içeriğın-
de DSP'yi sağ partiler sınıfmda göster-
diğimi de anımsardı...
Son ve büyük yenilgiden sonra, yeni-
den toparlanması ya da daha doğrusu ye-
niden kurulması beklenen CHP'ye ege-
men olan anlayış dane yazık ki fazia de-
ğişmiş görünmüyor: Her biri en az öte-
kiler kadar önemli olan 6 temel ilkeyi
ammsatanlan partiye kötûlük yapmakla
suçlamayı sürdürüyor, yenilginin neden-
lerini ille de kendı dışlannda (ya da bir
"taktik" yanlışüğında) anyorlar. Bun-
lardan yalnızca birini; laiklik ilkesini açık
seçik dile getirirken sanki onu cumhuri-
yet devrimlerinin yeterii ölçûtüymûş gi-
bi göstererek Atatürkçülük yapan CHP,
yme ne yazık ki ondan da ödün verme-
ye yöneliyor: Çünkü, DSP'de, değişik
ağDJarbı şenatçıya yanaşarak u
dme say-
gdı bir laiklik'' söylemi kullanan öteki
partiler, CHP 'den dahaçok oyalmıslar ve
Meclis'egirmişlerdir.Nedenonlardabu
pastadan paylannı almasınlar?! Bir de şu
Kürt sorunu olmasaydı! vb. Daha içkin
nedenler aramak yerine, bütûn yapükla-
n kendilerinı bağışık gösterecek yanöl-
çüler (parametreler) aramak!
Gerçekten "seçim rapoTn"ndaki yo-
rumlara bakılırsa özellikle "iyi anlata-
madridan" laiklik söylemi "partiye za-
rar vermiştiıf Öyle diyoriar... Onlar da
"dme saygüT bir laiklik izlediklerini
göstermek içın halkla büiikte toplu ıftar
yemeklerine kanlmayı uygun bulmuslar;
öyle ki 31 Aralık 1999 akşamı yenen top-
lu iftar yemeğinde genel başkan, "Bugün
flkde&bu kadar faüabahk bir tophıhık-
la omcumu açtnn" diye demeç verebil-
mış!
Oysa depremzedelerle oruç bozma et-
kinliği, depremlerin CHP dinsizliğinden
kaynaklanmadığını. laiHigin de dinsiz-
lik anlamına gelmediğıni göstermek adı-
na da olsa, bu partı yaranna sonuç ver-
mesi kuşkuludur; çünkü sokuhığu ayyu-
ka çıkmış Atatürk imgesınden başlaya-
rakfauMdenmişbir partinin, laikliği din
karşıü bir kurum gibi görerek yasamış ve
bu inanısı ete kemiğe dönüstürmüş birkit-
leyi kazanabilmesi olanaklı değildir. (Bu
konuda daha sağlıklı bir yorumu kusku-
suz bir toplumbilimci yapabilir). Oysa
aynı depremzede kitlesınden yükselen
tepkilerinbûyük çoğunluğu, devletin yan-
lış uygulamalanna yönelıktir ve çok da-
ha manüklıdır. CHP^ıi^<dBihkçıbirpar-
tinin inandınna yöotemi, inanca ve day-
guya değü, bihnce dayanmabdır. 0nun
sorunu, gelecek seçünde Meclis'e gir-
mek ya da rant odaklannda daha kaza-
rumcı duruma gelmek değil, tam bağnn-
SB Tfirkfye Cumhuriyeti'nin gövencesi
olmaktır.
O nedenle, partinin üstlendiği gerçek
ilkeleri göz ardı ettirecek yanölçülerle
oyalanmak yerine, şu sözcûkler alt alta
sıralanmalı, anlamlan karşılanna tek tek
yazılmalı; her birisi için ne yapüacağı
tartışılmalı ve -üpkı Atatürk gibi kendi-
ne güvenerek- bütün dünyaya açıklan-
mahdır: Haflcçılık, miHrvetçffik, cumlm-
riyetçflOt, devietçflik, devrimdUk ve idk-
Kk.
Emperyalizme tesümiyeti üerleme gi-
bi yutturan sömürgen anamalcı kesımi-
nın panltüı gösterileri karşısında aşağı-
hk duygusuna kapıhnanın ve onlara im-
renmenın gereğı yoktur. Kisisel çıkarmız
ya da düşüncenız ne olursa olsun: lyi ya
da kötû, doğru ya da yanlış, çağdaş ya da
çağdışı yanlanyla yorumladığırjız, ama
göğsünüzü gere gere yinelediğiniz "At«-
türkflkeve devrimkri'' gerçeğı, bu söz-
cüklerin içeriklerinden oiuşmaktadır. 6ok
çizimini betımgesiz (non figuratif) bir
resim gibi, salt bir partinin ayırt edici be-
lirtısı gibi kullanmak anlamsızdır. Onnn-
cu Yıl marşını yalnızca kulaklardao baş-
layan bir konser coşkusuyla mı dinliyo-
ruz, yoksa unutuhnuş devrim ilkelerini
ammsamak ve onlarayeniden dönmekiçin
mi? Anayurdu dört baştan saran "demir
agtorw
a ne oldu?.. Çağdaş Türkiye Cum-
huriyeti'ne tam bağımsız ve karşı konu-
lamaz bir kişüik kazandıran devrim ku-
rumlanna ne oldu? Örneğin, bir hışımla
Atatürk'ün kisisel kalıt yazısını (mirası-
m) yırüp atarak Türk Dfl Kunınıu ile
Törk Tarih Kıırumu'na el konulmasına
ne diyorsunuz? Üstelik onlan korumak-
la siz görevlisiniz!
Daha birkaç yıl öncesme değin kafa tut-
tuğu emperyalızmm başkentine vanr var-
maz "Devletçi bir anayasayı özeJ sektör-
cü bir anayasaya dönüştürdük" diyerek
teslimıyet muştusu veren; "Çok şökür
kan devletcflik anlayışmdan knrtnktak
ve yeni bir sol anlayışı getirdfk" diye bö-
bürlenen bır adarrun ıçıne düştüğü açık
çeliskıye tepkıniz nedir? Tahkim konu-
sunda tam olarak ne düşünüyorsunuz?
Gerçek "Baö uygarnğı''na erişme çaba-
lanmızı unutrump salt Avrupahhğa im-
renmemizi kullanarak önûmüze sürülen,
ama aşılması çok güç ikılem ve tuzaklar-
la dolu AB adayhğımızı nasıl yorumlu-
yorsunuz. Tûrkıye'nin sözde "birdânya
devkti otarak" konumunu, fotoğraftaki
ABkodamanlan arasında Ecevit e ön sı-
rada verilen yerle eşdeğerli mi sayıyor-
sunuz siz de? Anamalcdann ilkeleri ve
çıkarlan doğrultusunda tekelleşen, sizi
de aynı "yenidüzeıı''in birparçası olarak,
sözüm ona "yeni bir CHP" imgesiyle
pompalamaya calısan medya karşısında
şişınmeyı sürdürüyor musunuz?..
Halkcüığın, sosyal demokratlığrn ve so-
lun daha çok emekten yana bır tutum ol-
duğu, çok önemli bir kitlenın gıderek na-
sıl yoksullaşüğı ve umarsızlığa sürük-
lendiği, ıssızlik sorunu, bir başka yazmın
konusu...
Halikarnas Balıkçısı ne
demişti:
"Napoli'yi gör ve öl, der-
ler, ben Gökova'yıgördeya-
şa, diyorum..."
Şu soğuk şubat günlerin-
de içimde bir özlem: Göko-
va'ya gitmek!
Akyaka Belediyesi'nin
basürdığı "2000 Yılında Ak-
yaka" kitapçığını kanştırır,
yazılan okur, resimlere bakarken uçup gittim ora-
lara, Akyaka'ya—
Şimdilik kişiligini koruyan biryer, birköy, birkaç
yıklır bir belde... Bahçelerinden, pencefBİerinden
sarkan renk renk begonvilleriyle, kendine özgü
bacaJanyla, uzayıp giden kumsailanyla, en önem-
lisi, insanlanyla...
Insandır, biryöreyi sevdiren. Ağaçlar, yeşUlikJet,
köpüklü dalgalar, doğanın eşsizliği bir yana, insan-
lar bir yana... Akdeniz'in, Ege'nin heryanı böyle
midir? Akyaka insanı bir başka mı?
Karya kenti Idima... Yani Gökova, Akyaka... Es-
kj ytfardakimsenin gelip geçmediğj biryermiş! Muğ-
lalılar bayramlarda seyranlarda gelirtermiş hava al-
maya... Derier ki, Muğlalı babalar oğullanna kent
içindeki yerleri vermişler, kızlara ise bataklık böl-
gesi sayılan Akyakadakileri... Şimdi gel de gör, Ak-
yaka ülkenin en değerli bir köşesi, yani yaşamış
Mugla kızlan!..
Atlasam uçağa ya da otobüse, ver elini Gö-
kova desem! Daha adım atar atmaz biliyorum
bir değişik hava, bir başka esinti çarpacak yü-
züme... Kış da oisa, güz de... Hafıfler sanki in-
san, uçargibi olur. Hele gidip Cennette, Halil'de,
Güney'de iki kadeh atmak, Yücelen'de akşam
bulutlannın pembeden kızıla dogru değişmesi-
ni seyretmek...
Yazmak, bir şeyleri anlatmak, içimizde keşfe-
dilmeyi bekleyen duyarlıklann fışkırması için ye-
tertidir. Ormanda bir gezinti. Belediye parfonda
beş dakikalığına bir yorgunluk kahvesi... Tek ba-
EVET/HAYIR
OKTAY AKBAL
Gökova'yı GOP de
şına ya da bir dostla, bir sev-
gili ile...
Yalnızlıgınızı duymak, iç de-
rinliğinize inmek büyük kent-
lerde olmuyor. Hep başka bi-
ri gibisinizdir kalabalıklar, ta-
şıtlar, sesler arasında.. Nede-
miş Kaptan Gousteau "Bu
dünyada bir cennet varsa,
Gökova'dadır."
Cennet nasıl yerdir biteme-
yiz, ama Gökova'yı bir tanısanız gerçekten bir
dünya cennetinde bulursunuz kendinizi... Uzun yıl-
lar iyi ki gözden uzak kalmış, diyorum. Bodrum,
Marmaris vb. yerfere benzememiş! Ama böyte mi
gider, grtmez! Bakarsınız, üç beş yıl sonra yan ya-
na sıralanmış evterin, apartlann kapfadığı bir yö-
reye dönüşür, işte o zaman kaçmalı Gökova'dan...
Hep koşuyoruz, koşturuyoruz, birtetaş, birace-
le, bir kopuş, dağttış içindeyiz... Istanbuİ'ter, An-
kara'lar, Izmir'ler... Kendimizi birdinlemek anı bi-
"fe yokJ Denecel^Mf-Tl^anmanın ağıriığıdır sana
bunu söyleten! Yok, yaşlanma da yok Akyaka'daJ
Bakanm kahvelere, hep gençtir insanlar. Yaş alır-
lar, ama ihtiyarlamazlar.
Bitmiyor çağnşımlar. Sayfalar dokjursam yine
de bitmez. Şairleri de çokturGökova'nın. Nasıl ol-
masın ki, şiir gibi bir köy. Şiirin ta kendisi, doğası
insanlanyla.
Genç birAkyakalının, Ferhat Kaya'nın şiirinde-
ki gibi:
"Anlatmaya gerek yok I Buralan bir kez gö-
rene I Yüzlerce güzel köy var I Akyaka'dan
ören'e/
Muğla 'nın mimarisi I Beş kiremiüen bir baca I
Baharda bir başkadır / Akyaka ile Ortaca.
Iskele, Çınarmevkiinde/Petekdoldunırbalan-
sı I Kleopatra 'dan hatıra I Akyaka 'nın Sedir ada-
sı.
Halikamas'ın dediğigibi/Cennetten yok birfar-
fe / Kuşlann balıklann dilinde I Mutlu huzurtu bir
şarkı. Akyaka Akyaka Akyaka.'
Hata Yaptık...
M. SeHm OKÇA¥Avukat-E.Kur.Alb.
T
ûrkiye Cumhuriyeti... Cum-
huriyet HalkPartisi... Cumhu-
riyet gazetesi... Bu üç güç bir-
birine hayat vermiştir. Mimar-
lan da Atatûrk'tür. Ortak pay-
dalan Cumhuriyettir. Arnacı
Türk halkını çağdaş bir hayat düzeyine eriş-
tirmek, kendi kendisinin efendisi yapraak, mo-
dem dünyanın bir parçası konumuna getir-
mektir.
Bu, eşi benzeri olmayan bir devrimdi. Şe-
riat'a başkaldırmak demekti. Öyle ise şeri-
at^ı hedefi bu üç gücü yıkmaktır. Öyle de ol-
maktadır. CHP ya da Cumhuriyet gazetesi
sarsılır, yıkıuTsa Türkiye Cumhuriyeti de yı-
kılacaktır anlayışı ile bıkmadan, usanmadan
bu üç değere saldınhnaktadır. Nitekim za-
man zaman da başanü olunmuş, içten ve
dıştan saldınlarla CHP TBMM dışnıa itile-
bihniş, Cumhuriyet gazetesi sarsınülar ge-
çirmistir.
Ancak her üç güç de Atatürk'ü gerçekten
kavrayanlartarafindan ayakta tutuhnuştur, tu-
tulmaktadır ve tutulacaktır. Bu üç güç ara-
sındaki bağ, ttpkj atomun çekirdek ile bağ-
lantısı gibi kuvvetlidir. Parçalanmaya, birbi-
rinden aymnaya kalkılınca ortaya çok büyük
bir enerji çıkmaktadır. UğurMumcu'nun, Ah-
met Taner Kışlah'nın cenaze törenlerinde
görüldüğügibi...
Cumhuriyet gazetemiz bu saldınlann bir
sonucu olarak bir şehit daha verdi: Ahmet
Taner Kışlah. öyle bir kdşiyi vurdular ki,
sevgili Uğur Mumcu'dan sonra hepimizi te-
sellisiz acılara boğdular. Son derece net ve
akılcı değerlendirmeleriyle Cumhuriyet'e
hayat veren bir insandı. Onun yazısını dört
gözle beklerdik. Gazetemizin devrimci ya-
zarlan tek tesellımiz.
Hiç yobaz duşüncelilerden ölen oluyor
mu? Bizler böyle şeyleri düşünmeyecek ka-
dar modern bir kültür düzeyine sahip ınsan-
lanz. Ama bizleri teker teİcer öldüriiyorlar.
Devlet de seyrediyor. Zaten devlet dedigimiz
bol bol ımam hatıp lise«i açanlar değil mi..:'
öldürülme bir gerçek olduğuna göre bizler
çok safız. Hâlâ uyanmadık. Hata yapıyoruz.
Hata yaptık.
Devlet, yine de koruyacağım vs. diyorsa,
bırakm yine korusun kendi aklınca... Ama
hatamızı görmemiz gerekiyor. Bir Bahriye
Üçok'u, bir Prof. Aksoy'u, bir Uğur Mum-
cu'yu, bir Ahmet Taner Kışlah'yı bizler ko-
rumalıydık. Korunmasını öğretmeliydik.
Yanlannda ohnalıydık. Çok büyük hata yap-
ük.
tlhan Sdçuk'lan, Vural Savaş'lan, Yekta
GüngörÖzden'leri korumalıyız. Bari onlan
bizler koruyalım. Siz bakmayın vah vah
diyenlere, laiklik korunacak vs. diyenlere. On-
lann hepsinin yüzlerinde maskeler olduğunu
artık anlayalım. Sonradan aglamak yetmez.
Bu üç güce saldrnlar bitmeyecektir. Dimdik
ayakta durmasını öğrenmemiz gerek.
PENCERE
Sayın Doktor ve Eczacıların Dikkatinef:.
12.5 mg ve 25 mg tablet formlarında,
14 ve 28 tabîetlik blister ambalajlarda
piyasaya sunulmuştur
(rofekoksib,MSD)
MERCK SHARP& DOHME
MERCK SHARP DOHME İLAÇLARI ÜMİTED ŞİRKFTİ Gazeteciler Mah. Yazarlor Sok. No: 30 Esentepe/istanbul Telefon: (0212) 213 58 00 Fax: (0212) 213 58 28
t MERCK & CO. INC. VVHITEHOUSE STATION, N.J., U.S.A.'nın tescilli marlcasıdır. 01 -2001 -VOX-2000-TR-0001 -J
BugünTatH
Bir pazar günü, evinde koltuğa yayılmış, kah-
vesini yudumlarken gazetesine göz atrnak isteyen
okur için yazıya nasıl başlanır?..
Meith Cevdet Anday'a selam olsun diye ortak
dostumuzun birşiiriyie başlayalım:
Madem otuzyediye düşmûş ateşin
Demek çıkışın yakın hastaneden
Benim dal gibi zayıfım, güzelim
Ne dilersen dile benden.
Esiri aşkın olmuşum cânâ
Kafamın ve kolumun gûcü senden
Ben fakir, şair doğmuşum
Ne dilersen dile benden.
Sonra soralım: Allahaşkına kimsede ağız tadıy-
la şiir okuyacak mecal kaldı mı?..
Açıyorsun televizyonlan: „ .„, .,„.,...
Ceset.. ceset.. ceset..
•
önce depremle başladı, yandık yıkıldık, tam ao-
sı geçer gibiyken Hizbullah girdi devreye...
Akla havsalaya sığacak gibi değil!.. Ülkenin her
yanına mezar evler serpilmiş, burunlan örtülü bir
sürü görevli evlerde betonlan kınyor, işkenceyfeöl-
dürülmüş yurttaşJanmızın cesetlerini çıkanyor, ce-
set torbalanna dolduruyor; kadın, erkek, yaşlı,
genç, kurbanlann bedenleri kokuşmuş!.. Koku ev-
lerimizin oturma odalanna, yemek salonlanna ya-
yılryor.
Nedir?.. . • * *»
Dinciliğin sonu buduri.. " ' '• - • ~
•
Ülkenin solunda yer almış kim varsa hep birfik-
te haklı çıktık.
Ne yazık ki haklı çıktık!..
Demiryollanna krymayın, dedik; haklı çıktık. Pa-
rasal ekonomiye bağlanmayın, paradan para ka-
zanmakJa kalkınma olmaz, dedik; haklı çıktık. Dev-
leti 'iti ite kırdırmak' siyasetine alet etmeyin, de-
dik; haklı çıktık. Imam-hatip okullannı temel eği-
tim okullanna dönüştürüp öğretim Birliği'ni yıkma-
yın, dedik; haklı çıktık. (rticayı beslemeyin, siya-
sal iktidan dine alet etmeyin, sandıktan çıkmak İçin
Müslümanlığı kullanmayın, dedik; haklı çıktık. Dış
borçlanmaya bel bağlamayın, iç borçlanmayta da
bir yere vanlmaz, dedik; haklı çıkük. Anadolu'nun
doğusu ile batısı arasındaki servet-sefalet uçuru-
munu derinleştinneyin, sonu felaket olur, dedik;
haklı çıktık. KİTIeri seçim kuluçkalığı gibi kullan-
mayın, sonu kötüdür, ekonomiyi batınrsınız, de-
dik; haklı çıktık. Idam cezasını kaldınn, özgürlük-
teri çiğnemeyin, temel haklan tanıyın, sonra ülke
içinden çıkılmaz bırtuzağa yuvarfanır, dedik; hak-
lı çıktık. Laik cumhuriyeti sola kapatıp sağa aça-
rak demokrasiye vanlmaz, dedik; haklı çıktık. Köp-
rülertuzağına girmeyin, Istanbul cehenneme dö-
nüşür, dedik; haklı çıktık. Bu gidişatla, çete-maf-
ya devletine dönüşürüz, dedik; haklı çıktık.
Yaz yaz bitmez; bu köseye ve havsalaya ağmaz;
dün söylenenler bir bir çıktı.
Keşke çıkmasaydı.
Dün hiçbir dediğimize kimse aldırmadı, bugün
söytedikterircıize de kimse kulak vermiyor; akıl al-
maz hfrslann sarhoşluğunda gözler dönmüş, ül-
kede ne var ne yok satıp savmak ve savurmak için
iç ve dış güçler birieşmiş... '"
Ama bugün pazar...
Bugün ne irtica, ne ölü, ne ceset.
Ne sefalet, ne rezalet..
Ne ağlamak, ne güimek.. ''
Ne terör, ne katiL . * ,-' '.',
Bugün tatil. v ,.; • » •!* .
İLAN
T.C.
SUUANBEYLİASLİYE HUKUK
MAHKEMESt'NDEN
Esas No: 2000/52
Davacı TEAŞ vekili Av. Nur Sel tarafindan açılan
tescil davasının yapılan tensibinde verilen ara karan
gereğince;
Davahlar Ibrahim Tuta, Alı Ozdemir, Habip Tunç-
kol, Mustafa Sezgin, Sefer Başaran, Ihsan Erol, Seku
Sevim, Mukaddes Tûzer, Hüseyın Hayrt, Osman Ta-
nınmış, Osman Kunduz, Şerife Kayar, Abdülkadir
Aydın, Raşit Sorkigeç, Talip özden Orman, Osman
özder, Emrullah Göcmez, Hasan Keskin, Adil Gün-
düz, Hüsnü Akyol, Reçep Arabacı, Mustafa Aka,
Burhan Düser, Mahmut Tûzel, Sûleyman Akyen,
Binnaz Algeren, Sehiç Arpacı, Tahir Bayar, Hidayet
Arman, Melek Akyazı, Saim Sangöl, Yusuf Ziya
Oçüncü, Mehmet Kûleş, Hüsmen Durak, Ali Irmak,
Ifakat Başaran, Hüseyin Emiroğlu, Hasan Arabacı,
Sûleyman Özbek, Mahmut Atalar, Mahmut Baykuş,
Ozeyir Acemoğlu, Tevhide Kocatepe, Mustafa Kü-
çük, Sûleyman Kel, Fuat Özyol, Aziz Çolak, Bekir
Pekel, Selim Gezet, A. Rıza Ozkayçı, Mehmet Akar-
su, Eyyüp Ürkmez, Ahmet Binal, Latif Irmak, Bekir
Korkmaz, Ahmet Yümaz, Mehmet Aras, Ibrahim Ali
Edik, Şenf Öner, Zeynel Aydın, Behzat Bilge, ömer
Kıvrak, Mustafa Tokkar, Mustafa Hayrioğlu, Neziha
Bayar, Cemile Sabiha Utkan, Esın Utkan, Sevim Oz-
gür, Hker Dalyan, Gönûl Çıpa, Meliha Daryan, Mus-
tafa Sonmageç, Necari Ara, Resat Dolkan, Mustafa
Yücel, Hatice Melahat Yûcel, Emin Öztürk, Kadriye
Us, Mehmet Resat Us, Habil lyisu, Ömer Lütfü Ül-
kümen, Osman Coşkun, Mehmet Yıldınm, îsmail
Cucalcı, Ali Osman Avcı, Hayri Aytaç, Farih Rüstû
Zorlu, Îsmail Hakkı Ağar, Mebrure Ürkûmen, Yusuf
Kurt, Yahya Özpeker, Nevin Özpeker, Raa Erdem,
Sûleyman Özbay, Şaban Kirazh, Mustafa Çelik, Hü-
seyin Zeynigüzel, Cengiz Öztûrk, Emin Say, Isa Doğ-
sar, Selim Şahin, Fettah Erken, Arif Gürbüz, Halim
Yumurtacı, Mustafa Boyacı, Halit Dilek, Ali Şen,
Zunnur Sevim, Şükriye Büyûkesküı, Hasan Erler,
Cemalettin Saka, Mustafa Saka, Ayten Güven, Mus-
tafa Emanet, Osman Zekı Sanoğlu, Bedia Budrakoğ-
lu, Hasan Fehmi Kavruk, Abdurahman Sakaoğlu,
Mustafa Sakaoğlu, Turgut Sakaoğlu, Kemalattin Er-
bakan, Mehmet Ozbilen, Fikri Dabaroğlu, Saide Ay-
doğdu, Nacire Aydoğdu, Mevlüde Aydoğdu, Kaya
Yeğengıl, Kenan Uneş, Cabbar Şisman, Hasan Kara-
h, Ali Kuvvet, Mustafa Çevik, Ahmet Çolak, Sevim
Erden, Ahmet Hamdi Karaba, Özhan Öztürk, Fatma-
gûl Öztürk, Adnan öztürk, Eşref Olcay.
Yukanda adı geçen davalılara yargıİamanın başla-
dığı tarihte dava dilekçesi tebliğ edilememiş olup teb-
ligat ilanen yapıldığından dosyanın mahkememize
devrinden sonra duruşma gününûn davalılara ilanen
teblığıne karar verilmiş bulunduğundan, duruşma gü-
nûnûn 30.03.2000 saat 10.00 olduğu, bu ilanın gaze-
tede yayımlandıktan sonra 15 gün sonra duruşma gü-
nünûn tebliğ edilmiş sayılacagı ilan olunur.
28.01.2000
Basuı: 5071