Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 6 ŞUBAT 2000 PAZAR
14 kultur@cumhuriyet.com.tr
'Herkentte aynnülar gizlidir'
GürolSözen, Istanburu martıların gölgesinde anılar vegödemlerleyazdı
"Kentfeşmenin vahşi bir yapdaşmaya döoüştüğü ortamda,düzenini bozmayan tek variık martılar_"
ESRA ALİÇAVUŞOGLU
lstanbul... Büyük aşklann. hüz-
nün, güeün, karmaşanın iç içegeç-
tigi gizemli şehir... Üzerine binler-
ce şiir yazılan, uğruna yüzyıllarca
savaşılan, sahip oldukça uzaklaşılan.
yabancılaşan büyülü lstanbul.
Üzerine her ne kadar çok şey ya-
zılmış olsa da tükenmıyor bu kentin
hissettırdıklen. "IstanbuL. aslında,
binbir kumaşın dokunduğu bir kar-
maşadır. Boğaziçi ise bu karmaşadan
arta kalan seriniik—n
diyen Güroi Sö-
zen'e göre lstanbul'un gerçek sahı-
bı martılar. Onlann arkasına takıJa-
rak anlatıyor kendi İstanbul'unu...
- "lstanbul'u, asıl sahiplerine so-
run: Martılara..." diyorsunuzkitabın
önsözünde. 'Martılann Istanbulu' na-
sılohıstu?
GÜROL SÖZEN -Martılann İs-
tanbul'u, sonradan akJama gelen bir
başlık. On yıl önce yayımlanan 'Bin
Çeşh lstanbul'adlı kitabımı birarka-
daşıma. "En iyisi marolann peşineta-
lalmak-" diye imzalamışım. Sonra
kitaba martılan yazmadığımı gör-
düm. Bir kitaba müdahale yanlış gi-
bi görûnse de ben yazar değilim, res-
samım; bunedenle de hoş görûrler de-
dim kendi kendime. Ama gerçekten
de martılann bir îstanbul 'u oldugu or-
tadaydı. Sultanahmet'ten Boğazıçı'ne
kadar martılarvardı gökyüzünde. Hıç
birzaman bırbirine dokıinmadan, ka-
^İ - \
u
İstanbul'un gerçek
sahibi martüardır.
Onlann peşine takılıp,
martının kente bakan
öyküsünüyazdım.
İstanbul, ters akıntüar
içinde bir kent.
. Ters aktntüarda ayakta
m durabilirsek o kenti
^^ daha iyi
• P anlayabiliriz.
^ ^ Ve her büyük kentte
JH^ hep aynnülar da
AJ/BP sakltdır."
natlannı birbirine değdirmeden sular-
da ve karada martılar egemendi ve be-
ni çok etkiledi.
'Gezgin güncesi yazdım'
Kentleşmenin vahşi bir yapılaşma-
ya dönüştüğü ortamda, düzenini boz-
mayan tek variık martılar... Mart için
bataklıklardan, çöplüklerden hoşla-
nır derler. Ama çöplüklerden hoşla-
nan bir kuşun bu kadar saf, bu kadar
güzel olması gerçekten insanı şaşır-
tıyor. Martı her yen dolaştığına gö-
re en iyisi ben de onlann peşine ta-
kılayim dedim ve martılar için özel
bir bölüm yazdım. Martının kente
bakan öyküsü gıbi oldu.
Londra'da nisan ayında açılacak olan sergi, çağdaş İngiliz sanatının kışkırtıcı yaprtlarına yer verecek
Saatchi, yeni bir 'sansasyon' yaratmaya niyetli
Kültür Servisi - lngıltere'nın en çok sözü edı-
len sanat koleksıyonculanndan Charles Saatchi
genç Ingılız sanatçıları önemsemedığı suçlamala-
nna meydan okumaya hazırlanıyor ve Kuzey Lond-
ra'daki galensınde bu sanatçılan ön plana çıkaran
bir sergi açmayı tasarlıyor. Nisan ayında Ant No-
lses(Kannca Gürültüleri) adı altında gerçekleşe-
cek olan etkinlık, Royal Academy'de (Kraliyet
Akademisi) düzenlenen 'Sensation' (Sansasyon)
adlı sergınin devamı nıtelığinde olacak.
Saatchi'nın desteklediğı genç İngiliz sanatçıla-
nn yenı ya da en başanlı yapıtlanndan oluşacak
olan sergıde Chapman kardeşler, Jack ve Dinos'un
'Ün iki başh küçük kız' heykelı. Turner Ödülü'nü
fcazanan ChrisOfıli'nın 'AfrikahMomLia*' ad-
lı tablosu yer alacak. Müze müdürü Jenny BJyth'a
göre bu etkinlık. halkın, bu sanatçılann son çalış-
malarını görme fırsatını yakalayacağı tek sergi.
Servetini, sanat eserleri satın alıp ve daha sonra bun-
lan elden çıkararak kazanan Charles Saatchi, geçen ön
yılda çağdaş İngiliz sanatının tanınmasında büyük rol oy-
nadı. Düzenli olarak küçük galerileri araştıran ve yeni
sanatçılann eserlerini tanıtmaya çalışan Saatchi, ıki yıl
önce koleksiyonundan 130 çalışmayı çıkannca, 'Brit
Art'a (Çağdaş İngiliz Sanatı) olan tutkusunun azaldığı
sanılmıştı. Saatchi. bu iddıaya yanıt olarak, o dönemde
elden çıkarttığı Damien Hirst, Rachel Whiteread ve
Sergide Jenny SaviHe'rün 'Fulcrum' adlı çaJışması da yer alacak.
JennySavülegibi sanatçılann yapıtlannı Ant Noises ser-
gısınde sergıleyecek. Hirst'ün bu sergıde yer alacak ça-
lışmalan, ağırlıklı olarak tıbbi temalara dayanıyor. Fır-
ça, palet ve yanm kalmış bır otoportreden oluşan ve bir
'Sanatçı Stüdyosu'nu andıran cam kutu. sanatçının en il-
gı çekmesı beklenen çalışmalanndan biri. Jenny Savil-
le'in 'Fufcrum' adını verdıği yeni 'nü' çalışması, Ga>in
Turk'ün sıyah yağlıboya kullanarak püskürtme tekniğıy-
le yaptığı tablosu ve Hirst gibi çağdaş sanatın 'şok' eden
sanatçılanndan Sarah Lucas'ın barok dönemıne ait ba-
kır bır heykelden esinlenerek yaptığı şehvetli bır
erkek kadın heykeli, nisan ayında açılması plan-
lanan sergıde yer alacak. 'Ant Noises' adındaki
sergıde yapıtlan sunulacak diğer ısımler ise Gary
Hume.Ron Mueck ve Rfchard Patterson. Galen
sahıbı ve Sarah Lucas'ın tanıtımcısı Sadie Cote,
on yıl önce Saatchi'nin kendi koleksiyonuna ek-
lediği eserleri bir arada görmenin ilgınç olacağı
görüşünde.
1997 yılında Royal Academy'de açılan, Saatc-
hi'nın kendi galensinde sergilenen genç İngiliz sa-
natçılannın bazı çalışmalannı ıçeren 'Sensation'
adlı sergı, yapıtlann 'ahiaka vedinesaygısızhket-
tiği' gerekçesiyle büyük tepki toplamışü. Mynı
Hindfcj'ınyüzlerceçocuğunel iziyletasarlanmış
bir portresinin sergiye dahıl edilmesi nedenıyle
öfkeli protestolann merkezi haline dönüşen Ro-
yal Academy'deki sergi, geçen sene aynı kıtle tarafın-
dan New York'a uğurlanmıştı. New York Beledıye Baş-
kanı Rudolph Ghıfini bu tür sanatın 'hastahklı bir uğraş'
olduğunu söylemiştı. ingiltere'dekı bazı çevreler, 'Ant
Noises'ın halkın geniş bir bölümünün çağdaş sanata olan
ilgisini kanıtlamak amacıyla yapıldıfını söylüyorsa da,
karşıt görüşteluler bu etkinliğın 'Sensation' gibi karşı-
lanmayacağı işaretini veriyorlar ve Charles Saatchi'nin
geçmişte sergiledıği tutumdan hiç vazgeçmeyeceğinı
düşünüyorlar.
îstanbul Şehir Tiyatrolan, Halit Ziya Uşaklıgirin 'Aşk-ı Memnu' romanını sahneliyor
Yasakaşka
dııyuhm merak
• "Günümüzdeki
ilişkiler garip bir
biçimde yozlaşıyor,
en çok da sevgi
ilişkisi. O dönemin
'Aşk-ı Memnu'su yani
yasak aşkı
günümüzde
yaşansaydı neler
olurdu seyirci görsün
istedim. O yüzyıla
selam gönderdik." Hakan AJüner'in yönettiği oyun Haldun Taner Sahnesi'nde. (Fotoğraflar: KADER TUĞLA)
YEŞİM AKYÜZ
İstanbul Büyükşehir Belediyesı Şehir
Tıyatrolan. Halit Ziya Uşakhgü'ın aynı
adlı romanından Tank Günersel'in oyun-
laştırdığı 'Aşk-ıMemnu'adlı oyunu Ka-
dıköy Haldun Taner Sahnesi 'nde sahne-
liyor Hakan Altıner'in yönettiği 'Aşks
Memnu"da. Salih Sankaya. Sevinç Er-
bulak. Bensu Orhunöz, Âlev Oraloğlu.
Betül Anm. Ayhan kavas. Tank Güner-
sd FuKaŞrin'KlcinAtandağ. SdmaKut-
luğ. Oğuzhan Akahn, Bora Akkaş. Eray
kâlrva rol alıyorlar. Yönetmen Hakan
Aitıner ve Tank Günersel ile 'Aşk-ı
Memnı' üzenne konuştuk.
- "Aşk-ı Memnu'vTi sahnelemeji düşü-
nün\£n neşi amaçiadınız?
H-^fc-^S ALTTVER- 'Aşk-ı Memnu'
yiilardan ben gönül koyduğum birroman-
dL \na bir türlü sahnelemeye imkân ol-
rcadı, ıstedığım oyuncu kadrosunu oluş-
tuEmadım HalitZiya Uşaklıgıl çok sev-
d|wı hr >azar 'Aşk-ı Memnu'nun gü-
njmfize sahne aracılığıyla göndermesi-
cı steiğım önemlı ıki mesajı var. Gü-
nüBuzdeki ilişkiler garip bir biçimde
\odaş-.)or. erozyona uğruyor, en çok da
SG.21 tışkısı 0 dönemin 'Aşk-ı Mem-
mı'm ıanı yasak aşkı günümüzde ya-
nelerolurdu, nasıl çözümlenir-
dı diye seyirci görsün istedim. İnanıyo-
rum ki o yasak aşk bugün yaşanıyor ol-
saydı aynı fınalle sonuçlanabilirdi belki
ama oraya gelene dek çok yıpratıcı, in-
san ilişkilennin yumuşaklığına yakış-
mayan olaylar gerçekleşırdi diye düşü-
nüyorum. Bu oyunu sahnelerken derdı-
miz ütülü gömlekler, uzun elbiseler için-
de bir dönemı sergılemekten öte bir şey.
Insan ilişkilen değişmiyor... Ama sahne-
lemede ve sınemada çok sık yapılan ha-
talar var. Prototip iyiJerve kötülergibi...
Kötü adam ölümüne kötü, iyi kadınınsa
kötülük yapmasına imkân yok. Halbuki
Tank'la romanı inceledikten sonra ta-
rafsız olduğuna karar verdık. Örneğın
başkalannın gözünde ucuzuna bakıldı-
ğı zaman 'vay fahişe' diye nıtelenebile-
cek 'Binter' bızım oyunumuzda kurban.
Aynca, damadınkayınvalidesiyle ilışki-
sı dört dörtlük bırmenfaat ilişkisi. O dö-
nemde de bunlar vardı, günümüzde de
var. Ama günümüzde, bu olaylar dedi-
kodu gazetelen, televizyonlar aracılığıy-
la deşifre edilerek öyle yoz hale getıri-
liyor ki, gizlilık esprisinı de kaybediyor.
*Aş^ Memnu' aslında mükemmel bır
paparazzi konusu olur. Ama bizım yap-
maya çalıştığımız gibi çok estetik de an-
latılabiliyor. Bunun yanı sıra ınsanlarm
kadrinin bilinmemesi o gün de yaşanan
birdurum. Oyunda, kahramanlarümıtedi-
yor. Ama gelecek yıllarda da değerleri
bilinmiyor.
- Günümüzde ti>atm izlevicisinin 100
yıl öncesinde geçen bir aşk hikâyesine il-
gi göstereceğini düşünüyor musunuz?
,\LTINER- TeknoJoji her gün gelişi-
yor ama insan ilişkilen unutuluyor. Ti-
yatro,geçen lOyıliçindetelevizyonkar-
şısında büyük bir güçsüzlük gösterdi-
ğinde, özellikle yurtdışında tiyatroya se-
yirci çekmek için, sahneye helikopter in-
dirdiler, yağmur yağdırdılar. Ama bu-
nun ömrü çok az sürdü. Çehov'lara, tb-
sen'lere 'Aşk-ıMemnu'lara geri dönülün-
ce, seyirci tiyatroya yenıden gelmeye
başladı. Çünkü seyirci o şovu dış dün-
yada yaşıyor, tıyatroda ise kapalı mekân
ilişkisi görmek ıstiyor. Türk tıyatrosun-
dakı knzden böyle çıkılacağma ınanı-
yorum.
'Ufak atıflarla bezedik'
- Oyunun kahramanlan arasında sav-
gılı fakat rahat ilişkiler \ar. Özellikle mi
böyle bir reji tasarladmız?
ALTINER- Romandaki ilişki de aynen
böyle. Ama kışiler arasındaki itinaya,
hiyerarşiye özen gösterdik Mesela Bih-
ter'in çıplak olarak kendi kendisiyle he-
saplaştığı sahne, romanda kendinı tat-
min etme şeklinde tüm detaylanyla 4.5
sayfa anlatılıyor. Ama bunu sahnede yu-
muşak geçişlerle göstermek gerekiyor-
du. Çünkü ilgi odağının salt oraya kay-
masını istemedik. Biz bu oyunla birlik-
te, 'aradan yüz yıl gecti bu oyunu yinesj-
zhı için size oynuyoruz' şeklinde o yüz-
yıla selam göndermek istiyoruz.
- 'Aşk-ı Memnu'yu oyunlaştınrken na-
sıl bir yol izlediniz?
TARIK GÜNERSEL- Hakan Altıner
ile bir çalışma yaptık. Romarun sahne-
ye getirilmesi başlı başma zor bir iş. Ay-
nca, yüz yıl gibi bir zaman dilimi var...
Halit Ziya Uşaklıgil o dönemde 3 per-
delik oyun yazmış olsun ve seyirci de ken-
disine yakm bulsun istedik. Didaktizme
düşmeden, ufak atıflarla bezemeye özen
gösterdik. Altıner romandaki kışiler ara-
sından 12 kışilik karakter hstesinı tercih
etti.
- Oyunu yazarken neieri ön plana çı-
kartbnız?
GÜNERSEL- Türk toplumu hâlâ şi-
zofrenikbırtoplum. Kımlikbuhranıvar...
Bır toplum olarak kendimıze serinkanlı
bakıp yeni yenı tartışmaya başlıyoruz. As-
lında, tiyatro bir yüzleşmeye davet sana-
tı... Butüroyunlarbızegünümüzleodö-
nem arasında süreklı yolculuk yapma
imkânı verebiliyor.
- Kitabuı metnini oluştururken na-
sılbirvoltzJediniz?
SÖZEN - Kıtabın yazılış aşaması-
nın belli bır mantığı yok. Ama belki
de en önemlisi; gönlüm neyi el ver-
diyse onu yazdım. Neyi yaşadıysam,
neye tanık olduysam onu yazmaya
çalışûm. Antalya'dan HaydarpaşaGa-
n'na inişim, gördüğüm coğrafya kar-
şısında şaşmşım, her şey var bu ki-
tapta. Haydarpaşa Gan'nda ilk kar-
şılaştığımcanlı,martılardı. İstanbul'a
daır küçük notlanm zaten vardı. Var-
iık dergisinde kent notlanm yayım-
lanıyordu. Bütûn bu belgeleri kanş-
tırdığımda kentı kendi gözümden yaz-
maya çalıştım. Belgelere yaslandım,
ama tarihsel bir kitap olmasını hıç
ıstemedım. Yapmaya çalıştığım bır
gezgin güncesi yazmaktı.
- Kitabı yazarken daha önceki ki-
taplannızdan yararlandınız mı?
SÖZEN- Kentte ne varsa kitaba da
onu koymak ıstedım. Daha doğrusu,
Boğazıçı'nde sardunya yetıştıren ya
da erguvan ağaçlannın gölgesinde
kendinı demleyen kişılen anlatmaya
çalıştım. Ama kitabın oluşmasında,
gazeteler için yaptığım Boğaziçi ya-
lılanna ilişkin röportajlar ve TRT için
yaptığımız Boğaziçi belgeselı de et-
İcili oldu. Kimı zaman kınk dökük,
kımi zaman hüzünlü, kimi zaman du-
yarlı öykülerdı bunlann her birı. Ve
onlar Istanbul'u oluşturuyorlardı. Bu
binkım kitabı oluşturdu. Kitabı, mar-
tılann gölgesinde anılar ve gözlem-
ler kitabı olarak tanımlamak daha
doğru olur.
- Kitabın şürsel diU, İstanbul'u an-
latan diğer Idtapbrdan ajinyor 'Mar-
tılann istanbulu"nu_
SÖZEN - Böyle hıssetmenize se-
vindim. Evet, gençlığımde şiır yaz-
dım, bunlar o dönemin dergılerinde
yayımlandı. Şıir beni terk ettı, ama tor-
tusu var elberte. Masallara da çok
düşkünüm. Varlık'ta. Doğan Kar-
deş'te, Türk Dili'nde öykülerim ya-
yımlandı. Kendimle hesaplaşırken,
neyi duyuyorsam onu anlatmaya ça-
lışıyordum. Böyle büyük bir kentte
mutlaka; kınk sevdalar, kınk yaşam-
lar kalmıştır ve hüzün elbette. Buna
yatkın olduğum için dilim kendiliğm-
den oluştu. Masal gibi anlatmak is-
tedim. Ama diğer metinlerimin de
çoğuna hep bu hüzün gelip oturdu.
Gerçekten yazarken hiç bir peşin yar-
gım yok. Ne hıssettıysem onuyazdım.
Masal ve gerçek bir arada
- Kitap, yan masal yan gerçek bir
kurguyla oluşturulmuş.
SOZEN - Anılanm ve kendım va-
nmbukıtapta. Bırzamanlaryaşadı-
ğım Beyoğİu'ndaki sokaklar, mahal-
leler... Atöh/emin karşısmda aşklany-
la, vıcdanlanyla, öldürülmeleriyle il-
gınç insanlar. Evet, masal ve gerçek
bir arada.
- KHabın beDddeenönemli yanı fo-
toğraflar»
SÖZEN - Bu kitabın içındeki de-
ğışmeyen fotoğraflar tabiı ki belge-
lerdı. Otekileri Ali Konyah ile birlik-
te oluşturduk. Yazdıklanmı, fotoğ-
raflan çekmeden önce Ali Konya-
lı'ya okuttum. lstanbul için belirle-
diğimiz bir kaç öğe vardı; martılar,
serçeler, güvercinler, erguvan ağaç-
lan, manolya ağaçlan ve tabii ki su-
lar... Bu temelden hareket ettik. Sul-
tanahmet'i ise daha mistik bir şekil-
de yakalamaya çalıştık. Çünkü her
kent aynntıdan oluşuyor. Taşlann,
minyatürlerin, resimlerin aynntısı...
Her zaman aynntılan anlatmayı ter-
cıh ettim. Yoksa benim önümde çok
büyük ustalar var.
- Antalya'dan İstanbul'a belli bir
yaştan sonra geldiniz. Bir anlamda,
belleğinizdekilstanbul görüntüsünü
birebir farkında olarak oluşturdu-
nuz. Bunun kitaba yansıdığını söyle-
yebilir miyiz?
SÖZEN - Bu yüzden kitabın ıçın-
de sürekli olarak 'ben bu kentin ya-
bancısryun' dıyorum. İstanbul do-
ğumlu değılım, ama sevdiğım her
kente böyle yaklaşıyorum. Hiçbıres-
kimı satamam. istanbuldabenım için
alınan bir objedir, amasatılan bir ob-
je değildir. Ve bu bana aıt yaşama bı-
çimidir. lstanbul, ters akıntılar için-
de bır kent. Boğazıçi'nin akıntılan
terstir. Ben de kendimı İstanbul için
böyle görüyorum. Ters akıntılarda
ayakta durabilirsek o kentı daha iyi
anlayabiliriz. Ve her büyük kentte
hep aynntılar da saklıdır. Insan gel-
diği kente kendinı uydurmalı. Oranın
birikimine, mimansıne uygun yaşa-
malı...
Y A P 1 Y 0
Kieslowski 'nin
senaryosufılm oluyor
• Krzystof
KieSİOVtfSkİ nın
yazdığı bır
senaryo, Polonyalı
yönetmen Jerzy
Stuhr tarafından
filme çekilecek.
"Bu, 1976
yılından kalma
tamamlanmamış
bir senaryo. O
dönemde
Kieslovvski konulu
filmlerçekmeyi
düşünmediği için
senaryoyu bana
vermişti" diyen
yönetmen, filmi Cannes
Film Festivali'ne
yetıştirmeye çalışıyor.
• Val Kllmer son
filmi 'The Salton
Sea'de kansını öldüren
katilı gören ve bunun
intikamını almak için
katilin peşine düşen bır
adamı canlandınyor.
• Alanis
Morlssette
Grammy ödüllerinin
Kanada'dakı dengı Juno
ödüllerine beş dalda
aday oldu. Morisette,
son stüdyo albümü,
I998'de yayımlanan
'Supposed Former
Infatuation Junkie' ile
albümvepop
kategonsinde; 'So Pure'
parçası ile en iyi video
dallannda aday
gösterildi. Aynı
zamanda Morisette,
kadın şarkıcı ve Gien
Ballard'la ortak yazdığı
'Thank u', 'Unsent' ve
'So Pure' şarkılanyla
en iyi şarkı yazan
dallannda da rekabet
edecek. Juno ödüllerine
yeni seslerden Tal
Bachman, dans-pop
ikilisi Prozzak ve rock
grubu Matthew Good
Band, dön dalda; Bryan
Adams, Celine Dion,
Toronto hip-hop grubu
Len, Amanda Marshall,
Montreal kökenli
modern-rock grubu
Moist and rock grubu
The Tea Party üç dalda
aday gösterildiler.
• Cattierine
Breillat m
'Romance'
filmi,'şiddetin ve seks
ilişkilennin açıkça
gösterildiği sahneler'
içermesi nedenıyle
Avustralya'da gösterimı
yasaklandı.
• Al Pacino.
Sophokles'in ünlü
trajedisi, Thebai kralı,
'Oidipus' rolü ile
tiyatro sahnesinde. Kral
babasını öldürüp
annesiyle evlenen
lanetli Oidipus
karaktenni konu alan
'Oidipus Rex' adlı
trajedinin yönetmeni,
'Bonnıe ve Clyde'
filminden tanıdığımız
oyuncu Estelle Parsons.
Oyun, iki ay içinde Off
Broadway'de
sahnelenecek. Parsons,
yıldızlan banndıran
yapımın mali destek
sorunuyla karşılaşması
olasılığı yüzünden
yapımın; Actors
Studio'da düzenlenecek
özel bir gösterime
ındırgenebıleceğıni
belırtıyor.
• Melissa Joan
Hart, ABC
televizyonunda
'Sabrina, The Teenage
Wıtch'(SabrinaGenç
Cadı) dizisinin 'tatlı
cadısı', 1947yapımı
'The Bachelor And The
Bobby- Soxer' adlı
komedınin yeni
versiyonunda rol
alacak. Bu çağdaş
uyarlamada, Hart,
Shirley Temple'ın yıllar
önce canlandırdığı
karakten oynayacak.
• Madonnanm
'American Pıe' filminin
müzik albümünde yer
alan ' The Next Best
Thing' adlı singie 18
Şubat'ta çıkacak.
Rupert Everett ile bir
filmin başrolünü
paylaşan şarkıcı,
Londra'da NVilliam
Orbit ile Ekım 2000
yılında çıkacak olan
yeni albümün
hazırlığını yapı>or
• sidney Poiiack
bisikletten düşerek
kalça kemiğını kırdı. 65
yaşındakı yönetmen,
Los Angeles'taki evinin
çevresinde yaptığı
gezinti sırasında
meydana gelen kaza
sonrasında tedaviye
alındı.
• Sophia Loren
Barcelona'da tspanyol
televizyonunda
yayımlanacak bir
reklam filmi için
kamera karşısına geçti.
Loren, Gallo
makarnalannın
tanıtımında rol alacak.
•Ualeyjoel
OStnent 'Sixth Sense'
(Altıncı His) adlı filmde
Bruce Willis ile rol
aldıktan sonra kısa
zamanda Hollywood'un
gözdesi oldu. Beş
yaşında oyunculuk
hayatına atılan Osment,
yakaladığı basanlar
sayesinde, bu yılki
Oscar Ödüllerinde
sunuculuk yapmaya hak
kazandı.
• Bernardo
BertOİUCCİ Gesualdo
da Venosa'nın
yaşamöyküsünü
anlattığı Heaven and
HelF (Cennet ve
Cehennem) adlı yeni
filminin çekimlerine
haziranda başlı>or.
• Nanni Morettf
'Caro Dıano' (Sevgilı
Günlüğüm) ve 'Aprile'
(Nisan) filmlerinden
sonra 'La Stanza del
figlio' (Oğlumun
Odası) adlı yeni
filminin çekimlerine
başladı.
• Chow vun Fat,
Jodie Fosterile 'Anna
and The King'de rol
alan yıldız, 72.
Akademi Ödülleri'nde
sunuculuk yapacak.
Hong Kong doğumlu
Chow Yung Fat, kendi
ülkesindeki aksiyon
filmlennde
canlandırdığı 'kötü
adam' karakterleriyle
şöhrete kavuşmuştu.
Aktörün, Hollyvvood'ta
geçişi ve kariyerinde ilk
kez dramatik konulu bir
yapımda rol alması aynı
zamana denk düştü.