Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
4 ARALIK 2000 PAZARTESİ
Turkccli
Tnrifclc/'
V
sık
konuştuğunuz
kişiyi belirleyin,
%70 indirimli
konuşun!
e
TurkcelVden cebinize uygun tarife seçenekleri:
Cep telefonunuzdan en çok kimi arıyor,
en uzun kiminle konuşuyorsunuz? Ailenizden
biriyle mi, iş arkadaşınızla mı, can dostunuzla
mı? Neden mi soruyoruz? Çünkü, Turkcell'in
sunduğu Bizim Tarife sayesinde artık en sık
aradığınız Turkcell abonesiyle % 70 indirimli
konuşacaksınız. Hem de 1.000.000 TL sabit
ücret ödeyerek.
îstediğiniz kişiyi belirleyin, Bizim Tarife'ye
geçin. . ,
Bizim Tarife Turkcell'den.
Güle güle kullanın.
• Seçtiğiniz Turkcell numarasına yapacağınız tüm aramalarda dakika ücrcti 78.000 TL,
diğer aramalarda 260.000 TL olacakur (260.000 TL uzerinden %70 indırim verilmektedır).
• Bu tanfeden, GSM numaralan 0532 ve 0533 ıle başlayan bireysel abonelerimiz, GSM
numarası 0532, 0533 veya 0535 ıle başlayan bir abonemizi seçerek yararlanabilmektedir.
• Bu tarifeyle ılgilı detaylı bilgı almak ve başvuruda bulunmak için, Turkcell Abone
Merkezleri ve Turkcell Bolge Ofisleri'ne uğrayabilir veya 444 0 532 Müşteri Hizmetleri'ni
arayabilirsıniz.
444 0 5 32
Ulusçuluk ve Ulusal Onur
Bahir M. ERURETEN Huhıkçu
U
lu Önder Atatûrk'ün
ulusu ve ulusçulugu ta-
nımlamadan, ortaya koy-
dugu nitelikler bir yan-
dan ulusal birlikteliğin
vazgeçilmez koşullan-
nı açıklarken öbür yandan, tam bağım-
sızhğı vurgulayan tanımlamalan ile Tûr-
kiye'nin değişmez dış politikasının da
yönünü ortaya koyar. Eş anlatımla, Ulu
önderin dış siyasal görüşünü anlamak
için, O'nun ulusçuluk tanımına bakmak
yeterlidir.
Çünkü, Ulu Önder, ulusçuluğu; Ulu-
sal Ant (Misak-ı Milli) sınırlannın belir-
lediği Tûrk vatanında, aynı uzun ve or-
tak geçmişın ortak dil, ülkü ve kûltûr bir-
likteliğinin oluşturduğu Türkiye Cum-
huriyeti'ni kuran Türk halkının, tam ba-
ğımsız ve onurlu yaşamı, ana öğe olarak
algılayan bırlıkteliğı olarak açıklamıştır.
Atatürk ulusçuluğunun özü içeriye kar-
şı, eşitlikçi, özgûr bir Türkiye, dışa kar-
şı, tam bağımsız bir Türkiye'dir. Tam ba-
ğımstzlıktan amaç siyasal, tutumsal, top-
lumsal ve kültürel bağımsızlıktır.
Atatûrk'ün ulusçuluk ilkesinin bu iki
yönü birbirinden aynlamaz. O'nun çok
önceden düşüncesinde biçimlenen bu il-
ke,ilkkezAmasyaBüdırgesi'nde(22Ha-
ziran), dile getırilmiş, Erzurum Kongre-
si sonuç bildirgesinde (07 Ağustos 1919
ve arkasından Sıvas Kongresi (11 Eylül
1919) bildirgelerinde yinelenmişti:
"Uhısalsmıriariçmdevatanbirbâtun-
dür parçalannıaz,
Manda ve korumacıhk kabul edflmez,
Yabancı ülkelerin her türiü işgallerine
ve içşlerimize kanşmasına karşıyTZ."
Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açı-
lışından sonra da ısrarla vurguladığı, tam
bağımsızlık ereği, O'nun dilinde, ulusal
bağımsızlık savaşının "Kapitalizmin Em-
peryaBzmine" karşı oldugunu vurgulayan
yazılı ve sözlü açıklamalan ile her vatan-
daşın belleğine kazınmıştı.
Daha sonraki yıllarda da Türkiye Cum-
huriyeti 'nin değişmez geleneksel dış po-
litikası, hep bu eksen üzerinde oluştu-
rulmuş, bundan, en küçük bir ödün ve-
rilmemişti. Bugünlere gelene dek...
Sevgili Atatürk, 1927 yılında okudu-
ğu Büyük Nutuk'unda, bu görüşünü şöy-
le dile getiriyordu:
"Bizim,açd<veuygulaınayaolanakkgör-
düğümüz siyasal görûş, milli sıyasettir.
VIİIK oy^tf*riprfjgim7Himın|
derin, özgün ideolojisinin evrenselleş-
miş boyutudur.
Ulu Önderin, ulusçuluk anlayışı, doğa-
sı ve niteliği gereği; ülke içinde etnik ay-
nmcılığa izin vermeyen, Anadolu kültür
mozaiğini, bir bütün olarak kucaklayan
görüşü yansıtmakta, öte yandan, ırkçılı-
ğı, panislamizm ya da pantürkizmi, eş an-
latûnla, ümmetçiliği ve kafatasçıhğı ke-
sinlikle ret anlamında idi. Aynca geçmiş
Osmanlı döneminin, ulusal bağımsızlı-
ğı ortadan kaldıran, devleti dışa karşı tu-
tumsal (iktisadi) açıdan bağımlı kılan her
türden müdahalelere de karşı idi. Bu ne-
denle kapitülasyonlar tümüyle kaldırıl-
roış, devletin varlığuu ipotek altında tu-
tan ve Osmanlıyı yan sömürge durumu-
na getirmiş olan Düyun-u Umumiye (Ge-
nel Borçlar) kurumunu tasfıye etmiş, ya-
bancı sermaye tekelinı tümüyle yok et-
mek için özel sermayenin olabildiğince
millileştirilmesini sağlamıştı.
Şurası da büinmelidirki uluslararası iliş-
kiler söz konusu olduğunda, eşit ilişki-
ler baş koşul olmak üzere, uluslar ailesi
olarak nitelediği, devletlerarası ilişkiler-
de, dostça bir yaklaşımın gereğine inan-
nuştı. Çeşitli vesilelerle bu görüşünü di-
le getirir, bölgesel antlaşmalann öncülü-
ğünü yapardı. Çünkü Ulu Önder, eşit ko-
şullarda olmak üzere, uluslararası yakın-
laşmanın yaranna inanıyordu. Bazı ya-
salan uygar ülkelerden alırken de, aynı
bilinçle davranıyordu. Bu görüş 1926 yı-
lında Isviçre'den uyarladığımız Medeni
Yasa'nın gerekçesınde şöyle açıklanıyor-
du: "Çağunızın uygarük ailesine bağh
uluslann. aralannda esaslı bir fark yok-
tur. Sosyal ve ekonomik sürekli ittşküer,
büyük ve uygar bir kitlesini,
anlam veiçerikşudun MiBi(ulusal)smır-
larunız içinde, her şeyden öoce, kendi gû-
cûmûzedayanarak, vartağnnızı korumak,
ulusun vevatanın gerçek mutiuhığuna ve
kalkmmasnıa çahşmak- Uygardünyadan,
uygarca uısanlık davranışını ve karşdık-
lı dosthığu beklemektir." (Büyük Nutuk,
C: 2, Sa. 430 ve Dev.)
Daha sonraki yıllarda çeşitli vesıleler-
le dile getınlen
u
Yurtta Banş, Cibanda
Banş" özdeyişi bu görüşün bir başka
açıklamasıdır. Ulu önderin, bu kişilikli,
onurlu ve saygın dış politikası, daha son-
raki yıllarda bağımsızlığını kazanmak
üzere eyleme geçen uluslann ortak pay-
dasını oluşturmuştur. Bu düşünce, Ulu Ön-
bir afle haline getirmiş ve getirmekte bu-
lunmuştur. Şu yönü de saptamak gerekir
ki çağdaş uygarüğı anlamak ve özümse-
mek karariıhğında bulunan Tûrk ulusu,
çağdaş uygarhğj kendisine değil, kendisi-
ni çağdaş uvgariığın gereklerine uydur-
mak zorundadır."
Bu görüşlerle, Atatürkçü milliyetçi gö-
rüşün, uluslararası bütünleşmeye karşı
olduğu biçiminde ortaya atılan savlann,
ne kadar sığ ve dayanıksız olduğu da or-
taya çıkmaktadır. Ulu Önder Atatürk,
uluslararası bütünleşmeye değil, devletin
bağımsızlığını zedeleyen uluslararası te-
kelleşmelere, sömürüye, kişiliksiz, onur-
suz, küçük düşürücü ilişkilere karşıdır.
Yüce Önder, uluslararası ilişkilerde, dev-
letlerin eşit koşullar altında, birlikteliği-
ni Öngörüyor. dış politikasını buna göre
düzenlıyordu. Türkiye Cumhuriyeti'nin
tam bağımsızlığı bu düşüncelerle, Lo-
zan'da, tüm uygar dünyaya kabul ettiril-
mişti. Şimdı ülkemizin bugün geldiği du-
ruma bir bakalım: IMF'ye karşı hükü-
metin imzalayıp teslim ettiği belge, Av-
rupa Birliği'nin dayatmalan, 1920'lerde
yapılan, ancak Türk ulusunun, Atatürk
önderliğinde savaşı göze alarak tarihin
çöp sepetine attığı Sevr Antlaşması'nın
parasal (mali) ve tutumsal (iktisadi) hü-
kümlerine benzemiyor mu?
Bu onursuzluk, Atatürk Türkiyesi'ne ya-
kışıyor mu?
Türkiye'de Cumhuriyet
Ulus Egemenliği
Dr. Handan DİKER Yıldız Teknik Üni. Öğretim Üyesi
"Bûtûn dûnya bflmdidir
Id, arnk bu devletin ve bu
ulusun başmda hiçbir tarv-
vet yoktur, hiçbir makam
yoktur. Yalmz bir kuvvet
vanür. O da ulus egemenü-
ğkfir. Yahuz birmakam var-
dır. O da ulusun kalbi, vic-
danı ve varnğKhr."
M.K. ATATÜRK
29Ekml923,TÜTkiye'de
cumhuriyetin ilan ediliş ta-
rihidir. Ashnda cumhuriyet
uzun bir tarihsel gelişimin
ürünü olup, 29 Ekim 1923'te
şekılsel olarak ilan edilmiş-
tir. Saltanatın 1 Kasım
1922'de kaldınlması ile za-
ten cumhuriyete giden yol
açümıştır. Atatürk saltanat-
lıkla hîiçbir şeyın bağdaş-
mayacağını ama en önem-
li olarak da cumhuriyetle
bu kurumun örtüşmeyece-
ğini biliyor ve şöyle diyor-
du. "Çürumuş bir haneda-
nın, halife unvamyla başt-
nın üstûnden zerre kadar
nfl olanakkal-
TURKCELL
mayacakşekilde korunma-
suuzorunlu küan birdevlet
şekünde, cumhuriyet ilan
edüsebOeoauyaşatınakoia-
adeğfldir."
Gerçekten de 23 Nisan
1920'de Türkiye Büyük
Millet Meclisi'nin açılma-
sı ile saltanatın kaldınlma-
sı arhk bir zorunluluk hali-
ne gehniştir. Çünkü Mecli-
s'in başhca söylemi "Ege-
menük ulusundur" şeklin-
dedir. Egemenliğın ulusta
olduğu bir devlet şekli de
cumhuriyettir. Egemenük,
bir devlette ortaya çıkan en
ûstün bir buyurma erkidir
diye tanımlanabılir. Biz Ata-
tûrk'ün cumhuriyet anlayı-
şma bakügımız zaman bu-
nun tamamen ulus egemen-
liğıne dayalı bir devlet an-
layışı oldugunu görürüz.
Onun bu konudaki sözleri
şöyledir. "Efendfler! BiKr-
siniz ki,irade denDen bir şey
\-ardir. Bir insanm iradesi
olduğu gibi,insanlardan ohı-
şan herhangi bir toplumun
dairadesivarthr.İrade,vk-
dan eğflimi, dikği demektir.
Yani bu tinsel bir şeydir.
Tümden iradeyi ulu tann-
ya bırakarak din diliyle an-
latmakistersenizbuna eiin-
defikde^iniz. Butinselolan
iradenin kendini gösterme-
si için bir araç gereklidir ve
vardrki,ODaegeınenH(der-
ler. Egemenliğini herhangi
birisioeemanetedenbirin-
san kendi iradesmin kuDa-
nıhp uygulanacağmagüven
duymaz. Bunun için insan-
lar, uluslar kendi iradekri-
ni, kendi vicdanlarınm eği-
limkriniyerinegetirmek\e
uygulamak isterlerse ege-
menüklerini her zaman el-
lerindetutmak zorundadır-
lar.Şimdiyedeğinulusumu-
zun başma gelen bütün fc-
laketter kendi kader ve ge-
leceğini başka birisuün ett-
ne bırakmış olmasmdan
kaynaklanmıstn"."
O bütün sözlerinde ulus
egemenliğini vurgulamış,
onun ne anlama geldiğini
açıklamaya çahşmıştır. Tür-
kiye Büyük Millet Meclısi
hükümetinin ulusal bir hü-
kümet oldugunu ya da ye-
ni Türk devletınm yapısı-
nın özünün ulusal egemen-
lik oldugunu söylemiştir.
'^TûrkiyeBûvûkîvaetMec-
Ksihûkûmeti uhısakhr. Tam
anlanuyla maddeye daya-
nır. Gerçekçknr. Birtakun
ra ulaşmak için değil ama
ileönek hayaüyle ulusu ka-
yalara çarparak. bataklık-
lara batırarak, en sou kur-
ban ederek yok etmek gibi
cinayetten kaçınan bir hii-
kümettir. Türkiye Büyük
Millet Mectisi'nin tüm prog-
ramlaruun dayandıgı şu Ud
temel ilkedir: Tam bağun-
sahk, kayıtsız şartsız ulusal
egemenlik. Birinci ilkenin
acıklannıası ulusal ant 'Mi-
sak-ı Milli'dir. tkinci ve ya-
şamamıziçin gerekli olan 3-
kenin betirgin bkimiise ana-
yasa, Teşküat-ı EsasiveKa-
nunu'dur."
Atatürk, 4 Aralık 1923 'te
yaptığı bir konuşmasında
cumhuriyetimizı şöyle de-
ğerlendiriyor: "Cumhuri-
yetimiz öyle sanıldığı gibi
zayıf değildir. Cumhuriyet
bedava da kazanılmış degD-
dir. Bunu elde etmek için
bolca kan döktük. Her ya-
na kırmızı kanımızı akrtnk.
Gerektiginde kuruluşlan-
mızı savunmak için gereke-
ni vapnıa>-a hazınz. Cumhu-
riyet özgür düşünce yanhsı-
dır. Candan ve yasal olmak
koşuhı ie herdüşünceye say-
gunız vardır. Her anlayış
bizce saygmdu*. Yahuz bize
karşı çıkanlarm insafh oU
ması gerekir.''
Gerçekten halka cumhu-
riyetin en yalın dile getiri-
lişi bu sözcüklerde toplanı-
yor. Ozetle cumhuriyet, ulus
egemenliğidir. Aynca cum-
huriyet; demokrasidir, banş
toplumudur, özgürlük ve
bağımsızlığın dile geldiği,
özgür düşünceye saygı gös-
teren onurlu bir yönetün-
dir. Gerçekten TiWc toplu-
muna en yakışan yönetim de
budur.
CUMHUMYETTEN
OKURLARA
ORHAN ERİNÇ
Yararlanabilsek
Ne İyi Olurdu...
Dinç Bilgin'in "Ceketimialıp çıkıyonım" demesi-
ne karşın, Sabah Grubu'nun yeni ortaklan ile ilgili hu-
kuksal durum açıklık kazanmadı.
Hukukçularta BDDK Başkanı Zekeriya Temizel, ted-
bir konulmuş bulunan hisseterin devrinin olanaksız-
lığını belirttiler.
Bu açıklamalann doğruluğu Sabah Grubu'nun
İMKB'ye yazdığı yaa ile de vurgulandı. Uygulama, his-
se senedi satışı ile değil, yönetim kurulu değişikliği
ile gerçekleştirilmişti.
Çukurova Grubu (Mehmet Emin Karamehmet),
Park Grubu (Turgay Ciner) ve MV Holding'e (Murat
Vargı) ait çeşitli şırketter MTM Haber Yatinm AŞ'yi kur-
muşlar ve Sabah Grubu'nun yönetimini üstlenmişler-
di.
Bu değişiklik, medyadakı ikıli yapılanmayı değiş-
tirmedi. Ancak Dogan Grubu'na karşı, Karameh-
met'terin sahip olduğu gazete, dergı, televızyon ve
radyolar da Sabah Grubu'nun medya şirketlerine ek-
lenince bu grup medyada daha ağırtık kazandt.
Böytece, Doğan-Karamehmet düopolünün kont-
rol ettiği iletişim organlannın pazar payı yüzde 90'a
yaklaştı.
Sabah Grubu'nun yeni oluşumla yaşama şansına
kavuşmasf, özellikle çaltşanlan açısından büyük önem
taşıyof. Bu nedenle gelışrnelen olumlu karşılamak, hat-
ta arkadaşlanmız adına sevinmek durumundayız.
Ama medyanın geleceğinı düşünerek bazı olgula-
nn da altını çizmek zorundayız.
Türk parasının sürekli düşen değeri, yaygın bir ile-
tişim organını üç-beş gazetecinin bir araya gelerek
yayımlamasını ve yaşatmasını olanaksız kıldı. Gaze-
tecilik yapmak da büyük sermaye sahiplerinin doğal
haklan arasına katıldı. Bu kadaıia kalsa ryrydi ama,
iletişim organlannı, istediğinde savunma, istediğin-
de de her türden rakiplerini suçlama aracı olarak gör-
menin sağladığı avantajlar işi çığnndan çıkanverdi.
• • •
Uluslararası Gazeteciler Federasyonu'nun (FIJ-
IFJ) 14-18 Mayıs 1990 günlennde Sardunya'da (kal-
ya) yapılan genel kurulu için hazırladığı raporda, sa-
dece kendi ülkelerinde değil, değışık ülkelerde de
yayıncılık yapan medya devierine ait bılgiler yer alı-
yor. Yerimiz sınırlı olduğu için yayın organlannın ad-
lannı ve satış toplamiannı atlayıp, gruplarla ya doğ-
rudan ya ortaklık yoluyla yayıldıklan ülkeleri alıntıla-
yalım. Bu arada yayıncılığın yanı sıra çeşitli sanayi ve
ticaret alanlannda faaliyet göstermekte olduklannı
da unutmayalım.
MURDOCH: Ingiltere, Al manya, Fransa, Ispanya,
Hollanda, Macaristan, Rusya, Amerika Birleşik Dev-
letlen, AvustraJya, Hong-Kong, Fiji, Papua Yeni Gi-
ne.
MAXWELJ_- MirrorGrubu Gazeteieri, Lihtenştayn,
Ingiltere, Iskandinavya, Almanya, Belçika, Hollanda,
Fransa, ispanya, Portekiz, Isviçre, Macaristan, Isra-
il, Kanada, Amerika Birleşik Devtetleri, Brezilya, Avust-
ralya, Yeni Zelanda, Tayland, Japonya, Kenya, Fas.
BERTELSMANN: Almanya, Fransa, Ispanya, Bel-
çika, Hollanda, Ingiltere, Iskandinavya, Italya, Isviç--.
re, Avusturya, Portekiz, Yunanistan, Amerika Birle-
şik Devletleri, Kanada, Arjantin, Kolombiya, Venezü-
ella, Ekvador, Brezilya, Şili, Meksıka, Avustralya, Ye-
ni Zelanda, Japonya.
HACHETTE: Fransa, Monako, Ispanya, Italya, Hol-
landa, Belçika, Portekiz, Ingiltere, Almanya, Isviçre,
Yunanistan, Japonya, Hong-Kong, Çin, Brezilya,
Amerika Birleşik Devtetleri,
HAVAS: Fransa, Ingiltere, Italya, Ispanya, Belçika,
Almanya, Lüksemburg, Monako, Amerika Birleşik
Devletleri.
HERSANT: Fransa, Belçika, ispanya, Amerika Bir-
leşik Devletleri.
BERLUSCONI: Italya, Ispanya, Fransa, Almanya
Bizdeki gibi başıboş bir yayıncılık alanı ve anlayı-
şının geçerli olduğu üçüncü dünya ülkeleri ile Yuna-
nistan, Ispanya ve Italya'yı bir yana koyarsak.. med-
ya devlerinin istedikleri gibi at oynatmalannın pek de
otanaklı olmadığı görülür.
Bu durumun başlıca iki nedeni var. Birincisi, gaze-
teci çoğunluğunun meslek ve örgütienme bilinci, ikin-
cisi de yürürlükteki yasalar.
Dileriz medyada yaşadığımız son olaytar bizde de
hem gazetecileri hem de yasa yaptcılannı uyarmış ol-
sun.
•
önümüzdeki pazartesiye kadar gönlünüzce bir
hafta geçirmeniz dileği ve saygılanmızla.
oerinc@cumhuriyetcom.tr
VEFAT VE BAŞSAĞLIĞI
Anamız kadar müşfik, ablaıruz kadar sahip,
Nevin ablamız, Bertan ve Berk'in Nevin teyzeleri;
NEVİN
BAYRAMOĞLU'nu
ışıklar içinde uyuyan sevgili tsmaü'inin yanuıa
4 Aralık Pazartesi öğle namazında, Erenköy
Galippaşa'dan, içimiz acılarla
ışıklara uğurluyoruz.
HATtCE VE KAŞİF TÖRE
AĞANOĞLU
MURADtYE ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
DosyaNo: 1999/148
Davacı Abdulselam Gülsarı tarafından davalı Piroze
Gülsan aleyhıne açılan evlilik kaydının iptali davasında
davalı Piroze Gülsan'nın tüm arama ve araştırmalara
rağmen adresi belirlenememış ve dava dilekçesi tebliğ
edilememişür. Bu nedenle dava dilekçesi ile duruşma
gün ve saatinin Tebhgat Kanunu'nun 28. maddesi gere-
gince ilanen tebliğine karar verilmiştir.
Dava, davacı Abdulselam Gülsan ile davalı Piroze
Gülsan aleyhine açılmış evlilik kaydının iptaüne ilişkin
olup, ilan tarihinden itibaren 10 gün sonra dava dilekçe-
sinin davahya tebliğ edilmış sayılacagı, davalının dava-
ya karşı varsa cevaplannı ve deliUerini yasal süresi için-
de mahkememize bildırmesi, duruşma günü olan
12.1.2001 günü saat 09.30'da Muradiye Adliyesı dunıs-
ma salonunda hazır bulunması yahut kendisıni bir ve-
kille temsü ettirmesi, cevap vermemesi, duruşmada ha-
zır olmaması ve kendisini bir vekılle temsil ettirmeme-
si durumunda yargılamanın yokluğunda yapılarak karar
verileceği davalı Puoze Gülsan'ya tebliğ yerine kaim
olmak üzere ilan olunur. 17.11.2000 Basın: 73001