17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 ARALIK 2000 PAZARTESİ Turkccli Tnrifclc/' V sık konuştuğunuz kişiyi belirleyin, %70 indirimli konuşun! e TurkcelVden cebinize uygun tarife seçenekleri: Cep telefonunuzdan en çok kimi arıyor, en uzun kiminle konuşuyorsunuz? Ailenizden biriyle mi, iş arkadaşınızla mı, can dostunuzla mı? Neden mi soruyoruz? Çünkü, Turkcell'in sunduğu Bizim Tarife sayesinde artık en sık aradığınız Turkcell abonesiyle % 70 indirimli konuşacaksınız. Hem de 1.000.000 TL sabit ücret ödeyerek. îstediğiniz kişiyi belirleyin, Bizim Tarife'ye geçin. . , Bizim Tarife Turkcell'den. Güle güle kullanın. • Seçtiğiniz Turkcell numarasına yapacağınız tüm aramalarda dakika ücrcti 78.000 TL, diğer aramalarda 260.000 TL olacakur (260.000 TL uzerinden %70 indırim verilmektedır). • Bu tanfeden, GSM numaralan 0532 ve 0533 ıle başlayan bireysel abonelerimiz, GSM numarası 0532, 0533 veya 0535 ıle başlayan bir abonemizi seçerek yararlanabilmektedir. • Bu tarifeyle ılgilı detaylı bilgı almak ve başvuruda bulunmak için, Turkcell Abone Merkezleri ve Turkcell Bolge Ofisleri'ne uğrayabilir veya 444 0 532 Müşteri Hizmetleri'ni arayabilirsıniz. 444 0 5 32 Ulusçuluk ve Ulusal Onur Bahir M. ERURETEN Huhıkçu U lu Önder Atatûrk'ün ulusu ve ulusçulugu ta- nımlamadan, ortaya koy- dugu nitelikler bir yan- dan ulusal birlikteliğin vazgeçilmez koşullan- nı açıklarken öbür yandan, tam bağım- sızhğı vurgulayan tanımlamalan ile Tûr- kiye'nin değişmez dış politikasının da yönünü ortaya koyar. Eş anlatımla, Ulu önderin dış siyasal görüşünü anlamak için, O'nun ulusçuluk tanımına bakmak yeterlidir. Çünkü, Ulu Önder, ulusçuluğu; Ulu- sal Ant (Misak-ı Milli) sınırlannın belir- lediği Tûrk vatanında, aynı uzun ve or- tak geçmişın ortak dil, ülkü ve kûltûr bir- likteliğinin oluşturduğu Türkiye Cum- huriyeti'ni kuran Türk halkının, tam ba- ğımsız ve onurlu yaşamı, ana öğe olarak algılayan bırlıkteliğı olarak açıklamıştır. Atatürk ulusçuluğunun özü içeriye kar- şı, eşitlikçi, özgûr bir Türkiye, dışa kar- şı, tam bağımsız bir Türkiye'dir. Tam ba- ğımstzlıktan amaç siyasal, tutumsal, top- lumsal ve kültürel bağımsızlıktır. Atatûrk'ün ulusçuluk ilkesinin bu iki yönü birbirinden aynlamaz. O'nun çok önceden düşüncesinde biçimlenen bu il- ke,ilkkezAmasyaBüdırgesi'nde(22Ha- ziran), dile getırilmiş, Erzurum Kongre- si sonuç bildirgesinde (07 Ağustos 1919 ve arkasından Sıvas Kongresi (11 Eylül 1919) bildirgelerinde yinelenmişti: "Uhısalsmıriariçmdevatanbirbâtun- dür parçalannıaz, Manda ve korumacıhk kabul edflmez, Yabancı ülkelerin her türiü işgallerine ve içşlerimize kanşmasına karşıyTZ." Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açı- lışından sonra da ısrarla vurguladığı, tam bağımsızlık ereği, O'nun dilinde, ulusal bağımsızlık savaşının "Kapitalizmin Em- peryaBzmine" karşı oldugunu vurgulayan yazılı ve sözlü açıklamalan ile her vatan- daşın belleğine kazınmıştı. Daha sonraki yıllarda da Türkiye Cum- huriyeti 'nin değişmez geleneksel dış po- litikası, hep bu eksen üzerinde oluştu- rulmuş, bundan, en küçük bir ödün ve- rilmemişti. Bugünlere gelene dek... Sevgili Atatürk, 1927 yılında okudu- ğu Büyük Nutuk'unda, bu görüşünü şöy- le dile getiriyordu: "Bizim,açd<veuygulaınayaolanakkgör- düğümüz siyasal görûş, milli sıyasettir. VIİIK oy^tf*riprfjgim7Himın| derin, özgün ideolojisinin evrenselleş- miş boyutudur. Ulu Önderin, ulusçuluk anlayışı, doğa- sı ve niteliği gereği; ülke içinde etnik ay- nmcılığa izin vermeyen, Anadolu kültür mozaiğini, bir bütün olarak kucaklayan görüşü yansıtmakta, öte yandan, ırkçılı- ğı, panislamizm ya da pantürkizmi, eş an- latûnla, ümmetçiliği ve kafatasçıhğı ke- sinlikle ret anlamında idi. Aynca geçmiş Osmanlı döneminin, ulusal bağımsızlı- ğı ortadan kaldıran, devleti dışa karşı tu- tumsal (iktisadi) açıdan bağımlı kılan her türden müdahalelere de karşı idi. Bu ne- denle kapitülasyonlar tümüyle kaldırıl- roış, devletin varlığuu ipotek altında tu- tan ve Osmanlıyı yan sömürge durumu- na getirmiş olan Düyun-u Umumiye (Ge- nel Borçlar) kurumunu tasfıye etmiş, ya- bancı sermaye tekelinı tümüyle yok et- mek için özel sermayenin olabildiğince millileştirilmesini sağlamıştı. Şurası da büinmelidirki uluslararası iliş- kiler söz konusu olduğunda, eşit ilişki- ler baş koşul olmak üzere, uluslar ailesi olarak nitelediği, devletlerarası ilişkiler- de, dostça bir yaklaşımın gereğine inan- nuştı. Çeşitli vesilelerle bu görüşünü di- le getirir, bölgesel antlaşmalann öncülü- ğünü yapardı. Çünkü Ulu Önder, eşit ko- şullarda olmak üzere, uluslararası yakın- laşmanın yaranna inanıyordu. Bazı ya- salan uygar ülkelerden alırken de, aynı bilinçle davranıyordu. Bu görüş 1926 yı- lında Isviçre'den uyarladığımız Medeni Yasa'nın gerekçesınde şöyle açıklanıyor- du: "Çağunızın uygarük ailesine bağh uluslann. aralannda esaslı bir fark yok- tur. Sosyal ve ekonomik sürekli ittşküer, büyük ve uygar bir kitlesini, anlam veiçerikşudun MiBi(ulusal)smır- larunız içinde, her şeyden öoce, kendi gû- cûmûzedayanarak, vartağnnızı korumak, ulusun vevatanın gerçek mutiuhığuna ve kalkmmasnıa çahşmak- Uygardünyadan, uygarca uısanlık davranışını ve karşdık- lı dosthığu beklemektir." (Büyük Nutuk, C: 2, Sa. 430 ve Dev.) Daha sonraki yıllarda çeşitli vesıleler- le dile getınlen u Yurtta Banş, Cibanda Banş" özdeyişi bu görüşün bir başka açıklamasıdır. Ulu önderin, bu kişilikli, onurlu ve saygın dış politikası, daha son- raki yıllarda bağımsızlığını kazanmak üzere eyleme geçen uluslann ortak pay- dasını oluşturmuştur. Bu düşünce, Ulu Ön- bir afle haline getirmiş ve getirmekte bu- lunmuştur. Şu yönü de saptamak gerekir ki çağdaş uygarüğı anlamak ve özümse- mek karariıhğında bulunan Tûrk ulusu, çağdaş uygarhğj kendisine değil, kendisi- ni çağdaş uvgariığın gereklerine uydur- mak zorundadır." Bu görüşlerle, Atatürkçü milliyetçi gö- rüşün, uluslararası bütünleşmeye karşı olduğu biçiminde ortaya atılan savlann, ne kadar sığ ve dayanıksız olduğu da or- taya çıkmaktadır. Ulu Önder Atatürk, uluslararası bütünleşmeye değil, devletin bağımsızlığını zedeleyen uluslararası te- kelleşmelere, sömürüye, kişiliksiz, onur- suz, küçük düşürücü ilişkilere karşıdır. Yüce Önder, uluslararası ilişkilerde, dev- letlerin eşit koşullar altında, birlikteliği- ni Öngörüyor. dış politikasını buna göre düzenlıyordu. Türkiye Cumhuriyeti'nin tam bağımsızlığı bu düşüncelerle, Lo- zan'da, tüm uygar dünyaya kabul ettiril- mişti. Şimdı ülkemizin bugün geldiği du- ruma bir bakalım: IMF'ye karşı hükü- metin imzalayıp teslim ettiği belge, Av- rupa Birliği'nin dayatmalan, 1920'lerde yapılan, ancak Türk ulusunun, Atatürk önderliğinde savaşı göze alarak tarihin çöp sepetine attığı Sevr Antlaşması'nın parasal (mali) ve tutumsal (iktisadi) hü- kümlerine benzemiyor mu? Bu onursuzluk, Atatürk Türkiyesi'ne ya- kışıyor mu? Türkiye'de Cumhuriyet Ulus Egemenliği Dr. Handan DİKER Yıldız Teknik Üni. Öğretim Üyesi "Bûtûn dûnya bflmdidir Id, arnk bu devletin ve bu ulusun başmda hiçbir tarv- vet yoktur, hiçbir makam yoktur. Yalmz bir kuvvet vanür. O da ulus egemenü- ğkfir. Yahuz birmakam var- dır. O da ulusun kalbi, vic- danı ve varnğKhr." M.K. ATATÜRK 29Ekml923,TÜTkiye'de cumhuriyetin ilan ediliş ta- rihidir. Ashnda cumhuriyet uzun bir tarihsel gelişimin ürünü olup, 29 Ekim 1923'te şekılsel olarak ilan edilmiş- tir. Saltanatın 1 Kasım 1922'de kaldınlması ile za- ten cumhuriyete giden yol açümıştır. Atatürk saltanat- lıkla hîiçbir şeyın bağdaş- mayacağını ama en önem- li olarak da cumhuriyetle bu kurumun örtüşmeyece- ğini biliyor ve şöyle diyor- du. "Çürumuş bir haneda- nın, halife unvamyla başt- nın üstûnden zerre kadar nfl olanakkal- TURKCELL mayacakşekilde korunma- suuzorunlu küan birdevlet şekünde, cumhuriyet ilan edüsebOeoauyaşatınakoia- adeğfldir." Gerçekten de 23 Nisan 1920'de Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açılma- sı ile saltanatın kaldınlma- sı arhk bir zorunluluk hali- ne gehniştir. Çünkü Mecli- s'in başhca söylemi "Ege- menük ulusundur" şeklin- dedir. Egemenliğın ulusta olduğu bir devlet şekli de cumhuriyettir. Egemenük, bir devlette ortaya çıkan en ûstün bir buyurma erkidir diye tanımlanabılir. Biz Ata- tûrk'ün cumhuriyet anlayı- şma bakügımız zaman bu- nun tamamen ulus egemen- liğıne dayalı bir devlet an- layışı oldugunu görürüz. Onun bu konudaki sözleri şöyledir. "Efendfler! BiKr- siniz ki,irade denDen bir şey \-ardir. Bir insanm iradesi olduğu gibi,insanlardan ohı- şan herhangi bir toplumun dairadesivarthr.İrade,vk- dan eğflimi, dikği demektir. Yani bu tinsel bir şeydir. Tümden iradeyi ulu tann- ya bırakarak din diliyle an- latmakistersenizbuna eiin- defikde^iniz. Butinselolan iradenin kendini gösterme- si için bir araç gereklidir ve vardrki,ODaegeınenH(der- ler. Egemenliğini herhangi birisioeemanetedenbirin- san kendi iradesmin kuDa- nıhp uygulanacağmagüven duymaz. Bunun için insan- lar, uluslar kendi iradekri- ni, kendi vicdanlarınm eği- limkriniyerinegetirmek\e uygulamak isterlerse ege- menüklerini her zaman el- lerindetutmak zorundadır- lar.Şimdiyedeğinulusumu- zun başma gelen bütün fc- laketter kendi kader ve ge- leceğini başka birisuün ett- ne bırakmış olmasmdan kaynaklanmıstn"." O bütün sözlerinde ulus egemenliğini vurgulamış, onun ne anlama geldiğini açıklamaya çahşmıştır. Tür- kiye Büyük Millet Meclısi hükümetinin ulusal bir hü- kümet oldugunu ya da ye- ni Türk devletınm yapısı- nın özünün ulusal egemen- lik oldugunu söylemiştir. '^TûrkiyeBûvûkîvaetMec- Ksihûkûmeti uhısakhr. Tam anlanuyla maddeye daya- nır. Gerçekçknr. Birtakun ra ulaşmak için değil ama ileönek hayaüyle ulusu ka- yalara çarparak. bataklık- lara batırarak, en sou kur- ban ederek yok etmek gibi cinayetten kaçınan bir hii- kümettir. Türkiye Büyük Millet Mectisi'nin tüm prog- ramlaruun dayandıgı şu Ud temel ilkedir: Tam bağun- sahk, kayıtsız şartsız ulusal egemenlik. Birinci ilkenin acıklannıası ulusal ant 'Mi- sak-ı Milli'dir. tkinci ve ya- şamamıziçin gerekli olan 3- kenin betirgin bkimiise ana- yasa, Teşküat-ı EsasiveKa- nunu'dur." Atatürk, 4 Aralık 1923 'te yaptığı bir konuşmasında cumhuriyetimizı şöyle de- ğerlendiriyor: "Cumhuri- yetimiz öyle sanıldığı gibi zayıf değildir. Cumhuriyet bedava da kazanılmış degD- dir. Bunu elde etmek için bolca kan döktük. Her ya- na kırmızı kanımızı akrtnk. Gerektiginde kuruluşlan- mızı savunmak için gereke- ni vapnıa>-a hazınz. Cumhu- riyet özgür düşünce yanhsı- dır. Candan ve yasal olmak koşuhı ie herdüşünceye say- gunız vardır. Her anlayış bizce saygmdu*. Yahuz bize karşı çıkanlarm insafh oU ması gerekir.'' Gerçekten halka cumhu- riyetin en yalın dile getiri- lişi bu sözcüklerde toplanı- yor. Ozetle cumhuriyet, ulus egemenliğidir. Aynca cum- huriyet; demokrasidir, banş toplumudur, özgürlük ve bağımsızlığın dile geldiği, özgür düşünceye saygı gös- teren onurlu bir yönetün- dir. Gerçekten TiWc toplu- muna en yakışan yönetim de budur. CUMHUMYETTEN OKURLARA ORHAN ERİNÇ Yararlanabilsek Ne İyi Olurdu... Dinç Bilgin'in "Ceketimialıp çıkıyonım" demesi- ne karşın, Sabah Grubu'nun yeni ortaklan ile ilgili hu- kuksal durum açıklık kazanmadı. Hukukçularta BDDK Başkanı Zekeriya Temizel, ted- bir konulmuş bulunan hisseterin devrinin olanaksız- lığını belirttiler. Bu açıklamalann doğruluğu Sabah Grubu'nun İMKB'ye yazdığı yaa ile de vurgulandı. Uygulama, his- se senedi satışı ile değil, yönetim kurulu değişikliği ile gerçekleştirilmişti. Çukurova Grubu (Mehmet Emin Karamehmet), Park Grubu (Turgay Ciner) ve MV Holding'e (Murat Vargı) ait çeşitli şırketter MTM Haber Yatinm AŞ'yi kur- muşlar ve Sabah Grubu'nun yönetimini üstlenmişler- di. Bu değişiklik, medyadakı ikıli yapılanmayı değiş- tirmedi. Ancak Dogan Grubu'na karşı, Karameh- met'terin sahip olduğu gazete, dergı, televızyon ve radyolar da Sabah Grubu'nun medya şirketlerine ek- lenince bu grup medyada daha ağırtık kazandt. Böytece, Doğan-Karamehmet düopolünün kont- rol ettiği iletişim organlannın pazar payı yüzde 90'a yaklaştı. Sabah Grubu'nun yeni oluşumla yaşama şansına kavuşmasf, özellikle çaltşanlan açısından büyük önem taşıyof. Bu nedenle gelışrnelen olumlu karşılamak, hat- ta arkadaşlanmız adına sevinmek durumundayız. Ama medyanın geleceğinı düşünerek bazı olgula- nn da altını çizmek zorundayız. Türk parasının sürekli düşen değeri, yaygın bir ile- tişim organını üç-beş gazetecinin bir araya gelerek yayımlamasını ve yaşatmasını olanaksız kıldı. Gaze- tecilik yapmak da büyük sermaye sahiplerinin doğal haklan arasına katıldı. Bu kadaıia kalsa ryrydi ama, iletişim organlannı, istediğinde savunma, istediğin- de de her türden rakiplerini suçlama aracı olarak gör- menin sağladığı avantajlar işi çığnndan çıkanverdi. • • • Uluslararası Gazeteciler Federasyonu'nun (FIJ- IFJ) 14-18 Mayıs 1990 günlennde Sardunya'da (kal- ya) yapılan genel kurulu için hazırladığı raporda, sa- dece kendi ülkelerinde değil, değışık ülkelerde de yayıncılık yapan medya devierine ait bılgiler yer alı- yor. Yerimiz sınırlı olduğu için yayın organlannın ad- lannı ve satış toplamiannı atlayıp, gruplarla ya doğ- rudan ya ortaklık yoluyla yayıldıklan ülkeleri alıntıla- yalım. Bu arada yayıncılığın yanı sıra çeşitli sanayi ve ticaret alanlannda faaliyet göstermekte olduklannı da unutmayalım. MURDOCH: Ingiltere, Al manya, Fransa, Ispanya, Hollanda, Macaristan, Rusya, Amerika Birleşik Dev- letlen, AvustraJya, Hong-Kong, Fiji, Papua Yeni Gi- ne. MAXWELJ_- MirrorGrubu Gazeteieri, Lihtenştayn, Ingiltere, Iskandinavya, Almanya, Belçika, Hollanda, Fransa, ispanya, Portekiz, Isviçre, Macaristan, Isra- il, Kanada, Amerika Birleşik Devtetleri, Brezilya, Avust- ralya, Yeni Zelanda, Tayland, Japonya, Kenya, Fas. BERTELSMANN: Almanya, Fransa, Ispanya, Bel- çika, Hollanda, Ingiltere, Iskandinavya, Italya, Isviç--. re, Avusturya, Portekiz, Yunanistan, Amerika Birle- şik Devletleri, Kanada, Arjantin, Kolombiya, Venezü- ella, Ekvador, Brezilya, Şili, Meksıka, Avustralya, Ye- ni Zelanda, Japonya. HACHETTE: Fransa, Monako, Ispanya, Italya, Hol- landa, Belçika, Portekiz, Ingiltere, Almanya, Isviçre, Yunanistan, Japonya, Hong-Kong, Çin, Brezilya, Amerika Birleşik Devtetleri, HAVAS: Fransa, Ingiltere, Italya, Ispanya, Belçika, Almanya, Lüksemburg, Monako, Amerika Birleşik Devletleri. HERSANT: Fransa, Belçika, ispanya, Amerika Bir- leşik Devletleri. BERLUSCONI: Italya, Ispanya, Fransa, Almanya Bizdeki gibi başıboş bir yayıncılık alanı ve anlayı- şının geçerli olduğu üçüncü dünya ülkeleri ile Yuna- nistan, Ispanya ve Italya'yı bir yana koyarsak.. med- ya devlerinin istedikleri gibi at oynatmalannın pek de otanaklı olmadığı görülür. Bu durumun başlıca iki nedeni var. Birincisi, gaze- teci çoğunluğunun meslek ve örgütienme bilinci, ikin- cisi de yürürlükteki yasalar. Dileriz medyada yaşadığımız son olaytar bizde de hem gazetecileri hem de yasa yaptcılannı uyarmış ol- sun. • önümüzdeki pazartesiye kadar gönlünüzce bir hafta geçirmeniz dileği ve saygılanmızla. [email protected] VEFAT VE BAŞSAĞLIĞI Anamız kadar müşfik, ablaıruz kadar sahip, Nevin ablamız, Bertan ve Berk'in Nevin teyzeleri; NEVİN BAYRAMOĞLU'nu ışıklar içinde uyuyan sevgili tsmaü'inin yanuıa 4 Aralık Pazartesi öğle namazında, Erenköy Galippaşa'dan, içimiz acılarla ışıklara uğurluyoruz. HATtCE VE KAŞİF TÖRE AĞANOĞLU MURADtYE ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN DosyaNo: 1999/148 Davacı Abdulselam Gülsarı tarafından davalı Piroze Gülsan aleyhıne açılan evlilik kaydının iptali davasında davalı Piroze Gülsan'nın tüm arama ve araştırmalara rağmen adresi belirlenememış ve dava dilekçesi tebliğ edilememişür. Bu nedenle dava dilekçesi ile duruşma gün ve saatinin Tebhgat Kanunu'nun 28. maddesi gere- gince ilanen tebliğine karar verilmiştir. Dava, davacı Abdulselam Gülsan ile davalı Piroze Gülsan aleyhine açılmış evlilik kaydının iptaüne ilişkin olup, ilan tarihinden itibaren 10 gün sonra dava dilekçe- sinin davahya tebliğ edilmış sayılacagı, davalının dava- ya karşı varsa cevaplannı ve deliUerini yasal süresi için- de mahkememize bildırmesi, duruşma günü olan 12.1.2001 günü saat 09.30'da Muradiye Adliyesı dunıs- ma salonunda hazır bulunması yahut kendisıni bir ve- kille temsü ettirmesi, cevap vermemesi, duruşmada ha- zır olmaması ve kendisini bir vekılle temsil ettirmeme- si durumunda yargılamanın yokluğunda yapılarak karar verileceği davalı Puoze Gülsan'ya tebliğ yerine kaim olmak üzere ilan olunur. 17.11.2000 Basın: 73001
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle