Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
4 ARALIK 2000 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
EKONOMI / ekonomi@cumhuriyet.com.tr 13
Kayserifi hanım
ticareti sevdi
• KAYSERİ(AA)-
Ticari zekâlan ile ünlü
Kayserili erkeklerin eşleri
de, kısa süre önce
girdikleri iş âleminde
başanlı oldular. Baklava,
mantı, kete gibi ürünlerini
pazarlamaya başlayan
Kayserili hanımlar,
işlerini 2-3 yıldan beri
açtıklan küçük
dükkânlara taşıdılar.
Kayserili kadınlar,
pastanelerde 4-5 milyon
liraya satılan bir kilo
baklavayı hem
malzemesini daha fazla
koyarak hem de kilosunu
3 milyon liradan satarak
müşteri çekiyorlar.
Şapla savaşa
AB'den destek
• ANKARA(AA)-
Türkıye, hayvan
kaçakçılığı nedeniyle
yurdun hemen her yerinde
yaygın olarak görülen şap
hastalığı ile mücadele için
AB'den 50 milyon Euro
destek istedi. Türkiye, şap
ile mücadele amacıyla
kaçak hayvan girişinin
yo|un olduğu Doğu ve
G.Doğu'da tampon bölge
kurmak istiyor.
THY sermaye
arttınyor
• ANKARA(ANKA)-
Özelleştırme programında
bulunan Türk Hava
Yollan (THY), kayıth
sermaye tavanını yanm
katnlyon lıraya ulaştınyor.
Sermaye Piyasası Kurulu
(SPK), THY'nin kayıth
sermaye tavanmı
büyütmek amacıyla
yaptığı başvuruyu kayda
aldı. Şirket, 175trilyon
lira olan kayıth sermaye
tavanmı 500 trilyon liraya
yükseltecek.
hracatta düşüş
sürüyor
• İSTANBUL(AA)-
Tûrkiye Ihracatçüar
Meclisi'nin (TÎM)
kayıtlanna göre, ihracatın
kasım ayında, geçen yıhn
aym ayma oranla yûzde
4.2 gerilediği bildirildi.
TÎM Başkanı Okan
Oğuz, "Gerileme, siyasi
iktidann ihracatı
görmezden gelen
politikalannın sonucu"
dedi. Kasım aymda 2
milyar 435 milyon
dolarlık ihracatın kayıt
altına alındığı belirtildi.
DTÖ müzakereleri öncesinde 'ulusal görüş' oluşturulmak üzere çalışmalar sürüyor
TamiMİa yeııi ödünlerEkonomi Servisi - Dünya ta-
nm ticaretinin serbestleştirilme-
si amacıyla Dünya Ticaret Örgü-
tü (DTÖ) tarafindan gelecek yıl
mart ayında başlatılacak tanm
müzakerelerine yönelik ulusal
görüşü oluşturmak üzere çalış-
malar sürüyor.
Tanm müzakerelerinde ulusal
görüş oluşturmak üzere Dış Ti-
caret Müsteşarlığı (DTM) bün-
yesinde kurulan "Ulusal Çalış-
ma Grubu" raporunu yıl sonu-
• Hazırlık sürecinde Tanm Bakanlığı dışlanması dikkat çekiyor. Siyasi
iradenin Türk üreticisini, "büyük desteklerle güçlendirilen" gelişmiş ülkelerin
taran işletmeleriyle aynı arenada rekabete zorlaması kaygı uyandınyor.
na kadar tamamlamayı planlar-
ken, hazırlık sürecinde Tanm
Bakanlığı dışlanıyor.
Ulusal görüş, gelecek yıl
marttaCenevre'de yapılması ön-
görülen milenyum raund görüş-
melerinden önce, ocak ayında
DTÖ'ye iletilecek. Siyasi irade-
nin "küreseUeşmm uyum'' adı
altında Türk üreticisini, "büyük
desteklerle güçlendirüen" geliş-
mış ülkelenn tanm işletmeleriy-
le aynı arenada rekabete zorla-
ması kaygı uyandınyor. Türkiye
küresel rekabet ve AB'ye de
uyum gerekçesiyle hâlâ nüfusun
yaklaşık yüzde 40'ını banndı-
ran tanm sektöründeki destekle-
ri "geüşme yolundaki ülkeler
grabununflkdönemtavizieriuy-
gulama süresi olan 2004'e ka-
dar" sona erdirmeyi planlarken
AB, ortak tanm politikası çer-
çevesinde, üreticisini "sürekfive
Türkiye'nin görüşleri
Türkiye'nin DTÖ müzakerelerinde
benimsediği görüşler özetle şöyle:
/ Tarife indirimleri görüşülmeden
önce iç destek ve ihracat
sübvansiyonlanna ilişkin indirimler
yapılması esas olmalı. Tüm ülkeler
tarifelerde indirime gidebilirler.
Gelişmiş ülkeler, tarife basamaklannı ve
tavanlannı kaldırmalı, aynca gelişme
yolundaki ülkeler fiilen uygulanan
gümrük vergisi
hadlerinin
konsolide
edilmesi
konusunda serbest bırakılmalı.
/Gelişmiş ülkeler uyguladıklan ihracat
sübvansiyonlannda indirime gitmeli.
ihracat kredileri disiplin altma alınmalı.
/ Tanma verilen iç desteklerde
uygulanan "de minimis" oram mevcut
seviyede tutulmalı ve bu oranlarda
gelişmekte olan ülkeler tarafindan
indirime gidilmeli.
/ Bazı ürünlerde iç destek hakkı
kullamlmazken sınırlı sayıda üründe
taahhütlerin aşılabıhnesi nedeniyle "de
minimis" kuralı ürün bazında
uygulanmak yerine, tüm ürünlerde
uygulanmalı.
/ Gelişme yolundaki ülkelerin tanm
anlaşması kapsamındaki yatınm ve girdi
teşviki kullanma hakkı devam etmeli. Küresel rekabet ve AB'ye uyum gerekçesiyle tanm sektörüne destek azaraimaya çahşüryor.
bütçenin neredeyse yansmı ayı-
rarak" desteklıyor.
AB tanm sektöründe, diğer
alanlardan farkh olarak serbest
rekabet kurallanndan uzak ve
topluluk organlan tarafindan
yönlendirilen "mertea-müda-
halecT bir fıyat ve pazar rejimi
uyguhjyor. AB, bugüne kadarta-
nm için bütçesinden milyonlar-
ca dolar kaynak ayırdı. 1995 yı-
lında 60 milyon dolara yaklaşan
AB bütçesinin 32 milyon 760
bin dolarlık bölümü, 1996'da da
81 milyon dolarlık bütçenin ya-
nsı tanm desteklerine aynldı.
DTÖ Tanm Anlaşması
Türkiye IMF, Dünya Bankası
gibi küreselleşme kurumlannca
kredilere karşıhk dayatılan ta-
nm politikalannı benimserken
gelişmiş ülkelerin çıkarlan doğ-
rultusunda hizmetleri ve tanm
ticaretini liberalleştirme yönün-
de yoğun girişimleri olan
DTÖ'nün tanm anlaşması gere-
ği ülkeler, pazara giriş, iç destek-
ler ve ihracat sübvansiyonlanna
ilişkin olarak indirim taahhü-
dünde bulundular.
Gelecek yıl tanmda yeni
ödünler görüşülecek. Türkiye,
dünya tanm ticaretinin daha da
serbestleşmesı için gelişmiş ül-
kelerin daha fazla ödün vermesi
gerektiğini de savunuyor. Bütün
tanm ürünlerini DTÖ'ye konso-
lide eden Türkiye, gelişme yo-
lunda ülke olarak, 10 yıllık bir
süre içinde, 2004 yüına kadar her
üründe en az yüzde 10'dan az ol-
mamak kaydıyla yüzde 24'lük
bir indirim yapacak.
Türkiye, gelişmekte olan ül-
kelerin tarife oranlannın müm-
kün olduğunca mevcut düzeyde
korunması ve gelişmiş ülkelerin
tarife indirimine gitmeleri ge-
rektiği görüşünü savunuyor.
DÜNYA EKONOMİSİNE BAKIŞ /ERGtN YILDIZOĞLUIOAÜ/Mergin.yildizoglu(«btintemetcom
Geçen yıl 30 Kasım'da Dünya Tica-
ret Örgütü toplantısı, göz yaşartıcı gaz,
biber spreyi ve polis coplarına rağmen
sokakları terk etmeyen göstericilerin
basıncına dayanamadı, çöktü. O gün
Seattle'da sokaklan dolduran gösteri-
ciler yaptıklan işin öneminin bilincin-
deydiler ama, tarihsel bir dönemi ka-
patıp bir yenisini açtıklannın henüz far-
kında değildiler. Seattle olaylannı izle-
yen bir yıl içinde yaşanan gelişmeler,
tarihin yön değiştirmekte olduğunu
gösteriyordu.
Direniş 2000'de küreselteşti
Küreselleşmeye, serbest piyasa uy-
gulamalanna karşı direniş giderek yük-
seldi, küreselleşti ve yeni bir antikapi-
talist refleksi, yıllar sonra yeniden orta-
ya çıkarmaya başladı. 2000 yılı Ocak
ayında Ekvador'da, 40.000 kişinin ka-
tıldığı IMF karşıtı biryürüyüşle başladı.
Bu hareket daha sonra Ekvador'da bir
genel greve dönüşecek ve hükümeti
IMF programından vazgeçmeye zor-
layacaktı.
27 Ocak-1 Şubat arasında Da-
vosta, Dünya Ekonomik Forum top-
lantısının yapıldığı bınaların önündeki
küreselleşme karşıtı protestolar ise
Havanın Döndüğü Gün
2000 yılinda sık sık yaşanacak olayla-
rın ilk örneğini oluşturuyordu. Martta
Londra'da metro ve trenlerin özelleşti-
rilmesine açıkça karşı çıkan sosyaiist
bir politikacı Ken üvingston, üyesi ol-
duğu Işçi Partisi'nden atılmayı göze
alarak Londra Belediye Başkanlığı'na
adaylığını koydu. Livingston'a göre
uluslararası mali sermaye, tüm II. Dün-
ya Savaşı'nda ölenlerden çok daha
fazla cana kıymıştı. Bir sol cephe, Sos-
yaiist Ittifak, Lıvıngston'u destekleye-
ceğını açıkladı. Nisan'da IMF-Dünya
Bankası ortak toplantısını protesto et-
meye VVashington'a 35.000 gösterici
geldi. Küreselleşme karşıtı gösterilere
bu sefer 3.5 milyon üyelı AFL-CIO sen-
dikalar federasyonu da katıldı.
1 Mayıs gösterileri tüm dünyada ilk
kez küreselleşme ve neoliberalizme
karşı, ortak bir temayla, çok yaygın,
coşkulu bir biçimde kutlandı. Birkaç
gün sonra, Ken Livingston Londra
belediye seçimlerini, Işçi Partisi'ne rağ-
men kazandı. Haziran'da Latin Ame-
rika ülkeleri Brezitya, Ekvador, Hon-
duras, Paraguay gibi ülkelerde ger-
İLAN
BİRLEŞİK METAL İŞÇİLERİ SENDİKASI
GENEL YÖNETİM KURULU
B3!LEŞIX METAL-IS (Buleşık Meul Iççılen Sendlkaa) 24 25 26 Kasım 2000 (junlen yapüın 15 Merkez genel Kunıhında
1 Aşağıda ad-soyadlan meslek-aanatian ve ıkametgablan gostenlenlar sendlka zorunhı organlannın asıl v« yedek uyehklenne seçdmısleıdll
2 Sendıkanuz AnatU2uğuznın (3/B-b) (4/c-ç) (9/a) (12) (16) (19) (20) (27) ıaa maddes değiftuılnna 4 uncu maddeye (k) bkrası Ue geçıcı 2 Madde eklenmıştıı
2821 sayıiı Seodıkalar Yasasının 8 ve 9 Maddelen geregıoce ılgüılere duyuıuhn
URLEflK MZTAL IŞÇILDU SEHDKASI
OEHKL TÖKETm KUKULU
OBIKL YÖHETm KURÜLO
AD VK SOYADLAM MESLEK VE SATf ATI
ZIYAYILMAZ
Genel Baskan
MUZAF7EB ŞAHJN
Genel Sekreter
HUSEYDJGÜLER
Mab Daue Başkanı
FIKRIBAY1B
Orgutlenme Dane Başkanı
HAMZAELAVUZ
Eğıtım. Basın. Yayın ve
Tanıtım Daııesı Başkanı
ABUTALIP KOÇAR
MURAT AKDENIZ
DOGANKAYA
AHMET AYTAŞ
YILMAZ BAYRAM
ISMAIL BAYRAKTAR
KAMILOIKTAŞ
HASAN SAD1Ç
ILHAN ÖZPINAR
BURHAN YUCA
AYDINÇAKRAK
MEHMET OKAN
ABBAS ÇAĞAN
FARUK KILIÇ
YAŞARC1HAN
ALI OBCAN KARADUT
İCEMAL SARGIN
NEJDKT TUMEF
NECDET ÖZTUBK
ÇELEBI KAYADlBt
ISMAIL tSLAM
Iştl Işlemcı
Kahpçı
M»iqr^a HaİTimr*"*
Eaportacı
MaJcne Bakıması
Tel Çetone ve örme Işçıs.
Elrfttnk Tekmayenı
Monta) Işçtsı
Bakıma
Kflhpçı
]
Tesvıyea
Tomaa
Laborant
Makme Bakuncısı
Totnacı
Kaiıte Kantroi
Kaynakçı
Bskımcı
Çapak Alma Operatörü
Kaynakçı
Tesvıyecı
Makm« Bakuncısı
Tesgah Opetatoru
Makıne Bakuncısı
Pompacı
Forklıfta
KAMETOAHl
Kayısdağl Yohı Ekuttss Apt 35/13 Içnrenkoy/KADKÖY/TST
Kaznn brsbekn M«h 869/2 Sok No 4 GAZ1OSMANPAŞA/IST
Mehmet Alı Pafa Mato 2 Sıpahı Sok No 17 IZMTT
Ardmlı Cad. KmoOl Sck No 4 D 6 Klynaıca PENDİK/IST
Yavuı Sultan Mab Onur Sok No 3 DERINCE/TZMIT
Kazım Karabaku Mab. Mevtana Cad No 38 DARJCA/GEBZE t
CumfaunyM Mah Kavakü Beld Çağlayan Sok Emelmrter No 0004
BLK.YB EK NO 6 D 0035 BUYUKÇEKMECE/1ST
Gûlensu Mah GurbuJ Sok No 10 MALTEPE/1ST
Yavuı Sultan Mah Rıhum Cad Rabak Sıtelen A Blok Kat 3 No 12 DETUNCE/1ZMTT
Esenlet Kaıabayu Mab Mabmutbey Yolu Sajtarya Cad, 666 Sok No 4 ESENLER/IST
itERKEZ DEHETL1
YeniBune Eörû ORHANGAZI/BURSA
Anpçesme Mah Nanuk Eamal Cad 1016/3 Sok No 10/A GEBZK
ICaıadolap Mah GânsySok Emek Apt 5 Blok D 16 ALtBEYKÛY/lST
Kuıuçesme Dogxn Mah Atatuık Cad No 24 K*t 4 D 3 İZMİT
Guıetrah Mab Eaıanınat Cad No 18 D 3 PENDİK/IST
Hacı Habl Mah Şehıt Numan Dede Cad Demka Apt No 28 E 3 D 7 GEBZE
MERKEZ DİS1PLIR KUBULU
Hma HaBl Mah. Zabefd* Hanım Sok No 6 GEBZE
Eaıadolap Mab Neşelı Sok 20 Blok Denız Apt D 7 ALİBEYTÖY/1ST
Cumbunyet Mah Kubılay Cad 2225/1 Sok No 3 ÇAYIROVA7GEBZE
Haolaı Cad Aydın Sok. Emek Apt 6/20 Cevulı/KARTAL/IST
Faoh Mah Ayumı Sok No 19 KUÇUKÇEFajECE/TST
Davutpasa Mah 3 Cad No 57 ESENLEB/1ST
Gulnıyu Mah Tasocağı Sok No 1 MALTEPE/IST
Eıenleı Baym Aysegul Sok No 9 IZMIT
Sopalı Yenilmt Bankenl Sttesı H Blok Kat 3 No 5 DER1NCE/1ZM1T
Fevu Çakmak Mah Şanü Sok No 17 SEFAKOY/IST
çekleşen IMF karşıtı genel grev dalga-
sıyla sarsıldı. Temmuz'da, Amerika'da
Yeşiller Partisi'ni temsil etmek üzere
Ralph Nader, küreselleşme, neolibe-
ralizm ve büyük sermaye karşıtı bir
platformla başkan adaylığını açıkladı.
Seçimler yapıldığında Nader 2.7 mil-
yon oy alacak ve Demokratlann kesin
zaferini engelleyerek bir krize yol aça-
caktı. Böytece 1980'lerden bu yana ku-
rulan neoliberal, III. Yol konsensüs ilk
kez ABD'de bozuldu.
Ağustos'ta bir Arjantin mahkemesi
IMF'yi yabancı sermayeden yana po-
litikalarla ülke ekonomisini tahrip et-
mekten suçlu buldu. Eylül'de küresel-
leşme karşıtları Melbourn ve
Prag'daydılar. Göstericilerle polis ara-
sında şiddetli çatışmalar oldu. Ka-
sım'da Brezilya'da IMF politikalanna
karşı genel grev yapıldı.
Küreselleşme reklamının
balonu söndü
Küreselleşme karşıtı muhalefet ilk
önce Davos zirvesinin gündemini be-
liriedi. Zirve, küreselleşmenin daha iyi
pazarlanması (pardon, anlatılması di-
yecektim) önerisiyle tamamlandı. He-
men arkasından IMF ve Dünya Banka-
sı "daha anlayışh" bir söylem benim-
semeye başladılar. Mayıs'ta New York
Times, IMF Direktörü Stanley Fisc-
her'in "muhalefetin küreselieşmeyi
kötü bir kavram haline getirmesin-
den (gerçek yüzünü açığa çıkarmasın-
dan-E.Y) dolayı"... "ekonomik en-
tegrasyonu tarif edecek (pazariaya-
cak-E.Y) yeni bir kavram aradığını"
bildiriyordu (7/05/2000).
Tam da o günlerde, Harvard Üniver-
sitesi'nden Dani Rodrik ve Fransisco
Rodriguez çok ilginç birçalışmayayım-
ladılar. Bizim de bir çarşamba yazısında
aktardığımız bu çalışma, ticaretin ve ser-
maye hareketlerinin serbestleştirilmesi-
nin azgelişmiş ülke ekonomileri üzerin-
deki etkilerini test ediyor, bulgulann, kü-
reselieşmeyi savunanlann varsayımlan-
nı desteklemediğini, aksine küreselleş-
meci politikalann ekonomik yıkıma yol
açtığını ortaya koyuyordu.
Yıl içinde, çeşitli uluslararası kurum-
lann yayımladıklan raporlar, son 10 yıl-
da dünyada, yoksuiluğun arttığını, gelir
dağılımının daha da bozulduğunu orta-
ya koydular. Globalizmin kalelerinden
Business Week dergisi de adeta ağız
değiştirmeye başladı.
"Açık gerçek şu ki, salt piyasala-
nn serbestJeştirilmesi, tüm kayıklan
kaldırmaya yetmiyor. Harta bazı du-
rumlarda büyük zarara yol açıyor.
Dahası, uluslararası şirketlerin insan
haklan, işçi haklan ve çevre konuta-
n açısından büyük yolsuzluklar yap-
tklan inkâr edilemez." (06/11/2000)
Latin Amerika ve Türkiye örnekleri-
nin de gösterdiği gibi IMF ve Dünya
Bankası'nın "?//7n///fmus/(as/"yladolaş-
maya başlaması pratikte bir sonuç ver-
medi. Dünya Bankası'nın esnekliğinin
sınırlan Yoksulluk ve Büyüme raporunu
hazırlayanlardan Prof. Ravi Kambur,
ABD Maliye Bakanı Summers'ın bas-
kısıyla istifa etmek zorunda kalınca bir
kez daha ortaya çıktı. Bu, başekono-
mist Stiglitz'in VVashington Konsen-
süsü ve IMF'yi eleştirdiği için istifaya
zorlanmasından sonra, bir yıl içinde
ikinci istifaydı.
Institute for International Econo-
mics, ekimde yayımladığı bir raporda
IMF'yi "çoğu zaman aşın kat dav-
randığı ve krizdeki ülkelere çok ağır
koşullar dayattğı" için eleştirdi (NYT
21/10/2000). Rapor IMF verilerine da-
yanarak "IMF programlannın Afrika
ülkelerinde büyümeyi sağlamayı ba-
şaramadığım" gösterdi. International
Herald Tribune de, Seattle'da görüş-
melerin çökmesinde büyük rol oynayan
III. Dünya, yoksul ülkeler muhalefetinin
oluşturduğu lobinin o günden bu yana
daha da güçlendiğini anlatan bir yorum
yayımladı (27.11).
Asyakrizi IMF'nin gerçek yüzünü her-
kese (Belli ki, Türkiye'deki milliyetçi(!)
politikacılar hariç) göstermişti. Seatt-
le'dan sonra yaşanan gelişmeler
DTÖ'nün, küreselleşme adına, azgeliş-
miş ülkelerde tüm korumalan kaldınrken
aynı zamanda, özellikle kimya, ilaç ve
bilgi işlem (medya) alanlannda çokulus-
lu şirketleri koruyan uygulamalan da-
yattığını herkese (bizimkiler hariç-Tah-
kim Yasası'nı hatırlayınız) gösterdi, kü-
reselleşmenin tahribatlannı ve gerçek
yüzünü ortaya koydu.
Şimdi bir taraftan küreselleşme ve ku-
rumlanna karşı muhalefet yükselmeye
devam ediyor. Diğer taraftan küreselleş-
meci ideoloji kendini savunmak için
kavram ve bahane bulmakta giderek
zorlanıyor. Bu sırada dünya ekonomisi
yeni bir resesyonun eşiğine geldi. Ge-
çen hafta yayımlanan veriler ve kimi
uluslararası yatınm kurumlannın projek-
siyonlan, ABD, Avrupa ve dünyada eko-
nominin yavaşlamaya başladığını gös-
teriyordu. (Global Report 27, 29/11,
Bloomberg 29/11, VVashington Post,
International Herald Tribune, Wall
Street Journal, 30/11)
Morgan Stanley Dean VVrtter'in ba-
şekonomisti Stephan Roach'a göre
bu, 1960'tan bu yana görülmeyen şid-
dette bir yavaşlama. Global resesyon
olasılığı her gün biraz daha artıyor. Dün-
ya ekonomisi, dış şoklara ve ani sapma-
lara çok duyarlı olduğu bir "duraklama
hızına çok yaklaşt".
Bu, küreselleşme süreci açısından
çok önemli bir gelişme. Aynntılannı bir
başka yazıya bırakarak şu tespitle bitir-
mek istiyorum: Küreselleşme hem kü-
resel mekânı hem de tüm ekonomik ha-
reketin zamanını, sermayenin egemen-
liğı altında tek ve bütünsel bir süreç ola-
rak örgütleme eğiliminden başka bir şey
değil. Bu eğilimin varlığı, sürekli ilerle-
mesine bağlı.
Ekonomik, ideolojik ve kültürel alan-
lardan birinde küreselleşme süreci ak-
sarsa, bu hızla tüm sürece yayılır ve kü-
reselleşmenin geleceğini tehlikeye so-
kar. Işte tam da böyle bir döneme giri-
yoruz. Tüm yatınmlannı küreselleşme
üzerine yapanlann bu olasılığı göz önü-
ne almalannda fayda var.
ANKARA PAZARI
YAKUP KEPENEK
Sıkışhr ve Sat!
Yaklaşık bir yıl önce IMF'ye verilen Niyet Mek-
tubu ile ülke ekonomisi, üç yıllık yeni bir istikrar
sürecine sokuldu. Ortam, bu tür bir program için
gerçekten çok uygundu.
Seçimlerden yeni çıkılmıştı. Üç partili bir koalis-
yon hükümeti oluşmuştu. Meclis'te muhalefet
edecek güç kalmamıştı; Meclis dışında da du-
rum farkh değildı. Sendikalar yıldınlmıştı; tanm ke-
simi aslında örgütlü ses çıkaracak bir yapıda de-
ğildi; memurlar ve emekliler de çıkarlarını koruya-
cak bir örgütlenmeden çok uzaklardı. Bu neden-
le de programın, enflasyonu düşürmek amacıy-
la, kamu harcamalannın kısılması, işçi ve memu-
run ücret ve maaşlannın arttınlmaması; tanm ke-
siminden devlet desteğinin çekilmesi ve sosyal
güvenliğin çökertilmesi yönündeki istemleri ko-
layca uygulanabilirdi.
Ek bir kolaylık daha vardı. Türkiye, özellikle 1980
sonrasında IMF ve Dünya Bankası'nın program-
lannı, kendi insanlannı ezme pahasına da olsa,
kayrtsız koşulsuz uygulamasıyla ünlüydü. IMF ve
Dünya Bankası'nın istekleri ve bu isteklerin kar-
şılığı olarak, kısa ve uzun dönemde neler sağla-
yacaklan tartışılmaz; istekler yerine getirilirdi. Bu
nedenle, IMF ve Dünya Bankası, Türkiye'yi ikide
biröbürazgelişmişlere, uysallığıylaörnek ülkeya
da ödevini eksiksiz yapan öğrenci olarak göster-
mekteydi.
• • •
Başka ülkelerde bu tür programların başansı
için hükümet, toplumsal uzlaşma sağlama ge-
reği duyar. Çünkü istikrar programı aslında kemer
sıkmadır; bir ekonomik yük getirir. Ulusal birlik
düşünülürse ve de ülkede demokratik işleyiş var-
sa, istikrarın yükünün toplumun değişik kesimle-
ri üzerinde dengeli dağılmasma çalışılır; çalışıl-
ması gerekir. Türkiye'de uygulanan programın bu
özelliği yoktur; bu program, toplumsal uzlaşma
anlayışından tamamıyla yoksundur. Bu nedenle,
ezilenlerin sesterinin çıkmadığı bir ortamda ko-
layca uygulanabilirdi.
Bütün bunlara karşın program daha birinci yıl
dolmadan tökezliyor; iyi gitmiyor.
Ekonomide yaşananlar, geçen yıl öngörülene
uymuyor. Dış ticaret açığı büyüyor; kısa dönemli
faiz kazancı için ülkeye gelen yabancı sermaye ya
da sıcak para, adım adım buradan ucuyor; yad
ellere doğru gidiyor. Üretime dayalı tarafı aslında
çok zayıf olan İMKB göstergeleri baş aşağı gidi-
yor, çöküyor; paranın fiyatı olan faiz oranları, ki-
mi geceler yüzde 200'leri asacak kadar çıldı-
rryor. Programın asıl amacına ulaşmayacağı,
enflasyonun da istenen düzeye çekilemeyeceği
görülüyor.
Hükümet, tam bir şaşkınlık içinde bocalıyor; çö-
zümü, her zaman yaptığı gibi IMF ve Dünya Ban-
kası'ndan istiyor. Onlar da veriyor. Neyin karşılı-
ğında?
IMF ve Dünya Bankası ekonomiyi rahatlatmak
için beş-altı milyar doları borç olarak ve de gıdım
gıdım da olsa vermeyi düşünüyor. Ancak borç
vermelerinin, her zaman olduğu gibi, ağır bir be-
deli var; onu istiyoriar. istekleri iki küçük sözcük-
te gizlidir Sıkıştr ve sat.
Yani IMF ve Dünya Bankası, hükümetten halkı
daha çok sıkıştrmasını ve başta enerji kuruluş-
lan ve Türk Telekom olmak uzere kamu girişim-
lerini daha hızlı satmasını istiyor.
Halkı sıkıştırmanın yollan olarak; dolaylı vergi-
lerin arttınlmasını. buna karşıhk bütçe harca-
malannın kısılmasını; esasen çok sınırlı olan
sosyal güvenliğin çökertilmesinin iyice hızlandı-
nlmasını, ısrarla istiyor. Kamu çalışanlannın maaş
ve ücretleri arttırılmayacak; bütçenin eğitim ve
sağlığa destekleri azaltılacak ve devletin tanm-
dan elini tümüyle çekmesi sağlanacaktır. Dünya
Bankası bu istekleri her zaman yaptığı gibi re-
form süslemesiyle sunuyor. Reformlanna bu kez
sulama ve ormancılık da ekleniyor.
İlginç olan, değil bir yıl, bir hafta sonrasını bile
doğru kestiremeyen ve yaşanan parasal bunalımı
öngöremeyen IMF ve Dünya Bankası'nın, sosyal
güvenlik konusundaki öngörüleridir Dünya Ban-
kası, sosyal güvenliğin, eğer reform yapılmazsa,
bütçeye getireceği yükü, 2010 yılında ulusal geli-
rin yüzde 5'i ve de sıkı durun, 2030 yılında da yüz-
de 10'u olarak öngörüyori Aslında, sosyal güven-
lik, dereyi bulandıran kuzu oluyor.
Asıl sakıncalı olan, hükümetin yetersizliğidir.
Hükümet kendi halkını ekonomik olarak ezerken
kurt kesiliyor; buna karşıhk yine ekonomik konu-
lardayabancılann herdediğini yapıyor; iyice "ku-
zu"laşıyor. Siyasal konularda ise yerii-yabancı
aynmı yapmadan aslan kesiliyor; tartışmıyor. Bu
büyük çelişki, özellikle kısa süreli para ticaretiyle
uğraşanlann gözünde, hükümeti, kararsız, iş ya-
pamaz ve beceriksiz kılıyor. Sonuçta, ekonomi-
yi yönetemeyen hükümet görüntüsü veriliyor ve
bu durum, ekonomik gidişi çok daha olumsuz
yönde etkiliyor.
e-posta: yakup(n metu.edu.tr
î i
n
AyokkabıFuonsonaenti
Bu yıl 24'ûncüsü düzenlenen Uluslararası Ayakkabı
Yan Sanayi Fuan'na Tûrkiye'den 166, yurtdışından
ise 195 firma kaüldı. Sektör içi ilctLşinıe ve
uluslararası tkari ilişkilere olanak sağla> an fuara
deri ve suni deri üreticilert, yan sanayi üreticileri,
ayakkabı ve deri maMne üreticileri kaüldı. İtaha'nın
139 finnav la kaüldığı fuara ramazan nedeniyle
Anadolu'daki üreticinin kaülımının düşük olduğu
belirtilhor. (Fotograf: GÖZDE AKGÜNGÖR)