Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
3AYFA CUMHURİYET 18 ARALIK 2000 PAZARTESİ
HABERLER
'M inatlaşmaya
dönüşmesin'
• ADANA(AA)-CHP
Oenel Başkan Yardımcısı
Cevdet Selvi, düzenlediği
bisın toplantısında,
hikümetin IMF'nin
isteklerini yerine getirme
görevini üstlendiğini,
halkın ıstıraplanna kulak
tıkadığını savundu. Şartlı
salıverme ve erteleme
yasası hakkında hükümet
ortağı parti liderlerinin
dahi "Içimize sinmiyor"
yolunda açıklamalar
yaptığını kaydeden Selvi,
" Cumhurbaşkanı' nca
veto edilen yasanın,
inatlaşmaya dönüşmesi
riski vardır. Af
inatlaşmaya dönüşürse
yeni kaoslara yol
açacaktır" dedi.
Yetki yasa
tasarısı bugiin
komisyonlanda
• ANKARA
(Cunıhuriyet Bürosu) -
Hükümet ortaklan,
Anayasa Mahkemesi'nin
iptal karan üzerine
yeniden hazırlanan yetki
yasası tasansını alelacele
Meclis'ten çıkarma karan
aldı. Kamu kurum ve
kuruluşlannda çalışan
memurlarla diğer kamu
görevlilerinin idari. mali,
ve sosyal haklanna ilişkin
hükümete KHK çıkarma
yetkisi veren tasan.
bugün Anayasa ile Plan
ve Bütçe Komisyonu'nda
ele alınacak.
Ibğpul Türkeş,
Devlet Bahçeli'yi
hedel aldı
• ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) -
Aydınlık Türkiye Partisi
(ATP) Genel Başkanı
ı Tuğrul Türkeş,
hükümetin ülke sorunlan
karşısında "aczini" kabul
ettiğini \urgularken MHP
lideri ve Başbakan
Yardımcısı Devlet
Bahçeli'yi hedef aldı.
"Vatan hainlerini
affetmekte neden bu
kadar aceleci
davranılıyor" diye soran
Türkeş, Bahçelı'nin de
gelişmeler karşısında
suskun kaldığını söyledi.
'Türkçeyi
değiştirmek
istiyoplap'
• ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) -
Ankara Kulübü Derneği,
Atatürk'ün Ankara'ya
gelişinin 81'inci
yıldönümünü, 27 Arahk
tarihinin bayrama
rastlaması nedeniyle dûn
akşam Resim ve Heykel
Müzesi'nde düzenlediği
bir programla kutladı.
Demeğin 2. Başkanı ve
MHP Genel Başkan
Yardımcısı Şevket Bülent
Yahnici, "Resmi dil
Türkçeden başlayan,
değiştirme gayretleriyle
karşı karşıyayız.
Türkçeyi değiştirmek
isteyen zihniyet, yann
îstiİdal Marşrnı da.
değiştirir'" dedi.
PPOI. Altıntaş
başkan
İANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) -
Gazi Üniyersitesi
Ögretim Üyeleri
Derneği'nin yönetim
kurulu başkanhğma Gazi
Üniversitesi îktisadi ve
tdari Bilimler Fakültesi
ögretim üyesi Prof. Dr.
Mustafa Altıntaş seçildi.
Genel kurulda, öğretim
elemanlan, ünıversite
çalışanlan ve öğrenciler
arasında siyasal ve
ideolojik görüşlere dayalı
bölücülügün yapılmaması
görüşü benimsendı.
Akademisyenler: Kentte akut solunum sistemi sorunlan çoğunlukta
Yatağan lıasta ediyorASUMAN ABACIOĞLU
İZMİR-Türk Tabipler Birliği'nin is-
temi üzerine Yatağan'da incelemelerde
bulunan beş akademisyen, Yatağan
Devlet Hastanesi'ne yapılan başvurula-
nn büyük bölümünü "akut solunum sis-
temi sorunlan"mn oluşturduğunu ve
bunun da Muğla Devlet Hastanesi'nden
belirgin biçimde farklı olduğunu belir-
ledi.
Yatağan'da inversiyon olaylannınbaş-
lamasının ardından bölgede inceleme
yapan ekipten DEÜ Tıp Fakültesi öğre-
tim üyesi Yard. Doç. Dr. Alp Ergör, Ya-
tağan Kaymakamlığı, Beledıye Başkan-
lığı, Türk-lş Bölge Temsilciliği, Muğla
Sağlık ve Çevre müdürlükleri ve Saht-
ral Işletme Müdürlüğü yetkilileriyle gö-
rüştüklerini söyledi.
Görüşmelerde önümüzdeki aydan
başlayarak birer ay arayla işletmeye açı-
lacak baca gazi antma tesislerine ilişkin
çarpıcı bir bilgiye ulaştıklannı belirten
Ergör, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Üç baca gazi tesisinin birtikte çalışo-
nlmalan durunıunda işletme maliyeti
ve harcayacaklan enerji miktan kor-
kunç düzeylerde olacak. Bu tesislerin
harcayacaklan topiam enerji 18 nıega-
wat; yani neredeyse Yatağan Termik
Santralı'nın ürettiğj enerjinin üçte biri
oranında.
Belki çok spekülatif bir düşünce; an-
caközelleştirümekapsamındald santral
devredfldikten sonra işietmecilerin, sant-
raldan sağla\acaklan enerjinin üçte bi-
rini tüketecek bir baca gazi sistemini ça-
hşürmaktan kaçınabileceği insanın ak-
lına geliyor."
'Santral durdurulmalf
Santralın. bölgede yaşayanlara yöne-
lik akut ve kronik etkilerini değerlendi-
recek bilgilere ulaşmaya çahştıklannı
da bildiren Alp Ergör, Muğla II Sağlık
Müdürlüğü'nün bu konuda oldukça
kapsamlı çahştığına dikkat çekerek
"Henüz rüm bilgiyi değeriendirmedik:
ancak şu çok net: Yatağan Devlet Has-
tanesi'ne vapılan başvıırulann önemli
bir bölümünü akut solunum sistemi so-
runlan oluşfuruyor. Bu, Muğla Devlet
Hastanesi'nden belirgin şekilde farklı.
Dolayısıyla burada bu doğrumıda bir ça-
hşmayürütmek gerekiyor'' dedi. Ergör,
bütün bilgilere ulaştıktan sonra Muğla
genelindeki durumu Yatağan'daki du-
rumla karşılaştıracaklannı söyledi.
Yatağan'daki inversiyon olaylan sıra-
sında önlem olarak termik santralın fa-
aliyetinin durdurulmasında bazı sakın-
calar bulunduğunu vurgulayan Ergör,
şu bilgileri verdi:
"KirBlik yoğunlaştığında hemen sant-
ralın çauşmasını durdurmak mümkün
değiL Çünkü oluşan ısınmanın dereceli
olarak azaralması gerekiyor. Birdenbire
ısıazaraldığında onanlması mümkün ol-
mayacak katastrofik sonuçlara yol açan
kazalar meydana gelebüir; patlamalar
gibL Bu yüzden santrahn yavaş yavaş so-
ğutulması gerekiyor. tnversiyon sırasın-
da kapasiteyi yavaş yavaş düşürüyoriar.
Bunun için defiıeloil kuDanmak zorun-
dalar. Bu da ashnda havayı dahaçok kir-
letiyor. Termiksantralyönetimininyapa-
bileceği çokfazla bir şey yok. Asıl sorun:
Santrahn seçim yeri baştan sona yanhş.
Mahkeme kararlanna karşın çanş-
nnhyor."
Bölgede kirliliğin insan sağlığına
yönelik etkilerinin orta ve uzun vadeli
bir izleme programı oluşturularak belir-
lenmesi gerektiğini de kaydeden Ergör,
"Hem küüliği hem de kirliliğin toplum
üzerindeki etkisini bdeyecek bir prog-
ram kurmak gerekiyor. Sağhk Müdür-
lüğü'nün kayrtsistemi okhıkça derh* top-
lu. Biz bunun üzerine küçük bir değişik-
likle oluşturacağunız bir program
önereceğiz'' diye konuştu.
Dr. Ergör, bölgede şu anda ortamın
sürekli izlenmediğini, "spot ötçümJer"
yapıldığını da bildirerek bunun yeterli
olmadığını söyledi.
Başkan Ali Müfit Gürtuna'nın '50 Günde lOOEser' reklam kampanyası yanıltıcı
Istanbul Belediyesi göz boyuyorEkonomi Servisi - Istanbul maaiM^iiılffiıiııiTiiiyi)^ rımüMt 1 Ancak açılısı iki hafta Önce
Büyükşehir Belediye
Başkanhğı'nm yurttaşlara
ilan ve broşürlerle
"övünerek" duyurduğu "50
Günde 100 Eser" adlı
programdaki açılış
kapsamına alınan tesis ve
binalann büyük kısmının,
zaten açık ya da kullanılır
halde olduğu veya açılışının
daha önce de yapıldığı
belirlendi.
"Büyükşehir Çahşıyor"
başlıklı ilanlannda "Yeni
yüa kadar her gün yeni bir
açılış yapıyoruz" izlenimini
vermeye çalışan İstanbul
Büyükşehir Belediyesi,
kullamlan hizmet yerlerini
resmi törenlerle yeniden
açıyor. Açılışı yapılacağı
duyurulan hizmet yerlerinin
zaten kullanıldığını kabul
eden belediye yetkilileri,
kampanyaya gerekçe olarak
"yoğunluk nedeniyle
açılışlan zamamnda
gerçekleştirememelerini''
gösteriyorlar.
"İGDAŞ Yeşilköy Hizmet
Binası" bir yıldan beri
hizmet veriyor, ancak açılışı
7 Aralık'ta yapıldı.
"Bağcılar Itfaiye Eğitim
Hizmet Binasr 20 Ekim'den
beri hizmet veriyor. Açılışı 7
Aralık'ta yapıldı.
"tGDAŞ Gaziosmanpaşa
Hizmet Binasr 6 ay önce
açıldı. 21 Aralık'ta tekrar
açılacak.
"Ümraniye Spor
Kompleksi"nin yapımı
henüz tamamlanmadı.
açılışı
yapıldı.
"Kâğrtnane Trafık Eğitim
Parklan Açılışı": Kâğıthane
Belediyesi yetkilileri böyle
bir yerin var olmadığını
söylüyorlar. Yine
belediyenin "Kâğıthaııe
Cendere Yohı" adıyla yaptığı
açıhşta da yeni hiçbir yerin
yapılmadığı, sadece yolun
düzeltılmeye çalışıldığı
belirtildi.
"Sadabat Çamlık ParkT
açılışının ise
tamamlanmayan
Sadabat Projesi adı
altında çok küçük bir yer
olduğu ve yılbaşına kadar
yapılan göstermelik
açıhşlardan birinin yapıldığı
ifade edildi.
"Yakacık Samandıra YohT:
2 senedir açık olan yol
sadece genışletıldı.
"Kurfalı Deresi yolunun
ıslah sonrası açınşı":
Çalışmalann hâlâ devam
ettiği yolun açılışı da geçen
günlerde yapıldı.
E^timcflerden 'kalemli ve zarflı' protestoHaberMerkezi - Bütçenin IMF talimat-
lanyla hazırlandığını vurgulayarak çeşit-
li eylemlerde tepkilerini sergüeyen öğret-
menler dün yine alanlardaydı. Eğitim -
Sen ile Eğitim Bir-Sen üyesi eğitimcüer,
eğitime aynlan bütçeyi ve eyleme kahlan
öğretmenler hakkında başlatüan soruş-
turmayı, Milli Eğitim Bakanlığı önünde
ayn ayn basın açıklaması yaparak pro-
testo ettiler. Izmir'de de öğretmenler, Ko-
nak Alanı'nda kalemlerini bırakarak hü-
kümeti ve siyasileri göreve çağırdılar.
Bakanhk önünde ilk basın açıklaması-
nı Eğitimcüer Birliği Sendikası (Eğitim
Bir-Sen) yaptı. Genel Başkan Niyazi Ya-
vuz, 1 Aralık'ta yapılan iş bırakma eyle-
mine katılan eğitimcüer hakkında soruş-
turma açıldığına dikkat çekerek soruştur-
malann bir an önce durdurulmasını iste-
diklerini düe getırdı. Yavuz. soruşturma-
lan protesto için "soruşturmanın simge-
si olan ve içindesorulann yerakfağı bir me-
tin olan san zarn" Müh Eğitim Bakanlı-
ğı'na bırakacaklannı ifade etti.
Bakan'a san zarf
Yavuz, Milli Eğitim Bakanı ile hükü-
metin "Bu bütçeyle eğitim-öğretimin sağ-
lıkhyürütülebileceğineinanıyormusunuz,
\oırgunculara kaptmlan paralan onlar-
dan alarak eğitime aktarmayı düşünüyor
musunuz" sorularını yanıtlamalarını iste-
diklerini söyledi. Yavuz, bakanlık önün-
deki "Başöğretmen Atatürk" anıtına dö-
nerek "Eğitime şaşı bakanlan Atatürk'e
şikâyet ediyoruz" dedi. Niyazi Yavuz ve
berabenndeki üyeler, açıklamanın ardın-
dan san zarflan Bakan Bostancıoğhı'na
ıletilmek üzere, görevlilere verdüer.
Eğitim Bir-Sen'in ardından, Eğitim
Sen'e bağlı eğitim çalışanlan, Ziya Gö-
kalp Caddesi'nde Eğitim Sen 1 No'lu Şu-
be önünden Milli Eğitim Bakanhğf na
doğnı yürümeye başladı. Ellerinde döviz
ve pankartlarla, "Sadaka değü toplusöz-
leşme". "Soruşturmadeğilhakistrvoruz".
"Silaha değiL, eğitime bütçe" sloganlan
atarak yürüyen eğitimcüer, zaman zaman
ellerindeki kalemleri havaya kaldırdılar.
Eğitim çahşanlan, bakanhk önüne gel-
diğinde, Eğitim-Sen Ankara Şubeleri
Sözcüsü Hasan Karakaya yaptığı konuş-
mada, eğitime aynlan bütçenin az oldu-
ğunu vurguladı. "Eğitim bütçesine aynlan
pay yüzde 8'lerde kakuğı sürece ne öğret-
menin sorunlan ne de eğitimin birikmiş
sorunlançözülebiBr'' diyen Karakaya, öğ-
retmen ücretlennın ortalama 200 mih/on
lira, yoksulluk sınınnın ise 652 milyon li-
ra olduğuna işaret etti. Eğitim-Sen üyesi
öğretmenler Bursa, Eskişehir, Izmit, Ça-
nakkale, Çonım, Malatya, Kayseri ve
Mersin'de de çeşitli eylemler düzenleye-
rek 2001 yılı bütçesini protesto ettiler.
SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@yahoo.com
Ölüm oruçlannın ölüme dö-
nüşmemesi amacıyta Bayram-
paşa Cezaevi'nde sürdürülen
bir dizi görüşmeye katıldım. Ge-
çen perşembe (14 Aralık) gece-
si saat 24.00 sıralannda görüş-
meler kesildi. Ölüm oruçlan sü-
rüyordu.
Bir hafla boyunca, onlarca
saat süren bir görüşmeyi bütün
aynntılanyla bu köşede anlat-
maya olanak yok. Şu koşullar-
da bunun bir yaran da olduğu-
nu sanmıyorum.
Zaman kaybetmemek ve ka-
muoyunu aydınlatmak amacıy-
la bazı satırbaşlannı belirtmek
istiyorum. Geçen cumartesi gü-
nü (9 Aralık) sabahı Yaşar Ke-
mal. Orhan Pamuk, Zülfü Li-
vaneli, Can Dündar ve Meh-
met Bekaroğlu ile birlikte ak-
şama kadar süren bir görüşme
yaptık.
Bu görüşmenin sonunda
ölüm orucundakiler, F tipi hüc-
re sisteminin 20 kişilik birimlere
dönüştürülmesini, buna bağlı
olarak Terorle Mücadele Yasa-
1 sı'nın 16. maddesinin kaldınl-
masını istediler. Aynca, 'üçlü
protokol' diye anılan savunma
hakkını ve tedaviyi engelleyen
protokolün yerine sağlık ve sa-
vunma hakkını uluslararası
standartlara uyduran değişik-
likler yapılması gerektiğini be-
lirttiler. Cezaevlerinde meyda-
Görüşmeler Nerede Tıkandı?
na gelen olaylar yüzünden ve
1996 ölüm orucunun ardından
sakat kalanlann, içeridetedavı-
si imkânsız hastalıklan olanlann,
yani yasa gereği bırakılması zo-
runlu bulunan bütün mahkûm-
ların tahliyesini, bu konudakı
bürokratik engellerin sona erdi-
rilmesini talep ettiler. Onun dı-
şında DGM'lerin kaldınlması,
terörie Mücadele Yasası'nın in-
san haklanna ve demokrası öl-
çütlerine aykın maddelerinin
ayıklanmasını dile getirdiler. Ce-
zaevlerindeki saldınlarda görev
alanlann mahkeme önüne çıka-
nlması, istekleri arasındaydı.
20 kişilik mekân talebini Ada-
let Bakanı'na ılettik. Bakan, ra-
kam telaffuz etmeyeceğini ve
koğuş sistemine dönmeyi dü-
şünmediklerini dile getırdi. Ak-
şam olduğunda Adalet Bakanı
bir basın toplantısı düzenleye-
rek F tipi cezaevlerine nakillerin
durdurulduğunu ve toplumsal
bir mutabakat sağlanana kadar
buralara nakil yapılmayacağını
açıkladı. Toplumsal mutabakat-
tan söz ederken, konuyla ilgili
danışılacak kurumlan, adlannı
vererek sıraladı: TMMOB, Ta-
bipler Birliği ve Barolar Birliği.
Bu konuşmanın ardından söz
konusu sivil toplum örgütleri sü-
rece katıldılar. Çarşamba (13
Aralık) akşamı tutuklulann ve
Mehmet Bekaroğlu'nun tale-
biyle cezaevine gittiğimde TM-
MOB Başkanı Kaya Güvenç,
Türk Tabipler Birliği ikinci Baş-
kanı Metin Bakka|cı, istanbul
Barosu Başkanı Yücel Say-
man da oradaydı. Tutuklu avu-
katı Behiç Aşçı ve tutuklu aıle-
leri adına Naime Kara da gel-
mişlerdi.
Mehmet Bekaroğlu, Adalet
. Bakanı'nın "makul sayıda tu-
tuklunun, tecrit ve izolasyonu
dışlayan bir şekilde yaşayacağı
düzenlemelerin yeniden yapıl-
ması için söz konusu sivil top-
lum örgütlerinin bir taslak hazır-
lamalarını ve hazırlayacaklan
taslaklan dikkate alacağını ve
onlarla mutabakat sağlanma-
dan Ftipine nakilleryapılmaya-
cağını" söylediğini belirtti. Bu-
nun bir metin halinde açıklan-
masını da kabul ettiğini bildirdi.
Kaya Güvenç'in elindeki F ti-
pi tahmini proje taslağına bak-
tık. Bu krokilere bakarak 18 ki-
şilik birimlerin ya da 12-6'lık bi-
rimlerin mümkün olduğunu gör-
dük. Kaya, bu tür bir mimari de-
ğişikliğin kolayca yapılabilece-
ğini belirtti. Bu arada taslaklar-
dan, 18'lik birimle diğer birimler
arasında bir tecrit duvan oldu-
ğu saptandı. Bu duvann da gi-
dip incelenerek yıkılabileceği
söylendi.
Ancak başından beri Beka-
roğlu, Bakan'ın rakam telaffuz
etmek istemediğini, ancak va-
nlacak mutabakata bağlı olaca-
ğını vurguladı. Metinler üzenn-
de belli bir anlaşma sağlandtk-
tan sonra, siyasi mahkûmlann
temsilcileri, 18 kişilik birimlerin
ve tecrit duvannın yıkılacağının
Bakan tarafından kabul edildi-
ğinin kendilerine bildirilmesini
istediler. Rakam açıklanmadan
yapılan bir duyurunun kendileri
için tatmin edici olmadığını vur-
guladılar.
Bekaroğlu, Bakan'la yeniden
konuştu. Bakan, "Bu rakamla-
ra ve duvara hayır da demiyo-
rum evet de demiyorum, an-
cak şu noktada bu konuda sa-
yılara dayalı biraçıklamayı doğ-
nj görmüyorum. Benim için
mutabakat ve bu kuruluşlann
hazıhayacağı raporlar bağlayı-
cı, bu sözümde dunjyonjm"
dedi. Içerideki temsilciler, "18
kişilik sayı ve duvann yıkılaca-
ğının açıklanmaması durumun-
da biz de ölüm oruçlannı bitir-
meyiz" dediler. Sivil toplum ör-
gütlerinin yöneticileri ise, Ba-
kanlığın kendilerini muhatap
kabul etmesinin önemli bir gü-
vence olduğunu, sivil kuruluş-
lann daha sağlıklı, uluslararası
standartlara ve insan haklanna
uygun çözümler üretebilecek-
lerini belirttiler. Tutuklulann gü-
vensizliğine de, yaşanmış olay-
lar nedeniyle hak verdiklerini
onlara anlattılar. O noktadan
sonra yapılacak daha başka bir
şey kalmamıştı. Hep birlikte ce-
zaevinden çıktık. Tutuklulann
istekleri son kez Bakan'a yeni-
den iletildi.
özettersek: Bakanhk, söz ko-
nusu sivil toplum örgütlerinin
hazıriayacağı raporlara baka-
rak ve toplumsal mutabakat
doğrultusunda F tipi cezaevie-
rini değiştireceğini söyledi. Tu-
tuklulann temsilcileri ise, bunun
yetmediğini, Bakan'ın 18 kişilik
birimler ve tecrit duvan konu-
sunda açıklama yapmasını ve
güvence vermesini istediler. Si-
vil toplum örgütlerinin temsilci-
leri ise F tipinin tecrit anlayışı-
na karşı olduklannı, bu ceza-
evinin mimari yapısının değiş-
tirilmesi için asgari 15-18 kişi-
lik mekânlar üretebileceklerini
ve bu konuda kendilerinin mu-
hatap alınmasını önemli gör-
düklerini ölüm orucundakilere
anlattılar. Ozette durum bundan
ibarettir.
ölümler olmasın!..
2000Tİ YILLARDA
ERDAL ATABEK
Kriz Yönetimi...
'Krizyönetimi', kolayca anlaşılacağı üzere, zama-
na ayarlı sorun çözme becerisidir. Bunun en basit bi-
çimi, bir canlının ani bir tehlike karşısında kaldığı za-
man 'dövüş ya da kaç' refleksinde doğru seçim ya-
pabilmesidir. Kaçması gereken zamanda dövuşe gir-
mesi ya da dövüşmesi gerektiği zamanda kaçması
kayıpla sonuçlanır. Birinci yanlışta hayatını kaybet-
me, ikinci yanlışta üstünlüğünü kaybetme söz konu-
sudur.
'Kriz yönetimi'nde temel kural, krizi çözerken ilgi-
li taraflan 'kazanan-kazanan' kılabilmek, bu olamıyor-
sa taraflann kaybını en aza indirerek 'kabul edilebi-
lir bir anlaşma' sağlamaktır. Her iki tarafı da 'kaybe-
den-kaybeden' kılan bir sonuç, sorunun çözümsüz
kalmasıdır.
ölüm oruçlannda gelinen durum, her iki tarafı da
'kaybeden-kaybeden' kılacak bir çözümsüzlüğü
gostermektedir. Zaman, 'kalmadı' denilecek kadar
daralmıştır, ortada çözüm görünmemektedir. Zama-
nı daraltan, ölüm oruçlannın kritik günlere gelmiş ol-
masıdır. Burada inisiyatif, ölüm oruçlanna karar ve-
renlerdedir. Zamanı onlar yönetmektedir.
Ölüm orucunun doğru karar mı, yanhş karar mı ol-
duğunu tartışmanın krizin çözümüne yaran yoktur.
(Elbette böyle bir karan doğru bulmam ve destekle-
mem söz konusu değildir. Her zaman, her koşulda
mücadelenin hayatta olarak, hayatta kalarak ve ha-
yat için olduğunu savunurum.) Şimdi ve burada en
önemli konunun, 'ölüm oruçlannı bitirmek' olduğu
bilinmelidir.
Ölüm oruçlannın görünür en önemli nedeninin, F
tipi cezaevlerindeki 'fecnf odalan sistemi' olduğu bi-
linmektedir.
Şimdi sorunun çözüm noktasının, F tipi cezaevin-
den vazgeçilmesi ya da ölüm oruçlannın sonuçlan-
na katlanılması olduğu ortadadır.
Devlet, F tipi cezaevindeki bu özelliği ortadan kal-
dınrsa güç kaybına uğrar, ancak ölüm oruçlanndaki
karann kaldınlmasını beklemek hakkını kazanır. Bu
konuda devlet temsilcilerinin en zayrf noktası, geç-
mişte cezaevlerinde yaşananlann devlete güveni or-
tadan kaldırmış olmasıdır. Devlet, hiçbir zaman inti-
kam peşinde koşamaz, intikam alamaz, intikamcı-
lardan yana çıkamaz. Devlet, güçlü olmak için önce
adaletli olmak zorundadır. Adil olmayan devlet güç-
lü olamaz.
ölüm oruçlanna ilişkin karann bireysel değil, bir
grup karan olduğu açıktır. Bu karar da, uğrunda ölen-
ler olduğunu göstererek örgüt gücünü kanıtlamaya
yöneliktir. Bu karann da ağır bir sorumluluğu vardır,
bu karan verenler de o sorumluluğu yüklenmişlerdir.
'Krizyönetimi', olayı geçmişten çok geleceği dü-
şünerek sorunu çözmeyi hedefler. Bu durumda so-
runun çözümü için üzerinde durulacak nokta, 'neler-
den geriadım atılmasının çözüm için olabileceği'dir.
Devlet, böylesine güçlü bir karşı çıkmayı önemli bir
olgu sayarak F tipi cezaevlerinden vazgeçebilir. Bu
noktada uğrayacağı güç kaybını, 'hayatlann kaybın-
dan daha önemli hiçbir şey olamayacağı' karanna
vardığını açıklayarak telafi edebilir. Böyle bir karar,
ölüm orucu karan veren örgütlere teslim olmak an-
lamına gelmez. Ya da bundan sonra verilecek her
ölüm karannda, bu karan verenlerin kazanmış sayı-
lacağı varsayılamaz. Elbette bu karan vermek böy-
le bir risk taşır, ama bu risk göze ahnabilir bir risktir.
Devlet böylece, kaybeden taraf olurken kazanan ta-
. raf olur.
ölüm orucu karannı verenler de, yaptıklan müca-
delenin kamuoyuna mal olmuş olduğunu, konunun
anlaşıldığını, kamuoyunun önemli noktalannın 'in-
sanlann cezaevinde tecrit edilerek her tehlikeye açık
kılınmasının yanhş olduğunu' açıkladığını, böylece
amacın sağlanmasında gelinen yeri dikkate alarak
ölüm orucunu bitirebilirler. Böylece, istediklerinin
'ölümle cezalandırmak' değil, 'ölüm orucuyla uyar-
mak' olduğunu açıklar ve 'böyle kazanıriar'. Çünkü
ölümler, kazanırken kaybetmek riskini arttıracaktır.
Bu noktada 'krizyönetimi'nöe her iki tarafa da dü-
şen görevler ve sorumluluklar vardır.
(Devletin bu konuda yapılmış olan ve yapılmakta
olan yanlışlan kabul etmesinin, sorumluları cezalan-
dırmasının her şeyden daha önemli olduğunu bir kez
daha belirtiyorum. Bunlan bugüne kadar yapmamış
olmak, bugünlere gelinen yolun taşlannı döşemiştir.)
Şimdi ve burada önemli olan, bu krizin doğru yö-
netilerek sorunun zamana ayarlı çözümünün bulun-
masıdır. Günler değil, saatler ve dakikalar önemlidir.
Ölümleri durduracak çözüm hiç kimseyi küçük
düşürmez, hiçbir otoriteyi sarsmaz. Ölümleri durdu-
racak gücü gösterebilmek asıl gücü temsil eder. Bu-
nu hiç unutmamak gerekir.
Toplum da, tarih de ölümden yana olanlan hiç ba-
ğışlamamıştır.
Not Geçen haftaki yazımdan sonra Türk Tabip-
leri Birliği Başkanı Sayın Füsun Sayek, telefonla be-
ni arayarak "içeriye girerek ölüm orucunda olanlar-
\a görüşen Biriik temsilcilerinin, bu durumun bütün
sonuçlannı yatanlara açıkladıklannı, her zaman ha-
yatta kalmak mücadelesi verdiklerini, ancak ölüm
oruçlanna zoria müdahale etmeyiyanhş bulduklan-
m" açıkladı. Duyariı açıklaması için teşekkür ederim.
E-mail: erdal.atabek < superonline.com
Fax: 0212 513 85 95
Çakmakoğlu: Tehdit sürüyor
KeşifGüç'ün
süresi uzatıldıANKARA(Cumhuri-
yet Bürosu) - "Keşif
Güç" olarak bilinen
"Kuzeyden Keşif Hare-
kâü"nın görev süresinin
31 Aralık 2000 tarihin-
den itibaren 6 ay daha
uzatılmasına ilişkin Baş-
bakanlık tezkeresi TB-
MM Genel Kurulu'nda
kabul edildi. Kararla bir-
ükte, Keşif Güç'ün gö-
rev süresi 8'inci kez uza-
tılmış oldu.
Milli Sa\-unma Bakanı
Sabahattin Çakmakoğlu,
Genel KuruFda yaptığı
konuşmada, 1990 yılın-
da yapılan Körfez Sava-
şı'ndan sonra yaşanan
geüşmeleri anlatarak
Kuzeyden KeşifHarekâ-
tı olarak adlandınlan dü-
zenlemenin, BM Güven-
lik Konseyi'nin kararla-
nna uygun olarak görev
yaptığını belirtti. Çak-
makoğlu. Türkiye'nin
ekonomık ve sosyal dü-
zenini, sınır güvenliğını
tehdit eden yeni bir göç
hareketinin önlenmesi-
nin ülke yaranna olduğu-
nu ifade ederek "Bu böl-
gede sınır güvenliğünizle
ilgili tehdit tamamen or-
tadan kalkmış değildir"
dedi.
Bu tehditleri ortadan
kaldıracak şartlann he-
nüz oluşmadığını anlatan
Çakmakoğlu, "Kuzej'
Irak'ta, bu harekâtın de-
vam etmesi dış politika-
rruzm dengeleri bakımın-
dan da gereklidir" dedi.