17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
VkRALIK 2000 CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER AİT çi Eymür'ün davası • ANKARA (Comhuriyet Bürosu) - Esci MÎT Kontrterör Dâıesi Başkanvekili Mehmet Eymür'ün, "MÎTeaitgizli bilgileri ıfşa ettiği" gerekçesiyle 11 yıl 3 aydan az olmamak üzere hapis istemiyle yargılanmasına Ankara 9. Ağır Ceza Mabkemesi'nde görülen da\ayla devam edildi. Mahkeme başkanı Ömer Yılmaz Çamlıbel, saruk Eymür'ûn savunmasının alınması için, sanığın, MÎT taranndan ABD'de bildirilen adresine yazdıklan davetiyenin yanıtının beklenmesine karar verildiğıni açıklayarak duruşmayı erteledi. KocaSeyitfn kaı barakada • Istanbul Haber Servisi - Çanakkale Savaşı'nda 216 kiloluk top mermisini sırtlayıp topa sürerek Çanakkale Savaşı'nın kaderini değiştiren Koca Seyit'in kızı Fadime özçetin (80) önceki gün öldü. Balıkesir'in Akpınar Yaylası'nda köylûlerin verdiği destekle naylon bir baraka içinde yaşayan Fadime özçetin, bir süre önce felç geçinnişti. Köylûler, birkaç kez Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanhğa mektup yazarak Özçetin için yardım istemiş, mektuplara, "Gereken ilgi gösterilecektir" yanıtı verilmişti. tki çocuğu bulunan ve devletten gereken ilgiyi göremeyen özçetin, dün köylüler tarafindan Havran ilçesine bağlı Kocaseyit (manastır) köyünde toprağa verildi. Ankara'da • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Filistin Uluslararası îşbirliği ve Planlama Bakanı Nebil Şaat, Türkiye'ye sürpriz bir ziyaret gerçekleştirdi. Dün akşam saatlerinde Ankara'ya gelen Şaat, Dışişleri Bakanı Ismaıl Cem ile bugün görüşecek. Şaat'ın temaslan çerçevesinde Ortadoğu olaylanm araştırma komisyonu üyesi eski Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'i de ziyaret etmesi bekleniyor. MiRkiye141 yaşında • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi (Mülkiye) 4 Aralık Pazartesi günü düzenlenecek etkinliklerle 141. kuruluş yıldönümünü kutlayacak. Etkinlikler çerçevesinde Müîkiyeliler Birliği ödülleri sahiplerini bulacak. Fakülte Dekanı Prof. Dr. Celal Göle Mülkiye'nin kurulduğu günden bu yana Cumhunyet'in ve Atatürk ilke ve devrimlerinin yılmaz savunucusu oldugunu anımsatarak bu görevlerini gelecekte de aynı inançla sürdüreceklerini belirtti. Sağlık Bakanlığı'nın yasa tasansıyla özelleştirmeye zemin hazırlanıyor Döner sermaye aldatmacasıMUTLUSERELİ ANKARA - Sağlık Bakanlı- ğı'ncahazırlanan, sağlık perso- nelinin döner sermayeden aldı- ğı payın artınlmasına dönük ya- sa tasansı, sağlık hizmetlerinin özelleştirilmesine zemin hazır- lıyor. Sağlık Bakanı Osman Durmuş'un hekimlerin yükse- len eylemleri karşısında, oyala- mak amacıyla yaklaşık 6 ay ön- ce hazırlanan tasanyı gündeme getirdiği, böylece hekimlerin güç birliğini kırmayı amaçladı- ğı ileri sürüldü. Türk Tabipleri • Sağlık Bakanı Osman Durmuş, hekimlerin yükselen eylemleri karşısında kamuoyunu oyalamak amacıyla yaklaşık 6 ay önce hazırlanan tasanyı gündeme getirdi. \ Birliği Merkez Konseyi (TTB) Genel Sekreteri Eris Büaloğlu. tasannm sağlık çahşanlannın istekleriyle hiçbir ilgisi olma- dığını belirterek eylemlerini sürdüreceklennı açıkladı. 2001 yılı Sağlık Bakanlığı bütçesinın genel bütçe içindeki payı, yüz- de 2.6 ile 1925 yılında sağlığa aynlan paya denk düştü. TBMM'de önceki gün ger- çekleştirilen Sağlık Bakanlığı bütçe görüşmelerinde, sağlık çalışanlannın özlük haklanna yönelik hiçbiı olumlu değişik- lik yapılmadı. Sağlık Bakanı Dunnuş'un, Mahye Bakanı'nın onayladığını duyurdugu "Dö- ner Sermaye Hakkmda Kanun ve 190 sayıh KHK'de Değişiklik Yapıbnası HakkmdaKanun Ta- sansı''nın ise hekimlerin asıl is- teklerini karşılamadığı belirtil- di. Döner sermaye sisteminde özelleştirme teşvik ediliyor ve koşullar ne olursa olsun sağlık hizmeti bedel karşıhğında veri- liyor. Aynca, döner sermaye sistemmden sadece yataklı te- davi kurumlannda çalışanlar yararlanabiliyor. Tasanda yer venlen unsurlardan bazılan şöyle: • Sağlık Bakanlığı talep ve hizmet özelliklerini dikkate ala- rak eğitim hastaneleri ve en az îrticacı askerler konusu görüşülecek ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Yüksek Askeri Şûra (YAŞ) olağan güz dönemi toplantısmda irticai ve yıkıcı faaliyetlere kanştıklan gerekçesiyle ordudan ihraç edilecek TSK personelinin durumunu görüşecek. Başbakan Bülent Ecevit başkanlığmda, Genelkurmay Karargâhı'nda düzenlenecek toplantıda, terör örgütü PKK'nin son durumu, Avrupa Güvenlik Savunma Kimliği konusundaki son gelişmelerle irticai faaliyetlere ilişkin brifingler sunulacak. Toplantıda aynca irticai ve yıkıcı faaliyetlere kanştıklan gerekçesiyle haklannda inceleme yapılan TSK personelinin de dosyalan ele alınacak, gerekli görülenlerin orduyla ilişiği kesilecek. ÇİZMEDEN YUKARI MUSAKART 0 \ 65 PÖhJÜM OfZMAU A&AZİSİM MEMLB-K&TT& [email protected] 300 yatağa sahip hastanelerde şef ve şef yardımcısı ve uzman- lar tarafindan acıl vakalar hariç olmak ve saat 16.00'dan önce olmamak üzere mesaı saatleri dışında "özel sağbk hizmederi" verebilir. Bu hizmetlerden elde edılen ücretler döner sermaye- ye gelir kaydedilir. • Bakanlığa bağlı il düzeyin- deki mevcut döner sermayeli iş- letmeler birleştirilir ve birinci basamak sağlık hizmeti sunan kurum ve kuruluşlardaki koru- yucu sağlık hizmetleri dışında kalan tedavi hizmetlenni de kapsamak üzere her ilde bir adet döner sermayeli işletme kurulur. • Sağlık Bakanlığı'nca kurulacak döner sermaye işletmelerinin saymanlık hizmetleri, Maliye Bakan- lığı'nca kurulacak döner sermaye saymanlığı ve Maliye Bakanlığı'nca ata- nacak sayman ve sayman- lık personeli tarafindan yürütülür. Sağlık Bakanlı- ğı'nca sayman dışında ye- teri kadar personel görev- lendirilerek saymanlık hizmeti yürütülür. TTB Genel Sekreten Eriş BüaJoğtu, Durmuş 'un tasanyı Maliye Bakanı'na imzalatmasının hekimle- rin eylemleri sonucu ger- çekleştiğını, ancak bunun somut bir gelişme sayıla- mayacağmı söyledi. Bila- loğlu, "Bu bizhn taleple- rimizle ilgisi olmayan bir şey. Daha Bakanlar Kuru- lu'nda görüşülecek. Bu hukümetin ömrü yeter mi, o büe beUi degü" diye ko- nuştu. Bilaloğlu, Durmuş'a "Hekimler 15 Ocak'ta ne alacaklar? Çift maaş alabi- lecekler mi" sorusunu yö- neltti. Bilaloğlu, Sağlık Bakanlığı bütçesinın genel bütçe içindeki payının 2.6 olduğuna dikkat çekerek, bunun 1925 yılındaki pa- ya eşit oldugunu, 2. Dün- ya Savaşı'nın sürdügü 1940 yılında sağlığa genel bütçeden yüzde 3 pay ak- tanldığını anlattı. Yolsuzluklara bulaşan parti anketi ANAPtan MHP'yetep/d ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - MHP'nin tabanın nabzını tutmak amacıyla 6. olağan kongresinde yaptırdığı anketten, "yolsuzluklara en çok bulaşan ve mafyayla içti cfaşh olan parti" olarak ANAP'uı çıkması, hükümet ortağının tepkisine yol açtı. ANAP Grup Başkanvekili Yaşar Dedelek, siyasi partilerin zamanzamaniç değerlendirmeler yapabileceğini, ancak bunun kamuoyuna duyurulmasının "siyasi adaba sığmayacağmı" belirterek "Her söyleneni doğnı kabul edip önem verseydik, biz de Bayındıriık Bakantağı'nm verdiği ibalelerin yanlışhğına inanmhk" dedi. MHP'nin parti tabanına dönük yaptırdığı anket sonucu, baştan beri birbirlerine «mesafeir olan MHP ile ANAP arasmdakı gerginliği daha da artordı. ANAP Grup Başkanvekili Yaşar Dedelek, anket sonucunun "subjekm™ oldugunu belirterek • MHP parti tabanmın mafya ile içli dışlı parti olarak ANAP'ı göstermesi iki parti arasındaki gerginliği arttırdı. "Netice, kendi isteklerine göre ohnuş olabUir. ANAP da, MHP'ye baa noktalarda değişik bakabiür. Ancak bunu kamuoyuna açıklamak, siyasi adaba sjğmaz" diye konuştu. Türkiye'de siyasetin, birbirlerini karşılıklı yolsuzluklarla suçlama üzerinde biçimlendirmeye çalışıldığını vurgulayan Dedelek, "Bu, Türkiye'ye bir fayda sağlamaz. Eğer her konuşulanı, her söyleneni doğnı kabul edip önem vermiş olsavdık biz de Bayındırhk Bakanhğı'mn verdiği ihalelerinin yanhşhğına inanınnk"' diye konuştu. Dedelek, ANAP iktidarlan dönemmde de sıkça bu durumu yaşadıklannı vurguladı. MHP'nin devleti yeni tanıdığuıı kaydeden Dedelek, «AncakMHP, siyasi parti yönetimi ile devlet yönetimini birbirine kanşnnrsa kendüeri için sonucu hayuiı olmaz" diye konuştu. Jfc TlRMIK / AYDEV ENGtN Hatipoğlu YÖK'ü mizahla eleştirdi BUkenfte YÖKbeyUği ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Bilimi ve özerkliği öldürmekle suçladığı Yüksek Öğretim Kurulu'nu (YÖK) Bilkent'te kurubnuş kendi yasalan olan "YÖK Bey«@''ne benzeten Tüm Öğretim Üyeleri Derneği (TÜMÖD) Başkanı Prof. Dr. Tahir Hatipoğlu, "YÖKOLOJÎ" adlı bir kıtap yazarak eleştinlerini mizahı bir dille hikâyeleştirdi. Hatipoğlu, daha önce türbanı serbest bırakan YÖK'ün şimdi yasaklamasını da "28 Şubatl997'debirgök güıiemesi oldu ve generalkrin postmodern müdahalesi ile \ ÖK büyükleri Atatürkçü oluverdfler" iddiasını dile getirdi. Kitap, YÖK tarafindan incelemeye alındı. Hatipoğlu kitabmda, YÖK'ün kurucusu thsan Doğramaa ve üçüncü başkanı Prof. Dr. Kemal Gürüz'e ağu- eleştiriler yöneltti. YÖKOLOJİ ile ilgili çok sayıda söz ve atasözü üretildiğini söyleyen Hatipoğlu, • TÜMÖD Başkanı Prof. Hatipoğlu, "YÖKOLOJİ" adlı kitap yazarak eleştirilerini mizahi bir dille hikâyeleştirdi. "YÖK beyinden ağn yanan. yöktörü üfleyerek yer. YÖK'le peyııir gemisi yürümez. YÖK, duştüğü yeri vakar. YÖK'hl yöksüzün halinden amamaz. Doğmuş YÖK'e don biçme" benzetmeleri ile "YÖK atasözkrinT sualadı. Işte kitaptan YÖK: • YÖK, 12 Eylül 1980 cuntası tarafindan yasalaştınhnışur. Aslında bu Hocabey'in yasasıdır. Kamuoyu da böyle bilir. Üniversiteler, askeri okullara ve emniyet okullanna benzetihniş, hepsi birer yökversite ohiıuşlardır. • YÖK Beyliği'nde atamalar hep erkek cinsinden tercih edilir. Bunun nedeni ürkek değil, erkek millet oluşumuza bağlanmıştır. • Edirne'den Ardahan'a kadar uzanan toprak parçasma YÖK Beyliği ya da YÖK Imparatorluğu denir. Beylik, Beyük Sarayı'ndan yönetilir. Saray, Hocabey'in malı olan Bilkent Center Cumhuriyeti smırlan içindedir. [email protected] Işin içinde bir 'büyeniği' var- sa ben korkanm. 'MİT yeniği' varsa da korkanm. 'Neme ge- rek' deyip parmaktanm kann- calansa, bilgisayar 'Yaz şunu, yaz şunu' diye çağırsa da yan çizmeyi yeğlerim. Siz tanıks»nız; üç gün dayan- dım. Ama olacak gibi değil. MİT Müsteşan Şenkal Atasagun ile yardımcısı Mikdat Alpay'ın or- taklaşadüzenledikleri, adı kon- mamış 'basın toplantısı'mn yankılan bitmek bilmiyor. Atasagun'un konuşmasın- dan istedikleri sinyalleri alma- yanlar, önce "Efendim devlet memuru nasıl böyle konuşur, devlet politikası öneminde ko- nularda nasıl görüş belirtir" gi- bisinden efelendiler. Genelkur- may'ın çeşitli kademelerinden gelen 'görüşaçıklamalan'n\ do- ğal karşılayanlann, MİT söz ko- nusu olunca birden tedirgin ol- malan tuhaf. Ikisi de devletimi- zin yüce ve önemli kurumları değil mi? Kürtçe Televizyon 'Dayatması' Ama bu yadırgama anlaşıla- bilir. Yıllardan beri ilk kez MİTin tepesinden benimsemedikleri bir görüş geldi. Şaşırdılar. Son- ra kızdılar. Sonra da ufaktan ufaktan veryansın etmeye baş- ladılar. Doğrusu şaşıranlar arasında ben de vardım. Ama hemen er- tesi gün Başbakan'ın açıklama- lan ile Vehbinin kerrakesi anla- şıldı da rahatladım. Ortada pek bir 'MİTyeniği' yok. Besbelli ki koalisyonun kanatlan arasında genel olarak Kürt sorunu, özel olarak Kürtçe televizyon konu- sunda su yüzüne çıkan ve çık- mayan anlaşmazlıklan, uzlaş- mazlıklan çözmek için Bülent Ecevit, MlTten destek istemiş. Onlar da 'memur ciddiyeti ve disiplini' içinde kendilerine buy- rulanı yerine getirmişler. Yani sorun yok. Devletimizin tepesinde işler çığınndan çık- mış fılan değil. Dolayısıyla bu konuda uzun uzun yazmanın da âlemi yok. Amaaaa... Sorun, "MİT ne dedi, MİT na- sılböyle birşey dedi" tartışma- sını aştı. Tartışma Kürtçe TV, üniter devleti zedeler mi zedelemez mi noktasına ulaştı. Ne dersiniz, zedeler mi? Geçelim... ••• Ama "Bu Avrupa da çok olu- yor ama? Ne bu böyle; önce Kıbns, sonra Ege, şimdi de Kürtçe TViçin bastınyor. Türki- ye'yiAB'den dışlamak için bü- tünlobilerhareketegeçti, üstü- mûze çullanıyor" degerlendir- melerini geçmeyelim. lyi bir diplomatik manevra ile Türkiye, AB üyeliği ile Kıbns ve Ege sorunlannı belki ayırabilir. Bu en azından bu yazının konu- su değil. Ancak Kürtçe TVyi Kıbns ve Ege sorunu ile aynı kefeye ko- yamayız. Kürtçe TVnin tartış- ma gündemine taşınması, ne AB merkezlerinden yönlendiril- miş bir 'çullanma stratejisi', ne de sürpriz. Bülent Ecevit, Helsinki'ye gi- dip, AB'nin 'a/te fofoğraft'nda yerini aldığı gün, Türkiye'nin gündemine Kürtçe TV girmişti. Kimse kalkıp bugün "Haberim yoktu, farkında değilim" deme- ye kalkmasın. (Bu 'kimse'ye, bu yazıyı yazan da, okuyan da, An- kara'da ünıformalı ve üniforma- sız bürokrasinin en tepesinde oturan da, siyaset arenasında milletvekili, bakan olan dadahil- dir.) Okuma yazması olan herkes AB'nin Helsinki doruğunda im- za atıldığı gün Kürtçe TV'yi de kabul ettiğimizi bilmekzorunda. Türkiye orada AB ile ortaklık sözleşmesine imza koyar, AB'nin hazırlayacağı 'yol hari- tası'n beklemeye başlarken salt Maastricht doruğunda alınan kararîara değil, Kopenhag doru- ğunun kararlanna da uyma ta- ahhüdünde bulunduğunu bal gibi biliyordu. 'Kopenhag ö/çüf/eri'nin, altı kalın çizilmiş bir maddesi de 'Ûye ve aday üye ülkeler, azın- lıklann dillerinin ve kültürel de- ğerlerinin geliştirilmesi için ola- nak yaratır, destek verir ve özendirir' diyordu. Bunun Türkçeye çevirisi ve Türkiye'ye uygulanması ne ola- bilir? Peki öyleyse bugün bir 'yeni dayatma' ile karşı karşıyaymış gibi davranan, açıklamalar ya- panlann hesabı ne? "Olmayacak, biz AB'ye gir- meyelim" bir tavtrdır ve anlaşı- labilir. Ama bir yandan "Türki- ye Avrupa 'nın bir parçasıdır ve AB içinde yerini mutlaka ve er geç alacaktır" deyip bir yandan Kürtçe TV'ye şaşmayı, öfkelen- meyi ve itiraz etmeleri anlamak zor. POLflİKA GÜNLÜĞÜ HtKMET ÇETtNKAYA Öldürme Emri. Özge •• Üç imzalı bir dilekçe... Güldal Mumcu, Özgür Mumcu ve Mumcu... Dilekçenin tarihi 24 Kasım 2000... Dilekçe, Ankara 2 numaralı Devlet Güvenlik Mahkemesi'ne verildi... Yıllardır bu köşeden hep sorduk: "Uğur Mumcu cinayetinin arkasındaki güçler kimdir, öldürme emri nereden gelmiştir?..." Uğur Mumcu bir devrimciydi... Uğur Mumcu kimileri gibi sahte Atatürkçü de- ğil, Cumhuriyet devrimlerine sahip çıkan bir Kemalistti... Uğur Mumcu, faili meçhul cinayetlerin aydınlan- ması için büyük çaba harcadı; yolsuzlukların üzerine gitti; silah. demir kaçakçılannın, hayali ihracatçıların maskesini indirdi... Uğur Mumcu'nun alçakça katledildiği 24 Ocak 1993'te Özge on iki, Özgür ise on altı yaşınday- dı... özge ve Özgür bugün üniversite öğrencileri... Güldal Mumcu'ya gelince!.. Güldal, Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı'nın başında bugün... Başı dik, alnı açık!.. Uğur Mumcu'nun izinde yürüyecek gazeteci- leryetiştiriyor... Dilekçeye gelince... Giriş bölümü şöyle başlıyor: "Sayın Başkan, 24 Ocak 1993 Pazargünü, saat 13.30'da, evi- mizin bulunduğu apartmanın dış kapısını kapa- tırken art arda duyduğum üç patlama sesinin ar- dından, Uğur'u, apartmanın karşısındaki su de- posunun bahçesinde cansız yatarken gördü- ğümde, neler hissetmiş olabileceğimi, içinde, yüreğinde insani duygular banndıran, ben insa- nım diyen herkesin, Sayın Başkan, sizin ve Mah- keme Heyetinizin, derinden anlayabileceğini sa- nıyorum. Bu konudaki görgüye dayalı bilgilerimi DGM Savcısı Ülkü Coşkun'a, TBMM Faili Meçhul Ci- nayetleriAydınlatma Komisyonu'na, TBMM Uğur Mumcu Cinayetini Araştırma Komisyonu'na, DGM Savcısı Hamza Keleş'e ve TBMM Uğur Mumcu Cinayetini Araştırma Komisyonu'nun suç duyurulan sonucu, Içişleri Bakanı Sayın Sadet- tin Tantan'/n talimatıyla olayıyeniden inceleme- ye alan, olay yeri inceleme ekibıne aynntılan ile açıklamış bulunuyorum. Benimeşimi, olayın gerçekleştiği tarihte 16 ya- şında olan oğlum özgür ve 12 yaşında olan kızım özge'nin, babalannı böylesine vahşi ve insanlık dışı, ancak imha etme duygusuyia açıklayabi- leceğimiz bir şekilde yitirmemiz; yüreğimizin de- rinliklerinden fışkıran isyan duygumuzu, unut- mamak ve unutturmamak düşüncesı ve eylemiile dirence dönüştürmemize yol açtı." • • • Puslu bir Istanbul sabahında, Güldal, özge ve özgür'ün yazdıklan üç sayfalık dilekçe beni yirmi yıl öncesinetaşıdı... Mavi gök altında, Gökova'da deniz kıyısında ll- han Selçuk, Handan Selçuk'la yaptığımız sabah kahvaltısına; daha sonraki yıllarda Berin Nadi, Nadir Nadi, llhan Selçuk, Oktay Akbal, Ali Sir- men'le birlikte Foça günlerine... Yıllargeçipgidiyor!.. Geride sadece anılar kalıyori.. Çok şey var yazılıp çizilecek aslında!.. Her neyse!.. Duygusal olmanın zamanı değil!.. Güldal, özge ve Ozgür diyor ki: "24 Ocak 1993 günü Uğur Mumcu'nun öldü- rülmesinden sonra bu cinayeti işleyenleraçığa çı- kanlmış olsa idi, başka aydınlanmızın öldürül- mesi engellenebilecekti. Acımızın üstüne acı ek- leyip birçok cenaze daha kaldırmak durumunda kalmayacaktık. Sayın Başkan, Terör eylemlerini yapanlar, kanla ve toplumlar- da yaygınlaştınvaya çalıştıklan yılgınlıkla beslenir- ler. Kimi zaman umursamazlıklarla, savsaklama- laıia, ne acıdır ki yönetimlerden gördükleri des- tekle ve toplum belleğinin unutkanlığıyta da ce- saretlenirier. Uğur Mumcu'nun mezartaşına 'Vu- rulduk ey halkım unutma bizi' diyeyazarken, Uğur Mumcu'nun bir vasiyetini yerine getirmenin ya- nı sıra toplum olarak belleğimizin unutkanlıkla sakatlanmaması dileğımizi de vurgulamak iste- miştik. Biz hiç unutmadık. Toplumumuzda UğurMum- cu'nun düşüncelerini, özgüriük ve bağımsızlık aş- kını unutmadı, unutmayacak da. Ben Uğur Mumcu'nun kansı olarak, çocuklan- mız özgür ve Özge, arabaya bomba koyarak bu cinayeti işleyenlerin, Uğur'u öldürme emrini ve- renlerin ve asıl önemlisi hepsinin arkasındaki güçlerin bütün bağlantılan ile açığa çıkartılma- sını, sonuçlandınlmasını ve cezalandınlmasını yü- ce heyetinizden saygılanmızla talep ederiz." ••• Son otuz yıl acılı geçti... Aydınlanmanın ışığını açanlar, korkaklann ver- dikleri buyrukiaria baskı ve zulüm gördüler, öldü- rüldüler... Geride dul eşler, yetim çocuklar, acılı analar ve babalar kaldı... Ne diyordu Ataol Behramoğlu: "Günümüzde insan olmanın/Çok ağır bedeli var:/ Ya parçası olacaksın alçaklığın/Ya senipar- çalariar Oysa insan olmak/Çoğalabilmektir başkalany- lal fnsansın, birinin canı yanarken/Senin de ca- nın acıyorsa Birbombayla canına kıyılan/Çoğalmasını bilen biriydi/Daha az Uğur Mumcu'yduk dün/Daha çok Uğur Mumcu'yuz şimdi." hikmetcetinkaya(g cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 0212/ 513 90 98 Yurtdışı ögrenime destek • tstanbul Haber Servisi - Yurtdışı eğitimi gören öğrencilere hizmet veren Lider Yurtdışı Eğitim Danışmanlık fîrması yetkilileri. yabancı ülkelere yolladıklan öğrencilerin vize uzatma, part-time iş bulma veya lngilizce eğitim sonrası gitmek istenilen mesleki kurs ya da diğer üniversitelere geçişte danışmanlık ücreti almadan öğrencilere hizmet verdiklerini belirttiler. TBCSİF Başkanlar Kurıdu I tstanbul Haber Servisi - Türkiye Tekstil, Örme ve Giyim Sanayii Işçilen Sendikası (TEKSlF) Başkanlar Kurulu, Zeki Polat başkanlığmda toplandı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle