Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 1 ARALIK 2000 CUMA
HABERLER
DUNYADA BUGUN
4Lt StRMEN
Neden?
Yolsuzlukların bu kadar yaygınlaşması, bir za-
nanlar devletin doruğunda olan kişinin aile fotoğ-
afındakilerin, çocuk ve eşler hariç, hepsinin yol-
»uzluklara böylesine bulaşması, nereyi kazsan
ıttından bir pislik çıkması, ama halkın yine de bü-
iin bunlara böylesine tepkisiz kalması kimilerini
jaşırtıyor.
Geiyekîen, herhangi bir demokraside, pisliğin
!>u kadar artması ortalığı allak bullak eder, rejimi
jarsatdı.
Ama 1 urkiye'de bir şey olmuyor.
Neden?
"Demokrasimize" güveni ve halkımıza saygısı
sonsuz ise, olanlara hiç nafile kafa yormasınlar,
nedenini asla açıklayamazlar.
Çünkü yukarıdaki "neden" sorusunun yanıtı,
onlann asla gözden geçirmeye yanaşmayacak-
ları bu ikı kavramın iyice irdelenmesinde yatıyor.
Yıllar yılı, çok partili popülist ve doğrusu geniş
tabanlı talan rejimini demokrasi sananlar, böyle
bir talanın üstüne demokrasi inşa edilemeyece-
ği gerçeğıne varamayacaklardır.
Urettiğinden çok üreyen toplumlarda demok-
rasinin yaşamasının olanaksızlığını görmeyenler,
kokuşmuşluğun mekanizmasını açıklamakta
güçlük çekecekleri gibi, aynı zamanda sık sık ile-
n sürdükleri, "temiz toplum" istemlerinin de hep
lafta kalmaya mahkûm, bu ortamda yaşama ge-
çirilmesi olanaksız, soyut bir kavram olduğunu
asla anlamayacaklardır.
• • •
Temiz toplum da, demokrasi de ekonomisinin
temeli iiretim olan ülkelerde boy atar.
Talan ve avanta toplumlarında ne temizlik söz
konusu olabilir ne de demokrasi...
Eğer bir sistem, avanta ve talana prim tanıyor-
sa, orada üretim ile bir yerlere vaımanın çabası
içinde olanlar enayi etiketinin alınlannın ortasına
yapıştırıMığını görürler.
Ancak jretim toplumlarında, oyunun kuralını
bozanlara tepki gösterilir. Bizimki gibi toplumlar-
da değıi
Şöylp biraz geriye gidelim, bundan bir önceki
belediyc seçimlerinde istanbul Belediye Başkan-
lığı'na aday olan Recep Tayyip Erdoğan'ın, Sul-
tanbeyli'de kaçak inşaatı olduğu ileri sürüldü
medya tarafından.
Bu açıklamadan sonra kimileri, Erdoğan'ın se-
çim şansının bittiğini sandılar ve yanıldılar. Çün-
kü onlar, kuralı koyacak ve uygulayacak olanı se-
çeceklerin çoğunluğunun da kural dışı olduğunu
görememişlerdi.
Evet İstanbul Belediye Başkanı'nı seçecek
olanların çoğu zaten kaçak ya da kuraldışı olan
binalarda oturuyorlardı. Kuraliçi olanların büyük
bölümü de, kaynağında kuraldışı olduklan halde,
sonradan kitabına uydurulup kural içine alınmış-
lardı.
•••
Türkiye'de çok partili rejimin mekanizmasını ryi
bilip kendileri inanmadan bunu geniş kitlelere de-
mokrasi diye yutturmaya çalışanlar, taaa çocuk-
luklarından beri duydukları bir atasözünü de iyi
bellemişlerdir.
Onlar "Biriyer biri bakar, kıyamet ondan kopar"
sözünün gereğini yerine getirerek geniş kitlelere
de bir şey vermek istiyorlar.
Hakça düzenin adil paylaşımı üretime dayana-
cağına göre , o söz konusu olamaz.
O zaman kalıyor geriye talan ve avanta yönte-
mi. Talan yöntemi ile ülkenin karası, havasj, de-
nizi, suyu talan ediliyor.
Talandan büyük payı alanlar, geniş kitlelere de
küçük küçük paylar ve de özellikle, "talandan
ben de pay alabilihm" umudu dağıtmaya büyük
özen gösteriyorlar.
Urettiğinden çok üreyen ve çok zor koşullarda
yaşam savaşı veren toplumun geniş kesimleri,
üretime endekslenmiş bir ekonomi ve rejimden
umırtlannı kestikleri için "gemisini kurtaran kap-
tan" misali. avanta ve talan yarışında pay kapma
kavgasına düşüyor.
Pay kapma kavgasına düşen bu toplum, avan-
ta ve talana ne kadar tepki gösterir ki?
Çoğunluğu kural dışına düşmüş olan, urettiğin-
den çok üreyenlerin toplumunda, kokuşmuşlu-
ğa tepki gösterilmemesinin nedeni bu yapı bo-
zukluğudur.
Balık baştan kokar demiş atalanmız.
Ama bu balık başka balık.. baştan aşağı herta-
rafı kokmuş bunun.
Yargıtay'da temyiz durusması
Aczmendi Ozer'den
pişmanbk savunması
ANKARA (Cumhu-
riyet Biirosu)-Yargılan-
dığı davada 3 yıl hapis
cezasına çarptınlan
Aczmendi Bahruilah
Ozer, giydiği kıyafetin
"gençBk,çocukhıkheye-
canıolarak" görülmesı-
ni ısteyerek "Ben, böyle
bir hayat yaşamak iste-
memiştim. Geçmişimi
çoktan unuttum. Beni
bağışlamanızı istiyo-
rum" dedi. Sanık avu-
katı Hacı Ali Özfaan. kı-
lık-kıyafetin çocuklar
için korkutucu olabile-
ceğuıi. ama terör örgü-
tünün varlığı için yeter-
li olraadığını savundu.
Ankara 1 No'lu
DGMnin "Sindirme,
yüdnma,tehdityöntem-
leri ile anayasada belir-
tflen cumhuriyetin laik
düzenini degiştirmek
için oluşturulan örgüte
ginBderi" gerekçesiyle
çeşıti hapis cezalanna
çarpordığı 125 Acz-
meDdinin davasının
temyiz duruşması, Yar-
gıtay'da yapıldı. Yargı-
tay 9. Ceza Dairesi'nde-
ki duruşmaya sanıklar-
dan Gökhan Büyüköz,
İrfan Akgül. Bahruilah
Özer ile avukatlar Ab-
dullahÇiftçive Hacı Ali
Özhan katıldı.
Duruşmada savun-
masını yapan, 3 yıl ha-
pis cezasına mahkûm
Bahruilah Özer, 20
Ekim 1996'daYeniAs-
ya gazetesinin Saidi
Nursi'nin ölüm yıldö-
nümü nedeniyle düzen-
lediği rrevlide katıbnak
üzere Tokat'tan tek ba-
şma Ankara'ya geldiği-
ni söyledi. Kocatepe
Camii'ne geldiğinde
polislerin "kıyafetinin
suçteşküettiğini'' söyle-
yerek gözaltına aldıkla-
nnı belirten Özer, şöyle
konuştu:
"Kryafetimi gençtik,
çocukluk heyecanı ola-
rak görmenizi 'Istiyo-
rum."
Anayasa Mahkemesi Başkanı Mustafa Bumin, gündemdeki tartışmayı değerlendirdi
'Kürtçe TV snnrlı olabitir
9
Anayasa
Mahkemesi
Başkanı Mustafa
Bumin, yapılacak
düzenlemenin
anayasaya aykm
olmaması
gerektiğini dile
getirdi.
ANKARA (Cumhuriyet Bûrosu) - Anaya-
sa Mahkemesi Başkanı Mustafa Bumin,
Kürtçe televizyon yayını tartışmalannı de-
ğerlendirirken "Yöresel bakımdan, kendi kûl-
türlerini kullanmalan bakumndan belki sı-
nırfa yayuı organlanyla yayın yapmalan için
bir düzenleme düşiinûlüyor. O halde, anaya-
saya a> kın olmaması düşünülebilir" dedi.
TBMM Başkanı Ömer tzgi, Genelkurmay
Başkanı Orgeneral Hüseyin Kıvnkoğlu ile
Anayasa Mahkemesi Başkanı Bumin'e iade-
yi ziyarette bulundu.
Anayasa Mahkemesi'ni ziyaretinde, bir ga-
zetecinin, ANAP ve DSP'nin siyasi partile-
rin kapatılmasını zorlaştıran teklif hazırlığı-
nı anımsatarak "Sizin MHP milletvekili ve
Mectis Başkanı olarak bu konudaki tutumu-
nuz ne olacak" sorusu üzerine tzgi, şunları
söyledi: "Şu sırada, FP'nin Anayasa Mahke-
mesi'ndegörûlmekte olan bir davasıvar.O ba-
krnırian, yacıma organınHan çıkmamış hir ka-
nun hakkında görüş beyan etmemiz doğnı ol-
maz. O yönde bir görüş beyanı olursa korka-
nm ki,yasama organı hiç de haklı olmadığj bir
olayda yargıorganına etki yapmış olur. Bu iti-
baria bu sorunuza cevap vermek istemiyo-
rum." Bumin ise aynı soruyu, "Çok iyi bilir-
siniz ki görûlmekte olan bir davaya ilişkin ola-
rak düşûnce ve değerlendirme yapmak doğ-
ruohnaz" dedi.
TBMM Başkanı Izgi, MlT Müsteşan Şen-
kal Atasagun'un açıklamalanna ilişkin gö-
rüşlerinin sorulması üzerine, Atasagun'un ki-
şisel görüşlerini açıkladığını söyledi.
Anayasa Mahkemesi Başkanı Bumin de,
Kürtçe televizyonun anayasa değişikliği ge-
rektirip gerektirmediğine ilişkin bir soru üze-
rine şunlan söyledi: "Tûrkiye Cumhuriyeti
Anayasası, resmi dil olarak Türkçeyi ve dev-
let olarak üniter devlet sistemini öngörmekte-
dir.Bu nedenle,çahşmanın hangi çerçeve için-
de kalacagmı şimdiden söylemek mümkün
değil. Ama anayasa değismeden resmi bir dil
şeklinde olması kuşkusuz mümkün değil. Yö-
resel bakundan, kendi kiiltürlerini kullanma-
lan bakumndan belki smuiı yaym organlany-
la yayın yapmalan için bir düzenleme düşü-
nülüyor. O halde, anayasaya aykm olmaması
düşünülebilir. Bunun dışında kimi ülkelerde
olduğu gibi resmi bir dil olsaydı, yazışma dili
olsaydı anayasa değişikliği gerekirdL Aynca,
üniter devlet yapısına aykuılığı tarnşüıyor."
Bumin, Kürtçe televizyon konusunda çok
fazla bir şey söylemek istemediğini, bu konu
bir yasa olarak geldiğinde, anayasaya aykın
olup olmadığı konusunda değerlendirme yap-
mak durumunda kalacaklannı belirterek " Ya-
ni, üeride bize gelecek konular hakkında ön-
ceden fikir bildirmek, o davalara katümama-
mız gibi bir sonuç doğurur" dedi.
Bakanlar Kurulu
Ölüm
orucunda
son önlem
müdahale
ANKARA (Cumhurryet Bü-
rosu) - Bakanlar Kurulu. siyasi
mahkûmlann F tipi cezaevleri-
ne karşı başlattığı ölüm oruçla-
nnı değerlendirdi. Adalet Ba-
kanı Hikmet SamiTürkeylem-
ler hakkında bilgi verirken
ölüm orucundaki tutuklu ve hü-
kümlüler için "gerekirsemüda-
hale edilmesi" karan alındı.
Bakanlar Kurulu toplantısın-
da cezaevlerindeki ölüm oruç-
lan gündeme geldi. Türk, ey-
lemlerin yasadışı örgütler tara-
fından yönlendınldiğini dile
getirdi. Toplantının ardından
açıklama yapan Devlet Bakanı
Tunca Toskay, eylemlerin
üzüntü verici olduğunu kaydet-
ti.
t
Artık adım atüsın'
Türk-lş, DtSK ve KESK
üyesi sendikaların 62 yönetıci-
si, ölüm oruçlan ve cezaevleri
konusundaki görüş ve istemle-
rini Adalet Bakanlığı'na iletti-
ler. Yasanacak ölümlerden doğ-
rudan iktidann sorumlu olaca-
ğına dikkat çeken sendikacılar,
yapılması gerekenın ölüm
onıçlannın durdurulması için
ivedilikle adım atılması gerek-
tiği görüşünü aktardılar.
F tipiııe sessiz protesto
Türkiye'nin çeşitli cezaevlerindeki tutuklu ve
hükümlüler ile yakınlannın F tipi cezaevine kar-
şı başlarbğı ölüm onıcu eylemleri sürerken in-
san haklan savunuculan sessiz protesto eylemi
yaptLİnsan Haklan Derneği önünde dün topla-
nan bir grup, F tipi cezaevlerinin kapaülması
amacı\la orurma eylemi gerçekleştirdi. "F Tlpi-
ne Hayır" yazıh siyah giysiler giyen grup, daha
sonra sessizce dağıkn. ÇevTede geniş güvtnnkön-
lemi alan polis, gruba müdahaleetmedi İHD ts-
tanbul Şubesi'nde düzenlenen basm toplantısın-
da da 2-3 Arahk 2000 tarihinde başlayacak olan
"AB Kopenhag Kriterteri, KOB ve Tûrkiye''
adh konferansla ilgili bilgi verildL Keban Öte-
li'nde gerçekleştirikcek konferansa aralannda
DtSK, KESK, Hak-tş sendikalarımn başkanla-
n ile gazeteci Ragıp Zarakolu, KÜRTK.A\ Baş-
kam Hanefi Amaç. Kürt Estirüsü Başkanı Ha-
san Kaya'mn da bulunduğu çeşitli kesimkr ka-
ülacak. (Fotograf: ÖZKAN GÜVEN)
Cillerden Baykala ziyaret
Eski ortaklar erken
seçimi konuştular
ANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu) - CHP Genel
Başkanı Deniz Baykal,
Türkiye'nin her alanda sa-
hipsiz bir görüntü sergile-
diğini belirterek "Soğuk-
kanlıounayız. Piyasalar al-
lak bullak ve meydanlar
hareketlendLBöylesine bir
ortamda siyaset işlevini
kaybetmemelidir" dedi.
DYP Genel Başkanı Tan-
su Çiller de Türkiye'nin
genel siyasi çehresinin en-
dişe verici olduğunu kay-
detti. Çiller ve Baykal,
içinde bulunulan olumsuz
ekonomik ve siyasi koşul-
lar içinde hükümetin uzun
süre devam edemeyeceği
ve erken seçime hazır
olunması gerektiği görü-
şünde birleştiler.
DYP Genel Başkanı
Tansu Çiller, CHP Genel
Başkanı Deniz Baykal'ı
dün CHP Genel Merke-
zi'nde ziyaret etti. Çiller,
burada yaptığı konuşma-
da, "gönlünden ve akhn-
dan geçtiği gibi BavkaTın
genel başkanhğa geri dön-
düğünü" söyledi.
Baykal da, Türkiye'nin
olağanüstü güç günler ya-
şadığıru ve ülkenin her za-
mankinden fazla işbirliği-
ne gereksinimi olduğunu
belirterek Türkiye'nin so-
runlannın ancak sağlıklı
siyaset ilişkileri ile aşılabi-
leceğini savundu. Baykal,
Türkiye'nin sorunlarının
iktidan aştığına dikkat çe-
kerek u
Bunu muhalefette
zevkle izle\emeyiz" diye
konuştu.
Baykal ve Çiller, gaze-
tecilere yaptıklan açıkla-
malann ardından bir gö-
rüşme yaptılar. Alınan bil-
giye göre, görüşmede
FP'nin kapatılma davası
değerlendirildi. FP kapa-
tılsa da kapatılmasa da er-
ken seçimin gündeme ge-
lebileceği, bu hükümetin
uzun süre daha yürümeye-
ceği savunularak, "Seçime
hazır olahm" görüşü dile
getirildi.
Hükümetin gerek eko-
nomik, gerek siyasi, ge-
reksetıluslararası konuİar-
da son derece başansız 6İ-
duğu görüşü paylaşıldı.
Başbakan BülentEcevh'in
izni olsun olmasın, MÎT
Müsteşan'nrn konuşması-
nın "hata" olarak değer-
lendirildiği görüşmede
Çiller, Atasagun'u Ece-
vit'in değil, Başbakan
Yardımcısı ve ANAP lide-
ri Mesut Yümaz'm yön-
lendirdiğini ileri sürerken
Baykal da "Otabilir'' gö-
rüşünü aktardı.
Seçmen kütiikleıi
partileresatdacak
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Seçmen
kütüklerinin. seçime katılma yeterliliğine sahip
siyasi partilerin il veya ilçe başkanhklanna
bedeli karşüığında verilmesine olanak
sağlayan yasa önerisi TBMM Genel
Kurulu'nda kabul edildi. Beş siyasi parti
tarafindan ortaklaşa hazırlanan öneri,
Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen
Kütükleri Hakkında Yasa'ya bir fıkra
eklenmesini öngörüyor. Buna göre, seçmen
kütükleri. seçimlere katılma yeterliliğini
taşıyan siyasi parti merkezlerince ya da
yetkilendirilmiş il veya ilçe başkanlannca
istenmesi halinde bedeli karşılığında
verilebilecek. Seçmen kütüklerine ilişkin
kayıtlar bir secim döneminde en fazla iki kez
istenebilecek, buna ilişkin bedel
Yüksek Seçim Kurulu'nca (YSK) belirlenecek
ve makbuz karşüıgmda Maliye v eznesine
yatırüacak.
Hizlnıllalı davasında bir talıliye
DİYARBAKIR (Cumhuriyet
Bürosu)-Diyarbakır'da polis me-
muru Mehmet Zengin'i şehit e-
den Hizbullahçı Yunus Aysu'nun
eşi Mukadder Selamboğa, hak-
kında "örgüte \ardun ve yatakhk
ettiği'' iddiasıyla açılan davanın
dünkü oturumuna, cezaevinde
doğan bebeğiyle katıldı. Mahke-
me. Selamboğa'nın tahliyesine
karar verdi.
Diyarbakır DGM'de görülen
başka bir davada ise Hizbullah
tetikçilerinden Mustafa Sevün,
Elazığ Cezaevi'nden Bingöl Ce-
zaevi'ne nakledüirken kendisine
işkence yapıldığını öne sürdü.
Diyarbakır'm Bağlar semti 5
Nisan Mahallesi Bestekâr So-
kak'ta 20 Ekim'de istihbarat ça-
lışması yapan polis memuru
Mehmet Zengin'i fark etmesi
üzerine şehit eden Hizbullah te-
tikçisi "Emin" kod adlı Yunus
Aysu ve imam nikâhlı eşi Mu-
kadder Selamboğa'nın yargılan-
malanna Diyarbakır 3 No'lu
DGM'de başlandı.
Dün görülen duruşmada Se-
lamboğa, tutuklu olduğu Diyar-
bakır E Tipi Cezaevi'nde doğan
ve henüz kundaktaki bebeğiyle
birlikte hazır bulundu. Selambo-
ğa'nın toplam 26 eylemden so-
rumlu tutulan eşi Yunus Aysu da
dunışmaya katıldı.
Ölüm cezası istemi
Saruklar hakkında DGM Sav-
cısı Ömer Tuncay tpek tarafın-
dan hazırlanan iddianamede Ay-
su'nun TCY'nin 146. maddesin-
de belirlenen "Anayasal düzenin
tamammı veya bir kısmını silah
zoruyla değiştirerek yerine şeri
esaslara dayali devlet dûzeni kur-
maya kalkışmakr
suçunu işledi-
ği belirtilerek idamla cezalandı-
nlması istendi. Selamboğa için
ise "Hizbuuahçılannörgütselko-
numlannı bildigihaldeyardım ve
yatakhk ettiği'' gerekçesiyle
TCY'nin 169. maddesi uyannca
3 yıl 9 aya kadar hapisle cezalan-
dınlması talep edildi.
Mukadder Selamboğa imam
nikâhlı eşinin örgüt bağlantısını
bilmediğini ve örgüt karanyla ev-
lenmediğini söyledi. Evdeki si-
lahlardan haberi ohnadığmı id-
dia eden Selamboğa, silahların
bulunduğu sandığm sürekli kilit-
li tutulduğunu ve eşi tarafindan
eve getirildiğini belirtti. Mahke-
me, cezaevinde doğum yapan
Mukadder Selamboğa'nın tahli-
yesine karar vererek dunışmayı
erteledi.
Ekici, yargıç karşısında
Hizbullah adına Adana, Mer-
sin ve Tarsus'ta 21, Istanbul'da
da 12 kişiyi öldürme ve kaçırma
eyleminden sorumlu tutulan,
eminiyet ve savcıhkta verdiği ifa-
delerle mezar evlerin ortaya çı-
kartılmasına yardımcı olan Meh-
met Emin Ekici'nın de aralann-
da bulunduğu 5 sanığın yargılan-
masına davam edildi.
Dunışmaya ilk kez katılan
Mehmet Emin Ekici, "itirafçı ol-
madığım ve Pişmanhk Yasa-
sı'ndan yaraıianmak istemediği-
ni'' belirterek "Mezar evlerin yer-
lerini ben göstermedim. Polis, bu
mezarevlerin yerkrini biüyordu"
dedi.
Sanıklar, emniyetteki ifadeleri-
nin işkence sonucu alındığını sa-
vunarak suçlamalan kabul erme-
diler. Mahkeme heyeti, sanıklar
hakkmda istenen tahliye taleple-
rini reddederek eksikliklerin gi-
derilmesi için duruşmayı ertele-
di.
SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@yahoo.com
Milli İstihbarat Teşkilatı, adı üzerin-
de, istihbarat toplaması gereken bir
örgüt. Bu örgütün yıllarca operasyon-
lara katıldığını, birçok yargısız infaz-
da elemanlannın bizzat görev aldığı-
nı burada çalışanlann anılanndan öğ-
rendik. İstihbarat örgütü, istihbarat
örgütü olarak çalışmalı. Diğer devlet
kurumlannın yapması gerektiği gibi.
MlTin iki önde gelen isminin dört
gazetenin Ankara temsilcilerini çağı-
rarak yaptıklan açıklamalar, yeni tar-
tışmalan gündeme getirdi. {Neden bu
dört gazetenin temsilcilerini çağırdı-
lar, hangi ölçüler onlan böyle bir se-
çime rtti, onu da aynca konuşmak
gerekiyor). MlT'in söylediklerinin içe-
riği mi, yoksa açıklamanın biçimi mi
tartışmalara neden oldu?
Ailesi ve yakın çevresi banka bo-
şaltmak, orman arazilerine inşaat
yapmakla suçlanan Süleyman De-
mirel bakın ne diyor: "Siyasi beyan
lan yalnızca siyasiler yapmalıdır. Si-
yasi anlama gelecek açıklamaları
Avrupa Birliği ve MÎT
başkalan yapmamalıdır.(Böyle dav-
ranmak) şu manzarayı da vehr: Ûlke-
de kaç tane devletvar?" Demirel, bu-
rada bir yasal durumdan söz ediyor.
Başbakan Ecevit, MlTyöneticilerine
izni kendisinin verdiğini söyleyerek
durumaaçıkhk getirdi. Süleyman De-
mirel'in cumhurbaşkanlığı dönemin-
de çok kritik günler yaşandı, Genel-
kurmay Başkanlığı, bazı komutanlar,
Cumhuriyet Başsavcısı, Yargıtay
Başkanı, Anayasa Mahkemesi Baş-
kanı siyasete yön verecek açıklama-
laryaptılar. Halendebutüraçıklama-
lannı sürdürüyorlar. Demirel'in bugü-
ne kadar onlara bir itirazı olduğunu
duymadık.
Aynı tartışmanın yapıldığı dünkü
gazetelerde "Askerden MlT'e Tavır"
başlığı manşetlerdeydi. Haberin spo-
tunda askerierin dilinden şu görüşler
aktanlıyordu: "Daha önce de söyle-
miştik, birkere daha gündeme getir-
mekte yarar görüyoruz. Üniter dev-
let ilkelerinden taviz verilmesine kar-
şıyız. Bunun yapılmasına izin verme-
yiz." Sabah gazetesinin manşetinde
yer alan bu haber, deneyimli Genel-
kurmay muhabiri Mahmut Bulut'un
imzasını taşıyordu.
MlT açıklama yapınca ve daha
açıkçası onlann açıklamalannın içe-
riği hoşunuza gitmeyince, "Açıkla-
malan siyasileryapsın"diyeceksiniz,
ama MİPİ siyasi açıklama yapmakla
suçlayan haberlerin hemen yanı ba-
şında, gazetelerin manşetlerinde as-
kerierin siyasi bir açıklaması yer ala-
cak. Bu çifte standart değil mi?
Tartışma tabii ki biçimle ilgili değil,
asıl olarak içerikle. MlT yetkililerinin
bugüne kadar yaptığı açıklamalara
kimse bir şey demiyordu. Bu kez, ba-
zılanna ters gelecek açıklamalar ya-
pınca kıyamet koptu. Aslında işin
doğrusu, Genelkurmay yetkilileri de,
MlTyetkilileri de görüşlerini açıklasın-
lar, zaten açıklıyoriar da. Düne kadar
MlTçilere de kimse bir şey demiyor-
du. Onlar gibi diğer devlet memuria-
nnın da böyle bir hakkı olsun. Bu, de-
mokrasinin bir gereği.
Içerik konusuna gelince, asıl tar-
tışma bu yüzden büyüyüyon Kürtçe
yayın konusu tartışılıyor. ıslamcı ke-
sim değeriendiriliyor. Askerler, DYP,
MHP gibi partiler bu fikirieri paylaş-
madıklannı söylüyoriar. Kimse onla-
ra bu nedenle bir şey demiyor. MlT
yöneticisi iki kişi de diyor ki, " Kürt-
çe yayın bizce yararlı olur". Üstelik
bunu gerekçelendiriyoriar da. Onlar
söyleyince kjyamet kopuyor. "Kürtçe
yayın yapılamaz" düşüncesini savu-
nanlar, farklı düşünenleri neredeyse
"vatan haini" sayacak bir üslup kul-
lanıyoriar.
Tûrkiye, Avrupa Biriiği'nin kapısın-
da. Gerçekten bu biriiğin ölçüleri bi-
ze uygun mu, değil mi? Örneğin ora-
da devlet memurian görüşlerini ra-
hatça belirtiyoriar. Sendika da kura-
biliyoriar. Türkiye'de ise, bir öğret-
men yanlışlıkla çok basit bir açıklama
yapınca başına olmadık işler gelebi-
liyor. Bazılanna ise kimsenin bir şey
demek aklına gelmiyor.
Bütün bu konular önümüzdeki dö-
nemdetartışılacak. MlT de fikrini söy-
leyecek, Genelkurmay da, memurtar
da, öğretmenler de, biz gazeteciler
de. Sonunda bütün bu tartışmalann
ışığında karan siyasi irade verecek.
Eğer böyle bir irade varsa ve karar
vermeye kendini yetkili görüyorsa.
Avrupa Biriiği'ne, Meclis'in karariar-
da aktif olduğu bir süreçten geçerek
ulaşabileceğiz.