Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 1 ARALJK2000CUMA
14 kultur@cumhuriyet.com.tr
Mudo Maçka Sanat Galerisi yeni sergi sezonunda etkinliklerine Füsun Onur ile başladı
Köldü bir mancm teııısilcisiNECMÎSÖNMEZ
16 Kasım 1998'de, Maçka Sanat
Galerisi'nin sessiz sedasız kapanma-
sı üzerine duyduğum üzûntüyü, çağ-
daş Türk sanatının en yürekli temsil-
cilerinın birini kaybettiğimizi belirten
bir yazı yazmıştım. Bugünlerde eli-
me geçen sergi davetiyesinden, gale-
rinin yeni bir isimle, Mudo Maçka
SanatGalerisi olarak Fûsun Onur'un
kişısel sergisiyle açılacağını, yoluna
bıraktığı yerden devam edeceğini öğ-
rendım. Bu son derece sevindirici ha-
ber, yalnızca uluslararası düzeyde et-
kinliklerini sürdûrme çabası gösteren
ilk ve tek özel galerinin getireceği ye-
ni yorumlann değil, güncel sanat or-
tamında değışen rollerin, adeta "ye-
ni bir yapdanmanın*' habercisi olarak
değerlendirilebilir.
1980'lerden itibaren ûlkemizde mü-
zayedeleri, ftıarlan, ciltli kalın kitap-
lan, dergileriyle görsel sanatlar ala-
nındabir "karapazar" oluştu. Kitsch
ressamın yetersiz galericiyi, dona-
nımsız sanat dergilerini, satılık eleş-
tirmenleri beslediği, karşılıklı paylaş-
malar ve medyanın desteğiyle büyü-
yen, sanat fuan, yanşmalan, sus pa-
yı ödülleriyle ayakta tutulmaya çalı-
şılan, kara paranın aklandığı ve tıkır
tıkır çalışan kapitalist bir sistem bu.
Sanatın özgürleştirici, yaratıcı gûcü-
nü hadım ederek onu sadece dekora-
tif bir nesne haline dönüştüren bu
çark, yeni anlatım olanaklan arayan
genç sanatçılann önünü tıkadığı gibi,
sanat eğitimi alanında bir tûr "düşün-
ce kiriiliği" yarattı.
Sanat ortamımızın yüz akı
Oysa yeni bir bınyıla girildiği sü-
reçte çağdaş Türk sanatının önü ya-
kın tarihinde hiçbir zaman görülme-
miş derece de açıldı. Desteksizliğe,
olumsuz koşullara ve zorluklara rağ-
men. Sık sık uluslararası sergilerde
çağdaş Türk sanatçılannın çahşmala-
n sergileniyor. Istanbul bienalinin bir
türlü yerli yerine oturamayan sergi
yapımcısı sorunlanna rağmen yurtdı-
şında saygınlık kazanan bir etkinlik ko-
numuna yükseldi. Uluslararası der-
gilerde sıkça Türk sanatçılannm ser-
gileri üzerine yazılar, haberler yayım-
lanıyor. Bunlar "çağdaşhkpotansiye-
li" hakkında yeterlı kanıtlardır. Us-
telik bu, çok yakın zamanlara dek az-
gelişmiş, merkez ve dahası Avrupa
dışı diye düşünülen bir kültür tara-
findan başanlmıştır. Ülkemizin gör-
• Mudo Maçka Sanat Galerisi ismi, çağdaş Türk resminin önemli
koleksiyonlanndan birine sahip olan Lüset ve Mustafa Taviloğlu'nun
koleksiyonculuk anlayışlannda gömlek değiştirdiklerinin, dünyadaki
gelişmeleri yakından takip ettiklerinin kanıtı. Rabia Çapa da artık farklı,
şimdiye dek uygulanılmamış sunum tekniklerini bulmak, bunlan
yürürlüğe koyarak eski performansını aşmak zorunda.
1998'de sessiz sedasız kapanan Maçka Sanat Galerisi, yeni bir isimle, Mudo Maçka Sanat Galerisi olarak Fûsun Onur'un kişisel sergisiyle açıku.
sel sanatlar alanındakı gündemı ne
yazık ki olumlu durumu değerlendır-
me, hatta onlan bilme arzusunda de-
Entelektüel tartışma, tez, karşı tez
üretme eğilimı, ulusal bir görsel sa-
natlar arşivi oluşturma çabalan yok.
Çağdaş sanatlar müzesinin kurula-
mayacağı, yaşanan güç aynmından,
"ortakamaçlann*' özçıkar ılışkilen uğ-
runa "ortak hedefe" dönüştürüleme-
mesinden belli. "Kara pazann" tek
amacı ne olursa olsun sanat eserinin
metalaşması. Genç sanatçılar için ne
burs, ne yurtdışına gitme ünkânı ne
de sergi yapma imkânı yaratabildi.
1998'de Maçka Sanat Galerisi kapan-
dığında, tam 22 yıl boyunca sanat or-
tamının gündeminin büyük bir inanç-
la "yarancı sanat" çizgısı üstünde tut-
mayı başarmış, genç ve düşünce gü-
cüne dayah sanah destekleyen bir "öz-
gûr mekânı" yitirmiştik.
Iki yıl içinde ağırlığını daha da his-
settiren "kirienme" bu galerinin üst-
lendiği öncü fonksiyonun ne demek
olduğunu "düsünen, gören kjşflere" bir
kez daha hatırlath: Sanat ortamımızın
yüz akı olan bu galerinin tekrar açı-
lışını çok iyi sorgulamak. Öncelikle
galerinin değişen isminin ne anlama
geldiğini tartışmak gerekiyor.
Türidye'deki ilk uygulayıcılan
Mudo Maçka Sanat Galerisi ismi,
çağdaş Türk resminin önemli kolek-
siyonlanndan bınne sahip olan Lüset
ve Mustafa Taviloğlu'nun koleksiyon-
culuk anlayışlannda gömlek değiş-
tirdiklerinin, dünyadaki gelişmeleri
yakından takip ettiklerinin kanıtı.
Uzun bir süreden beri tuval resminin
seçkin örneklerini toplayan Taviloğ-
lu çifti neden böyle bir eğilime girdi?
Gelişmiş ülkelerde günümüzde göz-
lemlenen koleksiyonculuk kavramı,
Medici'lerden beri gözlemlenen sade-
ce sanat eserlerinin toplanması boyu-
tunda sınırlı kalmıyor. Koleksiyoner-
ler klasik "sanattoplayıcısı"rolün-
den çıkarak sanatın yakın geleceğini,
bu geleceğin nasıl bir kimliğe bürü-
neceğini de öğrenmek hatta bunun
üzerinde etkili olmak istiyorlar.
Sanat eserinin toplanması, kamuoyu-
na sunulması olarak özetlenebilecek
olan "hayır işleme, topluma faydah
otma" fıkırlen 19. yüzyıldakaldı. Gü-
nümüzde mesen kımlığıne bürünen ko-
leksiyoncularpasifdeğıl "aktif" bir
rol üstlenerek "çağdaş sanaûn" etkı-
sini arttıracağı düşünce ve eylem alan-
larını açma yolundalar. Münih'te
SammhıngGoetz, Paris'te Fondation
Cartier, Atina'da Deste, Helsinki'de
Kiasma, Ontano 'daki Ydessa Hende-
lesArt Foundation çağdaş sanata ina-
nan kişilerin sıradan koleksiyoncu ro-
lünden sıynlarak "mesen" tavnyla
kurduklan ve ayakta tutmayı başardık-
lan önemli uluslararası kurumlardır.
Türkiye'de ilk defa Taviloğlu çifti,
çağdaş sanat koleksiyonculuğundan
mesenliğe, çağdaş sanatın bir tartış-
ma ortamı yaratma zorunluluğuna
inanarak her anlamıyla "tarihi" bir
süreci başlatıyorlar. Açık yüreklilik-
le hatırlatmak gerekiyor: HaKl Bez-
men'in Erol Aksoy'un sözde çabala-
n sabun köpügü gibı yok olup gitti-
ler. Ayşe ve Ercüment Kalmık Vakfi
son derece ilginç bir deney karakte-
rine sahipken bilinmeyen nedenler-
den ötürü kapanldı. Gözlemlenen o ki
Taviloğlu çifti dünyada gözlemlenen
değişimin Türkiye'deki ilk uygulayı-
cılan olarak risklı bir eğilimi göze al-
mışlar. Onlann bu eğiliminin arkası-
nın geleceğini söylemek için kâhin
olmak gerekmiyor. Türkiye dünya-
nın bir parçası ve dünyadaki gelişme-
lere kulak tıkayamayacak bir üretim
atılımı içinde. Taviloğlu çiftinin giri-
şimi kısa bir sürede çağdaş Türk sa-
natında girişilecek yeni atılımlann
öncü temsilcisi olarak değerlendirile-
bilir. Yeter ki bu başlangıç bir sürek-
lilik haline getırilebilsin.
Mudo Maçka SanatGalerisi'nin ye-
ni dönemdekı etkinliklerini artık da-
ha farklı bir çerçeveden izlemek ge-
rekiyor. Rabia Çapa'ya bu konuda
önemli birgörev düştüğü ortada. Her
galericinin kömürlüğünde eski dö-
nemlennden beri aynlamadığı isim-
ler vardır. Bunlar buJkaralıklarla can-
landınlıp vitrine konulurlar. Ama gö-
rünen o ki, artık Çapa farklı, şimdi-
ye dek uygulanılmamış sunum teknik-
lerini bulmak, bunlan yürürlüğe ko-
yarak eski performansını aşmak zo-
runda.
AÇILIŞ KONUĞU GARY GRAFFMAN
CRR Piyano Festivali
'sol eF ile başhyor
Kültür Servisi - VI. Uluslarara-
sı CRR Piyano Festivali, bugün sa-
at 19.30'da Betin Gûneş'in yöne-
teceği Istanbul Büyükşehir Beledi-
yesi CRR Senfoni Orkesrrası'nın
konseriyle başhyor. Konserin so-
listi, sol el ile çaluıan eserleri ba-
şanyla sunan piyanist GaryGraff-
man. Newsweek dergisi tarafın-
dan "yaşayan en büyükpiyanistier-
den biri" olarak tanımlanan Gary
Grafrman, Prokofîyev'ın 'Sol eliçin
piyano konçertosu No:4 Op. 53'ünü
seslendirecek.
Bir hafta sürecek olan festival-
de yann saat 18.00'de Murat Hü-
seyinov, Scariarti. Bach, Haydn.
Schumann, Chopin, Babirov ve
Mustafazade'nin eserlerini yonım-
layacak. Aynı gün saat 20.30'da
Geri Allen Trio'nun konseri var.
Piyanist Geri Allen'a BfllyJohnson
(bas) ve MarkJohnson (davul) eş-
lik edecek.
3 Aralık Pazar günü saat 18.00'de
Plamena Mangova'nm resitalinde
Haydn, Chopin ve Prokofıyev'in
eserlen yer alıyor. Saat 20.30'da
ise Gülsin Onay, Bach, Schumann,
Saygun, Debussy, Schmitt ve Ra-
vel'in yapıtlannı yorumlayacak.
"Zamanımızın en büyük piya-
nisrJerinden biri" olarak kabul edi-
len György Sandor ise pazartesi
saat 19.30'da Bach'ınltalyan Kon-
çertosu, Beethoven'ın Sonat, op
10/1 Do minör, Schumann'uî Fan-
teziop.17, Bartok/Sandor şarkı-
lar ve danslar ile Bartok'un dans
süitinin piyano versiyonunu ses-
lendirecek.
5 Aralık Salı günü sa-
at 19.30'da Moreno-Ca-
pellipiyano ikilısı, 'Dört
El Piyano Resftah'' suna-
cak. Programda Schu-
bert, Bach/Reger, Res-
pighi ve Lizst'in eserle-
ri yer alıyor. Alan Gam-
pel'm resitali ise 6 Ara-
lık Çarşamba günü saat
19.30'da. Gampel prog-
ramında Bach, Lizst ve
Gershwin'in yapıtlanna
yer veriyor.
VI. Uluslararası CRR
Piyano Festivali, 7 Ara-
hk Perşembe günü Mur-
ray Perahia'mn saat
20.00'deki resitaüyle so-
na erecek. Perahia, Mo-
zart, Schubert, Cho-
pin'in yapıtlannı seslen-
Geri AUen'ın konseri yann saat 2030'da. direcek.
A3a»anatçı,
sandalyeye
işeyen yan
çıplak bir
adamve
çöplüğün
ortasındaki
fare imgeleri
bulunan
fotoğrafıyla
21 binpound
değerindeki
ödüle değer
bulundu.
Turnerödülü TillmanshnKültürServisi- İngıltere'de çağdaş
sanat alanında her yıl verilen Turner
ödülünün sabibi Almanya doğumlu sa-
nat fotoğrafçısı VVoifgang Tillmans
oldu. Tillmans'a 20 bin poundluk
ödülü önceki gece Tate Galeri'de dü-
zenlenen ödül töreninde verildi.
32 yaşındaki sanatçı, sandalyeye
işeyen yan çıplak bir adam ve çöplü-
ğün ortasındaki fare imgeleri bulunan
fotoğrafıyla 21 bin pound değerin-
deki ödüle değer bulundu. Jüri, Till-
mans'ın fotoğraflannda modern kül-
türün farklı öğelerini kullanmaktaki
ve gündelik yaşamdan çarpıcı imge-
ler yakalamaktaki başansma hayran-
hğını belirtti. Turner ödülü, çağdaş In-
giliz sanaündaki yeni gelişmeleri des-
teklemek için ilk kez 1984'te verilmiş-
ti. Bu ödül çahşmalannı Ingiltere'de
sürdüren tüm sanatçılann ve yurtdı-
şındaki tngiliz sanatçılann katüımı-
na açık bulunuyor.
îlk kez birfotoğrafçrya verilen ödü-
lüalırkenkonuşan Tillmans, fotoğraf-
lannı güzel olan ve toplumda uygun
görülenin farklı birperspektifle veril-
mesi olarak açıkladı. Kendisinin gü-
zel bulduğu herhangi bir görüntüyü
başkalannın son derece korkunç bu-
labileceğini belirten sanatçı, toplu-
mun sansasyonel şeyleri sevdiğine
inanmadığını, bazı kişilerin çirkin
şeyler yaratmak arzusuna kapıldıkla-
nnı söyledi. Jüri ise bu yılın Turner
ödüllerine aday gösterilen yapıtlar
arasında birinciyi seçmek için hayli
zoriandıklannı belirtti.
Turner ödüllerine gölge düşüren
bir başka olay ise Tate Galeri'de aday-
lann işlerinin sergilenmesi sırasında
gerçekleşü. Ödülün açıklanmadan
önce Tilhnans'dan sonra en güçlü
aday olarak gösterilen Glenn
Brown'un 'The Lovcrs of Shepberds
2600' başlıklı büyük boyutlu tuvali,
bir bilim kurgu meraklısı tarafından
çalmtı olarak suçlandı. Tate Galeri'de
yaklaşık bir aydır açık bulunan ser-
giyi gezen bir bilim kurgu merakhsı
izleyici, Brown'a ait yağlıboya tablo-
nun tıpkısının, Robert A. Heinlein'ın
1974'te basılan 'DoubleStar' adlı ro-
manının kapağında olduğunu iddia
etti. Bu iki yapıt neredeyse tüm ay-
nntılanna kadar aynı olduğu anlaşü-
dıktan sonra galeri küratörleri ace-
leyle yapıtın etiketini değiştirerek ya-
pınn adı geçen kitabın kapağından
esinlenerek gercekleştirüdiğini yaz-
dı. Buna karşın küratörler yapıü ya-
nşmadan çekmemekte ısrar etti. Ta-
te Galeri yöneticisi Nkholas Serota,
sanat tarihinde bu tür esinlenmelere
sıkça rastlandığuu, Glenn Brown'un
da esinlendiği yapıtı geliştirerek ken-
dine mal ettiğıni söyledi. Picasso'nun
Rembrandt'm, Roy Lichtenstein'ın
MatBse'in yapıtlanndan bazı bölüm-
leri aldığmı, bunun yeni birdurum ol-
madığını belirtti. Glenn Brown'un
bir başka sanatçımn yapıtını değişti-
rerek kullandığını dıle getiren Sero-
ta, "Sanatçı bunutamamen farkhbir
biçimde tuvale aktarnuşür" dıyerek
adayını savundu. Esinlenilen yapıtm
ressamı Anthony Roberts, Times ga-
zetesine ödülün verümesinden önce
yaptığı açıklamada, bunun çok ironik
bir durum olduğunu ve ilk kez bu yıl
Turner ödülleri adaylannın sergisini
görmeye gitmedigini belirtti ve ken-
disini durumdan bir arkadaşının ha-
berdar ettiğini söyledi.
Turner ödülü için bu yıl; Glenn
Brovvn, Wolfgang Tühnans, Micha-
eiRaedeckerve TomokoTakasbi aday
olarak gösteriknişti. Geçen yıllann
aksinetuvallerin ağırhklı olarak aday
gösterildiği Turner ödülleri, bazı çev-
reler tarafından; 'sansasyonel yaprtla-
ra yer vermediğiiçin sansasyonyarat-
tı' denilerek eleştirümişti. Geçen yıl
ödül,TraceyEmin'inalacagıkesingö-
rünürken Turner, film yapımcısı Ste-
ve McQueen'e gitmişti.
YAZIODASI
SELİMİLERİ
İstanbul'da GezintJlep (3)
Cihangir'e taşındıktan sonra İstanbul'da gezintile-
rimizin ufl<u genişledi.
Kadıköyü'nün yeşertili, hem de bol yesertili, hemen
hep bahçelik dünyasından sonra Cihangir, karank
yüzlü apartmanlanyia şaşırtıcıydı. Farklı bir kentsel do-
kunun içinde Kadıköyü'nü unutuyordum artık.
Cihangir'imizin Ege Bahçesi vardı. Burayı birkaç kez
"yazmaya" çalıştım. Yazmak istediklerimiz çoğu kez
paramparça oluyor. Bende Ege Barıçesi de öyle ol-
du. Şimdi yeniden deniyorum:
Akşam üzerleri giderdik. Nedense hep sonbahar-
dı. Okul çıkışı annem beni alır, Ege Barıçesi'ne gider-
dik. Yaz serpintili sonbahar günlerinde Ege Bahçe-
si'nden Istanbul silueti ışık ve renk yağmurlanyla ça-
kılı kalmıştır. Hikmet Onat'ın bazı peyzajlanndaki gi-
bi.
Firuzağa llkokulu'ndan çıkıp Yeni Yuva Sokağı'na
gelir, fınndan halka alırdık. Belki de annem yanımda
olduğu için bu kadar güzeldi her şey. Çay gelmeden
halkalar yağlı kâğıttan çıkartılmazdı. Biz bahçede
otururken gizli çiftîeryukarda, camlı bölümde oturur-
lar, bira içerierdi.
Okul denen sevimsiz yerden sonra Ege Bahçesi
uçsuz bucaksız ferahlık gibi gelirdi.
Artık Beyoğlu'na yakındık. Şehir Tıyatrosu'nun Ye-
ni Komedi'si, Yeni Melek, Atlas, Emek bende hep rü-
yalardır, Saray da. Tıyatroyu mu daha çok severdim,
sinemayı mı? Gözlerimi kapıyorum ve yanıtlamaya ça-
lışıyorum.
Yeni Komedi'de gördüğüm çocuk oyunlan perisel-
di. Biz yaştaki Istanbul çocuklan, bizden öncekiler de,
şimdi kimsenin anmadığı Ferih Egemen'e, çocuk-
lar için tiyatrolar yaratmış bu sanatçıya ne çok şey
borçlular...
Fllmlere gelince, Emek Sineması'nın açılışında Gi-
na Lollobrigjda'lı Dünyanın En Güzel Kadını adeta
kare kare aklımda. Bir gün televizyonda ona tekrar
kavuşabileceğimi umuyorum.
Babamla birtikte sık sık Yıldız Parkı'na giderdik. Ga-
liba Şale Köşkü'nün duvanna yaslanmış bir okalip-
tüs ağaççığı onünde ılle durulur, bir yaprak ovuştu-
rulur, parmaklar koktanırdı. Okaliptüsün rayihası çar-
çabuk Kanzuk Eczanesi'nin zümrüt yeşili öksürük
pastillerinı çağnştınrdı...
O zamanlar 'Yıldız' ismi ne Abdülhamid çağnşım-
lan yaratırdı, ne istibdat, ne hürriyet. Bu ismin koru-
daki yıldız çiçeklerinden geldiğini sanırdım.
Çünkü her sonbahar parkın bir köşesi, boydan bo-
ya, yıldızlaria donanırdı, hem de bordosundan san-
sına, beyazına, kırmızısına,rengârenkyıldızlar.
Sonra bir gün Istanbul'un 'yeni' semti Levent'e gi-
dişimiz! Bahçe içindeki evler, iç içe yollar... Reşat Nu-
ri Güntekin'in burada oturduğu söylenmişti. Çalıku-
şu romancısı. Ama ben henüz Çalıkuşu'nu okuma-
mıştım. Okuma yazmayı yeni söküyordum. O Reşat
Nuri adı, Çalıkuşu romancısı sözü, fizikötesi bir gi-
zem gibi, yine de sanp sarmalamıştı.
Çck geçmeyecek, okul kitabımızda Reşat Nuri'nin
inanılmaz "Kirazlar" öyküsüyle karşılaşacaktım.
Bizimkiler Levent'i beğenmemişler, şehre çok uzak
buimuşlardı.
"* Şehre uzak bulunan yerierden biri de Boğaziçi'ydi.
Henüz tenha, ahşap yapıları hüzünlü, varlıklı kişilerin
saldınyageçmedığı, kendi halinde birBogaziçi. Evet,
çok güzel, fakat şehre uzak...
Oktay Rifat benı çok etkileyen dizesinde "Periliev-
ler vardı eskiden" diyor. İstanbul'da ilk gezintilerim
şimdi perili zamanlar gibi geliyor. Bir şeyleri ne kadar
hatırlamak istersem isteyeyim, aynlık acısı duyuyo-
rum.
Bazan geceleri geç saat, Cihangir'deki eski kiraevi-
mize giderim. Ümit - Nüvit Apartmanı yerli yerinde.
Sokağında bir yabancıyım.
Yıldız Parkı'na yıllardır adım attığım yok.
Adalar'a giden vapuriar gönlümü çelmiyor.
Dili yaslanmış, yorgun görünse bile yalnızca Ah-
met Haşim'in o dizesi: "Bu nefy ü hicre müebbed
bu yerde mahkûmuz."
Takvimde İz Bırakan:
"Kimseyi görmem - Sokağa çıkmam - Hiçbir - bil-
diğim yok - Yakında olursa O'nu görürüm" Sevim
Burak, Yanık Saraylar {"Iki Şarkı"), 1965.
Alhstr sanatı uzmam Fernand
Sctivvarz İstanbul'a geliyor
• Kühür Servisi - Pans Antropoloji Okulu'nun
ünlü isimlerinden Prof. Dr. Fernand Schwarz, antik
Mısır'ın gizemli tanhine ışık tutan yeni bulgulan
değerlendireceği bir seminer için İstanbul'a geliyor.
Yeni Yüksektepe Kültür Derneği'nin konuğu olarak
tstanbul'da bulunacak olan Schwarz, 9 Aralık saat
10.00'da Tepebaşı Euro Plaza Oteli'nde
gerçekleştirilecek senünerde 'pramitlerin
sembolizmi'nden bugün için büyük ölçüde
çözülememiş büyük Mısır sırlanndan olan 'Mısır
ölüler Kitabı'na kadar pek çok konuda bilgi
verecek. Yaklaşık altı saat sürecek olan seminerde
'Gize Piramitlerinde Gerçekleştirilen Yeni Keşifler
Işığında Mısır', 'Osiris isminin Anlamı ve Osiris
Mitosu', 'Mezar Ritleri ve Mumyalama' başhklan
altında konuşmalar gerçekleşecek. Seminere
katılmak isteyenler belirlenen ücret karşılığında
konuşmalan izleyebilecek. (230 71 46)
K Ü L T Ü R » Ç İ Z İ K
K Â M İ L M A S A R A C I