Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
1 ARAUK 2000 CUMA CUMHURİYET SAYFA
17
PTT'nin
hizmeti
Giresun PTT
Başmüdürlüğü'nden
yepyeni bir kamu
hizmeti... PTT'nin
Giresun'daki yeni
hizmetine geçmeden
önce bir reklam;
PTT'nin ucuz, seri,
güvenli
hizmetierinden
yararlanın... Şimdi
buyrun ilk kez bu yıl
verilen hizmete:
Giresun ili Ramazan
Imsakiyesi...
imsakiyede
yazıyor
haberiniz
olsun, Giresun
ilinde teravih namazı
yanm saat tehir
edilerek kılınacaktır...
Imsak, güneş, öğle,
ikindi, akşam, yatsı,
teravih, bütün vakitler
burada... Bayram
namazı 07.37'de
kılınacaktır... Sefa
Kukul, Giresun'da
Posta'nın başmüdürü
değil Diyanet'in
müftüsü sanki!
llaveten ve şimdiden
bayramınız mübarek
olsun... İmsakiyede
yazdığına göre PTT
160yıl1ıkbirikimve
deneyimi ile her
zaman halkımızın
hizmetindeymiş... 160
yıllık birikim ve
deneyim... Çok
doğru... Fakat
Giresun'da ne yazık ki
son 77 yılın
birikiminden yoksun
kalmışlari
Elektronik posta: deni2somecumhunyetcom.tr Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97
- Dinç Bilgin,
medyadan çekilmiş;
ceketini alıp gitmiş...
"Vestiverciler düsünsün!"
eş kişiydiler, yaşlı ve genç beş kadın... Ce-
zaevlerinde ölüm orucuna yatan hükümlü
ve tutuklulann yakını beş kişi geldi önceki
gün... Odadaoturmak için iki kişilikyervar-
dı; sıkışarak oturdular, ikisi ayakta kaldı...
Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Yardımlaşma Derne-
ği'nin hazıriadığı "Insanca Bir Yaşam İçin Nasıl Bir
Hapishane" başlıklı dosyayı verdiler; Ulucanlar ve
Burdur'u anımsatıp cezaevlerinde mutlak can gü-
venliği istediler, açılmamış F tipi cezaevlerinin ka-
patılmasını istediler, insanlar F tipi cezaevlerinde öl-
dürüleceği için ölüm oruçlarının başladığını ve yeni
katılımlaıia süreceğini anlattılar.
Her birinin cezaevinde bir yakını vardı... Çocuğu,
kardeşi, yeğeni ölüm orucuna yatmıştı... Tutuklu ve
hükümlü yakınlarından bir grup da dışarıda ölüm
orucuna başlamıştı... ölüm yolculuğuna ilk başlayan-
lar için 40 gün geride kalmış, ölüme en fazla üç haf-
ta kalmıştı. Kamuoyu duyarsızdı... Gazeteler, televiz-
yonlar yeterince ilgilenmiyordu... Cenazelerie birlik-
Cezaevleri
te olaylar çıktığında dikkatler cezaevlerine çevrile-
cek ve fakat yitirilen canlar asla geri gelmeyecekti...
ölüm oruçlanna destek istediler... Olüme destek?
Hani ölüm cezasına karşıydık... ölüme yatmayı 1984
yılında Türkiye'ye kim ithal ettiyse çıkıp çözüme
ölümle ulaşmanın mantığını açıktasın, 1996'daki
ölümlerle nereye gelindiğini anlatsın...
Konu, içeride ya da dışarıda insanca yaşamak
ise, neredeyse 50 yıldır yazarak, çizerek, konuşa-
rak bu mücadeleyi verenler "bu memlekette de-
mokrasi yok" diye niye ölüm orucuna yatmıyor? De-
mokrasi mücadelesinde herseferinde yenik düşen-
ler niye intihar etmiyor? Kaldı ki bu ülkenin demok-
rat insanlan pusularda öldürülüyor ve geride kalan-
lar ölümcül eylemlere kalkışmıyor!
Istanbul Barosu Yönetim Kurulu, gazetelere ilan
vermiş, "Konuşalım, tartışalım, çözüm bulalım;
'ölüm'ü aşalım. Insan beyni var oldukça, çözüm
vardır" diyor... Istanbul Barosu Başkanı kendini öl-
dürmeye kalkmıyori
Aklın yolu birdir... Sokaktaki insanın gündeminde
cezaevleri yok... Cezaevlerinde mutlak can güven-
liği ve insan onuruna yakışan bir infaz sistemi için
kamuoyu destek verirse, bunun karşısında hiçbir ik-
tidarduramaz... Kamuoyunun desteği ise "ölüm"le
değit başka bir yöntemle sağlanabilir... Insan aklı-
nın yaratıcılığına dayanan sempatik bir eylemle... Bir
dakika karanlık gibi... Akıl akıldan üstündür... Ölü-
mün dışında bir yol mutlaka bulunur... Elektronik
postadan gelen bir mesajda, hapıshanedeki kızı
ölüm orucuna yatmış bir anne, "Hepimiz büyük bir
ailenin evlatlarıyız. Kimi binmiş diğerinin sırtına, ki-
mi başkaldırmış kendince" diyor; kim haklı, kim hak-
sız bilinmiyor...
Haksızlığa çare günün birinde bulunacak, o gün-
leri göımek varken ölmek niye!
SESSÎZ SEDASIZ (!) NURÎ KURTCEBE
Yüksek Yerilim Hattı
erdincutkuıa yahoo.comuz Dünya CHAT, yobaz ClHAT devnnde!
Kokoreççi ile kestaneci ve bir de hizipçi
Asım Öcal'ın "sizinle paylaşmak
istedim" diyerek elektronik postayla
gönderdiği uyartamayı hep biriikte
paylaşalım:
Kestaneci: Deniz Abey, sana
kısaca hizipçi diyebilir miyim?
Deniz: Tabii canım...
Kestaneci: Hizipçi...
Deniz: Efendim?
Kestaneci: Sen kendine niye bir
parti kurmuyon?
Deniz: Haaaahaha! Ayol ben
Necmettin miyim ki zırt pırt
parti kurayım? Hem ben de
o kadar delege ne gezer?
Hem Ankara'da taban mı
kaldı? Hem ben yine genel
başkan oldum, siz oy verdiniz mi?
Ben çok değiştim duydunuz mu?
Hizip yapmayı sever misiniz? Siz
aynlsanıza niye sürekli
berabersiniz? Ayrı ayrı daha çok iş
yaparsınız... Öyle değil mi
Kokoreççi?
Kokoreççi: Buyur?
Deniz: Bu kestaneci senin için ne
dedi bilıyor musun?
Kokoreççi: Ne dedi, ne dedi?
Deniz: Gel kulağına söyleyeyim...
Kokoreççi: Deme yaaa!
Kestaneci: Amanin, dur ya... Ne
vuruyon lan!
Kokoreççi: Deniz abim haklı, ben
artık ayn çalışıcam!
Deniz: Haaahaha... Hadi
bakalım...
Cumhııriyetin Insan
Kaynakları: 1940 Kuşağı
Prof. Dr. DİLEK
APAKAN-ANAÇ *
Bu yazıda, cumhuriyetin kök-
leştirilmesini bir misyon olarak
üstlenen bir kuşaktan söz et-
mek istiyoruz. Bu kuşak 1930
ve 4O'lı yıllarda hayata atılmış
ve şimdi 80 yaşlarına gelmiş
bir nesildir. Harp Okulu 1940
.de,yteav mezunları,bir şüre ön-
ce, mezuniyetlerinio ŞO. yılı mü-
nasebetiyle Ankara'da bir ara-
ya geldi. Bu satırların yazan da
yapılan etkinlikleri izleyenler
arasındaydı. Onlarla birliktey-
ken bu kuşağın cumhuriyetin
gelişme dönemindeki özverili ve
bilinçli çalışmalannı kendi ağız-
lanndan dinledik. II. Dünya Sa-
vaşı'nın sıcak günlerinde genç
bir subay olarak orduya katilan
1800 genç subaydan hayatta
kalan 100 kadar emekli suba-
yın alçakgönüllülük içinde ulu-
sa hizmet etmiş olmalannın ta-
şıdığı haklı gurura tanık olduk.
Bu nesil asker, öğretmen, ida-
reci, yargıç, mühendis olarak
her alanda laik ve demokratik
bir cumhuriyetin geliştirilmesi-
ni üstlenmiş bir nesildir. Bu ne-
sil, ilerlemiş yaşlarına karşın
Atatürk'ün düşünce ve ilkele-
rini genç nesillere taşıma gö-
rev ve sorumluluğunu halen
sürdürmektedir.
Bu kuşak, Balkanlar'dan Af-
rika ve Ortadoğu'ya; Kafkas-
lar'dan Orta Asya'ya uzanan
sancılı bir coğrafyada, 1910-
1920'li yıllarda, dünyaya geldi.
Onlar Balkan/Çanakkale/Birin-
ci Dünya Savaşı'nı ve Ulusal
Kurtuluş Savaşımızın zor gün-
lerini yaşayan bir neslin çocuk-
larıdır.
1940 kuşağı, yaşam denilen
bu kısa durakta, birkaç farklı
Türkiye'yi yaşadı. Aslında on-
lar, sadece Türkiye'nin değil,
yüzyılımızın tanığı oldular.
Onlar, 1930 ve 4O'lı yıllarda
Cumhuriyet Türkiyesi'nin ku-
ruluş hedefinin etrafında ke-
netlendi. Geniş Türkiye coğ-
rafyasını tek tek adımlayan ve
tarih bilinci ile milli kalkınma
idealini her adımda önüne ko-
yan bir nesil oldular. Ulusal bi-
rikimi eğitim ve bilimle buluş-
turmak misyonunu üstlenen bir
aydınlanma kuşağı oldular.
Bizde, sivil toplum Atatürk
ile biriikte başlar. 1940 kuşağı
aynızamanda, "sivil toplumu"
ile buna uygun bir "siyasal top-
lum" ortaya çıkartma misyo-
nunu üstlenmiştir. Siyasal de-
mokrasiyi, çoğulcu demokra-
sı zeminine taşıyan da 1940
kuşağıdır. Bu nesil, cumhuriyet-
çi ve demokrat kimliği ile bu ara-
yışı şekillendirmiştir.
1940 kuşağının temel özel-
liği, iç ve dış meseleleri bütün-
seliik içinde ele almasıdır. Bu
Atatürkçü bir dünya görüşü-
dür. Beraberinde şu hususlan
getirmektedir.
- Hedefleri, eldeki vasrtalara
göre belirleyen bir bilinç.
- Sürekliliği ve kademe kade-
me ilerlemeyi baş başa götü-
ren bir yaklaşım.
- Hukuka, kurumlara ve bü-
tün bunlann kaynaklandığı la-
ik ve demokratik cumhuriyet
bilincine bağlılık.
Neticede, cumhuriyet tarihi-
mizde ilerieme, ihtiyatlı, sabır-
lı ve karariı yaklaşımlar ile ger-
çekleştirilmiştir. Sorunlar böy-
lece aşılmıştır. Bu bizden ön-
ceki nesillerden edindiğimiz bir
birikimdir. Bunu ulusal sağdu-
yu, hatta ulusal akıl olarak ta-
nımlamak mümkündür.
1940 kuşağının sorumluluk
duygulan ve yaşama sevinçle-
ri cumhuriyet eğitimiyle geliş-
ti. Farklı bir insan perspektifi
sergilediler. Hiçbir kişisel bek-
lentileri olmadan birkaç neslin
özverisini üstlendiler. Çağdaş
değeryargılarıyladolu bir dün-
ya görüşünün alçakgönüllülü-
ğünü her zaman yaşattılar. Yaş-
lılık döneminde görüşlerini bel-
ki yeterince savunamadılar. Sc-
kaidar onlar için darlaştı. Ancak,
onlar bizim için herzaman genç
düşünceli insanlar oldu. Türki-
ye için onlar, ikibinli yıllann ger-
çek öncüsü oldular.
Aydınlanma kuşaklarından
şunu öğrendik: Gelişmeyi, Ata-
türk ilke ve inkılapları doğrul-
tusunda bir yandan çoğulcu
demokrasiyi, biryandan da eği-
tim ve üretimi geliştirerek sağ-
layabiliriz. Yeni kuşaklann mis-
yonu da bilgiyi bilgiye uygula-
yan verimliliğe ve teknolojiye
dayanan 21. yüzyıl sanayi ötesi
toplumunu ortaya çıkartmak-
tır.
* Ege Üni.Öğretim Üyesi
HAYVANLAR ISMAİL GÜLGEÇ igulgec(<ı yahoo.com
KİM KÎME DUM DUMA BEBIÇAK behicakin turk.net
le korcsc//eşh\
ÇlZGİLÎK KÂMİL MASARACI
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 1 Aralık
İLAN
İNÖNÜ ASLtYE HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
Dosya No: 2000/236 Esas
Davacı Botaş A.Ş. vekili Av. Şerafettin Gökalp tarafından davalı
ölü Hamza Yazıca mirasçısı aleyhine açılan irtifak kamulaştırmasının
tescil davastnın mahkememizde yapılan duruşması sonunda,
Eskişehir ili, Inönü ilçesi, Oklubalı köyünde parsel no: 1900'de ka-
yıtlı taşınmazın 484.17 m2'lik bsmınm irtifak hakkının Kamulaştır-
ma Kanunu'nun 17. maddesine göre tescili talep edılmış olup, dava-
lıdan Hamza oğlu Cuma Fidan'ın (lnönü, Oklubalı köyünden) bilinen
adresınden terk ederek meçhule gıttıği, zabıtaca yaptırılan araştırma-
larda adresının tespit olunamadığı anlaşılmakla, duruşma gününün
ilanen tebliğine karar verilmiştır. Yargılamanın yapılacağı 11.12.2000
günü saat 10.00'da hazır bulunmanız veya bir vekil ile kendinizi tem-
sil ettirmeniz, aksi takdirde yargılamaya yokluğunuzda devam oluna-
rak hüküm tesis olunacağı ilanen tebliğ olunur.
Basın: 70070
JAPONYA'NIN SAVAŞ KARAR!'/
1341 'P£ 8U6ÜN, JAPOuyA, ABD 'N
YAŞ tCAGA&ffiJA VAgMtfrt. 6EÜÇİ,
İÇİKİ, SAVAŞ KOUSEYİK/DE
MAlCTA 44
GÖZLE
MfÇ, Ge.NSUCUR/l*AY gAŞK*U/ GEME&tL TOTO
Hf'PEKİ BAŞSA&ANLtĞA AmuŞ
ÖTEOEN BE&İ, J-APONX4'A/M y&Y/LMAC/
SETrNİ ÖA/LEMEK AMAC/yLs* HA/eetrET ET-
4K SUAJDA H/Ç Ğ
. A8D Drf/fLE/ef
M/LL 'UA/ SOM OME&L£&t PE
Kalp mi? Ama o kadın? KaJp mi? Ama o çocuk!
Kalp hastalıklan sadece kadınlarda, çocuklarda değil,
herkeste görülür
TÜRKKALPVAKn
19 Mayıs Cd. No: 8 Şişli/İSTANBUL
Tel: (0212)2120707 (pbx) Fate: (0 212) 212 68 35
Türkiye Gazetecıler Cemiyeti'nin yayınladığı günlük
Bizim Gazete
Ülke sorunlanna ilişkin raporlanyla, araştırmalarıyla,
köşe yazılartyla, tarafsız haberlerıyle sivil toplumların
gazetesi.
Düzenli okumak için abone olun. Tel: 0.212. 511 08 75
ANKARA...ANKA...
MÜŞERREF HEKİMOĞLU
Beyaz Uyarı
Şaşılası birdönem yaşanıyor ülkemizde. Her gün,
her saat bir olay, bir eylem, soygunlar, hortum-
lar, milyonlar, trilyonlar, naylon faturalar, yurtdışı-
na kaçanlar, selam çakanlar.
Direnme gücümüzle övünebiliriz!
Ekonomik yaşamda kaç tür şaşırtmaca, siya-
sal yaşamda kaç tür açıklama, iyi dayanıyor, iyi
taşıyoruz doğrusu. Dahası inandığımız değerier
doğrultusunda iyi koruyoruz özümüzü. O değer-
lerleyaşıyoruzzenginliğimizi, dahaönemlisi umu-
dumuzu yitirmiyoruz. Yavaş da olsa belirtiyoruz
tepkimizi.
Son örnek beyaz uyarı değil mi? Sağlık yaşa-
mını iyi sergiledi, hepimizi belli gerçekleri irdele-
meye çağırdı beyaz gömlekliler. Izlerken çok duy-
gulandım, her dalda ne güzel insanlarımız var
ama yan yana gelemiyor, el ele veremiyor. Geç
de olsa yol açıldı artık, yolcular da ereğine ula-
şacak.
Belki de soyadım nedeniyle hekimliğe özel il-
gim var. Büyükbabam Marko Paşa'nın öğrenci-
lerinden. Tabip kolağası döneminde Mustafa Ke-
mal ile biriikte görev yapıyorSelanik'te. Masal tü-
rü olaylar dinliyorum çocukluğumda. Gençliğim-
de sağlıklı bir toplum amaçlanan dönemde, srt-
mayla savaşı yakından gördüm, trahomla sava-
şı masal türü dinledim, verem ile savaşı da çalı-
şarak yaşadım. Tevfik Sağlam Paşa'yı saygıyla
anımsanm her zaman. Verem savaşın sosyal yar-
dım kollannı kurarken çağırdı, görev verdi bana.
Büyük onur duydum, sevgiyle üstlendim görevi-
mi. Verem gerçeğini yakından görmek mesleği-
me de, düşünceme de yeni boyutlar kattı. Yak-
laşık yarım yüzyıl geçti aradan, verem yine gün-
demde ülkemizde! Fakirlik bastınnca savaş güç-
leşiyor! Beyaz uyarıyı izlerken Tophane'de Ordu-
ağası Çıkmazı'ndaki veremli aileler, Sultanah-
met'te eski bir medresedeki hastalar canlandı
gözümde. Oysa bugün hastalar da doktoriar da
daha acıkiı tablolar sergıliyor karşımızda. Darbo-
ğazlar alabildiğine, hastalar da doktoriar da ra-
hat soluk alamıyor.
Beyaz uyarının kara gerçeklere ulaşmasını di-
liyorum.
•••
Manisalı gençler sonunda aklandı ama karala-
nanlar da var değil mi? Adalet duygusunu yara-
layan olaylar nasıl silinecek belleklerden. Adalet
duygusunu güçlendiren koşullar da olabilecek
mi ülkemizde? Yaşama sevincini yeşerten bir or-
tama ulaşacak mı, haklannı, özgürlüklerini yaşa-
ma geçirebilecek mi genç kuşaklar? Örneğin af
konusunda. Af çıkacak mı, çıkmayacak mı, da-
hası nasıl bir af, toplumdaki beklentilere nasıl bir
yanıt? Sorular havada kalıyor. Üçlü koalisyonun
kanatlan başka dallarda şarkı söylüyor. Biriikte-
liğin sesi, kanatlann ortak şarkısı duyulamıyor.
• • •
Bir okurum, ayrıca dostum telefonda soruypr
yazımın bu yerinde, "Ankara'da Bir Kuşak" ser-
gisine gidecek miyim? Helikon'daki sergide
1940'larda doğan Ankaralı ressamlann yapıtları
sergileniyor. Kimi duvanmda, kimi dağanmda, ki-
mi çevremde. örneğin Mustafa Ayaz'ın Mor Çi-
çeği. Yıllarca önce hasta yattığım zaman o çiçek-
le selamladı beni. Dahası ilk kez çiçek resmi yap-
tı. Üzgünüm bir süre daha gidemeyeceğim ser-
gilere. Konseriere de. Suna Kan'ın güz konser-
lerini de izleyemiyorum bu kez. Dinlesem ağn, sı-
zı geride kalacak, müziğin gizemini hissedeceğim
yüreğımde. Oysa bu konserin özelliği de var. Ca-
hit Aşkın ile biriikte çaiıyor. Bach'ın iki keman kon-
çertasonu. Suna Kan'ın özel biryeri varyaşamım-
da. Müzik sevgimi boyutlandıran bir sanatçı. Ci-
hat Aşkın da sevdiğim, saydığım bir çalgıcı, bir
araştırmacı, keman dalında iyi bir usta, dalını ye-
şerten, değerli araştırmalarla güzel ürünler oluş-
turan değerli bir sanatçımız. Ama özlem dinmi-
yor her zaman. Piyanist Ann KaramürseJ'in çağ-
nsından da çok duygulandım, ama onun konse-
rini de hayalimde dinledim ancak.
Şakacı bir dostum da siyasal galerilerdeki re-
simleri soruyor bana. Örneğin Ecevit'in portre-
sini, giderek soyutlaşan çizgilerini. Içime sindiri-
yor muyum?
Üzgünüm sindiremiyorum.
Daha somut çizgiler özlüyorum.
B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN
1 2 3 4 5SOLDA.N SAĞA:
1/ İslam dü^ün-
cesinde, insanın
irade özgürlü- 2
ğünü ve yapa- 3
bilme gücünü
yadsıyarak her 4
şeyi Tanrı'nın
belirledıği ka-
dere bağlayan
akım. 2/ Karı- 7
şık renkli... „
Oturduğu yerin
yerlısı olmayıp 9
başka yerden
gelmiş olan. 3/ Unut-
ma, unutuş... Eski Mı-
sır'da güneş tannsı. 4/ 2
Senegal'in başkenti...
Bıçak, kılıç gibi kesici 4
araçlann kabı. 5/ Bir 5
renk... "Savunma" an-
larmnda kullanılan spor
terimi. 6/ Çocuklarda
kalsıyum, fosfor eksik-
liğinden ya da denge- 9
sizliğinden kaynaklanan kemik hastalığı. 7/ îsviçre'de
bırkanton... "Kral—": Shakespeare' inoyunu. 8/Ipek
gibi düz ve parlak bir kumaşın üzerinde bulunan tel tel
ıplik... Yapma, etme. 9/ Sosyolojide bır kabilenin bö-
lündüğü iki ya da daha çok koldan her biri... Ses.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Ortaçağ Türk ve Islam devletlerinde hükümdan ve
sarayı korumakla görevli asker sınıfı... Uzaklık ışare-
tı. 2/ İhtiras Tramvayı, V h a Zapata, Rıhtımlar Üze-
rinde gıbı filmleriyle tanınmış ABD'li sınema yönet-
menı. 3/ Fransa-Ispanya sınınnın her iki yanında uza-
nan bölge... Danışma kurulu. 4/ Bir kımseyi ya da bir
olayı anımsatan nesne. 5/ Yoksullara yiyecek dağıtan
hayır kurumu. 6/ Yön, taraf... Satrançta bir taş. 7/ Hay-
vanlara vurulan damga... Sütte bulunan protein mad-
desi. 8/ Temizlenmek. 9/ Öndelik... "- - - Charles":
ABD'li piyanist ve şarkıcı.