23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1 ARAUK 2000 CUMA CUMHURİYET SAYFA 17 PTT'nin hizmeti Giresun PTT Başmüdürlüğü'nden yepyeni bir kamu hizmeti... PTT'nin Giresun'daki yeni hizmetine geçmeden önce bir reklam; PTT'nin ucuz, seri, güvenli hizmetierinden yararlanın... Şimdi buyrun ilk kez bu yıl verilen hizmete: Giresun ili Ramazan Imsakiyesi... imsakiyede yazıyor haberiniz olsun, Giresun ilinde teravih namazı yanm saat tehir edilerek kılınacaktır... Imsak, güneş, öğle, ikindi, akşam, yatsı, teravih, bütün vakitler burada... Bayram namazı 07.37'de kılınacaktır... Sefa Kukul, Giresun'da Posta'nın başmüdürü değil Diyanet'in müftüsü sanki! llaveten ve şimdiden bayramınız mübarek olsun... İmsakiyede yazdığına göre PTT 160yıl1ıkbirikimve deneyimi ile her zaman halkımızın hizmetindeymiş... 160 yıllık birikim ve deneyim... Çok doğru... Fakat Giresun'da ne yazık ki son 77 yılın birikiminden yoksun kalmışlari Elektronik posta: deni2somecumhunyetcom.tr Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 - Dinç Bilgin, medyadan çekilmiş; ceketini alıp gitmiş... "Vestiverciler düsünsün!" eş kişiydiler, yaşlı ve genç beş kadın... Ce- zaevlerinde ölüm orucuna yatan hükümlü ve tutuklulann yakını beş kişi geldi önceki gün... Odadaoturmak için iki kişilikyervar- dı; sıkışarak oturdular, ikisi ayakta kaldı... Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Yardımlaşma Derne- ği'nin hazıriadığı "Insanca Bir Yaşam İçin Nasıl Bir Hapishane" başlıklı dosyayı verdiler; Ulucanlar ve Burdur'u anımsatıp cezaevlerinde mutlak can gü- venliği istediler, açılmamış F tipi cezaevlerinin ka- patılmasını istediler, insanlar F tipi cezaevlerinde öl- dürüleceği için ölüm oruçlarının başladığını ve yeni katılımlaıia süreceğini anlattılar. Her birinin cezaevinde bir yakını vardı... Çocuğu, kardeşi, yeğeni ölüm orucuna yatmıştı... Tutuklu ve hükümlü yakınlarından bir grup da dışarıda ölüm orucuna başlamıştı... ölüm yolculuğuna ilk başlayan- lar için 40 gün geride kalmış, ölüme en fazla üç haf- ta kalmıştı. Kamuoyu duyarsızdı... Gazeteler, televiz- yonlar yeterince ilgilenmiyordu... Cenazelerie birlik- Cezaevleri te olaylar çıktığında dikkatler cezaevlerine çevrile- cek ve fakat yitirilen canlar asla geri gelmeyecekti... ölüm oruçlanna destek istediler... Olüme destek? Hani ölüm cezasına karşıydık... ölüme yatmayı 1984 yılında Türkiye'ye kim ithal ettiyse çıkıp çözüme ölümle ulaşmanın mantığını açıktasın, 1996'daki ölümlerle nereye gelindiğini anlatsın... Konu, içeride ya da dışarıda insanca yaşamak ise, neredeyse 50 yıldır yazarak, çizerek, konuşa- rak bu mücadeleyi verenler "bu memlekette de- mokrasi yok" diye niye ölüm orucuna yatmıyor? De- mokrasi mücadelesinde herseferinde yenik düşen- ler niye intihar etmiyor? Kaldı ki bu ülkenin demok- rat insanlan pusularda öldürülüyor ve geride kalan- lar ölümcül eylemlere kalkışmıyor! Istanbul Barosu Yönetim Kurulu, gazetelere ilan vermiş, "Konuşalım, tartışalım, çözüm bulalım; 'ölüm'ü aşalım. Insan beyni var oldukça, çözüm vardır" diyor... Istanbul Barosu Başkanı kendini öl- dürmeye kalkmıyori Aklın yolu birdir... Sokaktaki insanın gündeminde cezaevleri yok... Cezaevlerinde mutlak can güven- liği ve insan onuruna yakışan bir infaz sistemi için kamuoyu destek verirse, bunun karşısında hiçbir ik- tidarduramaz... Kamuoyunun desteği ise "ölüm"le değit başka bir yöntemle sağlanabilir... Insan aklı- nın yaratıcılığına dayanan sempatik bir eylemle... Bir dakika karanlık gibi... Akıl akıldan üstündür... Ölü- mün dışında bir yol mutlaka bulunur... Elektronik postadan gelen bir mesajda, hapıshanedeki kızı ölüm orucuna yatmış bir anne, "Hepimiz büyük bir ailenin evlatlarıyız. Kimi binmiş diğerinin sırtına, ki- mi başkaldırmış kendince" diyor; kim haklı, kim hak- sız bilinmiyor... Haksızlığa çare günün birinde bulunacak, o gün- leri göımek varken ölmek niye! SESSÎZ SEDASIZ (!) NURÎ KURTCEBE Yüksek Yerilim Hattı erdincutkuıa yahoo.comuz Dünya CHAT, yobaz ClHAT devnnde! Kokoreççi ile kestaneci ve bir de hizipçi Asım Öcal'ın "sizinle paylaşmak istedim" diyerek elektronik postayla gönderdiği uyartamayı hep biriikte paylaşalım: Kestaneci: Deniz Abey, sana kısaca hizipçi diyebilir miyim? Deniz: Tabii canım... Kestaneci: Hizipçi... Deniz: Efendim? Kestaneci: Sen kendine niye bir parti kurmuyon? Deniz: Haaaahaha! Ayol ben Necmettin miyim ki zırt pırt parti kurayım? Hem ben de o kadar delege ne gezer? Hem Ankara'da taban mı kaldı? Hem ben yine genel başkan oldum, siz oy verdiniz mi? Ben çok değiştim duydunuz mu? Hizip yapmayı sever misiniz? Siz aynlsanıza niye sürekli berabersiniz? Ayrı ayrı daha çok iş yaparsınız... Öyle değil mi Kokoreççi? Kokoreççi: Buyur? Deniz: Bu kestaneci senin için ne dedi bilıyor musun? Kokoreççi: Ne dedi, ne dedi? Deniz: Gel kulağına söyleyeyim... Kokoreççi: Deme yaaa! Kestaneci: Amanin, dur ya... Ne vuruyon lan! Kokoreççi: Deniz abim haklı, ben artık ayn çalışıcam! Deniz: Haaahaha... Hadi bakalım... Cumhııriyetin Insan Kaynakları: 1940 Kuşağı Prof. Dr. DİLEK APAKAN-ANAÇ * Bu yazıda, cumhuriyetin kök- leştirilmesini bir misyon olarak üstlenen bir kuşaktan söz et- mek istiyoruz. Bu kuşak 1930 ve 4O'lı yıllarda hayata atılmış ve şimdi 80 yaşlarına gelmiş bir nesildir. Harp Okulu 1940 .de,yteav mezunları,bir şüre ön- ce, mezuniyetlerinio ŞO. yılı mü- nasebetiyle Ankara'da bir ara- ya geldi. Bu satırların yazan da yapılan etkinlikleri izleyenler arasındaydı. Onlarla birliktey- ken bu kuşağın cumhuriyetin gelişme dönemindeki özverili ve bilinçli çalışmalannı kendi ağız- lanndan dinledik. II. Dünya Sa- vaşı'nın sıcak günlerinde genç bir subay olarak orduya katilan 1800 genç subaydan hayatta kalan 100 kadar emekli suba- yın alçakgönüllülük içinde ulu- sa hizmet etmiş olmalannın ta- şıdığı haklı gurura tanık olduk. Bu nesil asker, öğretmen, ida- reci, yargıç, mühendis olarak her alanda laik ve demokratik bir cumhuriyetin geliştirilmesi- ni üstlenmiş bir nesildir. Bu ne- sil, ilerlemiş yaşlarına karşın Atatürk'ün düşünce ve ilkele- rini genç nesillere taşıma gö- rev ve sorumluluğunu halen sürdürmektedir. Bu kuşak, Balkanlar'dan Af- rika ve Ortadoğu'ya; Kafkas- lar'dan Orta Asya'ya uzanan sancılı bir coğrafyada, 1910- 1920'li yıllarda, dünyaya geldi. Onlar Balkan/Çanakkale/Birin- ci Dünya Savaşı'nı ve Ulusal Kurtuluş Savaşımızın zor gün- lerini yaşayan bir neslin çocuk- larıdır. 1940 kuşağı, yaşam denilen bu kısa durakta, birkaç farklı Türkiye'yi yaşadı. Aslında on- lar, sadece Türkiye'nin değil, yüzyılımızın tanığı oldular. Onlar, 1930 ve 4O'lı yıllarda Cumhuriyet Türkiyesi'nin ku- ruluş hedefinin etrafında ke- netlendi. Geniş Türkiye coğ- rafyasını tek tek adımlayan ve tarih bilinci ile milli kalkınma idealini her adımda önüne ko- yan bir nesil oldular. Ulusal bi- rikimi eğitim ve bilimle buluş- turmak misyonunu üstlenen bir aydınlanma kuşağı oldular. Bizde, sivil toplum Atatürk ile biriikte başlar. 1940 kuşağı aynızamanda, "sivil toplumu" ile buna uygun bir "siyasal top- lum" ortaya çıkartma misyo- nunu üstlenmiştir. Siyasal de- mokrasiyi, çoğulcu demokra- sı zeminine taşıyan da 1940 kuşağıdır. Bu nesil, cumhuriyet- çi ve demokrat kimliği ile bu ara- yışı şekillendirmiştir. 1940 kuşağının temel özel- liği, iç ve dış meseleleri bütün- seliik içinde ele almasıdır. Bu Atatürkçü bir dünya görüşü- dür. Beraberinde şu hususlan getirmektedir. - Hedefleri, eldeki vasrtalara göre belirleyen bir bilinç. - Sürekliliği ve kademe kade- me ilerlemeyi baş başa götü- ren bir yaklaşım. - Hukuka, kurumlara ve bü- tün bunlann kaynaklandığı la- ik ve demokratik cumhuriyet bilincine bağlılık. Neticede, cumhuriyet tarihi- mizde ilerieme, ihtiyatlı, sabır- lı ve karariı yaklaşımlar ile ger- çekleştirilmiştir. Sorunlar böy- lece aşılmıştır. Bu bizden ön- ceki nesillerden edindiğimiz bir birikimdir. Bunu ulusal sağdu- yu, hatta ulusal akıl olarak ta- nımlamak mümkündür. 1940 kuşağının sorumluluk duygulan ve yaşama sevinçle- ri cumhuriyet eğitimiyle geliş- ti. Farklı bir insan perspektifi sergilediler. Hiçbir kişisel bek- lentileri olmadan birkaç neslin özverisini üstlendiler. Çağdaş değeryargılarıyladolu bir dün- ya görüşünün alçakgönüllülü- ğünü her zaman yaşattılar. Yaş- lılık döneminde görüşlerini bel- ki yeterince savunamadılar. Sc- kaidar onlar için darlaştı. Ancak, onlar bizim için herzaman genç düşünceli insanlar oldu. Türki- ye için onlar, ikibinli yıllann ger- çek öncüsü oldular. Aydınlanma kuşaklarından şunu öğrendik: Gelişmeyi, Ata- türk ilke ve inkılapları doğrul- tusunda bir yandan çoğulcu demokrasiyi, biryandan da eği- tim ve üretimi geliştirerek sağ- layabiliriz. Yeni kuşaklann mis- yonu da bilgiyi bilgiye uygula- yan verimliliğe ve teknolojiye dayanan 21. yüzyıl sanayi ötesi toplumunu ortaya çıkartmak- tır. * Ege Üni.Öğretim Üyesi HAYVANLAR ISMAİL GÜLGEÇ igulgec(<ı yahoo.com KİM KÎME DUM DUMA BEBIÇAK behicakin turk.net le korcsc//eşh\ ÇlZGİLÎK KÂMİL MASARACI TARİHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 1 Aralık İLAN İNÖNÜ ASLtYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Dosya No: 2000/236 Esas Davacı Botaş A.Ş. vekili Av. Şerafettin Gökalp tarafından davalı ölü Hamza Yazıca mirasçısı aleyhine açılan irtifak kamulaştırmasının tescil davastnın mahkememizde yapılan duruşması sonunda, Eskişehir ili, Inönü ilçesi, Oklubalı köyünde parsel no: 1900'de ka- yıtlı taşınmazın 484.17 m2'lik bsmınm irtifak hakkının Kamulaştır- ma Kanunu'nun 17. maddesine göre tescili talep edılmış olup, dava- lıdan Hamza oğlu Cuma Fidan'ın (lnönü, Oklubalı köyünden) bilinen adresınden terk ederek meçhule gıttıği, zabıtaca yaptırılan araştırma- larda adresının tespit olunamadığı anlaşılmakla, duruşma gününün ilanen tebliğine karar verilmiştır. Yargılamanın yapılacağı 11.12.2000 günü saat 10.00'da hazır bulunmanız veya bir vekil ile kendinizi tem- sil ettirmeniz, aksi takdirde yargılamaya yokluğunuzda devam oluna- rak hüküm tesis olunacağı ilanen tebliğ olunur. Basın: 70070 JAPONYA'NIN SAVAŞ KARAR!'/ 1341 'P£ 8U6ÜN, JAPOuyA, ABD 'N YAŞ tCAGA&ffiJA VAgMtfrt. 6EÜÇİ, İÇİKİ, SAVAŞ KOUSEYİK/DE MAlCTA 44 GÖZLE MfÇ, Ge.NSUCUR/l*AY gAŞK*U/ GEME&tL TOTO Hf'PEKİ BAŞSA&ANLtĞA AmuŞ ÖTEOEN BE&İ, J-APONX4'A/M y&Y/LMAC/ SETrNİ ÖA/LEMEK AMAC/yLs* HA/eetrET ET- 4K SUAJDA H/Ç Ğ . A8D Drf/fLE/ef M/LL 'UA/ SOM OME&L£&t PE Kalp mi? Ama o kadın? KaJp mi? Ama o çocuk! Kalp hastalıklan sadece kadınlarda, çocuklarda değil, herkeste görülür TÜRKKALPVAKn 19 Mayıs Cd. No: 8 Şişli/İSTANBUL Tel: (0212)2120707 (pbx) Fate: (0 212) 212 68 35 Türkiye Gazetecıler Cemiyeti'nin yayınladığı günlük Bizim Gazete Ülke sorunlanna ilişkin raporlanyla, araştırmalarıyla, köşe yazılartyla, tarafsız haberlerıyle sivil toplumların gazetesi. Düzenli okumak için abone olun. Tel: 0.212. 511 08 75 ANKARA...ANKA... MÜŞERREF HEKİMOĞLU Beyaz Uyarı Şaşılası birdönem yaşanıyor ülkemizde. Her gün, her saat bir olay, bir eylem, soygunlar, hortum- lar, milyonlar, trilyonlar, naylon faturalar, yurtdışı- na kaçanlar, selam çakanlar. Direnme gücümüzle övünebiliriz! Ekonomik yaşamda kaç tür şaşırtmaca, siya- sal yaşamda kaç tür açıklama, iyi dayanıyor, iyi taşıyoruz doğrusu. Dahası inandığımız değerier doğrultusunda iyi koruyoruz özümüzü. O değer- lerleyaşıyoruzzenginliğimizi, dahaönemlisi umu- dumuzu yitirmiyoruz. Yavaş da olsa belirtiyoruz tepkimizi. Son örnek beyaz uyarı değil mi? Sağlık yaşa- mını iyi sergiledi, hepimizi belli gerçekleri irdele- meye çağırdı beyaz gömlekliler. Izlerken çok duy- gulandım, her dalda ne güzel insanlarımız var ama yan yana gelemiyor, el ele veremiyor. Geç de olsa yol açıldı artık, yolcular da ereğine ula- şacak. Belki de soyadım nedeniyle hekimliğe özel il- gim var. Büyükbabam Marko Paşa'nın öğrenci- lerinden. Tabip kolağası döneminde Mustafa Ke- mal ile biriikte görev yapıyorSelanik'te. Masal tü- rü olaylar dinliyorum çocukluğumda. Gençliğim- de sağlıklı bir toplum amaçlanan dönemde, srt- mayla savaşı yakından gördüm, trahomla sava- şı masal türü dinledim, verem ile savaşı da çalı- şarak yaşadım. Tevfik Sağlam Paşa'yı saygıyla anımsanm her zaman. Verem savaşın sosyal yar- dım kollannı kurarken çağırdı, görev verdi bana. Büyük onur duydum, sevgiyle üstlendim görevi- mi. Verem gerçeğini yakından görmek mesleği- me de, düşünceme de yeni boyutlar kattı. Yak- laşık yarım yüzyıl geçti aradan, verem yine gün- demde ülkemizde! Fakirlik bastınnca savaş güç- leşiyor! Beyaz uyarıyı izlerken Tophane'de Ordu- ağası Çıkmazı'ndaki veremli aileler, Sultanah- met'te eski bir medresedeki hastalar canlandı gözümde. Oysa bugün hastalar da doktoriar da daha acıkiı tablolar sergıliyor karşımızda. Darbo- ğazlar alabildiğine, hastalar da doktoriar da ra- hat soluk alamıyor. Beyaz uyarının kara gerçeklere ulaşmasını di- liyorum. ••• Manisalı gençler sonunda aklandı ama karala- nanlar da var değil mi? Adalet duygusunu yara- layan olaylar nasıl silinecek belleklerden. Adalet duygusunu güçlendiren koşullar da olabilecek mi ülkemizde? Yaşama sevincini yeşerten bir or- tama ulaşacak mı, haklannı, özgürlüklerini yaşa- ma geçirebilecek mi genç kuşaklar? Örneğin af konusunda. Af çıkacak mı, çıkmayacak mı, da- hası nasıl bir af, toplumdaki beklentilere nasıl bir yanıt? Sorular havada kalıyor. Üçlü koalisyonun kanatlan başka dallarda şarkı söylüyor. Biriikte- liğin sesi, kanatlann ortak şarkısı duyulamıyor. • • • Bir okurum, ayrıca dostum telefonda soruypr yazımın bu yerinde, "Ankara'da Bir Kuşak" ser- gisine gidecek miyim? Helikon'daki sergide 1940'larda doğan Ankaralı ressamlann yapıtları sergileniyor. Kimi duvanmda, kimi dağanmda, ki- mi çevremde. örneğin Mustafa Ayaz'ın Mor Çi- çeği. Yıllarca önce hasta yattığım zaman o çiçek- le selamladı beni. Dahası ilk kez çiçek resmi yap- tı. Üzgünüm bir süre daha gidemeyeceğim ser- gilere. Konseriere de. Suna Kan'ın güz konser- lerini de izleyemiyorum bu kez. Dinlesem ağn, sı- zı geride kalacak, müziğin gizemini hissedeceğim yüreğımde. Oysa bu konserin özelliği de var. Ca- hit Aşkın ile biriikte çaiıyor. Bach'ın iki keman kon- çertasonu. Suna Kan'ın özel biryeri varyaşamım- da. Müzik sevgimi boyutlandıran bir sanatçı. Ci- hat Aşkın da sevdiğim, saydığım bir çalgıcı, bir araştırmacı, keman dalında iyi bir usta, dalını ye- şerten, değerli araştırmalarla güzel ürünler oluş- turan değerli bir sanatçımız. Ama özlem dinmi- yor her zaman. Piyanist Ann KaramürseJ'in çağ- nsından da çok duygulandım, ama onun konse- rini de hayalimde dinledim ancak. Şakacı bir dostum da siyasal galerilerdeki re- simleri soruyor bana. Örneğin Ecevit'in portre- sini, giderek soyutlaşan çizgilerini. Içime sindiri- yor muyum? Üzgünüm sindiremiyorum. Daha somut çizgiler özlüyorum. B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5SOLDA.N SAĞA: 1/ İslam dü^ün- cesinde, insanın irade özgürlü- 2 ğünü ve yapa- 3 bilme gücünü yadsıyarak her 4 şeyi Tanrı'nın belirledıği ka- dere bağlayan akım. 2/ Karı- 7 şık renkli... „ Oturduğu yerin yerlısı olmayıp 9 başka yerden gelmiş olan. 3/ Unut- ma, unutuş... Eski Mı- sır'da güneş tannsı. 4/ 2 Senegal'in başkenti... Bıçak, kılıç gibi kesici 4 araçlann kabı. 5/ Bir 5 renk... "Savunma" an- larmnda kullanılan spor terimi. 6/ Çocuklarda kalsıyum, fosfor eksik- liğinden ya da denge- 9 sizliğinden kaynaklanan kemik hastalığı. 7/ îsviçre'de bırkanton... "Kral—": Shakespeare' inoyunu. 8/Ipek gibi düz ve parlak bir kumaşın üzerinde bulunan tel tel ıplik... Yapma, etme. 9/ Sosyolojide bır kabilenin bö- lündüğü iki ya da daha çok koldan her biri... Ses. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Ortaçağ Türk ve Islam devletlerinde hükümdan ve sarayı korumakla görevli asker sınıfı... Uzaklık ışare- tı. 2/ İhtiras Tramvayı, V h a Zapata, Rıhtımlar Üze- rinde gıbı filmleriyle tanınmış ABD'li sınema yönet- menı. 3/ Fransa-Ispanya sınınnın her iki yanında uza- nan bölge... Danışma kurulu. 4/ Bir kımseyi ya da bir olayı anımsatan nesne. 5/ Yoksullara yiyecek dağıtan hayır kurumu. 6/ Yön, taraf... Satrançta bir taş. 7/ Hay- vanlara vurulan damga... Sütte bulunan protein mad- desi. 8/ Temizlenmek. 9/ Öndelik... "- - - Charles": ABD'li piyanist ve şarkıcı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle