17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
»YFA CUMHURİYET 1ARAUK2000CUMA O L A l L A R V E G O R U Ş L E R [email protected] Vfenı Dünya.püzeni ve Türkiye TuijU EKDEMAminıl(E) nci yüzyılın son on yılında dünyamızda 1950'lerden itibaren oluşmuş dengeleri de- ğiştiren olaylar yaşan- dı. Sovyet Rusya ve Dcğu Avrupa komünizmi çöktû. Do- ğu-Batı bloklaşması çözüldü. Sovyet Rısya Federasyonu içinde yer alan fe- deal cumhuriyetlerbağımsızlıklanna kauıştular. Bu kesim ve Doğu Avru- pa ilkelerinin siyasal, tutumsal (eko- nonik), sosyalyapılanköktenbirde- ğişm sürecine girdi. Bu gelişmelerin sonıcu ABD, 2 T inci yüzyıla girerken teksüper güç olarak yükseldi ve bili- şimteknolojilerindeki gelişmelerin de yariımıyla Batı, ekonomik ve mali sistem ve kunımlannı dünyada egemen dunma getirmeye başladı. Bu büyük sernaye ve onun ideolojisinin küre- sel hâkimiyetinin pekiştirilmesidir. Stratejik yaşam kaynaklannın etnper- yal gücûn kontrolü altına girmesidir. Ba durum, uluslararası jeostrateji- leri ve politikalan da etkilemeye baş- lamıştır. Şimdi ABD tek süper güç olarak görünürken Avrupa da "birli- ğTni sağlayarak bir güç merkezi ol- ma yolundadır. Rusya, rehabilitasyon ve toparlanma dönemi yaşamak isti- yor. Oturduğu jeopolitik alan ve ge- niş kaynaklanyla Rusya, gelecekte Avrasya'da oluşacak bir güç merkezi- nin çekirdeği olabilir. Çin gelişmele- re ayak uydurmuş, kendine özgü bir sosyalizm\rvğulamasıyla bir emper- yal güç olma yoluna girmiştir. Üçün- cü dünya ülkeîeri ise genelde ağır borç yükleri, yüksek doğum oranlan, yeter- siz ekonomi ve endüstriyel olanakla- n, dengesiz sosyal yapılan ile ciddi so- runlarla karşı karşıyadırlar. Bu ülke- lerin arasında kaynaklannı planlı kul- lanabüen, çağuu algılanuş, ülkesinin menfaatlarını ön planda tutabılen yö- netimler sorunlannı çözerek güvenlik, refah ve saygınlık yolunda sınıf atla- maktadırlar. E>oğu Bloku ve Varşova Pakrı dağı- lırken NATO'nun durumu ve yeni iş- levlerle donatılması, ittifakın geniş- letilmesi gündeme gelmiştir. Rusya Federasyonu'nun tedirgin olmasına karşın bir kısım Doğu Avrupa ülkesi NATO'ya katılmıştır. NATO, Rusya ve Avrasya ülkelerini de aynı ülküle- ri (idealleri) paylaşan ortaklar olarak görmektedir. Türkiye, bu değ$m sörednde Av- rasya merkezınde ayncahkhjeopoihik konumu yanı sıra jeostratejik açtdan daönem kazanmışüT. Değışımin önem- li öğelerinden biri, topyekûn bir savaş olasılığının azalmasıdır. Buna karşın bölgesel buhranlar, çatışmalar ön pla- na çıkmışur. Balkanlar, Ortadogu, Kaf- kaslar bu gerginliklerin yaşandığı böl- gelerdir. Gelişmiş ülkeler, enerji kay- naklanna yaşamsal gereksinim duy- maktadırlar. Avrasya'nın bağımsızlı- ğa kavuşan ülkeleri, potansiyel zengin enerji kaynaklanna sahiptirler. Orta- dogu ise dünyamn halen üretimi ya- pılan ve zengin rezervlere sahip ener- ji kaynaklannın bulunduğu bölgedir. Emperyal güçler (özellikle ABD) bu bölgelerin stratejik kontrolünü elle- rinde bulundurmak istemektedirler. Bu açıdan ABD, Türkiye'nin jeopo- litik ve jeostratejik öneminin farkın- da ve bilincindedir. Bu itibarla Türki- ye'yi stratejik ortak olarak gördüğü- nü üfade etmekte ve bu bölgelerde ken- di ideolojisine ve egemenliğine yö- nelecek tehditlere karşı Türkiye'nin coğrafi konumunu ve askeri gücünü, askeri strateji açısından caydıncı, ge- rekirse müdahaleci bir üs ve güç ola- rak kullanmayı planlamaktadır. Türkiye halen Batılı ülkelerle iyi ilişkilerini sürdürmektedir. ABD'yi stratejik ortak olarak görmekte, NA- TO üyesi olarak Batı'nın değerlerini paylaşıp savunmaktadır. AB'nin üye olinaya aday ülkesidir. Ne var ki so- ğuk savaş sonrası gerek ABD'den ge- rekse AB ülkelerinden dostluğu ve eşitliği bozucu davranışlara şahit olun- maktadır. Ermeni soykınmı konusu- nun gündeme getirilişi, Kuzey Irak'ta Kürt devleti kurma çalışmalan, IMF diretmeleri, ılımlı Islami bir rejime olumlu yaklaşımlar AB'ye katılma yolunda ulusal bütünlüğünü, yöneti- mini, güvenliğini ilgilendiren koşul- lar öne sürülmesi, müdahaleci tavır- lan, görünen ömeklerdir. Türkiye'de kamuoyunu etkileyen bir kısım medya, ekonomiye, yöneti- me ve politik yapıya hâkim bir kısım çevreler, bu olumsuzluklara karşın Ba- tı ile teslimiyetçi bir işbirliğinin savu- nuculandu-. Türkiye, Batı ile ilişkile- rinde adeta 1919-20 yıllannın Sevr öncesini yaşar gibidir. Temeli ulusal kurtuluş mücadelesi olan çağdaş bir ulus devletin, Atatûrk'ün kurduğu Cumhuriyet Türkiyesi 'nin bilinci şim- di her zamankinden açık olmalı, onur- lu yaşam direnci bilenmelidir. Yapılması gereken nedir? Yeni dün- ya düzeninde Türkiye'nin çok yönlü politikalar izleme şansı vardır. Bu po- litikalar küresel kapitalin, küreselleş- me ideolojisinin içte ve dışta getirdi- ği olumsuzluklan da dengeleyecek bağımsız, saygın, refaha giden yolla- ra da açılabilecektir. Bunlardan en önemlisi, Türkiye'nin kendisini çevreleyen ülkelerle ve Av- rasya ülkeleriyle dostluk ve işbirliği ilişkilerini kurmak ve geliştirmektir. Bu, bölgesel güvenliğin de anahtan ola- caknr. Bu amaçla öncelikle Türkiye ile Rusya arasında çok yönlü iyi Uişkiler tesisi, ilişkilerin somut projelerle des- teklenmesi, giderek stratejik bir or- taklığa dönüştürülmesi ve bu ortaklı- ğın Avrasya'ya politik, kültürel, eko- nomik boyutlanyla taşınması real po- litiğin gereği olacaktır. Bu ortaklık her iki ülkeye de bölgeye de büyük ya- rarlar ve yeni firsatlar sağlayacaktır. Türkiye, bölgesinde bu özgün politi- kalan geliştirirken tran, Irak, Suriye ve Bulgaristan'la da olumlu siyasi ve ekonomik ilişkiler kurmaya yönelme- lidir. Türkiye, NATO ittifakı içinde aktif, banşçı politikalarla mevcudiye- tini sürdürmelidir. ABD ile bu yeni veçhesiyle, dostane ilişkileri sürdür- mesinde yarar vardır. AB'nin güven- likle ilgili koşullan kabul edilemez niteliktedir. AB, Türkiye'nin farklı kültürel değerleri temsü ettiğini düşü- nüyor, mali taahhütlerini yerine ge- tirmiyor, hukuk ve çağdaş demokra- tikleşme alarunda yapılması istenen re- formlar esasen Atatürk'ün kurduğu cumhuriyetimizin ereğidir. Değerinin bilincinde olan bir Türkiye, bulundu- ğu coğrafi konumda AB dışında ka- larak AB'nin başlıca ülkeleriyle ikili iyi ilişkileri sürdürüp geliştirebilir. Bu ülkelerden de her zaman yoğun ilgi ve destek görecektir. O zaman Yunanis- tan da Türkiye'ye karşı Avrupa'yı kul- lanamayacaktır. Sonuç olarak, Batı ile iyi ilişkileri- ni muhafaza ederken bölgesinde ön- celikle Rusya ile ortaklık ve işbirliği yaparak Avrasya'ya açılması, çevre- leyen ülkelerle iyi ilişkilerin kurul- ması ve sürdürülmesi; Türkiye'nin bölgesinde saygın bir ulus devleti ola- rak güçlenmesini sağlayacak, etkinli- ğini arthracaktır. Türkiye, Rusya ve Avrasya ülkele- ri orta erimde bir güç merkezi oluştu- rarak yükselebileceklerdir. Son söz, Türkiye'nin kendi inisiya- tifiyle bu bölgesel politikalara yönel- mesi durumunda Batılı büyük güçle- rin ve içimizdeki işbirlikçilerinin ola- sı provokasyonlanna dikkat. ARADABİR HASANAKARSU "Dilim Dilim Anadilim' Şair, yazar Mehmet Başaran'ın dil duyariıhğını yansrttığı yazılar "Dilim Dilim Anadilim" adlı kitap- tadörtbölümdeyeraldı: Kitaplann Türküsü, Türk- çem Benim Ses Bayrağım, Türkçeyi Sevenlerden Seçilmiş Düşünceter, Yabancı Dille Eğitim Ihanet- tir. Birinci bölümdeki "Bir özlemdir Insan" yazısın- da yazar, her insanın tepeden tırnağa bir özlem ol- duğunu, bu özlemle uygarlığı, ekini ve sanatı ya- rattığını belirtiyor. Insanlık, yaşamı güzelleştirmek, sevginin, dostluğun, insan sıcaklığının egemen ol- duğu bir dünya yaratma özlemiyle yanıyor. "Insan susuzluğunun toprağı" özlemdir. "Enyaktcı özfem, özgüriük özlemi, ezilen, sömürülen halklann öz- lemi; cezaeylerine kapatılmışlann, tutsaMann öz- lemi" diyor yazar (s. 17). özgürteşme adlı yazısın- da, gerçek insanın özgür insan davranışı bekledi- ğini vurguluyor "Bireyleri gerçek insan, özgür in- san davranışı gösteremeyen toplumlann sağlıklı biryaşama düzeni olduğu söylenemez elbet..." (s. 21). Araştıncılığa, üreticiliğe yönelmenin önemini belirtirken insanın özgürteşmesinin de dil ve dü- şünce sınırlannı genişletmeye bağlı olduğunu söy- lüyor. Başaran, "Talim Terbiye Kurulu, Eğitim Çıkma- zı ve Yazın Eğitimi Üzerine" adlı yazısında, Cum- huriyet'le biriikte gerçekleştirilen Dil Devrimi ve Eğitim Birliği'nin önemini açıklıyor. Talim Terbiye Ku- rulu 1927'de oluşturuluyor ve 1946'ya değin ulu- sal eğitimin beyni gibi çalışıyor. "Köy Enstitüleriy- le yurt düzeyi üretici eğitim alanına" dönüştürü- lüyor. 1950'den sonraysa Talim Terbiye, "siyasal iktidann yörüngesine" giriyor. Amerikalı uzmanlar egitimimizde etkili oluyorlar. 1982'den sonra °Tûn\- Islam Sentezi" politikasıylaeğitimimiz, ulusallık, bi- limsellik özelliklerini yitiriyor. "Şimdi ne yapmalı" sorusuna yazann yanıtı: "Talim Terbiye Kurulu, yeniden bakanlığın beyni durumuna getirilmelidir." Bilimin ışığında öğretmen yetiştiıme işi yeniden gerçekleştirilmelidir. Yazın eğitiminde, günümüz ozan ve yazarianna yer verilmelidir. Başaran, bir başka yazısında, örgün eğitim ve çocukyazını üzerine düşüncelerini belirtiyor. Nisan ayı ise "biryaşam imecesi"d\r. "Biruyanış, birdi- riliş, bircoşku ayıdırnisan... Köy Enstitûleri, 17Ni- san'la başlayan yaşam imeceleridir" (s. 37). Oyıl- larda krtap ile ekmek bir tutuluyordu. Sonra ne ol- du? Türkiye "kitaplar cehennemine" çevrildi. Oy- sa "kitaplann tün\üsünü" duyarak yaşamak gerek- miyor muydu? Yazar, "Toprağa buğday ekergibi kitap ekerdim" diyen bilgeyi anıyor. "En tam ede- biyatadamı" Nurullah Ataç'ın dilimize katkılannı anlatryor. Bir başka yazısında okuyan insanın öz- gür insan olabileceğini belirtiyor. "Türkçem benim ses bayrağım" diyen Dağlar- ca'nın görüşüne yürekten katılıyoruz. 1950'lerde başlayan gericilik dilimizde de etkisini gösterdi. "Yaşayan Türkçe" denilerek ulusal değerlerimiz göz ardı edildi, Osmanlıca özlemcileri desteklen- di. Başaran, dil sevgisi ve dil bilincıyle yaralanmı- zı deşiyor, bizleri bilinçlendiriyor (*)• C) Dilim Dilim Anadilim, Mehmet Başaran, Türk Dili Dergisi Yayınlan, PK 118 Kadıköy-lstanbul. Kürtçe Televizyon Yayınlan... Aydin OLGUN TRT Yaym Denetleme ve ve Kıbns'la Ugiü son gelişmeler Kürtçe TV yayınlan ile il- gili tartışmalan bir süre içın gündemden uzaklaştırmışken MlT'in açıklamalanyla ye- niden gündeme geldi. Anavatan Partisi Lide- ri ve Başbakan Yardımcısı Sayın Mesut Yıl- maz AB Kahlım Ortaklığı Belgesi'ni yorum- larken yaptığı "herkese kendi diUnde yaym imkânmı resmi kanallar antnhgı ih» ıtağlay»- büiriz'' demişti. Sayın Yılmaz'ın konuyla ilgili düzenleme- ler yapılabileceğini belirttiği yasa sanırım 3894 sayüı RTUK Yasası'dır. Halen yürür- lükte olan buyasanın 4. maddesı Türkiye'de- ki radyo televizyon yayınlaruun "Tûrkçe" yapılmasıru öngörmektedir. Aynı maddede "ra^D ve teievizyonlarm evrensd kûltör ve bi- Bm eserierinin ohışmasında kaüas olan yaban- a diDerinöğretihnesiveyabudfllerm haberüe- tibnesi anuıa ile kullanılabilmesi" hükmü bu- lunmaktadır. Büyük bir olasılıkla Sayın Yıl- maz bu maddede yapılacak bir degişiklikJe Kürtçe yayın yapılabileceğini düşünmüş ol- sa gerektir. Burada sorulacak bir soru vardır: Kürtçe evrensel kültür ve bilim dili midir? Öğretilmesi gerekli yabancı diller arasında mıdır? Elbette hayır. TVDmma Repertuvar Kurullan Esla Başkanı Aslında konu RTÜK Yasası'ndan önce ana- yasamızla ilgilidir. Anayasamızın 3. maddesi "Türkiye Devle- ti ülkesi ve milleti ile böhuunez bir bütündür. DiB Türkçedir. Bayrağı kanunla behrtflen ay yüdızb al bsyraktır. Milfi Marşı tstikUl Mar- şı'dır. Başkenti Ankara'dır" hükmünü taşı- maktadır. Yürürlükteki 1982 Anayasası'nın4. maddesi l, 2 ve 3. maddedeki hükümlerin ke- sinlikle değiştirilemeyeceğini vurgulamakta- dır. Anayasamızın bu İcesın emri karşısında ko- nuyu değil tartışmak konuşmak dahi olanak dışıdır. Daha önceki 1924 ve 1961 Anayasalann- da da Türk ulusunun resmi dilinin "Tûrkçe'' olduğunun vurgulandığı unutulmamalıdır. . Büyük Önder Atatûrkbizzat kaleme aldı- ğı 1924 Anayasası'nca -ki 1924 Anayasası, 1961 ve 1982 anayasalannın temelidir- Türk Devletinin resmi dilinin "Türkce" olduğunu çok açık bir şekilde belirtmeye özen göster- miştir. Sonraki iki anayasada da büyük önde- rin bu yönergesine aynen uyulmuştur. Atatürk'ün Türk dili ve Türkçe konusunda büyük duyarhğmın bulunduğutarihsel bir ger- çektir. Atatürk tüm yaşamı boyunca Türk di- linin ve Türkçemizin anlam ve sözcük açısın- dan gelişip güçlenmesi ve yabancı terkip ve sözcüklerden annıp sadeleşmesi için büyük İLAN TC KARASU SULH HUKUK HÂKİIVILİĞİ'NDEN 1998/326 Esas 2000/217 Karar Davacı Safıye Er vekili Av. Ekrem Aşçı taraftndan davalüar Kenan Er, Naciye Er, Şaziye Er, Mustafa Er, Huriye Er, Meryem Drahhim, Ahmet Er, Fatma Er, Ay- la Er, Elif Er, Müceyla Erbayraktar, Necati Er, Mücavit Er, Erdal Er, Sakibe Er, Mediha Özel, Ayla Aydoğan aleyhine açılan taksim davasının yapılan yargılaması sonunda; Sakarya ili Mıthatpaşa Mah. Geçer Sokak No 15 adresine çıkaîtılan davetiye, gerekçe yurtdışına yapı- lan davetiyelerde Meryem Drahhim'in adreslerinde oturmadığı, adres bırakmadığı ve iade edildiği, zabıta- ca yapılan adres araştırmalarında tespit edilemediği an- laşılmakla, mahkememizin 1998/326 Esas, 2000/217 Karar ve 19.07.2000 tarihli kararda dava konusu taşın- mazlardan Yuvahdere Köyü Köyiçi mevkii, 7 pafta, 223 parsel no'lu taşınmazın satılarak şuyuun izalesine karar verildiği, karann ilanen davetiye yerine tebliğ olunur. Basın: 54653 sadece "cinsel hayatını" değil, "hayatını" da düşünür. Hayatının, kendisi için olduğu kadar, onu seven ve ona güvenen insanlar için de önemli olduğunu iyi bilir; kendisini, yüzyılın en ölümcül hastalığı olan AIDS'e karşı korur. Bu bilinçle, öncelikle AIDS hakkında bilinmesi gereken her şeyi öğrenir, çevresindekileri bilgilendirir, sevdiklerine (ve özellikle de çocuklarına) AIDS'ten korunmanın yollarını anlatır. Eğer kendisine AIDS bulaştığından şüpheleniyorsa, vakit kaybetmez, hemen bir uzman sağlık kuruluşuna başvurur, muayene olur. Yapılan muayene sonucunda AIDS olduğunu öğrenirse, gerekli önlemleri alır, sevdiklerinin hayatını gereksiz yere riske atmaz. Hastalığı bulaştırmış olabileceği kişileri uyarır, bu tehlikeli hastalığın daha da fazla yayılmaması için elinden geleni yapar. Ancak, hepsinden de önce ve her şeyden de önemlisi, AIDS'in hem kendi hayatını hem de sevdiklerininkini nasıl bir kabusa çevirebileceğini hiçbir zaman unutmaz, önlemlerini en başta alır, korunmasız cinsel ilişkiden KAÇARAIOS hakkında bilgi almak, ya da AIDS hastalarına yardımcı olmak isteyenter İçin; AIDS Savasım Oerneğı Merkezi. Rumelı Cad No 84 D 1 Bırhk Apt 80110 Osmanbey-lstanbui unfcaf Tel [0212] 231 76 81-219 59 54 Faks (0212123107 60 tasdflturk.net www.aldtderntgi.org.tr çabaharcamıştır. Büyük Önder'in konuyla il- gili çalışmalan 1928 'den sonra son derece yo- ğunlaşnuş ve 1930'larda da gündeme gelen dil- de devrim anlamındaki "Gûneş Dfl Teorisi"nin yaratıcısı olmuştur. Atatürk, yeni Türk devleti nin yapısında "Türk Alfabesi, Türk Dili Hareketini ve Türk Tırihini" bir arada değerlendirmiş ve yön- lendirmiştir. Büyük Önder daha 1920'lerde Arap harflerinden uzak bir Türk alfabesini gerekli görmüş, Türk dilini modern Latin al- fabesinin aynlmaz bir parçası saymıştır. Ata- türk'ün Türk diline yaptığı büyük katİular La- tin Harfleri Hareketi ile başlamış ve bu hare- ketle birlikte yürümüştür. Atamızın bu yoğun çalışmalan sonucunda Türk Dili yabancı dil- ler egemenliğinden kurtulmuş çok sayıda Arapça, Farsça ve Osmanlıca deyim ve İceli- melerin öz Türkçe karşıhklan bulunmuştur. Atatürk'ün Türk Dili konusundaki çalış- malan CHP'nin altı okla ifade edilen ilkele- rine de büyük ölçüde yansımıştır. Altı Ok'un esaslannı bizzat saptayan Atatürk, Türk dili ve Türkçe ile ilgili görüşlerini özellikle mil- liyetçilik ilkesinde büyük bir açıklıkla belirt- miştir. Büyük Önderin Türkçe ve Türk dili konu- sundaki bu son derece anlamlı sözleri "Türk ulusunun dili Türkçe''dir hükmünün anayasa- mızda neden yer aldığının en açık ve en be- lirgin göstergesidir. Resmi ve özel televizyon kanallannda Kürtçeyaym yapmanın veya yapmayı düşünmenin anayasamıza olduğu kadar curnhurtye- tirnize ve Atatürk devrim ve flkelerine de aykm ol- duğu açıkür. Konuyu tar- taşmanm vegündemdetut- mayaçahşmanm cumhuri- yetimizevedevrimlere kar- • şi çıkmak olduğu biBnme- Bdir. Millet ohnanın aynı bayrak altında, aynı top- raklar üzerinde, aynı tarih ve kültürü paylaşarak ve aynı kökten gelerek yaşa- mak öğeleri kadar "DBBSr- Bğj" öğesini de kapsadıgı daima anımsanmalıdır. Son olarak vurgulaya- cagımız ülkeye bağhhkla- nndan zerre kadar kuşku duymadığımız siyasileri- mizin ve aydınlanmızm ulusun geleceğini ilgilen- direcek yaşamsal önem- deki konularda gerekli in- celeme ve irdelemeyi yap- madankonuşmamalandır. PENCERE Bler... Napolyon sağ dini ceketinin düğmeleri arasın- dan sokup kalbinin üstüne koyarmış. Niçin?.. Kimisi diyor ki: - Imparator olduğu için... Doğrusu pek de doyurucu bir yanrt değil bu.. çün- kü Napolyon sağ elini göğsüne yapıştnrken sol eli- ni de avucu dışan bakar biçimde kıçının üstünde tutardı; ne anlamı vardı bunun?.. 19'uncu yüzyılın başında Avrupa'yı allak bullak eden Napolyon Bonapart'ın ellerini neden böyte kul- landığını yorumlamak herkesin harcı değil!.. Günü- müzde kimin elinin kimin cebinde olduğu belli ol- madığından, sorun hepimizi yakından ilgitendiriyor Ellerimizi nereye koymalıyız?.. Ellerini nereye koyacağını bilmeyen kişi impara- tor olamaz. Ellerini nereye koyacaklannı yalnız imparatorlar değil, neferleri de bilirler. Nefer elini iki yanına yapıştınp hazır ola geçti mi, sorun çözülmüş olur. • Peki, insan ellerini nereye koyacağını ne zaman bilemez?.. Ellerini düşündüğü zaman. Insan çoğu zaman ellerinden habersiz yaşan di- şi ağnmayan dişini, midesi bulanmayan midesini, kalbi teklemeyen kalbini, böbreği sancılanmayan böbreğini anımsar mı?.. Ellerimizi de çoğu zaman unuturuz; ama, sıkın- tılı biranda ellerimiz başımıza bela olabilir; hele el- lerimizi birden aynmsayıp nereye koyacağımızı düşünmeye başlarsak, ne halt edeceğimizi şaşı- nnz. Ceketin ceplerine koysak bir türiü, pantolo- nun ceplerine koysak bir türiü, önümüzde bağla- sak bir türiü, göğsümüzde kavuştursak bir türiü; ellerimiz aklımıza birkez taktldı mı sorunlaşır. Askeri tarihte çok önemli bir 'stratej' olan Napol- yon, ellerini nereye koyacağını uzun süre düşün- müş, sonra sağ elini göğsüne sokup sol elini de kıçının üstüne koyarak imparator pozuna geçmiş- tir. • Kimi zaman da ellerini nereye koyacağına insa- nın kendisi karar veremez. Gazetelerde fotoğraflar görüyorum... Kimi işadamına kelepçe vuruldu mu, bu sorun çözümlenmiş oluyor... Amadoğru mu?.. Kaçma kuşkusu olmayan sanığa kelepçe vurmak, bana pek yatkın görünmüyor. Kimi işadamının eli uzundur, her yere yetişir, ama, niye kelepçe?.. Diyorlar ki: - Yazara, çizere, sanatçıya, düşün adamına bu ülkede öyle çok kelepçe ve zincir vuruldu ki.. sıra işadamlanna geldi.. Günahı söyleyenlerin boynunal.. • Evet kimin elinin kimin cebinde olduğu belli ol- mayan bir düzende yaşıyoruz; çoğu köşe dönücü de sağ elinin başparmağını işaret ve orta parma- ğının arasına sokup halka doğru uzatmış... Hiç kimsenin niyeti iyi değil... i Ne yapmalı?.. - ~ Zavallı ülkemizde Allah'a dü rtmek için et maktan gayn çare yok mu?.. SİLİFKE ASIİYE HUKUK MAHKEMESt'NDEN 2000/80 Davacı Hale (Kjrmızı) Küçükdalgıç taranndan davah Fırat Kınnm aleyhine açılan boşanma davasının mahkememızde yapılan açık duruşması sırasında verilen ara karan uyannca; Davalı Binali oğlu 1972 d.lu Rıfat Kmnıa'nın tüm arama- lara rağmen adresinin tespit edilemediği, teblıgat yapılamadı- ğuıdan ilanen tebhgat yapılmasına karar venlmiş olup, adı ge- çen şahsın Silifke Asliye Hukuk Mahkemesi'nın 2000/80 esas sayüı dosyasının duruşma gûnü olan 22.02.2001 günü saat 9.00'daki duruşmaya bizzat gehnesi veya bir vekil ile temsıl ettinnesi, aksi takdirde yokluğunda yargılamaya devam olu- nup karar verileceği ilanen tebliğ olunur. 14.11.2000 Basın: 70288 BAKIRKOY 4. SULH HUKUK HÂKtMLİĞl'NDEN Esas No: 2000/126 Davacı Zeliha Erkmen taranndan mahkememızde açılan vasi tayini davasmda: Kayseri ili, Develi ilçesi, Millidere Kö- yü, cilt no: 0037, kütük sıra No: 0006'da nüfusa kayıtlı Hamdi ile Zeüha'dan olma, 07.06.1981 dogumhı Nail Erkmen, mah- kememizin 18.04.2000 tarih ve 2000/126 Esas, 2000/371 sa- yıh karan ile vesayet ahına almarak kendisine aynı yerde nü- fusa kayıtb Ahmet ile Fevzıye'den olma, 16.01.1962 doğumlu annesi Zeliha Erkmen, M.K.'nun 355. maddesi gereğince va- si tayın edümiştir. Ilan olunur. 21.04.2000 Basın: 70135 ELEMAN • Cumhuriyet'in Kültür Hizmeti Kitaplan'nı Türki- ye genelinde takım olarak pazarlamak için bay ve bayan elemanlar aranıyor. Yirmi Doknz EJdm A.Ş., Şerefefendi Sok. No: 5 Cağalogi^STANBUL IAIDSI Umhurtye Cumhuriyet Ajandası Cumhuriyet Kitap Kulübü Sergi Salonlannda ve Temsilciliklerinde 4.000.000 TL (Üyeltre % 25 özel indirim) « Cumhurtyet ^ ^ kitap kulûbû Çağ Pazartama k\ Türkocağı Caddesi No:39/41 (34334) Cağaloğlu/lstanburti: (0212)514 01 96Faks:(0212)51401 95
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle