25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 4 KASIM 2000 CUMARTESİ OLAYLAR V E G Ö R Ü Ş L E R olay.gorus@cumhuriyet.com.tr CHP'nin îlgisüliği eçil Karal AJ 18 JT-? 8? Seçü Karal AKGUN Nisan seçimlerinde oyu- mu çok uzun düşündük- ten sonra CHP'ye ver- dim. Bu karanmın ne- deni, Atatürk'ün yaka- sındaki altı okla duygu- sal bağlantımı bir yana bırakırsam, onun kur- muş olduğu bu partinin, siyasetçilerin arap- saçına çevirdıği ülke siyasetinde Tûrkiye için tek çıkış yolu olan Atatürk ilkelerine en bağ- lı partı olduğu kanısına varmamdı. Bu ilkelere inananlan üzen seçim sonuç- lan. yönetime sağ partilerin koalısyon hükü- metını getirirken, Atatürk'ün kurduğu parti- nin kimlenn kraüerin girdiği Meclis'e ilk kez girememesi daha da büyûk üzûntü kaynağı oldu. Hele daha ilk günlerde Meclis'te bir sosyal demokrat partinin eksikliği, muhale- fet boşluğu tartışmasız biçimde ortaya çıkı- verince, Meclıs dışında da olsa kendısıni bü- yük görevlerin beklendiğine kuşku duyma- dığım CHP' ye Atatürkçübir aydın olarak ak- tıf destek vermek, partiyi dışandan eleştinne- yı bırakarak taşın altına elimi koymak iste- dim. Duygulanmı paylaşan 70 kadar öğretim üyesiyle hiç degilse uzmanlık alanlannuza gö- re çeşitli konularda halkı parti adına aydın- latarak CHP'nin canlanmasında "gönüttü ha- zır kuvvet" olabileceğimizi düşleyerek, de- mokrası ve laık Tûrkiye Cumhuriyetı'ne sa- hip çıkacak tek parti olduğuna güvendiğimiz CHP'ye girdık. 1999 Ağustosu'nda bu bir törenle halka duyuruldu. Oysa biz tören ve duyunı heveslisi değildik. Sadece partiye yar- dımcı olabilmede yönlendirilmeyi bekliyor- duk. Süre uzadıkça bu beklentı, halkın umutla- nnı toplamasına karşın suskunluğunu sürdü- ren partı hesabuıa bende büyük dûş kınklı- ğına dönüştü. Bir üyesi olarak CHP benden bir şey istemediyse de, canlanıp Atatürkçö bir parti olarak halka dönmesi umudumu yaşat- maya çalıştığımdan, belki bir yaran olur di- ye yaşadığım bazı kırgınlıklan yansıtmayı görev bilmekteyim. Cumhunyetin 75. yılı kutlanırken, ekim ayı başında Tûrk Tarih Kurumu'nun 12 Ey- lûl'le değişurilen yapısı içinde düzenlenen XI- II. Tûrk Tarih Kongresi'nin sadece Osmanlı tmparatorluğu'nun 700. Yılf naaynlması ve bu geleneksel kongrede ılk kez Tûrkiye Cum- huriyeti tarihine yer verilmemesi üzerine CHP'nin bu konuda birkaç sözü olabileceği- ni düşünerek parti üyesi bir hocamla biriik- te yetkililerle temas kurmak istedik. Telefon ve fakslannuza yanıt bile alamadık. Bundan sonra aralık ayına kadar partiyle tek ilintim, eve ertesi gün içın bırakılmış Anıtkabir zi- yareti notuydu. Bır kez de partiye katılan öğ- retim üyeleri, genel başkan tarafindan, ancak kendisinin katılamadığı bir toplanuya çağnl- dık. Partinin, üyeliklerin yenilenmesi çağnsına uyarak 9 Aralık'ta Çankaya'daki merkezine gittün. Fakûlteden birkaç arkadaşım benim- le aynı nedenlerle partiye girmeyi düşûnüyor- lardı, istiyorlardı. Merkeze gitmişken kendi- lerine başvuru formu almanu ıstediler. Yeni- lemenin son günleriydi ve merkez çok kala- balıktı. Gönüllü olarak çalışan partilılerin başlan an kovanı gibiydi. Gönüllü iş yapma- nın zorluğunu ve yüceliğini düşünerek biri- sinden üniversite arkadaşlanma götürmek üzere form istedim. Çok sert bir şekilde azar- lanarak "kendikrinin gehnesi gerektigiııi, bu partinin bu yüzden batüğuu" öğrendim. Hiç beklemediğım ve hak etmedığim bu davra- nış karşısuıda ürktüm ve şaşırdım. Sessizce kendi formlarunı, bırakacağım masada otu- ran orta yaşlı beyefendıye uzattım. Ikinci fır- çayı da, doldurduğum formlar karbonsuz ol- duğu için orada yedım. "tçeridesıraya gir, kar- bon al, doğru dürüst dotdur" diye yüksek tonla uyanldım. Ben de aynen öyle yaptun. Bir robot gibi. Çünkü şoke olmuştum. Yeniden doldurduğum formlarla gereken iş- lemi yapıp binadan çıkarken niye bu davra- nışa katlandığımı, kâğıtlan fırlatıp gitmedi- ğirru düşünmeye başladım. Bana hayatımda kımse ne böyle bağırmış ne de böyle davran- mıştı. Ama daha çok düşündüğüm, CHP'den ne çok beklentinuz olduğu, ama ülkenin Ata- türkçü aydınlan olarak siyasal beklentimi- zın karşılanması bir yana, partinin gönüllü- lerinin onu kurtarmaya koşan üyelere davra- nışıydL Daha kendi içinde banşamamış bu par- tinin nasıl canlanacağıydı. Halkın, umut bağ- ladığı, ilgi beklediği bu partiye nasıl sevecen yaklaşabileceğiydi. Bu kırgınlığıma karşın "Halkın gözü, gön- tü CHP'de. Elbette parti, iç ve dış sorunlann karabasan gibi ülkenin üzerineoturduğu, üs- tefik eleştiri yapacak ciddi bir muhalefetin de bulunmadığı şu günlerde bir an önce Ata- türkçülüğe ve Türk halkına olan borcunu ve görevini kavrayacaknr. Önceükle içinde ban- şarak, sonın ve çekişmelerini en iosa yoldan gkfcrerek kendisinden beklenenivermeye baş- layacakür" dıyerek olanlan ıçime sındırme- ye çalışırken ilgisizlığın sadece akademık üyelere olmayıp Atatürkçülüğe de olduğunu üzülerek okudum: Yeni genel başkanın ken- disini 13. yüzyıl şeyhi EdîbaB'yi rehber edi- nerek onun bugünkü sosyal demokrasiye yö- nelik önenler taşıdığını bıldirdiğinı, vasiye- ti, "Her devlet adamının kılavuz edinmesi la- zun" dıyerek odasuıın başköşesine astığını öğrendim (*). Sayın BaykaTın yeniden genel başkanlığa getirilmesi ile ılgili hiçbir yoru- ma girmiyorum. Ancak, ülkenin tek kurtuluş yolunun Atatürkçülük olduğunu bilenlerin, her şeye karşın Atatürkçü bir parti diye destek- ledikleri veya desteklemeye çalıştıkları CHP'nin genel başkanmın Atatürk'ten baş- ka rehber arayışını hiç mi hiç içime sindire- medim. CHP bu durumu düzeltip bir an ön- ce Atatürkçü çizgisini belirlemezse, korka- nm ben ve benım gıbı bırçok üye, ıçimiz kan ağlayarak CHP'den aynlmak zorunda kala- cağız. (*) Hürriyet, 24-25 Ekim 2000. Bitip tükenmeyen kavgalar vardır. Kan davası denir bunlara!.. Yıllar geçer, hatta yüzyıllar, kuşaklar gelir gider bu duygular değişmez. Haritalarçizilir, antlaşmalarya- pılır, yırtılır. Savaşlar sürer. Banş, derken yeni birsavaş!.. Bugün dünyanın kaç yerinde kavgavar? Kudüs'te, Irlanda'da, Bask'larda, Korsi- ka'da, Keşmir'de, Kosova'da, Kafkas- lar'da, Kıbns'ta... Aynlma, bağımsızolma istekleri! Kimi zaman kavga sonucu, kimi zaman da uygarca... Çekoslovakya'nın Çek Cumhuriyeti ve Slovakya gibi dost- ça aynlmalan tek güzel örnek... Geçenlerde Yunan savaş uçaklan ülke- mize geldi. Türk-Yunan pilotlan dostça buluştu. Daha önce, depremler dolayısıy- la bir yakınlaşma başlamıştı. Türk ve Yu- nan dışişlen bakanlan her karşılaşmalann- da güzel sözler söylediler. Sanıldı ki yüzyılı aşkın bir süredir yaşa- nan düşmanlık artık sona erecek, sorun- lar çözümlenecek. Bir de baktk, Yunan sa- EVET/HAYIR OKTAY AKBAL Tek Yanlı Dostluk Olmaz! vaş uçaklan Lo- zan Antlaşma- sı'ylasilahsızböl- ge kabu) edilen adalann üstünde uçuyor! Bu Yu- nanlılannAkdeniz krtasahanlığını12 mile çıkartma heveslerinin açıkça belirti- si... Nerdeyse bir hava çarpışması yaşa- nacaktı. Yunan politikasının hiç mi hiç de- ğişmediği, değişmeyeceği ortaya çıktı... Oysa biz Türkler, Yunanlılarla dost olma- yı ne kadar isteriz. Şarkıcılanmız, şaiıieri- miz, sanatçılanmız giderien Yunanlılar ge- lir, güzel sözler, birlikte hora tepmeler, sa- nlıp öpüşmeler... Bir de bakanz, o ünlü büyük ülkü, yani 'Megalo Idea' bütün canlılığıyla ayakta- dır. Yunanistan o dostça yaklaşımlara, şi- irlere, şarkılara karşın eski kaskatı çizgi- sinde... Son olaylan düşünürken sevgiliAsım Be- zirci'nin hazıria- dığıbirkitabıka- nştırmayabaşJa- dım: "Inceleme ve Şiirierle Türk- Yunan Dostluk ve Banşı" (Milli- yet Yayınlan). Asım Bezirci Türk ve Yunan şairlerinin "banş" konusundaki şiirlerini bir araya toplamış. Yarariı bir çalışma... Biz Yunan halkıyla, sürekli bir banşın öncüsü olmak özlemin- deyiz, ama karşınızdakiler aynı duyguyu besliyorlar mı? Orası kuşkulu!.. örneğin bir Yunan devlet adamı, politi- kacısı, bakanı, başbakanı aşağıda okuya- cağınız şiire benzer bir dostluk, kardeşlik çağnsı yapmış mıdır: "Aramızda bir mavi bûyü I birsıcak de- niz I kıyılannda birbirinden güzel I iki mil- tefe." (Bülent Ecevit). Ama nerde bir Yunan politikacısının, Türklerle dostluğu, kardeşliği özleyen di- zeleri?.. Onlann dilinde banş, yalnızca kendi özlemlerinin gerekleştirileceği bir süreçtir. Şairlerinin banş özlemi de soyut bir istektir. Bir teki bile Türkler konusun- da bizim Ecevit, Kansu, Behramoğlu, Dinçer Sümer, Özdemir Ince gıbı ger- çek banşçı duygulannı şiırleştırmemıştir. Bizimkilergerçekten banşçıdır, dostluktan yanadır, ama onlann ki acaba öyle mi? De- mek istediğim boş düşlerle kendimizi al- datmamak... Banş güzel, banşçı olmak baş koşul... Ama karşımızdakinden de aynı güzel duygulan görmemiz gerekmez mi? "Ne anlatır Yunan şarkılan/birgün bir- leşeceğini mi bütün şarkılann I Ne anla- tır Yunan şarktlan I Bu kadar uzak, bu ka- daryakın." Evet, sevgili Behramoğlu, hem uzak, hem yakın! Ama şarkılar, türküler, şiirier yüz- yıldır yazıldı söylendi. Ama bir de baktık ki hep aynı yerdeyiz; aşılmaz, sökülmez bir çirkin duyguda, düşmanlıkta... PENCERE 'Cumhuniyet Olayı!..' Cumhuriyet'in ilk sayısı 7 Mayıs 1924te çıktı; bi- lin bakalım fıyatı ne?.. 3 kuruş. Hey gidi günler!.. Cumhuriyet ancak 20 y»l sonra -1943'te- 8 kuruşa çıkıyor. Inanılır gibi degil?.. Ama gerçek!.. • İş ne zaman zıvanadan çıkıyor?.. Özal ekonomisinde!.. 1987'de dört kez, 1988'de üç kez zam yap- mak zorunda kalıyoruz. Enflasyon patlamış, eko- nomi şirazesinden çıkmış, artık tutabilirsen tut!.. • 1999'un Temmuzu'nda 250 bin liradır Cumhuri- yet... Bugün de 250 bin!.. Demek ki yaklaşık bir buçuk yıldan beri gazete- ye zam yapılmamış?.. Ya öteki gazeteler?.. Dinci gazetelerin Cum- huriyet'teki gibi deröeri yok; onlann çogu parasız dağı- tılır. Fethullah Hoca'nın gazetesi, kaynağı betirsiz bir hazineden nasibini alı- yor. Holding gazetelerinin durumuna da maşallah!.. Bunlar bir buçuk yıldan beri fiyatlanna zam yap- mıyorlar, damping yapı- yorlan önce 50 bin liraya indiler, şimdi 175 bine çık- tılan benzin istasyonlann- da ve marketlerde beda- va dağrtılıyorlar; değirme- nin suyu başka yerlerden geliyor. • Sabah, Türkiye'nin en çok satan gazetesi, Eti- bank'ı satın almış, banka- nın içini boşaltmış, niye zam düşünsün ki?.. Banka batar.. Gazete yaşar.. Aman gazete yaşasın, çalışanlanna bir zarar gel- mesin, iyı olsunlaci.. Ne var ki medyanın ya- pısal olarak yozlaştığını, kirlenen ortamda çalışan kişileri gün geçtikçe etki- lediğini, gazeteciligin pis- lendiğini kim görmezlikten gelebilir?.. Acı, ama söylemek zo- rundayız: Medya mafyalaşıyor. Bu gidişle ne temiz bir gazete kalacak ne de te- miz bir gazeteci... Tehlike bu noktada odakiaşıyor. • Medyanın kirlendiği bir toplumda demokrasi yaşa- yamaz. "Basın sorunu" yurttaşı, halkı, hükümeti, devleti tümüyle kapsayan bir aşamaya erişti. Dün- yanın en büyük soygunu- na dönüşen özelleştirme ve bankatar rezaletinin için- de medyanın da bulunma- sı rastlantı değil... Peki, bu ortamda temiz bir gazete nasıl yaşar?.. Temiz bir gazeteci mes- leğini nasıl yürütebilir?.. Yalnız kişısel direnç, ye- tenek, inat, istenç, ustalık yeter mi?.. Yetmez!.. • "Cumhuriyet olayı" bu kapsamda ilginç bir dö- nüm noktasını vurguluyor; örnek oluşturuyor; Cumhu- riyet, medyaiaşmanın yoz- laşması sürecine karşı on yıldan beri direniyor.. Haklı olduğumuz orta- ya çıktı. Ancak yapısal ve para- sal bir dönüşümün kuşat- ması altında bulunduğu- muzda gerçek... Soluk almak için okuria- nmızdan her gün 100 bin lira daha istemeye yöne- liyoruz. Bilmem ki destek bula- bilecek miyiz?.. Türk Hava Yolları'nın resmi kredi kartı. Garanti'den. Harcadıkça bedava uçak bileti kazandınr. Ister yurtiçi, ister yurtdışı. Başka bir arzunuzi iıır *. ı ınjc v",< vı'" "ıı iıdir. Sliı>|»v\MıUs'ın İMU1> İİOSN \I(UK\ • \ IMI/ik-u SİK-II • Sports lntcrii.uuni.il • s | (, n u||Jİf'•• Vctrın.ı LS iNitk lorınl.ırı (i.ır.ınli NUIK'ICI'İIUIC lı.n.ı.ıl.ml.ırııul.ı \c o/o ÎÎGaranti TURK HAVA YOLLARI 4 4 4 0 3 3 3 w w w . s b o p a n d m i l e s . c o
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle