Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2KASIM 2000 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Temfc gelecek
güvenle ohır'
• SIVAS (Cumhuriyet)
- Sıvas'ta Persil
tarafından düzenlenen
"Temiz Aile Temiz
Gelecek" konulu
konferansa katılan Prof.
Dr. Doğan Cüceloğlu,
temiz toplum ve gelecek
için çocuğun kendine
güven içınde yetişmesi
gerektiğini söyledi.
Cüceloğlu, kendine
güvenen, kendi önemini
hisseden, varlığımn
farkına varan, birey
olabilen çocuğun temiz
gelecek için gerekli
olduğunu belirterek
"Temiz bir gelecek
aileden başlar, anne
karnında başlar" dedi.
Cüceloğlu, Cumhuriyet
Üniversitesi ve Atatürk
Kültür Merkezi'nde iki
ayn konferans verdi.
Konferansa katılanlara,
"Çocuğunuza güvenin
ve ona güven duygusunu
verin ki gelecekten
umutlu olasııuz" diye
konuştu.
Türbam
destekleyenlere
gözaltı
• KONYA
(Cumhuriyet) - Konya
merkez, Selçuklu ilçesi
Mahmud Sami
Ramazanoğlu Anadolu
Imam Hatip Lisesi'nde
düzenlenen türban
eylemlerine destek
verdikleri iddiasıyla
Ittifak Holding Başkanı
Seyit Mehmet Buğa,
S&BSLttûl&Bb müdürü
Ramazan Aituıtaş ve
Kombassan Holding
danışmanı Mustafa
Büyüktemiz gözaltına
ahndı. Buğa, polis
arabasına bindirilirken
"Çocuklanmızın haklı
mücadelesüıin sonuna
kadar yanındayız.
Hukuk çerçevesinde
desteğimiz sürecektir"
diye konuştu.
Gazeteci
Yücak'a saldın
• Yurt Haberieri Servisi
- Gebze'de yayın yapan
Son Deyiş dergisinin
ortağı, Yazıişleri
Müdürü ve Yeni Haber
gazetesi köşe yazan
gazeteci-yazar Cengiz
Yücak'ın evinin önünde
park halindeki
arabasının camlan
önceki gün kimliği
belirsiz kişi ya da
kişilerce kınldı.
Kocaeli Gazeteciler
Cemiyeti'nden olayı
kınamak için
yapılan açıklamada,
"Siyasi dergi Son
Deyiş'in 20.10.2000
Cuma akşamı
kundaklanarak yakılmak
istenmesinin ardından
bu iğrenç eylemle
amaçlanna
ulaşamayanlar bu sefer
kin ve nefretlerini
gazeteci-yazar Cengiz
Yücak'm arabasının
camlannı kırarak
kustular" denildi.
Açıklama
• Radikal Gazetesi
Genel Yayuı Yönetmeni
îsmet Berkan,
gazetemizde
31Ekim2000
tarihinde "Kaynaklan
Kendi Lehlerine
Kullandılar" başhğıyla
yayımlanan haberle ilgili
olarak bir açıklama
yaptı. îsmet Berkan,
haberde "Radikal
gazetesinin Etibank
ile Bank Kapital
haberlerini ilk gün
yayımlamadığı"
şeklinde yanlış bir
bilginin yer aldığını,
Radikal gazetesinin 28
Ekim 2000 tarihli
sayısında haberi
manşetten okurlanna
duyurduğunu belirtti.
Çağdaşlık yolundaki iki büyük devrim, saltanatın kaldınlması ve Harf Devrimi'nin yıldönümü
Cımılıııriyethı küometre taşları
tstanbul Haber Servisi - Mo-
dern Türkiye Cumhuriyeti'nın
kurucusu, Türk Aydınlanma-
sı'nın önderi Mustafa Kemal
Atatürk' ün çağdaşlık yolunda-
ki iki büyük devrimi olan Sal-
tanat'ın kaldınlması 78 yıl ön-
ce, Latin Alfabesi'ne geçişi
sağlayan Harf Devrimi de 72
yıl önce kasım ayının ilk günü
gerçekleştirildi.
Siyasal iktidann babadan
oğula geçtiği 623 yıllık Osman-
lı saltanatı, 1 Kasım 1922'de
Türkiye Büyük Millet Meclisi
tarafından kaldınldı. Saltanatın
kaldınlması ile Osmanlı Devle-
ti tarihe gömülmüş oldu.
Kurtuluş Savaşı'nın, ulusun
demokratik siyasal iradesini
temsil eden Ankara hükümeti-
ninüstünlüğüylesonuçlanıp 11
Ekim 1922'de Mudanya Müta-
• Siyasal iktidann babadan oğula geçtiği 623 yıllık Osmanlı saltanatı, 1 Kasım
1922'de TBMM tarafından kaldınldı. Cumhuriyetin modernleşme atılımlannın
en önemlilerinden olan 1 Kasım 1928'deki Harf Devrimi ile de Arap Alfabesi
kullanımdan kaldınlarak tüm yurttaşlann Türkçeyi konuştuğu gibi kolayca
okuyup yazmasını sağlayan Latin Alfabesi kabul edildi.
rekesi'nin imzalanmasından
sonra, Yunanlılann Trakya'yı
boşaltmasını denetlemek üzere
Refet Bele Istanbul'a gönderil-
di. Itilaf Devletleri, 27 Ekim'de
hem Ankara hem de tstanbul
hükümetlerini Lozan'da bir ba-
nş antlaşmasına cağırdı. Bu ge-
lişme, saltanatın geleceği ko-
nusundaki tartışmalan hızlan-
dırdı.
Bu süreçte Mustafa Kemal
ve 80'i aşkın milletvekilinin
TBMM'ye verdiği önerge üze-
rine 30 Ekim'de kurulan ko-
misyon, saltanatın hilafetten
kaldınlması yönünde hazırla-
dığı tasanyı Meclis'e sundu.
Ancak devrimle kurulan mo-
dern ve bağımsız cumhuriyete
muhalıf bazı karşı-devrimci
milletvekilleri, saltanat ve hila-
fetin aynlamayacağını öne sür-
düler.
Tasanyatepki
Bu milletvekilleri, hilafetin
de sonraki aşamada kaldınla-
cağını sezinleyerek tasanya
tepki gösterdiler.
Mustafa Kemal'in, saltana-
tın kaldınlmasının gerekliliği-
nı ortaya koyan kararlı konuş-
masından sonra komisyon, so-
runu çözüme bağladı. Istan-
bul'un 16 Mart 1920'de işga-
liyle Istanbul hükümetinin so-
na erdiği ve hilafetin saltanat-
tan aynlması gerektiği yönün-
deki iki maddelık tasannın TB-
MM'de oybirliğiyle benimsen-
mesiyle 1 Kasım 1922'de sal-
tanat kaldınldı. Padişah Vah-
dettin, 17 Kasım 1922'de bir
Ingiliz savaş gemisiyle ülkeyi
terk etti. tstanbul hükümetinin
egemenliği, Ankara hüküme-
tince resmen devralındı.
Cumhuriyetin modernleşme
atılımlannın en önemlilerinden
olan 1 Kasım 1928'deki Harf
Devrimi ile de Arap Alfabesi
kullanımdan kaldınlarak tüm
yurttaşlann Türkçeyi konuştu-
ğu gibi kolayca okuyup yazma-
sını sağlayan Latin Alfabesi
kabul edildi.
Atatürk'ün talimatıyla
1926'da Alman eğitimci Kub-
ne'ye hazırlatılan rapor uyann-
ca Atatürk, 1927 Hazıranı'nda
Milli Eğitim Bakanlığı'ndan,
Latin harflerine geçiş için ha-
zırhk yapmasını istedi. TB-
MM'nin 1 Kasım 1928'de ka-
bul ettiği 'Türk Harflerinin
Kabulve Tatbiki Hakkmda Ka-
nun'la yasada 'Türk harfleri'
olarak belirtilen Latin harfleri,
Osmanlı Devleti'nin kullandı-
ğı ve yalnızca karmaşık oldu-
ğu için Osmanlı seçkinlerinin
öğrenebildiği Arap harflerinin
yerini aldı.
TBMM KOMİSYONU ÇALIŞMASI
Trafikcezalan
yetersiz kalıyor
ANKARA (Cumhu-
riyet Bürosu) - TBMM
Trafik Güvenliğini
Araştırma Komisyo-
nu'nun hazırladığı tas-
lak raporda, alkollü araç
kullanımı gibi "isteye-
rekkazaya neden obın-
lara" karşı caydıncı ce-
zalann yetersizliğine
işaret edildi. Trafik ca-
navannın en çok "gö-
rüldüğü" il tstanbul
olarak saptanırken "hiç
uğramadığı
n
ıller de
Bayburt ve Tunceli ola-
rak belirlendi.
TBMM Trafik Gü-
venliğini Araştımıa Ko-
misyonu üyeleri, taslak
raporunu tamamladık-
tan sonra, önceki akşam
üzeri Cumhurbaşkanı
Ahmet Necdet Sezer'i,
dün de Başbakan Bü-
lent Ecevit'i ziyaret ede-
rek çalışmalar hakkında
bilgi verdiler.
Demiryollan
Demiryollannın öne-
mine değinilen görüş-
mede, Cumhurbaşkanı
Sezer, komisyon üyele-
rine. "Ben de acaba
trenle bir kez seyahat
edip demiryohı kuOaıu-
mını özendirmeye kat-
kıda bulunsam" düşün-
cesını dile getirdi. Bu
görüş, komisyon üyele-
rince de olumlu karşı-
Iandı.
Sezer, aynca uyulma-
sı en kolay kurallann
trafıkle ilgili olanlar ol-
duğunu da belirterek
yurttaşlann bu konuda
bilinçlendirilmesine dö-
nük her türlü katkıyı
yapmaya hazır olduğu-
nu ifade etti.
Komisyonun yakla-
şık 200 sayfalık taslak
raporunda, trafik kaza-
lannm nedenleri ve
alınması gereken ön-
lemlere ilişkin saptama
ve değerlendirmelerin-
de dikkat çeken nokta-
lar şöyle:
• Türkiye'de trafik
kazasına neden olan en
önemh sürücü davranı-
şı, "abartünuş kendine
güvenden kaynakla-
nan" davranışlardır. Hız
kurallannı ihlal etme ve
alkollü içki kullanma
gibi trafik suçlannı işle-
yen sürücüler için ıslah
edici hiçbir uygulama
yoktur. Bu tip sürücüle-
re dönük, cezalar da ye-
terlı değildır.
• Alkol,hızihlali,ha-
talı sollama, ışık ihlali
gibi kural ihlallerini
yaptığı tespit edilen sü-
rücüler birinci defada
cezalandınlmah ve sü-
rücü davranış geliştir-
me-rehabilıtasyon ve
yeniden eğitim prog-
ramlanna katılma şartı
getirilmelidir.
• Sürücü belgesine
sahip olanlann yüzde
87'si erkek, yüzde 13'ü
kaduıdır. Sürücü belge-
sine sahip kadın sürücü-
lerin kazalara kanşma
oranı yüzde5.3 'te kalır-
ken erkeklerde bu oran
yüzde 75'tir. Konu ile il-
gili yapılmış olan araş-
tırma sonuçlanna göre
erkeklerin kadınlara gö-
re daha fazla risk alma
eğilimine sahip olduğu,
saldırganlık, bağunsız-
lık, yanşçılık, macera-
perestlik gibi özellikle-
ri trafikte daha fazla
gösterdikleri saptan-
mıştır.
• 1999 yılı sonuna
kadar sürücü belgeleri-
nin yüzde 59.8'ini ve-
ren sürücü kurslannda
sürücü belgesi alanlann
yüzde 53'ü kazaya ka-
nşmıştır. Bu da kurslar-
da verilen eğitimin ye-
tersizliğini ortaya koyu-
yor.
Geçici süre ile belge
• Deneyimsiz sürü-
cülerin ilk yıl hata payı
yüzde 30, ikinci yıl yüz-
de 17, üçüncü yıl yüzde
ll'dir. Bunu önlemek
için sürücü belgeleri 1-
2 yıl gibi geçici süre ile
verilmeli, süre sonunda
sicili temizse asıl belge-
yi almaya hak kazanma-
hdır.
• Belirlenecek büyük
kentlerimizde farklı ka-
mu kuruluşlannın işe
başlama ve bitiş saatleri
kaydınlarak trafığin sı-
kışık olduğu saatlerin
daha geniş birzaman di-
limine yayılması uygu-
laması başlatılmalıdır.
Kaçak cami inşaatmagözyumuluyor S
paşa Betediyesi'nin okul alanına cami yapumasma göz yumarak suç işlediğini belirterek tstanbul Valiliği'ne
başvurdu. Ğaziosmanpaşa tlcesi Barbaros Hayrettin Paşa Mahallesi'nde, 4 pafita ve 213 parseldeki 14 bin
235 metrekareük arsanm imar planlannda okul alanı olarak gösterildiğmi belirten Mehmet Polat, "Bekdi-
ye, 1997 yıhnda imar planı tadilaü yaparak burayı imara açmışO. ancak Valiliğeyapüğımız başvurular sonu-
cunda plan tadilaü iptal edilmişti. Şimdi de burada kaçak cami inşaaüna göz yumulmaktadır" dedi. Barba-
ros Hayrettin Paşa Mahallesi'nde bir tek okulun bulunduğunu, yeni okullara gereksinim ojduğunu. vurgyj?-
\ an Poîat, "Bu yerin cami yapnrma derneklerince işgal edümesme göz yuman FP'li Ğaziosmanpaşa Beledi-
yesi, suç iştemeyi sûrdürmektedir. İlgili ve yetkilileri göreve davet edivorum'' dedL (Fotoğraf: YEŞIM GÜL)
A l m a n y a ' d a a d I i s u ç l u o l a r a k k a b u l e d i l i y o r
Kaplan'a 4.5 yıl ceza istendi
METtNGÜR
DÜSSELDORF - Düsseldorf
Eyalet Yüksek Mahkemesi'nde 8
Şubat'tan beri devam eden Kaplan-
cılardavasının 54. oturumunda Baş-
savcı VVolker Bringmann ve Savcı
CarohnaHilmann, 25 Mart2000ta-
rihınden ben Düsseldorf Ceza-
evi'nde tutuklu bulunan ve 'Hafife'
olarak tanınüanan Mctin Kapbn'uı
4.5 yıl, bundan iki hafta önce tutuk-
suz yargılandığı sırada firar eden
Hasas Basri G.'nin 3 yıl
hapsini istedi. Her oturu-
munun gideri 100 bin
markı bulan davantn mas-
raflannı yasalara göre
Kaplancılar ödeyecek.
Mahkeme çevTesinde
özel timler tarafından sı-
la güvenük önlemlerinin alındığı,
mahkemenin dışındave içinde yüz-
lerce sanklı, siyah çarşafh Kaplan-
cı müritlerin hazır bulunduğu otu-
rumda, Başsava Bringmann iddi-
anamesini okudu. Bringmann, "Al-
manya'da çok sayıda Müslüman
var.Kendi inançlannı rahatça \«ri-
negetiriyorlar. "Hılafet Devleti' di-
yeiddia edilen Kaplanve yandaşla-
n sadece bin kişidir. Bunlar 1 mfl-
varMüdümanadınakonuştuklan-
m söylüyorlar. Bütün ipler Metin
Kapkfl'm eMnde. Kendisine karjı
olanlara karşı şiddet uyguluyor,
dövdürüyor, ölümfc tehdit edrvor.
Bunlar sadece şiddet ve ölum kor-
kusu estirmekle kahmyoriar. Al-
manya'da800ibadetyerinderahat-
ça inançlannı gerçekleştiren Müs-
lümaniara da zararveriyoıiar" de-
di. 1995'te Köln'de ölen Cemalet-
tin Kaplan'ın yerine kendisisi ha-
life ilan eden Metin Kaplan'a biat
etmeyerek Berlin'deki taraftarlany-
la biıiikte, asıl haüfe kendisinin ol-
• Başsavcı Wolker Bringmann'ın iddianamesinde,
Metin Kaplan'ın, kendisine karşı olanlan ölümle
tehdit ettiği vurgulanarak, Dr. Halil tbrahim Sofu'nun
katilinin net bir şekilde bulunamamasına karşın
sorumlunun Kaplan ve taraftarlan olduğu savıınuldu.
duğunu açıklayan Dr. HaKl tbra-
him Sofu'nun, 8 Mayıs 1997'de öl-
dürülmcsı olayına da değinen baş-
savcı konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Sofiı'nun katffîni net bir şekilde
bulamadık. Onun ökhlrühnesmm
sorumhısu Metin Kaplan ve taraf-
tarlandır.Otümemrinionlarverdt-
kr. 'Kim kendisinı ikinci halife i-
lan ederse boynu vuruhnalı' fetva-
smı Metin Kaplan verdi."
Savcı Hilmann, Kaplan ve Ha-
san Basri G.'nin, ölüm fetvasını
kabullendiklerini, ancak bunun ın-
fazmı Anadolu'da kurulacak tslam
devletinin ardından gerçekleştire-
ceklerini söylemelerine karşın,
gerçekte Sofu'nun ortadan kaldı-
nlmasmı acil bir sorun olarak gör-
düklerini belirtti.
Başsavcı Bringmann, Kaplancı-
lann, mahkemede tslam yargılanı-
yor şeklindeki iddialanna da yanıt
vererek "Biz, vabancı,Alman, Müs-
luman ve Hıristhan aynmı yapmı-
yoruz. tslam dinine saygunız var.
Mahkemede bayanlann başlannın
açık olması geretdr-
kea Kaplan yandaş-
larmdan böyİe bir ta-
lepte bulunmadık.
Kaplan ve taraftarla-
n,teşkflatiannıdikta-
torce yönetirken, ay-
nhnak isteyenleri ölümle tehdit
ederkenbizdenkendfleriiçinhoşgö-
rü istiyoıiar. Ama bu köktencflerde
hoşgörünün eseri yok" dedı.
Savcılann iddianamesinde, hu-
kuksal değerlendirme bölümünün
çok az olduğu, tanıklann ıfadesıne
daha geniş yer verildiği görüldü.
Kaplancılar, Ahnan Ceza Yasa-
sı'nın 111. maddesıne göre yargı-
lanıyor. Buna göre dava, suç işle-
meye çagnya gıriyor. Savcılık böy-
lece Kaplancılann davasını adli
suç olarak kabul ediyor.
Oktay Kurtböke yarın anılaeak
Oktay Kurtböke 1936 yıhnda doğmuştu.
tstanbul Haber Servisi-
Gazetemizin eski Yayın
Kurulu Üyesi, Genel Yayın
Yönetmeni, Cumhuriyet
Vakfi Genel Müdürü ve
eski Türkiye Gazeteciler
Sendikası Genel Başkanı
Oktay Kurtböke toprağa
verihnesinin 1.
yıldönümünde yann
Zincirlikuyu'daki mezan
başında anılaeak.
Oktay Kurtböke, 1936'da
tstanbul'da doğdu.
Gaiatasaray Lisesi ve
tstanbul Üniversitesi tktisat
Fakültesi Gazetecilik
Ensn'tüsü'nden mezun olan
Kurtböke, gazeteciliğe
1959 yılında Ankara'da
Yenigün gazetesinde
başladı. Oncü, Kudret,
Ankara Ekspres ve Son
Baskı gazetelerinde çalışan
Kurtböke, 1967'de
Cumhuriyet gazetesinde
Yazıişleri'nde sayfa
sekreteri olarak çalışmaya
başladı. Kurtböke daha
sonra Yazıişleri Müdürü
olarak görev yaptı ve
1972'de Genel Yayın
Yönetmeni oldu. 1981
yılında emekli olarak
görevinden aynlan
Kurtböke, Hürriyet
gazetesinin Yönetim
Kurulu Danışmanhğı'nı
yaptı. Kurtböke bir süre
ANKA Ajansı'nuı tstanbul
Temsilciği görevinde de
bulundu. tçişleri Bakanı
Sadettin Tantan'ın Güreş
Federasyonu Başkanlığı
yaptığı dönemde
Asbaşkanhk görevini
üstlenen KurÖJÖke, TGS
tstanbul Şube Sekreterliği
ve Genel Sekreteruği yaptı.
Kurtböke, iki dönem
Türkiye Gazeteciler
Sendikası Genel Başkanlığı
yaptı., tÜ Basın-Yayın
Yüksekokulu ve Anadolu
Üniversitesi tletişim
Biümleri Fakültesi'nde
öğretim görevlisi olarak
ders veren Kurtböke, çok
sayıda genç gazetecinin
yetişmesinde emeği geçti.
"Büknt Dikmener Haber
ÖdüDeri"nin
kuruculanndan olan
Kurtböke, evh ve bir çocuk
babasıydı. Kurtböke, 12
Mart Muhtırası sonrasmda
Askeri Mahkeme'de
yargılanmıştı.
ARAYIŞ
TOKTAMIŞ ATEŞ
Yunanistan'la Dostluk...
Doğrusunu isterseniz, bir yıldan fazla bir sü-
redirhayretleriçındeydim. "Acaba, Yunanistan,
Türkiye ile gerçekten dost olmak istiyor mu?"
sorusunun yanıtını vermekte zortanıyordum. Zi-
ra, ortada "dostluğun göstergesi" olabilecek
hiçbir şey yoktu. Sadece bir "çiçek uzatmışlar"
ve bizden bazıları da, "mal bulmuş Mağrîbi gi-
bi" bu çiçeğin üstüne atlamışlardı.
Yunanistan'la temel sorunlarımızı oluşturan
Kıbns, kıta sahanlığı, karasulan, FIR hattı gibi
konularda hiçbir somut öneri getirmedikleri gi-
bi, Avrupa Birliği konusundaki çabalarımızı da,
ellerinden geldiğince baltalamayı sündürüyoriar-
dı. Peki, o zaman estirilen dostluk havasının se-
bebi neydi?
Inanın, bunu anlayamıyorum. Örneğin Istan-
bul Üniversitesi'nin geçen ders yılı açılışını Yu-
nanistan Dışişleri bakanının yapmasınt büyük bir
hata olarak degertendiriyorum. Atina Üniversite-
si'nin ders yılı açılışını, bizim dışişleri bakanımız
yapmadığına göre, böyle bir "jestin" ne anlamı
vardı? Kaldı ki böyle bir hareket, herhalde belir-
li çevrelere sormadan yapılmazdı. Peki, acaba o
"belirti çevreler" ne düşünüyor ve bekliyorlardı?
Birkaç şarkıcının ortak kaset doldurmalanyla
dostluk mu oluşur? Hele, karşılıklı ziyaretlerin
dostluğa katkı yapacağını düşünmek ne kadar
yanlış. Rahatsızlanmasam, bu ziyaretlerden bi-
rine biz de katılacaktık, ama katılsam da düşün-
celerimde bir değişiklik olmayacaktı.
• • •
Bazı arkadaşlarımız, Yunanlılann "Avrupalı"
olduğunu ve hiçbir bıçimde "çifte standart" uy-
gulayamayacağını zannederler. (Hatta Avrupalı-
lann, bizde de demokrasiyi yaşama geçireceği-
ni zanneden süper zekâlılanmız da var). Oysaki
tüm tarihimiz boyunca, her iki devletin karşılıklı
polıtıkalan incelenirse, "kimin kimin toprağında
gözü olduğunu" görebiliriz. Hele ders krtaplan bir
incelenirse, düşmanlığı kimin körükledigini an-
lamamak mümkün değildir.
Türkiye'nin tüm tek yanlı jestlerine karşılık, yıl-
lardır Türk vatandaşlarına vize uygulayan Yuna-
nistan, kimılerine de vize vermiyor. Örneğin ge-
çen pazar akşamı, bir televizyon kanalının haber-
lerinde ilginç bir şey izledim. 'Rumeli Tûrkleri
Federasyonu' Genel Başkanı Taner Mustafa-
oğlu'nu Yunanistan'a sokmuyorlamnış. Bunun
nedeni, Yunanistan'da bir "Türk variığı"olduğu-
nu dile getirmesiymiş. Malum, Yunanistan'a gö-
re Türk yok, "Müslüman Yunan vatandaşı"var...
Doğrusu, ne RumeJi Tûrkleri Federasyonu'nun
nasıl bir örgüt olduğunu biliyorum ne de Taner
Mustafaoğlu'nu tanıyorum. Ancak şu kadannı
biliyorum ki, bize "insan haklan" konusunda ders
vermeye çabalayan Yunanistan, kendi vatan-
daşlan söz konusu olduğu zaman, bunlann
"kimliklennı" saklamak için h^r türji^cirikinligi^ö^
ze alabılıyor. * **
•••
Bunlar, bilmediğimizşeyferdeğil. 8 Ağustosta,
gazeteci arkadaşımız Nur Batur'un bir televiz-
yon programını izlerken bazı notlar almıştım.
Türk kökenlı Aysel Zeybek'in dramını anlatıyor-
du. "Türk kökenli Yunanistan vafarjdaş/'diyemi-
yorum, zira Aysel Zeybek "vatansız", yani "he-
imatlos". 1954'ten sonra Yunanistan vatandaş-
lığından çıkartılan Türk kökenii 60 bin kişiden bi-
ri.
Programı izlerken, eskiden yaşadığımız acılar
yeniden canlandı. örneğin Sadık Ahmet'in çek-
tikleri ve nihayet katledilmesi dile getirildi. Aynı
biçimde, Türk kimliğinden bahsettiği için Ibra-
him Şerif'in başına gelenler anımsatıldı. Pa-
pandreu'nun, "Türk kimliğinden korkmamalı-
yız" sözü, herhalde boşuna söylenen bir söz de-
ğil, ama acaba bu düşünceleri hâlâ savunuyor
mu?..
Batı Trakya'daki Türk GençlerBirliği'n\n loka-
linin tabelasının neden olduğu baskı ve zulüm
hâlâ anlatılıyormuş. Zaten o tabela orada hiç tu-
tulmamış. Gençler asmış, polis indirmiş...
• • •
Yurtdışında uzunca bir süre kalanlar iyi bilirler.
Dünya üzerinde, Türk ve Yunan halklan adına bir-
birine benzeyen ve anlaşabilen iki halk buluna-
maz. Ama eğer yıllardır dinmeyen bir kin ve so-
na ermeyen bir düşmanlık varsa, bunun bir so-
rumlusu olsa gerektir.
Geçmişi körükörüne savunmak, elbette çok
yanlış. Ama geçmişini körükörüne karalayanla-
ra da "illet" oluyorum...
Lozan banş görüşmeleri sırasında Türklere ça-
mur atmaya çalışan ve "Bizim ellerimiz temizdir"
diyen Lord Gürson'a; Ismet Paşa'nın verdiği bir
•yanıt var ki, bayılınm: "Bizim ellçrimiz, bilhassa
temizdir."
ANMA
Değerli Varhğımız
OKTAY
KURTBÖKE'yi
ölümünün 1. yıldönümünde
mezan başında sevenleri
ve özleyenleri ile anıyoruz
PÜRLEN&GUFRAN
KURTBÖKE
Yer: Zıncirlikuyu Mezarlığı
Tarih: 03 Kasım 2000 Cuma
Saat: 11.00