18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
 CUMHURİYET 31EKİM2000SAU 2 OLAYLA-R V E G O R T J Ş L E R [email protected] Atatürkçü Çağdaş Baro Özlemi BahirM.ERÜRETEN A macı, hukuksal ilişki- leri dûzenlemeye, her türlü uyuşmazlıkJan, adalet ve hakkaniyet ölçûleri içinde çözüm- lemeye yönelik avukatlık mesleği, yasarun tanımına göre bir kamu hiz- metidir. Avukatlar yüklendikleri görevleri, bu görevin kutsalhğına yaraşır bir bi- çimde özen, doğruluk ve onurla ye- rine getirmek, avukatlık unvanının gerektırdiğı saygı ve güvene yakışır duyarlılıkla davranarak sonuçlandır- maklayükümJüdürler. (Av. K. M. 34) Barolar, avukatlann bağlı olduk- lan kamusal meslek kuruluşlandır. Kıışku yok ki bu kuruluşlann ve on- lann üyeleri bulunan avukatlann, öncelikle kendilerinin, yasalara uy- gun ve saygılı davranışlar sergileye- rek, kendi kışisel onurları ile birlik- te mesleklerinin onurunu koruma- lan birincil görevleridir. Barolann görev ve yetkileri ve ça- lışma yöntemleri, Avukatlık Yasası ile belirlenmiştir. Öncelikle meslek içi etkinlıkleri düzenleyip yönetmek- le sonımlu olan baro yönetimleri- nin, temsilcileri aracıhğı ile ûlkenin toplumsal, siyasal ve yönetsel ko- nulannda da görüş bildirmesi, ha- zırlanmakta olan ya da değişikliği öngörülen yasalar hakkında görüş bildirmesi doğal, hatta kaçınılmaz görevleridir. Ancak barolar bu işlevlerini yeri- ne getirirken güncel siyasetin dışın- da kalmaya, yalnızca ûlke insanının çıkar ve gönencini ön planda tutarak herhangi bir siyasal parti görüşünün savunucusu durumunda olmamaya özen göstermek zorundadırlar. Tûrkiye Cumhuriyeti Devleti'nin anayasası ve yûrûrlükte bulunan dev- rim yasalan ile belirlenmiş yaşam felsefesi, Atatûrk ilke ve devrimle- ridir. Bu nedenle, barolar, görev ve etlrin- liklerini sûrdürûrken bu ilkelerden as- la ödûn vermeden, her koşulda ve fir- satta, bu prensiplere bağlılıklannı ka- nıtlamalı, çağdaş Türkiye Cumhuri- yeti Devleti'nin laik, demokratik hu- kuk devleti kımliğinin bilincinde ola- rak, bunu her fırsatta yinelemelidir- ler. Aksi davranış, büyük çoğunlugu ile Atatûrk ilkelerinin savunucusu olan kendi ûyelerinin tepkisini haklı kılar. Ancak ne yazık ki bugûnkü Istan- bul Barosu yönetimi, başkamn ag- zından yapılan çeşitli söylemlerde, bu duyarlılığı göstermemektedir. Örneğin, Sayın Başkanın, Atatûrk- çü anayasal laikliği, ıçi boş bir kav- ram olarak sunmaya çalışması, şeri- atçılığın ve gericiliğin siyasal simge- si olan türbanı, demokratik bir eylem olarak savunması, yargı mercilerin- de, saygısızca davraruşlan ile şeriat propagandası yapmayı sürdüren mes- lektaşlara hoşgörülü davranması, Ata- tûrk şehidi değerli Prof. Atamet Ta- ner Kışbüı'nın katli sonrasında yapı- lan avukatlar toplannsında yaptığı ko- nuşmada, "Düşünceterini paylaşma- sakda"diyerek, üyelerin duygu ve dü- şûncelerine ters düşmesi, dahası bü- tün bir yönetim dönemi içinde Ulu Ön- der'i gerektiği biçimde anımsatacak biretkinlikte bulunmaması, bellekler- de soru işaretlennin oluşmasına ne- den ohnuştur. Siyasal dinci bağnazlığın büyûk boyutlara ulaştığı, anayasal kunıluş- lar tarafından en büyük tehlike sayıl- dığı bu dönemlerde, devlete bağlı her kuruluş gibi baro yönetimlerinin de bu konuda özen göstermesi, gerekli hatta zorunludur. Tûrkiye Barolar Birliği de bu ko- nuda duyarlılık göstermekte, her fir- sat ve ortamda, laik cumhuriyeti ıs- rarla savunmaktadır. tstanbul Barosu'nun sayın başka- nı ve bazı yönetim kurulu üyeleri kendi görüşlennde samimi olabilir- ler. Ancak, TûrkiyeCumhuriyeti'nin te- mel felsefesi ve anayasal yaşam bi- çimi olarak kabul edilen ve tüm öğe- leri ile yürürlûkte olan Atatûrk ilke ve devrimlerine bağlı otmadan, baro yönetiminde ve başkanlığında görev alınamaz. Çünkû barolar, Türkiye Cumhuri- yeti Devleti içinde kamusal kuruluş- İardır. Buralarda görev alanlar, ke- sinlikle Atatûrk ilke ve devlenmleri- ne, eş anlatımla, anayasa ve yasa hü- kümlerine uygun yönetim ve davra- nış sergilemek zorundadırlar. Özellikle vurgulamak isterim ki yaklaşık elli yıldır üyesi bulunmakla gurur duyduğum Istanbul Barosu'nun yönetiminde bulunanlarla, açıklama- ya çalıştığım prensipler dışında, hiç- bir kişisel sorunum olmadığı gibi, yö- netime yeniden talıp olanlann da için- de değilim. Ancak, Atatürkçü ödünsüz kimli- ğim nedeniyle elbette, Atatürkçü ol- duğunu yineleyen ve geçmişte de bu- nu kanıtlayan gurubun yukanda açık- ladığım nedenlerle baroda görev al- malanndan yanayım. Bu nedenle el- bette oyum, onlara yönelık olacaktır. Değerli Atatürkçü meslektaşlan- mın, gerekli ilgiyi göstereceklerini umanm. EVET/HAYIR OKTAY AKBAL Şilre, Şaire Saygı! "Demeye kalmadı Behçet Necati- güdoiandıdilime'dryocAydm Engin... Şairleri, şiirteri anımsamak güzel bir duygudur. Kişiyi zenginleştirir. Okuria- ra yeni tatlar getirir. Ama belleğe çok güvenmemek ge- rekir. Kimi yazartar, en ünlü şiirteri bi- le akıllannda kaldtğı gibi yazılanna ak- tanriar. Geçen günkü yazısında arka- daşımız Aydın Engin'in yaptığı gibi!.. Necatigirin en çok tanınmış, okul ki- taplanna girmiş, çoğu kişinin ezbere biidiği bir şiirini, sözcüğün tam anla- mıyia 'rezil' etmiş. Keşke hiç anımsa- masaydı!.. "Hani bir sevgilin vardı Beşiktaş ta I Dûn yolda rastladım ona" diye baş- lamışf Gerisini hiç yazmasam daha iyi, boşuna sinirlenmeyin! Şiire, şaıre say- gıstzlık mı, şiiri sevmemek mi, yoksa şiire aJdınşsıziık, kayıtsızlık mı? Şiir sever okurlanmdan, Aydın En- gin adına özür dileyerek, sevgili arka- daşım Behçet Necatigil'in "Gizli Sev- da" adlı şiirini okurianma olduğu gibi sunmak istiyorum. "Hani bir sevgilin vardı I yedi sekiz sene önce I Dûn yolda rastladım I Sevindi beni görûnce. Sokakta ayaküstû I Konuştuk şun- dan bundan I Evlenmiş çocuklan ol- muş I Bir kız bir oğlan. Seni sordu I Hiç değişmedi, dedim I Bildiğin gibi. I Ağlıyordu I Mesutmuş, kocasını seviyormuş I Kendilerininmiş evleri I Birsuçlu gizi ezik I sana selam söyledi." Şu günlerde elimden bir kitap düş- müyor. Nahit Ulvi Akgün'ün bütün şiirterini kapsayan "Birisi" (Adam Ya- yınlan). Nahit Ulvi Akgün artık yok! öldü, demeye dilim varmıyor. öylesine ya- şam dolu bir insandı. Ne zaman Izmir'e gitsem, Kordonboyu'nda dolaşsam bir bakardım, Nahit Ulvi şapkası aitın- da, bir düşten çıkar gibi yaklaşır... Alır beni, o kırkJı, ellili yıllara götürür. Her yeni şiirini ilk kez bir giz verir gibi okur... llkgençlik anılannı anlatır... Oyle şiirier vardır, bir kez okursu- nuz, bir daha unutamazsınız. "Birisi" de öyledir, tıpkı Necatigil'in "Gizli Sev- da"sı, Dranas'ın "Fahriye Abla'sı gi- bi... Ne var ki, şairteri, bu çok ün ka- zanan şiirterini pek sevmezler. Ama Nahrt Ulvi için "Birisi" hiç de öyle de- ğitdi. Yaşamından kopmuş bir parçaL "Bir şey var aramızda I Senin bakı- şından belliI Benim yananyüzûmden I Dalıveriyoruz arada bir /Ikimiz de ay- nı şeyi düşünüyoruzbelkiI Gülûşerek başlıyoruz söze I Bir şey var aramız- da I Onu buldukça kaybediyoruz is- teyerek I Bir şey var aramızda I Se- nm gözlerinde ışıldıyorI Benimyanan yüzûmde." • Evet, dünyada kıyamet kopuyor. Ül- ke, sorunlarla kanşık! Yanniar hiç de umut verici değil. Olaylar çığlık çığlı- ğa! Sen şiirden, şairierden söz açmış- sın yine, der misiniz? Yoksa Nahit Ul- vi'nin ölmeden önceki şon şiirini din- lemek mi istersiniz? "Başımı yastığa koydum mu I Sin- sice saldınr anılar I öyle acımasız ki tutar I Bölük pörçük eder uykumu I Birpencere açılsa balkondan I Oda- ma yosun kokusu dolsa I Kıpır kıpır bir aydınlık olsa I Üstûmden kalkardı bu karabasan." SonsuzaKadar... ErolERTUĞRUL Hukukçu - Aydın Atatürkçü Düşünce Derneği Başkanı C umhuriyetimizin kuruluşunun 77. yıl- dönümünü büyük bir onurla kutladık; Türk Aydmlannu- a'nın başlangıcının da 77. yıldö- nûmü olan Cumhuriyet Bayramı- mızı kutlarken haklı ve üstûn bır gurur duyduk. Cumhuriyetin onur- lu birer bireyi ohnakla da ne ka- dar övünsek azdır. Kuruluş amacına ve ilkelerine baktığımızda, Tûrkiye Cumhuri- yeti çağına göre oldukça ileri, in- san haklanna ve demokrasıye da- yalı bir aydınlık harekettir. Cum- huriyetimizin içerdiği ilkeler, bu- gün bile çağdaşhğına, demokrat- lığına özendiğimiz ülkeleri bile kıskandıracak niteliktedir. Iş bu- nunla da kalmamaktadır. Türk Aydınlanması demokrasi- nin, insan haklannın, hukukun üstünlüğünün yolunu açmıştır; sosyai adalet ilkelerinin yerles- mesinin ve uygarlaşmanm yolu- nu açmışür. Ne var ki cumhuriyetten sonra- ki yıllarda, özellikle çokparrili dö- neme geçtikten sonra, yönetim- den hiç gitmemek için, daha çok siyasal çıkar için, daha çok para- sal çıkar için Aydınlanma hareke- ti gözardı edilmiştir. Çok partili yaşama geçtikten sonra cumhuriyet ilkeleri, demok- rasi diye diye yok sayılmıştır. Cumhuriyet adı altında, cumhu- riyetin temel nitelikleri ayaklar altına alınmış, çağdaş eğitim or- tadan kaldınlmış, egıtım birliği bo- zulmuştur. Inançlar adı altında, çağdışı kurallar genç kuşaklara aktanlmış, örûmcek kafalar yetiş- tirilmiştir. Sosyai adalet anlayışı yok edihnış, toplumun katmanla- n arasmda anlatılmaz bir gelir dengesizliği oluşturuhnuştur. Dûrûstlûk, erdem yok sayılmış, köşedönmecilik baştacı edilmiş- tir. Devleti en üst dûzeyde yöne- tenlerin yakınlannın yaptıklan akıl almaz soygunlar, köşedön- meciliğin, utanmazlığın ne bo- yutlara geldiğinin açık bir gös- tergesidir. Köşedönmecilik çoğu kez *va- tan uğruna' yapıhyor sayıldığın- dan devleti çeteler sarmıştır. Ya- sadışı yeraltı çıkar örgütleri siya- sal yapılara bûrûnmüşler, siyasal kadrolardan destek almışlardır. Demokratik eksikler, insan hak- lan bozgunlan, gelir dağılımında- ki anlatılmaz bozukluklar ülkeyi bölünme noktasına getırmiş, bu yolda yurtdışından sağlanan des- teklerle ulusumuz acılar çekmiş- tir. Şanlı ordumuzun ulusumuz- la el ele yiğit direnişi, ülkemizi bö- lünmenin eşiğinden döndûrmüş- tür. Yakın geçmişimizde de, gûnü- müzde de ülkemizi bölmek iste- yenler de, inançlann kör karanlı- ğına sûrûklemek isteyenler de de- mokrasiye, insan haklanna sığın- mışlardır. Ne acıdır ki, bir kısım entel de bu aymazlığın yanında yer al- mıştır. Genç kuşaldarın beyinleri, yo- baz eğitim kurumlannda, kurslar- da yıkanırken, sömürü, yoksulluk, bilgisizlık, insanlan radikal Is- lama itmiştir. Yobazlığı, irticayı savunan siyasal partilerin anlaşıl- maz biçimde oy almalan bun- dandır. Cumhuriyetimizin kuruluşu- nun 77. yıldönümünde yoksul- luk, açhk, gen kalmışlık, insan- larımızın dayanma suıırlannı zor- Iamaktadır. Böyle bir durumun varlığı Batı ülkelerinde sosyai patlamalara neden olurken, bi- zim ülkemizde herhangi bir şe- yin olmaması, insanlanmızm, Cumhunyete, devlete duydukla- n sevgiden, saygıdandır. Cumhuriyetimizin kuruluşu- nun 77. yıldönümünde, hukukun üstûn olduğu, sosyai adaletin ku- rulduğu, insan haklannın, demok- rasinin geçerli oldugû, kör inanç- lann yok edildiği bır Türkiye öz- lüyoruz. Ve Cumhuriyetimizin bu çağdaş ve aydınlık ilkeleri içerdi- ğini bir kez daha yüksek sesle yi- neliyoruz. Herkesi, Cumhuriyet il- kelerini yaşama geçirme ve yü- celtme yolundaki düşün çabası- na çağmyoruz. Kurtuluşun yolu çağdaş, laik eğitimdedir. Cumhuriyet ilkeleri- ne, Atatürkçü düşünceye bağlılık, kurtuluşun tek yoludur. Bu inanç- la Cumhuriyet Bayramımızı yü- rekten bir kez daha kutlayalım. Tam 9 ayrı Sony ev sineması paketi. Biri mutlaka sizin için... EVDE ZAMAN GEÇMMEYi SEVİYORUM i Aşk filmlerinı sevenlere 1. Mçmek: STT1-DE24S stiiDund ami, SA-VE315hopartorse«ı{5+1) ve WSFV10 hopatir a y ^ ı "Film seyretmek ciddf bir iştir" diyenlere Koftuğa gömülüp 4 fılm birden seyredenlere 2. aaçmek: SraOE245 sunord amf, DVP-S335 DVD oynatıcı, SA-VE315 h^jartfirsst (5*1) ve WS-FV10 hopariör aya& 3. aeçanak: STR-OE445 surmund amf, SA-VE505 hcpaiör sed (5^-1) ve WSfV10 hopariör ayağı Kottuğunu kımseye kaptırmayanlara 4. aeçanek: STR-DE445 sufround an*, DVP-S535 DVD oynaba, SA-VESOS hopatfr set (5+1) veWS-FV10hopatöraya# Tek başına film seyredenleı 5. weçenek: KV-29FX60DS 72 etaan Wega TV, STROE445 surround amS, DVP-S535 DVD oynata, SA-VE505hopafiötsetl(5t1) ve VV&FV10 hopariör ayag. Sevgilisıyle film seyredenlere SA-VE705 hopalfirsel (5+1) Bacaklannı uzatıp film seyredenlere 7. mçtntk STR-O894OS sunDund a n * DVP-S735 DVD oynata, SA-VE705 hoparifir seti (5f 1) Gerilim filmi sevenlere & saçaneic STR-O894ÛB surround arnü, DVP-S725DeDVDoynatıa SA-VE705hopartörse»(5*-1) ve WSfV10 hoparlor ayağı 4-5 Kişi bir araya gelip film seyredenlere 9.seçenek--DAV-S300kcmpleevsremapake6 DVOCD oynata, An*, Tunar DTS, Dofcy Dıgtel. DobH'rologoOCS ûnema StudoEX, 5 uydu hopariDr ve sutMoofer PENCERE Şeytan Aldı Götürdü, Satamadan Getini... - Banka ne işe yarar?.. - Banka paralan deve yapar.. - Ne demek o? - Birikimini bankaya yatıran yurttaş birsüre son- ra görür ki parası deve olmuş, boynuna birçan tak- mışlar, kervana katmışlar, bir eşek çekip götürü- yor. - Yurttaş ne yapar?.. - Parasını deve oJmuş görünce ne yapacagını şa- şınr, hafıf üşütüp kafayı yediğinden başlartekerle- me söylemeye... - Ne tekeriemesi? - Eveleme, develeme, devekuşu kovaJama, misk- ü anber, çeng-ü çember, deve deve tepeli, güde güde gitmeli, halkı soyup nitmeli, elbet kazı yotma- lı, canına okumalı, başındaki kırmızı fes, seni sev- dim sesini kes!.. - Sen ne diyorsun? Ben sana banka ne işe ya- rar diye sormuştum... - Banka gazete çıkarmaya yarar.. - Sonra?... - TV işletmeye yarar.. - Sonra?.. - Kıyılan gözetir... - Nasıl? - Kıyılanmızı korur. - Anlamadım?.. - Kıyı bankacılığı yapar, yurdumuzun sanal kıyı- lannda ofşor yelken açarak devesini güder, kerva- nını sürer, yurttaşlanmızın geceleri sabaha dek ya- lel okumalan için elinden geleni yapar... - Peki, devlet ne yapar?.. - Devlet bankacılık yapmamalıdır, devlet banka- cılığı kötüdür, mekruhtur... - Devlet ne yapmalıdır?.. - Devlet bankalan özelleştirmelidir... - Sonra?.. - Sonra yine devletteştirmelidir!.. -Yani? - önce özelleştırmeli, sonra el koyup devletleş- tirmeli, önce özelleştirmeli, sonra yine devletleş- tirmeli, önce özelleştirmeli, sonra yine devtetleş- tirmeli, önce özelleştirmeli, sonra yine devletleş- tirmeli... - OkJu mu bu?.. - Oldu!.. Her özelleştirmede devlet bankayı do- lu teslim etmeli, yeniden devletleştirirken de boş geri almalı!.. Bu Con Ahmet'in devr-i daim maki- nesi bankacılığı ihya edecektir. Banka reformu böy- le olmalı: Devlet bankayı özelleştirirken dolu tes- lim etmeli, yeniden geri alırken boş almalı, banka- yı dolu vermeti, boş geri almalı, bankayı özelleşti- rirken dolu vermeli, yeniden devletleştirirken boş almalı, dolu vermeli, boş almalı, dolu vermeli, boş almalı, dolu vermeli.. - Delırdin mi sen, be adam! - Üşüttüm!.. Beynim grip oldu, gripli kafamı ye- dim, doyamadım, birilerini daha yemek istryorum... - Bankacılık nasıl bir sektördür?.. - Bankacılık prenslerle yeğenlerin başını çektiği pariak bir sektördür. Ülkemizde bankacılık devlet bankalanyla biriikte devletin özelleştirdikten son- ra yeniden devtetteştirdigi bankaJardan oluşan güç- lü bir sektördür komutanım.. - Ulan, bu ne biçim iş?.. - Şeytan işi komutanım!... .L İSTANBUL S A N A T M U Z E S I V A K F I fSTANBÜL A R T M Ü S E U M POÜNDAT1ON Değerli Sanatçı ' • Sayın Prof. ADNAN ÇOKER'in karşılaştıgı tatsız olay hepimizi üzmüştür. Bütûn sanat ortamı adına olaya neden olan kişileri kınıyor, bir kez daha hocamıza saygılanmızı sunuyonız. ISTANBUL SANAT MÜZESİ VAKFI Hasfmn ddint Sııunpaşı İş Meritczi No 67/315 Btşıku? 80690 Isunbul Ttl 0212 227 15 20-227 38 35 Faı 0212 227 59 64 ORAL ÇAUŞLAR ve TOLGA ÇEUKin tarfışma yaratan araşîırması ERBAKAN FETHULLAH GÜLEN KAVGASI Saıd-ı Nursı'nin ölümunden günümüze tarikat ve cemaatlenn 40 yıiiık siyasi tarihi... Aynaç Mehmel KUTlUUft, Helcimoğiu İSMAİL, MeKme» Şevket EYGİ, Fehmi KORU, Yavuz BAHADIROĞIU, Rırçen ÇAWR, İyndl Fdih CEYIAN, Ferhat RARIŞ, İslam Yaşar, Faik fiUJUT, Prof Dr. Hüseyın HATB^İ, Kazım GÜl£ÇYÜZ, Sadık A1BAYRAK bu tarihi yorumlod.lar. SIFIR NOKTASIYAY1KIAKI Yerebatan Gjddesi Salkımsöğüt Sokak No- 7/2 Suhanahmet - ISTANBUL Tefefon:0 212 511 32 62 Fala: 212 527 03 99
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle