Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
31 EKİM2000SALI CUMHURİYET SAYFA
DIZI 17
AH ŞU O S M A N L I L A R -1 DEMİRTAŞ CEYHUN
Gerçekten, kitndir şu OsmaıJı?N e garp.. Türkçülük düşüncesini tarihimiz-
de ilk ker dizgeselleştirerek siyasal gündemi-
mize girdren ünlü sosyoloğumuz Ziya Gökalp
de, artık ner ne hikmetle ise, Türklüğü yücel-
tebilmek için Osmanlılığı yerin dibine batıra-
rak sözetaşlamaktadırneredeyse, "Türkçûlü-
ğün Esaslan" adlı ünlü yapıtmda.
Örneğn, Gökalp'e göre; "Türk tipinin her
şeyi güzfl, Osmanlı tipinin ise her şeyi çir-
kindir. Çünkü, Osmanlı tipi Türk kûltûrü-
ne ve ha^ahna zararlı olan emperyalizm sa-
hasına atılmış" ve "sınıf menfaatini milli
menfaatin üstünde" görüp, "kozmopolit" ol-
muştur.
Bu yüzden de, "tmparatorluğu idare eden"
kozmopolit Osmanlılan "millet-i hâkime (hâ-
kim millet), idare edilen Türkleri de "millet-i
mahkûme" (mahkûm millet) olarak görmek-
te ve TürkJerden sürekli "eşek Türkler" diye
söz etmektedirler. Türkler de, "köylerine res-
mi bir kişinin geldiğini duyduklan zaman 'Os-
manlı gelıyor' diye hemen kaçışmaktadır"lar
Yani, "Türkler ile Osmanlılar birbirlerini
sevmezlerdi" diye yazmaktadır Sayın Gökalp,
çok açık bir dille. (Türkçülüğün Esaslan, Baş-
bakanhk Kültür Yayını, Istanbul 1972, s. 38)
Oysa, bilindiği gibi kendisi de, "Türkçülü-
ğün Esaslan" adlı bu kitabının yayımlanma-
sından 5 yıl öncesine, 1918'lere İcadar, anaya-
sanın yeniden yürürlüğe girdirilmesini Sultan
II. Abdülhamid'e kabul ettirerek "tkinci Meş-
rutiyet" dönemini başlatmış "İttihad ve Te-
rakki" partisinin 1910 yılından beri "Mecüs-
i Umumi" üyesi ve 1912'den itibaren de "res-
mi ideoloğu" olan, Osmanlı Imparatorluğu'nun
önemli yöneticilerinden, yani "millet-i hâki-
me"den biri, tipik bir Osmanlı aydmıdır. Bu si-
yasal kimliğinden dolayı 1919 yılında tngiliz-
lerce tutuklanıp gönderildiği Malta sürgünün-
den de, Mustafa KemaPin devreye girmesi ve
Ankara Hükümeti'nin baskısıyla 1921 yılında
kurtulmuş ve 1923 yılında da Ankara Hüküme-
ti'nce önce Milli Eğitim Bakanhğı, Telifve Ter-
cüme Encümeni Başkanhğı'na getınlmış. ha-
ziran ayında yapılan seçimlerde Diyarbakır
milletvekili olmuştur.
Sürgünden döndükten sonra da hemen kale-
me ahp 30 Ekim 1922 tarihli Küçük Mec-
mua'da yayımladığı, "Gazi Paşa Hazretle-
ri'ne"/"lkinci tstida" başhklı şiirinde, "Ga-
zi Paşa, gerçi fazla yonıldun/îhrimâl ki ra-
hata da muhtaçsın.../Lâkin Türk'ün tılsımı-
nı sen buldun/lksir gibi bu millete ilaçsın...",
"Sen yalnız bir büyük insan değilsin;/Sende
saklı nice meçhûl kuvvetler../\alnız dâhi ve
kahraman değiIsin/Hep sendedir bize mev-
hub nusretler (bağışlanmış Tann yardımla-
n)" gibisinden dörtlükler düşürdüğü göz önün-
de tutulacak olursa, doğrusu, Osmanlılan bir an-
da bu denli aşağılamasında, gene Mustafa Ke-
mal'e verilmiş, Osmanlılann deyimiyle bir "rüş-
vet-i kelam" kokusu almamak da olanaksızdir
galiba.
Ancak, Cumhuriyet'in ilanından sonra, ar-
tık Türkü yere göğe sığdıramazken, Osmanlı-
ya ver yansın eden Osmanlı aydını da, yalnız
Ziya Gökalp olmamıştır kuşkusuz.
Çünkü, bilindiği gibi, ola ki bu ünlü Türkçü-
lerin etkisinde kalarak biraz da, Anadolu'da bir
"ulus devleti" kurma düşleriyle Samsun'a ayak
basan Mustafa Kemal, büyük bir olasılıkla, bu
düşüncesini, daha 'Ey Türkler!.." diye söze
başlar başlamaz, kendisini karşılayan coşkulu
kalabalıklann, "Estağfurullah Efendim!.. Si-
zin Türk dediklerinizden olsa olsa biraz Hay-
mana taraflannda vardır!" diyerek tepkı gös-
terdiklerini görünce galiba daha Amasya'ya
varmadan hemen değiştirmiş ve artık bir "ulus
devleti" değil, "Anadolu'da yeni bir ulus ya-
ratmak için" devlet kurmaya karar vermiştir,
bizce de hiç kuşku yok ki...
Topu topu üç dört yıl gibi kısa bir süre içinde
de, önce "aksi takdirde bazı kafalar koparıla-
caktır" diyerek önerdiği "hilafet ile saltanatın
aynlması ve saltanatın kaldınlması" karannın,
ardından "Yann ilan edeceğiz" diye buyurdu-
ğu "Cumhuriyet'in", Meclis'te sanklı millet-
vekillerinin de "Yaşasın Cumhuriyet!" çığlık-
lan arasında "oybirüği"ıle kabul edilmeleriyle,
gerçekten "Anadolu'da ulus yaratacak yeni bir
devletin kurulduğunu" gören nice kişi, anım-
sanacağı gibi, derhal yeni devletten yana olup,
Türklüğe övgüler düzerken Osmanlılık için de ar-
tık neler dememişlerdir, neler...
Kuşkusuz, Cumhuriyetin ilk yıllannda Osman-
lüığa ver yansın etmiş bu insanlann hepsi de Os-
manlı uyruğu olarak doğmuş, kimi ulema, ki-
mi münevver Osmanlı vatandaşlandır. Yani ki-
mi medresede, kimi mektepte, ama hepsi de
sabah akşam "Padişahım Çok Yaşa!.." diye ba-
ğırarak, besmele çekip, kelime-i tevhid ya da
tekbir getirerek, elifba öğrenerek, Kur- an oku-
yarak eğitimini tamamlayıp, asker veya sivil
önemli görevlere gelmiş kişilerdir.
Fakat ilginçtir, gerek bu kişilerden bazılan, ge-
rekse yönetimin bütünüyle bu kişilerde olduğu
CHP tek parti iktidan döneminde, Osmanlıyı çok
iyi bildikleri kuşkusuz bu insanlardan, eskılerin
deyimiyle "feyz alarak" yetişmiş ilk dönem
Cumhuriyet aydınlannm çoğu, daha 195O'de DP
ile iktidara gelir gelmez, belki Türklüğü aşağı-
lamaya hemen cesaret edememişlerdir ama. Os-
manlılığı onlara inat göklere çıkarma yanşına
girişmişlerdir sanki, gene anımsanacağı gibi.
SÜRECEK
İdamlar, 312. Madde
Prof. Dr. SEBATİÖZDEMİR
Her eylül ayı geldiğinde özel-
likle liboş yazar takımı Yassı-
ada mahkemeleri ve hukuku
hakkında köşelerinde yazılar
döşenirier. 8u yazılarda Adnan
Menderes, Hasan Polatkan
ve Fatin Rüştü Zorlu'nun
idamlarıyla sonuçlanan mah-
kemelerin nasıl bir hukuksuz-
luk örneği olduğu vurguianır.
Ama hiçbir zaman nedense
Demokrat Parti'nin devri ikti-
dannın icraatlanndan hiç bah-
sedilmez ve adım adım nasıl
27 Mayıs'a gelindiği irdelen-
mez. Ben burada on yıllık kar-
şı-devrimci DP iktidannın yap-
tıklannı tekrarsaymayacağım.
Istenilirse konu hakkında Sa-
yın Alev Coşkun'un 2.6.2000
tarihli Cumhuriyet gazetesin-
de yayımlanan "40. Yıldönü-
münde 27 Mayıs ve Anlamı"
başlıklı özlü yazısı okunabilir.
27 Mayıs Devrimi'ni savunan
herkesin ortak bir özelliği var-
dır ki o da idamlann olmama-
sıydı. Bu hem toplumda aça-
cağı yaralar yönünden hem
devrimin üstünde bir leke ola-
rak kalacağından hem de ge-
rekse bırakınız hak edip et-
mediklerini, zaten idamın çağ-
dışı bir uygulama olması ne-
deniyledir. Tüm bunların yani
sıra bu idamlann sağ partiler
ve politikacılar tarafından yıl-
larca nasıl bir politik malze-
me olarak kullanıldığı ve nasıl
iğrenç bir şekilde sömürüldü-
ğü de "gerçekte" ayn bir ya-
zı konusudur.
Ancak her mayıs ayı geldi-
ğinde 27 Mayıs Devrimi'ne sa-
taşan ya da her eylül ayı gel-
dığinde idamlar hakkında ağıt-
lar yakan bu yazarlar neden-
se 12 Mart dönemi ve huku-
ku hakkında pek bir şeyden
bahsetmezler. O dönemde ni-
ce insanın sudan sebepleıie
toplanıp hapishanelere tıkıl-
dığı ya da cumhuriyet tarihi-
nin 33 Kurşun'dan (Muğlalı
olayı) sonra gerçekleştirilen
ikinci toplu yargısız infazı olan
Kızıldere olayı hakkında da
hiç yazmazlar. O günlerin sı-
kıyönerim koşuHannda o genç-
lerin Ingilizleri kaçırdıktan son-
ra nasıl olup da -nerdeyse el-
lerini kollannı sallayarak- Kızıl-
dere'ye kadar ulaştıklarını ir-
delemezler. Ve arkasından De-
niz Gezmiş, Yusuf Aslan ve
Hüseyin Inan'ın nasıl bir hu-
kuksuzluk örneğiyle yargıla-
nıp idama mahkûm edildikle-
rini; yani 12 Mart hukukunu
hiç eleştirmezler. Hâlâ hatırla-
dıkça bugün bile utanç duy-
duğum, TBMM'deki oylama-
larda beni ve sözde milleti
tsmsil eden milletvekilleri ve
senatörler (üçe üç intikam he-
sabıyla) üstelik Anayasa Mah-
kemesi'nin iptal ettiği idam
kanunlarına hiç utanmadan,
sıkılmadan ya da çocuklanna
nasıl bir miras bırakacaklarını
düşünmeden ikinci kez olur
dedilen yani ölüm dediler(Ha-
trlanacağı üzere daha sonra
dam kararlarını veren askeri
rnahkemenin başkanı Ali El-
verdi AP'den, savcısı Baki
Tuğ ise ANAP'tan Meclis'e
gönderilerek ödüllendirildiler).
Ancak o idamlann ve Kızılde-
re'nin daha sonra ülkeyi nasıl
bir kaosa ve çözümsüzlüğe;
yani adım adım 12 Eylü'e gö-
türdüğünün hesabını da yap-
madı bu yazariar.
Ancak 12 Eylül dönemi hak-
kında bugüne kadar dişe dc-
•ktmtır biryazı yazmadıkten-gi- -
bi, bu yazarlann köşelerinde
darbeci generallere nasıl yağ
çektiklerini ben unutmadım.
Unutmadığım bir şey daha var,
bu yazarlar darbenin hemen
ardından dosyası Yargıtay'da
görülmemiş ve 18 yaşını bile
dotdurmamış genci idam seh-
pasına gönderen 12 Eylül hu-
kuku hakkında da tek satır et-
mediler. Bu dönemde nice in-
sanın hapishanelere atıldığı,
işkencelerden geçirildiği ve
hukuk-dışı yollaria yargılandı-
ğından da bahsetmediler. On-
lar için varsa yoksa Yassıada
hukuku çünkü. 12 Mart ve 12
Eylül hukuku hakkında şöyle
aklı başında bir yazılarını da-
ha okumadım. Tüm bunlann
yani sıra 12 EylüPden sonra va
ANAP iktidarları döneminde
iyice palazlanan siyasetçi-maf-
ya-çete ilişkileri konusunda
da zaten bir şey yazmalannı hiç
beklemedim.
Şimdi geldik şu ünlü 312.
maddeye. Bu yazarlar bu mad-
denin hukuksuzluğundan baş-
layarak hep biriikte demokra-
si, insan haklan, düşünce öz-
güriüğü gibi evrensel değer-
lerden söz ediyoriar. Neden?
Erbakan hocalan mahkûm ol-
du ya bu maddeden.. tüm ba-
ğırtılan bundan. Günaydın. Da-
ha önceleri nerelerdeydiniz?
Doç. Dr. Ismail Beşikçi öm-
rünü hapiste geçiriyor. Prof.
Dr. Yalçın Küçük, Eşber Yağ-
murdereli ve daha nice ay-
dın, yazar vegazeteci, "düşün-
ceyi ifade etme suçlusu" ola-
rak içerde çürüyorlar.
Ancak bu yazariar bugüne
kadar bundan da hiç bahset-
mediler. Tabii ki etmezter. Çün-
kü bu içerdekiler hiçbir zaman
"O rektörlerki başörtülü kızla-
nmıza selam duracakSar," 'Kan-
lı mı gelecek kansız mı gele-
cek" ya da "Refah'a oy ver-
meyen Müslüman değildir" tü-
ründen demeçler vermediler
de ondan.
Bu ülkede artık politikacı,
başbakan ya da cumhurbaş-
kanı olarak Süleyman Demi-
rel yoktur. Ülke artık Erba-
kan'dan da kurtulmuştur ve
kurtulacağı daha nice 'sözde'
lideri vardır. Hiç uğraşmayın;
bu ülke her şeye rağmen siz-
lerin anladığı şekilde değil, ha-
kettiği gerçek hukuk devleti-
ne ve yöneticilerine kavuşa-
caktır.
Dip Not Geçenlerde "Öza-
lizm" sözcüğünün sözlüğe
girmesi önerildi. Hiç gerek yok.
Çünkü, özal'ın Türkçemize
çoktan hediye ettiği 'liboş,' 'li-
boşluk', ve 'liboşizm' gibi söz-
cükler var zaten artık.
HAYVANLAR ISMAIL GÜLGEÇ igulgec(ayahoo.com
ÇtZGlLİK KÂMÎL MASARACI
HARBİ SEMÎH POROY semihporoyia yahoo.com
TARlHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 31 Ekim
VALBNTINO KADINLARI BUrULUYOR..
132t 'O£ BUGÜN, ÜNLÜ SİMEM4 OniMCUSU &UPOLPH
fJLSA/r/A/O'MVA/ ÇB/'KDİĞi 'fEYH
11
FtLMIUİN
G/f£t£/e ÖHÜA/OE V2UK KUY&UKLA/t OLUÇTUR-
OUSU HAg£&(,BArf BAS/M/NBA Y£& ALMlŞr/.
8 YfL ONCe tr/ILYA 'OJ/V /IMEJZİKI'y'A &ÖÇM£M
OLA&tK S£L£N &0DOLF Pİ VALENrtNA D'AM-
TONGuEUA, 8AHÇIVANUK yAPASiCEN S(N£AMYA
GEÇM/'Ç, ADlMI OA HvpOtPH K4C£A/rwO SiÇt-
MİOE O £ 6 ş R i i
ET*:t 8/£A<Afi/ OYUNCU, YALA/fZCA 7 YfL Sl-
.ff*r<4SrA/4 A>4/efYA/ SÜYÜK ÜfJ
. ÖYLf Ad, Sf YAÇtHDA AA/P£ /C4-
Ö Ü / £ / G
ANKARA 22. İCRA DAİRESİ'NDEN GAYRlMENKULÜN AÇIK ARTTIRMA İLANI
DosyaNo: 2000/319
Satılmasınakarar verilen gavrimenkuJûn cinsi, kıymetL adedi, evsafı: Ankara, Mamak ılçesi, Balkiraz Mahallesı'nde, Huıi Sokağı, 33 ka-
pı numarah Pınar Apartmanı'nın bulunduğu yere rastlayan ve imann 6602 ada, 7. parselini teşkil eden 820 m2 miktanndaki kargir apartmanın
50/820 arsa paylı 1. bodrum kat 18 numarah, 35 m2 kullanım alanlı dükkân vasıfh taşınmaz bir borç nedeniyle açık arttırma suretıyle satılacak-
tır. Geniş evsafi dosyada mecvut bilirkişi raporunda açıklanmış olup işbu ilan borçlu Ahmet oğlu Cafer Aygar adına satış ilanı tebliği yerine ka-
ım olmak üzere de ılan olunur.
Takdir edUen kıymeti: 7.000. 000.000.-TL %17 KDV alıcıya aittir.
Saüş şartlan: 1- Satış, 8.1.2001 günü saat 15.50'den 16.00'ya kadar Adliye mezat saionunda açık arttırma suretiyle yapılacaktır. Bu arttır-
mada tahmin edilen kıymetin yüzde 75'ini ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacaklan mecmuunu ve satış masraflannı geçmek şartı ile ihale olunur.
Böyle bir bedelle alıcı çıkmazsa, en çok arttııanın taahhüdü baki kalmak şartıyla 18.1.2001 günü, aynı yerde, aynı saatte ikinci arttınnaya çıka-
nlacaktır Bu arttırmada da bu miktar elde edilememişse gayrimenkul en çok arttıranın taahhüdü saklı kalmak üzere arttınna ılanında gösterilen
müddet sonunda en çok arftırana ihale edilecektir. Şu kadar ki arttırma bedelinin malın tahmin edilen kıymetinin yüzde 40'ını bulması ve satış
isteyenin alacağına rüçhanı olan alacaklann toplamuıdan fazla olması ve bundan başka paraya çevirme ve paylaştırma masraflannı geçmesi la-
zımdır. Böyle fazla bedelle alıcı çıkmazsa satış talebi düşecektir. 2- Arttırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen kıymetin yüzde 20'si nispetin-
de pey akçesi veya bu miktar kadar milli bir bankanın teminat mektubunu vermeleri Iazımdır. Satış, peşin para iledir, alıcı istedığinde 20 günü
geçmemek üzere mehil verilebilir. Tellaliye resmi, ihale pulu, 1/2 tapu harcı ve masraflan alıcıya aittir. Birikmiş vergiler satış bedelinden öde-
nir. 3- Ipotek sahibi alacaklılarla diğer ilgililerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklannı hususiyle faiz ve masrafa dair olan iddialannı dayana-
ğı belgeleri ile on beş gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır. Aksi takdirde haklan tapu siciîi ile sabit olmadıkça paylaşmadan hariç bırakı-
lacaklardır. 4- Öıaleye katılıp daha sonra ihale bedelini yatırmamak suretiyle ihalenin feshine sebep olan tüm alıcılar ve kefilleri, tekJif ettikleri
bedel ile son ihale bedelı arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve aynca temerriit faizinden müteselsilen mesul olacaklardır. İhale farkı ve te-
merrüt faizi aynca hükme hacet kalmaksızın dairemizce tahsıl olunacak, bu fark, varsa öncelikle teminat bedelinden alınacaktır. 5- Şartname,
ilan tarihinden itibaren herkesin görebihnesi için dairede açık olup masrafı verildiği takdirde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir. 6- Satışa
iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecarmı kabul etmiş sayılacaklan, başkaca bilgi almak isteyenlerin 2000/319 szyılı dosya numa-
rasıyla müdürlüğümüze başvurmalan ilan olunur. 17.10.2000
(*) llgılıler tabınne inifak hakkı sahıplen de dahildir. Basın: 51661
GÖRÜŞ
NEBİ CEYLAN
Umudumuz Eğitim \
Insanlığın, önemini tartışmadığı gerçeklerden bi-'-
ridir eğitim. Hem ulusal kültürlerin, hem dinlerin,^
hem bilimin benimsediği belli başlı kavramların"
başında gelir. Zaman zaman fetiş haline getirilipl
'ikrah edilen' kişiler gibi gelgeç değildir hep umut-,
tur. J
Eğitim; yetiştirme ve geliştirmedir. Yeni kuşak-n
ların, toplum yaşayışında yerlerini almaları içirn
gerekli bilgi, beceri ve anlayışları elde etmeleri-j
ne, kişiliklerini geliştirmelerine yardım etmedir;
terbiyedir. Bu anlamlarda, açıkça söylenmesine-'ı
gerek olmayan, bir olumluya yöneltme özelliğiy
vardır. Yani, kötü amaçlara yönelik bir yetiştirme^
eylemine eğitim denilemez. Öylelerinin başka bir1
adı olmalıdır, yoksa da bulunmalıdır o kötü adlani \
Azdırma, saptırma, yozlaştırma... gibi. . '•
lleriye dönük olmayan, kişiliği geliştirmeyen'j
uğraşlar da eğitim değildir. Dolayısıyla, eğitim il-j
kesi, 'Bilimi mürşit (yol gösterici) saymak' olma-,
lıdır. Biz, bu çizgide olmayan etkinlikleri -neredejj
olursa olsun, kim tarafından uygulanırsa uygulan-^
sın- eğitimden saymayız.
Uygar ülkelerin tümünde olduğu gibi bizde de'
eğitim, devletin üstlendiği anayasal bir konudur.->
Bu nedenle, son yıllarda özel sektörün de el at--'
tığı bu alanda patron, hep devlettir. llkeleri sap-s
tayan; yöntemleri, kuralları belirieyen, izinler ve--
ren veya vermeyen, denetleyen... Hep, devlettir.5
Devlet, eğitimde başarılı mıdır? Tek sözcükleı
yanıtlamayalım bu soruyu. Nereden nereye gel-u
diğimize, nereye gelmemiz gerektiğine bakalım.u
Ekonomikdurumumuzabakalım. Siyasal varlığı-i
mıza; ulusal gelirimize ve bunu nasıl bölüştüğü-n
müze bakalım. Birliğimize, geçimimize, dirlik ve*
düzenimize bakalım. Caddemize, parkımıza; tar-'
lamıza, ormanımıza; hapishanelere, suçluiara.)
güçlülere bakalım. Kısacası, kendimizi dünden bu-^
güne bir gözden geçirelim. ^
Yoruma ne hacet?
Iki yakası bir araya gelmiyor eğitimin. Nüfus
?
hızla artıyor; genç nüfusa eğitim hizmetleri yet-'
miyor. Bu kadar hızla artan nüfusa neyi eksiksiz,,
kaliteli ve zamanında sunabilirsiniz ki, eğitimi su-
N
nabilesiniz. Bir de düzen zaten bozuksa: Dış borç-^
ları, enerji bunalımını, işsizliği, ulusal gelirin pay-
laşımındaki tehlikeli uçurumu, malı götürmek g\-\
bi bir felsefenin toplumsal bir isteriye dönüşen yük-
selişini, toplumu ayakta tutan değerlerin müthiş'
1
erozyonunu... (Bunlan sayarken beni bir sıkıntı ba-''
sıyor; saymaktan vazgeçiyorum.) Hangi birini çö-'
zebildik? Kötüsü, hepsi birbiriyle iç içebiryumak'
bunların, hiçbirini ötekinden ayırıp da çözmek
1
mümkün değil. Daha da kötüsü, bu gerçekleri gör-
J
meyi ve göstermeyi dokunulmaz kılan toplumsal.
kara büyü! "Bunlan ancak büyüklerimiz bilir, ko—
nuşurvemutlaka çözer" afyonunun rahatlığı! Kim-^
se bu büyüklerimiz?..
Karmaşık değil, karmakarışık toplumsal sorun-
larımızdan biri eğitim. Çok özel ve derin sorunla--
rı var: Öğretmen, bina, donanım, müfredat, kitap.s
araç, ulaşım...
Ve zihniyet. tii D
Amaç, yani. -•< M
Yani; mürşit, bilim mi? Işte o. :«
Kurtuluş Savaşı'nın ölüm kalım günlerinde bi-c
le öğretmenlerle, eğitimle ilgilenmekten vazgeç-*
meyen Mustafa Kemal'in eğitimden anladığı ve^
beklediği ile bızim uygulamalarımıztutuyorsa bir-^
birini, bir şeylerin çözümü daima mümkündürf
ben umudumu yitinmem.
c
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
SOLDAN SAĞA:
1/Şekeriağız-
da küçük kü-
çük ısırarak
içilen çay. 2/
tspanyolların
sevinç ünle-
mi... Macaris-
tan'daüretilen
ünlübirşarap. "
3/ Bir tür yeşil
meşe çalısı...
Uzaklıkanlat-
makta kullanı-
lan söz. 4/ Bir
spor takımının gözde
oyuncusu...Topragıka-
zıp siper yapmak. 5/ 2
Küba kökenli bir dans 3
ve müzik... Yiyecek 4
bulamayan, yoksul
kimse. 6/Dogu Anado-
lu'da bir göl. 7/ însan
bedeni çevresindeki
manyetik alan... Hin- ^
dıstan'da büyük toprak 9
sahibi prenslere verilen san. 8/ Dalgakıranla yapılmı|'
Iiman. 9/ Futbolda hedefe doğru yapılan vuruş... Af>'
rika'da yaşayan, bacaklan beyaz çizgili bir hayvan. ^
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Halterde iki yanşma nlriinden biri (Diğeri silkme)^/
2/Hasankeyf'i sularaltındabırakacakolanbaraj... Is-
tek, arzu. 3/ Deriden sızan sıvı... Sıkıntı veren, hoş-f
lanılmayan şeyler ya da kimseler için kullanılan bü
5
"
sövgü sözü. 4/ Davranışı kaba, sert ve gönül kıncı olan.p
5/ Sac üstünde pışen yufkayı çevirmeye yarayan yasy
sı aygıt... Bir nota. 6/ Dinlenmek için çalışmaya ara^
verme... Bir mey\e. 7/ "Behiç —": Çizerimiz... Bir
yükün yukanya kaldınlmasını sağlayan araç. 8/ "Nu«
rullah —": Yazanmız... Giysinın, küçük şeyler koy-.
maya yarayan bölümü. 9/ Türk halk şiirinde kısa div
zelere verilen ad... Içki dağıtan kimse. q
b
FATİH 4. SULH HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
Esas No: 2000/475 Karar No: 2000/840
Mahkememizden verilen 19.10.2000 tarih ve
2000/475 Esas, 2000/840 karar no'lu karar ile Ga-
ziantep, Şahinbey, Tesahcı cilt: 117, Hane: 19'da
nüfusa kayıtlı bulunan Mustafa ve Zeynep kızı
1317 doğumlu Hamka Öztekin'e aynı yerde nüfu-
sa kayıtlı bulunan oğlu, 193 7 doğumlu Doğan Öz-
tekin vasi tayin edilmiştir.
İlan olunur. Basın: 61182
Biryürek de
sizin katkımzla çarpsın!
TÜRK KALP VAKFI
19 Mayıs Cd No- 8 Şışli/İSTANBUL
Tel: (0 212) 212 07 07 (pbx) Fate: (0 212) 212 68 35