Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 28 EKİM 2000 CUMARTESİ
8 HABERLEREV DEVAMI
URKIYE
Istanbul
Edirne
_Y 16 Sinop Y 20 Adana PB 25
PB 14 Samsun PB 20 Mersin PB 23
Kocaeli
Çanakkale Y 16
Izrnir Y 19
Trabzon PB 19 Diyartoakır B
Giresun PB 19 Şanlıurfa B 21
Ankara PB 16 Mardin B 19
Manisa
Aydın
Y 16 Eskişehir Y 13 Siirt B 19
Oenizli
Y 1 8 Konya Y 15 Hakkâri PB 12
Y 17 Sıvas PB 16 Van PB 12
Zonguldak Y 15 Antalya Y 22 Kars PB 12
Marmara'nın güne ve
doğusu, Ege, Batı Ka-
radeniz, iç Anadolu'-
nun batısı ile Batı Akde-
niz sağanak yağışlı.
öteki yerier az bulutlu
geçecek. Hava stcaklı-
ğı batıda azalacak, do-
ğuda öeğişmeyecek.
Rüzgâr güney ve bab
yönterden hafif ara sra
orta yağış anında yer y-
er kuvvetii olarak ese-
cek.
Oslo
Helsinki
Stockholm
Londra
Amsterdam
Brüksel
Paris
Bonn
Y
Y
Y
Y
Y
Y
PB
PB
5
7
8
17
15
15
18
16
Beriin PB 16
Budapeşte PB 12
Madrid PB 22
Viyana B 15
Belgrad PB 14
Sofya Y 12
Roma PB 20
Atina Y 20
Münih PB 17 Zürih B 18 Şam
Moskova
Aşkabat
Astana
Taşkent
Bakû
Bişkek
Tiflis
Kahire
PB
B
B
B
Y
B
PB
B
6
21
2
20
19
16
18
26
B 22
Açık Bulutlu k
Ç<* bulutlu fc Yağmuriu Kariı Gok gûrüftao
* 9
GUNCELcÜNEYT ARCAYÜREK
• Baştarafı 1. Sayfada
Ama? Evet, dostane görüşme "iş görüşmesine"
dönüşürtce Yunan Başbakanı Yunanlığını, Türk Baş-
bakanı da Türklüğünü anımsayacak ve.. Başbakan
Ecevit'in anlatımıyla:
"Türkiye uzlaşma arayan, Yunanistan ise kaçan bir
ülke konumunda" olacak.
Kısacası sonuç; Avrupa Biriiği'nin Türkiye ile ilgi-
li Katılım Ortaklığı Belgesi son biçimini alıncaya ka-
dar, kuşku olmasın Yunanistan'ın gerçek çehresini
çizen öne sürdüğü koşullarda bir kınlma olmayacak!
Zira Ecevit, Yunan Başbakanı Simitis'le yaptığı
"dostane" görüşmenin temel öğelerini durağan, a-
ma gerçeğin altını çizen bir üslupla duyurdu:
Ecevit: "Ege ve kıt'a sorvnunu çözmek için bü-
tün kıyıdaş Cılkelerin sonınu çözmekte kullandığı
yöntemi, iki ülke arasında diyaloğu canlandıralım."
Simitis: "Ege sonınu yoktur. Kıt'a sahanlığı soru-
nu vardır. Bunun da çözümleri LaheyAdaht Diva-
nı'dır."
Görünen şu: Dostluk gösterilerine karşın; Atina'nın
Ecevit'e bir kez daha yinelediği "politikaiar, 8 Ka-
sım'dan sonra da sürecek.
Başbakan'a göre; Yunanistan, "Türkiye ile ilişki-
lerini bir ölçünün ötesine götürme konusunda çe-
kingen".
Atina ile deprem sonrası başlayan yakınlaşma, i-
ki ülke arasında savaş olasıhğını gündeme getiren
"dalaşmalan" ortadan kaldırdı.
Ama, Yunanistan ne ezeli Kıbns politikasından ne
de Lahey dayatmasından vazgeçti.
Türkiye'nin AB ile müzakerelere yumuşak koşul-
larda geçmesini engellemeye çalışıyor.
Belgede Ege ve Kıbns sorunlanna Helsinki'de
açıklandığı kadanyla değinilmesine bile karşı çıkıyor.
Asıl önemli olan; Atina'nın yoğunlaştırdığı baskı-
ya, AB yöneticilerinin ne ölçüde karşı koyacağı.
Ama Atina; Ege ve Kıbns sorunuyla yetinmiyor. Bir
başka konuyu gündeme getiriyor Azınlıklar!
Atina'ya gezi niye?
"Komşu", azınlık konusunun katılım belgesinde
yer almasını isterken acaba nereden destek alıyor?
Ola ki "Kuzey'den. ömeğin Isveç gibi ülkelerden.
Oysa bu istek Türkiye'nin üniter devlet niteliğini
ortadan kaldırmaya yönelik, asla kabul edemeyece-
ği bir istek!
Bütün bu gelişmeler yaşanır, özellikle Başbakan
Ecevit, Simitis'te diyalog isteklerimize en ufak bir
yaklaşım olmadığını açıklarken; AB'den sorumlu
Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz, Türk-Yunan İş
Konseyi toplantısını bahane ederek 2 Kasım'da Ati-
na'ya gidiyor.
Orada, Başbakan Simitis'le, belki de Cumhurbaş-
kanı ile görüşecek.
Simitis'in, Başbakan Ecevit'e söylediğinin dışın-
da Mesut Yılmaz'a yumuşak yeni bir yüz göstere-
ceği düşünülebilir mi?
Mesut Yılmaz'ın Atina'yı izlediği politikalardan
vazgeçireceğine olasılık tanıyabilir misiniz?
Ama pekala başka gelişmelerden kimi sonuçlarçı-
karabilirsiniz.
ANAP'ın hükümet içinde hükümeti eteştiren tutu-
mu bir süredir dikkat çekiyor. Geçen hafta ANAP
grubunda Kamran Inan'la Mehmet Ali Irtemçe-
llk, Ecevit'le Ismail Cem'ı eleştirdi. Hattagörüşme-
ler, ANAP'ın dış politika konulannda TBMM'de bir
genel görüşme açmasına kadar uzandı.
Yılmaz da "arkadaşlannın hassasiyetine katıldığı-
nı" belirtti.
Bu saptamalar, bir muhalefet partisine ait değil.
Hükümet ortağı ANAPtan geliyor.
Kuşkusuz çeşitli yorumlar öne çıktı. Yılmaz aca-
ba Dişişleri'ni mi istiyorya da hükümetten savaşarak
çekilmeyi mi tasariıyor?
Evet, ANAP ko vadis?
Resim dersinde
'nü'baskutı
• Baştarafı 1. Sayfada
n attı.
Geçen yıl da benzer
bir baskının yapıldığı
Gazi Üniversitesi'nde
resim-iş bölümü öğren-
cileri güvenlikleri olma-
dığı gerekçesiyle dersle-
re girmeyeceklerini be-
lirtirken dekanlık soruş-
turma başlattı. Dekan
Yardımcısı Prof. Dr.
Mustafa Safran, dersi
basan öğrencilerin adla-
nnı belirlemeye başla-
dıkJannı, bu öğrencileri
"eğitim-öğretimi'' kesin-
tiye uğramklan gerekçe-
siyle 6 ay okuldan uzak-
laştıracaklannı söyledı.
Gazi Üniversitesi'nde,
bilim ve sanat hiçe sayı-
larak nü model eşliğinde
yağlıboya resim çalışan
öğrencilerin bulunduğu
atölye basıldı. Türk-ts-
lam sentezci görüşte bu-
lunan 9 öğrenci, Islam
diniyle bağdaşmadıgım
öne sûrdükleri dersin ya-
pılmasına izin vermeye-
ceklerini belirtti.
Öğretim üyesi ve öğ-
recileri zorla atölyeden
çıkaran sağ tandanslı öğ-
renciler, bu dersin yapıl-
masını onaylamadıklar-
nı söylediler. Resim bö-
lümü öğretim üyesi ve
öğrencileri can güven-
liklerini sağlamak için
atölyeyi terk etmek zo-
runda kaldı. Resim-iş
bölümü öğrencileri, "21.
yüzyıla girerken Anka-
ra'nın merkezindeki bir
üniversitede böyle bir
olayın yaşanamayacağı-
nı beürterek dekanhğı
gereğini yapmaya" ça-
ğırdılar.
Dekan Yardımcısı
Prof.Dr. Mustafa Safran,
olaydan duyduğu üzün-
tüyü dile getirirken atöl-
yeyi basanlann, "taşra-
dan geien,taassupiçinde-
kisağgörüşlü öğrencfler"
olduğunu söyledi.
Sorumlu öğrencilerin
belirlenmeye başladığıru
kaydeden Safran, 10 gün
içinde soruşturmamn ta-
manlanacağını söyledi.
Safran, benzer bir olayın
geçen yıl da yaşandığına
dikkat çekerek "Ancak
sorumlu kbnse cezasuu
alır. Yapılan, künsenin
yamna kârkahnaz" dedi.
Atölyeyi basan öğren-
cilerin 6 ay okuldan
uzaklaştınlacağmı ve ad-
iarının resim-iş bölümü-
nün camekânlı kapısına
asılacağım söyleyen Saf-
ran, "Bundan daha etid-
K caydıncılık olamaz"
görüşünü savundu. Saf-
ran, üniversitede 4 yıldır
"nü modefli resim çahş-
ması yapdamadığı'' iddı-
asırun ise dogru olmadı-
ğmı söyledi.
Irticayla mücadele için6
12 yd eğitnn'
• Baştarafı 1. Sayfada
yönünde Bakanlar Kurulu'na
öneride bulunmayı kararlaştırdı.
MGK toplantısında, sözde Er-
meni soykınmı tasansının ABD
Temsilciler Meclisi'nin günde-
minden çıkanlmasımn ardından
meydana gelen gelişmeler masa-
ya yatınldı. Toplantıda, süren
operasyonlarla ilgili olarak kuru-
lu bilgilendiren îçişleri Bakanı
SadertinTantan, eski sahibi Yah-
va Murat Demird tarafından içi
boşaltılan Egebank'a yönelik
"Kasırga" operasyonu hakkında
da a>Tintılı bilgi sundu. MGK'nin
asker üyeleri çalışmalan için te-
şekkür ettüderi Tantan'dan, yol-
suzluklara kanşanlann devlet
içindeki bağlantılannın da ortaya
çıkanlmasını istediler. MGK irti-
cayla mücadelede gelinen nokta-
yı da değerlendirdiği toplantısm-
da, Başbakanlık tarafından ya-
yımlanan irticaya karşı mücade-
le durum stratejisi genelgelerinin
3 aylık uygulama sonuçlannı da
ele aldı. Genelgeler doğrultusun-
da kamu kurum ve kuruluşlann-
da oluşturulan komisyonlann
yaptığı çalışmalar hakkında ku-
rul üyelerine bilgi verildi. Kuru-
lun askeri kanadı tarafından ha-
zn-lanan bir raporun da ele aluıdı-
ğı toplantıda, irticayla mücadele-
nin ödün verilmeksizin yürütül-
mesi konusundaki kararlılık yeru-
den vurgulandı.
Alman bilgiye göre, kurula su-
nulan raporda ana hatlanyla şu
noktalann alü çizildi:
• trticai eylemlerle ilgili soruş-
turmalarda Toplantı ve Gösteri
Yürüyüşleri Yasası değil, Türk
Ceza Yasası'mn hükümleri uygu-
lansın.
• Mülki idare amirlerine vakıf-
lar hakkında dava açma yetkisi
verilsin.
• trticai ve bölücü faaliyetlere
kanştıklan gerekçesiyle İcapatı-
lan derneklerin cezalan ertelen-
mesin. Derneklerin kapatılması-
na neden olan yöneticilerin bir
daha bu tür görevler almalan en-
gellensin.
• Maliye Bakanlığı, irtica ile
mücadele kapsamında denetün-
lerini tek merkezden yürütsün.
• Zorunlu eğitim 12 yüa çıka-
nlsın.
• îmam-hatiplere kız öğrenci
alınmasın. Imarn-hatip okullan,
din adamı yetiştiren meslek lise-
lerine dönüştürülsün.
• Vakıflann iletişim bürolan
açması engellensin.
• Dershanelerin milli eğitim
müdürlükJenne bildirihnesi zo-
runlu hale getirilsin.
• Diyanet Işleri Başkanlığı ir-
tica ile mücadele edecek konsept
içinde yapılandınlsın.
• Din Işleri Yüksek Kurulu da
irticayla mücadele anlayışı çerçe-
vesinde yenilensin.
• Rektörler irticai faaliyetlere
ödün vermeyecek bilim adamla-
n arasmdan seçilsin.
• Türban yasağmdan ödün ve-
rilmesin.
• trticai sermayenin kayıt dışı
kaynaklanrun ülkeye girişi konu-
sunda önlemler arrhnlsm. Güm-
rük Müsteşarlığı bu konudaki ça-
lışmalannı yoğunlaştırsm.
• SPK, irticai faaliyetlerde bu-
lunan firmalan daha sıkı denetle-
meli.
Toplantıda, son olünpiyat
oyunlannda güreş daluıda yaşa-
nanlar ışığında, bazı spor federas-
yonlanndaki irticai yapılanma da
ele alındı. Kurulun asker kanadı
konuyla ilgili rahatsızlığını vur-
gularken gerici kadrolaşmalann
önlenmesi için geniş kapsamlı bir
çalışma yapılmasını istedi. trticai
faaliyetlere kanşan memurlann
kamudan ihracmm kolaylaştınl-
ması için gereken yasal düzenle-
menin yapılmasınm önemine dik-
kat çeken kurulun asker kanadı,
bakanlıklarda gerici personele
ilişkin tarama yapılmasını, belir-
lenen memurlann zaman yitiril-
meden ihraç edilerek haklannda
yasal işlem başlatıbnasmı istedi.
AşireÜer ön plana çıkıyor
ÖZCANGÜNEŞ
ŞANLIURFA- Güney-
doğu'daki pamuk destekle-
me primi yolsuzluklannda,
bölgede siyasi güce de sahip
aşıretler ön plana çıkıyor.
Çoğu zaman kamu görevli-
lerini tehdit eden çete üye-
lerinin, trilyonlarca liralık
vurgunu gerçekleştirebil-
mek için, şeriatçı holdingler
gibi bankalar arası kurye
kullandıklan, hayali belge
ve fatura düzenledıklen ve
göstermelik para transferle-
ri yaptıkları da ileri sürüldü.
Yıllardırtarım kuruluşla-
nnda çalışanlan, "tayinini
çıkanna ve öldürmekJe"
tehdit eden aşiret liderleri-
nin, yolsuzluklan önlemek
için hayali pamuk ekimi ya-
pılan arazileri yerinde gör-
mek isteyen kamu görevli-
lerine de incelemeleri sıra-
sında baskı yapuklan beür-
tiliyor. 1998 yılında yaşa-
nan destekleme vurgununu
saptamak üzere bölgeye ge-
len Sebahatân adlı bir hazi-
nedenetçisinin de, güçlübir
aşiretin önde geleni tarafin-
dan başına silah dayatılarak
" Yaimzalarsın,yaölürsün"
tehdıdıyle karşılaşüğı, aynı
zamanda ilçe belediye baş-
kanı olan bir diğer aşiret lı-
derinin de, bir süre önce
bölgedeki bir tanm il mü-
dürünü arayarak "Senfa flçe
mndfirün ğeiip benim taria-
mı kontrol edemez. Gdne
sağ çıkamaz" dedığı ögre-
nildi. Devletten triryonlar-
ca liralık haksız kazanç el-
de eden Tanm çetesnun",
şeriatçı holdingler gibi kur-
ye kullandıklan da öne sü-
rüldü. tddialara göre Şanlı-
urfa, Diyarbakır ve Mar-
din'deki tanm çetesi üyele-
ri, Bursa, tzmir, tstanbul'da-
ki firmalara pamuk satmış
gibi işlem yapöklan, sahte
fatura aldıklan ve kendi pa-
ralannı bu kentlerden kur-
yeler aracıhğıyla yine ken-
di hesaplanna yatırdıklan
iddia edıldı. Iddıaya göre
Urfa'dan tstanbul'daki bir
firmaya pamuk satılmış gi-
bi belge düzenleyen çete
üyeleri, yüklü miktarlarda-
kiparalanlstanbul'akurye-
lerle göndererek burada bir
banka şubesi aracıhğıyla
yeniden Urfa'daki kendi he-
saplanna havale ediyorlar.
Çete üyeleri Istanbul'da al-
dıklan naylon faturalan da
ibraz ederek transfer edilen
para tutannda zıraat odala-
nndan edindikleri üretici
belgesiyle birlikte ilgili ta-
nm kuruluşuna gıderek des-
tekleme primi alıyorlar. Gü-
neydoğu'daki destekleme
primi vurgununda, zıraat
odalan da büyük önem taşı-
yor. Primin verilebihnesi
için, zıraat odasından alınan
üretici belgesinin tanm il
müdürlüklerine verihnesi
gerekiyor. Bu belge prime
esas teşkil ediyor. Devletin
üreticilere sağladığı, to-
humluk, tanmsal ilaç, güb-
re gibi desteklerin ahnması
için ziraat odasından belge
alınması gerekiyor. Odanın
bu konumundan hareket e-
den siyasiler, ziraat odası
başkanlığını almak için kı-
yasıya yanşıyor.
Şanlıurfa Ziraat Odası
başkanlık seçimleri de
ANAP ve MHP arasındaki
rekabet nedeniyle uzun bir
süre yapılamadı. Ağustos
ayındaki seçimde,
MHP'nin destek verdiği es-
ki başkan Hafil Pehek geri
çekilince, ANAP tl Başka-
nı ve eski milletvekili Seydi
EyyüboğJu'nun yeğeni
Mehmet Eyvüboğtu, diğer
rakibini geride bırakarak
başkanlığa getirildi. Eski
başkan Hahl Peltek ile bazı
oda kâtiplerinin yolsuzluğa
kanşüklan gerekçesiyle
Şanlıurfa 2. Ağır Ceza
Mahkemesi'nde yargılan-
malan sürüyor.
Bakaıı Gökalp yolsuzluğu kabul etti
ANKARA (AA) - Tanm ve Kö-
yişleri Bakanı Hüsnü Yusuf Gö-
kalp, pamukta uygulanan prim
ödemelennde yolsuzluk ve haksız
kazançlann önlenmesi için bakan-
hk olarak çok ciddi tedbirler aldık-
lannı ifade ederek "YapOğunız ça-
hşmalaıia, buyobuzhığu vesuüstt-
maB büyük oranda önkdik" dedi.
Bakan Gökalp, yaptığı yazılı
açıklamada, pamuk primi ödeme-
lerinin geçmiş dönemlerde, uygu-
lamalardaki birtakım aksaklıklar
ve noksanhklar nedeniyle istismar
edildiğini ve çeşitli yolsuzluklann
ve suiistimallerin yaşandığını kay-
derti. Pamuk primi ödemelerinde,
geçmiş dönemlerde yapılan çeşit-
li suiisrimallerle ilgili, Tanm ve
Köyişlen Bakanlığı olarak çok
ciddi ve kararlı tedbirlerle uygula-
malara müdahale ettiklerini belir-
ten Gökalp şöyle devam etti: "1999
Haziran'mdagöreve geldiğimizde,
üzerÜHİe çok hassasryetle durdu-
ğumuz en önemli konulann başın-
da pamukprimiödemekrigetanek-
teydL Ödemelerdeki suiistimalle-
rin tespiti için Ok aşamada, ziraat
mübendisleri, tekniker ve teknis-
yenlerden ohışan400Idşflik uzman
birekip kurduk.Buekjplerimizi, ffl-
ter,flçeler,beklekrvçkövierekadar
göndererek bizzat yerinde ölçüm-
ler ve tespitler yapük Çırçır fabri-
kalannda işlenen kümı pamuk
miktarlannı ve fabrikalann kapa-
sfteterini de tespit ettik. Yerinde öl-
çümler ve tesphfcrimizle, prim uy-
gulamasmıntüm teferruaöDetaki-
be »imımanı sağladık. Tespitler
netkesinde, Bakanhğımız Teftiş
Kurulu tarafindan da eldpler gön-
dererek gerekli soruşturmalar ve
takibarJan da yapuk. Soruşturma-
Sl tamamlanan dOSValan da CUOl-
huriyet savonklanna intikal ettir-
dik."*
Gökalp, geçmişte pamuk primi
uygulamasında yapılanyolsuzluk-
larla, devletin trilyonlarca lira za-
rara uğraüldığnıı tespit ettiklerini,
bakanlık olarak ortaya çıkardıkla-
n yolsuzluklann da genellikle Gü-
neydoğu Anadolu illerinde yapıl-
dığını beUrtti.
Gökalp, "Bakanhğımızm görev
alanma giren tüm konularda, her-
hangi bir yolsuzluk, hırsızhk, suös-
timal ve vurgun yapünuş ise yapan
her künohırsaolsun gereğini yapa-
cağızvevolsuzhığa,hımzlığa, suiis-
timale, vurguna asla müsaade et-
meyeceğiz" dedi.
Kapahçarşı
9
da Edip Telli paniği
OZGENACAR
ANKARA - Eski eser
mafyasında panik! Edip
Teffi içeri, baba kaçakçılar
dışan! Başta "YüzyıhnDe-
fînesi'' olarak tanımlanan
Elmalı Definesi olmak üze-
re pek çok tarihsel eserin
yurtdışına kaçınlmasında
önemli rol oynayan Edip
Telli'yi (62) Isviçre Yüksek
Mahkemesi'nin Türkiye'ye
30 Ekim'de geri verme ka-
ran, tstanbul-Kapalıçarşı,
Kuşadası ve Marmaris'te
şiddetli deprem etkisi ya-
rattı.
Paniğin temelini; yıllar-
dır eski eser ve döviz ka-
çakçılannı kollayan tsviçre
gibi bir ülkenin, Yüksek
Mahkeme karan ile (bir
Türk vatandaşını değil) bir
Alman vatandaşını Türki-
ye'ye teslim etmesi oluştu-
ruyor. Edip Telli, 1989 yı-
lnıda Türk vatandaşlığın-
dan çıkanldığı için eşinin
uyruğundan dolayı Alman
vatandaşıdır.
Telli'nin Türk polisine
teslim edihnesi ile gerek
kendisininkanştğı bazı ka-
çakçılık olaylannı ve gerek
rakiplerinin kirli çamaşırla-
nnı açıklayacağı korkusu
ortalığı kapladı. Bu neden-
le, bazı kaçakçılann adalar-
dan Yunanistan'a ve îstan-
bul'dan da Avrupa'ya git-
tiklerini belirledik.
Bazı çevreler, eski eser
kaçakçılık dünyasına 70'lı
yıllann ikinci yansında ka-
badayılığı ile egemen olan
Telli 'nin polise açıklamalar
yapmayacağını öne sürer-
ken, bazı kişiler Telli'nin
özgür koşullar altında dahi
Cumhuriyet'e açıklamalar
yaptığını anrmsanyorlar.
tküıci grup "Telli. poüseda-
ha fazlasuu isteyerek öte-
cektir" diyor. Anımsanaca-
gı üzere Telli, gazetemize
"Türk kamuoyu önünde,
tçişjeri ve Kültür bakanhk-
lan yetldlfleri ile her konu-
yu bir açıkoturumda tartış-
maj'a hazınm" demişti.
Telli ile ilk kez Münih'te
kapattığı antika galerisi
"Griflft»s''ta konuşmuş, da-
ha sonra çeşitli telefon gö-
rüşmelerimizde söyleşileri-
mizi sürdürmüştük. Rakip-
lerince kaygı duyulmasına
neden olan bu açıklamalar
martayında Cnmhuriyet'te
yaynnlandığında, bazı ka-
çakçılar önlem olarak Tür-
kiye dışına çıkmışlardı. Tel-
ü, son telefon konuşmasın-
da şu ilginç açıklamalan
yapmıştı.
Soru: Ehnah Defıne-
sPninkacınhnasıolayından
sonra Interpol'ün kınnızı
büheni Oe aranryorsunuz.
Ra^lcal^n rfa kanynariı mı
oolaya?
Teffi: Elmah Define-
si'nin satışında rol oynadı-
ğimı kabul ediyorum. îçiş-
leri ve Kültür bakanlıklan-
na da sonıyorum. Neden
sadece beni boy hedefı gö-
rüyorsunuz? Neden Türki-
ye'de tüm antika kaçakçıh-
ğının faturasını bana çıkar-
üyorsunuz? Neden Elmalı
Definesi olayında sadece
beni tnterpol'e bildirdiniz
de benim gibi Münih'te Ar-
temis adlı antika galerisi
olan FuatÜzühnez'i ve öte-
ki ortaklann yakalanması-
nı tnterpol'den istemedi-
niz? Bu ayncahk niye? Öz-
gen Bey, benimle ilk siz uğ-
raştuıız. Size kırgm deği-
hm. Çünkü mesleginizi ya-
pıyorsunuz. Ama neden sa-
dece benimle uğraşıyorsu-
nuz? Neden öteki kaçakçı-
lann üzerine gitmiyorsu-
nuz?
Soru: Peki kaçakçılık sü-
rüyormu?Otekiönemlika-
çakçılar knnkr?
Teffi: Türk kamuoyu
önünde, ister TV'de ister
basındatüm tçişleri ve Kül-
tür bakanlıklannın yetkili-
leri ve basın temsilcileriyle
bir açıkoturumda tartışma-
ya hazınm. Ben artık gale-
rimi kapartım. Buna rağ-
men, yine de haftada en az
bir kere Münih'e paket
içinde kaçak antika gelme-
ye devam ediyor. Ben bu iş-
te olsam da olmasam da bu
trafık sürüyor. Bunlann
Münih'te Fuat (Üzülmez)
Bey'in galerisine geldiğını
de bütün dünya biliyor. Ben
Sotheby's müzayede evine
4 bin sterhnük (yaklaşık 3.7
milyar lira) basit bir taş par-
çasını gönderdiğimde dün-
ya ayağa kalkıyor. Aynı
müzayedede Fuat Bey'in
satışa çıkardıgi eserlere ise
her nedense hiç kimse ses
çıkarmıyor. Sotheby's bana
mektup yazıp, artık benden
mal almâyacagını söylüyor,
buna karşılık aynı katalog-
da benimle birlikte antika
satan öteki Türklere benze-
ri mektuplar gönderilmiyor.
Neden Türk hükümeti Sot-
heby's'e başvurmuyor?
Soru: FuatlzülmezMü-
nflıte. Peki Tûrldye'den es-
er kaçıran önemti kişiler
knrjkr?
Teffi: Bugün Kapalıçar-
şı'dapek çokkişi bu işle uğ-
raşıyor. Ozgen Bey, bu ko-
nuda her şeyi siz çok iyi bi-
liyorsunuz. Hatta benim
bildiklerimden daha çoğu-
nu bih'yorsunuz. Sizin bil-
diklerinizin bir bölümünü
elbette Türk polisi de bili-
yor. Yani Türkiye'de bu işi
yapan belli başlı dört aile-
nin varlığını Türk polisi de
biliyor. Başta siz olmak
üzere beni yazılannız ve
TV fılmleri ile "mafya ba-
baa" olarak teşhir ediyor-
sunuz. Aynca Türk Îçişleri
Bakanlığı'ndan bir polis
yetküisi de çıkıp her şeyin
benim başımın altından
çıktığını bir yabana TV'de
söylüyor. Bu, insan haklan-
na aykın bir tutumdur.
Soru. Edip Bey peki kim
bu Türkiye'deki eski eser
kaçakçıa dört aile?
Teffi: Siz de polis de bu
ailelerden birinin "Özha-
rat'lar" olduğunu çok iyi
biliyorsunuz. Londra'daki
kardeşimle sadece sekiz ay
kadar ortaklık yapan Metin
Özharat'm adı pek çok ola-
ya kanştığı ve Hatay ile Is-
tanbul polisince arandığı
halde nasıl oluyor da kendi-
si elıru kolunu sallaya salla-
ya Türkiye'ye her istediği
zaman girip çıkabiliyor?
Metin Bey'in mallannın
Fuat (Üzübnez) Bey'e git-
tiğini de polis çok iyi bili-
yor.
Fuat Üzülmez' in en
önemli ortağının "KolaşnT
ailesi olduğunu dünyada
bilmeyen yoktur. NihatBey
sıkıştıkça yurtdışına kaçar
ve yine daha sonra Türki-
ye'deki işinin başına döner.
Üstelik TRT dahi kendisi
ile "koleksryoncu(!)" diye
mülakat yapar ve nasihat-
lerini dinler. Bu nasıl iştir..
doğrusu anlamak mümkün
değil!.. Üçüncü aile ise
"Aydmer"lerdir. Elmalı
Definesi olayında sadece
Fuat Aydmer içeride yat-
mışrır. Türk polisi kendisi-
ni dünyada tnterpol aracılı-
ğı ile aradığı halde Istan-
bul'da polisin gözü önünde
sürekli biçimde Alman-
ya'ya antika sevkıyatmı
sürdürmüştür. Dördüncü
aile ise Marmaris'teki
"Mer2İfoııhı''lardır. Tekba-
şma çalışır. Ancak malmm
son durağı yine Fuat Bey'in
galerisidir.
G U N D E M MUSTAFA BALBAY
• Baştarafı 1. Sayfada
malı, tutuklu ve hükümlülere müjde verilmelidiri
Bir yandan suçlulann elini kolunu sallaya salla-
ya dolaşmaması isteniyor, bir yandan ivedilikle af
bekleniyor!
Devleti soyanlar yakalanıp cezaevine konursa
toplumsal huzura katkı sağlanacak...
Af bir an önce çıkarsa da toplumsal huzura kat-
kı sağlanacak!
Huzura bakışta muzur bir durum var... s :
Konuya tersten girelim. Türkiye'de üç tür af sü-
rekli uygulanıyor:
1- Işlenen suçun üzerine gidilmiyor ve 'doğalaf
uygulanıyor.
2- Suçun üzerine geç gidiliyor, zamanaşımı uy-
gulanıyor.
3- Suç geçiştiriliyor, hafıf bir ceza ile dosya ka-
patılıyor.
Bunlann çok çeşitli örnekleri var. Ayrıntılara gir-
meyelim. 1998'den beri gündemde olan genel af-
fagelelim.
Once, Cumhuriyetin 75. yılı şereflne olsun den-
di. Yetişmedi, TBMM'nin açılışının 80. yılı şerefine
hedeflendi. Olmadı, bu kez Cumhuriyetin 77. yılı-
na çalışıldı. Bu da olmadı, gündeme dahaacil kriz-
ler girdi. Şimdi hedef Ramazan Bayramı.
İki yıldır her ulusal gün, dini bayram af olasılığıy-
la anılır oldu. Hafta başında Istanbul, Adana ceza-
evlerinde af isyanlannın gündeme gelmesiyle hü-
kümet konuyu bir kez daha "ivedilikle" gündemi-
ne aldı. Şimdi gözler üç genel başkanın dudakla-
nnda. Biri "bayrama" diyor. Biri "hemen" diyor.
Öteki, "uzatmadan" diyor. Herkes diyor, ama bir
şey demiyor.
Konunun teknik yanını Adalet Bakanı Hikmet
Sami Türk çözecek. Türk'ün değertendirmesi şöy-
le:
"önümüzdeki haftadan itibaren daha önce af-
fın gecikmesine neden olan görüş aynlığının gide-
rilmesi konusunda çalışmalar yapacağız. Bu gö-
rüş aynlığının gideıiimesinden sonra affın çıkma-
sında güçlük olmaz..."
Daha önce af neden gecikmiş?
Görüş aynlıklan var diye...
Şimdi af nasıl ivedilikle çıkacakmış? • '' '-
Görüş aynlıklan giderilince...
Af enflasyonu
Bilinen ilk yazılı af, MÖ 404 yılında Atinalı Gene-
ral Thrasybule tarafından ilan edilmiş. Affın adı şu:
"Geçmiş şeyleh unutma yasası."
Türkiye Cumhuriyeti tarihinde de ilk af, Meclis'in
kurulmasından sonra 5 Aralık 1921'de çıkanldı.
Ana fikir şuydu: ,,, „ - .
"SevrAntlaşması 'yla Fransızlara bırakılan Güney
Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde, bu
işgal döneminde işlenen tüm suçlann affı."
İkinci af da 26 Aralık 1923'te ilan edildi. Bunun
ana fıkri ise şöyleydi:
"Cumhuriyetin ilanına kadar işlenen tüm suçla-
nn affı."
Türkiye Cumhuriyeti de bir bakıma, geçmişte
olanlara unutma yasası çıkarmış oldu. Ankara Ba-
rosu'nun yaptığı çalışmaya göre bugüne dek 12'si
genel af olmak üzere, irili ufaklı tam 204 af yasası
çıktı.
Şimdi yeni biraftartışmasıyaşıyoruz. Yazının ba-
şında vurguladığımızçarpıklıklardikkatealındığın-
da konunun tutulacak yanı yok. Türk'ün sözünü et-
tiği ortak noktayı ararken ortaya konan kriterler de
hukuksal görünmüyor. FP işin içine Erbakan Ho-
ca'yı da katmaktan yana. ANAP, siyasi ve terör
suçlulannı da katalım diyor. MHP, buna soguk ba-
kıyor. DSP, kader kurbanlannın acısını yüreğinde
hissediyor...
Yapılan bir araştırma, af sonucu cezaevlerinden
çıkanlann yüzde 30'unun kısa süre sonra yeniden
cezaevine konduğunu gösteriyor. Demek ki, sos-
yal önlemler alınmazsa, cezaevlerini boşaltmak
çözüm değil...
Son sözü söylemek gerekirse...
Gelinen noktada çerçevesi olabildiğince geniş
çizilmiş, siyasal kaygılardan annmış bir af kaçınıl-
maz oldu.
Af, küçüklük değil, büyüklüktür.
balbay@cumhuriyet.com.tr
SöylevBM'de
sergüenecek
İstanbul Haber Servisi
-Atatürkün
"Söylev''i, kendi
sesinden
Cumhuriyetin
kuruluşunun 77.
yıldönümü nedeniyle
Birleşmiş Milletler
Konferans
Salonu'nda slayt
eşliğinde
sergilenecek. 29
Ekim Cumhuriyet
Bayramı'nda, New
York'taki Birleşmiş
Milletler binasmda
"Atatürk'ün Kendi
Sesinden
Cumhuriyetin llanı"
adlı etkinlik
gerçekleştirilecek.
VeÜdedeoğlu
hazuiadı
Türkiye'nin New
York Başkonsolosu
Mehmet Ezen'in
girişimiyle
düzenlenecek kutlama
etkinliğinde Meriç
VeÜdedeoğlu
tarafindan hazırlanan
Söylev
dramatizasyonu
çeşitli ülkelerden
izleyicilere sunulacak.
Tiyatro sanatçısı AB
Düşenkalkar'ın
okuyacağı etkinlikte
Söylev'in günümüze
yansımalanm da
tiyatro sanatçısı
Füsun Kostak
seslendirecek.
Otuz altı buçuk
saatte okunan
Söylev'den Ord.
Prof Dr. Hıfn '
Vektet
Velidedeoğlu'nun
seçtiğı 90 dakikalık
bölümün okunacağı
etkinlik, Türkiye'de 6
ay süresince
Edirne'den
Erzurum'a,
Trabzon'dan
Alanya'ya, tzmir'den
Gaziantep'e dek
yüzlerce kez
sergilendi. Etkinlik,
KKTCve
Aimanya'da da
gerçekleştirildi.