25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 28 EKİM 2000 CUMARTESİ 8 HABERLEREV DEVAMI URKIYE Istanbul Edirne _Y 16 Sinop Y 20 Adana PB 25 PB 14 Samsun PB 20 Mersin PB 23 Kocaeli Çanakkale Y 16 Izrnir Y 19 Trabzon PB 19 Diyartoakır B Giresun PB 19 Şanlıurfa B 21 Ankara PB 16 Mardin B 19 Manisa Aydın Y 16 Eskişehir Y 13 Siirt B 19 Oenizli Y 1 8 Konya Y 15 Hakkâri PB 12 Y 17 Sıvas PB 16 Van PB 12 Zonguldak Y 15 Antalya Y 22 Kars PB 12 Marmara'nın güne ve doğusu, Ege, Batı Ka- radeniz, iç Anadolu'- nun batısı ile Batı Akde- niz sağanak yağışlı. öteki yerier az bulutlu geçecek. Hava stcaklı- ğı batıda azalacak, do- ğuda öeğişmeyecek. Rüzgâr güney ve bab yönterden hafif ara sra orta yağış anında yer y- er kuvvetii olarak ese- cek. Oslo Helsinki Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Paris Bonn Y Y Y Y Y Y PB PB 5 7 8 17 15 15 18 16 Beriin PB 16 Budapeşte PB 12 Madrid PB 22 Viyana B 15 Belgrad PB 14 Sofya Y 12 Roma PB 20 Atina Y 20 Münih PB 17 Zürih B 18 Şam Moskova Aşkabat Astana Taşkent Bakû Bişkek Tiflis Kahire PB B B B Y B PB B 6 21 2 20 19 16 18 26 B 22 Açık Bulutlu k Ç<* bulutlu fc Yağmuriu Kariı Gok gûrüftao * 9 GUNCELcÜNEYT ARCAYÜREK • Baştarafı 1. Sayfada Ama? Evet, dostane görüşme "iş görüşmesine" dönüşürtce Yunan Başbakanı Yunanlığını, Türk Baş- bakanı da Türklüğünü anımsayacak ve.. Başbakan Ecevit'in anlatımıyla: "Türkiye uzlaşma arayan, Yunanistan ise kaçan bir ülke konumunda" olacak. Kısacası sonuç; Avrupa Biriiği'nin Türkiye ile ilgi- li Katılım Ortaklığı Belgesi son biçimini alıncaya ka- dar, kuşku olmasın Yunanistan'ın gerçek çehresini çizen öne sürdüğü koşullarda bir kınlma olmayacak! Zira Ecevit, Yunan Başbakanı Simitis'le yaptığı "dostane" görüşmenin temel öğelerini durağan, a- ma gerçeğin altını çizen bir üslupla duyurdu: Ecevit: "Ege ve kıt'a sorvnunu çözmek için bü- tün kıyıdaş Cılkelerin sonınu çözmekte kullandığı yöntemi, iki ülke arasında diyaloğu canlandıralım." Simitis: "Ege sonınu yoktur. Kıt'a sahanlığı soru- nu vardır. Bunun da çözümleri LaheyAdaht Diva- nı'dır." Görünen şu: Dostluk gösterilerine karşın; Atina'nın Ecevit'e bir kez daha yinelediği "politikaiar, 8 Ka- sım'dan sonra da sürecek. Başbakan'a göre; Yunanistan, "Türkiye ile ilişki- lerini bir ölçünün ötesine götürme konusunda çe- kingen". Atina ile deprem sonrası başlayan yakınlaşma, i- ki ülke arasında savaş olasıhğını gündeme getiren "dalaşmalan" ortadan kaldırdı. Ama, Yunanistan ne ezeli Kıbns politikasından ne de Lahey dayatmasından vazgeçti. Türkiye'nin AB ile müzakerelere yumuşak koşul- larda geçmesini engellemeye çalışıyor. Belgede Ege ve Kıbns sorunlanna Helsinki'de açıklandığı kadanyla değinilmesine bile karşı çıkıyor. Asıl önemli olan; Atina'nın yoğunlaştırdığı baskı- ya, AB yöneticilerinin ne ölçüde karşı koyacağı. Ama Atina; Ege ve Kıbns sorunuyla yetinmiyor. Bir başka konuyu gündeme getiriyor Azınlıklar! Atina'ya gezi niye? "Komşu", azınlık konusunun katılım belgesinde yer almasını isterken acaba nereden destek alıyor? Ola ki "Kuzey'den. ömeğin Isveç gibi ülkelerden. Oysa bu istek Türkiye'nin üniter devlet niteliğini ortadan kaldırmaya yönelik, asla kabul edemeyece- ği bir istek! Bütün bu gelişmeler yaşanır, özellikle Başbakan Ecevit, Simitis'te diyalog isteklerimize en ufak bir yaklaşım olmadığını açıklarken; AB'den sorumlu Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz, Türk-Yunan İş Konseyi toplantısını bahane ederek 2 Kasım'da Ati- na'ya gidiyor. Orada, Başbakan Simitis'le, belki de Cumhurbaş- kanı ile görüşecek. Simitis'in, Başbakan Ecevit'e söylediğinin dışın- da Mesut Yılmaz'a yumuşak yeni bir yüz göstere- ceği düşünülebilir mi? Mesut Yılmaz'ın Atina'yı izlediği politikalardan vazgeçireceğine olasılık tanıyabilir misiniz? Ama pekala başka gelişmelerden kimi sonuçlarçı- karabilirsiniz. ANAP'ın hükümet içinde hükümeti eteştiren tutu- mu bir süredir dikkat çekiyor. Geçen hafta ANAP grubunda Kamran Inan'la Mehmet Ali Irtemçe- llk, Ecevit'le Ismail Cem'ı eleştirdi. Hattagörüşme- ler, ANAP'ın dış politika konulannda TBMM'de bir genel görüşme açmasına kadar uzandı. Yılmaz da "arkadaşlannın hassasiyetine katıldığı- nı" belirtti. Bu saptamalar, bir muhalefet partisine ait değil. Hükümet ortağı ANAPtan geliyor. Kuşkusuz çeşitli yorumlar öne çıktı. Yılmaz aca- ba Dişişleri'ni mi istiyorya da hükümetten savaşarak çekilmeyi mi tasariıyor? Evet, ANAP ko vadis? Resim dersinde 'nü'baskutı • Baştarafı 1. Sayfada n attı. Geçen yıl da benzer bir baskının yapıldığı Gazi Üniversitesi'nde resim-iş bölümü öğren- cileri güvenlikleri olma- dığı gerekçesiyle dersle- re girmeyeceklerini be- lirtirken dekanlık soruş- turma başlattı. Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Mustafa Safran, dersi basan öğrencilerin adla- nnı belirlemeye başla- dıkJannı, bu öğrencileri "eğitim-öğretimi'' kesin- tiye uğramklan gerekçe- siyle 6 ay okuldan uzak- laştıracaklannı söyledı. Gazi Üniversitesi'nde, bilim ve sanat hiçe sayı- larak nü model eşliğinde yağlıboya resim çalışan öğrencilerin bulunduğu atölye basıldı. Türk-ts- lam sentezci görüşte bu- lunan 9 öğrenci, Islam diniyle bağdaşmadıgım öne sûrdükleri dersin ya- pılmasına izin vermeye- ceklerini belirtti. Öğretim üyesi ve öğ- recileri zorla atölyeden çıkaran sağ tandanslı öğ- renciler, bu dersin yapıl- masını onaylamadıklar- nı söylediler. Resim bö- lümü öğretim üyesi ve öğrencileri can güven- liklerini sağlamak için atölyeyi terk etmek zo- runda kaldı. Resim-iş bölümü öğrencileri, "21. yüzyıla girerken Anka- ra'nın merkezindeki bir üniversitede böyle bir olayın yaşanamayacağı- nı beürterek dekanhğı gereğini yapmaya" ça- ğırdılar. Dekan Yardımcısı Prof.Dr. Mustafa Safran, olaydan duyduğu üzün- tüyü dile getirirken atöl- yeyi basanlann, "taşra- dan geien,taassupiçinde- kisağgörüşlü öğrencfler" olduğunu söyledi. Sorumlu öğrencilerin belirlenmeye başladığıru kaydeden Safran, 10 gün içinde soruşturmamn ta- manlanacağını söyledi. Safran, benzer bir olayın geçen yıl da yaşandığına dikkat çekerek "Ancak sorumlu kbnse cezasuu alır. Yapılan, künsenin yamna kârkahnaz" dedi. Atölyeyi basan öğren- cilerin 6 ay okuldan uzaklaştınlacağmı ve ad- iarının resim-iş bölümü- nün camekânlı kapısına asılacağım söyleyen Saf- ran, "Bundan daha etid- K caydıncılık olamaz" görüşünü savundu. Saf- ran, üniversitede 4 yıldır "nü modefli resim çahş- ması yapdamadığı'' iddı- asırun ise dogru olmadı- ğmı söyledi. Irticayla mücadele için6 12 yd eğitnn' • Baştarafı 1. Sayfada yönünde Bakanlar Kurulu'na öneride bulunmayı kararlaştırdı. MGK toplantısında, sözde Er- meni soykınmı tasansının ABD Temsilciler Meclisi'nin günde- minden çıkanlmasımn ardından meydana gelen gelişmeler masa- ya yatınldı. Toplantıda, süren operasyonlarla ilgili olarak kuru- lu bilgilendiren îçişleri Bakanı SadertinTantan, eski sahibi Yah- va Murat Demird tarafından içi boşaltılan Egebank'a yönelik "Kasırga" operasyonu hakkında da a>Tintılı bilgi sundu. MGK'nin asker üyeleri çalışmalan için te- şekkür ettüderi Tantan'dan, yol- suzluklara kanşanlann devlet içindeki bağlantılannın da ortaya çıkanlmasını istediler. MGK irti- cayla mücadelede gelinen nokta- yı da değerlendirdiği toplantısm- da, Başbakanlık tarafından ya- yımlanan irticaya karşı mücade- le durum stratejisi genelgelerinin 3 aylık uygulama sonuçlannı da ele aldı. Genelgeler doğrultusun- da kamu kurum ve kuruluşlann- da oluşturulan komisyonlann yaptığı çalışmalar hakkında ku- rul üyelerine bilgi verildi. Kuru- lun askeri kanadı tarafından ha- zn-lanan bir raporun da ele aluıdı- ğı toplantıda, irticayla mücadele- nin ödün verilmeksizin yürütül- mesi konusundaki kararlılık yeru- den vurgulandı. Alman bilgiye göre, kurula su- nulan raporda ana hatlanyla şu noktalann alü çizildi: • trticai eylemlerle ilgili soruş- turmalarda Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasası değil, Türk Ceza Yasası'mn hükümleri uygu- lansın. • Mülki idare amirlerine vakıf- lar hakkında dava açma yetkisi verilsin. • trticai ve bölücü faaliyetlere kanştıklan gerekçesiyle İcapatı- lan derneklerin cezalan ertelen- mesin. Derneklerin kapatılması- na neden olan yöneticilerin bir daha bu tür görevler almalan en- gellensin. • Maliye Bakanlığı, irtica ile mücadele kapsamında denetün- lerini tek merkezden yürütsün. • Zorunlu eğitim 12 yüa çıka- nlsın. • îmam-hatiplere kız öğrenci alınmasın. Imarn-hatip okullan, din adamı yetiştiren meslek lise- lerine dönüştürülsün. • Vakıflann iletişim bürolan açması engellensin. • Dershanelerin milli eğitim müdürlükJenne bildirihnesi zo- runlu hale getirilsin. • Diyanet Işleri Başkanlığı ir- tica ile mücadele edecek konsept içinde yapılandınlsın. • Din Işleri Yüksek Kurulu da irticayla mücadele anlayışı çerçe- vesinde yenilensin. • Rektörler irticai faaliyetlere ödün vermeyecek bilim adamla- n arasmdan seçilsin. • Türban yasağmdan ödün ve- rilmesin. • trticai sermayenin kayıt dışı kaynaklanrun ülkeye girişi konu- sunda önlemler arrhnlsm. Güm- rük Müsteşarlığı bu konudaki ça- lışmalannı yoğunlaştırsm. • SPK, irticai faaliyetlerde bu- lunan firmalan daha sıkı denetle- meli. Toplantıda, son olünpiyat oyunlannda güreş daluıda yaşa- nanlar ışığında, bazı spor federas- yonlanndaki irticai yapılanma da ele alındı. Kurulun asker kanadı konuyla ilgili rahatsızlığını vur- gularken gerici kadrolaşmalann önlenmesi için geniş kapsamlı bir çalışma yapılmasını istedi. trticai faaliyetlere kanşan memurlann kamudan ihracmm kolaylaştınl- ması için gereken yasal düzenle- menin yapılmasınm önemine dik- kat çeken kurulun asker kanadı, bakanlıklarda gerici personele ilişkin tarama yapılmasını, belir- lenen memurlann zaman yitiril- meden ihraç edilerek haklannda yasal işlem başlatıbnasmı istedi. AşireÜer ön plana çıkıyor ÖZCANGÜNEŞ ŞANLIURFA- Güney- doğu'daki pamuk destekle- me primi yolsuzluklannda, bölgede siyasi güce de sahip aşıretler ön plana çıkıyor. Çoğu zaman kamu görevli- lerini tehdit eden çete üye- lerinin, trilyonlarca liralık vurgunu gerçekleştirebil- mek için, şeriatçı holdingler gibi bankalar arası kurye kullandıklan, hayali belge ve fatura düzenledıklen ve göstermelik para transferle- ri yaptıkları da ileri sürüldü. Yıllardırtarım kuruluşla- nnda çalışanlan, "tayinini çıkanna ve öldürmekJe" tehdit eden aşiret liderleri- nin, yolsuzluklan önlemek için hayali pamuk ekimi ya- pılan arazileri yerinde gör- mek isteyen kamu görevli- lerine de incelemeleri sıra- sında baskı yapuklan beür- tiliyor. 1998 yılında yaşa- nan destekleme vurgununu saptamak üzere bölgeye ge- len Sebahatân adlı bir hazi- nedenetçisinin de, güçlübir aşiretin önde geleni tarafin- dan başına silah dayatılarak " Yaimzalarsın,yaölürsün" tehdıdıyle karşılaşüğı, aynı zamanda ilçe belediye baş- kanı olan bir diğer aşiret lı- derinin de, bir süre önce bölgedeki bir tanm il mü- dürünü arayarak "Senfa flçe mndfirün ğeiip benim taria- mı kontrol edemez. Gdne sağ çıkamaz" dedığı ögre- nildi. Devletten triryonlar- ca liralık haksız kazanç el- de eden Tanm çetesnun", şeriatçı holdingler gibi kur- ye kullandıklan da öne sü- rüldü. tddialara göre Şanlı- urfa, Diyarbakır ve Mar- din'deki tanm çetesi üyele- ri, Bursa, tzmir, tstanbul'da- ki firmalara pamuk satmış gibi işlem yapöklan, sahte fatura aldıklan ve kendi pa- ralannı bu kentlerden kur- yeler aracıhğıyla yine ken- di hesaplanna yatırdıklan iddia edıldı. Iddıaya göre Urfa'dan tstanbul'daki bir firmaya pamuk satılmış gi- bi belge düzenleyen çete üyeleri, yüklü miktarlarda- kiparalanlstanbul'akurye- lerle göndererek burada bir banka şubesi aracıhğıyla yeniden Urfa'daki kendi he- saplanna havale ediyorlar. Çete üyeleri Istanbul'da al- dıklan naylon faturalan da ibraz ederek transfer edilen para tutannda zıraat odala- nndan edindikleri üretici belgesiyle birlikte ilgili ta- nm kuruluşuna gıderek des- tekleme primi alıyorlar. Gü- neydoğu'daki destekleme primi vurgununda, zıraat odalan da büyük önem taşı- yor. Primin verilebihnesi için, zıraat odasından alınan üretici belgesinin tanm il müdürlüklerine verihnesi gerekiyor. Bu belge prime esas teşkil ediyor. Devletin üreticilere sağladığı, to- humluk, tanmsal ilaç, güb- re gibi desteklerin ahnması için ziraat odasından belge alınması gerekiyor. Odanın bu konumundan hareket e- den siyasiler, ziraat odası başkanlığını almak için kı- yasıya yanşıyor. Şanlıurfa Ziraat Odası başkanlık seçimleri de ANAP ve MHP arasındaki rekabet nedeniyle uzun bir süre yapılamadı. Ağustos ayındaki seçimde, MHP'nin destek verdiği es- ki başkan Hafil Pehek geri çekilince, ANAP tl Başka- nı ve eski milletvekili Seydi EyyüboğJu'nun yeğeni Mehmet Eyvüboğtu, diğer rakibini geride bırakarak başkanlığa getirildi. Eski başkan Hahl Peltek ile bazı oda kâtiplerinin yolsuzluğa kanşüklan gerekçesiyle Şanlıurfa 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılan- malan sürüyor. Bakaıı Gökalp yolsuzluğu kabul etti ANKARA (AA) - Tanm ve Kö- yişleri Bakanı Hüsnü Yusuf Gö- kalp, pamukta uygulanan prim ödemelennde yolsuzluk ve haksız kazançlann önlenmesi için bakan- hk olarak çok ciddi tedbirler aldık- lannı ifade ederek "YapOğunız ça- hşmalaıia, buyobuzhığu vesuüstt- maB büyük oranda önkdik" dedi. Bakan Gökalp, yaptığı yazılı açıklamada, pamuk primi ödeme- lerinin geçmiş dönemlerde, uygu- lamalardaki birtakım aksaklıklar ve noksanhklar nedeniyle istismar edildiğini ve çeşitli yolsuzluklann ve suiistimallerin yaşandığını kay- derti. Pamuk primi ödemelerinde, geçmiş dönemlerde yapılan çeşit- li suiisrimallerle ilgili, Tanm ve Köyişlen Bakanlığı olarak çok ciddi ve kararlı tedbirlerle uygula- malara müdahale ettiklerini belir- ten Gökalp şöyle devam etti: "1999 Haziran'mdagöreve geldiğimizde, üzerÜHİe çok hassasryetle durdu- ğumuz en önemli konulann başın- da pamukprimiödemekrigetanek- teydL Ödemelerdeki suiistimalle- rin tespiti için Ok aşamada, ziraat mübendisleri, tekniker ve teknis- yenlerden ohışan400Idşflik uzman birekip kurduk.Buekjplerimizi, ffl- ter,flçeler,beklekrvçkövierekadar göndererek bizzat yerinde ölçüm- ler ve tespitler yapük Çırçır fabri- kalannda işlenen kümı pamuk miktarlannı ve fabrikalann kapa- sfteterini de tespit ettik. Yerinde öl- çümler ve tesphfcrimizle, prim uy- gulamasmıntüm teferruaöDetaki- be »imımanı sağladık. Tespitler netkesinde, Bakanhğımız Teftiş Kurulu tarafindan da eldpler gön- dererek gerekli soruşturmalar ve takibarJan da yapuk. Soruşturma- Sl tamamlanan dOSValan da CUOl- huriyet savonklanna intikal ettir- dik."* Gökalp, geçmişte pamuk primi uygulamasında yapılanyolsuzluk- larla, devletin trilyonlarca lira za- rara uğraüldığnıı tespit ettiklerini, bakanlık olarak ortaya çıkardıkla- n yolsuzluklann da genellikle Gü- neydoğu Anadolu illerinde yapıl- dığını beUrtti. Gökalp, "Bakanhğımızm görev alanma giren tüm konularda, her- hangi bir yolsuzluk, hırsızhk, suös- timal ve vurgun yapünuş ise yapan her künohırsaolsun gereğini yapa- cağızvevolsuzhığa,hımzlığa, suiis- timale, vurguna asla müsaade et- meyeceğiz" dedi. Kapahçarşı 9 da Edip Telli paniği OZGENACAR ANKARA - Eski eser mafyasında panik! Edip Teffi içeri, baba kaçakçılar dışan! Başta "YüzyıhnDe- fînesi'' olarak tanımlanan Elmalı Definesi olmak üze- re pek çok tarihsel eserin yurtdışına kaçınlmasında önemli rol oynayan Edip Telli'yi (62) Isviçre Yüksek Mahkemesi'nin Türkiye'ye 30 Ekim'de geri verme ka- ran, tstanbul-Kapalıçarşı, Kuşadası ve Marmaris'te şiddetli deprem etkisi ya- rattı. Paniğin temelini; yıllar- dır eski eser ve döviz ka- çakçılannı kollayan tsviçre gibi bir ülkenin, Yüksek Mahkeme karan ile (bir Türk vatandaşını değil) bir Alman vatandaşını Türki- ye'ye teslim etmesi oluştu- ruyor. Edip Telli, 1989 yı- lnıda Türk vatandaşlığın- dan çıkanldığı için eşinin uyruğundan dolayı Alman vatandaşıdır. Telli'nin Türk polisine teslim edihnesi ile gerek kendisininkanştğı bazı ka- çakçılık olaylannı ve gerek rakiplerinin kirli çamaşırla- nnı açıklayacağı korkusu ortalığı kapladı. Bu neden- le, bazı kaçakçılann adalar- dan Yunanistan'a ve îstan- bul'dan da Avrupa'ya git- tiklerini belirledik. Bazı çevreler, eski eser kaçakçılık dünyasına 70'lı yıllann ikinci yansında ka- badayılığı ile egemen olan Telli 'nin polise açıklamalar yapmayacağını öne sürer- ken, bazı kişiler Telli'nin özgür koşullar altında dahi Cumhuriyet'e açıklamalar yaptığını anrmsanyorlar. tküıci grup "Telli. poüseda- ha fazlasuu isteyerek öte- cektir" diyor. Anımsanaca- gı üzere Telli, gazetemize "Türk kamuoyu önünde, tçişjeri ve Kültür bakanhk- lan yetldlfleri ile her konu- yu bir açıkoturumda tartış- maj'a hazınm" demişti. Telli ile ilk kez Münih'te kapattığı antika galerisi "Griflft»s''ta konuşmuş, da- ha sonra çeşitli telefon gö- rüşmelerimizde söyleşileri- mizi sürdürmüştük. Rakip- lerince kaygı duyulmasına neden olan bu açıklamalar martayında Cnmhuriyet'te yaynnlandığında, bazı ka- çakçılar önlem olarak Tür- kiye dışına çıkmışlardı. Tel- ü, son telefon konuşmasın- da şu ilginç açıklamalan yapmıştı. Soru: Ehnah Defıne- sPninkacınhnasıolayından sonra Interpol'ün kınnızı büheni Oe aranryorsunuz. Ra^lcal^n rfa kanynariı mı oolaya? Teffi: Elmah Define- si'nin satışında rol oynadı- ğimı kabul ediyorum. îçiş- leri ve Kültür bakanlıklan- na da sonıyorum. Neden sadece beni boy hedefı gö- rüyorsunuz? Neden Türki- ye'de tüm antika kaçakçıh- ğının faturasını bana çıkar- üyorsunuz? Neden Elmalı Definesi olayında sadece beni tnterpol'e bildirdiniz de benim gibi Münih'te Ar- temis adlı antika galerisi olan FuatÜzühnez'i ve öte- ki ortaklann yakalanması- nı tnterpol'den istemedi- niz? Bu ayncahk niye? Öz- gen Bey, benimle ilk siz uğ- raştuıız. Size kırgm deği- hm. Çünkü mesleginizi ya- pıyorsunuz. Ama neden sa- dece benimle uğraşıyorsu- nuz? Neden öteki kaçakçı- lann üzerine gitmiyorsu- nuz? Soru: Peki kaçakçılık sü- rüyormu?Otekiönemlika- çakçılar knnkr? Teffi: Türk kamuoyu önünde, ister TV'de ister basındatüm tçişleri ve Kül- tür bakanlıklannın yetkili- leri ve basın temsilcileriyle bir açıkoturumda tartışma- ya hazınm. Ben artık gale- rimi kapartım. Buna rağ- men, yine de haftada en az bir kere Münih'e paket içinde kaçak antika gelme- ye devam ediyor. Ben bu iş- te olsam da olmasam da bu trafık sürüyor. Bunlann Münih'te Fuat (Üzülmez) Bey'in galerisine geldiğını de bütün dünya biliyor. Ben Sotheby's müzayede evine 4 bin sterhnük (yaklaşık 3.7 milyar lira) basit bir taş par- çasını gönderdiğimde dün- ya ayağa kalkıyor. Aynı müzayedede Fuat Bey'in satışa çıkardıgi eserlere ise her nedense hiç kimse ses çıkarmıyor. Sotheby's bana mektup yazıp, artık benden mal almâyacagını söylüyor, buna karşılık aynı katalog- da benimle birlikte antika satan öteki Türklere benze- ri mektuplar gönderilmiyor. Neden Türk hükümeti Sot- heby's'e başvurmuyor? Soru: FuatlzülmezMü- nflıte. Peki Tûrldye'den es- er kaçıran önemti kişiler knrjkr? Teffi: Bugün Kapalıçar- şı'dapek çokkişi bu işle uğ- raşıyor. Ozgen Bey, bu ko- nuda her şeyi siz çok iyi bi- liyorsunuz. Hatta benim bildiklerimden daha çoğu- nu bih'yorsunuz. Sizin bil- diklerinizin bir bölümünü elbette Türk polisi de bili- yor. Yani Türkiye'de bu işi yapan belli başlı dört aile- nin varlığını Türk polisi de biliyor. Başta siz olmak üzere beni yazılannız ve TV fılmleri ile "mafya ba- baa" olarak teşhir ediyor- sunuz. Aynca Türk Îçişleri Bakanlığı'ndan bir polis yetküisi de çıkıp her şeyin benim başımın altından çıktığını bir yabana TV'de söylüyor. Bu, insan haklan- na aykın bir tutumdur. Soru. Edip Bey peki kim bu Türkiye'deki eski eser kaçakçıa dört aile? Teffi: Siz de polis de bu ailelerden birinin "Özha- rat'lar" olduğunu çok iyi biliyorsunuz. Londra'daki kardeşimle sadece sekiz ay kadar ortaklık yapan Metin Özharat'm adı pek çok ola- ya kanştığı ve Hatay ile Is- tanbul polisince arandığı halde nasıl oluyor da kendi- si elıru kolunu sallaya salla- ya Türkiye'ye her istediği zaman girip çıkabiliyor? Metin Bey'in mallannın Fuat (Üzübnez) Bey'e git- tiğini de polis çok iyi bili- yor. Fuat Üzülmez' in en önemli ortağının "KolaşnT ailesi olduğunu dünyada bilmeyen yoktur. NihatBey sıkıştıkça yurtdışına kaçar ve yine daha sonra Türki- ye'deki işinin başına döner. Üstelik TRT dahi kendisi ile "koleksryoncu(!)" diye mülakat yapar ve nasihat- lerini dinler. Bu nasıl iştir.. doğrusu anlamak mümkün değil!.. Üçüncü aile ise "Aydmer"lerdir. Elmalı Definesi olayında sadece Fuat Aydmer içeride yat- mışrır. Türk polisi kendisi- ni dünyada tnterpol aracılı- ğı ile aradığı halde Istan- bul'da polisin gözü önünde sürekli biçimde Alman- ya'ya antika sevkıyatmı sürdürmüştür. Dördüncü aile ise Marmaris'teki "Mer2İfoııhı''lardır. Tekba- şma çalışır. Ancak malmm son durağı yine Fuat Bey'in galerisidir. G U N D E M MUSTAFA BALBAY • Baştarafı 1. Sayfada malı, tutuklu ve hükümlülere müjde verilmelidiri Bir yandan suçlulann elini kolunu sallaya salla- ya dolaşmaması isteniyor, bir yandan ivedilikle af bekleniyor! Devleti soyanlar yakalanıp cezaevine konursa toplumsal huzura katkı sağlanacak... Af bir an önce çıkarsa da toplumsal huzura kat- kı sağlanacak! Huzura bakışta muzur bir durum var... s : Konuya tersten girelim. Türkiye'de üç tür af sü- rekli uygulanıyor: 1- Işlenen suçun üzerine gidilmiyor ve 'doğalaf uygulanıyor. 2- Suçun üzerine geç gidiliyor, zamanaşımı uy- gulanıyor. 3- Suç geçiştiriliyor, hafıf bir ceza ile dosya ka- patılıyor. Bunlann çok çeşitli örnekleri var. Ayrıntılara gir- meyelim. 1998'den beri gündemde olan genel af- fagelelim. Once, Cumhuriyetin 75. yılı şereflne olsun den- di. Yetişmedi, TBMM'nin açılışının 80. yılı şerefine hedeflendi. Olmadı, bu kez Cumhuriyetin 77. yılı- na çalışıldı. Bu da olmadı, gündeme dahaacil kriz- ler girdi. Şimdi hedef Ramazan Bayramı. İki yıldır her ulusal gün, dini bayram af olasılığıy- la anılır oldu. Hafta başında Istanbul, Adana ceza- evlerinde af isyanlannın gündeme gelmesiyle hü- kümet konuyu bir kez daha "ivedilikle" gündemi- ne aldı. Şimdi gözler üç genel başkanın dudakla- nnda. Biri "bayrama" diyor. Biri "hemen" diyor. Öteki, "uzatmadan" diyor. Herkes diyor, ama bir şey demiyor. Konunun teknik yanını Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk çözecek. Türk'ün değertendirmesi şöy- le: "önümüzdeki haftadan itibaren daha önce af- fın gecikmesine neden olan görüş aynlığının gide- rilmesi konusunda çalışmalar yapacağız. Bu gö- rüş aynlığının gideıiimesinden sonra affın çıkma- sında güçlük olmaz..." Daha önce af neden gecikmiş? Görüş aynlıklan var diye... Şimdi af nasıl ivedilikle çıkacakmış? • '' '- Görüş aynlıklan giderilince... Af enflasyonu Bilinen ilk yazılı af, MÖ 404 yılında Atinalı Gene- ral Thrasybule tarafından ilan edilmiş. Affın adı şu: "Geçmiş şeyleh unutma yasası." Türkiye Cumhuriyeti tarihinde de ilk af, Meclis'in kurulmasından sonra 5 Aralık 1921'de çıkanldı. Ana fikir şuydu: ,,, „ - . "SevrAntlaşması 'yla Fransızlara bırakılan Güney Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde, bu işgal döneminde işlenen tüm suçlann affı." İkinci af da 26 Aralık 1923'te ilan edildi. Bunun ana fıkri ise şöyleydi: "Cumhuriyetin ilanına kadar işlenen tüm suçla- nn affı." Türkiye Cumhuriyeti de bir bakıma, geçmişte olanlara unutma yasası çıkarmış oldu. Ankara Ba- rosu'nun yaptığı çalışmaya göre bugüne dek 12'si genel af olmak üzere, irili ufaklı tam 204 af yasası çıktı. Şimdi yeni biraftartışmasıyaşıyoruz. Yazının ba- şında vurguladığımızçarpıklıklardikkatealındığın- da konunun tutulacak yanı yok. Türk'ün sözünü et- tiği ortak noktayı ararken ortaya konan kriterler de hukuksal görünmüyor. FP işin içine Erbakan Ho- ca'yı da katmaktan yana. ANAP, siyasi ve terör suçlulannı da katalım diyor. MHP, buna soguk ba- kıyor. DSP, kader kurbanlannın acısını yüreğinde hissediyor... Yapılan bir araştırma, af sonucu cezaevlerinden çıkanlann yüzde 30'unun kısa süre sonra yeniden cezaevine konduğunu gösteriyor. Demek ki, sos- yal önlemler alınmazsa, cezaevlerini boşaltmak çözüm değil... Son sözü söylemek gerekirse... Gelinen noktada çerçevesi olabildiğince geniş çizilmiş, siyasal kaygılardan annmış bir af kaçınıl- maz oldu. Af, küçüklük değil, büyüklüktür. balbay@cumhuriyet.com.tr SöylevBM'de sergüenecek İstanbul Haber Servisi -Atatürkün "Söylev''i, kendi sesinden Cumhuriyetin kuruluşunun 77. yıldönümü nedeniyle Birleşmiş Milletler Konferans Salonu'nda slayt eşliğinde sergilenecek. 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı'nda, New York'taki Birleşmiş Milletler binasmda "Atatürk'ün Kendi Sesinden Cumhuriyetin llanı" adlı etkinlik gerçekleştirilecek. VeÜdedeoğlu hazuiadı Türkiye'nin New York Başkonsolosu Mehmet Ezen'in girişimiyle düzenlenecek kutlama etkinliğinde Meriç VeÜdedeoğlu tarafindan hazırlanan Söylev dramatizasyonu çeşitli ülkelerden izleyicilere sunulacak. Tiyatro sanatçısı AB Düşenkalkar'ın okuyacağı etkinlikte Söylev'in günümüze yansımalanm da tiyatro sanatçısı Füsun Kostak seslendirecek. Otuz altı buçuk saatte okunan Söylev'den Ord. Prof Dr. Hıfn ' Vektet Velidedeoğlu'nun seçtiğı 90 dakikalık bölümün okunacağı etkinlik, Türkiye'de 6 ay süresince Edirne'den Erzurum'a, Trabzon'dan Alanya'ya, tzmir'den Gaziantep'e dek yüzlerce kez sergilendi. Etkinlik, KKTCve Aimanya'da da gerçekleştirildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle