24 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
28 EKİM 2000 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA 17 ISIK KANSÜ [email protected]. SSK'deki gelişmeler Dayandığı yetki yasası anayasaya aykırı bulunarak iptal edilmiş, kendisi için de Anayasa Mahkemesi'ne iptali için başvurulmuştu... SSK'nin sağlık ve emekJilik hizmetlerinin "piyasalaştınlması"na yol açacak kanun hükmünde kararnameden söz ediyoruz... Çalışma Bakanlığı, iptal edileceğini bile bile KHK'nin öngördüğü hükümleri yürüriüğe şokmaya çalışıyor. Üzerinde "SSK Genel Müdüriüğü" yazılı basılı kâğıtlar, zarflar atılıyor, yerine "SSK Başkanlığı" yazılı evrak devreye sokuluyor. Boşuna harcama... Bakanlık yazı gönderiyor, tüm yurttaki SSK bölge müdütiüklerinin tabelalan sökülüyor; yetmiyor, tabelalann söküldüğünü kanıtlayan fotoğraflar çekilip Ankara'ya gönderiliyor. Gereksiz harcama... SSK'deki tüm daire başkanları bakan tarafından görevden alınıyor, yerine vekâleten atama yapılıyor. Sosyal Güvenlik Yüksek Danışma Kuaılu Yönetmeliği apar topar Resmi Gazete'de yayımlatılıyor. Yapılanlar yasal gibi görünse de ortada bir hukuksuzluk olduğu kesin. Ama, SSK'deki gelişmelerie yakından ilgilenmesi gereken sendikalar seyrediyor, tabip odalan seyrediyor... Gazetecilikte 40 Yıl Gazetecilerin Ömer Ağabeyi, Trabzonlulann ömer Emicesi Ömer Güner, meslekte 40. yılına girdi. Ömer Güner'in ilk yazısı 19 Mayıs 1961 'de Ses gazetesinde çıkmış. Yazının başlığı Ömer Ağabeyin kişiliğine ayna tırtuyor: "Ya istiklâlya ölüm..." ömer Güner, 40 yıla Cumhuriyet, Milliyet, Günaydın'ın Trabzon muhabiriiğini, Sonhaber, lleri, Türksesi gazetelerinin sorumlu yazı işleri müdürlüğünü, Hâkimiyet, Kuzey Haber, Trabzon gazetelerinde köşe yazarlığını sığdırdı. "Gök Renginde Trabzon'u yazdı, "Dûşler ve Düşünceler"i ekledi kitaplanna. Trabzon Gazeteciler Cemiyeti'ni kurdu, iki dönem başkanlığını yaptı. Halkevleri'nde, Türk Devrim Ocağı'nda, Türk Hava Kurumu'nda gönüllü çalıştı. Trabzonlu şairAhmet özer, pek güzel tanımlıyor onu: "Trabzon ile yûreği arasında bir sevgi bağı oluşturan, bu sevgiyi gittiği her yerde bütün boyutlanyla yaşatan basın sevdalısı." Gri, lacivert hırçın Karadeniz'in güleryüzKi insanı Ömer Güner, sen çok yaşa! Akasyalara son bakış Fotoğrafta görülen akasya ağaçlarına son kez bakın. Çünkü, Ankara'yı projelerini kendi elcağızıyla çizdiği söylenen altgeçit, üstgeçit ve yangeçitlerle dolduran zarafet timsali Ankara Belediye Başkanı Melih Gökçek'in Konur Sokak'a diktiği iyon sütunlu yaya geçidi nedeniyle çok yakında dibinden kesilecelder. (Fotoğraf: SERDAR ÖZSOY) Türkiye'de Cumhuriyet - Ulus Egemenliği Dr. HANDAN DİKER Yüdız Teknık Üm. Öğr. Üyesı "Bütün dünya bilmelidir ki artık bu devletin ve bu ulusun başında hiçbir kuvvet yoktur, hiçbir makam yoktur. Yalnızbir kuvvet vardır. O da ulus ege- menliğidir. Yalnız bir makam vardır. O da ulusun kalbi, vic- danı ve vahığıdır." M. K. ATATÜRK 29 Ekim 1923^. Tyrkiye'de cumhuriyetin ilan ediliş tarihi- dir. Aslında cumhuriyet uzun birtarihsel gelişimin ürünü olup 29 Ekim 1923'te şekilsel ola- rak ilan edilmiştir. Saltanatın 1 Kasım 1922'de kaldınlması ile zaten cumhuriyete giden yol açılmıştır. Atatürk saltanatlık- la hiçbir şeyin bağdaşmayaca- ğını, ama en önemli olarak da cumhuriyetle bu kurumun ör- tüşmeyeceğini biliyor ve şöy- le diyordu: "Çürümüş bir ha- nedanın, halife unvanıyla ba- şının üstünden zerre kadar uzaklaşmasına olanak kalma- yacak şekilde korunmasını zo- runlu kılan bir devlet şeklinde, cumhuriyet ilan edilse bile onu yaşatmak olası değildir." Gerçekten de 23 Nisan 1920'de Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açılması ile salta- natın kaldınlması artık bir zo- runluluk haline gelmiştir. Çün- kü Meclis'in başlıca söylemi "Egemenlik ulusundur" şek- lindedir. Egemenliğin ulusta olduğu bir devlet şekli de cum- huriyettir. Egemenlik, bir dev- lette ortaya çıkan en üstün bir buyunma erkidir diye tanımla- nabilir. Biz Atatürk'ün cumhu- riyet anlayışına baktığımız za- man bunun tamamen ulus egemenliğine dayalı bir devlet anlayışı olduğunu görürüz. Onun bu konudaki sözleri şöy- ledir: "Efendiler! Bilirsiniz ki irade denilen birşey vardır. Bir insanın iradesi olduğu gibi, in- sanlardan oluşan herhangibir toplumun da iradesi vardır. İra- de, vicdan eğilimi, dileği de- mektir. Yani bu tinsel bir şey- dir. Tümden iradeyi ulu Tann'ya bırakarak din diliyle anlatmak isterseniz bunu elindelik deyi- niz. Bu tinsel olan iradenin ken- dini göstermesi için bir araç gereklidir ve vardır ki ona ege- menlik derler. Egemenliğini hemangi birisine emanet eden birinsan, kendi iradesinin kul- lanılıp uygulanacağına güven duymaz. Bunun için insanlar, uluslar kendi iradelerini, ken- di vicdanlannın eğilimlerini ye- rine getirmek ve uygulamak isterierse egemenliklerini her zaman ellerinde tutmakzorun- dadırfar. Şimdıye değin ulusu- muzun başına gelen bütün fe- laketlerkendi kader ve gelece- ğini başka birisinin eline bırak- mış olmasından kaynakJanmş- tır." O bütün sözlerinde ulus ege- menliğini vurgulamış, onun ne anlama geldiğini açıklamaya çalışmıştır. Türkiye Büyük Mil- let Meclisi hükümetinin ulusal bir hükümet olduğunu ya da yeni Türk devletinin yapısının özünün ulusal egemenlik oldu- ğunu söylemiştir. Türkiye Bü- yük Millet Meclisi hükümeti ulusaldır. Tam anlamıyla mad- deye dayanır. Gerçekçidir. Bir- takım sanılar arkasında o sa- nılara ulaşmak için değil, ama iletmek hayaliyle ulusu kaya- lara çarparak, bataklıklara ba- tırarak, en son kurban ederek yok etmek gibi cinayetten ka- çınan bir hükümettir. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin tüm programlarının dayandığı, şu iki temel ilkedir: Tam bağım- sızlık, kayıtsız şartsız ulusal egemenlik. Birinci ilkenin açık- lanması ulusal ant; "Misak-ı Milli"d\r. Ikinci ve yaşamamız için gerekli olan ilkenin belir- gin biçimi ise anayasa, "Teş- kilat-ı Esasiye Kanunu'dur. Atatürk, 4 Aralık 1923'te yap- tığı bir konuşmasında cumhu- riyetimizi şöyle değeriendiri- yor: "Cumhuriyetimiz öyle sa- nıldığı gibi zayrf değildir. Cum- huriyet bedava da kazanılmış değildir. Bunu elde etmek için bolca kan döktük. Her yana kırmızı kanımızı akıttık. Gerek- tiğinde kuruluşlanmızı savun- mak için gerekeni yapmaya hazınz. Cumhuriyet özgürdü- şünce yanlısıdır. Candan ve yasal olmak koşulu ile her dü- şûnceye saygımız vardır. Her anlayış bizce saygındır. Yalnız bize karşı çıkanlann insaflı ol- ması gerekir." Gerçekten halka cumhuri- yetin en yalın dile getirilişi bu sözcüklerde toplanıyor. Ozet- le cumhuriyet, ulus egemen- liğidir. Aynca cumhuriyet; de- mokrasidir, banş toplumudur, özgürlük ve bağımsızlığın di- le geldiği, özgür düşünceye saygı gösteren onurlu bir yönetimdir. Gerçekten Türk toplumuna en yakışan yönetim de budur. İLAN T.C PENDÎK 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESt'NDEN Esas No- 1999/175 Karar No: 2000/156 Davacı Bülent Döşdemir vekili tarafindan davalı Aliş Üona Döş- demir aleyhine mahkememizde açılan boşanma davası açılmış olup yapılan yargılama sonunda karanmızın ilanen teblığine karar veril- miş olmakla: Mahkememizden verilen 22.3.2000 tarih 99/175 esas 2000/156 karar sayılı ilamımızla taıaflann boşanmalanna dair kara- runız davalı olan ancak adresi mahkememizce tesbit edilemeyen Aliş tlona Döşdemır'e işbu karanmızın gazete ilanmdan ıtibaren 15 gün içinde karara bir itirazı varsa mahkememız 99/175 esas 2000/156 ka- rar sayılı dava dosyamıza bizzat getirmesı davetiye yerine kaim ol- mak üzere davalı Aliş Ilona Döşdemir'e ilanen tebliğ olunur. 27.03.2000 Basın: 55036 Birhaberin duşundurdugu Haber başlığı: "Miami'de villa." Haber içeriği: "Korukent'in mimar ve müteahhidi Yaşat Manav ABD'de 5 villa kent kuruyor ve sadece Türklere satacak. 150 bin dolar değehndeki villalar yüzde 10peşin, 30 yıl vadeyle satılacak. Villalar Miami, Florida, Holyvvood ve Fort Lauderdale'de inşa edilecek." Mimar ve müteahhit Manav konuya açıklık getirmiş: "...Hiç olmazsa yılın birkaç ayını Amerika'da geçirmek isteyen çok sayıda aile var. Sadece yeni bir hayat kurmak değil, emekliliğini de yeni bir ülkede, yeni dostiuklaria geçirmek isteyen, ancak bunun yollannı bilmeyen Türkler'e bir tür kılavuzluk yapıyorum." Maaşlanna yüzde 10 zam yapılmasını bekleyen memurlara, çalışanlara, emeklilere ve onların ailelerine duyurulur... KİM KlME DUM DUMA BEHİÇAK behicakuı turk.net ÇİZGlLÎK KÂMİL MASARACI HARBl SEMİB POROY ' semihporoy(gyahoo.com KEDİ LEyO APTÜÜKA f gANA HA/. BANA NE IDEMEyE SETlKıyORSUN \ NASH MALÂ AVNII \ VAHU LEVO.SENI ON yiLPIR SÖB- LAŞMlŞLZ 6S otA8tl.iR.SuNA 6181 DONEK OLMA BOZULDU KIZI>OBSUM KI... BUMU HAKAUET TARlHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 28 Ekim S/İC/ DÖKÜLENLBRB MÜJOS VAR'/. t9os'm fAethod ysuı ŞÖYLEyD. LAR/AAt . 8U 3 AY BOYUfJCA ^ ^ ^ « M — ' . r ^ J f * : »'-Jj, T^^r, PEIUIK OLUP OLAiAD/GtM SOKUYOBDU { " 11 î "ö^«~1 "*^^îî«»H 1 X!;?.* s ° z KOUUSU ALET, SAfA GEÇI*ıL/rO& . SAÇ T _ .. . ALETİN FAYDALI OLUP OULiADrĞf SİUUAJ>YOH. rçsm!. GÖRÜŞ EMİN GÜRSES BölgeselSorunlarve Türkiye Cumhuriyet'in 77. yılında Türkiye'nin, birçoğu yi- ne Batı mefkezli olan çevresindeki gerginlıklerde bir azalma görülmüyor. Dr. Necip Hablemitoğlu'nun "Kemal'in Askeheri" adlı makalesinde de belirttıği gi- bi, kurtuluş mücadelesi verilen günlerle bugünkü Türkiye'ye Batı'dan gelen baskılar arasında benzer- likler var. Yunanistan'da devletin dış politikasını yön- lendiren ve Türk düşmanlığıyla beslenen bazı güç- lerin Öcalan'ı desteklerken işin altında kalmalan sonrası uluslararası alanda suçlu ilan edilmekten korkan Atina'nın, ABD'nin de telkiniyle Ankara ile yakınlaşma politikasına yönelmesının, ayaklan üze- rine oturmuş bir gelişme olmadığını ifade etmiştik. Bu ilişkilerin sağlam temellere oturtulması için ön- celikle Yunanistan kendi içindeki bazı çevrelerin fa- aliyetlerine bir göz atmalıdır. Avrupa Birliğı'ni (AB) hak- lı-haksız her adımında arkasına alacağını hesap eden Atina'daki bu çevrelerin, ABD karşıtlığı söylemini sık sık kullanması da bundandır. Avrupa Parlamentosu 4 Ekim'de bir karar aldı. Bu karar Dr. Doğu Perinçek'in de belirttiğı gibi, AB'de- ki Türkiye karşıtlığının ne dereceye vardığını göster- mektedir. Bu kararda Kıbns Rum kesimı tek temsil- d olarak kabul edilmekte, Ankara'yı Kıbns'ta işgal- ci olarak göstermektedir. Bu karann arkasında ne yat- tığını "Kıbns Rum kesiminin AB'ye kabulüyle AB'nin Doğu Akdeniz'deki etkisi artacaktır" diye not edilen açıklama göstermektedir. AB'nin Doğu Akdeniz'de ABD ile bir hegemonya yarışı içerisine gireceği gö- rülüyor. Kıbns Rum kesimi bunun için kullanılacak. Prof. Anıl Çeçen'in de belirttiği gibi, AB'ye iktisatçı gözüyle bakmanın yanında siyası, hukuki boyırtunu gözardı etmemeliyiz. Helmut Schmidt'in Zeıt gazetesindeki bir müla- katını Aydınlık yayımladı. Schmidt, AB'nin Ankara'yı aldattığını, AB'ye almak gibi bir nıyetleri olmadığını gizlemiyor. Prof. Rıdvan Karlukun sağladığı, Avru- pa Komisyonu'nun "Avrupa Senaryosu 2000" adlı çalışmasında (Temmuz 1999), Kıbns Rum kesiminin 2005-2008 yılları arasında üyeliğe alınacağı, Türki- ye'nin AB ile üyelik görüşmelerinın 2007'de başla- yacağı ifade ediliyor. 2007'de başlayan görüşmele- rin ne zaman biteceği ise belli değil. AB'nin büyük üyeleri kendi planlannı gerçekleştirme peşindeyken, Ankara'yı Kıbrıs konusu ile oyalıyor. Ankara, Ermenı sorunu dayatmasını şimdilik Pen- tagon'un, bazı parayı Tann ilan etmiş Kongre üyele- rinin kulagını çekmesiyle ve Gündüz Aktan gıbı kar- şı tarafın yöntemını onlara karşı kullananlann çaba- lanyla erteledi. Fakat gerektığinde halkları bırbirine vurduran Batı merkezlı dış politika yöntemleri hazır- da bekletiliyor. Fakat Rusya Başbakanı Mikhail Kas- yanov'un Ankara'yı zıyaretıyle yenıden gundeme gelen Moskova ile ilişkilenn gelıştirilmesı, Ankara'nın Batı'ya karşı elını guçlendirecektir. Ortadoğu'da Ankara'nın görüşmelere taraf olma gibi bir mesaj vermesi olumsuz sonuçlar doğurabi- lir. Dumanlı havanın dağılmasını beklerken insani ko- nular dışında taraf olmak doğru bir yöntem değildir. Bu arada iki hafta önceki yazımda Arafat ve Barak'ın çıkmazından söz etmiştim. Israil'in Ankara Buyükel- çiliği Müsteşarı Moşe Kamhi bir yazı gönderdi. Ya- zısında Arafat'ın çocuklan kullandığını ifade ediyor. Arafat'ın bunu engelleme gücü yoktur. Eğer böyle bir şey yaparsa kendisinin hderiiğı sorgulahacağı gibi güç Hamas ve Hizbullah gruplara kayacaktır. Ayrıca, Sa- yın Kamhi'nin belirttiği gibi Barak'ın Camp David'de olumlu bir çaba gösterdiğı de açıktır. 1967'de Hartum'da Arap liderlerinin aldığı Israil'le görüşmeme kararından on yıl sonra Mısır Devlet Başkanı Sedat Israil Parlamentosu'nda konuşma yapmıştı. Fakat Barak'ın bu çabasını engelleyenin, Şaron'un çatışmalan kışkırtan zamansız ziyaretinin olduğu da unutulmamalıdır. 1989'da "Israil'le bir ara- dayaşama konusunda ne diyorsunuz" sorusuna Ara- fat, Avrupalılar da birbirlerini öldürüyorlardı, şimdi birieşiyorlar" diye cevap vermişti. Zamanın Işçi Par- tjsi liden Şimon Perez, Mart 1990'da Filistınlilerle gö- rüşmeler başlatılmazsa Lıkud'la kurdukları koalis- yondan çekileceğini soyleyecek kadar cesurdu. Bu cesaret yeni liderlerce de gösterilebilirse banş süre- cı yeniden başlatılabilir. Bu süreç hem Israil devleti- ne, hem Filistinlilere, hem de diğer Arap halklarına refah getirir. Banş ve istikrar ortamı yaratılabilirse Batı'ya aktanlan bölge kaynaklannın bir kısmıyla böl- genin refahına katkıda bulunulabilir. Bölgede artan refah radikalleşmeyi ve gerginliği azaltırken Türkiye açısından da her yönden önemli bir nefes alma ala- nı yaratacaktır. Not: Geçen haftaki "Sistemsel Sorunlar ve Türki- ye" başlıklı yazımda Bakû - Ceyhan yerine bugün için Kerkük - Yumurtalık boru hattına önem verilmesi ge- rektiğini ifade etmiş, bu konuda ASAM Başkan Yar- dımcısı Necdet Pamir'ın de aynı doğrultuda göriiş ifade ettiğini belırtmiştim. Necdet Pamir, Bakû - Cey- han'ın Azeri ve Kazak petrolünü Türkiye üzerinden Batı'ya ulaştıracağı ve Rusya'ya bağlı yollara alter- natif oluşturacağı için önemli olduğunu bildirdi. Ya- zımda Sayın Pamir'in Bakû - Ceyhan'a karşı olduğu izlenimı çıkmışsa, bu doğru değildir. E-mail: emingursesa yahoo.com Fax: 0212 513 85 95 BULMACA SEDAT YAŞAYAJV SOLDANSAĞA: 1/ Havuçla ya- .. pılan, lokııma benzerbirtatlı. 2 II iki tarafı ağaçhkh geniş kentyolu... Bır iç organı kap- layan ya da ayı- ran ince deri. 3/ îslam ınancına göre, ölülerı mezannda sor- guya çekecek 9 olan iki melek- tenbın 4/Türkiye'nin plaka işaretı... Bağıra- rak bır şeyı duyuran 2 kımse. 5/ Yabankazı... 3 Hayvanlara vurulan 4 damga. 6/ Eskımış gı- 5 yecek... Afhka'da bir g ülke. II "Sevda bır ya- 1 2 3 4 5 na çeker - - olası / Şa- rap bir yana" (B.R. Eyuboğhı)...Sakatkim- 9 se. 8/ Bir derebeyın hımayesıne gınp kendını onun hız- metine adayan kımse... Molıbden elementının sımge- sı. 9/ Zar yenne yedı tane küçük denız hayvanı kav- kısı atılarak oynanan bir oyun... Futbolda bir mevki. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Cıger, böbrek ve yürekle yapılan, Gaziantep yöresi- ne özgü bir tûr kebap. 2/ Konut... Genellikle eskı bir sa- nat yapıtının çizılerek ya da boyanarak yapılmış kop- yası. 3/Budızm'ın, Japonya'da büyük önem taşıyan ko- lu... Bıtek olmayan toprak 4/ Erkeklığını gıdermek, iğ- dış etmek... Bir nota. 5/ Gülünç bir biçimde giyınıp süs- lenen kadın... "- - -'lanma ak düştü / sana ad bulam- adun" (Şarkı). 6/ Bursa'nın bır ılçesı. II"— Pound": ABD'lı şair... Bır renk. 8/ En büyük ustası Montaigne olan yazı türü. 9/ Ünlü bir fotoğraf sanatçımız.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle