Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 28 EKİM 2000 CUMARTESİ
Azel Yetenek
Sınavı'na
standart
• ANKARA(ANKA)-
YÖK, özel yetenek
sınavlanndaki torpilin
önJenmesi amacıyla
stnav sisternini yeniden
düzenledi. Özel Yetenek
Sınavı ile öğrenci alan
programlar iki gruba
aynlırken, yerleştinne
puanlannın hesaplama
yöntemine standart
getirildi. YÖK, 4
yükseköğretim
programının
yerleştirmeye esas puan
türlerinde de değişıklik
yaparken, Olcul Oncesi
Öğretmenligi
Bölümü'nün puan türü
üçüncü kez değiştirildi.
YÖK, Okul Öncesi
Öğretmenliği
Bölümü'nün, 1999
ÖSS'de"eşitağırlıkir
olarak belirledıği ÖSS
?uan türünü, 2000
»SS'de "sözel" olarak
degiştirirken, 2001 ÖSS
için ise yeniden "eşit
ağırlıklı" olarak ilan
etti.
3 öğretmen
trafik kurban
• BtSMİL(AA)-
Diyarbakjr'ın Bismil
ilçesinde meydana gelen
trafik kazasında 3
öğretmen öldü, bir
ögretmen agır yaralandı.
Alman bilgiye göre
Diyarbakır'dan, görev
yerleri Bismil'e giden
Zahıde Alünsoy
yönetimindeki 06 YPR
21 plakalı otomobil,
Bismil ilçesinin Köseli
köyü yakınında, hatalı
sollama nedeniyle karşı
yönden gelen Kahraman
Gori'nin kullandığı 72
DD 645 plakalı tankerle
çarpıştı. Kazada, Bismil
Ulutürk tlköğretim
Okulu öğretmenlerinden
Hülya Ceylan (25),
Mehmet Doğru (28) ve
Hasan Başar (37), olay
yerinde öldû.
Şininter
• NtĞDE(AA)-Adana
Kapalı E Tipi
Cezaevi'nde kalan ve
kamuoyunda "Şirinler
Çetesi" olarak bilinen
çetenin elebaşlanndan
Rıdvan Demir, dün
sabaha karşı özel bir
ekiple Adana Kapalı E
Tipi Cezaevı'nden
alınarak Niğde Kapalı
Cezaevi'ne getirildi.
Cezaevi yetkilileri,
Rıdvan Demir'in tek
başına özel bir koguşa
konulduğunu bildirdiler.
Haraççdar
cszatandnlıt
• HAMBIRG(AA)-
Terör örgütü PKK adına
Almanya'da haraç
toplayan 2 kişi, 3'er yıl
hapis cezasına
çarptınldı. Hamburg
Yüksek Adalet
Mahkemesi'nde görülen
davada, Murat Y. ve adı
öğrenilemeyen bir örgüt
mensubu, terör örgütü
PKK'ye "bağış" adı
altında tehditle para
toplama, bir işadamını
uyuşturucu madde
satmaya zorlama
suçlanndan
yargılandılar. PKK
mensubu Murat Y. 3 yü
4 ay, arkadaşı ise 3 yıl
hapis cezasına
çarptınldılar.
İstanbultfa
• ÇANAKKALE(AA)
Yasadışı yollardan
yurdışına insan
kaçıracağı şüphesiyle 10
gün önce Çanakkale
Boğazı'nda durdurulan
ve kaptan dahil
mürettebat ve gemiye ait
hiçbir belgesi
bulunmayan "Altıntaş-
2" adh gemi, Istanbul'a
gönderildi. 398 gros
tonluk, 55 metre
boyundaki geminin daha
önce îstanbul Liman
Başkanlığı'nca evrakına
el konulduğunun
anlaşılması üzerine,
yapılan teknik inceleme
sonucu geçici seyir izni
verildi.
"20. yüzyıhn sonlannda yaşanan evrimebaJap21. yüzyıhn 'kadutlarınyüzyüı' olacağısöylenir"
KadınlannÜzun21. YÛZYILIN EŞİĞİNDE
DÜNYA
Bir yüzyılhk femmizm, bin-
lerce yıllık ataerkilliği kökün-
den söküp atamazdı; yeryü-
zünde, kadınlann büyük ço-
ğunluğu, günlük yaşamlannda
bu rejimi bugün de yaşıyorlar.
Ne var ki, XX. yüzyıl boyun-
ca sürdürülen kıran kırana mü-
cadelede, kadınlar, özellikle
de yüzyıhn sonlannda, huzur
ve çıkarlannı savunmayı öğren-
diler: îki cins var diyorlar şim-
di, birbirinden farklı, ama hak-
larda ve ödevlerde birbirine
eşit iki cins. Ufak ufak, eski
düzenin temellerini yıkıyorlar.
Toplumun her düzeyindeki ha-
reketlenişleri, artık dünya ça-
pında bir seferberliğe dönüş-
muştür. Yerel ve ulusal boyut-
larda eylemlerin yanı sıra, ev-
rensel nitelikte konferanslar,
kadınlarla ilgili büyük davala-
n ele alıyor ve ilkelere bağlı-
yor. Örneğin, çalışmada eşitlik
ve hamilelikte özgürlük, Pekin
Konferansrndan (1995) beş yıl
sonra da, kaduı kurtuluşunun
önemli konulandır.
Ne var ki kaduılar, başka en-
gellerin yanı sıra, siyaset are-
nasını elde etmede bugün de
büyük müşküllerle karşı karşı-
yalar; o alanda, alabildiğine
azınlıktalar.
Gerici zihniyetlerin barika-
tını yıkmak üzere, hassas bir
mücadeleyi başlatmışlardır:
Kamusal alanda daha çok s o
rumluluk yüklenmek için, özel
yaşamda -günJük ev yaşamı,
çocuklar, vb.- erkeklerle za-
manı yeniden paylaşmak ama-
cıyla yeni bir tanışmaya giriş-
mişlerdir.
Kuzey Avrupa'da açılmış bir
yolu izleyerek, kimi ülkeler-
de, daha güçlü bir demokratik
temsil sağlayacak kotalar da
elde ediyorlar; kımi yerlerde
de, geleceğin kadın temsilcile-
rini bilgilendirip yönlendirmek
üzere, gerçek seçim "okular"ı
açıyorlar. Böylece, siyaset sı-
nıfinın dünya capında yenilen-
mesinin yolu açılmıştır kı, 21.
yüzyıhn devrimleri arasmda
biç kuşkusuz önemli bir yeri
olacaktır onun da.
Geçmişe toplu olarak baktı-
ğımızda gördüğümüz ne?
Feminlzmln yüzyılı
Y
irminci yüzyılın son
onlu yıllannda ka-
dınlann durumunda
öylesine hızlı bir evrim ya-
şanmıştır ki, buna bakıp 21.
yüzyıhn "kadınlann vüzyıh"
olacağı söylenir çoğu kez. Bu
kehaneti doğrulamak için va-
kit henüz pek erken; ama faz-
la yanılmış ohnadan şunu söy-
leyebiliriz:
20. yüzyıhn, kadznlann, ec-
dattan kalma cinsel işbölümü-
nün getirip kapadığı evlerin-
den dışanya çıkma mücadele-
sinin yüzyılı oldugu kesindir.
O yüzyıl, kadınlann, yoksun
bırakıldıklan haklan elde et-
mek ve -erkeklerle beraber-
dünyamızın geleceğini kurmak
için sürdürdükleri mücadele-
lerle çalkalanıp durmuştur.
Kadınlann o yüzyıldaki ilk
savaşı "eğitinı'' adma olur.
Eğitime, "oyhakkı''içinmü-
cadele eklenir.
Işin içine, bir tanhten sonra
"bedenine sahip obna" da gi-
recektir. Gerçekten, yıne Ba-
tı'dadır ki, 1968'in özgürlük
ortamınm bereketlendirdiği bir
zeminde, feminizmin ikinci
kuşağı doğar; kendisinden ön-
cekilerin tutuşturduğu meşa-
leyi alarak, yeni isteklerle yo-
la koyulur. Çünkü, yüzyılın so-
nundaki feministler, "başka-
lan gibi insan" olmayı özle-
mezler artık; zira, o başkalan
içinde olan erkeğın, hele hele
"beyazerfcek"in evrenseli tem-
sil etme iddiasını tartışırlar ve
i4
kadmkalarakeşitohna''yı ıs-
terler. Marksızme ve psikana-
lize de başvurarak, "özel ya-
şam potitiktir" diye noktalar-
lar. 70'lı yıllarda, Paris sokak-
lannda göstericiler bas bas ba-
ğınr: "Bütün ülketerin eraek-
gibi, dünyanm geleceği üstü-
ne -kadınlar olmadan- karar
veren siyasal organlarda yerle-
rini isterler ve kendi orta halli
kazanımlannı tehdit eden din-
ci gericiliklere karşı mücade-
le kararlıhğını ilan ederler. An-
cak, bütün bunlara karşın...
21. yüzyılın başlarında
kadın gerçekllâl
A
ncak, bütün bunlara
karşın, zaferler ta-
mamlanrruş sayıla-
men her yerinde olduğu gibi,
erkeklerinkinin yüzde 50 ile
yüzde 80'i arasmda seyreder.
Aynca şiddet, temel haklann
ihlali yüzünden en fazla ölen-
ler onlardır. Bütün dünyada,
tahminlere göre, kadınlann
yüzde 25 ile yüzde 50 arasın-
daki bir yekûnu, erkeklerden
gelen bedensel ya da cinsel
şiddetin kurbanıdırlar.
Gelişmekte olan ülkelerde,
kadınlar, ev yaşamına mahkûm
durumdadırlar.
Ancak, bütün araştırmalar
Gûnü'ndeİM^okkadmhaklarBBaramakicİD
• Kadın sorunu, en
başta da kadın-erkek
eşitsizliği her adımda
karşımıza çıkıyor.
Kimi zaman iddia
edildiği gibi, bu
bağımlılığın
fizyolojik nedenleri
var mı? Siyasal alanın
ötesinde, her iki cins
arasındaki eşitsizlik
nereden geliyor?
çüeri, çorapiannızı kim yıla-
yor?" Fransa'da 1974'te, ço-
cuk aldırmaya izin veren Veil
Yasası, tutkulan dizginlerin-
den boşandmr.
Daha önce, 1948 tarihi Insan
Haklan Evrensel Bildirisi'nde
ilan edilmiş olan kadın-erkek
eşitliği, 1979 tarihli uluslara-
rası sözleşmede yeniden dile
getirilerek, kadınlara karşı bü-
tün aynmcılık biçimlerine son
verilir; söz konusu belge, Ku-
zey'de olduğu kadar Güney'de
de, kadınlann kurtuluşunda
önemli bir alet olur.
Birleşmiş Milletler'in örgüt-
lediği konferanslar serisi için-
de, 1980'de Kopenhag'da,
1985'teNairobi'de, 1995'te Pe-
kin'de yapılan toplantılarda,
Kuzey'b ve Güney'in kadın-
lan, kimi önemli konularda an-
laşarak, "istiyorsam ve istedi-
ğim zaman tek çocuk" istemiy-
le, çok çocuk yanlılannın buy-
nıklanna karşı çıkarlar; bunun
maz ve gelecek belirsizdir. Af-
ganlı kadınlann karabasanla-
nndan, ilerlemiş denilen ülke-
lerde görülen eşitlik düşmanı di-
renişlere kadar, kadınlann kar-
şılaştığı yığınla engel şunu gös-
teriyor: Daha katedilecek uzun
bir yol var!
Şu başlamış olan yeni yüzyıl-
da yaşayacak kadınlar, yolun
sonuna vanldığını görecekler
mi? Ve yüzyıl, denildiği gibi
gerçekten kadınlann yüzyılı
olacak mı?
Bunu zaman gösterecek...
Her şey daha çocukluktan
başhyor; aynmcılık, cinsiyet-
çilik usul usul yeleşiyor, yer-
leştirüiyor. Dünya çapında, ço-
ğu kez de örfler adına, kadın-
lar, kurtuluşlannı smırlayan
engellerle karşılaşıyor ve hak-
lan yadsınıyor.
Dünyada aşın bir sefalet için-
de yaşayan nüfusun yüzde
70'ten fazlası kadınlardır. On-
lann ücretleri, dünyanın he-
da gösteriyor ki, gelişme yolun-
daki bölgeler gibi gehşmiş ül-
kelerde de, kadınlann yaşamın
her alanına tam katılışı, kal-
kınmanın olduğu kadar sosyal
dengenin ve banşçı bir gelece-
ğin de güvencesidir.
Öyle olunca, bütün saptır-
malann, politik olarak da de-
ğişikliğe uğratılması gerekmi-
yor mu?
Kadınlann katılımım
gerçeltleştlrmelc
K
adınlann, siyasal ve
ekenomik yaşama
katılımı göstergesi-
ne göre ülkelerin sıralamasın-
da, Isveç başta geliyor; kadın-
lar, orada parlamentoda san-
dalyelerin yüzde 40'ını elle-
rinde tutarken, teknik ya da
yönlendirici görevlerde bulu-
nan kişilerin yüzde 64'ünü tem-
sil ediyorlar. Norveç'le Dani-
marka, ikinci ve üçüncü sıra-
dalar. Birleşik Devletler, an-
cak on birinci sırayı işgal edi-
yor Kadınlar Kongre'deki san-
dah/elerin sadece yüzde 11 'ine
sahipler ve teknik ya da yön-
lendirici görevlerde bulunan
şahıslann yüzde 53'ünü tem-
sil ediyorlar.
Fransa'ya gehnce, otuz birin-
ci sırada! Sadece tspanya'nın
(16), Irlanda'nın (21), Porte-
kiz'in (22) ve Itarya'nın (26) de-
ğil, Bahamalar'ın (15), Bar-
bad'ın (18), Küba'nm (25) ve
Kosta Rika'nın (28) da gerisin-
de...
Türkiye'nin dunımunu ha-
nrlatmaya gerek var mı?
Kadınlann davası haklı ise,
siyasal temsilde kadın-erkek
eşitliği ilkesi de haklıdır ve
pek uzun süren bir adaletsiz-
liği -bir bölümüyle- düzelt-
mek fırsatını sağlayacaktır.
Ancak, onun kadar önemli olan
bir başka konu şudur: Kadın-
lann kamusal alanda daha çok
sorumluluk yüklenmeleri için
ve aynca gerçek bir demokra-
si adına, özel yaşamda erkek-
lerle "zamanı yeniden paylaş-
ma"lan gerekiyor. Yeni yüz-
yıhn fetihleri arasında bu da ne-
den ohnasın?
Konuyu bafllarken...
K
onuyu bağlarken
söylenecek olan ne-
dir? Kaduı sorunu,
en başta da kadın-erkek eşit-
sizliği her adımda karşımıza çı-
kan bir sorundur. Kimi zaman
iddia edildiği gibi, bu bağım-
lılığın fizyolojik nedenleri var
mı? Siyasal alanın ötesinde,
her iki cinsin statüsü arasında-
ki eşitsizlik nereden geliyor?
Bunlann yanıtı, zihniyetlerta-
nhi başta olmak üzere, geçmis-
te gizli. Ama şurası da bir ger-
çek: Kadınlann tarihi iki cin-
sin eşitliğine doğru ağır agır
yürüyen bir tarihtir; düz bir
çizgi de izlememiş bu gelişme,
engellı-engebeli, geriye dö-
nüşleri de görülen bir süreç.
Aynca, erkeklerin tarihinden
de aynhnaz bir halde. Doğal-
dn- ki, geçmişe bakarken de,
dar klişeler içine hapsolma-
malı: Hıristiyanlık, iki cins
arasındaki eşitsizliğin bir et-
keni olarak görüldü çoğu kez
ama yine de kadınlan tanıma-
nın yolunu açmıştır; göze ba-
tan bütün tersliklerine karşın,
îslam için de söylemeli bunu.
Sonra, Fransız Devrimi, ka-
dınlan yeniden evlerine yolla-
dı ama, ilân ettiği evrensel il-
kelerle, kadınlann kurtuluşu-
nun koşullannı da hazırlamış
değil midh"?
Ote yandan, kadın karşın ön-
yargılar bugün de sürse, ka-
dınlar yaranna kazammlann
çoğunun altında feministlerin
ısran yatıyor. Özetle dövül-
müş, sömürülmüş, ırzınageçil-
miş kadınlann öyküsü çağımı-
zın en iğrenç öykülerinden bi-
ri olarak kalsa da, kayıtsızlık ya
da tevekkül dönemi kapanmış-
ör. Gözlerimizin önünde adun
adım yürüyen, tt
kadmlarmdev-
rimi"dir; XXI. yüzyıl, o dev-
rimin başka zaferlerine tanık-
lık edecek.
Gelecege dönük olarak asıl
söyleyeceğimiz ise şu olabihr
Kadının kişisel ve sosyal, mad-
dî ve fikrî yaşamnı her ala-
nında, tıpkı erkekler gibi ken-
dini kabul ettirmesi, yaratışuı,
üretmenin ve katılmanın bü-
tün güçlerini de özgürleştire-
cek; erkeğin davranışuıı da de-
ğiştirirken yeni dengelerin, ye-
ni dinamiklerin koşullannı da
hazırlayacaktır. Kadını, bin-
lerce yıldan beri, aileden baş-
layarak bütün sosyal kurum-
larda sultası altında tutan bas-
kmın sona ermesi de, gitgide
başka birçok baskmuı tükeni-
şinin habercisi olacaktır. Bü-
tün bir insanlığın geleceği bu-
na bağhdır.
SÜRECEK
ÇAYIRALANKADASTRO MAHKEMESt HÂKİMLİĞÎ'NDEN
Dosya No- 1993/152 D. GÜDÜ: 9.11.2000
Mahkememıze davacı Çayıralan ılçesı A. Tekke köyûnde Adevıye Yıldınm tarafından da-
valüar Malmüdürlüğu ve Dıiran Yaşar de 16 arkadaşı aleyhine açılan, Ça>iralan ilçesı, Y. Tek-
ke köyü hudutlan dahılınde bulunan 106 ada 14-15-16 parsel no'lu taşımnaz hakkıoda açılan
tespite ıtiraz davasuun yapılan açık yargılaması sırasmda venlen ara karan gereğınce, Dahılı
davaiı Çayıralan ılçesı Y Tekke köyünden Alı Ozcan muasçısı olan Zöhre Peker (Özcan)'a çı-
kartılan teblıgatlann bıla teblığ ıade edildiği, zabıtaca yapüan adres araştınnasıiKİa da adresı
bellı olmadığından ilanen tebliğıne karar venlmış olup, adı geçen dahılı davalıya Aslıye Hu-
kuk Mahkemesı'nın 1978/418 Esas, 1994/273 esas sayılı dava dosyasına görevsızlık karan ve-
nJerek, mahkeroemıze gönderilnıış olup, görevsizlik karan ve duruşma günü olan 9.11.2000
günü, duruşma salonunda bütün delıllen ile bırlıkte hazır olması veya hazır obnadığı takdırde
kendisinı bir vekılle temsil ettırmedıginde, yargılamaya yokluğunda devam olunarak karar ve-
nlecegı 7201 sayılı Teblıgat Kanunu'nun 28 29 ve müteakıp maddeleri gereğınce, teblıgatlar
yerine kartn olmak üzere ilan olunur. 09.09.1999. Basın: 45481
Nüfus cüzdaıumı kaybettim. Hükümsüzdûr. KORAY EROL
ACI KAYBIMIZ
Denizcilik Müsteşarlığı Emekli Tersaneler GeneJ Müdürümüz
Gemi Inşa Sanayicileri Birliği ve GlSAŞ'ın Müşaviri, Gemi Inşa Sanayiinin
yılmaz savaşçısı Sektörümüzün anası
Gemi Inşa Yüksek Mühendisi
TÜRKÂN ÇOBAN
Allah'ın rahmetine kavuşmuştur.
Aziz naaşı 28 Ekim Cumartesi günü, büyük emekler verdiği Tuzla Tersanelerinde
(Gemi Inşa Sanayicileri Birliği'nde) Saat: 14.30'da yapılacak törenden sonra Tuzla
Yeni Camı'de kılınacak ikindi namazını müteakip Aydınlı Köyü Mezarlığı'nda
toprağa verilecektir. Camiamızın başı sağofsun.
CEMİ İNSA SANAYİCİLERİ BİRLİĞİ CİSA$ GEMİ İN$A SAN. A.$.
BİRBVKIMA
SERVER TANtLLİ
Behle, 0 Günler Gelsin
İstanbul...
Yeniden Istanbul'a doğru yolday:m. Bu yazıyı
Strasbourg'da yazıyorum; ama siz onu okuduğu-
nuzda, ben de Istanbul'a varmış olacağım.
Ne var ki, eskiden olduğundan farklı bu gidiş-dö-
nüşler.
Istanbul'u, geçen yıl, bir uzun aradan sonra gör-
düğümde, her şey değiştı bende. Geçmişte biraz
ayn kalsam kapıldığım tedirginliği duymuyorum ar-
tık; tersine, uzakta durup belleğimdeki eski Istan-
bul'u yaşamak istiyorum. Seferis'in gençliğindeki
Izmir için duyduğu duygu, "yitîkkent" duygusu be-
ni de sarmış halde. Bırakınız bir elli yıl öncesini, bir
yirmi yıl öncesinin Istanbul'u da değil bugünkü.
özellikle 80'lerle beraber, Türkiye'yi altüst eden
rüzgârlar, belki en korkunç yıkıntılannı bu kentte yap-
mış; Istanbul'u almış, yerine bir başkasını koymuş.
Ama bu başkası, artık İstanbul değil gözümde.
Doğasıyla öyle, mimarlığıyla öyle, insanıyla öy-
le...
• • '
Pek bilinen bir konudur: Kırsalın uzağında, yal-
nız ticaret ilişkilerinin yoğunlaştığı bir uğrak nokta-
sı değil, yaşam biçimi, sosyal ve siyasal ilişkileriy-
le de bir uygarlık rnerkezi oldu kent. Insanlan ortak
idealler çevresinde toplayıp bireyler ya da sosyal
kümeler arasında karşılıklı bağımlılık biçimlerinin,
bütünleşme yeteneğinin, dayanışma duygularının,
bu arada incelik, kibarlık ve görgü kurallannın ya-
ratılışı orada gerçekleştı.
örnekler arasında İstanbul da vardı. i
Bugün de var, diyebilir misiniz?
Şu da bildiklerimiz arasında: Kent, dünyanın her
yanında -gırüağına değin- sorunlar içindedir bugün;
gücünü ve özgünlüğünü yapan ne kı var, kaybeder
haldedin Ideal yaşamın yerine kötü yaşamın, kon-
forun yerine rahatsızlığın, zararlı şeylerin simgesi
olup çıkmıştır o. Zamanımızın büyük sosyolojik
hastalıklannın orada birikip yoğunlaştığını görüyo-
ruz artık: Şiddet, dışlayıp toplum dışına atma, yok-
sulluk, hava kiriiliği, asayişsızlik ve güvensizlik, ruh-
sal gerginlik, kanşıklık, yalnızlık... Yaşadığımız yıl-
larda kentin damgasını taşıyan olgulardır. .,
İstanbul da bunlarla damgalı değil mi?
Ama bir parça uzak görüşlülük, hele hele sıkı sı-
kıya uygulanacak bir planlama anlayışı, Türkiye'nin
kentlerini, en başta da Istanbul'u, bugün gelip dur-
duklan noktanın uzağında tutabılırdi. Nitekim İstan-
bul, birkaç büyük kentle beraber, böyle bir planla-
ma disiplininın içındeydi 1950'lere kadar.
Felaket, o yıllarla başladı.
Yalnız kentier için de değil, ülkenin ekonomisi, nü-
fusu, kültürü ve eğitimiyle. Şimdi üstelik, olanbite-
ne hayıflanacak yerde, fütursuz övünüyorlar da:
Türkiye "harmanlandı" diyorlar.
Yok böyle bir deyim toplumlann kalkınmasında.
Plan var, program var, uzgörü var.
Bunlarla yön verebilirsiniz gelişmelere; yoksa git-
ti gider.
Ama ne yazık: Yaşadığımız yıllann da modası, bic
yeni türden liberalizmdir. Onun, tarihin şu aşama-
sında, özünde sağcı ve gerici bir ideolojı olduğu-
nu görüp anlayıncaya kadar, bu afyon uyuşturacak,'
bilinçleri iğdiş edip duracak.
Türkiye'de olan da budur... , . T -^-.-/ ,„
Tevfik Rkret'in ünlü "Sis" şiirinden biryanm yüz-
yıl kadar sonra, dev bir romancı olduğu kadar şa-
ir de olan Vedat Türkali'nin, 4O'lı yıllarda yazıp
-"Sis" şairine ithaf ettiği- "İstanbul" adh güzel şiiri
bilmiyorum hatıriıyor musunuz?
Brtirirken şöyle der şair:
"Boşuna çekilmedi bunca acılar İstanbul I Bek-
\ebml Büyük ve sakin Süleymaniye'nle bekle IPark-
lannla, köprülerinle, kulelennle, meydanlannla I
Mavi denizlerineyaslanmış I Beyaz tahta masalı kah-
velerinle bekle I Ve birkunışa Yenihayatsatan I Top-
hane'nin karanlık sokaklannda I Koyun koyuna ya-
tan I Kirii çocuklannla bekle bizi I Bekle zafer şar-
kılanyla caddelerinden geçişimizi I Bekle dinami-
ti tarihin I Bekle yumruklanmız I Haramilerin sal-
tanatını yıksın I Bekle o günler gelsin İstanbul bek-
le I Sen bize layıksın".
Şairin seslenişindeki soyluluğa diyecek yoktur.
Ama yazık ki, tarihin dinamitinin patlayacağı gün-
ler bir ertelemeye uğramıştır; haramilerin saltana-
tı ise, üstelik "küresel"dir şimdi; Istanbul elbette bi-
ze layıktır, ancak bekleyecek takat da gitgide aza-
lıyor değil mi onda?
MENKULAÇBK AKTITRMA İLAM
ÖDEMݧ1.|CRA
MÜDÜRLUĞÜ'NDEN
Dosya No: 1999/2209 Esas
Bir borçtan dolayı hacızlı ve aşağıda cms, mıktar ve
kıymetlen yazılı menkul mallar saoşa çıkanltnıştır Bınn-
ci açık arttırnıa 15.1).2000 günu saat 13.00'ten 13 10'a
kadar 'Efe Toplu Konutlar Yanı (Görgen Imalathanesi)
ÖDEMİŞ' adresinde yapılacak ve bınncı açık arttırmada
takdir edilen kıymetınin %75'uıe ısteklı çıkmadığı takdır-
de, 16 11.2000 günü aynı yer ve saatte ikinci açık arttırma
yapılarak, takdir edilenfaymetının
o
o40'ını ve satış mas-
raflannı karşılamak şartıyla en çok fıyat verene satılacak-
tır. Satış şartnamesı icra dosyasından görülebılir Masrafi
venldığınde, şartnamenın bir ömegı ısteyene gönderilebi-
lir. Ihaleye ıştırak etmek ısteyenlenn, muhammen bedelin
%20'si oraauıda nakıt veya mıllı bir bankanın kesın ve
müddetsız temınat mektubunu teminat olarak ibraz etme-
leri gerekmektedir. thale Damga Vergisı, Katma Değer
Vergisi ve teslim masraflan alıcıya aıt olacaktır Daha
fazla bilgi almak ısteyenlenn yukanda yazılı dosya numa-
rası ile müdürlüğümüze başvurmaları ilan olunur.
17.10.2000.
Menkullerin takdir edilen kıymetlen:
Iira Adedi Cinsi
5 000.000.000.- 1 AYSU marka yogurt - ayıan
doldurma ve paketlerae makınası
500.000.000.- 1 Markasızbeyazrenklımıkser
makınası
8.000.000.000.- 1 Kromel marka vakum
> - makınası ve elapmanı.
Basın 60932,1 10613
Sevgili arkadaşımız
TÜRKÂN ÇOBAN'l
kaybettik.
Tüm dostlann başı sağolsun. Cenazesi
28.10.2000 (bugün) Tuzla Mercan
Camii'nden ikindi namazını müteakip
defnedilecektir.
METİN EŞREFOĞLU