27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 28 EKİM 2000 CUMARTESİ Azel Yetenek Sınavı'na standart • ANKARA(ANKA)- YÖK, özel yetenek sınavlanndaki torpilin önJenmesi amacıyla stnav sisternini yeniden düzenledi. Özel Yetenek Sınavı ile öğrenci alan programlar iki gruba aynlırken, yerleştinne puanlannın hesaplama yöntemine standart getirildi. YÖK, 4 yükseköğretim programının yerleştirmeye esas puan türlerinde de değişıklik yaparken, Olcul Oncesi Öğretmenligi Bölümü'nün puan türü üçüncü kez değiştirildi. YÖK, Okul Öncesi Öğretmenliği Bölümü'nün, 1999 ÖSS'de"eşitağırlıkir olarak belirledıği ÖSS ?uan türünü, 2000 »SS'de "sözel" olarak degiştirirken, 2001 ÖSS için ise yeniden "eşit ağırlıklı" olarak ilan etti. 3 öğretmen trafik kurban • BtSMİL(AA)- Diyarbakjr'ın Bismil ilçesinde meydana gelen trafik kazasında 3 öğretmen öldü, bir ögretmen agır yaralandı. Alman bilgiye göre Diyarbakır'dan, görev yerleri Bismil'e giden Zahıde Alünsoy yönetimindeki 06 YPR 21 plakalı otomobil, Bismil ilçesinin Köseli köyü yakınında, hatalı sollama nedeniyle karşı yönden gelen Kahraman Gori'nin kullandığı 72 DD 645 plakalı tankerle çarpıştı. Kazada, Bismil Ulutürk tlköğretim Okulu öğretmenlerinden Hülya Ceylan (25), Mehmet Doğru (28) ve Hasan Başar (37), olay yerinde öldû. Şininter • NtĞDE(AA)-Adana Kapalı E Tipi Cezaevi'nde kalan ve kamuoyunda "Şirinler Çetesi" olarak bilinen çetenin elebaşlanndan Rıdvan Demir, dün sabaha karşı özel bir ekiple Adana Kapalı E Tipi Cezaevı'nden alınarak Niğde Kapalı Cezaevi'ne getirildi. Cezaevi yetkilileri, Rıdvan Demir'in tek başına özel bir koguşa konulduğunu bildirdiler. Haraççdar cszatandnlıt • HAMBIRG(AA)- Terör örgütü PKK adına Almanya'da haraç toplayan 2 kişi, 3'er yıl hapis cezasına çarptınldı. Hamburg Yüksek Adalet Mahkemesi'nde görülen davada, Murat Y. ve adı öğrenilemeyen bir örgüt mensubu, terör örgütü PKK'ye "bağış" adı altında tehditle para toplama, bir işadamını uyuşturucu madde satmaya zorlama suçlanndan yargılandılar. PKK mensubu Murat Y. 3 yü 4 ay, arkadaşı ise 3 yıl hapis cezasına çarptınldılar. İstanbultfa • ÇANAKKALE(AA) Yasadışı yollardan yurdışına insan kaçıracağı şüphesiyle 10 gün önce Çanakkale Boğazı'nda durdurulan ve kaptan dahil mürettebat ve gemiye ait hiçbir belgesi bulunmayan "Altıntaş- 2" adh gemi, Istanbul'a gönderildi. 398 gros tonluk, 55 metre boyundaki geminin daha önce îstanbul Liman Başkanlığı'nca evrakına el konulduğunun anlaşılması üzerine, yapılan teknik inceleme sonucu geçici seyir izni verildi. "20. yüzyıhn sonlannda yaşanan evrimebaJap21. yüzyıhn 'kadutlarınyüzyüı' olacağısöylenir" KadınlannÜzun21. YÛZYILIN EŞİĞİNDE DÜNYA Bir yüzyılhk femmizm, bin- lerce yıllık ataerkilliği kökün- den söküp atamazdı; yeryü- zünde, kadınlann büyük ço- ğunluğu, günlük yaşamlannda bu rejimi bugün de yaşıyorlar. Ne var ki, XX. yüzyıl boyun- ca sürdürülen kıran kırana mü- cadelede, kadınlar, özellikle de yüzyıhn sonlannda, huzur ve çıkarlannı savunmayı öğren- diler: îki cins var diyorlar şim- di, birbirinden farklı, ama hak- larda ve ödevlerde birbirine eşit iki cins. Ufak ufak, eski düzenin temellerini yıkıyorlar. Toplumun her düzeyindeki ha- reketlenişleri, artık dünya ça- pında bir seferberliğe dönüş- muştür. Yerel ve ulusal boyut- larda eylemlerin yanı sıra, ev- rensel nitelikte konferanslar, kadınlarla ilgili büyük davala- n ele alıyor ve ilkelere bağlı- yor. Örneğin, çalışmada eşitlik ve hamilelikte özgürlük, Pekin Konferansrndan (1995) beş yıl sonra da, kaduı kurtuluşunun önemli konulandır. Ne var ki kaduılar, başka en- gellerin yanı sıra, siyaset are- nasını elde etmede bugün de büyük müşküllerle karşı karşı- yalar; o alanda, alabildiğine azınlıktalar. Gerici zihniyetlerin barika- tını yıkmak üzere, hassas bir mücadeleyi başlatmışlardır: Kamusal alanda daha çok s o rumluluk yüklenmek için, özel yaşamda -günJük ev yaşamı, çocuklar, vb.- erkeklerle za- manı yeniden paylaşmak ama- cıyla yeni bir tanışmaya giriş- mişlerdir. Kuzey Avrupa'da açılmış bir yolu izleyerek, kimi ülkeler- de, daha güçlü bir demokratik temsil sağlayacak kotalar da elde ediyorlar; kımi yerlerde de, geleceğin kadın temsilcile- rini bilgilendirip yönlendirmek üzere, gerçek seçim "okular"ı açıyorlar. Böylece, siyaset sı- nıfinın dünya capında yenilen- mesinin yolu açılmıştır kı, 21. yüzyıhn devrimleri arasmda biç kuşkusuz önemli bir yeri olacaktır onun da. Geçmişe toplu olarak baktı- ğımızda gördüğümüz ne? Feminlzmln yüzyılı Y irminci yüzyılın son onlu yıllannda ka- dınlann durumunda öylesine hızlı bir evrim ya- şanmıştır ki, buna bakıp 21. yüzyıhn "kadınlann vüzyıh" olacağı söylenir çoğu kez. Bu kehaneti doğrulamak için va- kit henüz pek erken; ama faz- la yanılmış ohnadan şunu söy- leyebiliriz: 20. yüzyıhn, kadznlann, ec- dattan kalma cinsel işbölümü- nün getirip kapadığı evlerin- den dışanya çıkma mücadele- sinin yüzyılı oldugu kesindir. O yüzyıl, kadınlann, yoksun bırakıldıklan haklan elde et- mek ve -erkeklerle beraber- dünyamızın geleceğini kurmak için sürdürdükleri mücadele- lerle çalkalanıp durmuştur. Kadınlann o yüzyıldaki ilk savaşı "eğitinı'' adma olur. Eğitime, "oyhakkı''içinmü- cadele eklenir. Işin içine, bir tanhten sonra "bedenine sahip obna" da gi- recektir. Gerçekten, yıne Ba- tı'dadır ki, 1968'in özgürlük ortamınm bereketlendirdiği bir zeminde, feminizmin ikinci kuşağı doğar; kendisinden ön- cekilerin tutuşturduğu meşa- leyi alarak, yeni isteklerle yo- la koyulur. Çünkü, yüzyılın so- nundaki feministler, "başka- lan gibi insan" olmayı özle- mezler artık; zira, o başkalan içinde olan erkeğın, hele hele "beyazerfcek"in evrenseli tem- sil etme iddiasını tartışırlar ve i4 kadmkalarakeşitohna''yı ıs- terler. Marksızme ve psikana- lize de başvurarak, "özel ya- şam potitiktir" diye noktalar- lar. 70'lı yıllarda, Paris sokak- lannda göstericiler bas bas ba- ğınr: "Bütün ülketerin eraek- gibi, dünyanm geleceği üstü- ne -kadınlar olmadan- karar veren siyasal organlarda yerle- rini isterler ve kendi orta halli kazanımlannı tehdit eden din- ci gericiliklere karşı mücade- le kararlıhğını ilan ederler. An- cak, bütün bunlara karşın... 21. yüzyılın başlarında kadın gerçekllâl A ncak, bütün bunlara karşın, zaferler ta- mamlanrruş sayıla- men her yerinde olduğu gibi, erkeklerinkinin yüzde 50 ile yüzde 80'i arasmda seyreder. Aynca şiddet, temel haklann ihlali yüzünden en fazla ölen- ler onlardır. Bütün dünyada, tahminlere göre, kadınlann yüzde 25 ile yüzde 50 arasın- daki bir yekûnu, erkeklerden gelen bedensel ya da cinsel şiddetin kurbanıdırlar. Gelişmekte olan ülkelerde, kadınlar, ev yaşamına mahkûm durumdadırlar. Ancak, bütün araştırmalar Gûnü'ndeİM^okkadmhaklarBBaramakicİD • Kadın sorunu, en başta da kadın-erkek eşitsizliği her adımda karşımıza çıkıyor. Kimi zaman iddia edildiği gibi, bu bağımlılığın fizyolojik nedenleri var mı? Siyasal alanın ötesinde, her iki cins arasındaki eşitsizlik nereden geliyor? çüeri, çorapiannızı kim yıla- yor?" Fransa'da 1974'te, ço- cuk aldırmaya izin veren Veil Yasası, tutkulan dizginlerin- den boşandmr. Daha önce, 1948 tarihi Insan Haklan Evrensel Bildirisi'nde ilan edilmiş olan kadın-erkek eşitliği, 1979 tarihli uluslara- rası sözleşmede yeniden dile getirilerek, kadınlara karşı bü- tün aynmcılık biçimlerine son verilir; söz konusu belge, Ku- zey'de olduğu kadar Güney'de de, kadınlann kurtuluşunda önemli bir alet olur. Birleşmiş Milletler'in örgüt- lediği konferanslar serisi için- de, 1980'de Kopenhag'da, 1985'teNairobi'de, 1995'te Pe- kin'de yapılan toplantılarda, Kuzey'b ve Güney'in kadın- lan, kimi önemli konularda an- laşarak, "istiyorsam ve istedi- ğim zaman tek çocuk" istemiy- le, çok çocuk yanlılannın buy- nıklanna karşı çıkarlar; bunun maz ve gelecek belirsizdir. Af- ganlı kadınlann karabasanla- nndan, ilerlemiş denilen ülke- lerde görülen eşitlik düşmanı di- renişlere kadar, kadınlann kar- şılaştığı yığınla engel şunu gös- teriyor: Daha katedilecek uzun bir yol var! Şu başlamış olan yeni yüzyıl- da yaşayacak kadınlar, yolun sonuna vanldığını görecekler mi? Ve yüzyıl, denildiği gibi gerçekten kadınlann yüzyılı olacak mı? Bunu zaman gösterecek... Her şey daha çocukluktan başhyor; aynmcılık, cinsiyet- çilik usul usul yeleşiyor, yer- leştirüiyor. Dünya çapında, ço- ğu kez de örfler adına, kadın- lar, kurtuluşlannı smırlayan engellerle karşılaşıyor ve hak- lan yadsınıyor. Dünyada aşın bir sefalet için- de yaşayan nüfusun yüzde 70'ten fazlası kadınlardır. On- lann ücretleri, dünyanın he- da gösteriyor ki, gelişme yolun- daki bölgeler gibi gehşmiş ül- kelerde de, kadınlann yaşamın her alanına tam katılışı, kal- kınmanın olduğu kadar sosyal dengenin ve banşçı bir gelece- ğin de güvencesidir. Öyle olunca, bütün saptır- malann, politik olarak da de- ğişikliğe uğratılması gerekmi- yor mu? Kadınlann katılımım gerçeltleştlrmelc K adınlann, siyasal ve ekenomik yaşama katılımı göstergesi- ne göre ülkelerin sıralamasın- da, Isveç başta geliyor; kadın- lar, orada parlamentoda san- dalyelerin yüzde 40'ını elle- rinde tutarken, teknik ya da yönlendirici görevlerde bulu- nan kişilerin yüzde 64'ünü tem- sil ediyorlar. Norveç'le Dani- marka, ikinci ve üçüncü sıra- dalar. Birleşik Devletler, an- cak on birinci sırayı işgal edi- yor Kadınlar Kongre'deki san- dah/elerin sadece yüzde 11 'ine sahipler ve teknik ya da yön- lendirici görevlerde bulunan şahıslann yüzde 53'ünü tem- sil ediyorlar. Fransa'ya gehnce, otuz birin- ci sırada! Sadece tspanya'nın (16), Irlanda'nın (21), Porte- kiz'in (22) ve Itarya'nın (26) de- ğil, Bahamalar'ın (15), Bar- bad'ın (18), Küba'nm (25) ve Kosta Rika'nın (28) da gerisin- de... Türkiye'nin dunımunu ha- nrlatmaya gerek var mı? Kadınlann davası haklı ise, siyasal temsilde kadın-erkek eşitliği ilkesi de haklıdır ve pek uzun süren bir adaletsiz- liği -bir bölümüyle- düzelt- mek fırsatını sağlayacaktır. Ancak, onun kadar önemli olan bir başka konu şudur: Kadın- lann kamusal alanda daha çok sorumluluk yüklenmeleri için ve aynca gerçek bir demokra- si adına, özel yaşamda erkek- lerle "zamanı yeniden paylaş- ma"lan gerekiyor. Yeni yüz- yıhn fetihleri arasında bu da ne- den ohnasın? Konuyu bafllarken... K onuyu bağlarken söylenecek olan ne- dir? Kaduı sorunu, en başta da kadın-erkek eşit- sizliği her adımda karşımıza çı- kan bir sorundur. Kimi zaman iddia edildiği gibi, bu bağım- lılığın fizyolojik nedenleri var mı? Siyasal alanın ötesinde, her iki cinsin statüsü arasında- ki eşitsizlik nereden geliyor? Bunlann yanıtı, zihniyetlerta- nhi başta olmak üzere, geçmis- te gizli. Ama şurası da bir ger- çek: Kadınlann tarihi iki cin- sin eşitliğine doğru ağır agır yürüyen bir tarihtir; düz bir çizgi de izlememiş bu gelişme, engellı-engebeli, geriye dö- nüşleri de görülen bir süreç. Aynca, erkeklerin tarihinden de aynhnaz bir halde. Doğal- dn- ki, geçmişe bakarken de, dar klişeler içine hapsolma- malı: Hıristiyanlık, iki cins arasındaki eşitsizliğin bir et- keni olarak görüldü çoğu kez ama yine de kadınlan tanıma- nın yolunu açmıştır; göze ba- tan bütün tersliklerine karşın, îslam için de söylemeli bunu. Sonra, Fransız Devrimi, ka- dınlan yeniden evlerine yolla- dı ama, ilân ettiği evrensel il- kelerle, kadınlann kurtuluşu- nun koşullannı da hazırlamış değil midh"? Ote yandan, kadın karşın ön- yargılar bugün de sürse, ka- dınlar yaranna kazammlann çoğunun altında feministlerin ısran yatıyor. Özetle dövül- müş, sömürülmüş, ırzınageçil- miş kadınlann öyküsü çağımı- zın en iğrenç öykülerinden bi- ri olarak kalsa da, kayıtsızlık ya da tevekkül dönemi kapanmış- ör. Gözlerimizin önünde adun adım yürüyen, tt kadmlarmdev- rimi"dir; XXI. yüzyıl, o dev- rimin başka zaferlerine tanık- lık edecek. Gelecege dönük olarak asıl söyleyeceğimiz ise şu olabihr Kadının kişisel ve sosyal, mad- dî ve fikrî yaşamnı her ala- nında, tıpkı erkekler gibi ken- dini kabul ettirmesi, yaratışuı, üretmenin ve katılmanın bü- tün güçlerini de özgürleştire- cek; erkeğin davranışuıı da de- ğiştirirken yeni dengelerin, ye- ni dinamiklerin koşullannı da hazırlayacaktır. Kadını, bin- lerce yıldan beri, aileden baş- layarak bütün sosyal kurum- larda sultası altında tutan bas- kmın sona ermesi de, gitgide başka birçok baskmuı tükeni- şinin habercisi olacaktır. Bü- tün bir insanlığın geleceği bu- na bağhdır. SÜRECEK ÇAYIRALANKADASTRO MAHKEMESt HÂKİMLİĞÎ'NDEN Dosya No- 1993/152 D. GÜDÜ: 9.11.2000 Mahkememıze davacı Çayıralan ılçesı A. Tekke köyûnde Adevıye Yıldınm tarafından da- valüar Malmüdürlüğu ve Dıiran Yaşar de 16 arkadaşı aleyhine açılan, Ça>iralan ilçesı, Y. Tek- ke köyü hudutlan dahılınde bulunan 106 ada 14-15-16 parsel no'lu taşımnaz hakkıoda açılan tespite ıtiraz davasuun yapılan açık yargılaması sırasmda venlen ara karan gereğınce, Dahılı davaiı Çayıralan ılçesı Y Tekke köyünden Alı Ozcan muasçısı olan Zöhre Peker (Özcan)'a çı- kartılan teblıgatlann bıla teblığ ıade edildiği, zabıtaca yapüan adres araştınnasıiKİa da adresı bellı olmadığından ilanen tebliğıne karar venlmış olup, adı geçen dahılı davalıya Aslıye Hu- kuk Mahkemesı'nın 1978/418 Esas, 1994/273 esas sayılı dava dosyasına görevsızlık karan ve- nJerek, mahkeroemıze gönderilnıış olup, görevsizlik karan ve duruşma günü olan 9.11.2000 günü, duruşma salonunda bütün delıllen ile bırlıkte hazır olması veya hazır obnadığı takdırde kendisinı bir vekılle temsil ettırmedıginde, yargılamaya yokluğunda devam olunarak karar ve- nlecegı 7201 sayılı Teblıgat Kanunu'nun 28 29 ve müteakıp maddeleri gereğınce, teblıgatlar yerine kartn olmak üzere ilan olunur. 09.09.1999. Basın: 45481 Nüfus cüzdaıumı kaybettim. Hükümsüzdûr. KORAY EROL ACI KAYBIMIZ Denizcilik Müsteşarlığı Emekli Tersaneler GeneJ Müdürümüz Gemi Inşa Sanayicileri Birliği ve GlSAŞ'ın Müşaviri, Gemi Inşa Sanayiinin yılmaz savaşçısı Sektörümüzün anası Gemi Inşa Yüksek Mühendisi TÜRKÂN ÇOBAN Allah'ın rahmetine kavuşmuştur. Aziz naaşı 28 Ekim Cumartesi günü, büyük emekler verdiği Tuzla Tersanelerinde (Gemi Inşa Sanayicileri Birliği'nde) Saat: 14.30'da yapılacak törenden sonra Tuzla Yeni Camı'de kılınacak ikindi namazını müteakip Aydınlı Köyü Mezarlığı'nda toprağa verilecektir. Camiamızın başı sağofsun. CEMİ İNSA SANAYİCİLERİ BİRLİĞİ CİSA$ GEMİ İN$A SAN. A.$. BİRBVKIMA SERVER TANtLLİ Behle, 0 Günler Gelsin İstanbul... Yeniden Istanbul'a doğru yolday:m. Bu yazıyı Strasbourg'da yazıyorum; ama siz onu okuduğu- nuzda, ben de Istanbul'a varmış olacağım. Ne var ki, eskiden olduğundan farklı bu gidiş-dö- nüşler. Istanbul'u, geçen yıl, bir uzun aradan sonra gör- düğümde, her şey değiştı bende. Geçmişte biraz ayn kalsam kapıldığım tedirginliği duymuyorum ar- tık; tersine, uzakta durup belleğimdeki eski Istan- bul'u yaşamak istiyorum. Seferis'in gençliğindeki Izmir için duyduğu duygu, "yitîkkent" duygusu be- ni de sarmış halde. Bırakınız bir elli yıl öncesini, bir yirmi yıl öncesinin Istanbul'u da değil bugünkü. özellikle 80'lerle beraber, Türkiye'yi altüst eden rüzgârlar, belki en korkunç yıkıntılannı bu kentte yap- mış; Istanbul'u almış, yerine bir başkasını koymuş. Ama bu başkası, artık İstanbul değil gözümde. Doğasıyla öyle, mimarlığıyla öyle, insanıyla öy- le... • • ' Pek bilinen bir konudur: Kırsalın uzağında, yal- nız ticaret ilişkilerinin yoğunlaştığı bir uğrak nokta- sı değil, yaşam biçimi, sosyal ve siyasal ilişkileriy- le de bir uygarlık rnerkezi oldu kent. Insanlan ortak idealler çevresinde toplayıp bireyler ya da sosyal kümeler arasında karşılıklı bağımlılık biçimlerinin, bütünleşme yeteneğinin, dayanışma duygularının, bu arada incelik, kibarlık ve görgü kurallannın ya- ratılışı orada gerçekleştı. örnekler arasında İstanbul da vardı. i Bugün de var, diyebilir misiniz? Şu da bildiklerimiz arasında: Kent, dünyanın her yanında -gırüağına değin- sorunlar içindedir bugün; gücünü ve özgünlüğünü yapan ne kı var, kaybeder haldedin Ideal yaşamın yerine kötü yaşamın, kon- forun yerine rahatsızlığın, zararlı şeylerin simgesi olup çıkmıştır o. Zamanımızın büyük sosyolojik hastalıklannın orada birikip yoğunlaştığını görüyo- ruz artık: Şiddet, dışlayıp toplum dışına atma, yok- sulluk, hava kiriiliği, asayişsızlik ve güvensizlik, ruh- sal gerginlik, kanşıklık, yalnızlık... Yaşadığımız yıl- larda kentin damgasını taşıyan olgulardır. ., İstanbul da bunlarla damgalı değil mi? Ama bir parça uzak görüşlülük, hele hele sıkı sı- kıya uygulanacak bir planlama anlayışı, Türkiye'nin kentlerini, en başta da Istanbul'u, bugün gelip dur- duklan noktanın uzağında tutabılırdi. Nitekim İstan- bul, birkaç büyük kentle beraber, böyle bir planla- ma disiplininın içındeydi 1950'lere kadar. Felaket, o yıllarla başladı. Yalnız kentier için de değil, ülkenin ekonomisi, nü- fusu, kültürü ve eğitimiyle. Şimdi üstelik, olanbite- ne hayıflanacak yerde, fütursuz övünüyorlar da: Türkiye "harmanlandı" diyorlar. Yok böyle bir deyim toplumlann kalkınmasında. Plan var, program var, uzgörü var. Bunlarla yön verebilirsiniz gelişmelere; yoksa git- ti gider. Ama ne yazık: Yaşadığımız yıllann da modası, bic yeni türden liberalizmdir. Onun, tarihin şu aşama- sında, özünde sağcı ve gerici bir ideolojı olduğu- nu görüp anlayıncaya kadar, bu afyon uyuşturacak,' bilinçleri iğdiş edip duracak. Türkiye'de olan da budur... , . T -^-.-/ ,„ Tevfik Rkret'in ünlü "Sis" şiirinden biryanm yüz- yıl kadar sonra, dev bir romancı olduğu kadar şa- ir de olan Vedat Türkali'nin, 4O'lı yıllarda yazıp -"Sis" şairine ithaf ettiği- "İstanbul" adh güzel şiiri bilmiyorum hatıriıyor musunuz? Brtirirken şöyle der şair: "Boşuna çekilmedi bunca acılar İstanbul I Bek- \ebml Büyük ve sakin Süleymaniye'nle bekle IPark- lannla, köprülerinle, kulelennle, meydanlannla I Mavi denizlerineyaslanmış I Beyaz tahta masalı kah- velerinle bekle I Ve birkunışa Yenihayatsatan I Top- hane'nin karanlık sokaklannda I Koyun koyuna ya- tan I Kirii çocuklannla bekle bizi I Bekle zafer şar- kılanyla caddelerinden geçişimizi I Bekle dinami- ti tarihin I Bekle yumruklanmız I Haramilerin sal- tanatını yıksın I Bekle o günler gelsin İstanbul bek- le I Sen bize layıksın". Şairin seslenişindeki soyluluğa diyecek yoktur. Ama yazık ki, tarihin dinamitinin patlayacağı gün- ler bir ertelemeye uğramıştır; haramilerin saltana- tı ise, üstelik "küresel"dir şimdi; Istanbul elbette bi- ze layıktır, ancak bekleyecek takat da gitgide aza- lıyor değil mi onda? MENKULAÇBK AKTITRMA İLAM ÖDEMݧ1.|CRA MÜDÜRLUĞÜ'NDEN Dosya No: 1999/2209 Esas Bir borçtan dolayı hacızlı ve aşağıda cms, mıktar ve kıymetlen yazılı menkul mallar saoşa çıkanltnıştır Bınn- ci açık arttırnıa 15.1).2000 günu saat 13.00'ten 13 10'a kadar 'Efe Toplu Konutlar Yanı (Görgen Imalathanesi) ÖDEMİŞ' adresinde yapılacak ve bınncı açık arttırmada takdir edilen kıymetınin %75'uıe ısteklı çıkmadığı takdır- de, 16 11.2000 günü aynı yer ve saatte ikinci açık arttırma yapılarak, takdir edilenfaymetının o o40'ını ve satış mas- raflannı karşılamak şartıyla en çok fıyat verene satılacak- tır. Satış şartnamesı icra dosyasından görülebılir Masrafi venldığınde, şartnamenın bir ömegı ısteyene gönderilebi- lir. Ihaleye ıştırak etmek ısteyenlenn, muhammen bedelin %20'si oraauıda nakıt veya mıllı bir bankanın kesın ve müddetsız temınat mektubunu teminat olarak ibraz etme- leri gerekmektedir. thale Damga Vergisı, Katma Değer Vergisi ve teslim masraflan alıcıya aıt olacaktır Daha fazla bilgi almak ısteyenlenn yukanda yazılı dosya numa- rası ile müdürlüğümüze başvurmaları ilan olunur. 17.10.2000. Menkullerin takdir edilen kıymetlen: Iira Adedi Cinsi 5 000.000.000.- 1 AYSU marka yogurt - ayıan doldurma ve paketlerae makınası 500.000.000.- 1 Markasızbeyazrenklımıkser makınası 8.000.000.000.- 1 Kromel marka vakum > - makınası ve elapmanı. Basın 60932,1 10613 Sevgili arkadaşımız TÜRKÂN ÇOBAN'l kaybettik. Tüm dostlann başı sağolsun. Cenazesi 28.10.2000 (bugün) Tuzla Mercan Camii'nden ikindi namazını müteakip defnedilecektir. METİN EŞREFOĞLU
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle