24 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 25 EKİM 2000 ÇARŞAMBA HABERLER Oramiral Erdil'e ziyaret • ANKARA (AA)- ABD"nin Ankara Büyükelçisi Robert Pearson ve ABD Avrupa Kuvvetleri Komutan Yardımcısı Orgeneral Carlton Fulfbrd, Deniz Kuvvetleri Komutaru Oramiral tlhami Erdil'i ziyaret etti. Erdil, görüşmenin başında yaptığı konuşmada, ABD ve Türk deniz kuvvetleri arasındaki ilişkilerin çok ıızun bir geçmişe sahip olduğunu belirterek 1946'dan itıbarenbu ilişkilerin kapsam olarak çok biiyük gelişme gösterdiğini söyledi. Pearson da "50 yıl önce nasıl ki çok güçlü müttefıklersek bugün de aynı şekilde güçlü müttefıkleriz" diye konuştu. fvrenbü• • • • • • • • • * duruma duşürdu' • ANKARA (AA)- Sağlık Bakanı Osman Durmuş, Sa|hk personelinin ücretlerinin düşük olduğunu belirterek "16yılhkdoktor380 milyon lira, yeni işe başlayan temizlik işçisi 350 milyon lira alıyor. Tûrkiye'de maalesef bilgili, becerikli. üst düzey egirimli insanlann layık görüldüğu muamele budur" dedi. Numune Hastanesi Kemik fliği Transplantasyon Merkezi'nde, 50. kemik iliği naklinin gerçekleştirilmesi ^ nedeniyle verilen brifinge kaülan Sağlık Bakanı, "Ben göreve geldiğimden bu yana sağlık çahşanlannın, 12 Eylül Lhtilali ile özellikle Kenan Evren'in husumet duygusuyla bu duruma düşürüldüğünü söylüyorum. Ama ne yazık ki biz sivil iktidarlar da buna çözüm bulamadık" diye konuştu. Duşükzamma protesto • tZMİR (Cumburiyet Bûrosu) - CHP Konak tlce Örgütü Kadın Kolu, memura 2001 yılırun ilk yansı için öngörülen yüzde 10'luk zam artışmı, Kemeraltı girişinde düzenJediği imza kampanyasıyla protesto etti. Kemeraltı girişinde başlatılan, bugün ve yann dal 1.00-18.00 saatleri arasında gerçekleştirilecek olan imza kampanyası öncesinde konuşan CHP Konak tlçe Başkanı Av. Feridun Gökkan, "Dünyanın hangi ülkesinde insanlar aç bıralalarak enflasyon düşürülüyor. Bugün Tûrkiye'de 40 milyon insan açlık sınınnın altında yaşıyor"' diye sitem etti. Hizbullati davası kararadoğru • İZMİR (Cumhuriyet Bûrosu) - Aralannda Istanbul'da polisle girdiği silahlı çatışma sonucunda öldürülen kanlı terör örgütünün lideri Hüseyin Velioğlu'nun yeğeni Aziz Velioğlu'nun da bulunduğu 15 sanıklı Hizbullah davasına devam edildi. izmirDGM'de görülen davada, savcı ve sanık avukatlan, samklarla ilgili kaset ve video bant çözümlerinin bir an önce çözülerek raporlann dosyaya konulması için bilirkişilerin uyanlmasuıı istediler. Mahkeme, bilirkişilerin raporlaruıı gelecek duruşmaya kadar hazırlamalan için DGM yedek yargıçhğınca uyanlmasını kararlaştınrken Aziz Velioğlu'nun tahliye istemini reddetti. Katılım ortaklığı belgesine Kıbns'ı sokma girişimleri Ankara'yı harekete geçirdi Avrapa'ya Kıbrıs uyarısıANKARA (Cumhuriyet Bft- rosn) - Türkiye, 8 Kasım'da açıklanacak katılım ortaklığı belgesine Kıbns önkoşulunu sokmak için girişimlerde bulu- nan Avrupa Birliği'ne "Hdao- ki kararian dışında. Kıbns ko- nusunda önkoşul kabul edile- mez" mesajıru gönderdi. Dışiş- leri Bakanı fstnail Cem, AB'nin katılım ortakhğı belge- sinde Kıbns sorununa da yer verme girişimleri üzerine AB 'nin genişlemeden sorumlu üyesi Günter Verheaugen ile bir telefon görüşmesi yaptı. Verheaugen'e kaygılanm ile- ten Cem, "BeJgeye Kıbns ve Ege gjrerse şık obnaz" uyan- smda bulundu. Verheaugen'in de Dışişleri Bakanı Cem'e Tür- kiye'nin kaygılanm anladığını bildirdiği ögrenildı. Yunanistan'm baskılan so- nunda Kıbns konusunda birpa- ragrafi katılım ortaklığı belge- sine yerleştiren AB Komisyo- nu'nun belgede yer alan ifade- lerin Helsinki kararlanndan farkJı olmadığını savladığı kay- dediliyor. AB Komisyonu iîe aynı görüşte olmayan Türkiye, Kıbns ifadelerinde Helsinki kararian dışına çıkılmasının hukuki olmayacağım kaydedi- yor. Türkiye, bu gelişmelerin Ce- nevre'de 1 Kasım'da başlaya- cak 5. tur aracılı görüşmeler sü- recini de olumsuz etkileyebile- ceğini belirtiyor. AB Komisyonu'nun taslak metni hazırlanan katılım ortak- lığı belgesine Kıbns ile ilgili bir paragrafı geçen cuma günü koyması, Ankara'yı harekete geçirdi. Katılım ortaklığı bel- gesinde yapılan değişikliği ay- nı gün haber alarak Dışişleri Bakanlığı'm uyaran Türki- ye'nin AB Daimi Temsilciliği, komisyonla konuyla ilgili gö- rüşmelerde bulundu. Dışişleri Bakanlığı'nın da paragrafla il- gili bilgi almak için AB Tem- siciliği'ne ve AB'nin dönem başkanhğını yürüten Fransa Büyükelçiliği'ne başvurduğu kaydedıldi. Türkiye'nin bu görüşmeler- de, katılım ortaklığı belgesinde Kıbns ile ilgili olarak Helsinki kararian dışındaki ıfadelenn kabul edilemeyeceği uyansın- da bulunduğu bildirildi. AB'nin ise bu ifadelerin Hel- sinki kararian kapsamında ol- duğunu savunduğu, ancak Tür- kiye'yi ikna edemedikleri kay- dedildi. Helsinki Zirvesi'nde alınan kararlarda Kıbns sorununun çözümü için taraflann cesaret- lendirilmesi gerektiğı, çözüm olmasa da Kıbns Rum kesimi- nin tam üyeliğüıin engellene- meyeceği, ancak taraflann po- zisyonlanmn da değerlendir- mede önemli olacağı ıfadeleri- neyerverilmişti. Basbakan Yardımcısı Yılmaz 'Bu kafa yapısıyla AB'ye giremeyiz' ANKARA (Cumhuriyet Bûrosu) - AB'den sorumlu Basbakan Yardımcısı ve ANAP Genel Başkanı Me- sut Yıbnaz, Avrupa kamu- oyunun yüzde 60'ının Tür- kiye'nin AB üyeliğine kar- şı olduğuna işaret ederek üyelik için öne sürülen "»- yasi kriterierinr> mutlaka yaşama geçirilmesi gerek- tiğini söyledi. Tûrkiye'de bütün siyasi partilerin, "ûlkenin toprak bütünlüğünün konınması'' konusunda farklı düşiinme- diğini kaydeden Yılmaz, ancak bu değerler korunur- ken, demokratik açılımlann nasıl yapılacağı konusunda, hükümet ortağı partiler ara- sında btle görüş aynhğı bu- lunduğunu vurguladı. Ancak, hem terörle mü- cadele önlemleri aynen ko- runup hem de AB 'ye girile- meyeceğini kaydeden ANAP lideri Mesut Yıl- maz, "Bu kafa yapısını de- ğiştirmeden AB'ye gireme- yiz. Eğer biıtakun korku, vehim. paranoralann etld- sinde kalırsak tam üyelik hedefine varamayız" diye konuştu Yılmaz, partisinin dünkü grup toplantısında geçen hafta Brüksel'de, AB ilişki- leri ile ilgili yaptığı temas- lar konusunda bilgi verdi. Türkiye'nin AB'ye üyelik için aranan, ekonomık kri- terler ve AB müktesebatı- nın yaşama geçirilmesi ko- nusunda sorunu olmadığını kaydeden Yılmaz, asıl so- runun "siyasi kriteriere uyum" konusunda olduğu- nu vurguladı. AB'nin en önemli koşu- lunun "siyasi kriteriere uyum" olduğuna da işaret eden Yılmaz, Türkiye'nin özel koşullan nedeniyle bu demokrarikleşme ve insan haklan konusunda yapma- sı gerekenler bulunduğunu ifade etti. Yılmaz, AB'ye üyelik için yapılması gerekenler konusunda hükümet ortağı partiler arasında biie görüş aynlığı bulunduğunu vur- guladı. ' - 1ĞNELİFIRÇA ZAFER TEMOÇtN DSP, çalışmalanndan rahatsız olduğu Pişkinsüt'ü devre dışı bırakarak MHP'ye ödün veriyor îşkence raporları başkan yedi AYŞESAYIN ANKARA - "Kopenhag 51- çürJerini" Türk hukük sistemi- ne yerleştirmeye çalıştığını sa- vunan hükümet, işkence ve di- ğer insan haklan ihlallerine ilişkin uygulamalan saptayan TBMM komisyonundan rahat- sızlığını açıkça ortaya koydu. Içişleri Bakanlığı'nın rahatsız- lığını gizlemediği TBMM ln- san Haklannı Inceleme Komis- yonunun DSP'li başkam Se- ma Piskinsüt'ün yeniden baş- kan seçilmemesi konusunda il- ke anlaşmasına varan DSP ile MHP, başkanlığa komisyonun MHP'li üyesi Metin Ergun'un getirilmesini benimsedi. Bu- nun karşılığında DSP'ye etkin- liği olmayan TBMM Dilekçe Komisyonu Başkanlığı'nın ve- rilmesi kararlaştınldı. TBMM Başkanlığı'nı hükü- met ortağı MHP'ye "ikram e- den" DSP, çalışmalanndan ra- hatsız olduğu Pişkinsüt'ü dev- re dışı bırakmak için TBMM İnsan Haklannı tnceleme Ko- misyonu Başkanlığı'nı da bu partiye bırakıyor. Komisyon Başkam Sema Pişkinsüt geliş- melerle ilgili bilgisi olmadığı- nı kaydetti. Içişleri Bakanı Sa- dettin Tantan'ın da "güvenlik görevh1erirencideeduıyor n ge- rekçesiyle komisyonun hazır- ladığı raporlardan rahatsız ol- duğu dile geririldi. Geçen dönemden bu yana TBMM İnsan Haklannı Incele- me Komisyonu Başkanlığı'nı Yuzyılm Definesi' olayının baş mimarı için özel ekip gidecek Kaçakçı Telli iade ediliyor ANKARA (Cumhuriyet Bûrosu) - îsviçre Yüksek Mahkemesi, sınır polismin mart ayın- da tutukladığı eski eser kaçakçıa ve "Yüzyıhn DefinesTnı ABD'de pazariayan Edip Tefliyi (62) Törkiye'ye geri verme karan aldı. Türki- ye'den gidecek güvenlik görevlileri Telli'yi tes- lim alarak 30 Ekim Pazartesi günü îstanbul'a getirecek. Antarya Elmalı'da Nisan 1984'te önce Avru- pa'ya kaçınlan ve sonra ABD'de pazarlanan tÖ 5 yûzyüa ait ender 1900 adet gûmüş sikkeden oluşan "Yüzyıhn Definea" olaymm baş mima- n Edip Telli, Isviçre'ye giriş yaptığı Alstaetten kentinde yakalanmıştı. Adalet ve Içişleri bakanlıklanncahazırlanan iade dosyası tçişleri Bakanlığı'nca îsviçre ma- kamlanna iletilmişri. Emniyet Genel Müdüriü- ğû, yaptığı yazılı açıklamada, Türk Interpo- lü'nden îsviçre'ye gidecek olan bir ekibin Tel- li'yi alarak geri getireceği bildirildi. Telli'nin 30 Ekim pazartesi günü Istanbul'da olması bek- leniyor. SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR yürüten Pişkinsüt, 1998 ve 2000 yıllannda Türkiye'nin çe- şitli bölgelerindeki cezaevle- rinde alt komisyon üyeleriyle birlikte yaptığı incelemelerde işkenceyi belgeleriyle ve somut kanıtlanyla ortaya koymuştu. Piskinsüt'ün kamuoyuna yan- sıyan en çarpıcı etkinliği ise Is- tanbul Küçükköy Karako- lu'nda bulduğu filistinaskısım Meclis'e taşıması olmuştu. Ko- misyonun Sema Pişkinsüt baş- kanîığında Ulucanlar Ceza- evi'nde 10 kişinin ölümüyle sonuçlanan olaylarla ilgili ra- porunda Adalet Bakanlığı da suçlanmıştı. Komisyon dışında geçen yaz kişisel olarak doğu ve güneydoğuda insan haklan ihlallerine ilişkin kişisel çalış- malar da yapan Pişkinsüt, yine kendi olanaklanyla ABD ceza- evlerinde de incelemelerde bu- lunmuştu. [email protected] Posta kutum cezaevi mek- tuplanyla dolu. Acılı, sorunlu, dertli insanların mektuplan. Türkiye cezaevinden mi iba- ret? Başka yaşamlar, başka dünyalaryok mu? TV'leri açın, sanki bir başka ülkede yaşı- yoruz. "Sabah şekerien", "Ak- şam çekirdekleri" eğlenip gi- diyoruz. Yaşam tabii ki ceza- evinden, ölümden ve acıdan ibaret değil. Gel gör ki gazetecilik yapı- yorsan, haksızlıklara dayana- mıyorsan, bir süre sonra isyan ediyorsun. Kimselerin görüp duymak istemediklerini yaz- mayı yeğliyorsun. Veli Saçı- lık'ın kopan kolu ve bir türiü parası bulunamadığı için takı- lamayan protezi seni ilgilendi- riyor. llgilenmen gerektiğini düşünüyorsun. Filiz Gülko- kuer'in cezaevinde ölüme gi- den serüveni yüreğini yakıyor. Ulucanlar'da yaşamını yrtiren gencecik insanlann anneleri- nin babaJannın yerine kendini koyuyorsun. Ulucanlar'ın yıldönümüydü. 10 gencecik insanın dövüle- rek öldürüldüğünü, cezaevin- de eli kolu bağlı, devletin gü- Neden Bizim Payımıza Acılar? vencesi altında olması gere- ken siyasi tutuklulann devlet görevlilerince öldürüldüğünü, TBMM Araştırma Komisyonu dahil hemen ilgili herkes biliyor ve kabul ediyor. Bir konuşma yaptı diye veya bir pankart aç- tı diye 15-25 yaş arası genç- leri ağır cezaiara çarptıran bu sistem, Ulucanlar kıyımı dava- sını birtüriü açamıyor, bu cina- yetten sanık olanlan yargıla- yacak yer bulamıyor. Hepimiz biliyoruz ki bu kıyımın sanıkla- n bir gün bile hapis yatmaya- caklar ve yaptıklanyla kala- caklar. Bu ne büyük bir fela- kettir, bu ne büyük bir düş kı- nklığıdır... Böyle olduğu için, yeni Ulu- canlar kıyımlan için yeni gö- revliler hazırlanmış oluyor. Çe- şitli cezaevi kıyımlarının so- rumlulannın terfi ettiğini duy- duğunuzda da şaşırmıyorsu- nuz. Bu terfiler, bu kollamalar yeni saldınlan ve saldırganlan teşvik ediyor, onlara cesaret veriyor. Bu yüzden küçücük bir adalet kınntısı duyduğu- nuzda sevince kapılıyorsunuz. Sonra yeniden hüzne... ••• Tunceli'de minibüsü tarana- rak öldürülen Süleyman Ek- rem, yüzlerce örnekten birisi. Geçen gün avukatı aradı. "Si- ze sevineceğiniz bir haber ve- receğim" dedi. Uzun uğraş- lardan sonra Erzincan Ağır Ceza Mahkemesi, Süleyman Ekrem'in öldürülmesi olayın- dan sorumlu olduğu düşünü- len sanıklar hakkında kamu davası açmak için yeterti kanıt olduğuna karar vermiş. Ailesinin anlatımıyla olay şöyle gerçekleşmişti: Süley- man Ekrem, 29 Kasım 1999 gecesi Elazığ ilinden minibü- süyle döndükten sonra evin- den PKK'lilerce zorta alınmış ve götürüldüğü Pirinççi kö- yünde askerlerin açtığı ateş sonucu yaşamını yitinmişti. Süleyman, evinden silah teh- didiyle alınmıştı. EMEP adlı si- yasi partinin üyesiydi. PKK ile siyasal bir yakınlığı bulunmu- yordu. Hatta ailesinin ve köy halkının anlattıklanna göre PKK militanlan bu köyde Sü- leyman'a devamlı baskı yapı- yorlardı. Aile, 10 Aralık 1999 tarihin- de Pertek Cumhuriyet Baş- savcılığı'na suç duyurusunda bulundu. Bu suç duyurusu, Süleyman'ın masum olduğu- nu, sağ yakalanması müm- künken öldürüldüğünü, bir ça- tışma durumunda bile masum yurttaşın korunması gerektiği- ni; olayı önceden haber alan güvenlik kuvvetlerinin Süley- man'ı sağ yakalayabilecekle- rini; arabanın el freninin çekik olduğunu belirtiyordu. Valilik, davanın açılması tale- bini reddetti. Malatya Bölge Idare Mahkemesi, valiliğin bu karannın kaldınlması istemini uygun görmedi. Bunun üzerine Pertek Cumhuriyet Savcılığı sa- nık güvenlik görevlileri hakkın- da takipsizlik karan verdi. Avukatlar ve aile işin peşini bırakmadı ve sonunda Erzin- can Ağır Ceza Mahkemesi'ne başvurdu. Erzincan mahke- mesi de dava için yeterfi kanıt olduğu kararına vardı. Artık dava açılabilecek. Sonrasını hep birlikte izleyeceğiz. Ben bu yazıları yazarken, Hakkâri'de boşaltılan köyleri- ne ceviz toplamak için güven- lik güçlerinden izin alarak gi- den üç köylü, köylerinin yanı başında elleri arkadan bağla- narak kurşuna dizilmiş olarak bulundu. Köylülerin cenazele- ri Van'da dört bin kişinin katıl- dığı büyük bir törenle toprağa verildi. Gazetelerin hiçbirisi bu cinayeti de yazmak ihtiyacını duymadı. Hakkârili üç köylünün hak- kını kim arayacak? Bu ülkede bunların hesapları hiç sorul- mayacak mı? Öldürenler, terfi edip yüksek makamlara gel- meye devam mı edecekler? Dünyanın her yerinde haksız- lık ve eşitsizlik olduğunu bili- yoruz. Cinayetin bu kadar destek gördüğü ne kadar ülke kaldı acaba? Cumhuriyeti ku- ralı 77 yıl oldu. Neden hâlâ uy- gar ülkeler gibi bir yargı siste- mine, bir güvenlik sistemine sahip olamıyoruz? Yoksa böy- le yönetilmeye mi layığız?!! GLOBAIjmiTiKüLTüR ERGtN YILDIZOĞLU niistinde Yeni Bir Kosova mı? Şarm El Şeytı ateşkes anlaşması tutmadı. Barak, barış sürecini rafa kaldırdığını açıkladı, Ukud'la bir olağanüstü ulusal hükümet kurma- yagirişti. Bu hükümetingerçekleşmesi için Ba- rak'ın, Sabra ve Şatila katliamlanna bulaşık, 28 Eylül'de Haremüşşerrf provokasyonuyla son çatışmalara yol açan Likud lideri Ariel Şaron'u ikna etmesi gerekiyor. Jordan Times'ın bir yorumuna göre, "Camp David'de anlaşılan her şeyden vazgeçilme- diği takdirde Şaron, Barak'ın teklrfini kabul etmeyecektir" (23/10). Arafat'ın, Barak'ın ba- nş sürecini askıya alan açıklamasına cevabıy- sa "Cehenneme kadar yolu var" oldu (CNN). Şimdi Intifada'nın devam etmesini, giderek da- ha karmaşık sorunların gündeme getirilmesini beklemek yanlış olmaz. Hatta Ortadoğu politikasında, çoktehlikeli bir kavşağa gelindiği bile söylenebiîir. Son gelişmeler, özellikle Şarm El Şeytı an- laşmasıyla Arap zirvesi, iki soruna açıklık getir- di. Birincisi haftalık El Ahram Weekry'nin yo- rumcularından Gamil Mattar'ın işaret ettiği gi- bi birillüzyon kınldı: "Araplar kızgın. Arap hal- kı ABD'nin bir arabulucu değil, bir hasım ol- duğunu biliyor. Eğer Arap hükümetleri ABD'nin baskısına direnemiyorlarsa bun- dan yainızca kendileri sorumludur." ikincisi, bir başka Jordan Times yorumcu- sunun saptadığı gibi, Filistinlileryine yalniz kal- dılar: "Arap zirvesi Filistinlilere, işgalf ancak kendi güçlerine dayanarak kaldırabilecek- lerini gösterdi" (23/10). Filistin Konseyi Üyesi Hanan Eşvari'ye göre "Filistin halkı ortada bı- raktldı". Bu iki gelişme bir süredir Ortadoğu ülkeleri- nin sokaklarını, Israil'e karşı savaş çığlıklanyla dolduran kızgın kitlelerin (Beirut Daily Star, 15/10) ateşine benzin dökecek, "Arap sokak- lannın gerçek nabzıyla Arap hükümetleri arasında açılmakta olan uçurumu" (al-Kha- leej, Birleşik Arap Emirliği'nde çıkıyor. Aktaran WorkJ Workers Press) daha da genişletecek. Buradan hareketle, çatışmalar tırmandığı takdirde diye başlayarak Arap milliyetçiliğinin ve radikal Müslüman gruplann güçlenmekte ol- duğunu da saptayarak birseri öngörüde bulun- mak mümkün. Birincisi, Arap hükümetleriyle gizli açık mu- halefetleri arasındaki gerginlikler daha da arta- cak; bölgedeki müttefikleri, ABD'nin istekleri- ne eskisi kadar kolaylıkla evet diyemeyecekler. Bu açıdan özellikle Mısır ve Ürdün hükümet- lerinin zayıflaması beklenebilir. İkincisi, Sad- dam'ın Arap politik süreçlerinde daha doğru- dan etkili olma şansı artacakt>r. . « • - Bu süreç Ortadoğu'da ABD hegemonyasıriı önemli ölçüde zayıflatabilir. Bölgede, ılımlı politikacılann etkisini zayıflatır. Şunu hatııiamak gerekir ki sokaklan dolduran, her gün birkaç evladını kaybeden Filistin halkı- nın bu öfkesinin arkasında yainızca Israil'in, biz- zat bir Haaretz yazannın sözleriyle, geçen ye- di yılda durmadan yalan söylemesinin, gerçek niyetini sürekli gizlemesinin, banş süreci adı al- tında işgali bir başka biçimde geliştirmesinin (18/10) yarattığı hayal kırıklığı yok. Bu öfkenin arkasında Arafat iktidannın yol- suzluklan, keyfi yönetimi, nihayet Israil'in gü- venliğini bizzat üstlenmesinin, CIA ile açık işbir- liğine gitmesinin getirdiği hayal kınklığı da var. Bu kadar çok patlayıcı unsuru içeren bu sü- recin, İsrail-Filistin çatışmasını, bölge dışına ta- şıması da beklenebilir. Bu çatışmalar bölge sınırlannı aşarak kolay- lıkla dünyanın Yahudi nüfusunun yoğun olarak yaşadığı Fransa, ingiltere, ABD gibi bölgeleri- ne sıçrayabilir. Aynı bağlamdan olmak üzere bölgede ve dünyada ABD hedeflerine yönelik şiddet eylemlerinde bir artış beklenebilir. Bu olası gelişmeler içinde Israil ve Filistin yö- netimlerinin seçenekleri de artık çok azaldı. Fi- listin yönetimi devlet statüsünü tek taraflı ola- rak ilan etmek için daha fazla bekleyemez. ABD, Israil, ingiltere dışında hemen herkesin, Avrupa, Latin Amerika, Arap ülkelerinin hatta Rusya ve Uzakdoğu ülkelerinin, Filistin devle- tini tanıyacağı kolaylıkla varsayılabilir. Israil ise bu olasılık karşısında, ya askeri bir refleks göstererek çekildiği bölgelere tekrar gi- rer, sorumlu gördüklennı öldürmeye, "radikal- leri tasfiye etmeye", tutuklamaya girişir; ya da kendince uygun gördüğü bir sıntra çekilir, Ra- bin'in 1992 seçim sloganı olan, bir süredir de tekrar gündeme gelen "Filistin'le bağlann ko- panlması" stratejisini uygulamaya koyar. Birinci durumda, Israil giderek daha ağır si- lahlar kullanmak, daha fazla insan/çocuk öl- dürmek, kendisi de daha fazla kayıp vermeye katlanmak zorunda kalacak, uluslararası aJan- da daha da yalnızlaşacaktır. Filistin'le bağlann koparılması girişimi ise çok ağır bir uygulama olacaktır. Filistin halkı zaten çok zor ekonomik koşullarda, birçok gözlem- cinin tespit ettiği gibi Gazze ve Batı yakasında neredeyse açlık sınırının altında yaşıyor. Bağlann koparılması, Israil ekonomisine ça- lışan 100 binden fazla Filistinli işçinin, binlerce Filistinli işadamının ekmek kapılarının kapan- ması anlamına gelir, Filistin ekonomisini toptan çökertir. Diğer taraftan bağlann kopanlması politikası uygulamaya konursa bu çok vahim başka so- nuçlara da yol açabilir. Örneğin, Hebron'da, Gazze Netzarim mahal- lesinde olduğu gibi Araplarla İsraillilerin bağla- nnı, Araplara yönelik bir "etnik temizlik" ol- madan kopamıak mümkün olmayacaktır. "Et- nik temizlik" olmazsa bu sefer de siviller birbir- lerini öldürmeye başlayacaklar ve Kosova tra- jedisini andıran bir kaos ortamı doğacaktır. Bu koşullarda sorunu, esasen bir Batı ittifakı olan ve Türkiye'ye rağmen Hıristiyan ve emper- yalist bir güç olarak görülen "Uluslararası top- luluğun ve NATO'nun" müdahalesiyle çözme- ye kalkmak ise ateşe benzin dökmeye benze- yecektir...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle