Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 25 EKİM 2000 ÇARŞAMBA
HABERLER
Oramiral Erdil'e
ziyaret
• ANKARA (AA)-
ABD"nin Ankara
Büyükelçisi Robert
Pearson ve ABD Avrupa
Kuvvetleri Komutan
Yardımcısı Orgeneral
Carlton Fulfbrd, Deniz
Kuvvetleri Komutaru
Oramiral tlhami Erdil'i
ziyaret etti. Erdil,
görüşmenin başında
yaptığı konuşmada, ABD
ve Türk deniz kuvvetleri
arasındaki ilişkilerin çok
ıızun bir geçmişe sahip
olduğunu belirterek
1946'dan itıbarenbu
ilişkilerin kapsam olarak
çok biiyük gelişme
gösterdiğini söyledi.
Pearson da "50 yıl önce
nasıl ki çok güçlü
müttefıklersek bugün de
aynı şekilde güçlü
müttefıkleriz" diye
konuştu.
fvrenbü• • • • • • • • • *
duruma duşürdu'
• ANKARA (AA)-
Sağlık Bakanı Osman
Durmuş, Sa|hk
personelinin ücretlerinin
düşük olduğunu belirterek
"16yılhkdoktor380
milyon lira, yeni işe
başlayan temizlik işçisi
350 milyon lira alıyor.
Tûrkiye'de maalesef
bilgili, becerikli. üst düzey
egirimli insanlann layık
görüldüğu muamele
budur" dedi. Numune
Hastanesi Kemik fliği
Transplantasyon
Merkezi'nde, 50. kemik
iliği naklinin
gerçekleştirilmesi ^
nedeniyle verilen brifinge
kaülan Sağlık Bakanı,
"Ben göreve geldiğimden
bu yana sağlık
çahşanlannın, 12 Eylül
Lhtilali ile özellikle Kenan
Evren'in husumet
duygusuyla bu duruma
düşürüldüğünü
söylüyorum. Ama ne
yazık ki biz sivil iktidarlar
da buna çözüm
bulamadık" diye konuştu.
Duşükzamma
protesto
• tZMİR (Cumburiyet
Bûrosu) - CHP Konak tlce
Örgütü Kadın Kolu,
memura 2001 yılırun ilk
yansı için öngörülen
yüzde 10'luk zam artışmı,
Kemeraltı girişinde
düzenJediği imza
kampanyasıyla protesto
etti. Kemeraltı girişinde
başlatılan, bugün ve yann
dal 1.00-18.00 saatleri
arasında gerçekleştirilecek
olan imza kampanyası
öncesinde konuşan CHP
Konak tlçe Başkanı Av.
Feridun Gökkan,
"Dünyanın hangi
ülkesinde insanlar aç
bıralalarak enflasyon
düşürülüyor. Bugün
Tûrkiye'de 40 milyon
insan açlık sınınnın
altında yaşıyor"' diye
sitem etti.
Hizbullati davası
kararadoğru
• İZMİR (Cumhuriyet
Bûrosu) - Aralannda
Istanbul'da polisle girdiği
silahlı çatışma sonucunda
öldürülen kanlı terör
örgütünün lideri Hüseyin
Velioğlu'nun yeğeni Aziz
Velioğlu'nun da
bulunduğu 15 sanıklı
Hizbullah davasına devam
edildi. izmirDGM'de
görülen davada, savcı ve
sanık avukatlan, samklarla
ilgili kaset ve video bant
çözümlerinin bir an önce
çözülerek raporlann
dosyaya konulması için
bilirkişilerin uyanlmasuıı
istediler. Mahkeme,
bilirkişilerin raporlaruıı
gelecek duruşmaya kadar
hazırlamalan için DGM
yedek yargıçhğınca
uyanlmasını
kararlaştınrken Aziz
Velioğlu'nun tahliye
istemini reddetti.
Katılım ortaklığı belgesine Kıbns'ı sokma girişimleri Ankara'yı harekete geçirdi
Avrapa'ya Kıbrıs uyarısıANKARA (Cumhuriyet Bft-
rosn) - Türkiye, 8 Kasım'da
açıklanacak katılım ortaklığı
belgesine Kıbns önkoşulunu
sokmak için girişimlerde bulu-
nan Avrupa Birliği'ne "Hdao-
ki kararian dışında. Kıbns ko-
nusunda önkoşul kabul edile-
mez" mesajıru gönderdi. Dışiş-
leri Bakanı fstnail Cem,
AB'nin katılım ortakhğı belge-
sinde Kıbns sorununa da yer
verme girişimleri üzerine
AB 'nin genişlemeden sorumlu
üyesi Günter Verheaugen ile
bir telefon görüşmesi yaptı.
Verheaugen'e kaygılanm ile-
ten Cem, "BeJgeye Kıbns ve
Ege gjrerse şık obnaz" uyan-
smda bulundu. Verheaugen'in
de Dışişleri Bakanı Cem'e Tür-
kiye'nin kaygılanm anladığını
bildirdiği ögrenildı.
Yunanistan'm baskılan so-
nunda Kıbns konusunda birpa-
ragrafi katılım ortaklığı belge-
sine yerleştiren AB Komisyo-
nu'nun belgede yer alan ifade-
lerin Helsinki kararlanndan
farkJı olmadığını savladığı kay-
dediliyor. AB Komisyonu iîe
aynı görüşte olmayan Türkiye,
Kıbns ifadelerinde Helsinki
kararian dışına çıkılmasının
hukuki olmayacağım kaydedi-
yor.
Türkiye, bu gelişmelerin Ce-
nevre'de 1 Kasım'da başlaya-
cak 5. tur aracılı görüşmeler sü-
recini de olumsuz etkileyebile-
ceğini belirtiyor.
AB Komisyonu'nun taslak
metni hazırlanan katılım ortak-
lığı belgesine Kıbns ile ilgili
bir paragrafı geçen cuma günü
koyması, Ankara'yı harekete
geçirdi. Katılım ortaklığı bel-
gesinde yapılan değişikliği ay-
nı gün haber alarak Dışişleri
Bakanlığı'm uyaran Türki-
ye'nin AB Daimi Temsilciliği,
komisyonla konuyla ilgili gö-
rüşmelerde bulundu. Dışişleri
Bakanlığı'nın da paragrafla il-
gili bilgi almak için AB Tem-
siciliği'ne ve AB'nin dönem
başkanhğını yürüten Fransa
Büyükelçiliği'ne başvurduğu
kaydedıldi.
Türkiye'nin bu görüşmeler-
de, katılım ortaklığı belgesinde
Kıbns ile ilgili olarak Helsinki
kararian dışındaki ıfadelenn
kabul edilemeyeceği uyansın-
da bulunduğu bildirildi.
AB'nin ise bu ifadelerin Hel-
sinki kararian kapsamında ol-
duğunu savunduğu, ancak Tür-
kiye'yi ikna edemedikleri kay-
dedildi.
Helsinki Zirvesi'nde alınan
kararlarda Kıbns sorununun
çözümü için taraflann cesaret-
lendirilmesi gerektiğı, çözüm
olmasa da Kıbns Rum kesimi-
nin tam üyeliğüıin engellene-
meyeceği, ancak taraflann po-
zisyonlanmn da değerlendir-
mede önemli olacağı ıfadeleri-
neyerverilmişti.
Basbakan Yardımcısı Yılmaz
'Bu kafa yapısıyla
AB'ye giremeyiz'
ANKARA (Cumhuriyet
Bûrosu) - AB'den sorumlu
Basbakan Yardımcısı ve
ANAP Genel Başkanı Me-
sut Yıbnaz, Avrupa kamu-
oyunun yüzde 60'ının Tür-
kiye'nin AB üyeliğine kar-
şı olduğuna işaret ederek
üyelik için öne sürülen "»-
yasi kriterierinr>
mutlaka
yaşama geçirilmesi gerek-
tiğini söyledi.
Tûrkiye'de bütün siyasi
partilerin, "ûlkenin toprak
bütünlüğünün konınması''
konusunda farklı düşiinme-
diğini kaydeden Yılmaz,
ancak bu değerler korunur-
ken, demokratik açılımlann
nasıl yapılacağı konusunda,
hükümet ortağı partiler ara-
sında btle görüş aynhğı bu-
lunduğunu vurguladı.
Ancak, hem terörle mü-
cadele önlemleri aynen ko-
runup hem de AB 'ye girile-
meyeceğini kaydeden
ANAP lideri Mesut Yıl-
maz, "Bu kafa yapısını de-
ğiştirmeden AB'ye gireme-
yiz. Eğer biıtakun korku,
vehim. paranoralann etld-
sinde kalırsak tam üyelik
hedefine varamayız" diye
konuştu
Yılmaz, partisinin dünkü
grup toplantısında geçen
hafta Brüksel'de, AB ilişki-
leri ile ilgili yaptığı temas-
lar konusunda bilgi verdi.
Türkiye'nin AB'ye üyelik
için aranan, ekonomık kri-
terler ve AB müktesebatı-
nın yaşama geçirilmesi ko-
nusunda sorunu olmadığını
kaydeden Yılmaz, asıl so-
runun "siyasi kriteriere
uyum" konusunda olduğu-
nu vurguladı.
AB'nin en önemli koşu-
lunun "siyasi kriteriere
uyum" olduğuna da işaret
eden Yılmaz, Türkiye'nin
özel koşullan nedeniyle bu
demokrarikleşme ve insan
haklan konusunda yapma-
sı gerekenler bulunduğunu
ifade etti.
Yılmaz, AB'ye üyelik
için yapılması gerekenler
konusunda hükümet ortağı
partiler arasında biie görüş
aynlığı bulunduğunu vur-
guladı. ' -
1ĞNELİFIRÇA ZAFER TEMOÇtN
DSP, çalışmalanndan rahatsız olduğu Pişkinsüt'ü devre dışı bırakarak MHP'ye ödün veriyor
îşkence raporları başkan yedi
AYŞESAYIN
ANKARA - "Kopenhag 51-
çürJerini" Türk hukük sistemi-
ne yerleştirmeye çalıştığını sa-
vunan hükümet, işkence ve di-
ğer insan haklan ihlallerine
ilişkin uygulamalan saptayan
TBMM komisyonundan rahat-
sızlığını açıkça ortaya koydu.
Içişleri Bakanlığı'nın rahatsız-
lığını gizlemediği TBMM ln-
san Haklannı Inceleme Komis-
yonunun DSP'li başkam Se-
ma Piskinsüt'ün yeniden baş-
kan seçilmemesi konusunda il-
ke anlaşmasına varan DSP ile
MHP, başkanlığa komisyonun
MHP'li üyesi Metin Ergun'un
getirilmesini benimsedi. Bu-
nun karşılığında DSP'ye etkin-
liği olmayan TBMM Dilekçe
Komisyonu Başkanlığı'nın ve-
rilmesi kararlaştınldı.
TBMM Başkanlığı'nı hükü-
met ortağı MHP'ye "ikram e-
den" DSP, çalışmalanndan ra-
hatsız olduğu Pişkinsüt'ü dev-
re dışı bırakmak için TBMM
İnsan Haklannı tnceleme Ko-
misyonu Başkanlığı'nı da bu
partiye bırakıyor. Komisyon
Başkam Sema Pişkinsüt geliş-
melerle ilgili bilgisi olmadığı-
nı kaydetti. Içişleri Bakanı Sa-
dettin Tantan'ın da "güvenlik
görevh1erirencideeduıyor
n
ge-
rekçesiyle komisyonun hazır-
ladığı raporlardan rahatsız ol-
duğu dile geririldi.
Geçen dönemden bu yana
TBMM İnsan Haklannı Incele-
me Komisyonu Başkanlığı'nı
Yuzyılm Definesi' olayının baş mimarı için özel ekip gidecek
Kaçakçı Telli iade ediliyor
ANKARA (Cumhuriyet Bûrosu) - îsviçre
Yüksek Mahkemesi, sınır polismin mart ayın-
da tutukladığı eski eser kaçakçıa ve "Yüzyıhn
DefinesTnı ABD'de pazariayan Edip Tefliyi
(62) Törkiye'ye geri verme karan aldı. Türki-
ye'den gidecek güvenlik görevlileri Telli'yi tes-
lim alarak 30 Ekim Pazartesi günü îstanbul'a
getirecek.
Antarya Elmalı'da Nisan 1984'te önce Avru-
pa'ya kaçınlan ve sonra ABD'de pazarlanan tÖ
5 yûzyüa ait ender 1900 adet gûmüş sikkeden
oluşan "Yüzyıhn Definea" olaymm baş mima-
n Edip Telli, Isviçre'ye giriş yaptığı Alstaetten
kentinde yakalanmıştı.
Adalet ve Içişleri bakanlıklanncahazırlanan
iade dosyası tçişleri Bakanlığı'nca îsviçre ma-
kamlanna iletilmişri. Emniyet Genel Müdüriü-
ğû, yaptığı yazılı açıklamada, Türk Interpo-
lü'nden îsviçre'ye gidecek olan bir ekibin Tel-
li'yi alarak geri getireceği bildirildi. Telli'nin 30
Ekim pazartesi günü Istanbul'da olması bek-
leniyor.
SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR
yürüten Pişkinsüt, 1998 ve
2000 yıllannda Türkiye'nin çe-
şitli bölgelerindeki cezaevle-
rinde alt komisyon üyeleriyle
birlikte yaptığı incelemelerde
işkenceyi belgeleriyle ve somut
kanıtlanyla ortaya koymuştu.
Piskinsüt'ün kamuoyuna yan-
sıyan en çarpıcı etkinliği ise Is-
tanbul Küçükköy Karako-
lu'nda bulduğu filistinaskısım
Meclis'e taşıması olmuştu. Ko-
misyonun Sema Pişkinsüt baş-
kanîığında Ulucanlar Ceza-
evi'nde 10 kişinin ölümüyle
sonuçlanan olaylarla ilgili ra-
porunda Adalet Bakanlığı da
suçlanmıştı. Komisyon dışında
geçen yaz kişisel olarak doğu
ve güneydoğuda insan haklan
ihlallerine ilişkin kişisel çalış-
malar da yapan Pişkinsüt, yine
kendi olanaklanyla ABD ceza-
evlerinde de incelemelerde bu-
lunmuştu.
oralcalislar@yahoo.com
Posta kutum cezaevi mek-
tuplanyla dolu. Acılı, sorunlu,
dertli insanların mektuplan.
Türkiye cezaevinden mi iba-
ret? Başka yaşamlar, başka
dünyalaryok mu? TV'leri açın,
sanki bir başka ülkede yaşı-
yoruz. "Sabah şekerien", "Ak-
şam çekirdekleri" eğlenip gi-
diyoruz. Yaşam tabii ki ceza-
evinden, ölümden ve acıdan
ibaret değil.
Gel gör ki gazetecilik yapı-
yorsan, haksızlıklara dayana-
mıyorsan, bir süre sonra isyan
ediyorsun. Kimselerin görüp
duymak istemediklerini yaz-
mayı yeğliyorsun. Veli Saçı-
lık'ın kopan kolu ve bir türiü
parası bulunamadığı için takı-
lamayan protezi seni ilgilendi-
riyor. llgilenmen gerektiğini
düşünüyorsun. Filiz Gülko-
kuer'in cezaevinde ölüme gi-
den serüveni yüreğini yakıyor.
Ulucanlar'da yaşamını yrtiren
gencecik insanlann anneleri-
nin babaJannın yerine kendini
koyuyorsun.
Ulucanlar'ın yıldönümüydü.
10 gencecik insanın dövüle-
rek öldürüldüğünü, cezaevin-
de eli kolu bağlı, devletin gü-
Neden Bizim Payımıza Acılar?
vencesi altında olması gere-
ken siyasi tutuklulann devlet
görevlilerince öldürüldüğünü,
TBMM Araştırma Komisyonu
dahil hemen ilgili herkes biliyor
ve kabul ediyor. Bir konuşma
yaptı diye veya bir pankart aç-
tı diye 15-25 yaş arası genç-
leri ağır cezaiara çarptıran bu
sistem, Ulucanlar kıyımı dava-
sını birtüriü açamıyor, bu cina-
yetten sanık olanlan yargıla-
yacak yer bulamıyor. Hepimiz
biliyoruz ki bu kıyımın sanıkla-
n bir gün bile hapis yatmaya-
caklar ve yaptıklanyla kala-
caklar. Bu ne büyük bir fela-
kettir, bu ne büyük bir düş kı-
nklığıdır...
Böyle olduğu için, yeni Ulu-
canlar kıyımlan için yeni gö-
revliler hazırlanmış oluyor. Çe-
şitli cezaevi kıyımlarının so-
rumlulannın terfi ettiğini duy-
duğunuzda da şaşırmıyorsu-
nuz. Bu terfiler, bu kollamalar
yeni saldınlan ve saldırganlan
teşvik ediyor, onlara cesaret
veriyor. Bu yüzden küçücük
bir adalet kınntısı duyduğu-
nuzda sevince kapılıyorsunuz.
Sonra yeniden hüzne...
•••
Tunceli'de minibüsü tarana-
rak öldürülen Süleyman Ek-
rem, yüzlerce örnekten birisi.
Geçen gün avukatı aradı. "Si-
ze sevineceğiniz bir haber ve-
receğim" dedi. Uzun uğraş-
lardan sonra Erzincan Ağır
Ceza Mahkemesi, Süleyman
Ekrem'in öldürülmesi olayın-
dan sorumlu olduğu düşünü-
len sanıklar hakkında kamu
davası açmak için yeterti kanıt
olduğuna karar vermiş.
Ailesinin anlatımıyla olay
şöyle gerçekleşmişti: Süley-
man Ekrem, 29 Kasım 1999
gecesi Elazığ ilinden minibü-
süyle döndükten sonra evin-
den PKK'lilerce zorta alınmış
ve götürüldüğü Pirinççi kö-
yünde askerlerin açtığı ateş
sonucu yaşamını yitinmişti.
Süleyman, evinden silah teh-
didiyle alınmıştı. EMEP adlı si-
yasi partinin üyesiydi. PKK ile
siyasal bir yakınlığı bulunmu-
yordu. Hatta ailesinin ve köy
halkının anlattıklanna göre
PKK militanlan bu köyde Sü-
leyman'a devamlı baskı yapı-
yorlardı.
Aile, 10 Aralık 1999 tarihin-
de Pertek Cumhuriyet Baş-
savcılığı'na suç duyurusunda
bulundu. Bu suç duyurusu,
Süleyman'ın masum olduğu-
nu, sağ yakalanması müm-
künken öldürüldüğünü, bir ça-
tışma durumunda bile masum
yurttaşın korunması gerektiği-
ni; olayı önceden haber alan
güvenlik kuvvetlerinin Süley-
man'ı sağ yakalayabilecekle-
rini; arabanın el freninin çekik
olduğunu belirtiyordu.
Valilik, davanın açılması tale-
bini reddetti. Malatya Bölge
Idare Mahkemesi, valiliğin bu
karannın kaldınlması istemini
uygun görmedi. Bunun üzerine
Pertek Cumhuriyet Savcılığı sa-
nık güvenlik görevlileri hakkın-
da takipsizlik karan verdi.
Avukatlar ve aile işin peşini
bırakmadı ve sonunda Erzin-
can Ağır Ceza Mahkemesi'ne
başvurdu. Erzincan mahke-
mesi de dava için yeterfi kanıt
olduğu kararına vardı. Artık
dava açılabilecek. Sonrasını
hep birlikte izleyeceğiz.
Ben bu yazıları yazarken,
Hakkâri'de boşaltılan köyleri-
ne ceviz toplamak için güven-
lik güçlerinden izin alarak gi-
den üç köylü, köylerinin yanı
başında elleri arkadan bağla-
narak kurşuna dizilmiş olarak
bulundu. Köylülerin cenazele-
ri Van'da dört bin kişinin katıl-
dığı büyük bir törenle toprağa
verildi. Gazetelerin hiçbirisi bu
cinayeti de yazmak ihtiyacını
duymadı.
Hakkârili üç köylünün hak-
kını kim arayacak? Bu ülkede
bunların hesapları hiç sorul-
mayacak mı? Öldürenler, terfi
edip yüksek makamlara gel-
meye devam mı edecekler?
Dünyanın her yerinde haksız-
lık ve eşitsizlik olduğunu bili-
yoruz. Cinayetin bu kadar
destek gördüğü ne kadar ülke
kaldı acaba? Cumhuriyeti ku-
ralı 77 yıl oldu. Neden hâlâ uy-
gar ülkeler gibi bir yargı siste-
mine, bir güvenlik sistemine
sahip olamıyoruz? Yoksa böy-
le yönetilmeye mi layığız?!!
GLOBAIjmiTiKüLTüR
ERGtN YILDIZOĞLU
niistinde
Yeni Bir Kosova mı?
Şarm El Şeytı ateşkes anlaşması tutmadı.
Barak, barış sürecini rafa kaldırdığını açıkladı,
Ukud'la bir olağanüstü ulusal hükümet kurma-
yagirişti. Bu hükümetingerçekleşmesi için Ba-
rak'ın, Sabra ve Şatila katliamlanna bulaşık, 28
Eylül'de Haremüşşerrf provokasyonuyla son
çatışmalara yol açan Likud lideri Ariel Şaron'u
ikna etmesi gerekiyor.
Jordan Times'ın bir yorumuna göre, "Camp
David'de anlaşılan her şeyden vazgeçilme-
diği takdirde Şaron, Barak'ın teklrfini kabul
etmeyecektir" (23/10). Arafat'ın, Barak'ın ba-
nş sürecini askıya alan açıklamasına cevabıy-
sa "Cehenneme kadar yolu var" oldu (CNN).
Şimdi Intifada'nın devam etmesini, giderek da-
ha karmaşık sorunların gündeme getirilmesini
beklemek yanlış olmaz.
Hatta Ortadoğu politikasında, çoktehlikeli bir
kavşağa gelindiği bile söylenebiîir.
Son gelişmeler, özellikle Şarm El Şeytı an-
laşmasıyla Arap zirvesi, iki soruna açıklık getir-
di. Birincisi haftalık El Ahram Weekry'nin yo-
rumcularından Gamil Mattar'ın işaret ettiği gi-
bi birillüzyon kınldı: "Araplar kızgın. Arap hal-
kı ABD'nin bir arabulucu değil, bir hasım ol-
duğunu biliyor. Eğer Arap hükümetleri
ABD'nin baskısına direnemiyorlarsa bun-
dan yainızca kendileri sorumludur."
ikincisi, bir başka Jordan Times yorumcu-
sunun saptadığı gibi, Filistinlileryine yalniz kal-
dılar: "Arap zirvesi Filistinlilere, işgalf ancak
kendi güçlerine dayanarak kaldırabilecek-
lerini gösterdi" (23/10). Filistin Konseyi Üyesi
Hanan Eşvari'ye göre "Filistin halkı ortada bı-
raktldı".
Bu iki gelişme bir süredir Ortadoğu ülkeleri-
nin sokaklarını, Israil'e karşı savaş çığlıklanyla
dolduran kızgın kitlelerin (Beirut Daily Star,
15/10) ateşine benzin dökecek, "Arap sokak-
lannın gerçek nabzıyla Arap hükümetleri
arasında açılmakta olan uçurumu" (al-Kha-
leej, Birleşik Arap Emirliği'nde çıkıyor. Aktaran
WorkJ Workers Press) daha da genişletecek.
Buradan hareketle, çatışmalar tırmandığı
takdirde diye başlayarak Arap milliyetçiliğinin
ve radikal Müslüman gruplann güçlenmekte ol-
duğunu da saptayarak birseri öngörüde bulun-
mak mümkün.
Birincisi, Arap hükümetleriyle gizli açık mu-
halefetleri arasındaki gerginlikler daha da arta-
cak; bölgedeki müttefikleri, ABD'nin istekleri-
ne eskisi kadar kolaylıkla evet diyemeyecekler.
Bu açıdan özellikle Mısır ve Ürdün hükümet-
lerinin zayıflaması beklenebilir. İkincisi, Sad-
dam'ın Arap politik süreçlerinde daha doğru-
dan etkili olma şansı artacakt>r. . « • -
Bu süreç Ortadoğu'da ABD hegemonyasıriı
önemli ölçüde zayıflatabilir.
Bölgede, ılımlı politikacılann etkisini zayıflatır.
Şunu hatııiamak gerekir ki sokaklan dolduran,
her gün birkaç evladını kaybeden Filistin halkı-
nın bu öfkesinin arkasında yainızca Israil'in, biz-
zat bir Haaretz yazannın sözleriyle, geçen ye-
di yılda durmadan yalan söylemesinin, gerçek
niyetini sürekli gizlemesinin, banş süreci adı al-
tında işgali bir başka biçimde geliştirmesinin
(18/10) yarattığı hayal kırıklığı yok.
Bu öfkenin arkasında Arafat iktidannın yol-
suzluklan, keyfi yönetimi, nihayet Israil'in gü-
venliğini bizzat üstlenmesinin, CIA ile açık işbir-
liğine gitmesinin getirdiği hayal kınklığı da var.
Bu kadar çok patlayıcı unsuru içeren bu sü-
recin, İsrail-Filistin çatışmasını, bölge dışına ta-
şıması da beklenebilir.
Bu çatışmalar bölge sınırlannı aşarak kolay-
lıkla dünyanın Yahudi nüfusunun yoğun olarak
yaşadığı Fransa, ingiltere, ABD gibi bölgeleri-
ne sıçrayabilir. Aynı bağlamdan olmak üzere
bölgede ve dünyada ABD hedeflerine yönelik
şiddet eylemlerinde bir artış beklenebilir.
Bu olası gelişmeler içinde Israil ve Filistin yö-
netimlerinin seçenekleri de artık çok azaldı. Fi-
listin yönetimi devlet statüsünü tek taraflı ola-
rak ilan etmek için daha fazla bekleyemez.
ABD, Israil, ingiltere dışında hemen herkesin,
Avrupa, Latin Amerika, Arap ülkelerinin hatta
Rusya ve Uzakdoğu ülkelerinin, Filistin devle-
tini tanıyacağı kolaylıkla varsayılabilir.
Israil ise bu olasılık karşısında, ya askeri bir
refleks göstererek çekildiği bölgelere tekrar gi-
rer, sorumlu gördüklennı öldürmeye, "radikal-
leri tasfiye etmeye", tutuklamaya girişir; ya da
kendince uygun gördüğü bir sıntra çekilir, Ra-
bin'in 1992 seçim sloganı olan, bir süredir de
tekrar gündeme gelen "Filistin'le bağlann ko-
panlması" stratejisini uygulamaya koyar.
Birinci durumda, Israil giderek daha ağır si-
lahlar kullanmak, daha fazla insan/çocuk öl-
dürmek, kendisi de daha fazla kayıp vermeye
katlanmak zorunda kalacak, uluslararası aJan-
da daha da yalnızlaşacaktır.
Filistin'le bağlann koparılması girişimi ise çok
ağır bir uygulama olacaktır. Filistin halkı zaten
çok zor ekonomik koşullarda, birçok gözlem-
cinin tespit ettiği gibi Gazze ve Batı yakasında
neredeyse açlık sınırının altında yaşıyor.
Bağlann koparılması, Israil ekonomisine ça-
lışan 100 binden fazla Filistinli işçinin, binlerce
Filistinli işadamının ekmek kapılarının kapan-
ması anlamına gelir, Filistin ekonomisini toptan
çökertir.
Diğer taraftan bağlann kopanlması politikası
uygulamaya konursa bu çok vahim başka so-
nuçlara da yol açabilir.
Örneğin, Hebron'da, Gazze Netzarim mahal-
lesinde olduğu gibi Araplarla İsraillilerin bağla-
nnı, Araplara yönelik bir "etnik temizlik" ol-
madan kopamıak mümkün olmayacaktır. "Et-
nik temizlik" olmazsa bu sefer de siviller birbir-
lerini öldürmeye başlayacaklar ve Kosova tra-
jedisini andıran bir kaos ortamı doğacaktır.
Bu koşullarda sorunu, esasen bir Batı ittifakı
olan ve Türkiye'ye rağmen Hıristiyan ve emper-
yalist bir güç olarak görülen "Uluslararası top-
luluğun ve NATO'nun" müdahalesiyle çözme-
ye kalkmak ise ateşe benzin dökmeye benze-
yecektir...