Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
25 EKİM 2000 ÇARŞAMBA CUMHURtYET SAYFA
17
Aydınlanma
Beş yıldır yayımlanan
bağımsız Kemalist dü-
şün dergisi Aydınlanma
1923, internette srtesi-
ni açt:
www. aydinlanma1923.org
Dergiyi ve siteyi hazır-
layan gençter, Aydınlan-
ma 1923'ü şöyte anlatı-
yor. "Referanslannı do-
ğa bilimlerinden ve
Mustafa Kemal'in temel
ilkelerini çeşitli biçim-
lerde ortaya koyduğu
dünya görüşünden ala-
rak Kemalizm'i,
T
"rkiye'nin so-
runiannı çözmeye
aday tek ideoloji
olarak görür. Em-
peryalizme ve zengin ül-
kelerin belirlediği dün-
ya düzenine karşı iiçün-
cü dünyacı bir anlayış-
la; eleştirel akılcı, halk-
çı, devletçi, ulusal bir
ekonomi polrtikasını he-
def aian birtoplum mü-
hendisliği projesi oluş-
turmayı amaçlar ve bu-
nu Kemalizm'in ideolo-
jik çerçevesi olarak
belirier."
DSP/MHP
Prof. Dr. Tahir Balcı:
"Cumhurbaşkanı Ahmet
Necdet Sezer'in Türk
cumhuriyetierinde Fet-
hullah Gülen'in
okulları yerine
Vesmi okullann
kurulması görü-
şünüMHP'liDev-
let Bakanı Abdulhaluk
Çay destekliyor. Ne ka-
dar acı ki DSP, tarikat-
lar konusunda MHP
kadar bile duyarlı değil."
I Bektronik posta: demzsomec uriyetcom.tr Tel: û.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97
- Enflasyonla mûcadete içı'n
pirinç yerine bulgur
yemeliymişiz...
"Sonunda evdeki
bulmırdan da olacaâız!"
Ş
ırnak Tekel Başmüdüriüğü'nde şef yardım-
cısı olarak görev yapan Seyfettin Boy-
raz'ın çocuklarına miras kalması amacıy-
1 la, Tekel Genel Müdürü Mehmet Akbay'a
yazdığı açık mektuptur:
"Istanbul Tekel Pazarlama ve Dağıtım Başmüdür-
lüğü'nde 1978'de görevebaşladım. 1980'den 1999'a
kadar 19 yıl yönetici kademesinde görev yaptım. Gö-
rev anlayışım gereği cumartesi-pazar, bayram tatili de-
meden fedakârca çalıştım...
8 Eylül 2000'de Şırnak Tekel Başmüdürlüğü'ne ta-
yinimi çıkarttığınızda görev yerime gitmek üzere yo-
la çıktığımda 3 yaşındaki oğlumun bacaklanma sarı-
lıp, 'gitme baba, beni de götür' diye yalvarması beni
çok etkıledi, yutkundum, gözlerim doldu. Çocuğuma
ne diyecektim, benim bile sebebini anlayamadığım sür-
güne gidişimi nasıl anlatabilirdim ki. Bu sırada 22 yıl-
lık memuriyetim gözlerimin önünden birfilm şeridi gi-
bi geçti. Memuriyetim süresince hiçbir adli, inzibati,
Mipas
kovuşturma ve soruşturma geçirmedim. Hırsızlık ve
yolsuzluk yapmadım. Bir saat fazla mesai ücreti al-
madan devletimin verdiği maaşla yetindim. Hem de
sizin ve yönetim kurulunuzun karanyla devletin ver-
diği zammın maaşıma daha az yansıtılmasına rağmen...
1984'ten 1999'a kadar Tekel bünyesindeki birçok
müdürlüğün satış ve işlem hacminden birkaç kat bü-
yüklükteki Kasımpaşa Satış Deposu'nda amirlik gö-
revini yürüttüm. 1/4 derecesinde, yüksekokul mezu-
nu, hep en üstü sicil notu olan A puan almama, ida-
rece egitim ve başanm nedeniyle satış denetçiliği se-
minerine katılmama rağmen; bir başmüdür, bir mu-
hasebeci, iki şef kadrosu boş bulunan Şırnak Başmü-
dürlüğü'ne şef yardımcısı olarak atandım.
Atatürk'ün ilkelerine karşı çıkıldığı, büstlerinin kı-
nlıp resimlerinin indirildiği bir dönemde, yöneticili-
ğini yaptığım Kasımpaşa Satış Deposu'na Atatürk'ün
büstünü yapttrdım ve 'Bu millete efendilikyoktur, hiz-
met vardır. Bu millete hizmet eden onun efendisi olur1
sözünü yazdırdım; açılışa Tekel yöneticilerinden kim-
se katılmadı. Şimdi onlar efendi, ben bölücü oldum.
Sendika, vakıf, dernek yönetimlerinde görev aldım.
Kurumumun ve çalışanların yaranna olan her etkin-
liğe katıldım. Memuriyetim süresince hiçbir Tekel
mamulünün bozulmasına meydan vermeden satı-
şını gerçekleştirdim. Küflü sigaralan bağış adı altın-
da yoksul yaşlı insanlara içirtip plaket almadım, ola-
sı ölümlerine sebep olmadım.
Sayın Genel Müdürüm, size yazdığım bu mektup
hayatımda çocuklarıma bırakacağım en değerli mi-
rastır. Çünkü, büyüyüp okuma yazmayı öğrendikle-
rinde, vedalaşmamızdaki o duygusal anı hatıriaya-
cak ve beni çok iyi anlayacaklardır. Ya sizi?
Saygılanmla."
SESSÎZ SEDASIZ (!) NURİKVRTCEBE
&ELL/ pLDUĞLJ
O J
C kU/VA-Y/ MfLLİyE
Yüksek Yerilim Hattı
erdincutkuca yahoo.com
Allah kahretsin, rüşvet olarak aldığımız
çek karşıhksız çıktı!
Bill Clinton'ın mektubunu açıklıyoruz!ı
ABD Başkanı Bill Clinton'ın Tem-
silciler Meclisi Başkam'na yazdığı
mektupla Ermeni tasansını geri çek-
tirmesi Türkiye'de sevinçle karşılan-
mış ve tebriklere mazhar olmuştu.
Clinton tasarıyı, ABD'nin bölgede-
ki çıkarlan için geri çektirrnişti arna "100
Büyük Türk Dostu" listesinde tartış-
masız biçimde birinciliğe otur(tul)muş-
tu...
Hürriyet'ten Emin Çölaşan, mek-
tubun Türkiye'de gözardı edilen bö-
lümünü yazdı dün...
Clinton, Temsilciler Meclisi Başka-
m'na diyor ki:
"Size, Osmanlı Imparatoriuğu dö-
neminde Doğu Anadolu'da 1915-
1923 yıllan arasında gerçekleşen tra-
jik olaylarla ilgili olarak duyduğum de-
rin endişeyi dile getirmek için yazıyo-
rum... Her yıl 24 Nisan Ermenileri an-
ma gününde onlan andım, o dönem-
de masum Ermenilerin sürgün edilme-
sinin ve öldürülmesinin yasını tuttum.
Ve her yıl, bu tür vahşetlerin bir daha
yaşanmaması için çağrıda bulun-
dum..."
Mektubun geri kalan kısmını da biz
tamamlayalım:
"Türklerin hassas olduğu iki konu
var. Biri Yunanlılar, öteki Ermeniler.
1919'da Izmir'e Yunanlıları çı-,
kartmasaydık, işi bitiriyorduk.'
1938'e kadar epey zaman kay-
bettik arna özellikle 1950'den son-
ra çok yol aldık; 1980'lerde altyapıyı
kurduk; şimdi de Ermenileri kullanıp
işi bozmayalım. Biraz sabıriı olun."
Tam Zamanı
NtYAZl ÜNSAL C. Senatosu
Eskı Erzincan Üvesi
Atatürk'le ilgili aktanlan bir
anıyı yazmanın sanırım tam
zamanı.
Günümüzde artarak, hemen
her yönüyle kirlenerek süren
sosyal ve siyasal olayları iyi
anlamamız, iyi algılamamız için
yazmalıyım bu anıyı. Sadece
bu da değil, Atatürk|ten 62 yı^f
sonra onun yerınde blanlarla, '
Atatürk farkını tam anlayıp al-
gılamamız için yapmalıyım bu-
nu.
Pazarören Köy Enstitüsü
mezunu emekli öğretmen Ke-
mal Tarhan aktardı anıyı. O'na
da Ankara Yenimahalle Gü-
zelyalı 95. Sokak 34 No'lu ge-
cekondusunun altındaki dük-
kânda camcılık yapan oğlu-
nun iş yerinde, Atalay soya-
dındaki Atatürk'ün baş çoba-
nı Erzincanlı ihtiyar anlatmış.
Ben araştırdım, 25 yıl önce
ölen, Atalay soyadını taşıyan
ihtiyarın ismi Hüseyin. llıç il-
çemizin Bağıştaş köyünden.
Bütün bunlan Atatürk'lü gün-
lerin ilk yıllarında geçen bir
olayı doğrulamak için yazıyo-
rum buraya.
Atatürk, hepimizin bıldiği,
Atatürk Orman Çiftliği'ni oluş-
turduğu günlerde bir gün ya-
verine der ki;".. Gitbaş çoba-
na söyle, bu gece tüm sürüyü
Sincan köylülerinin tarialanna
bırakıp otlatsınlar." Yaver aldı-
ğı emri çobanlara iletır. Ço-
banlaryaverin istediğini gece
aynen yerine getirir. Bahann ilk
günlerinde yapılan bu işten
ekili tarialar önemli ölçüde za-
rargörüyor. Durumu öğrenen
Sincan köylüleri olay yerine
geldiklerinde, Atatürk'ün ço-
banlan ve sürüsüyle karşılaşır-
lar. Bir süre harap olan tarla-
lan gezdikten sonra,
- Ne diyebiliriz, kimi kime
şikâyet edeceğiz? diyerek da-
ğılırtar.
Atatürk iki gün sonra yave-
rini çağırıp sorar. Yaver, "Em-
rinizi ilettim, gereği yapıldı
efendim" der. Yaverin verdiği
bu bilgı üzerine Atatürk bu
kez, "Peki tarlaları otlatılan
köylülerneyaptılar, birşikâyet-
te bulunmadılar mı, haklannı
aramak istemiyorfar mı" diye
sorar yaverine. Yaverinden
"Hayır" yanıtını alınca, "Ol-
maz öyle şey, hemen git söy-
le köylülere. Sürü benim, şi-
kâyet etsinler, haklannı ara-
sınlar. Bu işi benim çobanla-
nm değil, kim yaparsa yapsın
cezasız kalamaz. Benim hal-
kım bunu öğrenmeli, anlama-
lı, benim de şikâyet edilebile-
ceğimi bilmelidir" der.
Yaverin Sincan köylüleriyle
ikinci kez görüşmesinden son-
ra, çobanlar hakkında şikâyet
dilekçeleri veriyorlar. Yürütü-
len ışlem sonucunda yargı,
surü sahibi Atatürk'ü Sincan
köylülerine tazminat (zarar-zi-
Bu karardan sonra Atatürk ka-
rar veren yargıcı arayarak,
"Cumhuriyet'ın yargıcı oldu-
ğunuzu kanrtladınız, kuOanm si-
zi. Eğer beni dikkate alarak so-
nucu değiştirseydiniz, buna
çok üzülürdüm. Tekrar tebrik
ederim sizi" der.
Aktanlan anı bu.
Üzerinde düşünebildiğiniz
kadar düşünün, durabildiği-
niz kadar durun. Günümüz
olaylarıyla karşılaştırabildiği-
niz kadar karşılaştırın, bunun
bir eşini, bir benzerini bulma-
nızın olanağı yok. Aktardığı-
mız anıda görülüyor ki, suç iş-
leyen ya da işleten, zarar ve-
ren, kurallara uymayan kişi;
vatanı kurtaran, devleti kuran
kişi de olsa, yapılan yanlış iş-
lemsiz ve cezasız kalamaz.
Olayımızda görülüyor ki Ata-
türk bunu sağlamak, bunu ör-
neklemek, yaşama koymak
için, kendinı de içine alan se-
naryo düzenlemekten çekin-
miyor. Hıç kuşkusıız Ata tüm
bunları halkın öğrenmesini,
uygulamasını, sonuçlannı her
durumda izlemesini sağlamak
için yapıyor. Sadece halkı de-
ğil, tüm düzeni, yeni oluşturu-
lan hukuku, özüne uygun ya-
şama geçirmek ve yürütmek
ıçın zorluyor kendinı. Aleyhi-
ne karar veren yargıcı kutluyor,
tebrik ediyor. Neden, niçin hep
aynı. Yeni düzen aslınaesası-
na uygun yürüsün, sağlam te-
mel ve güvenilir ömeklerie hal-
ka yansısın..
Ya şimdi? Böylesi olaylarya
da öyküler değil, milyon mil-
yon dolarlar, mılyarlar, trilyon-
lar, katrilyonlar, akıl almaz ser-
vetler dönüyor ortalarda. Ban-
kalar alınıyor, bankalar satılı-
yor. Karar verilip bankalara el
konuluyor. Karar saatinden
birkaç saat sonra el konan
bankalann içi boşaltılıyor. Ka-
set kaset bantlardan halk bun-
ları izliyor. Daha neler neler...
Insanın başı önüne iniyor. Yu-
varlanıp dayanılmaz bir yük
biniyor üstümüze Çanka-
ya'dan aşağı.
KİM KİME DUM DUMA BEHÎÇAK behicak@turk.net
_ y
- . &
r>
:'
:
- *"^w
1
"" iflPİ
"?«*
Pş1
'->
•
ÇIZGtLİK KÂMtL MASARACI
Â
' , '-, *
, • ı
$.'. V" ^" £
HARBİ SEMtH POROY semihpomy@yahoo.com
TARtHTE BUGÜN MVMTAZ ARIKAN 25Etdm
TÜRKKALPVAKFI
"Çocuk Kardiyolojisi"
Türk Kalp Vakft
kalitesi ve titizliğiyle hizmetinizde
79 Mayıs Cd No- 8'Şşlı/İSTANBUL
Tel: (0 212) 212 07 07 (pbx) Faks- (0 212) 212 68 35
HAFIF SÜVARINfN UUCUMUL
H8S4'rs BV6ÜU, K/KIVSAvAÇl SÜKERKEN, SALAKLA-
VA ÇARPtŞMASt OIMUÇni. KUSLAR, 6İGLEŞİK /V-
GİÜZ, F/ZANSfZ VG OSMAUU *UJWen£RİNİN TAK.-
VİYE LtMAUI BALAKLAVA'YA SALDUZMtf, SAVOM-
MAYI KiKÂAAK /S7£M/f77. ÇARPtÇMAtAG TeP€'
sûee&e&j, İN&UZ mjnMAy SAÇZAHI
GA6L4N, ŞUS 7VPÇULARINI SUSTUGAMK
Ç "HAPİF SÜUA/ü TVSAYt'vA 8İ*. SMİIS Sö/V-
DGRMIİÇTİ- EMİ/e, HÜCUM KĞAJÜA/ÜA/ 7&BS ANLApL
MASI SOUUCU YANLIŞ tiy&ULAA/M/f, BlJZ. 7T&>J£~
PfY£ >TSL AÇMIÇTT. LOK& CARPİ6AAi(lZE£ıMl>E,eH
SAĞGA),KOMU774£/A/0Ald HAF/F SÜI/ARİLEBİ TOfi.
LAKA KARŞ1 yAL/N MUUÇ £ALO/£TMtÇt YENEN
VE yeHİL£AJfAJ 8£LLİ OUU4D/&1 ÇAÜPfÇM/l SO-
NUfJDA 673 MUÇıDSAl t9S't ATÛSTÛUOE XAlA&U*fÇrf.
Ehliyetımı kaybettim
hükümsüzdür.
DUYGU KURŞUN
Askeri kimlığımı kaybettim
hükümsüzdür.
SERAL ALGÜR
AMASRAASLtYEHUKUKMAHKEMESİ'NDEN *.
DosyaNo 1998,144-76
Davacı Özel ld. Müd. vekili tarafından davalılar Hasan Eyıce ve arkadaşlan aleyhıne mahkememıze açılan tapu ıptali ve tescil davasının mahkememızde 25.6 2000
tanhınde. 1998 144 esas. 2000/76 sayılı karara çıkmış olup. Zeynep Yıldınm (Terlıkçı), Emıne Eyıce, Hasan Eyıce, Hûseyın Eyıceye karar teblığ edılememıştır. A^a-
ğıdakı karann davalılara ışbu ılanın teblığı ıle teblığ tarihınden ıtıbaren 15 gün ıçersınde karan temyız etmelen, temyız etmedıklen takdırde karann kesınleşeceği ılanen
teblığ olunur Hukünr 1-Davacının davasının kabulü ıle Bartm ılı Amasra jlçesı Kum Mah. pafta 30, parsel 773 noluparselle ılgilı 4320m2'lık mıloann davalılaradı-
na olan tapu kavdının ıptalı ile 2942 sayılı kamulaştırma kanununun 17 maddesı uyannca T C. Başbakanlık Gençlik ve Spor Genel Müdürlüp adına Baıtın 11 Özel lda-
re Müdûrlüğü adına tapuya kayıt ve tescılıne, 2- 77 760 000 -TL harçtan peşın alınan 15 552 000 - TL'sı harcın mahsubu ıle bakıye 62 208 000 -TL harcın davacıya ta-
mamlattınlmasına, 3- 75.728.ÛO0.-TL ûcretı vekâletın davalılardan müştereken alınarak davacı ıdare kendısım bır vekılle temsıl ettırdıgınden davacı ıdareye ödenmesı-
ne, 4- Davacı tarafından yapılan ilk dava gıderı 44.486.000.-TL, 44.720.0O0.-TL ılan masrafi, 62.208.000.- TL tamamlanan harç olmak ûzere toplam 151.414.000 - TL
yargılama gıdennın davalılardan müştereken tahsılı ıle davacıya ödenmesine karar verilmıştir Basın 48592
PANO
DENİZ KAVUKÇUOGLU
Çağnşımlar (2)
Geçen hafta izmir'de, "Banş Kültûrü" ana baş-
lığı altında düzenlenen 2. Kültür Kongresi'ni izJer-
ken, her oturum sonrası konferans salonundaki
yerimi değiştiriyor, yanımda oturanlarla konuşa-
rak, dinledikleri üzerine neler düşündüklerini, an-
latılanlardan neler algıladıklarını öğrenmeye çalışı-
yordum. Izleyicilerin izlenimleri, düşünceleri, yorum-
lan, "BanşKültürû" konusunu ayn açılardan elealan
20 oturumda dinlediğim konuşmacılann düşünce-
leri kadar önemliydi benim için... Herkese açık olan
bu önemli kongrenin kimi oturumlarını izleyen, ama
bakıldığında insanda sankı, "kapıdangeçerken içe-
ride ne oluyor diye merak etmiş de gelmiş" duy-
gusunu uyandıran küçük öğrenci gruplan dışında
izleyicilerin büyük çoğunluğu, konuşmacılar gibi kır-
kını, ellisini aşmış yetişkin insanlardı. Bir rastlantı
mıydı bu? Yoksa "banş"a, "banş kavramı"na du-
yulan ilgi ile insanlann yaşlan arasında bir ilinti mi
vardı?
• • •
194O'lı yılların ilk yansında doğan birçok yaşıtım
gibi ben de gözlerimi, pencereleri akşamları siyah
perdelerie karartılan bir evde açmıştım dünyaya...
Radyolardan dinlenen savaş haberieri, ekmek-kö-
mür karneleri, yokluklar ilk çocukluk anılanmızdı bi-
zim... 10'lu yaşlarımızda Kore Savaşı'na, bir ihtila-
le, idamlara tanık olmuştuk. 20'li yaşlarımızda Kü-
ba'da, Uruguay'da, Bolivya'da; Laos'ta, Kamboç-
ya'da, Vıetnam'da, Filistin'de; Kongo'da, Mozam-
bik'te, Angola'da savaş vardı. Daha birçok yerde
savaşılıyordu. Her gün binlerce insan ölüyordu.
Bizler, odalanmızın duvariannı gerilla önderlerinin
fotoğraflanylasüslüyorduk. 1971 Darbesi'nde "ta-
raftık. Binlercemiz, on binlercemiz gözaltılarla, iş-
kencelerle, cezaevleriyle ilk kez bu darbeyle tanış-
tı... Sokaklarda, kırlarda, dağlarda, darağaçlann-
da kurban verdik arkadaşlanmızı... Üç yıl sonra or-
dumuz, banş için Kıbns'a çıktı...
30'lu, 4O'lı yaşlanmızda bir darbe daha yaşadık.
Bu kez on binlercemizi, yüz binlercemizi aldılar
içeri... Yineacılar, yine sürgünler, yine ölümler gel-
di... Sonra, otuz bin can alacak, içimizi kanatacak,
hepimizi yaralayacak uzun bir "savaş "a tanıklık et-
tik... Gözümüzü dünyaya savaş içinde açmıştık. Ar-
dı arkası hiç kesilmedi savaşlann. Her yerde kan
vardı, ölüm vardı... Avrupa'daki, Asya'daki, Afrika'da-
ki, Güney Amerika'daki "bölgesel çatışmalar"da,
"iç savaşlar'öa, "ayaklanmalar'da 50 milyon ölü ver-
di insanlık. Gözümüzün önünde, Irak-iran sınınn-
da 1 milyondan fazla insan öldü. İnsanlann birbi-
rini öldürmesi için o kadar çok, o kadar "geçerii"
neden vardı ki!.. Yaşlanmız 50'yi, 6O'ı aştı. Ama sa-
vaşlar bitmedi... "Banş"\ tanımadık hiç...
Savaş, bizim için bir "oyun"du çocuk yaşları-
mızda... Bir top oyununun, "Bir, iki, üçler, yaşasın
Türkler I dört, beş, altı, Polonya battı I yedi, sekiz,
dokuz, Alman domuz I on, on bir, on iki, Ingiltere
tilki..." diye sürüp giden bir tekerlemesi bile vardı,
şimdi anımsadığım... Sokak aralannda "ordular" ku-
rar, boş arsalarda "başka mahalleden" çocuklarla
"taş harpfeh" yapardık. Birbirimizin kafasını yarar,
kaşımlzi, gözümüzü patlatırdık. "Kan", mahalle
arasında da, okul kitaplannda da "kahramanlık"
demekti! Ne kadar çok "kahramanımız" vardı bi-
zim! Ne kadar çok özenirdik o "kahramanlar"a7..
Radyolarda, "Kahramanlar Geçiyor" diye prog-
ramlar yapılır, "kahramanlık türküleri" çalınırdı. Sa-
vaşa, kana, ölüme, kahramanlığa bu kadar yakın,
"banş"a da o kadar uzaktık biz!.. lleride, delikan-
lılığımızda, genç kızlığımızdatutuşulan "sahici'sa-
vaşlarda "taraf" olmamızdan, bir "tarafa gönül
vermemizden daha doğal ne olabilirdi ki?
• • •
İzmir'de "banş" konuşuiuyordu. Konuşanlarda,
dinleyenlerde "Danş"ıstıyorlardı. Saçlannaakdüş-
müş emekli öğretmenler, yaşlı sendikacılar. her-
kes o kadar sabırsızdı ki... Eski "savaşç//ar"dı. Bir
zamanlar, bir tarafta savaşmışlardı. Sonra gün gel-
miş, savaş baltalan toprağa gömülmüştü. Şimdi,
"banş" istiyorlardı. Derhal, hemen şimdi "banş"
diyoriardı. Niçin bu kadar beklemişlerdi o zaman?
Niçin beklemiştik? Niçin gecikmiştik? "Banş" bir
türîü gelmiyorsa, bir türiü kurulamıyorsa, bunda
hiç mi payı yoktu bu gecikmişliğimizin? Belki de
bunun için böyle yalnız, böyle biz bize idik şimdi...
Faks:0212-723 84 97
(e-posta: dkavukcuoglu@tuyap.com)
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
1 2 3 4 5 6SOLDANSAĞA:
1/ "Azarlama,
paylama" anla-
mmda argo söz-
cük. 2/ Türk
gölge oyunun-
da kara derili 4
halayık ya da
canyeyeverilen
ad. 3/Bir yerde
biriken sıvılan
dışarıya akıt-
makta kullaııı-
lan oluk ya da 9
bonı... Kullan-
ma süresı. 4/ " ka-
feste duran kuştur / El-
betuçargıderbırgün" 2
(Karacaoğlan)... 256 3
karelı bir zemın üze- 4
rinde oynanan, damaya 5
benzer oyun. 5/ Ye-
mek... Birmeyve... Ba-
lık yakalama aracı. 6/
Çıkılması güç kayalık °
yer...Enkısazaman sü- 9 _
resi. II Istek ve tutkularda ölçülü davranma erdemı...
Bir gösterme sıfatı. 8/ Siyasal bir amaca ulaşmak için
silah kullanan gizli topluluk... lskambılde bir kâğıt. 9/
Uzun tütün çubuklan kullanıldığı dönemde odanın
ortasına yerleştırilen kül çanagı.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Gelinin erkek kardeşıne, oğlan evi tarafından yap-
tınlan takım elbise. 2/ Ispermeçet balinası. 3/ "Tarîk
": Sınema oyuncumuz . Halat ucu. 4/ Osmanlı-
larda gümrük vergısı... Duygu ve düşüncelen belirte-
cek biçimde yüzde beliren kımıldanişlar 5/ Bir zaman
bınmı... Eskı dılde kan... UzakJık ışaretı. 6/ "Bır kez
gönül yıktın ise / Bu kıldığın — değil" (Yunus Em-
re)... Kurşun borulann ağzını açmakta kullanılan ucu
sivri takoz. 7/ Bır çeşıt el matkabı... Altının simgesı.
8/ Köylenn ya da çeşitli asken birlıklenn başı olarak
seçilen Kazak başkanlanna verilen unvan... Bir renk.
9/ Büyük ve süslü çadır... Bir peygamber.