Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 25 EKİM 2000 ÇARŞAMB
10 H A B E R L E K [email protected]
Kuzey Kore
füzeferden
vazgeçiyor
• DtjHaberlerServisi-
Kuzey Kore'de bulunan
ABD Dışişleri Bakanı
MadeJeine Albright,
Devlet Başkanı Kim
Cong-ll'in, ülkesinin yeni
baJistik füze denemesi
yapmayacağı yönünde
ipucu verdiğini söyledi.
Albright, dün Kim'le
yaptığı ikinci
görüşmeden sonra
düzenlediği basın
toplantısında, "23
Ekim'deki gösteri
sırasında Taepodong
fîizesinin görüntûsü
ekrana geldiğinde b^jptan
bana bunun son deneme
olacağını bıldırdi",dedj.
ABDBaşkaıu DiJ] *
Clinton'ın 11 Kasımtta
Kuzey Kore'ye
gidebileceği belirtildi.
• ANKAR4
(Cumburiyet) - HoIIanda
Başbakanı Wim Kok,
resmi bir ziyaret için 30
Ekim'de Türkiye'ye
geliyor. Cumhurbaşkanj
Ahmet Necdet Sezer
tarafından kabul edilecek
olan Kok, aynı gûn
Başbakan Bülent Ecevit
ile bir araya gelecek.
Ziyaretinin ikinci
gününde deprem
bölgesinde incelemelerde
bulunacak olan Kok,
Istanbul'da Dış Ekonomik
tlişkiler Konseyi (DEİK)
ve TÜSlAD yetkilileriyle
öğle yemeğinde bir araya
gelecek.
Başkan Ftfimori
koKuğa yapştı
• LİMA(AA)-'Peru
Devlet Başkanı Alberto
Fujimori, istifa etmesi
yolundaki çağnlan
reddetti ve Süahlı
Kuvvetler'e hâkim
olduğunu söyledi.
Fujimori, basın
toplantısında, devlet
başkanlığı görevini
sürdüreceğini belirterek
"Krizin şu anmda kolay
yolu seçmeyeceğim,
tutarlı biçimde ülkenin
başında kalmaya devam
edeceğim" dedi. Darbe
söylentilerini de
yalanlayan Fujimori,
silahlı kuvvetlerin
denetimi altmda
olduğunu söyledi.
Alman ordusunda
biiyük reform
• BERLtN(AA)-
Alman ordusu,
tarihindeki en büyûk
reformu yapmaya
hazırlanıyor. Savunma
Bakanı Rudolf
Scharping, ordunun
kûçültüleceğini, daha az
masrafh ve daha etkili
hale getirileceğini
söyledi. Asker sayısı
gelecek 4 yüda 33 bin
kadar azaltılarak 282
bine düşürülecek.
Gelecek 10 yılda
meslek askerlerinin
sayısı 189 binden 200
bıne çıkartılırken,
zorunlu askerlik
yapanlann sayısı ise 105
bin 600'den 53 bine
azaltılacak.
Ebola salgm
yayAyor
• CENEVRE(AA)-
Uganda'da Ebola
virüsünden ölenlerin
sayısı 60'a yükseldi.
Dünya Sağük Örgütü
(WHO) sözcûsü Valery
Abramov, Gulu
bölgesinde Ebola'dan
ölenlerin sayısının dün
itibanyla 60 olduğunu
söyledi. Abramov, Ebola
vakası tespit edilenlerin
sayısının da 165
olduğunu belirtti.
îsrail ordusu, Filistin'le olan gerginliğin uzun süreceği uyansında bulundu
'Çabşnıalar bitmeyecek'
• îsrail askerleri
tarafından 3 gün önce
başından vurulan 13
yaşındaki Filistinli
çocuk dün hastanede
yaşamını yitirdi.
Dış Haberler Servisi - tsrail or-
dusu Filistinlilerle uzun süreli ça-
tışmalara hazırlanırken Başbakan
Ehud Barak, Likud liden aşuı sağ-
cı Ariel Şaron'la ulusal birlik hü-
kümeti kurma yönündeki görüş-
meleri sürdürûyor.
Barak'ın, Ortadoğu banş süre-
cini askıya aldığını acıklaması böl-
gede durumu daha da gerginleş-
tirdi. tsrail Ordu Sözcüsü Tuğge-
neral Ron Kitrey, Israil-Filistin ça-
öşmalanrun uzun süre devam ede-
ceğini tahmin ettiklerini ve bu yön-
de hazırlık yaptıklannı bildirdi.
Sözcü Kitrey, îsrail radyosuna yaptı-
ğı açıklamada, "Genel karargâh tara-
fından yapılan durunı değeriendirmesi-
nin özetine göre kısa dönemli bir mace-
radan sözedümh'or" dedi. Kitrey, çatış-
maların tam bir savaşa dönüşeceğiney-
se şu aşamada ihtimal vermedikJerini ve
çatışmadan söz ettiklerini belirtti. Söz-
cü Kitrey, "Filistinliler başkenti Kudüs
olacak bir deviet kurma yönünde üerli-
yorlâr.Ordıunu/ «*• uzuodönemli hazır-
hklaryapıyor" diye konuştu.
Üç gün önce Israıl askerleri tarafın-
dan başından vurulan 13 yaşındaki ço-
cuk dün öldü. Gazze Şeridi'ndeki Erez
BÖLGEDEKt ÜSLERE SALPIRI DÜZENLENECEĞ1İHBARLARI ALIIVDI
ABD, încirlik ve Körfez'de alarma geçti
DışHâberierServisi- ABD
birliklerinin, olası terör
saldınlanna karşı
Adana'dakı încirlik Tûrk-
Amerikan Ortak Savunma
Tesisleri'nde ve Bahreyn ile
Katar'daki üslerde en üst
düzeyde alarma
geçirildikleri bildirildi. Dün
sabaha karşı ahnan üst
düzey alarm karan, 12
Ekim'de Yemen'in Aden
Limanı'nda demirli ABD
destroyeri USS Cole'a
düzenlenen ve 17 askerin
ölümüyle sonuçlanan
saldınnın ve Ortadoğu'dakı
olaylann kızışmasının
arkasından geldi. Amerikan
ABC televizyonu ve üst
düzey ABD'li yetkililer,
bölgedeki ABD tesislerine
ve üslerine yönelik saldınlar
düzenleneceğine ilişkin
duyumlar ve ihbarlar
ahndığını, bu nedenle ABD
birliklerinin kod adı "delta
tehdidj" olan en üst düzeylı
alarma geçirildiğini belirtti.
ABC'nin haberinde, son
birkac gün içinde tehditierin
arttığı, bölgenin Suudi
Arabistan asıilı Usame bin
Ladin'e bağlı örgütlerin
hedefi olmasının çok
manoklı göründüğü ve
örgütlerin amacımn
ABD'nin Ortadoğu'yu terk
etmesini sağlamak olduğu
ifade ediidi. Savunma
Bakanhğı'ndan bir yetkili
de, tehditierin bazılannın
doğrudan Bin Ladin'le
baglantılı olduğunu söyledi.
ABC, Körfez ülkelerindeki
tehdidin boyutunun ciddi
olduğunu, bu gerekçeyle bu
ülkelerde bulunan ve
özellikle Amerikan askeri
ya da diplomatik personel
çocuklannın okuduklan
uluslararası okullann bile
tan'I edildiğini duyurdu.
Haberde, 'tendidin gözte
görölür vefcesinolduğunu",
tehdit uyansıyla ilgili
aynntılann gizlı tutulduğu
kaydedildi. Bir ABD'li
yetkili, "GeriHmin artüğı bir
dönemdeyiz. Ordumuz
gerekli önlemJeri ahyor"
dedi. Körfez'dekı üslerde
yaklaşık 20 bin ABD askeri
bulunuyor.
geçiş noktasındaki çaüşmada 12 yaşın-
da bir çocuk karpindfln vurularak öldü-
rüldü. Refah'taki çatışmada 7, EI Ha-
lil'de de 5 Filistinli yaralandı.
Barak ise Şaron'la hükümetkurma gö-
rüşmelerini sürdürûyor. Başbakan Ba-
rak, îsrail parlamentosu erken seçim
gündemiyle 30 Ekim 'de açılmadan ön-
ce bir hükürnet kurmaya çalışıyor. Ba-
rak'ın, 28 Eylül'de Haremüşşerif'e kış-
kırtma amaçlı bir ziyaret düzenleyip
çatışmalann başlamasına yol açan Şa-
ron'la hükürnetkurmaya çabalaması, ba-
nş sürecine ölümcül birdarbe olarak ni-
telendiriliyor. Barak dün, Filistin lide-
ri Yaser Arafat'ı şiddet yolunu seç-
mekle suçladı. Suriye'nin resmi yaym
organı El Baas gazetesi, Barak'ın ba-
nş sürecini askıya alarak ve Şaron'la hü-
kümet kurma görüşmelerine başlayarak
yalnızca Filistin'e değil bütün Arap
dünyasına savaş açtığım bildirdi.
'Banş sûreci sona erdi'
Mısır Dışişleri Bakanı Amr Musa,
îsrail'in tutumu nedeniyle banş süre-
cinin sona erdiğini söyledi.
Bu arada, Filistin polisi, önceki ge-
ce Israil'le işbirliği yaptığından kuşku-
lamlan bir Filistinliyi tutukladı. Bir yet-
kili, îsrail'in bölge komutam General
tzakEytan'ınbırlsraılhtelevızyoneki-
biyle birlikte Batı Şeria'daki Yahudi
yerleşim birimi Gilo'da bulunduğu sı-
rada, şüphelinin kışkırtma amacıyla o
bölgeye doğru ateş açtığım belirtti.
Filistinli yetkili, şüphelinin Israil iş-
gal güçleriyle işbirliği yapüğımn orta-
ya çıktığını söyledi. Îsrail polisi, Batı
Şeria'mn Beyt Jala köyünden silahlı
bir Filistinlinin Gilo'daki apartmanla-
ra ateş açmasıyla başlayan olaydan son-
ra Îsrail tanklannın saldınya top mer-
mileri ve makineli tüfeklerle ateş aça-
rak karşılık verdiğini bildirmişti.
Mustesar Alon Liel Ankara'da
İsrail, Türkiye'yi
bilgilendirdi
• tki günlük bir ziyaret için Ankara'ya gelen
Dışişleri Bakanlığı Müsteşan Liel, Ortadoğu
banş sûrecinin geleceğine ilişkin umutlu
olduğunu söyledi.
ANKARA(Cumhuriyet
Bürosu) - Îsrail Dışişleri
Bakanlığı Müsteşan Aloo
Liel, Dışişleri Bakanı ts-
mail Cem'e Filistin-Israıl
arasındaki gerilim ve Şarm
El Şeyh zirvesi hakkında
bilgi verdi.
Liel, Filistin devletinin
ilan edilmesi durumunda
Batı Şeria ve Gazze'de ya-
şayan tsrail yurttaşlan için
gerekli güvenlik önlemle-
rinin alınacağını belirte-
rek, şiddet olaylannın du-
rulması konusunda umut-
lu olduğunu bildirdi.
Lıel
-
in eskı Cumhurbaş-
kanı Sükvman Demirei ile
görüşecek olması, kurula-
cak uluslararası komisyo-
na Demirel'in de katılabi-
leceği yorumlanna neden
oldu.
Dışişleri Bakanı Cem ve
Müsteşar Yardımcısı Uğar
Ziyal, Türkiye'ye gelen Li-
el ile biraraya geldıler. Gö-
rüşmede Liel'in, Filistin
ile yaşanan çatışmalann
ardından gelinen aşama ve
Şarm El Şeyh zirvesi ile
ilgili bilgi verdiği ve ülke-
sinin pozişyonunu açıkla-
dığı kaydedildi.
Liel, görüşmenin ardın-
dan gazetecüerin sorulan
üzerine, Cem ile genel du-
rum değerlendirmesini
yaptıklannı, ele aldıklan
İconulan bugün Dışişleri
Bakanlığı Müsteşan Bü-
yükelçı Faruk Loğoğlu ile
derinleştireceklerini bildir-
di.
Şarm El Şeyh zirvesin-
de, Filistin- Israil çatışma-
lannın soruşturulması için
uluslararası çevrede tanı-
nan, güvenilir, akil adam-
lann da komisyonda yer
alması karan çıkmışn. Li-
el'in Demirei ile görüşece-
ğinin açıklanması, iki ko-
nu arasında bağlantı kuran
yorumlara da neden oldu. FHbtiııIi küçük öğrencfler, karşılaştiklan tsrail tankmdaki askeriere zafer işareti yapölar. (REUTERS)
Yugoslavya 'nınyeni lideri, Miloşeviç 'in suçlarının sorumluluğunu üzerine aldı
Kostuniça: Kosova'da katliamyaptık
Dış Haberler Servisi-Yugoslav-
ya Devlet Başkanı VoyislavKostu-
niça, Yugoslav güvenlik bırimle-
rinin Kosova'da katliam yaptığını
kabul ederek selefı Stobodan Mi-
loşeviçtarafından işlenen suçlann
sorumluluğunu üzerine almaya ha-
zır olduğunu belirtti.
CBS kanaknın "60daldka" prog-
ramına bir demeç veren Kostuni-
ça, Yugoslav ordusu ve polisinin
Kosova'daki katliamın suçlulan
olduklanna dair herhangi bir kuş-
ku bulunup bulunmadığına ilişkin
soruya şu yanıtı verdi: "Bunlar
suçiudur ve öldürülen insanlar
kurbandır. Diğer tarafta da çok
suçlar işlendiğini ve Sırplaruı öl-
dürüldüğünü desöyiemelrvim. tn-
sanlann öldürülmesi suçunu ka-
buleöneyehazmmveMDoşeviç'in
yapüklannın sorumluluğunu bir
Sopolarak üzerimeabvonım.n
Mi-
loşeviç'in bır yerde mahkemeye
çıkanlıp çıkanlmayacağı yönün-
deki soru üzerine Kostuniça, "Evet,
bir yerde" dedi.
Geçici hûkümete onay
Sırbistan parlamentosu, ülkeyi
23 Aralık'ta yapılacak seçimle-
re götürecek geçici hükümetin
kurulmasım onayladı. Geçiş hü-
kümeti, parlamentoda ezici ço-
ğunlukla, 5'e karşı 128 oyla ka-
bul ediidi. Böylece Yugoslav-
ya'nın yeni Devlet Başkanı Kos-
tunitça ile eski Devlet Başkanı
Miloşeviç'in taraftarlan, seçimle-
re kadar iktidan paylaşacaklar.
Yeni hükümetteki bakanlık dağı-
hmınm ise daha sonra yapılaca-
ğı bildiriliyor. Siyasi uzmanlar,
23 Aralık seçiminin, demokrasi
yanlısı güçlerin Miloşeviç'in son
kalesi Sırbistan hükümetmde kont-
rolü ele geçirmesine yol açabile-
ceğini belirtiyor.
BIÇAKSIRH
EROL MANİSALI
İnsan Ötesi Çağ'ın
Tutsakları
20. yüzyılın, özellikle ikincisi yansı teknolojinin hız-
la geliştiği ve bu gelişen teknolojinin, "insanın dene-
timinde", insanoğluna olağanüstü olanaklar sağladı-
ğı bir dönem oldu.
En azından, dünyada yaşayan insanlann bir bölü-
mü için!
Teknoloji-insan ilişkisi açısından bu dönemin en be-
lirgin özelliği, "insanın teknolojiyi, biraraç olarak ken-
di denetiminde tutması" ve bu araçtan ekonomik,
politik, sosyal ve kültürel gelişmesinde yararianması
ofdu.
En basrt ifadesi ile "teknoloji, toplumsal nefahın ve
mutluluğunyükselmesinde" insan tarafından kultanıl-
dı. Teknoloji "insan denetimi altmda" gelişti ve yön-
lendirildi. Teknoloji insanın "elinin altmda, emrinde"
oldu.
Durum değişiyor mu?
Bugüne kadar insanın denetimi aftındatutup "iste-
diği gibi yönlendirebıldiği" bu teknolojik gelişme sü-
reci artık değişecek mi?
Çipler, bilgisayarlar, fiber-optikler, biyoteknolojik ge-
lişmeler, nano-teknoloji (ince teknoloji) alanlannda bu-
gün yaşanmakta olan hızlı gelişme acaba yann,
- "Kendi kendini geliştiren akıllı makinelerin" sonu-
cu insanın denetiminden çıkacak mı?
- İnsan yann, yüksek teknolojik ürünlerin "deneti-
mi altına mı girecek?"
- Teknoloji "biraraç olmaktan çıkıp kendikendine
karaharalan biryönetici mi olacak?"
Bu bir hayal ya da bilim-kurgu filmi değil, şu anda
ilk adımlan atılmaya başlanmış bile. Dünyada bu alan-
da çalışan teknik adamlar, bu sektöfdeki en üst dü-
zeyde çalışanlar, "bu büyûk tehdide" dikkati çekiyor-
lar,
N.RQ. dergisinin sohbahar sayısında yer alan yazı-
lar bu konuya aynlmış. İnsan okuduğu zaman ürpe-
riyor. Bu akıllı makineler, "insan müdahalesi olmaksı-
nn, kendi kendilehni geliştiriyortar."
Yann bunlar artık, "insanın denetiminden çıkacak-
lar." Ve bu gelişme sürecine bakılırsa insanı ve hatta
insanlığı yönlendirip denetler hale gelecekter.
Ve insan tutsak oluyor...
Yann uçaklan pilotlar değil, aletler, akıllı makineler
yönetecek, borsanın nasıl olacağına onlar karar ve-
recek, sağlık ve egitim hizmetlerinin niteliğini onlar
belirleyecek.
Ve düğmeye basıldığı zaman durdurulamayacaklar.
Çünkü akıllan olacak, çünkü kendi kendilerini gelışti-
recekler, çünkü yönetici konumunda onlar olacakiar.
Bu bir rüya değil, gerçeğin ta kendisi; bunlan konu-
şanlar, yazanlar işin içinde olan uzmanlar, bizim bil-
mediğimız şeyleri bilme durumunda olanlar.
Eğer bu tartıştıkları doğru ise bugüne kadar insa-
nın emrinde olan teknoloji, insan ile yer değiştirmiş ola-
cak. İnsan, teknolojinin "emrine" girecek, insan tek-
nolojinin bir "aracı" olacak.
Teknolojik elit..
Bugün teknolojik bir elit var. Dünyamızda teknolo-
jide ileri ülkeler ve firmalar ile yine o dünyanın içinde-
ki "elit", teknolojiyi "kendiyaran, kendirefahıiçin"'kul-
lanabiliyor. Bu tartışmalan yapan uzmanlara göre, o
elit bile yann, "yarattıklan teknolojinin tutsağı ola-
cak".
Akıllı teknolojik ürünler, kendi kendilerini geliştire-
rek elitin de yerini alacak.
Bu görüş, Amerika'daki kötümserterin görüşü. lyim-
serler ise insanın bu teknolojik tehdide karşı "önlem
alacağını" söylüyorlar. Buna karşılık kötümserier,
- Bır taraftan akıllı makinelerin kendi imparatoriuk-
lannı koruyacağını savunun<en
- öte yandan insanlar arasındaki rekabet, yanş ve
üstün olma hırsının, teknolojik gelişmenin denetim al-
tına alınmasını engelleyeceğini belirtiyorlar.
İnsan ve insanlık...
Artık kavramlar da değişecek. Sevgi, duygu, ahlak
gibi kavramlar yok olacak. Çünkü teknolojinin maki-
neler dünyasında bu kavramların yeri olmayacak. Ye-
ni "ote0erfer"yeni kavramlar teknolojinin egemenliğin-
de oluşacak.
Bu tartışmalan başlatan uzmanlar yeni döneme,
"insan ötesi çağ" adını vermişler. İnsanın ve insanlı-
ğın bir amaç olmaktan çıkıp bir araç durumuna dö-
nüşeceği bir çağ.
Insanlığımızı "sınamakiçin" yaptığımız bilim-kurgu
filmlerinin yann gerçekleşmesi tehlikesi, insanı sade-
ce fiziki (ve maddi) olarak varlığını sürdüren bir araç
durumuna mı sokacak?
Kötümserier bir de benzetme yapıyoriar; insan ya-
nn teknolojinin tutsağı olan "evcil hayvanlar" gibi ola-
cak diyorlar.
insan, bütün bunlann kötü bir rüya olduğuna inan-
mak istiyor.
ÖRÜŞ/Prof. Dr. 1. Reşat ÖZKAN (E. Müsteşar)
GB'nin yürüriüğe girdiği tarihten bu yana
neredeyse beş yıl geçti. AB neden hâlâ pa-
rasal vecibelerini yerine getirmiyor? Şimdi,
o bazılan diyecekler ki; "Efendim, paretsalko-
nularda oybirliğiesastır, veto meseiesiniaş-
mak AB hukukunun bugünkû yapısı içinde
olanaksızdır." Dedikleri, soyut birdüzlemde,
doğruymuş gibi gözükebilir. Bu sava, soyut
anlatımı ile biz de katılabiliriz.
"AB'nin kasası ortak; oradan yapılacak
olan harcamalarda da oybirliği gerekir?"
Peki, ya gerçeklere ne demeli? Yunanistan
bu kasadan sürekli olarak paraalan taraf, öy-
le ki, aldıklannın yanında, verdiklerinin sözü
bile edilemez. Sekiz- dokuz milyon nüfu-
suyla, AB'den 40 milyarABD Dolan'nın üze-
rinde para almış. Bir başka deyişle Yunanis-
tan, AB'nin parasal bilançosunda biryük. Na-
sıl oluyor da, kendi parasının içinde olma-
dığı bir kasanın yönetimine bu ölçüde hük-
medebiliyor? Geçiniz efendim!
AB, baştan bu yana sözünü etmeye ça-
lıştığımız tercih ve niyetini açık olarak Tür-
kiye'ye söylemfyorsa, bu onun anlaşmala-
ra bağlılığından ya da dostluk anlayışından
değil. Işine gelmiyor da ondan söylemiyor.
Çünkü yüreği yetmiyor; yüreği. Türkiye'nin
sırtından elde ettiği ve etmeyi amaçladığı o
çıkarianndan vazgeçebilmeye bir türlü da-
yanamıyor. Yoksa, kimsenin kuşkusu olma-
sın ki, halen elimizdeki en temel belge olan
1963 Ankara Anlaşması'nı, o çok güvendi-
ğimiz 28. maddesi ile birlikte, yırtıp çöpe
atarlar. Bunun için de öyle kılıflar hazırlaya-
bilirler ki? Pekâlâ o halde neden yapmıyor-
Avrupa Birliği'ne Üyelik; Olacak mı? (2)
lar, onlan alıkoyan ne? Bunun yanıtı çok açık.
Türkiye, AB'nin, öyfe elinin tersi ile itebile-
ceği bir ülke değil. Dünyanın en kritik ve en
zengin kaynaklannın yer aldığı coğrafyanın
yanıbaşında, belki de tam ortasında, bunu
bile tam olarak bilemiyoruz.
Istikrarsız bir bölge olan Ortadoğu ile Av-
rupa arasında birtampon bölge niteliğinde.
Sağlam, güçlü bir potansiyeli ve genç bir nü-
fusu var. Yüzyılımızı biçimlendirecek olan
Avrasya'nın doğu ucunda bulunan Türk cum-
huriyetleri ile arasında tarih-
ten gelen derinlikli bağlara sa-
hip. Avrupa açısından, bu ne-
denle, her zaman el altında
tutulması gereken ve çeşitli
baskılann uygulanabileceği
bir ülke olarak kalma duru-
munda olmalıdır. Bölgedege-
lişmiş ve yüksek ölçülerde
üretim yapabilen bir Türkiye,
kendi planlanna uygun değildir ve bu plan
yalnızca AB'nin planı olmakla sınırlı da de-
ğildir. Hiçbir zaman inanmadıklan ve isteme-
dikleri bir adaylık senaryosunun altındaki
asıl felsefeleri işte bu! AB tam bir ikiyüzlü-
lükle davranıyor davranmasına da, yine de
hakfannı yememek lazım. Asıl niyetlerinin ne
olduğunu ortaya koyan ipuçlannı da vermi-
yor değil. Evet, kaçak bir oyun çıkanyorlar
ama belden aşağı da vurmuyorlar. Yani dö-
vüşleri mertçe değil amafautlü olduğu dasöy-
lenemez.
2) Türkiye AB'ye üye olmak istediğine gö-
re neler yapılmalıdır?
Bu soruyu özellikle böyle sorduk, çünkü
Türkiye'nin AB'ye girmesi, bütünüyle kendi
yapacaklanna bağlı. AB'nin neler yapacağı
ve de neler yapabileceği hiç de öyle belirsiz
değil. Güçlenmesinden çekindikleri ve güç-
lendikçe bölgesinde gittikçe daha da etkili
oiabilecek olan birTürkiye'yi üye yapmamak
parasal bilançosunda yûk olan
Yunanistan, nasıl oluyor da, kendi
parasının içinde olmadığı bir kasanın
yönetimine bu ölçüde hûkmedebiliyor?
için ellerinden gelen her şeyi yapacaklardır.
Türkiye olarak bu gerçeğe hazırlıklı olmamız
gerekiyor. Türkiye, eğer bir gün AB'ye üye
olursa -ki bu gidişle hiç de mümkün gözük-
müyor- bu, yine, kendi gayreti ve başansı so-
nunda gerçekleşecek. Birdiğerdeyişle, Tür-
kiye üstüne düşenleri yapmalı. Peki nelerdir
bunlar? Türkiye'nin yapacaklannı iki grup
altmda toplayabiliriz:
Bunlardan birincisi, kendi içinde yapma-
sı gerekenlerdir. Bu, AB'ye girişin bir gerek-
liliği olarak algılamak bir başka önemli ek-
sikliğimiz. Evet, Türkiye'nin hukukta, de-
mokraside, insan haklarında, ekonomide
eksiklikleri var. Ancak her şeyden çok daha
önemli olarak, bu vurgun ve yolsuzluk me-
kanizmasının belini kırmayı başarmalı. Bu-
nu, Içişleri Bakanı da söyledi. Ulkeyi soyup
soğana çeviren o hırsız takımının yakasına
yapışıp, halkın sıtından söküp atmayı başar-
malı. Bu çarkın hiç zaman yitirmeksizin dur-
durulması lazım.
Bankasoygunlan, ihalevur-
gunlan, rüşvet, devlet ola-
naklannın yağmalanması, or-
ganize hırsızlıklar; ülkemizin
kanayan yaralandır. Bu yol-
larla elde edilen büyük para-
lann, cumhuriyete ve rejime
karşı siyasal amaçlı faaliyet-
lerde kullandığı bir başka ge-
rek. Bunlann içinde, birtakım kamu görevli-
lerinin olduğunu söylemek için kahin olma-
ya, gerek yok. Devleti soyarken birlikte ha-
reket edenlerin, iş güvenlik ve rejim konula-
nna geldiğinde birbirlerinin karşı taraflan ol-
malan olanakh mı? Pisliğin içine bulaşmış bi-
risinin -ister sivil, ister bir siyasi ya da kamu
görevlisi olsun- rejimi korumada yurtsever-
ce bir tavır sergilemesini kim umabilir ki?
Türkiye, artık şunu çok iyi anlamak zorun-
da. Bunlann önüne geçmeyi başaramadan,
ne hukukta ne demokraside ve ne de hal-
kın yaşam düzeyinde sağlıkfı ilerlemeler kay-
dedilebilir. Bizim en temel gerçeklerimizden
birisi, belki de en önemlisi bu.
'Katılım Ortaklığı Dolması'
İkinci konu daAB ile ilişkilerimizi nasıl sür-
düreceğimizdir. Bunun için, AB'yi çok iyi ta-
nımalı, nasıl bir hazırlık içinde olduklannı iyi
değeriendirmeliyiz. AB, 8 Kasım 2000 tari-
hinde yayımianacak olan Katılım Ortaklığı
Belgesi'ni (KOB) hazırlamakla meşgul. Yok-
sa buna "Katılım Ortaklığı Dolması" mı de-
seydik? Baksanıza, yemek pişirilmeye baş-
lanmış ki, sanki dibi tutmaya başlamış gibi
etrafa o tanıdık kokular yayılıyor. Aslında,
tencereyi çok önceden ocagın üstüne ko-
yup içini de doldurdular da, yalnızca, kibri-
ti çakacak uygun zamanı bekliyorlar. Bunun
bilinctnde olarak; "eğerABadayiığınıistiyor-
sanız" kalkanı altında kurmaya çalıştıklan
tezgâhlara kapılmayacağımızı onlara, birgü-
zel, anlatmalıyız. Unutulmamalıdır ki, şimdi-
lerde biz ve AB birer tarafız. Bu durum üye-
lik öncesinin temel birgerçeğidir. Birde, üs-
telik, karşı taraf bu konuda bir isteksizlik ve
içtensizlik içinde ise, o zaman durum çok da-
ha açık olarak ortadadır. Zaman, sıkı ve güç-
lü pazariıkyapma, eldeki kozlan titizlikle kul-
lanma ve kararlılıkta, asla, ikircikli birgörün-
tü içine girmeme zamanıdır. Bugün böyte
bir görüntüyü, maalesef, sergileyemiyoruz.
SÜRECEK