Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 23 EKİM 2000 PAZARTESİ
HABERLER
Durak
tarbşmaya
çağıpdı
• ADAıNA (Cumhuriyet
Bünosu) - Büyükşehir
Belediye Başkanı Aytaç
Durak, son günlerde
kendisine yöneltilen
eleştirilerin arttığını ileri
sürerek tüm mühendis,
mimar ve ilgili oda
başkanlanru tartışmaya
çağırdı. Son günlerde
belediyenin yaptığı
yatınm ve projelerle
iigili eieştirilerin bilgi
eksikliği ile dolu
olduğunu, bu nedenle
toplum arasında kavram
karmaşasına ve
yanlış anlaşılmalara yol
açtığını belırten Durak,
" Spekülasyonlara,
politik istısmara, yanlış
anlaşılmalara yer
vermemek için bütûn
mühendis ve
mimarlanmız ile ilgili
oda kuruluşlannı 26
Ekim Perşembe günü
16.30'daSeyhan
Otel'deki toplantıya davet
ediyorum" dedi.
Mudure ganp
soruşturma
• ANKARA (ANKA) -
Milli Eğitim Bakanhğı
garip bir soruşturmaya
sahne oldu. "Cumhuriyet
Dönemi Ortaöğretimde
Din Öğretimi" adlı kitabı
nedeniyle soruşturma
sonucu görevden alınan
Genel Müdür Ahmet
Gül, kitabın okullara
sokulmaması için
"Bakan adına" genelge
yayımlayan, Din
Öğretimi Genel Müdür
Yardımcısı Erkan Aydın
hakkında şikâyet
dilekçesi verdi. Dilekçeyi
ışleme alan Bakanlık,
soruşturma raporuna
dayanarak yayımladığı
genelge ile okullan
uyaran Erkan Aydın
hakkında ön inceleme
başlattı. Personel Genel
Müdürlüğü, Genel
Müdür Yardjmcılığı'na
vekâleten getirilen
Aydın'ın "butürbir
genelge yayımlama
yetkisi bulunup
bulunmadığı" konusunda
Din Öğretimi Genel
Müdürlüğü'ne göriiş
sorarken gelecek yanıta
göre Aydın hakkında
soruşturma açılıp
açılmayacağına karar
venleceği öğrenildi.
Nuran Sayrn
vefat etti
• Haber Merkezi -
lstanbul Emniyet
Müdürlüğü Pasaport
Şubesi'nin eski
müdürlerinden Nuran
Sayın vefat etti. Sayın,
bir süre önce yakalandığı
hastalık dolayısıyla
tedavi görmekte olduğu
lstanbul Üniversitesi
lstanbul Tıp Fakültesi
Hastanesi'nde hayatını
kaybetti. Istanbul
Üniversitesi (1Ü) Hukuk
Fakültesi mezunu olan
Sayın, lstanbul Pasaport
Şube Müdürlüğü
görevini yaklaşık 10 yıl
boyunca sürdürdükten
sonra emekli olmuştu.
Sayın, sokaklardaki
kimsesiz çocuklan
korumaya yönelik
çalışmalanyla da ^
tanınıyordu.
PKK ve Bask'tan
ortak eylem
• ANKARA (AA)-
PKK ile ajnlıkçı terör
örgütü Bask'ın Fransa'da
ortak eylem
düzenleyerek polisle
çatıştığı. olaylarda 2
PKK'linın tutuklandığı
bildirildi. Bayonne
kentinde gerçekleştırilen
protesto gösterisinde,
terör örgütü
mensuplarının
güvenlik güçlerine taşlı
sopalı saldında
:bulunduklan kaydedildi.
:Göstencileri dağıtmak
için göz yaşartıcı gaz
kullanıldığı, gazdan
etkilenen terör örgütü
.mensubu Yusuf P.'nin de
ihastaneye kaldınldığı
Ibildirildi. Bask ile
üşbirliği yapan PKK
imensuplannın
Türkiye'ye iade
ledilebileceği
kavdedildi.
Avrupa milletvekiline göre Berlin'deki yeşil politika doğru; ancak Brüksel'deki değil
Ozan Ceyhun: Hâlâ yeşilim
Ozan Ceyhun
GÜRSELKÖKSAL
FRANKFURT-Birlik
90/Yeşiller Partisi'nden istifa
ettiğini ve bundan böyle
mücadelesine Almanya Sosyal
Demokrat Partisi (SPD) üyesi
olarak devam edecegini
açıklayan Ozan Ceyhun, politik
görüşlerinde bir değişiklik
olmadığını söyledı. Istifası
sonrasındaki gelişmelerle ilgili
olarak Cumhuriyet'in sorulannı
yanıtlayan Ceyhun, Berlin'deki
SPD-Yeşiller koalisyonunun
başanlı olduğunu savunurken
Türkiye ile ilgili politik
çalışmalanm bundan böyle etkili
bir partinin desteğiyle
yürüteceğini söyledi.
Yeşiller'in Federal Almanya'daki
parti yönetimi, yöneticileri ve
izlediği politikayla aynlığı
olmadığını, istifasının, bu
partinin Avrupa
Parlamentosu'ndaki grubunda
izlenen politikaya bir tepki
olarak gündeme geldiğini
belirten Ozan Ceyhun. "Avrupa
Parlamentosu'ndaki yeşillerin
asıl yeşil harekede zerre kadar
ilişkisi olmadığını gördüm. Tepki
göstermek zorunda kaldım. Hâlâ
yeşil hareketin içeriklerine sadık
olduğum için de mülervekilliğini
daba doğal bir şey olamaz diye
düşünüyorum" dedi. Bağımsız
olarak politika yapma şansı
bulunmadığını belirten Ceyhun,
" Yeşil gnıbu terk edip beninı
savunduğum içerikleri aynen
savunan. bugüne kadar beni hep
destekleyen sosyalist gruba
geçtiğimde, doğal olarak Veşüler
Partisi üyeBğinden de aynbp
SPD'ye üye olmam gereldyordu"
diye konuştu.
Tfirk yeşiDerleflişkisflrecek
Yeşil hareket içindeki Türk
kökenli politikacılarla tek tek
konuştuğunu, onlann çok
üzüldüğünü kaydeden Ceyhun,
bu insanlarla ilişkilerinin
süreceğini açıkladi. Yeşil
politikacı sözlerini şöyle
sürdürdü: "Beni yakından
tanryan bu insanlar, Avrupa
Parlamentosu'ndaki garip, yeşil
hareket adına ortahkta dolaşan
gruptaki şahıslaria kavgalarîmı
biknler, tepkflerimi, karanmı
anladıklannı söylediler ve 'keşke
bıraz da daha bekleyebilseydin'
tarandaki açıklamalarla dile
getirdiler. Cem Özdemir'le 5
Kasım'da tstanbul'daki TÜYAP
Kitap Fuan'nda bir toplanoya
birlikte konuşmaa olarak
katılacağız." Eski Yeşiller, yeni
SPD üyesi politikacı, Avrupa
Parlamentosu içindeki Yeşiller
Grubu'nda yaşanan sorunlar
hakkında da şu açıklamalarda
bulundu: "Ben, Ahnan YeşiDer
Partisi'nde dışişleri ve Türkiye
poütikası alanında çaflşmak
üzere Avrupa Parlamentosu'na
seçilmiş bir milkrveküiyim.
Ahnan yeşiflerinin bu alandaki
içeriklerini savunmak, onlann
gerektiğince hayata geçirilmesini
sağlamak için AP'ye gfttim.
Orada göreve başladığımdan
itibaren içişleri alanında
koordinatör olarak görev
ahnama rağmen sûrekü
engellendim."
Bazı yapı denetim firmalan, 'açılış törenlerini' Koray Aydın'ın katılımıyla düzenliyor
'Denetim ranb'na bakan desteği
• Yapı denetimiyle ilgili
son düzenlemelerde
meslek odalannı ısrarla
devre dışında tutmayı
sürdüren Bayındırlık ve
Iskân Bakanı Koray
Aydın, aynı denetim için
kurulmasını teşvik ettiği
şirketlere de "açılış
törenine katılma"
düzeyinde destek ve
"ayncalık" sağlıyor.
OKTAY EKİNCİ
Önce, 11 Ekim 2000 günü dü-
zenlenen bir "açıhş törenine" ait
davetiyeyi birlikte okuyalım:
"595sayıh KHKgereğinceya-
pdarda denetim hiznıetini ver-
mek amacıyla kurulan yapı de-
netim fırmanuzm Bayındırhkve
İskân Bakanı Saym Koray Ay-
dın taranndan yapılacak olan
açıhş törenini onurlandumamz
dileğiyle..."
Şimdi de Bayuıdırlık Bakan-
hğı 'nın yine yapı denetimi hak-
kındaki 595 sayıh KHK gere-
ğince yayımladığı 2 Ekim 2000
tarih ve 6/1395 sayıh genelge-
sine göz atalım:
"Proje mûelüfînce yapüan
(yapı denetim fırmasınca kont-
rol edilecek - O. E.) projelerin,
aynca mühendis ve mimar oda-
lânnca vize edilmesi (yani denet-
lenmesi - O. E.) şarti aranmaya-
caktır_"(Madde-10)
Davetiyenin altuıda, "Anka-
ra Yapı Denetim AŞ" adına, şir-
ketin yönetim kurulu başkanı
İsmail Baysal'ın imzası var...
Bakanlık genelgesinin de alön-
da, Bayındırlık ve İskân Baka-
nı Koray Aydın'ın imzası yer
alıyor. Böylece Bayındırlık Ba-
kanlığı, birer "anayasal kuru-
hış" olan ve yönetünleri "seçinı-
le" belirlenen mimar ve mühen-
dis odalannın "kendi üyekrinin
projelerini mesleki ve teknik açı-
dan denetieme" hak ve yetkile-
rini KHK ve genelgelerle orta-
dan kaldırmaya çalışırken aynı
yetkileri, yönetimleri "sermaye
paylarryla" belirlenen özel şir-
ketlere devrediyor.
Üstelik, bu şirketlerin açılış
törenlerine de "bakan düzeyin-
de" katılma programlan yapa-
rak ve böylece aym KHK'yle
hedeflenen "yapı denetimi rant
pazaruıa" da yine bakan düze-
Inşaat sahipleri, herhangi bir yapı denetim şirketini değil, elbette ld "bakanın kaaJmnyla" açıhş töreni düzenleyenleri tercib edecekler.
yinde "siyasal destek" sağlaya-
rak...
Şimdi inşaat sahipleri, beledi-
yeden ruhsat almak ve proje
onaylatabilmek için herhangi
bir yapı denetim şirketini değil,
elbette ki "bakanın katılımıyla"
açılış töreni düzenleyenleri ter-
cih edecekler. Bakan bu tören-
lere katılsa da katümasa da "ba-
kanhkla olan sıcak ve yakm iKş-
kfleri" nedeniyle yapı denetim
"ücretierini" bu şirketlere öde-
yecek, böylece sadece binayı
değil "inşaat ruhsatı, iskân rub-
sati, kat mülkiyeti tesisi" vb. gi-
bi gereksinmeleri de "sağlama
bağlamış" olacaklar...
Koray Aydın'ın yukanda de-
ğinilen genelgesindeki
u
meslek
odalannı dışlayıcı" tavn, sadece
belirtilen maddeyle de sınırlı
değil.
Aynı genelgenin 9. maddesin-
de de diyor ki: "Yardıma kont-
rol elemanlaruun (yapı denetim
şirketierinde görev yapacak - O.
E.) verecekleri taahbütnamelere
sadecediploma sureti eklenecek.
oda kayrt belgesi istenmeyecek-
tir_"
Mimarlar ve mühendisler, bu
faaliyetlerinde "yardımcı gö-
rev" üstlenseler bile "değişme-
yecek" olan bu anayasal kurah
Koray Aydın'ın değiştirmeye
hakkı ve yetkisi olmadığına gö-
re, böyle bir "bakanhk genelge-
si" hukuka aykın olmarun öte-
sinde acaba ne anlam taşıyor?..
Bu sorunun yanıtı da yine aynı
genelgeyle bağlantılı olarak ve
"bakanhkça hazuianan" mimar
ve mühendis "çahştınna esasla-
nnda" açığa çıkıyor.
Örneğin, yapı denetim şirket-
lerinin, kendilerine "müşteri"
olan inşaat sahiplerinden "de-
netim ücretierini" alabilmeleri
için her türlü "önlemi" KHK ve
yönetmeliklerde bile almayı ih-
mal etmeyen bakanlık, aynı şir-
ketlerde yapı denetim görevini
üstlenecek teknik elemanlann
"ücretleri" ya da diğer "sosyal
haklan" konusunda hiçbir gü-
vence getirmiş değil.
Şirket eğer inşaat sahibinden
parasını alamazsa, KHK'ye gö-
re "belediye" devreye girebili-
yor ve hatta inşaatı mühürleye-
rek "Önce gidin, şirkete borcu-
nuzuödeyin,sonra devam edin"
demek zorunda bırakılıyor.
Aynı şirketteki mimar ve mü-
hendisler ise "ücretierini" ala-
madıklan zaman devreye "mes-
lek odasının" bile girmesini is-
temeyen bakanlık, yardımcı
teknik elemanlar için "Diploma
yeter, odaya kayrt ohnaym" da-
yatmasında bulunurken bunu
yapamadığı "uzman mimar ve
mühendisler" için de şu kurah
getiriyor:
"Yetkinizin devam edebilme-
si için -yılhk siciünizde- en az 60
puan almanız gerek.»"
Peki, acaba bu 60 puanı al-
mak için ne yapmak gereki-
yor?.. Aynı "KHBC, yönetmelik
vegenefeeler"düzeni içinde mi-
mar ve mühendislerin 60 puan
ahp "işlerinden ohnamalan"
için öngörülen davTanışlar ise
şunlar:
- Yasa (yani KHK) ve yönet-
meliklere uymak: 20 puan.
- Emirlere "itaat" etmek: 40
puan.
Yani. ücretierini alamasalar
ya da yetersiz alsalar bile, yapı
denetim şirketlerindeki mimar
ve mühendislerin "işsiz kalma-
malan" için tek şanslan var:
Boyunlan eğip "denetim so-
rumluluğunu" da üstlenmeye
devam etmek...
Bayındırlık Bakaru Koray Ay-
dın ve bu konularda "yakm me-
sai ilişkisi" içinde olduğu Yük-
sek Fen Kurulu, 595 sayıh KHK
üe Türkiye'deki "27 ilde" baş-
lattıklan bu "pilot" yapı deneti-
mi düzeninde sadece "sermaye
şirketigirişimcilerinin'' ve işve-
ren konumundaki "müteahhit-
lerin" çıkarlanna dönük bir tu-
tum ve politika içindeler...
Eğer bu "pilot rant düzeni"
aynı kurallar içinde bir de yasa-
laşıp "tüm ülkeye" yayüıverir-
se, açılış törenlerini "bakan ka-
tihmıyla" düzenleyen şirketler
"müşteri patiaması" içinde ade-
ta birer "darphane" gibi çalışır-
ken mimar ve mühendisler de
verdikleri "taanhütname" ge-
reği dünyanın en "yoksul", ama
en "çahşkan" yapı denetim so-
rumlulan olarak hizmet vere-
cekler... Bakalım, TBMM, 595
sayıh KHK'yi ele alırken bu
"deprem soygunu"na "dur" di-
vebilecek mi?.
SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislardyahoo.com
Cezaevlerinde bir grup hü-
kümlü ve tutuklu ölüm orucu-
na başladı. Bir tutuklu yakını
telefon etti, "Oral Bey, içeride-
kilerölüm onıcuna başladılar,
biliyor musunuz" diye sordu.
Bildiğimi söyledim. "Peki ne
yapacaksınız" dedi. Ne yapa-
bilirdim ki...
DHKP-C ve TKP-ML dava-
sından yargılanan bir grup tu-
tuklu ve hükümlü, ölüm orucu-
na gireceklerini günler öncesi
açıklamışlardı. Şimdi başladı-
lar. Cezaevleri yeniden acı ve
ölüm çığlıklarının yükseldiği
bir yere dönüşecek.
Bundan dört yıl önce bir
ölüm orucu acısı yaşamıştık.
12 gencecik insan yaşamını
yitirdi, onlarcası sakat kaldı.
Bu sakat kalanların birçogu
hâlâ cezaevinde ve doğru dü-
rüst bakım görmüyor. Üstelik
Ulucanlar, Burdur katliamla-
nnda görüldüğü gibi bu insan-
lann yaralanna yenileri de ek-
leniyor.
Ölüm orucu neleri çözer, bi-
Yine Cezaevleri, Açlık Grevleri
lemiyorum? Ancak şurası bir
gerçek ki, Türkiye'deki ceza-
evi anlayışının, cezaevindeki
siyasi tutuklulara yaklaşımın
değişmesi gerekiyor. Daha da
önemlisi, artık cezaevlerinin
bir an önce boşaltılması için
bir genel affa acilen gereksin-
me var.
Türkiye, Güneydoğu'da 15
yıl süren acılarla dolu bir sava-
şı geride bıraktı. Bu savaş bin-
lerce insanın ölümüne yol aç-
tığı gibi, milyonlarca insanın
yerinden yurdundan olmasını
da beraberinde getirdi. Hapis-
haneler insanlarla doldu.
Geçen hafta Hakkâri'dey-
dik. Savaşın sona ermesiyle
nisbi bir ferahlama ve rahatla-
ma olmuş. Fakat, güvenlik
kuvvetlerinin mantıgı esas ola-
rak yerinde duruyor. Hâlâ,
yurttaşı potansiyel suçlu gö-
ren, en küçük bir muhalif çıkı-
şı zorla bastırmak için hazır
bekleyen bir anlayış Güney-
doğu'ya yön veriyor.
Bir sanatçının türkü söyle-
mesini yasaklayan, Ferhat
Tunç'u arabasıyla getiren
yurttaşın gözlerini bağlayıp
sorguya çeken, yazar Muhsin
Kızılkaya yı bir derginin soru-
lannı yanıtlarken "PKKpropa-
gandası yapıyor" diye gözal-
tına alıp gözlerini bağlamaya
kalkışan birsistem, Güneydo-
ğu'da hâlâ egemen. Orada
sanki başka kanunlar yürür-
lükte.
Halbuki, herkes biliyor ki,
güvenlik güçteri daha da iyi bi-
liyor, PKK artık silahlan bırak-
tı ve şiddet yolunu terk etti.
Bazı küçük muhalefetlere rağ-
men bu tutum bütün Güney-
doğu'ya, hatta PKK'nin etkili
olduğu yurtdışına da egemen
oldu.
PKK'nin silahlan bırakması
ve bu anlamda sahneden çe-
kilmesi, Türkiye için yeni bir
durum. Bu duruma uygun ye-
ni siyasetlerin geliştirilmesi ge-
rekiyor. Bu savaşın en önemli
kalıntılanndan birisi cezaevle-
ri. Cezaevlerindeki 10 binin
üzerindeki tutuklu ve mahkû-
mun yüzde 90'ını PKK davası
tutuklu ve mahkûmlan oluştu-
ruyor. 10 bin civanndaki PKK
davası sanık ve hükümlülerin-
den çoğu hakkındaki suçlama
ise yardım yataklık ve üyelikle
sınırlı. Çok uzun yıllardır ha-
pisteler ve birçoğu kötü ceza-
evi koşullan nedeniyle, sakat
ve hasta.
Diğer davalardan tutuklu ve
mahkûmlann da durumu fark-
lı değil. Yüzlerce genç, bir kü-
çük eylem nedeniyle "terör ör-
gütü" üyeliğinden ağır cezalar
aldı. Terörle Mücadele Yasası
nedeniyle çok daha uzun bir
infaz uygulamasıyla yüz yüze-
ler.
Şunu görmek gerekiyor,
Türkiye'de epeyce bir süredir,
sol kimlikli ciddi bir şiddet ey-
lemi olmuyor. Yani bu anlam-
da bir yumuşama söz konusu.
Ancak cezaevlerindeki iç acı-
tıcı durum, insanları çaresizli-
ğe ve öfkeye sevk ediyor, pro-
vokatif bir ortam yaratyor.
Ölüm orucu neyi çözebilir
bilemiyorum, ancak devletin
yapacağı çok şey olduğunu
düşünüyorum. Atılacak çok
adım var. F tipi yalnızca bun-
lardan birisi. Ama sağlık so-
runlan, Terörle Mücadele Ya-
sası'nın yarattığı büyük ada-
letsizlik acilen ele alınmayı
bekliyor. Tabii en önemlisi si-
yasileri de kapsayan bir genel
af.
Türkiye, yeni bir döneme
yol alırken cezaevlerindeki bü-
yük sıkıntılan çözecek bir atı-
lımı da bir an önce başlatmak
durumunda. Adalet Bakanı
Hikmet Sami Türk, böyle bir
girişimi başlatabilir. Şimdi tam
zamanı.
2000'Lİ YTLLARDA
ERDAL ATABEK
Blr Günliik Hapislik...
Genel sayım nedeniyle bir gün evde kapalı kal-
mak 'ev hapsi' olarak nitelendi, eleştirildi. Doğru-
dur, insanlann kendi iradeleri dışında kapalı kalma-
malan gerekir. Ama 'hapis cezası' insanlığa aykı-
ndır, kaldınlmalı, başka ceza yöntemleri bulunma-
lıdır dediğim zaman ilgileneni görememiştim. İn-
sanlar 'birgün ev hapsi'ne çok tepki gösteririer de,
hayatlannın hangi hapishanelerde geçtiğini gör-
me cesaretini gösteremezler.
İnsan için asıl hapishaneler, 'içlerinde yarattık-
lan kendi hapishanelendir".
'Korku hapishanelen" vardır ki milyonlarca insa-
nı hayatlan boyunca kapalı tutar, özgür olmalanna
izin vermez. beğenilmeme korkusu, sevilmeme
korkusu, dışlanma korkusu, yaşlanma korkusu,
gelecek korkusu, işsizlik korkusu... İnsanlar tara-
fından yaratılmış, 'dünya böyle' diye eleştirilmeden
kabul edilip değiştirilmeye çalışılmadığı için insan-
lann başına bela edilmiş binlerce sosyal korku.
'Ekonomi hapishaneieri' vardır ki milyonlarca in-
sanı açlık sınınnda yaşama cezasına çarptınr da i-
nim inim inletir. Bir sokak ötedeki hayat onlar için
başka bir hayattır ki yaşamayı hayal bile edemez-
ler. 'Ekonomik hapishaneler' gene insanlar taraf ın-
dan yaratılıp milyarlarca insanın içine konulduğu
aşılmaz parmaklıklardır. İnsanlar şartlanmalan so-
nucu, bu parmaklıklan kaldırmayı değil de par-
maklıklann öte yanına geçmeyi düşünerek uğraşır
dururiar.
'Narsisizmin hapishanelen' vardır, 'hastalıklı,
kendini beğenme illeti'ne tutulmuş insanlan pen-
çesinde kıvrandınr, karanlık dehlizlerde gezdirir. 7/-
le de kendini beğendirmek' için yapmayacaklan
yoktur. Paralannı, ünlerini, tanınmışlıklannı, beğe-
nilmişliklerini her gün, her an kanıtlamak cezasına
çarptınlmışlardır ki en kötü hapis cezasından da
beter bir cezadır. Bir gün olup da 'beğenilmeye-
cekleri, aranmayacaklan korkusu' iliklerine işle-
miştir de 'öyle olacaklanna ölmeyi isteme' nokta-
sında yaşarlar.
'Sevgisizlik hapishanelen' vardır, hayatlannda
örselene örselene artık sevmeyi bilemez olanlann
hapishanelendir. 'Sevgisizlik', insanın uğradığı en
büyük cezalardan birisidir de insan bu cezayı na-
sıl olup da hak ettiğini bile anlayamaz. Artık bir da-
ha sevememe cezasına çarptınlmıştır ki hapisha-
neden çıkış da çok zor olacaktır.
'Güvensizlik hapishanelen" vardır, artık bütün
dünya insanlanna verilmesi karariaştınlan bir ce-
zanın infazı için yaratılmıştır. Insanoğlu kendisine
verilen nimetlerin değerini bilmediği için bu ceza-
ya çarptınlmış olmalıdır. Bu dünyanın nasıl bir ni-
met olduğunu anlayamamıştır. Kendisine verilen
hayatın nasıl bir armağan olduğunu bilememiştir.
Dünyayı yağmalayarak, hayatını ise kurnazlık, fır-
satçılık ve yalanlarla ziyan ederek 'güvensizlik ce-
zası'na çarptınlmayı hak etmiştir. Şimdi de güve-
necek hiçbir şeyi kalmadığı için oraya buraya ko-
şup güven aramaktadır.
'lletişimsizlik hapishanelen' vardır. Buradayaşa-
yan insanlar, başka insanlarla insanca ilişkiler ku-
ramama cezasını çekmektedirier. Hayatlan boyun-
ca 'kendini başkalanndan üstün kılma' cezasına
çarptınlmış olduklan için, artık başkalanyla içten
ilişkiler kurma yetileri de ellerinden alınmıştır. Bü-
tün ilişkileri 'ben kimden üstünûm, kim benden üs-
tün?' diye korkarak geçirecekler, hep başkalanna
bakarak yürekleri trtreyecektir.
'Mutsuzluk hapishanelen' vardır ki milyonlarca
insanı yaşamaktan bezdirmekte, neden yaşadık-
lan sorusunu sordurmakta, yanıtını da uzaklara sa-
vurmaktadır. Bu hapishanelerde yaşayan insanlar
ne yapsa mutlu olamamakta, bir insandan başka-
sına, bir yerden ötekine koşarak biraz mutluluk
aramakta, ama her yerden elleri boş dönmektedir.
Çünkü mutlu olabilmenin kendi ellerinde olduğu-
nu anlayamamış, onu hep başkalanndan beklemiş
olduklan için bu cezaya çarptınlmışlardır.
Ne yazık ki bütün hapishanelen insanlann ken-
dileri yaratmıştır. Kimisini açgözlülük yüzünden,
kimisini değer bilmemekten, kimisini başkalanna
boyun eğmekten, kimisini kendi aklından vazge-
çip rahat etme yüzünden yaratmış, sonra da ken-
di yarattığı hapishanelerde sıkıntı çektiğini söyle-
yip durmuştur.
Yılın tek bir gününde olsun 'bir günlük ev hap-
s/'nde kalıp bunlan akletmeye ne dersiniz?
E-mail: erdal.atabek(a mynet.com.tr
Faks:0212 513 90 98
iddiaları yanıtladı
Yalnıici: Karaçayır ve
Okumuş arkadaşmıdır
ANKARA(Cumhuri-
yet Bürosu) - MHP Ge-
nel Başkan Yardımcısı
Şevket Bülent Yahnici.
Antalya Cumhuriyet
Savcılığı'nca haklannda
arazi yağmaladığı ve
bölge halkı üzerinde
baskı oluşturduğu ge-
rekçesiyle dava açılan
eski Emniyet Müdür
Yardımcısı Aü Okumuş
ve Erkan Karaçayır'ın
arkadaşı olduğunu söy-
ledi.
MHP Genel Başkan
Yardımcısı Şevket Bü-
lent Yahnici'nin, Antal-
ya'da ortaya çıkartılan
"arazi çete"siyle ilişkisi
olduğu ileri sürüldü.
Şevket Bülent Yahni-
ci, Kudüs'te çekilen bir
fotoğrafta Antalya
Cumhuriyet Savcılı-
ğı'nca, "paravankoope-
ratiflerle arazileri yağ-
maladığı ve dönemin
Emniyet Müdür Yar-
duncısı AM Okumuş ara-
cıhğryla bölge halkı üze-
rinde baskı kurduğu"
gerekçesiyle haklannda
dava açılan Erkan Kara-
çayır ve Ali Okumuş ile
birlikte yer aldı.
Yahnici, Okumuş ve
Karaçayır için "arka-
daşlanm" diyerek şu
açıklamayı yaptı:
"Devam eden bir
mahkemevar,neticelen-
miş bir şey yok. Netice-
lense de ne olacağı belli
değil aynca. İnsan her-
kesle gezer tozar. Ku-
düs'e gitmiş, fotoğraf
cektirmişiz. Ne var bun-
da yani. Yargrva üıtikal
etmişbirolayvarortada.
Onun neticesini alma-
dan bunu yazmak neka-
dar hataysa benim buna
karşı başka bir şey söy-
lemem de o kadar hata-
djr."
Okumuş'un bugüne
kadar devlerine sadakat-
le hizmet etmiş birisi ol-
duğunu kaydeden Yah-
nici, "Bana göre son de-
rece ciddi, akh başmda,
devlete büyük bizmeti
olan bir emniyet müdü-
rüdür. Erkan Karaçayn-
gözaltındavdı. şimdiİik
gryabi tutuklaması var-
dır, cezaevindedir. Neti-
celenmiş bir şey yoktur"
dedi.