Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 23 EKİM 2000 PAZARTESİ
OLAYLARVE GORUŞLER ,lay.9,rus@cumhuriyet.com.tr
SSK'yi Çıkar
Kemal KHJÇDAROGLU Eski SSK GenelMüdürü
\
Yapmak...
1
488 sayılı yasa ile KHK hukuk
sistemimize girerken amaç,
"_hem yürütme organını gûç-
tendirmekhem dedeğjşeoeko-
nomik ve sosyal konularm or-
tayapkanbğı sorunlarahediçözümlerbui-
mak(0)..." Bu amaca yönelık olarak,
TBMM'den yetkı alınarak çıkanlan ka-
raraamelergerçekten de bazı acil sorun-
lara çözümgetimıiştir. Ancak kanun hük-
rnünde kararnamelerin iktıdar partısi ya
da partileri için getirdiği kimi kolayhk-
lar, bu yetkının zaman zaman amacı aşan
şekilde kullamlmasına yol açmışör. Ni-
tekimAnayasa Mahkemesi verdiği karar-
larla pek çok yetkı yasasını ıptal etmiş ve
bir anlamda sıyasal iktidarlara hukuk der-
si vermıştır. Kuşkusuz bu süreçte ortaya
çıkan yargı kararlan, aynı zamanda KHK
konusunda sağlıklı bir çerçevenin de or-
taya çıkmasına olanak sağlamışnr. Qr-
neğm. Anayasa Mahkemesi kararlannagö-
re, KHK çıkarma yetkisi, ancak "_önem-
IL. zorunlu ve îvedL." dunımlarda verile-
bilir. Çûnkû, aksi uygulama yasama yet-
kisüun devri anlamına gelır kı, bu da
Anayasa'nın 7. maddesıne aykınlık oluş-
turur.
Çalışma ve Sosyal Gûvenlik Bakanı
Sayın Yaşar Okuyan'ın hazırlayıp
TBMM'ye sunduğu tasanlar (halen ilgi-
li komisyonlann gûndeminde beklemek-
t
tedır), daha sonra çıkanian yetkı yasası
çerçevesinde KHK'ye dömişlüvimk Sa-
yın Cumhurbaşkanı'nınonayına sunuldu.
Buyazamızda sözkonusutasanlarla(özel-
likle SSK) ilgili görûş ve eleştirilerimizı
sunacağız.
1) Bu KHK'ler yürürlüğe girdiği tak-
dirde, sosyal gûvenlik kuruluşlan tümüy-
le politıkacüann arka bahçesi olacaktır.
Çünkü bu kuruluşlara idari ve mali özerk-
lik getıren hiçbir düzenlemeye yer veril-
memiştir. SSK ile ilgili olarak hazırlanan
tasannın sadece birinci maddesinde,
SSK'nin idari ve mali açıdan özerk oldu-
ğu yazılmıştır. Ama bu özerkliği sağla-
yacak ya da bu ifadeyi geçerli kılacak
hiçbir düzenlemeye tasanda yer verilme-
miştir. Üç ayda bir genel müdür değişti-
ren bir Bakanın, SSK'nin özerkliğine ta-
hammül edemeyeceği açıknr.
2) Başkanlık haline dönüştürûlmek is-
tenen SSK'nin yönetımine, seçımle ge-
lenler değil de atama ile gelenler egemen
oimaktadır. Sayın Bakana sormak gere-
kiyor: "Böyle bir yapıda SSK özerk ola-
bflir mi?" Daha garip olanı ise şu: Baş-
kan ve iki genel müdüre (Sağlık Hizmet-
leri Genel Müdürü ile Sigorta Hizmetle-
ri Genel Müdürü) her zaman için görev-
den alınma yolu açıhnaktadır. Oysa ata-
ma yolu ile gelen Hazine temsilcisi için
böyle bir dunım söz konusu değüdir. Bu
çifle standart nıçin? Nedeni aslında çok
açık, Sayın Bakan SSK ile istediği gibi
oynasın diye... Oysageçmiste yapılan ça-
lışmalarda, SSK ile ilgili olarak düsünü-
len başkanlık modelinde, Merkez Banka-
sı gibi bir örgütlenme duşünülmüş ve ku-
rumun gerçekten de idari ve mali özerk-
lığıni sağlayacak düzenlemelere yer ve-
rilmişti. Türk-Iş'inhazırladığı başkanlık
modeli bunun güzel bir ömeğidir.
3) Ba|-Kur ve Iş-Kur ile ilgili olarak
hazırlanan KHK'lerde, yönetım kurulu-
na atanacaklann malvariıklannı açıkla-
malan zorunluluğu getirilmiştir. Bu dü-
zenleme, ilke olarak benimsediğimiz bir
düzenlemedir. Nitekim SSK ile ilgili ola-
rak geçmişte hazırlanan tasanlarda bu il-
keye yer verilmiştir. Ancak bu ilke, SSK
yönetim kuruluna atanacaklar için geti-
rilmemiştir. Niçin? Gerçekten de bu so-
runun yanıtını Sayın Bakan'dan almak
gerekıyor. Bu kurumda katriryonlar oldu-
ğu için mi?!.
4) Hazırlanan KHK'lerde sosyal gûven-
lik kuruluşlannda çalısan personelin öz-
lûkhaklan çözümlenmemiş, yine657 sa-
ydı yasanın geçici maddelerine bırakıl-
mıştır. Bu sorun 1970'li yıllardan beri
devam etmektedır. Aynca Başbakanlık
Yüksek Denetleme Kurulu'nun bu soru-
nun çözümü ile ilgili olarak "adl dunım
raporu" da bulunmaktadır. Acil bir so-
runu çözemeyen bir KHK, acaba hangi
acil soruna çözüm getırmektedır?
5) SSK hastaneleri sağlık işletmesine
dönüştürûlmekte ve bu hastanelerin yö-
netimine belediye başkanlan da alınmak-
tadır. Böyle bir durumda, seçim dönem-
lerinde SSK hastaneleri, işçi ve emekli-
lerine değil de belediye başkanlanna ça-
lışmayacak mı? Şayet Saym Bakan, be-
lediye başkanlannın SSK hastanelerine
katkıda bulunacaklannı düşünüyorsa ya-
nılıyor. Çünkü belediyelerin SSK'ye ya-
pacaklan en önemJi katkı, trüyonlan aşan
borçlannı ödemektir. SSK'ye borcunu
ödemeyen bir belediye bu kurumun has-
tanelerine nasıl katkıda bulunacakür?
6) Hukukun evrensel kurallanndan bi-
ri de kazanıimış haklan korumaktır. Ama
hazırlarup Sayın Cumhurbaşkanı'na su-
nulan KHK'lerle kazanılmış haklar kişi-
lerin ellerinden ahnmaktadır. Çünkü
KHKIer yürürlüğe girdiğinde, halen sos-
yal gûvenlik kuruluşlannın (SSK dahil)
yönetim kurullannda, atamayla gelip gö-
rev yapanlann görev süreleri kendiliğin-
den sona erecektır. Oysa bu kışıler üç yıl
için atanmışlardı. Kazanıimış haklan ki-
şilerin elınden alan bır yasa düzenleme-
si doğnı mu?
7. Hazırlanan KHK yürürlüğe girdi-
ğinde, SSK, bir yönetim kurulu karany-
la sürekli zarar eden bir şirkete ortak ala-
bilecektir. Halen bu yetkı Bakanlar Ku-
rulu'na aiftir. Niçin böyle bir düzenle-
meye gereksınme duyulmuştur?
8) Hazırlanan KHK'de, personel açı-
sından sürgün dönemıni başlatacak bir dü-
zenlemeye de yer verilmiştir. KHK yü-
rürlüğe girdiğinde, bulunduğu yerde bir
yılını doiduran lcurum çalışanlarmın gö-
rev yerleri değiştirilebilecektir. Açıkça
söylemek gerekirse, böyle birdüzenleme-
ye yer verilmesinin mantığını anlamak
mümkün değil. Amaç yargı yolunu ka-
pamaksa, Sayın Bakanın yanıldığını baş-
tan belirtelim.
9) KHK'leryürürlüğe girdiğinde, SSK,
Bağ-Kur ve Iş-Kur, yeni oluşturulacak
olan sosyal gûvenlik kurumuna bağlı,
Bakanlığın da ilgili kuruluşu olacak. Aca-
baTürkiye Cumhuriyeti'nde böylesine ga-
rip bir örgütlemenin örneği var mı? Ya-
nıtını verelim.
Bunlar, satırbaşlanyla üzerinde durul-
ması gereken konular. Hiçbir sağlıklı alt-
yapı oluşturmadan, "ben yapöm" man-
tığıyla sorunlara yaklaşımın sorunlan
çözmeyeceği, aksiııe daha da karmaşık ha-
le getireceği bilinmektedir. Aslında baş-
ta SSK olmak üzere, sosyal gûvenlik ku-
ruluşlannın temel sonınu, siyasal müda-
halelere açık olmalandır. Bunu Sayın Ba-
kan da zaman zaman dile getırmektedır.
Ancak hazırladığı KHK'lerde bunu ön-
leyecek tek bir düzenlemeye dahi yer ver-
memiştir. O zaman sormak gerekiyor:
"Bu düzenlemeieri niçin ^pıyoruz?" Ya-
nıtı ise çok açık. SSK başta olmak üze-
re, sosyal gûvenlik kuruluşlannı diledi-
ğı gibi kullanmak ve yönetmek...
ARADABİR
Yrd. Doç. Dr. FARUK GÜÇLÜ
AbandlBÜ, öğr. Üyesi
Sosyal Demoknatlap ve?
Çocukluğum Orta Anadolu'nun en tutucu muhafa-
zakâr illerinden biri olan ve seksen öncesinin ülkücü-
leri tarafından üs seçilen Nevşehir'de geçt. Kurtanlmış
bölge olan kent merkezine Cumhuriyet gazetesi ile gir-
menin olanağı yoktu. Sokaklarda dövülen köyiüler hâ-
lâ dün gibi aklımda.
1961 Kurucu Meclis üyesi, avukat, CHP eski millet-
vekili Zeki Tekiner bu zor dönemde de CHP Nevşehtr
il başkanlığı yaptı. Köyierden gelen insanlann, dilekçe
yazrnak steyenierin parasızavukaüydı adeta Evi de ade-
ta bir misafirhane gibiydi. Siyasetle paranın yan yana
olamayacağını sık sık yineleyen Tekiner tutucu yapıda-
ki kent halkının da çok sevdiğı kişilerden biriydi.
/^uilanÇatt'lann.MetvnetAİAğcşa'lannkentrner-
kezinde cırit attığı dönemde o dimdik bir kale gibi ayak-
taydı. CHP merkezine korkudan kimse gelemezse bi-
le o hep açık tuttu. Ve 1980 yazında hedefini bilen kör
bir kurşun kent merkezinde canını bedeninden ayırdı.
Herkesin ağabeysi, CHP'lilerin babası Yıllann Atatürk-
çüsü, örnek ve asla yozlaşmamış siyasetçi, ihaJe takip-
çisi olmayan siyasetçi, ülkücü bir tetikçi tarafından yok
edilmişti. Cenaze törenine aralannda Deniz Baykal'ın
da bulunduğu pek çok CHP milletvekili katıldı. Dört bir
yandan yağan ülkücü kurşunlar arasında Cenaze son
kez dolaştı kent merkezinde. O her garibanın sorunla-
nna yardımcı olan, derdine çare arayan dev insan 2a-
lim bir kurşunla yok edilmişti. Cenazesine yağan kur-
şunlara zamanın emniyet müdürü, valisi adeta birer se-
yirci gibi baktılar.
1980 öncesinde CHP Kayseri il başkanı Mustafa
Kulkuloğlu'da aynı Tekiner gibi bir halk adamıydı. Si-
yaseti para için, iş takibi için yapmayan insanlardı. Onu
da ülkücü bir tetikçi hangi pisliğin ülkücüsüyse sokak
ortasında vurdu. Siyasetin halk için yapılması gerekti-
ğine inananlar ya kurşuna hedef oldular ya cezaevine
tıkıldılar. Nitekim, paşa ve yandaşlan, bugünkü ihale ta-
kipçisi, yoz, yandaş koruyan siyasetçi tipini yarattılar.
Gözler o eski siyasetçi tipini anyor ama bulamryor.
Zeki Tekiner ve Mustafa Kulkuloğlu, halk için çalışır-
ken öldürüldüler. Öldürüldüklerinde ikisı de CHP il baş-
kanıydı. CHP Nevşehir ve Kayseri il başkanlığında bu
iki değerli onur timsali insanın resimleri bile.asılı değil,
Sn. Bülent Ecevtt, Deniz Baykal ve Attan Öymen bu
kodlan ve eski dostlannı anımsadılar mı bilmem?
Anımsamış olsalardı, hunharca öldürülüşlerinin yir-
minci yılında anımsariar, eşlerinin çocuklannın hatırla-
nnı sormayı unutmazlardı. Sosyal demokrasi bu kadar
vefasız olamazdı. Yırmi yıl da insanlar bu kadar yozla-
şamazdı. Orta Anadolu'nun en tutucu iki ilinde onurla
siyaset yaparken öldürülen, onurtimsali iki insanı ölüm-
lerinin yirminci yılında yeniden anmak istedim. Siyase-
ti para ve devleti soymak uğruna yapmayanlar için...
Nerede onlar?
Yeni Bir Imar Affi mı?
Orhan ÖZKAYA Eski Tapu ve Kadastro Gn. Md. Yrd.
T
oprak, insanlığın her döneminde, o
cömertyapısından kaynakJanan gü-
cü ile hep besleyici ve çözüm üre-
tilen kaynak olmuştur. İnsanlığın ilk
"komfin" dönemleri, ortak yaşamm
en saf duygulannm yeşerip geliştıği; dayanış-
ma ve paylaşım gûdûsünün henüz bozguna uğ-
ramadığı dönemler olarak kabul edilir.
Insanlık, özel mûlkiyete geçişle birlikte bo-
zulan bu ortak paylaşım ve yaşam alanını gide-
rek vahşi bir rant aracı haline dönüştürmüştür.
Tarihi süreç içerisinde daima hoyratça kulla-
nılmış olan bu en değerli doğal varlık, ülkemi-
zin bugünkü durumdan çıkabilmesine çözüm ola-
caktır. Hem de dibe vurduğu yetkililerce de ka-
bul edilen ülke ekonomisüıi düze çıkarmak için
başvurulan son çare olarak görülrnektedir. Sa-
tışından beş katrilyon gelir elde edileceği belir-
tiJmektedır. lyeliğı bir anlamda kamu adına ka-
yıtlı olan topraklanmız, Maliye Hazinesi tara-
fından kamuya, yani hallcım|7a somlmadan pa-
zarlanmak istenmektedir. Sattş, bu arazilerin
tüm toplumım mali olduğu; halkın tûmü tara-
fından yararlanma, kullanma ve malik olma
hakkı hiç dikkate alınmadan yapılacakür. Oy-
sa bu topraklar, hükümetlerin mali olmayıp top-
lumun, kamunun ortak malıdır, bu şekilde dü-
şünülmesi gerekir. Yoksa, yasal olmayan yağ-
malamaya, gaspa prim verilmış oiunur. Kamu-
ya ait alanlann, toplumım bir kesimı taraftndan
her tûrlü etik değer çiğnenerek hakka, adalete
ve eşitliğe aykın olarak yağmalanması toplum
vicdanını incitir. tktidarlar, iyi yönetemedikle-
ri ekonomiye kaynak yaratabilmek için böyle ko-
lay çözümlere başvurabilirler. Bu für "popû-
Kst" yaklaşımlar moral değerlerinin çökünrüye
uğramasına neden olur. Yasalara, yönetmelik-
lere ve kurallara uyan vatandaş, sanki kendisi-
ni cezalandınlmış olarak kabul eder, nrşatlan
zamamnda değerlendirememenin ezıkliğinı ya-
şar ve yönetimle uyum sonınu doğar. Bu kez on-
lar da, firsat beklemenın gerekliliğine inanma-
ya başlayabilırler. Bu kaos devam eder gider.
Bundan önceki 55. ve 56. hükümetler döne-
minde çıkanlmış olan, 4070,4071,4072 sayı-
h yasalar ile 6831 sayıh "Orman Yasas"nın 2b
maddesinın hükümleri, defalarca uygulanmak
istenmişse de, uygulamadan bir katrilyon gelir
elde edihnesi beklenirken bu alanlann altyapı
çalışmalannm olmaması, bazı teknik ve huku-
ki sonmlar nedenıyle sonucaulaşılamamıştır. Alt-
yapı çahşmalan haznianmadan uygulamaya ge-
çilmesi netice vermemiştir. Aynca, bu alanla-
nn rayiç değer üzerinden satılmak istenmesine
halk ilgi göstermemiştir. Yine, bazı belediyele-
rin bu yasaya karşı, sivil toplum kuruluşlan ile
birlikte göstermiş olduklan duyarlı direnç sa-
yesinde hükümetlenn, çarpık kent düzenini ran-
ta dönüştürmesine engel olunmuştur. Kamu-
oyu, yapılmak istenen uygulamayı "yeni bir
imar affi" olarak nitelendırip karşı çıkmıştır.
Ancak 6831 sayılı Orman Yasası'nm 2b mad-
desi ile "orman nftetiğini kavbetmiş arazikr, or-
man rejimi dışuıa çıkartüır" hükmü nedenıyle
çok büyük rantlar elde edilmesi önlenememiş-
tir. Anayasanın 169 ve 170'inci maddeleri, or-
manlann yağmalanmasını önlemeyi amaçla-
makta ise de, "2b madde*si nedeniyle orman
alanlannda kaçak yapılaşma bazı kooperatifler
tarai'ından, sistemli hale dönüştürülmüştür. Kı-
yı yağması acımasızca sürdürülmüş, ormana
sutmı dayamış villalar, yahlar korkunç boyut-
lara ulaşmışör. Kamuoyunda "2b" olarak ünle-
nen malum madde hükmüyle bu alanlar, ivedi-
likle teknik ve yasal altyapı çahşmalan tamam-
lattınlarak "tapnya" kavuşturulmuştur.
Çıkanlmak istenen yeni yasa ile üzerinde ya-
pılaşma olan "Hazme" araalen, yapı sahiple-
rine satılacaktır. Bu dunım, yasalara karşı gel-
menın suç ohnaktan çıkanlması, kaçak yapılaş-
manın özendirilmesi ve Hazine arazilerinin
"artzi mafya"sı tarafından süratle parsellene-
rek sanimasına neden olacaktır. Gecekondu kav-
ramından çoktan çıkmış olan bu yapılar, yapı-
mı yıllarca sürmüş, yerel yönetimlerce "siyasal
rant" aracma dönüşmüş çok katlı kaçak yapı-
lardır.
Sadece, Istanbul, Ankara, Izmir ve Adana gi-
bi dört büyük ilde iki buçuk milyondan fazla bu
türyapımn bulunması, siyasal iştahı kabartma-
yayeteriı ohnaktadır. Bu sayının yansı tstanbul 'un
Sultanbeyli, Dudullu, Alibeyköy, Avcılar, Bey-
koz ve Sanyer ilçelerinde bulunmaktadır. Bu-
radaki kaçak yapılann tamamına yakınının or-
man alanı içerisinde kaldığı, "orman pafta-
lar"uıın incelenmesi sonucunda görülmekte-
dir. Bu alanlar orman haritalannda yeşil kuşak
olarak işaretlenmiştir. Oysa zeminde orman
mevcutdeğildir, bu nedenle orman niteliğini kay-
betmiş araziler kapsammda ele alınmak isten-
mektedir. Ancak, ormanın tamamınm üzerine
söz konusu ilçeler kurulduğu için "2b" uygu-
laması ile yeterli çözüm bulunamamaktadır. Bu
madde hükmü, orman alanlan içerisinde kahp
da, onnan niteliğini yitirmiş kısımlann, orman
rejimi dışına çıkanlrnasını hükme bağlamakta-
dır. Yoksa ormamn tamamını ortadan kaldır-
mayı önermemektedir. Daha önceki dönemler-
de, bu amaç için çıkanlmış olan yasalar halen
yürüriükte olmasına karşın istenen satış ger-
çekleştirilememiştir.
Sonuç olarak:
Yeni bir "imar affi" ve "orman affi" anlamı-
nı taşıyacak olan bu yasa, haksız "rant ekouo-
misi"ni körükleyecek, "arazi mafyasrnı cesa-
retlendirecek, kamu malının gaspını suç olmak-
tan çıkaracaktır. Böyle biryasanm çıkanlmama-
sı, yasalara, kurallara karşı duyarlı olan halkı-
mıza karşı bir saygının gereği olacaktır. Bu yer-
lerin "tapo'ya kavuştunılması yeni yasadışı çö-
zümleri de özendirecektir. "Devlet, halkm ko-
nnt sonınunu çözmekle yükömlüdfır" diyen
anayasa maddesi yoksayılıp; çözüm, kamu ma-
lımn yağmasından, bütçeye katkı sağlamakta
görülrnektedir. Devlet, vatandaşınm, kendı koy-
duğu yasalara. yönetmeliklere, kurallara uyma-
mayı alışkanlık haline getirmesine göz yuma-
maz.
Şu anda, Hazine ve onnan arazilerinin satışı
ya da 49 yıllığına kiraya verilmesi halen yürür-
lükteki yasalarla mümkün iken yeni bir yasa çı-
karmaya gerek bile yoktur. Vakıf üniversiteleri
ve serbest bölgeler için bu gibi alanlar hiçbir en-
gel tanınmadan derhal tahsis edilebılmektedir.
Kooperatifler ile villa sahipleri de işlerini ko-
laylıkla halledebildiğine göre amaç, kaçak ya-
pılann işgalindeki Hazine ve oraıan arazileri-
nin yinelenen yasalarla gündeme taşınması,
ekonomiye zorlamayla kaynak yaratılmaya ça-
lışması anlamına gelir. Ancak yukanda belırtı-
len nedenleryüzünden bu arazilerin saüşı bir tür-
lü gerçekleştirilememektedir.
Birinci derecede deprem kuşağında yer alan
ülkemizde, tanm ve onnan alanlanm kaçak ya-
pılaşmaya göz yumarak talan etmeyi sürdür-
mek, halkı sağliksız kentlerde yaşamaya mah-
kûm ederek yeni 17 Ağustoslar'ın doğmasına
davetiye çıkarmaknr. Oysa, halkın her türlü eko-
nomik ve sosyal sonınunu çözmek, sosyal dev-
letın görevidir. Bu görev ertelenemez ve ihmal
edilemez.
Ülke nüfusunun % 4O'ı Marmara bölgesin-
de, % 25 'i Istanbul 'da yaşamakta olduğuna gö-
re, önemli hususlardan birisi de zaman yitir-
meden, gerçek bir "toprak reformu"nu ivedi-
likle yürürlüğe koymak olmalıdır. Böylece, Do-
ğu ve Güneydoğudaki feodal yapı kinldığı gi-
bi, göç de önlenmiş olacaktır. Bir anlamda, yü-
ce Atatürk'ün sağüğında bir türlü gerçekleş-
tirmeye olanak bulamadığı bu arzusunu da ye-
rine getirmiş oluruz. .
retmenıer!
Oğrencileriniz
Vîtamin'lerin
faydalarını
biliyor mu?
AçılıştaDua...
Ayhan SARIHAN Emekli öğretmen, Ankara)
Lise 1 -2-3
Programı
iraifiHeroerseoeua
www.vitaminciler.com
Vitamin Oestek Hattı: (0212) 474 55 55
T
evfjkFikret'ın ûnlü dızesidır
" Kanun diye kanun diye ka-
nun tepeJendi" Demek kı
bir tepeleme yolu da bu: Adı-
nı dilden düşûrmeyerek...
Kenan Evren de öyle değil miydi?
"Demokratik,laikcmnhuriye*"ı diün-
den duşûrmezdi. Demokrasiye, cum-
huriyete ettikleri ortada. Laiklik adına
da mahalle imamlanna kızar. "Dinkai-
ze göre sala öyteverihnez böyle \eriKr"
deyip minarede sala vermeye kalkışır,
"Dinimizde hutbe öyle okunmaz böy-
le okunar" diye minberde hutbe oku-
maya yeltenir, böylece "laikcumhun-
yet"e cumhurbaşkanlığı yaptığını sa-
nırdı.
O günlerde, tam da bunu anlatan bir
fikra, gazete kapattırmıştı. tki kişi, ön-
lerindeki bir balığın ne cins olduğunu
tarnşırken onlan izleyen üçüncü kişi,
böyle tarbşmakla bir sonuca ulaşama-
yacaklanm söylemiş, en iyisi Paşa'ya
danışmalannı önermışti. "Paşa bahk-
tan amar mı" diye sorulunca da, "An-
bmıaya ani«ma7 ama onun dediği de-
dflctir" yamtuu vermişti.
Bu kûçük fikra ad belirtümediği hal-
de iğne hedefine ulaşmış, üzerine alı-
nan alınmış, gazeteyi de kapatmıstı.
Bizimki, tespih çeken müridin "Hn
Alah" zikri gibi Atatürk'ün adını zık-
rediyor, öte yandan onun ilkelenni çiğ-
niyor, kurumlarmı yıkıyordu. Anla-
maya anlamıyordu, ama Atatûrkçülük
onun tanımladığı gibi anlaşılmak zo-
rundaydı.
Ne gariptir ki bunlan bana laik bir
bakanla, Mıllı Eğıtım Bakanı Metin
Bostancıoğhı ile ilgili bir haber anım-
sattı. 31 Ağustos 2000 günlü Cumhu-
riyet'in haberine göre Zonguldak'ta
yeni yaptınlan Bakacakkadı 100. Yıl
Atatürk Hizmet Köyü, Sayın Bostan-
cıoğlu'nun da katıldığı bir törenle açıl-
mış. Açılışta kurban kesilmiş. Gökçe-
bey Müftüsü Veysel Baylan mikrofon-
dan dua okumus. Ama bu duada Ata-
türk'ün adını anmadığı için Sayın Bos-
tancıoğlu müfhlye kızıp mikrofonu al-
mış, "Ulu önder Atatürk'ün adını
mnımanmtan dua mı vapıhr? Bonn
kmıyonım. Atatûrk inkâr edflemez"
demiş.
Sayın Bostancıoğlu'nun davranışı-
nın neresini düzeltmeh?
"Atatürk'söz dua mı otar" diyeçı-
kışıyor. Ben çıkışmadan sorayım: La-
ik bir ülkede resmi bir kurumun açılı-
şı dua ile mi olur?
Her işin kendi "racon"u var. Tavla
oynamanın da, ımam nikâhı kıydırma-
nm da, duanın da, ıbadetin de. Tavla ma-
sasının başına oturursani2, zardaki sa-
yılara "hep yek, şeşbeş" diyeceksıniz.
Oradaan dılcilık yapamazsınız, "Türk-
çeSödük'te böyle sözcükler yok* diye-
mezsiniz. Tavla oyununun kuralı bu.
tmam nikâtaı kıydınrsanız, imamnı
kadına satılık bir mal muamelesi yap-
masına ve onun için bir satış bedeli
belirlemesine. "mehri muaccel" ve
"mehrimüeccer ko\Tnasınasesçıkar-
mayacaksuuz. Orada kadın haklan sa-
vunucuhığu yapamazsınız. Imam nikâ-
hının kuralı bu.
Resmi bir kuruluşun açılışım dua
ile yaparsanız, işte onun kurah da bu.
Işi adamına bırakacaksınız. Arök ora-
da Atatûrkçülük yapamazsınız. Müf-
tüye, nasıl dua edeceğini öğretemez-
siniz. Öğretmeye kalkışırsanız bu, ça-
lıyı ucundan tutup sürüklemek olur.
Ama böyle sürükleyemezsiniz.
Siz, Milli Eğitim Bakanı, hükümet
üyesisiniz. Yapılması gereken, ülke
yönetimini laik temellere oturtmaktır.
Dini, toplumsal yaşama kansmaktan ta-
mamen uzaklaştırmaktır. Bu, çok da-
ha geniş kapsamlı önlemleri gerekti-
rir.
Atatürk öyle yapmıştı.
Ben sizı laiklik düşmam, şenatyan-
hsı olarak suçlamıyorum. Ama Atatürk
laiklik devrimi yapmıştı, siz onun ru-
huna dua ettirmeye uğraşıyorsunuz.
SaidiNursJ'nin ruhuna değil, de Ata-
türk'ün ruhuna dua edince farklı mı ola-
caksmız?
Elli yıldır "şer" bakanlar arasında
"ehven" aramaktan usandık. artık
"iyi"yi istiyoruz. "Atatûrk inkâr edi-
lemez"miş...
Niçin inkâr ediyorsunuz öyleyse?
CUMHUltfYETTEN
OKURLARA
ORHAN ERİNÇ
Genel Yayın Yönetmenimiz Orhan Erinç yurtdı-
şında olduğundan yazısına bu hafta ara ver-
miştir.
Cumhuriyet
k i t a p I a r ı
Der.:Işık Kansu - MçhmetAçıktan
AHMET TANER KIŞLALI'NEV
ARDINDAN
Bu kitap, yurtseverlık öğretmenı Ahmet Taner Kışlab'nın
katledıhşınio bınncı yılında, sadece paylaşügımız acının
küçülfflesıoi kolaylaşnrmak amacıyla değil, Ahmet Taner Kışlalı
sevgısinin aradan geçen süre ıçıode nasıl harelendıgının bir
göstergesı olarak yayunlaomakta.
y CumhurİYrt Çağ Pazartama A.Ş. Türkocağı Cad. No:39/41
ft^ kitap kulubü (34334)Caâaloölu-lstanbul Tel. (212)514 01 96
Cumhuriyet
k i t a p I a r ı
Asuraan Tümer
AYARIBOZUK ÇAYEVİ
"Oktay Akbal öykü ödûlü"nü, alan bu ilk kitabında Tûmer
topladığı birtaJam gereksizlikleri hıç kıskanmadan kendılığınden
atmış; derin bir aynanın içinde düşüncelenni zaman içinde
onarmış; duydugu pek çok anlamsız seslerden, güriiltülerden
yüreğini bir güzel antmış, böylece kendi ıc müzığını bulmuş.
Asuman Tümer'ı tanıdıktan sonra, kendinizi daha annmış, daha
hafıflemış bulacagınızdan hiç kuskumuz yok.
y CuwhurİY»< Çağ Pazartama A.Ş. Türkocağı Cad. No:39/41
L * . kitap kulubü (34334)Cağaloğlu-lstanbul Tel: (212)514 01 96
Cumhurtyei
k i t a p 1 a r ı
Ferzan Gürel
İZMİR'İN İŞGALİNDEN
KURTULUŞA
Izmır'ın kurtuluşunu yaşayanlann agzından yansıtan ve
tarihe ışıldak tutan bır roman Karanlıktan aydınlığa ka\r
uşan
bir kuşagın acıh, hüzünlü, ama o denli övünç dolu öykûsü...
Ostûne üstlük birinci ağızdan...
Cumhuriyet Çağ Pazariama A.Ş. Türkocağı Cad. No:39/41
^ kitap kulubü (34334)Cağaloğlu-lstanbul Tel: (212)514 01 96
İLAN
TC
ADANA ASIİYE 6. HUKUK
HÂKÎMLİĞİ'IVDEN
EsasNo: 1998/86
Davacı Ayşe Uzun vekili Av. Ahmet Yetiz tarafın-
dan davahlar Gökler înş. San ve Tic. Ltd. Şti., Ha-
cı Ahmet Söylemez, Hamit Söylemez, Yusuf Söy-
lemez, Ahmet Söylemez, Mehmet Mustafa Söyle-
mez aleyhlerine açılan tapu iptali ve tescil davası-
nm yapılan yargılamasında:
Davâlı Gökler înşaat San. ve Tic. Ltd. Şti.'nin bi-
linen adresine çıkartılan davetiye tebliğsiz iade
edilmiş, adresi emniyetçe de tespit edilemediğin-
den dava dilekçesinin davalı adına ilanen tebliğine
karar venldığınden, duruşmanm bırakıldığı
20.12.2000 günü saat 09.00'da davalının bizzat du-
ruşmada hazır bulunması veya kendisini bir vekille
temsü ettirmediği takdirde yargılamaya yokluğun-
da devam olunacağı ve karar verileceği hususu da-
va dilekçesi tebliği yerine geçerli ohnak üzere dava-
lı Gökler lnş. San. ve Tic. Ltd. Şti. adına ilanen teb-
liğ olunur. Basm: 59392