25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
23 EKİM 2000 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA 17 nkan ISIK KANSÜ kansu©cumhuriyet.com.tr. Enerji özelleştirilmesinde perde açılıyor 10 elektrik santralının, 14 de elektrik dağrtım bölgesinin işletme hakları özel sektöre devredilecek. Devir sözleşmeleri hazır, devir kurulları oluşturuluyor, işlemler hızlandırılıyor. Enerji Yapı Yol-Sen Genel Başkanı Cengiz Faydalı ile elektrik dağıtım şirketinin devir sözleşmelerini gözden geçirdik. Çıkan sonuçları toparlayalım: Sözleşmelerle, kaçak oranlan var olandan yüksek tutularak elektrik dağıtım bölgelerini devralacak özel şırketlerin daha fazla kâr elde etmelerine olanak sağlanıyor. Örneğin Şanlıurfa'da elektrik kayıp kaçak oranı 1995'te yüzde 42.5, 1999'da da yüzde 44 düzeyinde olmuş. Oysa devir sözleşmesinde, TEAŞ'tan satın alınan elektrik bedelinden düşülecek kayıp kaçak oranı yüzde 60 olarak belirlenmiş. Bu ne demek? Urfa elektrik dağıtım şirketini devralacak olan özel şirket, sözgelimi ,,. 5 TEAŞ'tan 100 milyon liralık elektrik aldıysa eğer, yüzde 60'lık kaçak oranını bu mıktardan düşecek ve TEAŞ'a 40 milyon lira ödeyecek. Oysa, gerçek kayıp oranı yüzde 44 olduğundan geriye kalan 16 milyon lirayı kesesine atacak, bir başka deyimle havadan para kazanacak. Sözleşmelerle, elektrik dağıtım bölgeleri özel şirketlere sudan ucuza devrediliyor. Örneğin, Adıyaman elektrik dağıtım bölgesinin 1996'daki kârının 17.2 milyon dolar olduğu dikkate alınırsa, 30 yıllık kâr 516 milyon dolara ulaştyor. . %- Oysa devir sözleşmesine göre ise, Adıyaman elektrik dağıtım bölgesi yalnızca 60 milyon dolara özel sektöre bırakılacak. Aynı biçimde 30 yıllık kârı 738 milyon dolar olan Zonguldak işletmesi de 60 milyon dolara devrediliyor. özel şirketlere tanınan bu ballı börekli "ayncalıklar" yetmezmiş gibi, işletme hakkı devir bedelleri de halkın sırtına bindiriliyor. Nasıl mı? Devir sözleşmeJerine konulan bir madde ile dağıtım bölgelerini alacak şirketler elektrik satış tarifelerine "işletme hakkı devir bedelini", dahası "yapacağı yatınmlan", hatta ödeyecegi "vergi, fon gibi kesintileri" de yansıtabiliyor. Bir başka deyişle, halkın malı olan elektrik dağıtım işi, yine halkın parasıyla özel şirketlere devredilmiş olacak. Enerji sektörünün özelleştirilmesinin perde arkası böyle. Perde de yakında açılacak. Sayım suyum yok Yurttaşlar olarak sayıldık anne baba, dede nine, çoluk çocuk... Ah ne olur, bir de adamdan saysalar... Ulusallığı es geçip bir özgürleşme, demokratikleşme alanı olarak "yerellik" pek gözde oldu. "Anadolu Ekini" dergisinin son sayısındaki başyazı, yerelliği öne çıkaran bir tarihçinin görüşlerinin eleştirisine aynlmış. Söz konusu tarihçi, yerel tarih araştırması yapanlara öğütler veriyormuş: * "Devlete ait belgeleri kullanırsantz, ağırfıklı olarak devletin yerele dair görüş açısını öğrenirsiniz, ama ~ yerelin kendi sesini duyamazsınız. Bunun gibi yerelliği yansıtmayan ve daha ziyade merkezi yansıtan Yerelliğin ardındaki giz kaynaklardan elden geldiği kadar uzakta durmakta (...) yarar vardır. Bunlann içine Cumhuriyet arşivi, ulusal basını temsil eden gazeteler, merkezi temsil eden kişilerin hatıralan vb. kaynaklar girmektedir." Yerele verilen önemin ardındaki giz, aynı tarihçinin sözlert ile aydınlanıveriyor: "... içinde : ' -** *' bulunduğumuz küreselleşme sürecinin beraberinde getirdiği küresel kültür -ki bu olgu gündetik yaşamımız dahilinde giyimimizde, tavırianmızda, maddi ve kûltür&l tüketimimizde, fast-food türü yiyeceklerde, dilimize giren Ingilizce deyimlerde, hayata ve dünyaya bakışımızda ortaya çıkıyor- dünya insanlanna küresel bir üst kimiik kazandınrken öte yandan bu üst kimliğin belirli bir entelektüel, düşünsel ve kültürel bir derinliğe sahip olması, yüzeysel olmayıp kişilikli ve derinlikli olması esas olarak yerel tarihlerle zenginleştirilmiş, akılcı ve çoksesli bir ulusal tarihin ilkokuldan üniversiteye değin gençlere ve aynca yetişkin kuşaklara mal edilmesiyle mümkün olabîlir." Yeni Dünya Düzeni'nin "resmi ideolojisi'ne hoş geldiniz: "Yerel alt kimliktir, üst kimiik ise ulusal değil, küresel kimliktir. Abn, atın ulusal kimliğinizi, tarihin çöp sepetine atın. Savulun, küresel kimiik geliyor!" Türkiye'de son yı\larda yaşananlan yansıtan aynaya bir bakın. Bu resmi ideolojinin yüzünü göreceksiniz. ÇAUŞANLARIN SORULARI/SORUNLARI YILMAZ ŞİPAL Kimya mühendisi, kimyagerliğe ataııırsa SORU: Kımya yüksek mühendısıyim. Bir kamu kuruluşunda 25 yılı aşkın bir süre görev yaptıktan sonra 1982 yüında başkimyager • ; kadrosundan emeklı oldum. Emeklı aylığım kımyager •, kadrosuna göre bağlandı. Emeklı aylığımın kimyager olarak değil, kımya mühendısı olarak bağlanması ıçın yaptığım başvuru üzenne, aylığım düzeltıldı ve ek göstergem 3.000'den j j . 3.600'e yükseltıldı ve ıkramıye ile aylık farklan da toplu e 1 -"^ '• olarak bana ödenHi" 'Son gelen yazıda, ek göstergemın "Mühendis kadrosuna atanmadığuuzın anlaşılması üzerine ek göstergeniz 3.600'den 3.000'e düşürühnüştür" denıyor ve aynca fazla ödenen 1 rrulyar 750 milyon lıranın, aylığımın dörtte bin kesılerek gen aiınacağı bıldınhyordu. Bu uygulama doğru mudur? (A.R.) YANIT: 527 sayılı yasa hükmünde kararname ile ek göstergeler yenıden düzenlenmiş ve bu düzenlemede, üç gruptan oluşan teknik hizmetler sınıfı, dört gruba aynlmıştır ve yüksek mühendıs, mühendıs, yüksek mımar ve mımarlarla aynı grupta yer alan şehir plancısı, bölge plancısı,jeolog, hıdrojeolog, hıdrolog,jeomorfolog, jeofızikçi, fizikçı, matematıkçı, ıstatıstıkçı, yöneylemci, matematıksel ıktısatçı, ekonomıst ve kımyager unvanını almış olanlarla yüksek öğretmen okulu mezunlan ıçın yeni bir grup oluşturulmuş ve 1. gruptan alınıp ek göstergelen daha düşük olan 2. gruba yerleştınlmışlerdır. Yenıden belırlenen ek göstergeier "Hizmet Sınıflan İtibanyla Unvan veya Aylık Ahnan Derecelere Göre Ek Göstergeler" başlığı ile uygulamaya konulmuştur. Bu uygulamada, ek göstergelerin "unvan veya aylık alınan derecelere göre" behrlendığı anlaşılmaktadır. Kararnamadekı anlatımdan bır kımya mühendısinın, kımyager kadrosunda çalıştmlmasının, kımya mühendısı unvanını ortadan kaldıramayacağı çok açıktır. Bu değışıklık ek gösterge uygulanmasuıda, mühendıslere verilen (1. derece için) ek gösterge olan 3.600'ün verilmesi gerektiğı yönündedir. Aynca çeşıtli genel tebliğlerde de uygulamanın unvanlara göre yapılacağı vurgulanmaktadır (1) "(...) ek göstergeler, işgal edilen kadroların sınıflan ve bu suuflara dahil durumlan itibarıyla belirlenmiştir. Bu nedenle uygulamada bu iki şartın bir arada mütalaası zorunlu olup, (...) ilgililerin kadronun sınıfına, sonra da dipiomalanndaki unvanlara bakılması gereklidir." (Devlet Memurlan Yasası Genel Teblığı Sen No: 75) (2) " 1 . dereceden uzman kadrolanna atananlar, daha önce almış oldukları ek gösterge, bu kadrolar için belirlenmiş ek göstergelerden yüksek ise aylıkları daha yüksek ek gösterge esas alınmak suretiyle ödenecekrir. (...) İlgililerin yukarıda sayılan kadrolara atanmadan önce son olarak almış bulunduklan daha yüksek ek gösterge değil. bütün memuriyetleri süresince fiilen almış olduklan en yüksek ek gösterge dikkate alınacaktır." (De\let Memurlan Yasası Genel Tebliği Sen No: 91) Son olarak Devlet Memurlan Genel Tebliği Sen No: 147 ve 148'de ömeklerle görev yen ve sınıfi değışenlerin ayuklanna daha önce aldıklan yüksek olan ek göstergenin uygulanacağı vurgulanmaktadır. Sonuç olarak, genel tebhğlerdekı anlatımdan, kimya mühendısinın, kinyagerlığe atandığında, mühendislere verilen ek göstergeden yararlanması gerektığı açık olarak anlaşılmaktadır. Şimdi onlar işsiz Taksi şoförü, "YavAğabey" diyeyakındı, "SSKhastanele- ri isteğe bağlı Bağ-KurJ lulara bakmayacakmış artık". "Eh" dedik, "özelleştirme kapıya gelince böyle olur. Ar- tık sağlığımızı da, emekliliği- mizi de satın alacağız". Yüzünü ekşitti: "Olurmu Ağabey, özelleştir- sinler her yeri, özelleştirmek gerek..." Güncel örnek vermek iste- dik: "Petrol Ofisi özelleştirildi, 1200 işçi kapı dışarı edildi ama..." Anlaşılan pek tutmamıştı karşı çıkışımızı: "ÇıkarsınlarAğabey, önüne geleni aldılar..." Dolduruş o denli güçlü ki aynı kaderi paylaşanlar, ko- nusuna komşusuna, birbirinin derdine çilesine, sorununa ya- bancılaştı. Petrol-lş Şendikası Başka- nı Mustafa Öztaşkın aradı: "Petrol Ofisi'nden çıkanlan- lann bir kısmı emeklilik hakkı- nı kazanmıştı. 740 kişinin ise ortalama kıdemi 15 yıldı." 740 kişinin -eğer bir güven- ce sayılıyorsa hâlâ- emeklilik- lerine en az 10 yıl daha var demek ki. "740" sayısı, dile kolay geliyor. 740'ın eşi var, çocuğu, çocuklann okul harç- lıkJan, yaşamdan aldıklan kü- çük tatlar var. Şimdi onlar iş- siz... Taksi şoförünün söyledik- leri kulatdanmızda çınlıyor: "özelleştirilsin Ağabey, iş- ten çıkaracaklar elbette Ağa- bey..." HAYVANLAR ÎSMAJL CÜLCEÇ igufgec@yahoo.com KİM KİME DUM DUMA BEHİÇAK behicakCgturk.net , ••«!'.•!.- ÇİZGtLİK KÂMİL MASARACI BULUT BEBEK MRAYÇtFTçi Ayı'yt ille de. EYUP 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN EsasNo: 1999/493 Davacı: Gürgör Usta Vekilı: Av. Halis Keleşj Tevfikbey Mah. Merkez Cad. Karakaş Iş danı No: 20/39 Sefaköy-Istanbul Davalı: Hakan Çiçekçi, Langahisan Sk. No: 37 D:3 Kumkapı-ls- anbul Dava: Trafik Kazası Neticesi Maddı Tazminat Cevap Süresi. 15 gündür Davacı tarafından davalı aJeyhine açılan tazminat davasının ara ka- an gereğınce. Davalıya belırtılen adreste dava dilekçesinin tebliğ edılemediği, ıdres araşhrmasuıda da adı geçenın elverişlı adresinin bulunmadıfı ınlaşılmakla 7201 sayılı kanunun 29/28 maddelen hükümlerine bi- ıaen dava dilekçesinin ilanen teblığıne karar verilmiştır. Davalınm 23 11.2000 günü saat 9 30'da hazır olması belli olunan .Tİn ve saatte gelmeniz veya kendınızi bır vekil ile temsil ettirmeniz, ;ehnedığınız veya mazeret bıldırmediğiniz ve delillerinizi ibraz et- oedığınız takdirde H.U.M.K.nın 213 ve 375'nci maddelen gereğin- e yargılamamn yokluğunuzda yapılıp hakkınızda hüküm kurulaca- ;ı hususu dava dilekçesinin tebliği yenne geçerli olmak üzere ilan ılunur. Işbu ılan yayımlandığı tarihten itibaren 15 gün sonra yapılmış sa- ilacaktır. İlan olunur. 18.10 2000 Basın. 59274 TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 23 Ekim AZIYADE YAŞADI MI?. I88o't>e su6üM,Az.ıyA0e ÖUHI. SU *cip, ÜNUI SIZ ROMAUClSI PlE&İElOTt'HrN "AzıyAbe* AOLI KONU 0L4H G£UÇ TÜ&C ıor/, Tûfs&vs'oe GEÇIKÛ PA AÇOC CUHJĞU GeNÇ KAD/N /Ç/A/SÖZ *X>- NUSU &.CMANI YAZM/fT/. AStL AOIN/N HATİCE OLPUĞU SÖ/LBNEN 4Z/yAPB, <S&eÇEKT£A/ YA- ÇAM/Ç VE ÖU>UĞÜ ZAMAiy ZASIMPAÇA •ZAIS.UĞ/HA GöMÜlMÜfrÜ. ROMAMDA, G£NÇ VE GÜ2EI. fCAD/NA AŞltC OLAN fOÇİ, B'R İN&IÜ2. SUgAYI&g.AZiyADE'Y Bi OLAglLMEK İÇİN İSmAieUL'A AOlNf ALAAJ İA/6İÜZ, bAHA SAI/AÇI'UDA ÖLÜ&.. GÖRÜŞ Prof. Dr. COŞKUN ÖZDEMİR ' Bip Cumhuriyet Savunucusu Ahmet Taner Kışlalı Cumhuriyet gazetesi okumak birayncalıktır. Bir üniversite eğitimi görür gibidir bilinçli bir cumhu- riyet okuru. Çok şey öğreten, çok şey düşündü- ren, geçmişi ve bugünü derinlemesine irdeleyen (nitelikli) kalemini ve beynini satılığa çıkarmamış çok sayıda yazarla doludur gazete. Doğruyu, hak- lıyı, aydınlığı, bilimi, bilimselliği, eşitliği, adaleti arayan önyargısız okuyucu sol yelpazenin tem- silcisi köşe yazarlanndan çok şey öğrenir. Yazık ki okuyuculanndan bir bölümü bu yazartar ara- sında bir ayrım yapmakta, yurdumuzda bir aydın hastalığı olarak başgösteren cepheleşmeye des- tek vermektedir. Yönettiğim bir panelde bir Cum- huriyet okurunun "Ahmet Taner Kışlalı n/n o ga- zetede ne işi var, oradan çekip gitmeli" deyişini hiç unutmuyorum. Sol yanımda oturan konuş- macılardan Aydın Engin benden önce davrana- rak bu okura şu cevabı verdi: "Gazenin yönetici- si llhan Selçukgeçen gün bana Cumhuriyetokur- lanndan gelen tepki mektuplannı gösterdi. Be- nim yazılarıma tepki gösteren, Kışlalı'ya karşı çı- kanlardan çok daha fazla idi." Ahmet Taner Kışlalı, hiç kaçırmadan ilgi ile oku- duğum, birkonunun, birsorunun bilimsel biryak- laşımla nasıl ele alınacağını, hangi metotla irde- lenmesi gerektiğine en iyi örnekleri veren nitelik- li bir yazardı. Tören Atatürkçüsü değil, bilinçli bir Kemalistti. Atatürk'ün uygarlık projesini çok iyi al- gılamış, ödünsüz bir laık cumhuriyet ve aydınlan- ma savunucusu idi. O yüzden demokrasiyi kalıp- lara döken bizim yeni moda entellerimizle anlaş- ma halinde değildi. Bu yeni moda demokratlarona fena halde içerliyorlar, ağır şekilde eleştiriyorlar- dı. Yüzlerce kişinin çağnlı olduğu demokrasi amaç- lı birtoplantı için onun adının anılmadığına ve dış- landığına tanık oldum. Çünkü kalıpçı demokrat- lara göre o demokrat değildi. Türkiye'nin önde ge- len düşünce adamlarından, üretici yazarlanndan birinin, "O bir faşisttir" tanımlaması da, tanıklık- larım arasında yer alır. Bunun kim olduğu pek önemli değil. Tıpkı "Mustafa Kemal 30 bin kişiyi öldürtmekten başka ne yapmıştır" diyen çok ün- lü yazargibi. Bence önemli olan, kaygı verici olan, yurdumuzda oldukça yaygınlık kazanan bu aydın hastalığı. Demokrasiyi savunacağız diye ölçü- süzce sağa sola ve özellikle Cumhuriyet ilkeleri- ne sahip çıkanlara suçlamalar yönelten sağlıksız bir akımın temsilcileridir. Ahmet Taner Kışlalı, Ata- türkçülük ve Kemalizmin ne olduğunu, ne olma- dığını, demokrasiyi, çağdaşlığı çok güzel anlatan bir insandı. Tıpkı Uğur Mumcu örneğinde oldu- ğu gibi ölümünden sonra, yersiz ve mantıksız karşıtlıklannı yenerek Ahmet Taner Kışlalı'yı taraf- sızca ve önyargısız okuyacak aydınlar, demokra- si savunucuları ondan çok şey öğrenecek ve bi- rikimlerine çok şey katacaklardır. BULMACA SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 G Ö V E A Z A M D E L I A T E L SOLDAJVSAĞA: 1/Şarlatan, ya- lancı, hılecı. 2/ ' Kanşıkrenklı... 2 Tarlayı sürerek o dinlenmeye bı- rakma. 3/ Yu- 4 nanmitolojısın- de, ıçenlen ölümsüzlüğe kavuşturan tan- n ıçkisı... Şaş- ma belirten bir ünlem. 4/ Eskı 9 özel otomobıl- lennkaroseri biçimı. 5/ Karakter...ABD'ninbir eyaletı. 6/ Küçük boy- 2 lu, uzun ve ipeksi tüy- 3 lü, sarkık kiılaklı bir 4 köpekcinsi...lslamkül- türlennde, belirli ku- rallara uyarak güzel ya- zı yazma sanatı. II En kaün erkek sesi... Eskı 8 ve bilinmeyen bir tari- 9 hı anlatmakta kullamlan deyım sözü. 8/ Bır cetvel tü-, rü... Yoksullara yıyecek dağıtan hayır kurumu. 9/ Bir şeyuı tersını söyleyerek edılen aday... Avustrarya'da ya- şayan bir cins devekusu. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Dönek, güvenihnez... Boru sesı. 2/ îngıltere'de çok sevilen bir cins bira... Briçte iki manştan oluşan bö- lüm. 3/ Gereksız. anlamsız ve boş söz. 4/ Titan ele- mentinin sımgesi... Içe doğmayla akla gelen yarancı duygu. 5/ Içel'in bir ilçesi... Bir soru eki. 6/ Patlayıcı bir madde... Bir nota. 7/ Peygamberleri Hud'u dinle- mediklen için Tann tarafmdan yok edilen kavim... Gereğınde kullanılmak için saklanan tahıl. 8/ Eskıden ücret karsıhğı ölünün arkasmda ağlayan kaduı... Uaç. 9/ Unvan... "Gülşen ". Flütçümüz. CEYHAN tCRA MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN Dosya No: 1999/155 Alacaklı: T.Vakıflar Bankası T.A.O. Vekilı: Av. Çığdem Aktürk Borçlu: Ismet Bolat, Sanayi Sitesi 2. Blok No: 164 Ceyhan Borç Mik.: 2.055.812.010.- TL. Müstenidat: Kredi Sözleşmesi, Hesap Ekstresi Borçlunun adresi meçhul kaldığından ışbu öde- me emrinin tebliğinden itibaren borcu ve takip masraflannı kanuni (7) günlük müddete (15) gün ilavesi ile (22) gün içinde ödemeniz, borcun tama- mına veya bir kısmını veya alacakluun takibat icra- sı hakkuıa dair bir itirazmız varsa senet altmdaki imza sıze ait değilse kanutu (7) günlük müddete (15) gün ilavesi ile (22) gün içinde aynca ve açıkça bildırmeniz, aksı halde icra takibinde bu senedın sizden sadır olmuş sayılacağıımzayı reddettiğiniz takdirde Mercii önünde yapılacak duruşmada hazır bulunmanız buna uymazsamz vakı itirazınızm mu- vakkaten kaldınlacağı senet veya borca itirazınızı yazılı veya sözlü olarak ıcra daıresıne kanuni (7) günlük müddete (15) gün ilavesi ile (22) gün için- de bıldırmediğiniz takdirde aynı müddet içinde 74. madde gereğınce mal beyanında bulunmanız, hiç mal beyanında bulunmaz veya hakikata aykın be- yanda bulunursanız hapısle cezalandınlacağınız, borç ödenmez veya itıraz edilmezse cebri ıcraya devam olunacağı ilanen tebliğ olunur. 21.9.2000 Basın: 59398
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle