Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
23 EKİM 2000 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
EKONOMI / ekonomi@cumhuriyetcoin.tr 13
Mafiye Bakam
G-20 dopuğunda
• İSTANBUL(AA)-
Maliye Bakanı Sümer
Oral, 24-25 Ekim'de
yapılacak, aralannda
Türkiye'nın de yer aldığı
G-20'lerin 2. Maliye
Bakanlan Toplantısı'na
katılmak ûzere
Kanada'nın Montreal
kentine gitti. Bakan Oral,
"toplantınm başlıca
gündem maddesi,
küreselleşmenin
beraberinde getirdiği
sorunlan çözmek ve
onlan aşmak ıçın neler
yapılması gerektiği
konusu" dedi.
ASO'öan
EceviTe şikâyet
• ANKARA(AA)-
Ankara Sanayi Odası
(ASO) Başkanı Zafer
Çağlayan, Başbakan
Bülent Ecevit'e bir
mektup göndererek bu yıl
yüksek fıyat açıklayan
pamuk birliklerini şikâyet
etti. Çağlayan
mektubunda, pamuk
fiyatlannın olması
gerekenin üzerine
çıktığını, tekstil
sanayicisinin ihracat
yapamaz hale geldığını
ileri sürdü. Çağlayan,
pamuk birliklennin fiyat
politikasının, uygulanan
enflasyonla mücadele
programının ruhuna aykın
olduğunu savundu.
Petroldeki
artışın faturası
• ANKARA(AA)-
OPEC üyesı ülkeler
arasında ûretime kota
getırildiğı anlaşmamn
ardından hızla tırmanan
petrol fiyatlan, 15 yılın
en yûksek seviyelerine
yükselirken, bu dununun
Türkiye'nin 2.5 milyar
dolar olarak hesapladığı
petrol faturasını 4.5
milyar dolara kadar
yükseltmesi bekleniyor.
Yeni emeklil*
tasansı sopunhı
• İSTANBUL(AA)-
Sosyal Sıgortalar Kurumu
(SSK) eski Genel
Müdürlerinden,
Vatandaşın Vergisini
Koruma Derneği
(VAVEK) Başkanı Kemal
Kilıçdaroğlu, kamuoyunda
Bireysel Emeklilik
Tasansı olarak bilinen
Bireysel Emeklilik
Tasarruf ve Yatınm Yasası
Tasansı'nın en büyük
zaafının, vergı konusunda
gerekli ayncalıklan
sağlamaması olduğunu
bildirdi.
MF heyeti yarm
Ankara'da
• ANKARA(AA)-
Uluslararası Para Fonu
(IMF) heyeti, 24 Ekim
Salı günü Ankara'ya
geliyor. IMF Türkiye
Masası Şefı Carlo
Cottarelli ise 28 Ekim
Cumartesi veya 29 Ekim
Pazar tarihinde
Ankara'ya gelecek. IMF
heyeti, Hazine
Mûsteşarlığı'nda
ekonomi bürokratlan ile
görüşmeye 25 Ekim
Çarşamba tarihinde
başlayacak.
HDII trenler
geliyor
• ANKARA(AA)-
TCDD'nin yatınm
programma aldığı hızlı
tren projesinde ilk somut
adım atıldı. Ankara-
Istanbul mevcut
demıryolu hattınuı
rehabilitasyonu ve çift hat
demiryolu projesi
uygulamaya ahnıncaya
kadar söz konusu hatta
ıleri teknoloji ile
donatılmış hızlı trenler
hizmet verecek. Hızlı tren
seti tedarikine yönelik
ihalenin teklifleri, 20
Arahk'ta alınacak.
Türk-lş, asgari ücretlinin temel gıda için ne kadar çalışması gerektiğini hesapladı
9 saat çahşma: 1 kilo etEkonomi Servisi - Asgari ücretle çalı-
şan işçinin 1 kilogram et satın alabilme-
si için 8 saat 56 dakika çalışması gere-
kiyor.
Türk-tş tarafından yapılan araşurma-
ya göre brüt 118 milyon 800 bin, net 86
milyon 922 bin 900 lira olan yûrûrlük-
teki asgari ücretle çahşan bir işçinin 1
kilogram ekmek satın alabilmesi için 1
saat 16 dakika, 1 kilogram et için 8 sa-
at 56 dakika, 1 kilogram süt için 1 saat
22 dakika. 1 kilogram beyaz peynir sa-
tın alabilmesi için de 6 saat 50 dakika
emek harcaması gerekiyor.
Araştırmaya göre asgari ücretli işçi, 1
kilogram kuru fasulye saün alabilmek için
4 saat, 1 kilogram zeytin için 5 saat 59
dakika, 1 kilogram ayçiçekyağı için 2 sa-
at 36 dakika, 1 kilogram şeker için 1 sa-
at 29 dakika, 1 kilogram pirinç için 3 sa-
at 11 dakika ve 1 kilogram makarna için
de 1 saat 19 dakika çalışmak zorunda.
Ilk toplantısını 19 Ekim'de yapan As-
gari Ücret Tespit Komisyonu, 1 Ocak
2001 'den geçerli olacak yeni ücretı be-
• Türk-Iş'in araştırmasına göre net 87 milyon lira olan yürürlükteki
asgari ücretle çahşan bir işçinin 1 kilogram ekmek satın alabilmesi
için 1 saat 16 dakika, 1 kilogram et için 8 saat 56 dakika, 1 kilogram
süt için 1 saat 22 dakika, 1 kilogram beyaz peynir satın alabilmesi
için de 6 saat 50 dakika emek harcaması gerekiyor.
lirleme çalışmalan çerçevesinde ikinci
toplantısını 7 Kasım'da gerçekleştire-
cek. Komisyona işçi temsilcısi olarak
katılan Türk-lş, asgari ücretin dört kişi-
lik bir ailenin aylık zorunlu gıda harca-
masını karşılayacak şekilde belirlenme-
sini isterken, işveren temsilcisi TlSK ise
yeni ücretin belırlenmesınde sadece ça-
lışan işçinin esas alınmasını talep ediyor.
'Vergi dışı bıralulmalı'
Hem Türk-lş, hem de TlSK, asgari
ücretin vergi dışı bırakılarak işçiye be-
lirlendiği rakam üzerinden net ödenme-
sini isterken, TlSK, toplu iş sözleşmesi
yapılan işyerleri ile yapılmayan işyerle-
ri için farklı ücret belirlenmesini öneri-
yor. TlSK, asgari ücretin ülke ve sana-
yi işletmelerinin koşullan dikkate alına-
rak hedeflenen enflasyon oranında art-
tınlmasında ısrarcı olurken, Türk-lş yü-
rürlükteki ücrete bir önceki yıl gerçek-
leşen enflasyon oranında zam yapılma-
sını gündeme getiriyor.
TlSK, Asgari Ücret Tespit Yönetme-
liği'nin günün koşullanna uymadığı
gerekçesiyle değiştirilmesini de talep
ediyor. 5 işçi, 5 işveren ve 5 hükümet
temsilcisi olmak üzere toplam 15 kişi-
den oluşan Asgari Ücret Tespit Komis-
yonu'nun yapacağı çalışmalarda, yeni
asgari ücretin 1 Ocak 2001 ve 1 Tem-
muz 2001 tarihlerinde olmak üzere
6'şar aylık dilimler halinde uygulanma-
sının kararlaştırması da bekleniyor. Tür-
kiye'de yaklaşık 5 milyon kişinin asga-
ri ücretle çalıştığı da bildirildi. SaatlerceçatajmaktencereyidoJdurmujur.
Tasarı konut, kredi kartları ve sanal ortamda kullanılan bazı ürünleriyasa kapsamına alıyor
'Sesinigkamn 'tüketidkorunacak
FATMA KOŞAR
Meclis'te görüşülmesı bek-
lenen tüketici yasa tasansınm
kabul edilmesı durumunda.
yurttaşlar, tek taraflı sözleş-
melere dayanan keyfi uygula-
malardan kısmen korunabile-
cek. Bankalar, sigorta şirket-
leri ile kamu hizmeti veren ku-
rum ve kuruluşlann sözleşme-
lerindeki "haksız koşuflar" tü-
ketici için bağlayıcı olmayacak.
Bu düzenlemeyle elektrik,
su, doğalgaz ve haberleşme gi-
bı kamusal hizmetlerde keyfi
uygulamalan sona erdirmeyi
amaçlayan tasan aynca, ko-
nut, tatil amaçlı gayrimenkul
ve elektronik ortamda kullanı-
lan yazılım, ses, görüntü gibi
ürûnler ile kredi kartlannı da
Tüketici Yasası kapsamına alı-
yor
Sözleşme şartian
Tasan, kamu ve özel kuru-
luşlann dayattığı haksız ko-
şullan. "saücı ya da sağjayıcı-
nın tektaraflı olarak, tüketidy-
le müzakere ermcden ve iyi ni-
yet kurallanna aykın bir bi-
çimde soztesmeye koyduğu, söz-
• Meclis'te görüşülecek tüketici yasa tasansının kabul edihnesi durumunda,
bankalar, sigorta şirketleri ile kamu hizmeti veren kurum ve kuruluşlann tüketici
aleyhindeki sözleşme hükümleri bağlayıcı olmayacak. Ancak bu kuruluşlann
standart sözleşmeler kullanması zorunlu hale getirilmiyor ve tüketicinin zaranmn
telafı edilmesine ilişkin hükümler sözleşmelere alınmıyor.
leşmeden doğan hak ve sorum-
luluklarda tüketici aleyhine
önemli bir dengesiztiğe neden
olan sözleşme şartlan" biçı-
mınde tanımlıyor. Tasanda,
kamu hizmeti veren kuruluş-
lann sabit ücret, bakım bede-
li, güvence bedeli ve keyfi
zamlanna dayanak oluşturan
sözleşmelerin tüketıciyi bağ-
lamayacağı "açıkça" dile ge-
tiriliyor. Ancak, söz konusu
kuruluşlar ile banka ve sigor-
ta şirketlerinin tüketici lehine
de hükümler içeren "standart
sözJeşmeler" kullanmalan zo-
runlu hale getirilmiyor.
Örneğin, elektrik dağıtımı
yapan bir şirketin altyapıya ya-
tınm yapmaması sonucunda
zarar gören, eşyalan kullanı-
Düzenlemeler yetersiz bulunuyor
Tüketici Yasası'nda değişiklilder öngören
tasanya eleştiriler sürüyor. Tasanyı
inceieyen Tüketiciyi Koruma Derneği
(TÜKODER), özetle şu önerileri sıraladı:
• Sözleşmeler, kamusal hizmet alanlannda
standart hale getirilmeli. Tüketicinin
zararlanmn tazmini öngörülmeli.
• Konutun tasan metninde yer alması
olumlu, ancak yeterli değil. Bunun yanı
sıra konut üretiminde kullanılan mal ve
hizmetler de belirlenmeli.
• Kredi kartı sözleşmelerine de standart
getirilmeli. Kartın kaybolması halinde
tüketicinin bildirmesinden sonra
sorumluluk bankaya ait olmalı.
• Süreli yayına katnpanyalı satış izni
verilmemeli. Bu konuda yasa açık olmalı.
• Türkçe tanıtma ve kullanma kılavuzu
obnayan ürünlerin ithaline ızin
verilmemeli.
• Ithal ürünlerde, ithalatçnun faaliyetinin
son bulması durumunda yeni ithalatçı, satış
sonrası hizmetlerden sorumlu tutulmaü.
• Reklam Kurulu özerk hale getirilmeli.
• Seri numarası olmayan ürünlerin satışı
yasaklanmalı.
• Yasanın tüketici kuruluşlanyla ilgili
bölümü yeniden düzenlenmeli.
lamaz hale gelen tüketicilerin
ekonomik kayıplannın tazmin
edileceği yönünde hükümler
yine sözleşmelerde yer alma-
yacak. Bunun sonucunda ku-
ruluşlann ayıplı hizmeti nede-
niyle uğradığı zararlan sineye
çekmek zorunda kalan ya da
sözleşmeye attığı imza sonu-
cunda bankalann belirlediği
yüksek gecikme faizlerini öde-
mek zorunda bırakıian tüketi-
ci, "sesini çıkanrsa" bu uygu-
lamalardan korunabilecek.
Kredi karûndan
komisyon tarihe kanşıyor
Tasanda, kredi karnndan ko-
misyon alınmasının önüne ge-
çilmesi hedefleniyor. Kredi
kartlannı, yürürlükteki 4077
sayılı Tüketici Yasası kapsamı-
na sokan tasanda, ürün ve hiz-
metin kredi kartı ile satın ahn-
dığı durumlarda satıcının tüke-
ticiden komisyon talep ede-
meyeceği yasa hükmüne bağ-
lanıyor. Tasanda aynca, kredi
kartıyla ürün karşıhğı ya da
nakit kullanılan kredi koşul-
lannm, geri ödeme süresi için-
de tüketici aleyhine değiştiri-
lemeyeceği ifade ediliyor.
DÜNYA EKONOMÎSİNE BAKIŞ / ERGİN YILDIZOĞLU LONDM ergin@ergin.demon.co.uk
Business Week, 9 Ekim sayısında
"Yeni ekonominin getirdiği hızlı büyü-
menin ardından, ABD ekonomisini hız-
lı bir gerileme mi bekliyor?" diye sor-
duktan sonra, kendi ekonomi editörü
J. Mandel'in "Yaklaşan Internet Dep-
resyonu" başlıklı kitabını, 15 sayfalık
özel bir bölümde irdeledi. BW'e göre
aslında durum o kadar da kötü değil-
di. Geçen hafta piyasalarda yaşanan çal-
kantılar, yatınmcılann şimdilik BVV'in
tutumunu benimsemeye devam ettik-
lerini gösterdi: Dow Jones Sanayi In-
deksi ve Nasdaq teknoloji indeksleri
çarşamba sabahı, bir saat içinde bü-
yük bir çöküş yaşadılar. Dow Jones
psikolojik olarak önemli 10,000 düze-
yini aşağı doğru deldi. Ama her iki in-
deks de gunun iterteyen saatterinde, düş-
tükleri yerden adeta naralar atarak aya-
ğa kalktılar. Üstelik Nasdaq ertesi gün
yaklaşık yüzde 8 değer kazandı.
Belli ki, yatınmcılar 1998'den bu ya-
na piyasalanda yaşanan güçlü değer ar-
tışına bakıyor, bugün dünya ekonomi-
sinin, gündeminde bir Asya krizi olma-
dığı için, fiyatlardakfher gerilemeyi ve
"bir satın al" sinyali olarak algılıyorlar.
O'Higgins Asset Management (Miami)
Yönetim Kurulu Başkanı Mfchael O'Hig-
gins'e göre bu iyimseriiğin arkasında
bir dar görüşlülük var. "Kimse ABD ve
Avrvpa dışında ne olup bittiğine bak-
mıyor" ve bu yüzden de "dünya eko-
nomisinin görûnenden çok daha zayıf
olduğunu 1an\ etmiyohar" (New York
Tımes 20/10). Gerçekten de, ABD ve
Avrupa dışındaki bölgelere bakınca,
BVV'in iyimserliğini paylaşmak zor.
Başka yerlerde neler oluyor?
Bugün Asya krizine ilişkin, piyasalar-
da egemen olan bellekte, Asya ülkele-
rinin bu krizden sonra yaşadığı bir hız-
la toparlanma var. Ne yazık ki bu 1999'a
ait, eski bir bellek. Bu yıl durum farklı.
Asya krizinin ardından yaşanan topar-
lanmanın borsadaki yansımalanna ba-
kınca, kazanımların hemen hepsinin
silinmiş olduğunu söylemek mümkün.
Marttan bu yana pıyasalar, Endonez-
ya'da yüzde 51, Filipinler'de yuzde
51, Güney Kore'de yuzde 50, Tay-
land'da yuzde 52, Tayvan'dayüzde 37.9
Hindistan'da yüzde 32, Singapur'da
yüzde 30 değer kaybetti. Göreli olarak
tek istikraıiı piyasa, yüzde 5 gerilemey-
le, IMF kurallanna uymayan, kendi ulu-
sal çıkarlanna öncelik veren Malezya
Oiinya Ekonomisinde Hava Bozuyor
(The Economist 21/10) (Burada bir
kıssadan hisse var ama kimin için? Ve
Istanbul Borsasfnın da yıl başında
20,000 düzeyinde gezindiğini hatırla-
manın bir yaran var mı?). Latin Ameri-
ka'da da piyasalar zayıf: Arjarrtin (yüz-
de -24.5), Brezitya (yüzde -19.3), Şili
(yüzde -17.6), Meksika (yüzde -19.9),
Kolombtya (yuzde -36.9).
Muz, bilgisayar aksamı ve
jeopolitik
Dikkatli bir bakış, sermaye piyasala-
nndaki gerilemenin yanı sıra, Asya'da
ekonomik büyümenin, bir türlü topar-
lanamayan Euro'nun etkisini saymaz-
sak, iki açıdan zorlanmakta olduğunu
söyleyebiliriz. Birincisi, Far Eastern
Economic Review'un yorumuna gö-
ne, geçtiğımiz dönemde bölgedeki eko-
rilerse, ABD'yi terk eden sermaye için
buralarda daha şimdiden kelepirşirket-
ler oluşmaya başladı bile. Bu dinamik-
te, geçmişin tek tür ürüne ihracatına ba-
ğımlı "muzcumhuriyetlerini" hatırla-
tan bir şeyler yok mu sizce? Her şey,
temeldeki ilişki hep aynı kalsın diye mi
bu biçimde ve bu kadar hızla değişi-
yor acaba?
Asya ekonomilerinin karşılaştığı ikin-
ci olumsuzluk enerji girdileriyle ilgili.
Petrolfiyatlan1999 başından bu yana
yaklaşık üç kat arttı. Geçenlerde, Mor-
gan Stanley Asya ekonomileri uzma-
nı Andy Xie, Japonya dışındaki bölge
ülkelerinin GSMH'lerinin yüzde 1 'ine
eşit bir büyüklükte, toplam 25 milyar do-
lar gelir kaybına uğradıklannı saptıyor
(Global Economic Forum 12/10), ama
yorumunu, Israil-Filistin çatşması kont-
rolden çıkmaz ve varil fiyatı 27.8 dolar
Borsada yatmm yapanlar dünya ekonomisindeki gelişmeleri değertendiriyor.
nomik büyüme Batı'dayaşanan tekno-
lojik devrimin girdilerini sağlamaya yö-
nelik bir ihracata bağımlı (Acaba, ba-
ğımlılık kavramını kullanmasak mı? Yep-
yeni bir dünyada yaşıyoruz ya...) hale
geldi (26/10). Dün, krizden çıkarken
akıllı bir strateji gibi görünen ihracata
yönelik elektronik sektörü yatinmlan, bu
gün, Batı'da teknoloji sektörü yavaş-
larken, artık o kadar akıllı bir seçenek
gibi durmuyor. Tayvan ve Singapur'un
lider üreticilerinin hisse senetlerı yıl ba-
şından bu yana yaklaşık yüzde 50'ye
geriledi. Batı piyasalan daha fazla ge-
düzeyinde,istikrar kazanırsa bu olum-
suzluğun aşılabilecegini vurgulayarak
iyimser bir tonda bitiriyordu. Geçen
hafta Israil-Filistin çatışmalan yeniden
alevlendiğinde petrol fiyatı, bir ara 36
dolara kadar yükseldi. Şimdi banş sü-
necinin öldüğü, Arafatve Barakgibi ılım-
lı liderlerzayrflarken radikallerin güçlen-
diği, Mubarek ın. Arap zirvesi öncesin-
de, İsraıTle diplomatik ilişkilerin kesile-
bileceğini ima ertiği, Suriye'nin yeni ve
tecrübesiz liderinin Lübnan'dazorlan-
maya başladığı (Stradfor 10/10) bir
ortamda petrol fiyatiarının daha bir sü-
re 27 dolar düzeyine geri dönmeyece-
ğini öngönnek sanınm yanlış olmaz.
Asya ekonomilerini zorlayan bu iki so-
runa, yükseten faizterin, 2001 yılında ken-
dini hissettirmeye başlayacak olan ge-
cikmeli etkisini de ekleyebiliriz.
Morgan Stanley Baş ekonomisti,
yatınmcılara, Ortadoğu'daki siyasi kriz-
lerin geçmişte küresel ekonomik den-
geleri nasıl bozarak resesyona yol aç-
tığını hatırlatırken (16/10), Robert Alan
Fektman, 30 dolar varil fiyatının Ja-
ponya'nın büyüme hızını yüzde 1 dü-
şüreceğini (demek ki burada da bir re-
sesyon tehlikesi var), bu yüzden yük-
sek petrol fiyatlannın etkisiyle Japon-
ya'nın Asya'da ulusal çıkariannı ve dış
politikasını yeniden tariflemeye başla-
dığını yazıyordu. FeJdman'ın yorumu-
nun satır aralannda, daha militarist, da-
ha milliyetçi ve denız ticaret yollanna
yönelik daha genişlemeci bir Japonya
ile karşı karşıya olduğumuzun işaret-
lerivardı (18/10).
Geçen dönemde ABD borsasında
gözlenen güçlü direnişin ardında, do-
lann yüksek kalmaya devam edeceği-
ne ilişkin bir varsayım var. Bunun arka-
sında da ABD liderliğine ve uluslarara-
sı jeo-politiğin dengelerinin kalıcılığına
ilişkin bir inanç... Ancak bir taraftan Ja-
ponya'nın IMF'ye alternatif olarak As-
ya Para Fonu projesini afttan alta iş-
lemeye, yüksek petrol fiyatlannın, Rus-
ya'nın Asya'daki etkisini güçlendirme-
ye devam etmesi, jeopolitik dengeler-
de de değişme eğilimlerinin güçlendi-
ğine işaret ediyor.
Geçen dönemde dünya ekonomisin-
deki büyümenin yüzde 20'si ABD'den
kaynaklandı. Kimi hesaplar, ABD ekono-
misindeki yavaşlamanın dünya ekono-
misindeki olumsuz etkisinin daha bü-
yük olacağını, yüzde 40'a ulaşabilece-
ğini gösteriyor. Diğer taraftan, 1997'de
yaşanan borsa krizi, esas olarak dünya
piyasalannda kapitalizasyon payı yüz-
de 6'yı geçmeyen bir bölgeyi vurmuş-
tu. ABD ve Avrupa'nın dünya piyasala-
nndaki toplam kapitalizasyon payı yüz-
de 9O'ı geçiyor. Bu bölgede borsalarda
kalıcı bir gerileme, özellikle "yeni eko-
nomi" denen sektörde yaşandığı tak-
dirde, ki öyle olacağa benziyor, dünya
ekonomisinde salt bu yüzden büyük bir
deprem yaratabilir, BVV'in editörünün
öngördüğü gibi uzun süreli bir reses-
yona yol açabilir. Önümüzdeki döneme
hazırianırken, tüm bunlan göz önünde
alarak, kemerieri bağlamaktafayda var.
ANKARAPAZARI
YAKUP KEPENEK
Soygunun Böylesi
Bugünlerde sinemalara giden seyirci sayısı azal-
mış olmalı. Tetevizyonların haber bültenleri sinema
gibi. Değme hırsız-polis filmlerinetaş çıkartacak ban-
ka soygunlan ile ilgili haberler, renklisiyle, siyah-be-
yazıyla TV ekranlannı süslüyor.
Içişleri Bakanı bunlarbinde bir dediğine göre, soy-
gun iyiceyerieşip kurumlaşmış. Durum, siyasal ve
ekonomik yönleriyle çok büyük bir yıkımı gösteri-
yor.
•••
Devletin batık bankalar aracılığıyla yağmalan-
ması yeni değil. Yıllardır süregeliyor. 1980'li yılla-
nn başında yaşanan T. Öğretmenler Bankası ve ün-
lü Istanbul Bankası bunun iki ömeğidir. Yine 1988'de
Türk Ticaret Bankası'nın satışında yaşanan siya-
saloyunlarsıe üç bankanın kurtanlması var. Bu ne-
denle de halkın 3.2 milyar dolannın birilerinin ce-
bine aktarıldığı açıklanmıştı. O günlerde CHR hü-
kümeti eleştirdiği için kamuoyunda yerden yere
vuruldu; sonuçta Meclis dışında kaldı.
Siyasal soaımluluk burada başlıyor. Eğer, hükü-
metler, hastalık belirtileri gösteren bankacılık ke-
simini, daha o zaman bakım ve onanma alsalardı
ve yasal düzenlemelerte doğru dürüst denetleye-
cek biryapı kursalardı bunlar olmazdı. Hükümet-
ler görevlerini yapmadı. Soygunlar sürdü.
• • •
Seçimtefden sonra IMF'nin de istemesiyle, 22 Ara-
lık 1999'da yedi bankanın kurtanlması yoluna gi-
dildi. Halkın cebinden 8.6 milyar dolann bu kurtar-
ma işi için harcanacağı açıklandı.
Kolayca anlaşılacağı gibi, bu bankalann batışı sü-
reci çok önceleri başlamış. Örneğin, Egebank ile
ilgili rapor 1999 Haziran'ından yani hükümetin/cur-
tarma girişiminden tam altı ay önce hazırmış. İlgi-
li bakana sunulmuş. Bu durumda bir dakika bile
gecikmeden işlem yapması gereken hükümet, ra-
poru işleme koymamış. Raporun bakana verilme-
sinden beş gün sonra da ilgili bakanın kendini öl-
dürme gırişimi oluyor. Çok önemli bir soru günde-
me geliyor: Raporun hasır altı edilmesiyle bakanın
kendini öldürme girişimi arasında bir bağlantı var
mı?
Haziran-Aralık (1999) altı ayı boyunca Egebank
ile ilgili olarak yetkili bakanlar ve hükümet hiçbir şey
yapmıyor. Neden?
Geçen hafta başında yer alan bir başka savsak-
lama olayı var. Halkbank yönetiminin usulsüz kre-
di işlemlenyle ilgili olarak 1998'de hazırianan dört
suç duyurusu dosyası günümüze dek, yani ikiyıl,
bekletiliyor. Yetkili Devlet Bakanı Hüsamettn Oz-
kan bu geciktirmenin nedenlenni açıklama gere-
ği bile duymuyor. Meclis'te, halkın seçtikleri bunun
nedenini sormuyor. Dosyalan iki yıl geciktirmenin
halka maliyeti nedir?
Oysa, halkın, istekleri karşısında duyariı olmak,
demokrasilerde siyasetçinin, özellikle de hükümet
edenlerin birincil görevidir; siyasal sonımluluğun
birgereğidir. Bu yapılmıyor. Bizim "demokrasimiz"
anlaşılan çok vurdumduymazdır, bu vurdumduy-
mazlık sürüyor. ,. r .
•••
Ekonomik kayıp da az değil. Son bir yılın batık
bankalarının halka maliyeti 8.6 milyar dolardır. Gü-
nümüzün döviz kuruyla bu para yaklaşık 5.8 kat-
rilyon liradır. Bu para 2001 yılı bütçe giderlerinin yüz-
de 16'sından fazladır; toplam personel gıderierinin
de yüzde 18.3'üdür. Hükümet, batık bankalar için
ödeyeceği parayı kamu çahşan ve emeklilerine
maaş ve ücret olarak aktarsaydı, bunlann artışı da,
2001 yılının ilk altı ayı için yüzde 10 değil, yüzde
28.3 olabilirdi.
Bakanlıkların durumu da aynı. Milli Savunma
Bakanlığı, 2007 öüfçe ödenekleri, 5.1 katrilyon ile
batık bankalara aynlan paranın çok daha azını alı-
yor; MilliEğitim Bakanlığı da 4 katrilyonun biraz üze-
rinde bir butçe ile eğitim görevini yerine getirecek-
tir. Toplam 53 devlet üniversitesi, 1.36 katrilyon büt-
çe ödeneği alacaktır; batıklara ödenecek para bu-
nun dört katından çoktur. Bu para, sağlığa aynlan
bütçe payının da 4.5 katından fazladır; KöyHizmet-
/erfne aynlan paranın 7.4 katıdır.
Beterin beteri var. Batınlan bankalara aynlan pa-
ra, Adalet Bakanlığı ödeneklerinin 73 katı dolayın-
dadır; Adalet'e aynlan bütçe payı 451.4 trüyon li-
rada kalmaktadır. Çelişkiye bakın, Türkiye, hak ve
adalet dağıtmak için ayırdığı paranın 13 katı bir pa-
rayı, soygunculann kurtanlması için ayırmaktadır.
Bu durumda denilebilir ki, hükümet adalet dağrt-
nvyor, bunun yerine haksızlıga, adatetsizlige yol açan-
lara para dağıtıyor. Adalet parasızlıktan sıkışınca,
soygunun hesabı da sorulamıyor.
•••
HaJkın soyulması kurumsallaşmıştır; öyle hırsız-
polis yaklaşımlan ya da birkaç denetmenin rapor-
lanyla sona ermez. Hükümetin yapması gereken
iki görev var. Birincisi, siyasal sorumluluğunun ge-
reğini yerine getirerek tüm olanbiteni halka açıkla-
mak ve denetmen raporiannı bekletmeden işleme
koymaktır. Ikincisi de gerekli yasal vekunımsaldü-
zenlemeleri bir an önce yaparak soygunlann yol-
lannı tıkamaktır.
yakup@metu.edu.tr
Küreselleşme ve Tarım toplantısı
'12 Eylül tcmnıcı da
darbevurdu9
ADANA (Cumhuriyet
Bürosu) - Türk tanmı-
nın 1980'lere deksürek-
li büyüme göstermesine
karşın 12 Eylül'den son-
ra bu büyümenin önce
durdugunu, sonra da hız-
lı bir gerilemenin başla-
dığını ve günümüzde de
etkisini sürdürdüğünü
belirten gazetemiz ya-
zan SaduDah Usumi, "12
Eylül'den sonra uygula-
maya konan poHtikalar
sonucu tarım iyice geri-
lerken üretici de bu kö-
tü gidişten payıru fazla-
sryla akfa" dedi.
"KüreseUeşme ve Ta-
nm" konulu toplantıda,
Türk tanmırun 12 Eylül
ve öncesindeki durumu-
na değinen Usumi şun-
lan söyledi: "Türldjç'nin
tanmsal bü> ümcsini teb-
dit olarak görenler, ure-
tim faylahğı için Türki-
ye'yiiyi bir pazar olarak
görenler ve onlaruı içer-
deki destekçileri, yani
uluslararası sermaye bu
bedefıneşimdilerde Dün-
ya Bankası ve IMF De
ulaşmaya çahşıyor."
Zıraat Mühendisleri
Odası Genel Başkanı
Prof. Dr. Gûrol Ergin,
uluslararası sermayenin,
dünyayı yönetmek için
IME, Dünya Bankası ve
Dünya Ticaret Örgütü'nü
kullandığını söyledi.