Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
14 EKİM 2000 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA.
17
HaveCin sözlerine sansiir
Çek Cumhuriyeti, Eylül ayının son gün-
lerinde 'Küreselleşme Konferansı' adı ve-
rilen toplantı aracılığıyla Uluslararası Pa-
ra Fonu, Dünya Bankası gibi kurumlann ya-
nı sıra dünyanın birçok ülkesinden gelen
devlet yöneticilerine ev sahipliği yaptı.
1968 yılında Sovyet işgaline karşı direnen
ve 'Prag Bahan' olarak adlandırılan top-
lumsal harekete sahne olan Prag, 2000 yı-
lında da küreselleşme karşıtlarının pro-
testolannın yaşandığı bir kent görünümü
sergiledi.
Aynı zamanda bir yazar ve düşün insa-
nı olan Çek Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı
Vaclav Havel, hafta içinde Türkiye'ye gel-
di. Gazeteciler için düzenlenen kahvaltılı
sohbet toplantısına katılan kimi gazeteci-
ler, Havel'in yazarlık ile ülke yöneticiliğini
nasıl biıieştirebildiğini, okuduğu başucu ki-
taplannın adlannı öğrenmek istediler. Hat-
ta Çek Cumhurbaşkanı'nın bileğindeki ör-
me bilezik bile soru konusu oldu. Türki-
ye'nin AB adaylığı sürecinin yanı sıra dün-
yanın geleceği ve küreselleşmeye yöne-
lik yanıtlar da alındı Çek Cumhurbaşkanın-
dan. Havel, küreselleşmenin olumsuzyön-
lerine de değindi eibette. Çokuluslu bü-
yük şirketlerin gittikleri ülkelerde sırf para
kazanmak için iş yapmalanna ve oradaki
anti-demokratik rejimlere destek olmala-
nna değindi. Elektronik yollarla gerçek-
leştirilen para akımının dünyadaki tüm
bankalann rezervine eşit olduğunu vur-
guladı. Bu sayede gerçek mal alışverişi-
nin geriye itildiğine dikkat çekip "Hiçbirger-
çek üretim olmadan, bilgisayariar üzerin-
den hisse senetlerinin satılmasıyla para
kazanılıyor, ticaret yapılıyor. En zenginler
de, bilgisayarüzerinden hiçbirgerçek üre-
timi yapmayan kişiler arasından çıkıyor"
dedi. Havel'in kahvaltılı basın toplantısın-
da söyledikleri ertesi gün gazetelerde,
"Bilge Başkan'ın sonpişmanlığı", "Nazım
yüzünden stnavda çaktım", "Milliyetçilik
büyük tehlike" gibi başlıklarla yer aldı.
Havel'in küreselleşmeye ilişkin görüşle-
rini Cumhuriyet okurları dışında öğrenen
ise olmadı, olamadı.
ISIK KANST
ksnsuftaımhunyctc
SSK'deki kuyruklar bu kez gerçekten kalkacak
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Ba-
kanlığı, SSK'nin yeniden yapılan-
dınlmasına ilişkin kanun hükmün-
de karamameyi, dayanağı olan yet-
ki yasasının Anayasa'ya aykın bu-
lunmasına karşın uygulamaya kal-
kışacak, öyle gözüküyor.
Anayasaya ve hukuka aykınlığı su
götürmediği açık kararnamenin uy-
gulanması halinde ne olacak? Türk
Tabipleri Birliği'nin (TTB) hazırla-
dığı rapora göz atalım:
"Karamame, SSK sağlık kurum-
lannın piyasa kurallanna göre reka-
bet ortamında hizmet vermelerini
sağlamayı öngörmektedir. Son 20
yılda hükümetierSSKsağlıkhizmet-
lerindeki sonınlan çözmek için özel
sektörü büyütmeyi denemişler, bu
amaçla devlet kaynaktannı özel sağ-
lık hizmetleri sektörûne çeşitli me-
kanizmalaha aktarmışlardır.
Böylece yıllardır kendisine sağ-
lanan teşvikler ve kredilerfe ayak-
ta tutulmaya çalışılan ve bugün
önemli mali sıkıntılar içinde oldu-
ğu bilinen özel sağlık işletmelehne
yeni kârtılık alanlan açılmaya çalı-
şılmaktadır.
Bugün zaten SSK sağlık harca-
malannın yaklaşık üçte biri kurum
dışı sevkler yoluyla özel sağlık ku-
rumlanna akıtılmaktadır.
Temizlik, yemek, güvenlik hiz-
metlerinin taşeronlaştınlması bu-
nun dışındadır. Yeni getirilen mo-
delle bu miktahann çok daha arta-
cağı açıktır."
Başka?.. TTB'ye göre, kararna-
menin yürüriüğe sokulması şu so-
nuca yol açacak:
"Kararnamenin SSK sağlık hiz-
metleri için getirdiği değişikliğin
esası 'sağlıkta serbest piyasa mo-
deli'd/r Bu modelden fayda sağla-
yacak tek kesim özel sağlık işletme-
leri olacaktır. Toplumun gelir dü-
zeyi en düşük kesimini oluşturan
SSK'lilerin sağlık hizmeti alması ise
daha da zorlaşacaktır."
Şimdilerde SSK'de kuyruklar-
dan yakınılıyor ya, kararnamenin
öngördükleri yaşama geçirilirse,
kuyruklar bu kez gerçekten kalka-
cak. Paralı hale getirilecek hizmet-
lerden yararianabilen olmayacak
daondan...
Yürek daraltıcı, sıkıcı
onlarca gelişmenin ara-
sında Türkiye'de insanın
içini ısıtan olaylar da ya-
şanıyor.
Değerli folklor araştır-
macımız llhan BaşgÖz,
Edebiyat ve Eleştiri der-
gisinin son sayısında ba-
kın neler anlatıyor:
"Bundan üç yıl kadar
önce dostum Cengiz
Bektaş, Güre'debirişye-
ri kurmuş. Onu ziyarete
gittiğimde, daha kapıya
bhan Başgöz'iin Halkevi
gelir gelmez bina beni
çarptı. Binanın ûzeri ça-
muriasfvanmış, ikikanat-
lı birkaptsı var. Bütün bun-
lar bana bizim köy evle-
rini hatıriattr. Cengiz ora-
da heryıl on beş kadar m\-
mara bedava kurs veri-
yordu. Ona Türkiye'de-
ki genç folklorcu arka-
daşlara ders vermek is-
tiyorum. Bana da böyte
bir bina yapar mısın?' de-
dim. Evinin hemen bitişi-
ğinde birbahçe arsası sa-
tılıktı, o arsayı aldık ve
Cengiz oraya birbinayap-
tı. Üç yıldır, yazlan -ba-
zen bir ay, bazen de yir-
mi gün boyunca- orada
ders veriyorum. llkyrlben
folklor ve halk edebiyatı
dersi verdim; ayrıca
Henry Glossy geldi ve
üç gün boyunca gelenek-
sel halk sanatı üzerine
ders verdi; Halil Inalcık
da Osmanlı tarihi üzerine
konuştu...
llk yıl gerçekten yirmi
kadar araştırma görevlisi
geldi. Kültür Bakanlığı'na
bağlı Halk Kültürlerini
Araştirma ve Geliştirme
Dairesi'nden dört kişigel-
di. Hepimizçokmemnun
kaldık. Gelenlerin birkıs-
mı köylü ailelerin yanında
kaldı... Kurs bittiğinde de
birbihehnden ağlaşarak
aynldılar..."
Hiç korkmayın, iyi in-
sanlık ırmağı kendi yata-
ğında akmayı sürdürü-
yor.
ISSIZ ODA YAZILARI
VEDAT ÖZDEMİROĞLU
Gecikmiş ev ödevi!
Son Şeker Bayramı'nda sa-
yın Özgen Acar, "Kavşak" ad-
lı köşesinde intemetten bir
alıntı yapmıştı. Bu alıntıda "iki
inek" ekseninde çeşitli sistem-
lerin tanımı yapılıyordu. Ön-
celikle bu alıntıdan bazı alın-
tılar yapalım:
Feodalizm: İki ineğiniz var.
Ağa sütün bir bölümünü alır.
Faşizjp; Jki ineğiniz yar. Hü-
kümet ikisini alır, sizi bakmak
için çalıştınr, sütü de size sa-
tar.
Salt komünizm: İki ineği-
niz var. Komşulannız bakımla-
nna yardım eder, sütü de pay-
laşırsınız.
Uygulamada komünizm:
İki ineğiniz var. Onlara siz ba-
kar, sütünü paylaşırsınız.
Oiktatörtük: İki ineğiniz var.
Hükümet her ikisine de el ko-
yar ve sizi vurur.
Milrtarizm: İki ineğiniz var.
Hükümet her ikisine de el ko-
yar ve sizi askere alır.
Saltdemokrasi: İki ineğiniz
var. Sütu kimın alacağına kom-
şular karar verir.
Temsili demokrasi: İki ine-
ğiniz var. Sütü kimin alacağı-
na karar verecek kişiyi kom-
şular seçer.
Amerikan demokrasisi:
Kendilerine oy vereceklere iki
inek vaat eden politikacı ikti-
dara gelince, inekler yatınm-
dan "azledilir", basın olaya
"inekgate" adını takar.
Tanımlar böylece devam edi-
yor ve yazının sonunda Acar,
"Türk demokrasisi" hakkında
"Yorumu okuriara bırakıyoruz.
Isteyenler en fazla 20 kelime-
likyorum iletebilirier" diyordu.
Gecikmeyle de olsa, bir
Cumhuriyet okuru olarak üs-
tüme düşen görevi yapmak
ve iki inekten yola çıkıp Türk
demokrasisine çeşitli tanım-
lar getirmek istiyorum. De-
mokrasiye minik bir hizmetim
. olabjlirse oe {nutlu bana! Işte
tanımlanm:
İki ineğiniz var. Bu inekler-
den birini teminat gösterip
banka satın alırsınız, bankanın
içini boşaltırsınız, sonra suçu
ikinci ineğin üstüne atarsınız.
İki ineğiniz var. Birini aşırı
besleyip semirtirsiniz, semi-
ren ineği özelleştirip Milka ine-
ği yaparsınız. Zayrf kalan, öte-
ki Türkiye'nin ineği olur.
İki ineğiniz var. Sütün bir bö-
lümünü rüşvet olarak verip tek
inek sahibi gibi vergi verebilir-
siniz.
İki ineğiniz var. Birini "öküz
görünümlü " yaptırmak için di-
ğerini satarsınız.
İki ineğiniz var. Nüfus memu-
ru, onlan kayıttara yanhşlıkla
"sinek" diye geçirmiştir. Bu
yüzden inekleri sağmanız hü-
kümet tarafından yasaklan-
mıştır.
İki ineğiniz var. Devlet, bu
iki inekten ortaklaşa "tekadam
sar?/D/"olduklan için vergi ola-
rak yoğun şekilde süt alır.
İki ineğiniz var. Birine özel bir
çete el koyar, diğerine de bu-
nunla mücadele kapsamında
devlet çetesi!
Yeni Gazeteci' Tacifesi!
Banka hortumunda aracıiık
ve moral destek: 1.5
milyon dolar.
Ihatede etkin rol: 1.2
milyon dolar.
Hırsızlık ve vurguna, liberai
sistemin dinamik pratiği
kapsamında ideolojik kılıf
aramak: 1 milyon dolar.
övgü ve reklam yazısı: 800
bin dolar.
Satın alınamayan
gazetecilerin eleştirilerine
sistemli savunma yazılan
döşemek: 2 milyon doiar.
özelleştirmede
spekülasyon ve rakipleri
elemek için demagoji
yapmale 2.3 milyon dolar.
Yanında bulunup viskisini
koymak, masaj yapmak,
terini silip gerektiğinde
pudralamak: 550 bin dolar.
Vizyon sahibi olduğunu
vurgulamak; 250 bin dolar.
Eften püften konulardan
bahsedip okuyucunun
dikkatini başka yöne
çekmek: Buna değer
biçilemedi, herhangi bir
karşılık almadan yapan
çok nasıl olsa!
Gerçek 'lürnpen' ortada!
"...RahsanEcevit'/n
mantığını anlamak mümkün
değil. Heryerde MHP'yle
ortaklık yapacaksın. Biriikte
hükümet olacaksın.
Türkiye'nin en önemli
bakanlıklannı emanet
edeceksin. Her şeyi
sindireceksin, ama Meclis
Başkanı'nı
sindiremeyeceksin. Olacak
şey değil. Bu tavır bana, kimi
genç kızları hatıriatıyor.
Sevgilisiyle her şeyi yapar. Bir
tek şey hariç. Namusu bacak
arasında zannettiği için bir tek
orayı korur. Sonra da
namuslu, iffetli bir kız
olduğunun kanıtıymışçasına
'kız oğlan kızım' der.
Bu da o hesap."
Bu alıntı, 12 Ekimtarihli
Hürriyet'ten, Fatih Artayiı'nın
"DSP'nin Bekâreti" adlı
yazısından alındı. Söyleyecek
fazla bir şey yok, kafa belden
aşağıda olunca, en ciddi
siyasal konuya bile böyle
bakılır. Mahalle
külhanbeyliğini dürüstlük,
cahil cesaretini keskinlik, bu
çağda hâlâ "kız oğlan kız"
gibi bir şeyi yazmayı akıl
eden köhne zihniyeti de
"muziplik" sanırsan, ortaya
böyle garip bir ürün çıkar işte!
Sıvas Demir-
Çelik'in kaderi
Sıvas Demir-Çelik Fabrikası
1998 yılında bir ortak girişim
grubuna 6 milyon 655 bin do-
lara satılmıştı. Fabrikayı satın
alanlar, 2000 ödemesini yapa-
mamış. Bunun üzerine özelleş-
tirmeden sorumlu Devlet Ba-
kanı Yüksel Yalova, fabrikanın
yine devlete geçmesıni öneri-
yor:
"Sıvas Demir-Çelik'i Erdemir
alsın."
Sıvas Demir-Çelik Fabrika-
sı'nda çalışanlar, Kamu Işlet-
meciliğini Geliştirme Merke-
zi'ne (KİGEM) bundan epey bir
süre önce sıkıntılannı aktarmış-
lar ve bugün gelinen noktayı
önceden bilmişlerdi:
"Fabrikayı alan şirket proto-
kole uymamış, 370 işçi halen
işe alınmamış, işçiler mağdur
edilmişlerdir. Şirketortaklan ken-
di aralannda ihtilafa düşmüş-
lerdir. Protokolde yer alan çe-
likhane ve haddehanenin yüz-
de 50 kapasiteyle üretime ge-
çirilmesi maddesi gerçekleşti-
rilmemiştir. Şirketyöneticilerinin
amaçlan fabrikayı üretime ge-
çirmemektir. Bunun altındaya-
tan gerçeklerin rant kavgası ol-
duğu, Sıvas kamuoyu tarafından
da bilinmektedir. Şirket yöneti-
cileri yerel televizyon ve gaze-
telere her gün 'Fabrikayı 6 mil-
yon 600 bin dolara aldık, ama
fabrika elemanları olarak bizi
sıkıştırmaya devam ederseniz
40 milyon dolara satanz. Bun-
dan da siz zararlı çıkarsınız'
diye beyanat vermektedirier."
Ister misiniz, Sıvas Demir-
Çelik 40 milyon dolara geri alın-
sın... Olur mu, olur...
KtM KİME DUM DUMA BEHIÇAK behicak(n turk.net
_ r
y: t ••
' _£
ÇÎZGlLİK KÂMtL MASARACI
H A R B t SEMİH POROY semihporoy(a yahoo.com
BULUT BEBEK NVRAYÇÎFTÇI
TARÎHTE BUGÜN MÜMTAZ AMKAN 14Ekim
INTIHARA ZORLANAN ROMMELi
1344'TE8U6ÜN,ÜUU) ALMAN 6ENBRAÜ EKWIH
BOMM£{.,Hİ7l££ TAeAFtNPAM 2OHLA İNTİHAR ET-
Tİ&İLMlŞrİ.JI.DUNYA SAVAŞl SMASINÛA, KUzev
AFKİKA ÇARPlÇMALAIflNOA "ÇOL TİUuSİ" IÂKA6I
VE.ft.iLEM ROUMEL, DÜŞMAN ÜLX£L£BD€ SiLE SAY.
6INLIK KAZAHMlÇrt. ANCAK, 1944 YIU 7EMMUZUAI-
PA,HiruER'E ICARŞI YAPtLAN MSARISIZ SUİKASTİ
PESmKLIYENUEK AMSINDA OLPUĞU ANLA$IUN-
CA,KA8A usreye GiRiveRMişri. nın£K,/'/ei GENE-
RALINİ, GlZÜCB, RöMMCL'İAJ BViNB YOLL/>MIŞ,SİYA^
NURLU HAP G0WE£Sfi£K ONU İNTİHABA ZOHLAMIŞ
TI.HOMM£L,AlLBSirLE VEÛALA^ARAK OTOMOBlü'.
NE 8İNMİ$,AZ İLEZPBK/ KORUDA HAPLARl YÜTMUÇTU.
ERTESl 6ÜN,MALPrEN ÖLPÛ6Ü AÇIKÜWACAK,SONRA
M, 8ÜYUK 8İH CENA2E TÖK£Mı DÜ2ENLEUBC£tO'iG•
GÖRÜŞ
EMÎN GÜRSES
•3?
Arafat ve Barak'ın Çıkmazı
İsraiiLde muhalefetteki Likud Partisi'nin lideri olan
Ariel Şaron'un 28 Eylül'de El-Aksa Camısi'ni ziya-1
retı sırasında başlayan olaylar, 10O'ün üzerinde in-'
sanın ölmesıne ve yüzlercesinin yaralanmasına va- /.
ran çatışmalara yol açtı. Şaron, bu ziyaretinın sade- ^
ce bir hak değil bir görev olduğunu açıklamıştı. 'J
1982'de, Beyrut'ta Filistinli mültecilerin bulunduğu^
Sabra ve Şatila kamplarındaki katliamlarla hatırlanan l
'J
Şaron'un bu çıkışı, özellikle eski Likud lideri Netan-'"'
yahu'nun yolsuzluk suçlamasından mahkemece ak-:
'_
lanmasından sonra parti liderlığine aday olmasının '•
önünü kesmeyı ve İşçi Partısi lideri Başbakan Ba-/_
rak'ı zor durumda bırakarak sıyasi kazanç sağlama- _'
yı amaçlıyordu. Şaron, Filistınlilere taviz vermeyece-.*)
ğini göstererek güç toplamaya çalışırken bu ziyare-'T
tiyle Israil-Filistin ilişkilerinı gerginleştirmıştir. lb
Temmuz ayında Arafat ve Barak, Camp David'de-';'
ki görüşmelerde bir anlaşmaya varamamışlardı. İki -'ü
lider, 'taviz vermedik' söyiemiyle ülkelerine dönüşle- >;
rinde kahramanca karşılanmışlardı. Barak, içeride_
Likud'un ve dığer küçük radikal partilerin baskılarıy- •)
la karşı karşıyadır. Ukud lideri Şaron, radikal çıkışlar (
yaparak kendi tabanını da radikalleştirmekte ve Ba- ' J
rak'ın barışçı bir adım atmasını zora sokmaktadır. Ara-;
'~
fat ise 13 Eylül'de devlet ilan edeceğıni açıklamış.fa- '^
kat bunu yerine getirememışti. Bu nedenle radikal Arap! )
gruplann karşı propagandası ile yüzyüze gelmiştı. Gös- •H
terileri organıze eden radikal gruplara Filistin polisi- .1'
nin engel olmakta gevşek davranması ise Arafat'ın H
verdiği sözden cayması karşılığı birtavızdir. Her ikı,j
liderin böyle gergin bir ortamda hareket alanlan son
derece kısıtlanmıştır. .,
52 yıllık anlaşmazlık, 1967 savaşıyia biriikte için-:>
den daha da çıkılmaz bir hal almıştı. Bugün Israil yö-"^
netimi Arafat'ın taleplerini kabul ederse 1967 önce- "A
si sınırlara dönülmesini isteyen, BM'nin 242 ve 338 L.
sayılı kararlarının kendisine dayatılacağını görmek- -
te ve bunun yapılmasının siyası ıntihar olacağını dü-
şünmektedir. Arafat ise taviz vermemek konusunda
hem kendi toplumunun hem de olası taviz karşısın-
da kendi ülkesindeki radikal gruplann kargaşa yara-^
tacağından çekinen Mısır Devlet Başkanı Mübarek f
gibi bazı Arap ülkesi liderlerinin baskısı altındadır. s<-
Uzun yıllar süren çatışmalar, ıkı toplumda da sıya- p
si kültürde şiddeti önemli ölçüde egemen kılmıştır.
Böyle bir siyası ortamda yönetimlerin barış yolunda-
v
ı
en küçük olumlu adımlan atmalan bile büyük tepki- -^
lere yol açmaktadır. 1978 yılında Israil ile Mısır ara-
!
''
sında yine Camp David'de varılan anlaşmayla her ikiın
taraf ekonomi ve güvenlik alanlarında önemli kaza-io
nımlar elde etmışlerdi. O zaman da ıkı taraf arasın-m
da gerginlik söz konusuydu. Sedat, Mısır'a kaybet-cr,
tiklerini gen getırdı ve uluslararası alanda önemli eko-:
nomik ve siyasal destek sağladı. Bu destek sonucu
düzelmeye başlayan ekonomıyle biriikte radikal grup-
lann etkinliğının azaltılması sağlanmış oldu.
Uzun yıllar Israıl'le özel ilişkıler içerisinde olan ABD ;
yönetimi, bölgede adil ve kalıcı bir ıstıkrar ısteğinı ifa-'
de etmeli ve öncelikle Israil'le bölgesel hesapları ko-j •
nusunda bir anlaşmaya vararak tavizin sınırlarını be-''
lirleyebılmelidır. Israil'de yaşayan Israil vatandaşr*
Arapların Flistinli gruplara destek gösterileri yapma-
ya başladıkları bir ortamda Barak yönetimi çatışma-•
lara askerı müdahalelerle geçıcı çare bulabılır. Fakati
gelışmeler Israil'ın bölgesel güvenlığini tehlikeye sok-sd
"maktadır. Barak bu nedenle ulusal birlik hükümetin-ıd
den söz etmektedir. Fakat Barak barış görüşmeleri-:u
nin yolunu da her zaman açık bırakmaktadır. Bunun,^
Israil'in uzun dönem güvenliği için elzem olduğunu;[
görmektedir. ,~
Çatışmaların sürmesi, Lübnan'da bulunan yakla-
şık 350 bin Filistinliyi radikal Hamas ve Hizbullah'a''
doğru itecektir. Böyle gıderse bu iki örgütün etkinli-;\
ğinin Filistin özerk yönetimindeki topraklarda arta--.
cağı açıktır. Bu nedenle Arafat'ın da çatışmalanrirn
durdurulması ve barış görüşmelerinin yeniden baş-^
latılmasında menfaati vardır. Aksi takdirde çatışma- '
ların yarattığı toz-duman arasında Arafat'ın sesi git-'
tikçe kaybolacaktır. ,\
Sedat'ın yaptığını Barak ve Arafat'ın denemesb'
hem Israil'ın bölgedekı varlığını güvenceye alarak bu j?
ülke insanına huzur getırecek hem de uzun yıllardır^
sahıpsiz kalan Filistin halkını yoksulluktan ve katli-,-n
amlardan kurtaracaktır. Bunun ıçın, ıkı toplumda ege-fn
men olan, lınç ve çocuklann hedef alınarak vurulmasıyla
doruğa varan şiddet kültürü de dikkate alınarak ta-"
rafsız aracıların yoğun çaba harcamaları şarttır. Bu>
çabalar başarılı olursa dünya tanhinde adına en faz->'
la kan akıtılaa yerlerden biri olan kutsal alanlardam
masum insanların nefes alması.sağlanabılir. 3 1
•SL
lö
3b
-tii
rA
E-mail: emingursesfa yahoo.com
Fax: 0212 513 85 95
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
1 2 3 4 5 6SOLDAIVSAĞA:
1/Konyailinde
birgöl.'2/
u
Gü-
mfiş sepet" de
denilen, pem-
be ya da beyaz
çiçekli bir süs
bitkisi... Bir 5
cetvel tûrû. 3/
Bireyleme, bir
ışe, bir etkinli-
ğe katılma. 4/ 8
Asya'dabirûl- g
ke... Hindis-
tan'm para bınmi. 5/
Bir nota... Doğu Ana-
dolu'da bir ırmak. 6/ 2
Bayağı, sıradan... Uy- 3
gun bulma, tasvip. II 4
Kırpik boyası... " —
dunır yoksulluktan ni-
celenn varhğı / Bunca
varlık var iken gitmez
gönül darlıği" (Yunus
Emre). 8/ Bükiilen ya
da kıvnlan bir şeyin her kıvnrru... "Dünyayı sarart,
boşluğu hissetmeyelim/ Peymâneyi boş bırakma dol-v
dur —" (Yahya Kemal). 9/ Yaşlı kadmlann kendile-tyl
nnden daha genç erkeklere duyduklan cüısel istek..jb
Notada durak ışareti. il
YUKARIDAN AŞAĞIYA: . 3î
1/ Burdur kentinde, MÖ 5700-5600'e tarihlenen ün^f
lü yerleşme. 2/ Müstahkem yer... Karahindibanınj
sebze olarak yenen yapraklan. 3/ Tavana yakın kû-^
çük pencere... Duyu organlannın dıştan algıladığt)
bir nesnenın bilince yansıyan benzeri. 4/ "Manila ke-!2
teni" denilen dokuma maddesinın elde edildığı muz/.ı
ağacı... Anadolu'da kurulmuş eski uygarlık. 5/Tarih»^
öncesine dayanan efsane... Yapmacıklı davranış. 6lA
Fınnda ekmek, börek, çörek çevirmeye yarayan bit*
tür kürek... Samaryum elementinin simgesi. II Zam-^
biya'nın başkenti. 8/ Konusmama ilkesine dayalı bit'
çocuk oyunu... Ördeğe benzerbirsukuşu. 9/Babırinî
kurucusu olan efsanevi Asur kraliçesi.