Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
11 OCAK 2000 SALI CUMHURİYET SAYFA
17
Kablo TV
Kafclo TV'deki RTL ya-
yınının kesilmesi üzeri-
ne iki yazı yazmıştık;
Tür-k Telekom aynı açık-
l a m a metninj iki kez
göndermiş... Özetle di-
yorlar ki, RTL'in sözleş-
me-si 31 Aralık 1999'da
bitiyordu, telif
, hatdan konusun-
da yetkili şirket
L Bronya.yenisöz-
leşme belgesini 6 Ocak
20O0'de gönderdi... Bi-
ze n e bundan! Aramzda
ne yaparsanız yapın...
Ama aranızdaki sorun-
lan ekrana yansıtrken
kestiğiniz yayını Kablo
TV aboneleıine bir da-
ha "saygı" ile duyurma-
yın! Özür dileyin özür!
2O00'e
Ülkeye bir mek-
tuptan çok daha
fazla şey kaybet-
tjren Turgut
Özal'ın 2000 yılı için yaz-
dığı mektup kayboldu
diye dikkatler Posta'ya
çeviilince mizah yaza-
n dostumuz Cihan De-
mirci duruma müdaha-
le etti: "Efendim, bildi-
ğintz gibi bizim çöker-
tilmiş kurumlanmızdan
biri olan Posta Işletme-
si, mektuplan genellik-
le geç ulaştırmasıyta ta-
nınır. 1986'daki 2000'e
mektup yoliama kam-
panyası da sırf Pos-
ta'ya. mektuplan rahat-
lıkla 14 yıl 'geç ulaştır-
ma'sı için yapılmıştı.
Bundan başka bir ama-
cı yoktur."
Elektronik posta: som©posta.cumhuriyetcom.tr Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97
- Zeki Müren'i,
Recai Kutan keşfetmiş...
"Recai Kutan'ı kim kesfetti!"
alova Valisi Nihat Özgöl çok doğru söylü-
yor, koskoca devletin koskoca valisine alt
tarafı bir jakuzi çok görülmemeli... Jakuzi
konusu, Sayın Vali Özgöl'ün beyan buyur-
duğu gibi asla ve asla abartılmamalı...
Ne diyor Sayın Vali, "Bir valiye jakuzi çok görülü-
yorsa ona bir şey diyemem" diyor...
Hayır, Sayın Vali hayır, susmayın...
Sustukça sıra başka valilere gelecektir.
Konuşun...
Yalova gibi bir deprem bölgesinde Sayın Vali'nin,
kendisine alt tarafı bir jakuzi almasını çok görenle-
re her şeyi deme hakkı var...
17 Ağustos depreminde yerle bir olan Yalova, ye-
niden imar edilirken, bütün depremzedeler sıcak
yuvalarına kavuşurken Sayın Vali'ye alt tarafı bir ja-
kuziyi çok görenler utansın!
Kaldı ki, jakuzi Sayın Vaii'nin malı degil, devletin
konutuna alınmış...
Jakuzi
Jakuzi, devletimizin demirbaşı olmuş...
Yalova'daki jakuzi, bugün Sayın Özgöl'e yann bir
başka devlet büyüğüne hizmet verecek.
Jakuzisiz hizmet, devletimize yakışmaz...
Jakuzi, her ne kadar dış mihraklı ise de milli ve ma-
nevi değerterimiz bakımından milletçe alıp benim-
sediğimiz bir şey.
Gidin deprem bölgesine bakın...
Sadece Yalova'da değil Gölcük'te, Izmit'te, Ada-
pazan'nda, Kaynaşlı'da, Düzce'de, Bolu'da konut-
lanna yerleşen depremzede vatandaşlann boşalttı-
ğı her çadırda, her prefabrike konutta bile bir jaku-
zi var.
Vatandaş aç kalabilir, açıkta kalabilir ama artık ja-
kuzisiz kalamaz...
Çağ değişti...
Yeni bir binyıla girdiğimiz söyleniyor...
Deprem bölgesindeki aileler, dişinden tırnağın-
dan arttırdığıyla çocuğuna da bir jakuzi alıyor.
Jakuzi, gündelik hayatımızın aynlmaz bir parçası
haline geldi.
Yoksa şarkılara konu oluruz:
"Onunjakuzisiyok!"
Yalova'da Sayın Vali Nihat Özgöl'ün devlet adına
aldığı ve devletin demirbaşına kaydettiği alt tarafı bir
jakuziyi çok görenlerin amaçları gün gibi ortada:
Huzur bozmak...
Akıllan sıra Sayın Vali'nin huzurunu bozacaklar, Sa-
yın Vali huzuru bozulunca jakuziyi kullanamayacak,
işe jakuzi ile başlayamayınca hizmet aksayacak,
sonra da belli mihraklar vatandaşa dönüp, "Bakın
Vali'ye, jakuzisiyle bile hizmet veremiyor" diyecek.
Yağmayok...
Biz bu memleketi hamamda bulmadık...
SESSİZ SEDASIZ (!) NURİKURTCEBE
Yüksek Yerilim Hattı
Erdinç UTKU
IMF bizi, bayram olduğu için mi öptü?
Adnan Hocacılar, kimlerle dans' etti!
Kamuoyunda "Adnan Hocacılar"
oJarak bilinen grubun başı Adnan Ok-
tar, bir süredir cezaevinde; yargılan-
mayı bekliyor. Kamuoyuna yansıyan
bilgilere göre "hoca"nın edindiği ser-
vet göz kamaştınyor, grubun seks iliş-
kileri akıl durduruyor...
Oktar'ın cezai ehliyeti bulunmadığı
için resmen başkanı olamadığı fakat
"fahri" olarak başkanlığını üstlendiği
Bilim Araştırma Vakfı da tam bu sıra-
da 10. yılını kutluyor! Vakıf, bir albüm
hazırlamış; bilimsel toplantı, ödül tö-
reni, dergi yayını gibi etkinlikler adı
altında 10 yıl boyuca "hoca" ve "mü-
riflerinin kimlerle müşerref olduğunu
gururla açıklıyorlar:
Süleyman Demirel, emekli orgene-
ral Necdet Öztorun, Cemal Kutay,
Atilla Dorsay, Sami Kohen, Prof.
Dr. Toktamış Ateş, Prof. Dr.
Cahit Tanyol, Prof. Dr. Sina
Akşin,Prof. Dr. Nurettin Tarak-
çıoğlu, Yaşar Topçu, Almanya
Büyükelçisi Ekkehard Eickhoff, Arna-
vutluk Büyükelçisi Nesip Kaci, Prof.
Dr. Nevzat Yalçıntaş, Prof. Dr. ömer
Aksu, Doç. Dr. Hasan Ünal, Mükerrem
Taşçıoğlu, Türkkaya Ataöv, emekli or-
general Sezai Orkunt, Vasfi Rıza Zo-
bu, Vahit Halefoğlu, Turgut Kazan,
Prof. Dr. Besim Üstünel, emekli ami-
ral Yılmaz Doğrusöz, Imren Aykut,
Atatürk'ün manevi kızı Ülkü, Prof. Dr.
Reşat Kaynar, Prof. Dr. Ottıan Aldıkaç-
tı, Şükran Güngör, Prof. Dr. Devrim Er-
bil, Prof. Dr. Ismet Giritli, Safıye Ayla,
Prof. Dr. Cevat Babuna...
Deprem, İstanbul ve
Osmanlı Betonarmesi
CELALETTİN ÇİFTÇİ
înşaat Yüksek Mühendisi
Istanbul'un depremle ilişki-
si belli, fakat Osmanlı betonar-
mesi de ne demek oluyor di-
ye sorulmaması mümkün de-
ğil. Bu tanımlama ellili ve alt-
mışlı yıllarda Istanbul'da ve
tabii Anadolu'nun birçok ye- •
rinde betonarmenin uygula-
nış biçimi ile güya dalga ge-
çen üstat (!) mühendislerin bu
uygulamaya taktığı bir addır.
Oysa Osmanlı betonarmesi
denen uygulama, bugün Is-
tanbulluların büyük birdepre-
me karşı belki de yüreklerine
su serpecek en önemnli fak-
tör oima özelliğini taşımakta-
dır. Nedenine geçmeden ön-
ce Osmanlı betonarmesini kı-
saca tanımak gerekir.
Tamamen ekonomikdüşün-
celer sonucu günün iddiasız
inşaatçılannca üretilen bu yön-
tem, her katta kolon yerlerini
boş bırakmak kaydı ile önce
bütün iç ve dış duvarların ki-
riş alt seviyelerine kadar örül-
mesi esasına dayanır. Bun-
dan sonra kolon boşlukları ve
kiriş gövdeleri iki yandan ah-
şap kanatlarla kapatılmakta,
daha sonra da döşeme kalıp-
larına geçilmektedir. Bu uy-
gulamadadökülen beton, ko-
lon yanlarında ve kiriş altlann-
da duvarla kaynaştığı için iş-
lemin klasik karkas tanımının
dışında kaldığı öne sürülerek
"ne deve ne kuş" diye alay
konusu yapılmıştır. Bugün
Anadolu köylerinde dezaman
zaman görmekte olduğumuz
bu masum uygulama ile dal-
ga geçenler var olduğunu öne
sürdükleri yaşamsal sakınca-
ların neler olduğunu hiçbir za-
man bilimsellikçizgisindeaçık-
layamamışlardır. Oysa hazret-
lerin kullandıkları agregalar
tuzlu deniz kumu, betonları
da nohut çorbası gibi olmasay-
dı ve biraz da mühendislik ile-
ri görüşlülüğü göstererek ya-
pılannda betonarme perdele-
re yer verebilmiş olsalardı Is-
tanbullular herhalde bugün
böylesine bir deprem histeri-
sine kapılmamış olurlardı.
Osmanlı betonarmesi adı
takılan ve bugünlerde önem-
senmesi gereken bu yönte-
min önemsenme nedenine ge-
lince: Kalıp kerestesi kullanı-
mında bir ölçüde ısrafı da ön-
leyen söz konusu uygulama-
nın sonucunda kolon ve kiriş-
lerle kaynaşan duvarların, bu
bütünleşmenin doğal sonucu
olarak -parçalanma pahası-
na da olsa- deprem sırasında
etkin biçimde "deprem perde-
si" roiü üstlendiği artık iyi bi-
linmektedir. Bugün Istanbul'un
en pahalı binalannın bile pek
çoğunda -özellikle 1975 ön-
cesi- deprem perdesi bulun-
madığı göz önüne alındığında
bir zamanlar yaygın biçimde
uygulanan Osmanlı betonar-
mesinin nasıl can simidi yeri-
negeçtiğini anlamak kolayla-
şır. Bu nedenle sonradan kat
çıkılmamış, betonarmesi de
oldukça "hallice" sayılabile-
cek ve temellerinde önemli
kuraldışılığın bulunmadığı ay-
rıca da zemin katlannda işye-
ri amacı ile bölme duvarları
kaldırılmamış olan binalarda
oturanlann daha rahat uyu-
maları önerilir. Son cümlenin
sergilediği bir başka anlam da
zemin (veya bodrum) katında
işyeri açma amacı ile duvar-
lann kaldınlmış olduğu bina-
larda oturanlann karşı karşıya
bulunduklan depremriski(yu-
muşak kat olayı) nedeni ile ko-
nunun üzerine gitmeleri ve ge-
rekli desteklemelerin yapılma-
sını isteme haklannın bulun-
duğudur.
Binasının Osmanlı betonar-
mesi tarzında yapılıp yapılma-
dığını öğrenmek isteyenlerin
önce binadaki tüm duvarlar-
da kolon ve kirişlerle temas
çizgisi boyunca düzgün ve
sürekli çatlaklann bulunup bu-
lunmadığını dikkatlice incele-
meleri gerekir. Eğer bu çizgi-
sel çatlaklardan (az bile olsa)
varsa binanın yapısı bu tanı-
ma uymaz. Çünkü yukarıda-
ki paragrafta açıklandığı gibi
uygulamanın doğasına ters
düşer. Bundan sonrasında ise
değişik birkaç yerde koton-
duvar ve kiriş-duvar birleşim
çizgisi üzerinde sıvanın kınla-
rak gözle inceleme yapılması
ve sonucun kesinleştirilmesi
gerekir.
Burada Osmanlı betonar-
mesinin duvarların önemini
öne çıkardığı görülmektedir.
Kurallara uygun yapımda du-
varlar betonarme karkas sis-
temin tamamlanmasından
sonra yapıldığından sadece
kendi ağırlığını taşımakta ol-
duğu gerekçesi ile çoğu kez
önemsenmez. Bu aymazlığın
bedeli ise deprem sırasında
ortayaçıkan "katilduvariar"dır.
Deprem kayıplanndaki rolleri
niteliksiz betonarmenin ya-
nında kaynayıp gitmekte ise de
1966 Varto depreminde görül-
düğü gibi çok çarpıcı örnek-
lerine her zaman rastlamak
mümkündür.
Varto depreminde yatılı böl-
ge okulunun kolon-kiriş siste-
minde önemli bir hasar olma-
masına karşın tüm bölme du-
varlannın -hem de panolar ha-
linde- devrilmesi sonucu ko-
nuk olarak uyumakta olan 64
hemşire adayı genç kızımızı
nasıl katlettiğini unutmak
mümkün değildir. Oysa bu du-
varların silis çamuru yerine ör-
neğin 0-2 mm dizilimli kum
kullanılarak örülmesi ve ko-
lon-kiriş temas yüzeylerine de
fazladan özen gösterilerek (ka-
ma ve özel harçlarla) pekiştir-
me yapılması halinde nasıl
"katil duvar" olmaktan çıkıp
da can ve mal kurtaran duru-
muna geldiği çarpıcı bir ger-
çektir. Bu arada duvarlarda
zaman içinde görülen çatlak-
lann (özellikle 45 derece açı ya-
pan) teknik adamlara yönelik
özel ve önemli mesajlar oldu-
ğunu da vurgulamak gerekir.
ÇtZGİLİK KÂMtL MASARACl
' • _ • ' • '
HARBt SEMtH POROY
TARÎHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 11 Ocak
GhirlanJaio
1449-
1494
MICHELANGELO'NUN ÖĞRETMENİ
usm-
1494-'TE BaeÜN, İTALJAN &ESTAMI OOMSMroO GHKLAN-
DAK)(GİKLAHDAYÖ) 45 rAŞ/NDA ÖLOÜ. RÖNESANS'lN
FRESKÇOUVAR RES*AI)ALAMINOA EN mhinjMş s
LARINDAHfrl.&HISU-AKIOAIO, UİÇ •mĞUBOYA
AMMIf, TEMP£R/f>!
)3OYAYl r£ĞLeMİft
PA KURPUSU ATBcyeoe A4/CUBLANG£LO PA
SİNE ASİS7AAJLIK STMffTf. EN Oİ&ZATE D£Ğ£R YA-
PIT1, SlST/NE CHAPEL '"İKI KUZEY Ddl/4/S/NDA 8UUI-
UAN "llM HAVAgİYE CAĞRt* REStoİDİRGHtBLANpAIO,
SISTIUE CHAPEL'&e, SOTtCEUJ, PERUGINO VE CO-
SIMO &OSELLI İLE BlgLİKTE Ç A U ^ Ç Q )
OAHA ÇOK, ETHİSİMDE K4LD& MASACC
Z(NA YAKIU GES/MLEG X4P*1fŞ77.
C*")Ten>pent, +oz boya/ar/n yun\uHa akıyfa kançHfı-
larak. kutla/ufivıasfdır. yaanda bir kopya 96nilûyor.
İLAN
T.C.
ANKARA 7. AŞLİYE HUKUK
HÂKİMLİĞİ'NDEN
DosyaNo: 1999/452
Davacı Büyükşehir Belediye Başkanlığı vekili tara-
findan davalı Medine Tuncal aleyhine açılan tescil da-
vasının mahkememizde yapılan yargılamalan sırasında
verilen ara karan gereğince:
Ivedik köyü, Yenimahalle/Ankara adresinde ikamet
ettiği bildirilen Medine Tuncal'a gönderilen duruşma
günJü tebligatuı bila ikmal iade edildiği, tüm aramala-
ra rağmen adresinin temin edilemediği anlaşılmakla,
ilanen tebligat yapılmasına karar verilmiş olup, karar
gereği, davalı Medine Tuncal'ın duruşma günü olan
09.02.2000 günü saat 09.45'teki duruşmaya gelmediği
veya kendisini bir vekil ile temsil ettirmediği takdirde,
tahkikatın yokluğunda devam edeceği ilanen tebliğ olu-
nuı. Basın: 875
tLAN
ANKARA 22. ASLİYE HUKUK
HÂKİMLİĞİ'NDEN
1999/481
Davacı Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı ta-
rafından davalı Sırma Demirağ aleyhine açılan tescil
davasında;
Davalı Sırma Demirağ adına çıkartılan tebligatın bi-
la iade edildiği, yapılan Emniyet araştırmasında dava-
lının adresinin tespit edilemediğınden davahya dava di-
lekçesinin ilanen tebliğine karar verilmiştir.
Duruşma günü olan 16.2.2000 günü saat 10.35'teda-
valırun bızzat duruşmada hazır bulunması veya kendi-
sini bir vekille temsil ettirmesi, aksi takdirde duruşma-
ya yokluğunda devam edileceği, dava dilekçesi yerine
kaim olmak üzere davahya ilanen tebliğ olunur.
Basın: 876
ANKARA 9. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN
DosyaNo: 1999/7363
Alacaklı: Kredi Garanti Fonu îşl. ve Arş. A.Ş. vek. Av. Ertan Sütçü.
Borçlu: Kimon Filidis, Çanakkale Cad. No: 63/A Pınarbaşı/lzmir.
Borç miktan: 7.625.226.500 TL.
Müstenidatı: Garanti Kefalet Taahhütnamesi.
Yukanda yazıh borçlunun adresi meçhul kaldığından işbu ödeme ic-
ra emrinin tebliği tarihinden itibaren borç ve takıp masraflannı 7 gün
içinde ödemeniz, borcun tamamına veya bir kısmına veya alacakhnm
tâkibat icrası hakkına dair bir itirazınız varsa, senet altındaki imza size
ait değilse yine bu 7 gün içinde aynca ve açıkça bildinneniz, aksi hal-
de icra takibinde bu senedin sizden sadır ohrıuş sayılacağını. imzayı ret
ettiğiniz takdirde merci önünde yapüacak duruşmada hazır bulunma-
nız, buna uymazsanız vaki itirazınızın muvakkaten kaldınlacağını, se-
net veya borca itirazmızı yazılı veya sözlü olarak icra dairesine 7 gün
içinde bildirmediğiniz takdirde aynı müddet içinde ÜK'nin 74. madde-
si gereğince mal beyanında bulunmaz veya hakikate aykın beyanda bu-
lunursanız hapisle cezalanduılacağınız, borç ödenmez veya itiraz etti-
ğiniz takdirde itirazla birlikte tebliğ giderlerini ödemeniz, aksi itiraz et-
miş sayıhnayacağınız kanuni 7 günlük müddetle 15 gün ilave ile 22 gün
içerisinde yukanda yazılı hususlann yerine getirilmesine dair ihtan
ödeme emri yerine kaim olmak üzere ilanen tebliğ ohınur.
Basın: 879
ANKARA 10. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN
1999/465
Davacı Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı vekili taraündan da-
valı Aysel Atalay aleyhine açılan kamulaştırma davasının mahkeme-
mizde yapılan duruşmasında venlen ara karan gereğince,
Davalı Aysel Atalay'ın Ivedik Köyü/Yenimahalle/Ankara adresine çı-
kartılan tebligatın yapılamadığı ve yaptınlan Emniyet araştırmalannda
ise adresinin tespit edilemediği Emniyet yazılanndan anlaşılmış olup
bu dava dilekçesinin HUMK'nin 213. maddesi gereğince ilanen tebli-
ğine karar verilmiştrr.
Duruşma 15.2.2000 günü saat 10.20'ye bırakılmış olup duruşmaya
gelmediğiniz veya kendinizi temsil eden bir vekil bulmadığınız, ibraz
etmek istediğiniz belge ve deliHerinizi duruşma gününe kadar ibraz et-
mediğiniz takdirde yokluğunuzda karar verilecektir.
Işbu ilanın davalı Aysel Atalay'a dava dilekçesi yerine kaim olmak
üzere ilanen tebliğ olunur. 22.12.1999. Basın: 877
GÖRÜŞ
SONMEZ TARGAN
Enerjiye Egemen
Olmak...
Insanlıktarihi, bir bakıma üretim araçlannın ge-
lişmesinin tarihi olarak da bilinir. Insanı kendi tü-
rünün dışındaki canlılardan ayıran temel özel-
liklerin başında, sadece kendisinin üretim aleti
yapma yeteneğinin bulunması ve yine bu yete-
neği ile doğayı biçimlendirmesi gelir.
Insanlık doğayı biçimlendirirken ve üretimi
kendisi için en verimli bir duruma getirirken sü-
rekli yeni arayışların ve buluşların kulvarında
koşmuştur. Bu tarihsel koşuda, özellikle enerji
teknikleri kullanmasını becerebildiği ya da do-
ğada hazır bulduğu enerji kaynaklannı başkaener-
ji biçimlerine dönüştürmeyi başarabildiği oran-
da da ilerleyebilmiştir.
Enerji yaşamın kaynağıdır. llerlemenin itici gü-
cü ise yeni enerji kaynaklarının bulunup insan
yaşamına kazandırılmasıdır. Ama her enerji kay-
nağının da bir ömrü olduğu ya da zamanla ge-
reksinmelere yanrt veremez duruma geleceği
unutulmamalıdır. örneğin bugün en başta ge-
len fosil yakacaklann toplam rezervlerinin otuz
yıllık bir ömrü kaldığı söylenmektedir. Bu yazgı-
ya çok uzun ömürlü ve yüksek gizli birikime sa-
hip olduğu bilinen nükleer enerji de dahildir.
Insanlık geçen yüzyılın başına değin, tarihi
boyunca kendi gezegeninin enerji kaynaklannı
kullanmakla yetinmiştir. Ama 20. yüzyılın ikincl
yarısından sonra insanlık, tarihinde ilk kez ge-
zegeninin dışına taşmayı başarmış, yörünge-
sinde döndügü güneş dizgesinin enerjisini kul-
lanır duruma gelmiştir. Başka bir anlatımla bu
büyük gelişme, insanlığın uzayın derinliklerine
yönelmesinin de yolunu açmıştır. Hatta bu ge-
lişme, yakın bir gelecekte insanlığı, bağlı bulun-
duğu galaksinin enerjisini kullanabilir bir konu-
ma yükselteceğinin ilk işaretlerini vermektedir.
Artık öyle görünüyor ki, ilk adımımızı attığımız
bu yeni yüzyılda, bir bütün olarak insanlığın,
özel olarak yeryüzü uygarlıklannın gelişmesinin
ve ilerlemesinin yolu, yeni enerji kaynaklannaege-
men olmak ve bu teknikleri ustalıkla kullanmak-
tan geçecektir. Aslında yeni dünya düzeni de ge-
zegenimizin enerji kaynaklanna sahip olmak ve
yeni enerji teknikleri geliştirmek savaşımı üze-
rine oturmaktadır.
Eskiden az gelişmiş ya da gelişmekte olan ül-
kelerin doğal kaynaklannı sömürerek, sanayi
ürünlerini bu pazarlarda satarak beslenen em-
peryalizm, artık politikalarını enerji üzerindeyo-
ğunlaştırmış bulunmaktadır. örneğin son bir-
kaç yıldırTürkiye'nin gündeminden hiç düşme-
yen özelleştirme girişimleri vetahkim yasalan gi-
bi uyum düzenlemelerinde kıyametin hep ener-
ji kesiminde kopması ve uluslararası dev finans
kuruluşlannın gözlerini hep bu alana dikmiş ol-
mastfrtçdikkatirıtZTçekmiyormu?-•• ' - -""-»^
Türkiye yeni yüzyılda alnı açık, başı dik yürö-
mek istiyorsa öncelikle enerji konusunda ken-
dine ciddi bir politika çizmek zorundadır. Nük-
leer enerji de dahil, bütün enerji kullanım ola-
naklarını çok iyi degertendirip kendini ona göre
hazırlayıp bu yanşta geri kalmamalıdır. Her ener-
ji türünün kendine özgü yararlı ve zarariı yönle-
ri vardır şüphesiz. Ama bir konuyu araştırıp de-
ğerlendirirken salt olumsuz yanlanna takılıp ka-
lınmamalıdır. Çünkü bir teknolojinin toplumaza-
rar veren kullanımma karşı savaşım vermek, an-
cak o teknolojiye sahip olmak ve bu teknotoji-
yi bilmekle olasıdır.
2000'ii yıllarda dünyanın geleceği enerji ala-
nında yoğunlaşacaksa, ki gelişmeler bunu gös-
teriyor, bu konularda son derece ciddi hazıhık-
larımızın olması gerekmektedir.
İnsanlığın tarihsel serüveninde en yoğun iliş-
ki enerjiyle olmuştur. Bu ilişki gelecekte de hiç-
bir zaman kopmayacaktır. Kopmak şöyle dur-
sun, yaşadığımız yüzyılın dünyadaki efendileri,
geçmişte olduğu gibi yine enerjinin egemenle-
ri olacaktır.
B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN
SOLDAN SAĞA:
1/Cinsbirya-
nş atının soy
kütüğü. 2/
Başlıca, temel
niteliğinde
olan... Bir
kimsenindav-
ranışlanna te-
mel olan ah-
lakilkelerinin
tümü. 3/ Insa-
nın bedensel
ve ruhsal den-
gesini bozan her tür-
lü etkene verilen ad...
Üstün bir yetkinin gü-
cünü simgeleyen deg- 3
nek. 4/ Engel... Bir 4
gıda maddesi. 5/ Sat- 5
rançta bir taş... Ni-
şastayı parçalayarak
şekere çeviren bir en-
zim. 6/ Güney Ame-
rika'da yaşayan bir
tukan tûrü. II Hayvan yemi olarak yetişririlen bir
bitki... Doku teli. 8/ Bir deniz teknesinin devrile-
rek ters dönmesi. 9/ Harman yerindeki tahılın taş
ve toprakla kanşık kalıntısı... Akıl.
YUKARTOAN AŞAĞIYA:
1/ Hıristiyanlıkta tsa'nın dirilişini anmak ûzere her
yıl ilkbaharda kutlanan yortu. 2/ Güzeli en üstün
ve en yüce değer sayan kişi... Muğla'nın bir ilçe-
si... 3/ Bir nişan tahtasına küçük okların fırlatılma-
sıyla oynanan oyun... Hayvanlann kışlık yemi. 4/
Bir bağlaç... Tekerlekli kara taşıtı. 5/ Taşıtlara yo-
lun açık ya da kapalı olduğunu göstermek üzere renk-
li levhalar ya da ışıklarla işaret veren dikme. 6/ Bir
nota... Istem dışı yapılan hareket... Radyum elemen-
tinin simgesi. 7/ Verme, ödeme... Çocuğun eğitim
ve öğretimiyle ilgili erkek bakıcı. 8/ Izmaritgiller-
den bir balık. 9/ Yapma, etme... Yerden sıçrayan ça-
mur.