Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
11 OCAK 2000 SALI CUMHURİYET SAYFA
J. LJ I \ kultur(a cumhuriyet.com.tr 15
'Ishak'ı yirmi yaşlanndayken yazmıştı, 'büyük kente yeni gelmiş bir taşralıydı' o sırada
'Çark dönertemamlarşiirimizi'Yeniden giriyorum yazıya. Ülkeme,
çocukluğumun kentine döner gibiyim.
Kâğıtlann ak denizine, esinlerle ûrpe-
ren çayınna harflerin, anlamın derin va-
dilerine, kitaplann kalabalık sokakla-
nna... Doyulmaz bir rahatlık, güven.
Kendi dilimi konuşuyorumçünkü. Kü-
çûk bir kaygı yok değil. Müsrif oğlu-
na nasıl karşılayacak yazılann piri?
Bilenmiş bir bilinçle birlikte. Ço-
cuklugumun sokaklan, bahçeleri hemen
hemen aynı. Ama boyutlanna bakıyo-
rum, çok değişmiş. Şu küçük alan ba-
na uçsuz bucaksız gelirdi. Şu iki adım-
hk semt ne kadar uzak. Nasıl da güzel-
di şu kız. Şu avlu ne kadar derindi. Ge-
leceğin düşleri bile sığardı içine.
Şimdi biliyorum: yeryûzü iyice de-
ğişiyor; kan, duman ve alın teriyle. Ni-
cedîr kapımızı zorlayan rüzgânn bıça-
gı eski kentlerin ûstündeki sisi sıyı-
nnca, orada da görüyorum: her şey
bildiğim gibi değil. Başka tohumlar
vardı orada. O zamanlar ne ekip biç-
tiklerini iyi bilmediğim çiftçiler. Yok-
sa nasıl açıklayabilirim dimdik kale
duvarlanna dişlerini geçirmiş ağaçla-
n?
Ishak'ı yirmi yaşlanndayken yaz-
dun. Büyük kente yeni gelmiş birtaş-
ralıydım o sırada. Bere'den ve kaşe
kurnaşlardan hoşlarur, Faulkner'ı Fran-
sızcadan, Hafiz'ı Farsçadan sökmeye
çalışır, Goldberg çeşitlemelerini se-
verdim. Ama Kadırga Yurdu'nun 'Si-
birya Koğuşu'nda, Fatih'te Arabm kah-
vesinde gürültülü ve soğukta yazdı-
gım öyküler hep çocuklugumun ken-
tiyle ilgiliydi: Antep.
öylesine uzaktır ki Anadolu kimi
aydınlanmıza, onlara bir Avnıpa tadı
verir. Yakın olmadıklan gerçeği de-
ğiştirilmiş sanırlar. Ishak'ı on yedi yıl
önce çok erken, on yedi yıl sonra çok
geç yargılayan kimileri, Alaybeyi'nin
udcusunu Kafka'nın Prag'ından, Ho-
rozlar'ınbüyükannesini Mansfîeld'in
Yeni Zelanda'sından, Hacıköprü'nün
çiftçisini Camus'nün Oran'ından ge-
tırilmış sandılar. Ne kadar kötü oku-
yorlar Yunus'u, Orhan Kemal'i, Ya-
şar'ı...
'Ishak', bir Anadolu kenrindeki ger-
çeklerin ne yorumudur ne de sorunla-
nnın çözümü. Küçük, alçakgönüllü
kesitlerdir bu öyküler. O kenti tanıma-
yaçahştım yıllarönce. Mevsimlerine,
yapı taşlannın çeşitlerine, toprağının
kokusuna ve tüm sokaklanna, insan-
lanna, çocuklanna dikkat ettim. Avcl-;
'iitim iyisi uçan vunır. İyi öykücü, akıp
giden zamanın ritmine onu durdurma-
dan kalemini uydurandır. Bir süre bir-
likte döner o çarkla. Ve bir ölü nokta-
• Beşyıl
önce
yitirdiğimiz
Onat
Kutlar'ın
'îshak' ile
'Unutulmuş
Kent ve Çeviri
Şiirleri'
YKY'dan
yeniden
yayımlandı.
Onat
Kutlar'ın
'îshak'ın
ikinci kez
yayımlanması
üzerine 17 yıl
sonra yazdığı
yazıyı
sunuyoruz.
yı geçince bırakır. öyle gördük usta-
lanmızdan. Adımız da Hıdır.
Antep'te o yıllarda çarşılar uzun, be-
destenler karanhktı. Kıyılannda ken-
tin, geniş ve gölgeli kalker göçükleri
vardı. Terziler Marx okurken ellerine
iğne batırır, otuz yaşında lise kasketli
milliyetçi öğrenciler Mareşal'in ölüm
yıldönümlerinde pavyon basmaya gi-
derlerdi. Ayaklanan Halk Partililer de-
lişmen Kürk KamiFin bastonuyla işa-
ret ettiği ilk hedeflerine ulaşır ve Be-
lediye Alanı'nın ortasına bayrak di-
kerken, yazı köylerinin kadife yakalı
smokinleri altına beyaz Amerikan don
giymiş yoksul köylüleri Islahiye'ye
toprak dagıtımına koşarlardı. Ve bütün
bunlar olurken ak havara keymıh du-
varlann ardında, kuytu bahçelerde, acı-
lann suyunu bir evden öbürüne taşıyan
akar havuzlara bakarak kadınlar ve ço-
cuklarbeklerlerdi. Bizler, o akşam ge-
lince gaz lambası ışığında ayaklannı
tandıra sokarak Antarktika haritası çi-
zen çocuklar, gündüzleri arka sıralar-
da Kan Kalesi ve Pardayyanlar okur-
duk.
Ve hoşnut değildik o karanlıktan.
Kaçıp kurtulmak isterdik. Nemli çu-
kurlarda çürüyüp kıla ve yüne kesen
çulhalara, kapalı kemerlerin altından
eşek sürüleriyle geçen tozlu, yorgun taş
yontuculanna, cami avlulanna yığılmış
;. kur\ı ve küflü peksimetj|en askçr}erte
birlikte suya batınp kemiren kör hasır-
cılara bakar, isyan ederdik. Ishak'ta
bu utangaç ve bilinçsiz başkaldınştan
izler bulacaksınız.
1962 yılında, Paris'te bir pazar gü-
nü yaktım 'Kül'ü. Güneşli, aydmlık
bir bahar öğlesiydi. Günlerdir basınç-
lı sularla yıkayıp ağartıyorlardı bütün
kenti. Paris'in isli duvarlan şimdi bem-
beyaz. Birden arduvaz çatılann üstün-
den gelen çan seslerini duydum. Ince-
li kalınlı sayısız çınlamayla dolu bir bu-
lut geçiyordu kentin gökyüzünden.
Paskalya. Düşünüyordum. fki yıl geç-
mişti bizim 'Beyaz Devrim'den bu ya-
na. Birkaç çift bot ve çizme, öğrenci-
lerin açtığı Beyazıt kapısından üniver-
siteye girmiş, bakırcılar kapısından çı-
kıp Kapalıçarşı yoluyla şöyle bir Ba-
bıâli'ye uğrayarak Beyaz Zambaklar
Ülkesi'ne dogru uzaklaşmıştı. Ama
hiç olmazsa halk öğrenmişti: Celal Ba-
yarpadişahdeğildirve'birkedibirkra-
la bakabilir', hatta tırmalayabilir yü-
zünü.
Kimin için yazıyorduk? Sait'in de-
diği gibi bir sınıfin en arka sıralann-
dan birinde gizlice şiirler okuyan öğ-
renci için mi? Artık o öğrenciler Ma-
righella ve Leninokuyorlardı. tşçiler-
se nereden kitap alsınlar!... Okurla or-
tak bir dilimiz neredeyse yoktu. Kav-
gasına katıldığımız insanlara ulaşamı-
yorduk! Ne yapmalı? Çanlann klavse-
nine uzak ve derin davul sesleri kanş-
tı. Gizli Ordu Teşkilatı plastik bomba-
lar atıyordu. Yazdıklanm şimdilik ya-
yır/4anrnav.acak, Şir süre denemeli-
yim. 'Kül'ün yanık müsveddelerini ar-
duvaz çatılara savurdum.
Denedik. On beş yıl deneme olmaz
elbette. Tann, Beckett'in terzisinin dik-
* * ' • " • •
Oııat Kııtbı^H
SİNT.MA B l M
SKM.IKHRM
( Tl.ll KtlUA!
YKTKR Ki
KARARMASIN
m ^«
^^^(pDnat Kıılktr
_ü l ^ BAİLAR
•felSYANCHMK
r^
tiği pantolondan gene de iyi olan dün-
yayı altı günde yarartı. Ben başka iş-
lerle uğraştım da ondan. Hepimiz aşk-
lar, dostluklar, yiğitlikler, kavgalarta-
nıdık. Korkaklığı, yalanı, ihanetin iki-
yüzlü bıçağmı, bencilliği detanıyoruz
şimdi.
Yazar artık bu bunalımı atlattı mı?
Gerçek bir diyalog mudur kurduğu,
halkla? "Granada'da her akşam bir
çocuk ölünce, suyun yerleşip dostlarry-
Iak(>nuşruğu"dılı mı konuşuyor? Bun-
lan kestiremiyorum. Ama ben, ne ken-
di kitaplığımda bile kalmamış olan Is-
hak" ı yeniden bastırmayı düşündüm, ne
de arada yazdıklanmı yayımlamayı.
Antep'te Fırka Bahçesi'nde, hatmi-
lerin arasındaki bir masada birlikte
oturduğumuz Ülkü Tamer istemesey-
di gene de kolay kolay razı olmazdım.
Orada, ailelere aynlmış bölümün kar-
şısında, karpuz kabuğu gibi sıralanıp
dondurma yiyen genç kızlara bakarak
bıyıklannı buran bekârlann yanında
bir masaya çöreklenir, edebiyat konu-
şur. her ay bir kutu baklava gönderdi-
ği için kötü bir Antepli şairin şiirleri-
ni basan Ankaralı yaymcıya kızardık.
Razı olmazdım, ama beğenmedi-
ğimden değil. Şimdi Ishak gibi yazmı-
yorum. Ilk gençlik yıllannın hatırala-
nnı çok iyi görüyorum. Ama o yıllar
ne kadar gerçekse, Ishak'ta anlatılan-
lar da o kadar gerçektır. Beğenmedi-
ğimden değil, kitaplann da insanlar
gibi tek başlanna değerlendirilemeye-
ceklerine inandığımdan. Ishak, şim-
dilerde yazdıklanmdan sonra yayım-
lansın isterdim. Gene de bugünün işi-
ni yanna bırakmamaktan yana olan
sevdiklerim haklıdırlar.
Kimi dostlar, tıpkı yedek subaylık-
tan edindiğim teğmen rütbesi gibi, ya-
zarlık sıfatını bende bıraktılar. Sık sık
hatırlattılar da bana. Sağ olsunlar. Or-
duyla birlikte, Kore, 12 Mart, Kıbns
türünden savaşlann hiçbirine katılma-
dığım halde bu rütbe, sanınm kendi-
liğinden şimdi yüzbaşı, binbaşı falan
olmuştur. Ama ben, izin verirlerse, ya-
zarlığa, eskiden olduğu gibi gene ne-
ferolarakbaşlamayı 'tercihedeceğiın'...
(Kasım 1976)(Bu önsöz, îshak'ın
197 7 yılında yapılan ikinci basımı için
yazümıştır.)
Sunu
Kmk
öfkelibirür
• Onat Kutlar'ın şiiri,
içdünyasınm ve duyarhlık
cephesinin ışığını olanca
gücüyle yansıtıyor.
Simsiyah bir denizin
ortasında, tekin olmayan
bir adanın üzerinde deniz
feneri: Durmadan yanıp
sönüyor.
ENİSBATLFR
Onat Kutlar'ı. Türk okuru, çok
genç bir yazarda görmeye alışmadı-
ğı olgunlukta birilkyapıtla, Ishak'a
topladıgı benzersiz öykülerle tanımış-
tı. Lirik ama sert sanki narin bir ka-
dın elinin tuttuğu, içinden kan dam-
layan bir hançer. Gerçekle düşsel,
düşlemsel arası uçan bir denge, "ab-
s&tPün kıyılanna sokubnaktan kork-
mayan bir durumlar silsilesi, en çok
da kusursuz atmosferiyle herkesi bü-
yülemişti yazar Birefsane-kitap ola-
rak çöktü yazı ortamımıza Ishak.
Onat Kutlar'ın omuzlanna da.
Böylesine güçlü, etkileyici bir baş-
langıç, genç bir yazar için nasıl kam-
bur olmasın. oldu: Bir ikinci kitabı,
"Kfil'>
ün elyazmalannı yaktt ve kül-
lerini Paris'in gri çatılanna savurdu.
Bir süre, artık, kalemden uzakta, ka-
meranın yakınlannda düş kuracak-
tt.
Gerçekten de, yedinci sanata öl-
çflsüz bir sevdayla aktı Onat Kutlar.
Yıllar yıllan kovaladı, üst üste bir-
kaç kuşağı besleyen Sinematek se-
rüveninin mühendisi büyük birmis-
yoner gibi çalıştı. Yeni Sinema der-
gisinin ebesi oldu. Senaryo çalışma-
lanna gömüldü, platolarda bir ha-
yalet, görüldü.
Neden sonra, ilk şiir kitabıyla yu-
vaya döndüğünde yazı mirasını har
vurup harman savurmadıği anlaşıl-
dı: Taze, iyicene incelmiş bir şiirsel
üslup, bütünlük kaygısını elden bı-
rakmayan bir çatı kurma anlayışı-
kınk. öfkeli bir lir.-
Kutlar'ın dramatik, erken, isyan
uyandıran ölümünün bir kavşağa
denk geldiğini bilen bir avuç insan-
dan biri sayılınm: \feniden yazma
uğraşını ana eksenine alma karannı
vereli çok olmamıştı. O öykülerin,
denemelerin, bu şiirlerin ardı arka-
sı gelecekti. Hem de çeyrek yüzyı-
lın beklettiği, damıttığı, billurlaştır-
dığı harflerle, kelimelerle. Hoyrat
tesadüf.
Gene de, Onat Kutlar'ın şiiri, iç
dünyasının ve duyariık cephesinin ışı-
ğını olanca gücüyle yansıtıyor bu
toplamda. Şiirsel mimarisinin ana-
hatlan, yol kesintiye uğramasa, han-
gi el değmemiş beldelere sefer dü-
zenleyeceğinin işaretlerini taşıyor.
Simsiyah denizin ortasında, tekin
olmayan bir adanın üzerinde deniz
feneri: Durmadan yanıp sönüyor.
Ingiliz Kraliyet Balesi'nin başdansçısı Irek Mukhamedov, bir TV dizisinde ve iki filmde rol alacak
'Balede söyleyebüeceklerimi söyledimJ
• Irek Mukhamedov,
"Aslında Rus ruleti
oynuyorum. Dans etmek,
yönetmek ve oyunculuk
arasında bir seçim yapmam
gerekiyor. Oyunculuğu
seçerim. Filmlerde oynamak
istiyorum. Balede
söyleyeceklerimi söyledim.
Şimdi yeni bir alanda bir
şeyler söylemeliyim" diyor.
Kültür Servisi - Kraliyet Balesi'nin
(Royal Ballet) gösten teknığiyle ünlü
başdansçısı Irek Mukhamedov, ilk
oyunculuk çıkışını yapıyor. Köklü ve
saygın bir kurum olan Kraliyet
Balesi'nde daha önce 'Vakntino'da
Nureyev, 'Dönüm Noktası'nda (The
Turning Point) Baryshnikov,
'Tanık'ta (VV'itness) Alesander
Gudonov dans etmişlerdi.
Mukhamedov'un yeteneği, Bolşoy
Balesi'nin yönetmeni Yuri
Grigorovich tarafından keşfedildi ve
eğitildi. Rus balet, 21 yaşında Bolşoy
Balesi'nin bir numaralı erkek
dansçısıyken, 10 yıl sonra 1991'de
Ingiltere'ye, Kraliyet Balesi'ne aynı
görevi yapmak için geçti.
Pek çok ödül ve madalya sahibi olan
Mukhamedov 39 yaşında, fakat dans
etmeyi sürdürüyor; kendi dans
kumpanyasıyla yaptığı gösterilerle
salonlan dolduran ve eleştirmenlerin
övgülerini toplayan ünlü balet,
Kraliyet Opera Evi'nin (Royal Opera
House) açılış töreninde, tek kişilik
etkileyici bir gösteri gerçekleştirdi.
Bu parlak kariyerden sonra
tngiltere'de Noel arifesinde
televizyonda yayımlanacak 'The Bfll
Christmas Special' adlı polisiye bir
dizide rol almaya karar veren
Mukhamedov, Sergei adlı komik bir
karakteri canlandmyor. Dizide
oynaması için ünlü baleti öneren
oyuncu kadrosundan sorumlu Irene
Cotton, Irek Mukhamedov'un diğer
dansçılardan farklı bir biçimde
balede üstlendiği rollere
fantastik rol
yeteneğini kattığını, özellikle
kadınlan etkileyen hassas ve zarif
niteligiyle insanlann ilgisini canlı
tuttuğunu, aynı zamanda Gerard
Depardieu'nun çizdiği olgun adam
profiline paralel bir çizgisi olduğunu
kaydediyor.
Balede onu izleyenlerin bildiği
üzere Mukhamedov'da, dizideki
rolünde de kullanmaktan
çekinmediği komik dehanın
dokunuşu var. Bunun Rus
mizah duygusundan
kaynaklandığını belirten
Mukhamedov, aksanlı
Ingilizcesinin rolü için
sorun yaratmadığını,
aksine rolüne renk
kattığını
belirtiyor.
Dünyanm en
iyi
dansçılanndan
biriyken
polisiye bir televizyon dizisinde rol
almak gibi bir yol izlemekten son
derece memnun. Dans kariyeri
boyunca rol yaptığından, oyunculuğa
geçişinin şaşırtıcı olmaması
gerektiğini ve hiç sıkılmadan
gecesini gündüzünü bu işe verdiğini
söyleyen Mukhamedov,
"Balede muzik dinlersiniz
ve bu dışa hareket olarak
gelir. Rol yaparken
tepkileriniz ve
özeüikk
gözleriniz
doğalolmah,
ama ben
daimadoğal
ohnaya
çahşınm,
görûndüğüm
roldede
tabii" diyor.
Derin ifadeli,
tutkulu
performanslanyla
zaten ünlü olan
Mukhamedov' un
çarpıcı dramatik
gerçekçiliğini, balede
birlikte dans ettiği
arkadaşlan da onaylıyor.
1990'da 'Kış Rüyalan' (Winter
Dreams) balesinin ilk provalannda
Kraliyet Balesi'nin ünlü balerini
Darce>' BusseL Mukhamedov'un
dansçılann normalde yapmadığı
biçimde gerçekten öperek kendisini
çok şaşırttığmı ve ondaki bu
tutkunun. cesaretini kırdığını
belirtiyor. Kraliyet Balesi'nde
televizyon stüdyolannda olduğundan
daha az gözüken Mukhamedov'un bu
durumu, başdansçı olması
bakımından düşundürücü, fakat
kendisi Kraliyet Balesi'nde yeterince
anlaşıldığını ve takdir edildiğini
düşünmüyor: "Tek bildikleri,
izle\icilerin diğer dansçılardan çok,
benim dans etmemi görmek için
geldikleri."
Hafif komedi rolleri için
kullanılmayı bekleyen bir
potansiyele sahip olan
Mukhamedov, iki yeni
filmde rol alacak. Ilk filmde, ada
yerlisi bir kadına âşık olan Rus
doktoru canlandıracak. ikinci film ise
1950'lerin Londrası'nda geçiyor.
Oyunculuğu ciddiye aldığını belirten
Mukhamedov. "Ben yeni şeyler
denemeyi seven birivim. Oyunculukta
şansımı denemek istiyorum. Rus
olmam bazı roller için kısıtlayıcı bir
etken, ama örneğin romantik roller
için mükemmel olabilir. Ben kendimi
gerçekten yıidız olarak görmüyorum.
bir gün James Bond'u oynarsam
buna inanacağun. Örneğin, Nureyev'i
herkes tanı>or, böyle bir ünü kim
istemez? Umanm, bu diziden sonra
balede oiduğumdan daha ünlü
olacağun" diyor. Mart ayında
Kraliyet Balesi'nde 'Manon'da dans
edecek olan Mukhamedov, kendi
dans topluluğunu da yönetmeye
devam edecek. Irek Mukhamedov,
eğer film kariyeri istediği yönde
ilerlerse dans etmeyi rahatlıkla
bırakabileceğini belirtiyor: "Aslında
Rus ruleti oynu>orum. Dans etmek,
yönetmek ve oyunculuk arasmda bir
seçim yapmam gerekiyor.
Oyunculuğu seçerim. Filmlerde
oynamak istiyorum. Balede
söyleyeceklerimi söyledim. Şimdi yeni
bir alanda bir şeyler sö\lemeliyim."
Polisiye bir dizide oynayan Irek Mukhamedov, oyunculuğu cidd^e atayor.
TupgutAtalay'ın
pesimsepgisi
• Kültür Servisi - Ressam
Turgut Atalay'ın yapıtlan 13
Ocak-2 Şubat günleri
arasmda istanbul'daDoku :*
Sanat Galerisi'nde .
sanatse\erlerin beğenisine
sunulacak. Bugüne kadar
2000'den fazla yapıt veren
sanatçının müzelerde, özel
koleksiyonlarda, Almariya,
Amerika, lsveç ve ttalya'da
yapıtlan bulunuyor. 1964'te
Akademi Sanat Ödülü'nü kazanan Atalay, gerçekçi
akımm (Yeniler Grubu) kuruculan arasmda yer alıyor.
Plastik araçlarla resim gelenegini sürdüren sanatçı,
belleğe, yüreğe ve düşünceye dayalı bir estetik arayışıyla
gerçekleştiriyor çalışmalannı. (246 24 96)
Cesare, ödûlünü 17 Ocak'ta alıyor
• Kültür Servisi-2. Uluslararası Nâzım Hıkmet Şiir
Ödülü, 17 Ocak akşamı AKM Büyük Salon'da düzenlenen
törenle sahibine verilecek. Aime Cesaire'e ödülünün
verileceği törene ilk ödül sahibi, Fransa'da yaşayan
Lübnanlı şair Adonis ile seçici kurul üyeleri de katılacak.
Geçen günlerde toplanan, John Berger (Ingiltere), Henrik
Nordbrandt (Danimarka), Titos Patrikios (Yunanistan),
Andrei Voznesenski (Rusya), Memet Fuat, Selahattin
Hilav ve Cevat Çapan'dan oluşan Uluslararası Seçiciler
Kurulu, Martinikli şair Aime Cesaire'ı ödüle değer
bulduğunu açıklamıştı. Cesaire'ın tanıtılacağı ödül
törenine Genco Erkal ve Jülide Kural şiirleriyle katılacak.
Nâzım'ın 'Tanya' adlı şiiri, Istanbul Devlet Opera ve
Balesi sanatçılan tarafından dansla yorumlanacak. Tören.
Yunan sanatçı Aliki Kayalıoğlu'nun resitali ile son
bulacak.
ADOB, Vıyana ve
Bratislava'ya gidiyop
I ANKARA (AA) - Ankara Devlet Opera ve Balesi
(ADOB). 'Mehter'den Alla Turca'ya başlıklı konseriyle 18
Ocak'ta Viyana'ya, 19 Ocak'ta da Slovenya'nın başkentı
Bratislava'ya konuk oluyor. Osmanlı Devleti'nin 700.
kuruluş yıldönümü dolayısıyla düzenlenen konserde,
Kültür Bakanlığı Tarihi Türk Musikisi Mehter Takımı ile
ADOB orkestrası, alaturka müziğin seçkin örneklerinin
yanı sıra bu müziğin esin kaynağı olduğu bestecilerin
yapıtlannı sunacak. Konserin birincı bölümünde,
mehterbaşı Şemsettin Akbulut'un yönetimindeki Mehter
Takımı tarihi Türk müziğinden örnekler sunacak. ikinci
bölümde, şef Hikmet Sûnşek'in yönetimindeki orkestra,
Haydn'ın 'Türk Suiti', Mozart'ın 'Saraydan Kız Kaçırma'
uvertürü ve 'Alla Turca' adlı yapıtı, Beethoven'in 'Türk
Marşı', Bülent Tarcan'm '3. Suiti' ve Lanner'ın
'Osmanlılar Valsi'ni seslendirecek. Bu bölümde ADOB
sanatçılan tenor Ömer Yılmaz ile soprano Feryal
Türkoğlu da sahne alacak.
BeştirmCT beğenmedi, izleyici sevıfi
• Kulrür Servisi - ABD'li sinema v e televizyon
izleyicileri ile müzikseverlerin en sevdikleri şarkılan ve
yapımlan belirlemek üzere gerçekleştirilen 'People's
Choice Awards'ın (Halkın Seçimi ödülü) sonuçlan belli
oldu. Geçen yaz gösterilen Adam Sandler'ın 'Süper Baba'
(Big Daddy) adlı filmi, eleştirmenlerden olumsuz tepkiler
almış olmasına karşın izleyicinin seçiminde ilk sıraya
oturdu. Doğaüstü bir korku filmi olan 'Altıncı His' (The
Sixth Sense) de 'Süper Baba'yla birlikte birinciligi
paylaştı. Adam Sandler yılın en iyi komik oyuncusu
seçilirken, Bruce Willis de en sevilen aktör ödülünü aldı.
Müzik dalında ise, geçen yıl 'Livin La Vida Loca' adh
şarkısıyla müzik listelerinin tepesinden inmeyen Ricky
Martın en sevilen erkek müzisyen, country müzik şarkıcısı
Shania Twain en iyi kadın yorumcu, Backstreet Boys da
en sevilen müzik grubu seçildi.
Arkadaş Z. Özger Şor Yarışması
• Kültür Servisi- Geçen yıl Kuvvet Yurdakul'un
kazandığı Arkadaş Z. Özger Şiir Ödülü'nün bu yıl
beşincisi veriliyor. Şiir kitabı yayımlanmamış şairlerin
aday olabilecekleri ödül için son başvuru tarihi 31 Mart .
2000. Adaylann, kitap bütünlüğü taşıyan. basıma hazır •
şiirlerinden oluşturduklan 6 adet dosyayı Mayıs
Yayınlan'nın Milli Kütüphane Cad. Elhamra tşhanı, No:''
31/701, Konak-Izmir adresindeki ödül sekreterliğine,
APS, kargo ya da taahhütlü posta ile göndermeleri ya da
elden teslim etmeleri gerekiyor. Ödül alacak dosya Mayıs
Yayınlan'nca 2000 yıh içinde telif haklan ödenerek kitap
halinde yayımlanacak. Seçici kurulunda Sina Akyol,
Orhan Alkaya, Suat Çelebi, Veysel Çolak ye Kuvvet
Kurdakurun bulunduğu yanşmada ödül, Özger'in
ölümünün 27. yıldönümü olan 5 Mayıs'ta verilecek.
Bulgar şef Tabakov, Borusan
Füarmoni'ran konuğu
• Kültür Servisi -Borusan Istanbul Filarmoni Orkestrası
2000 yılının ilk konserini ünlü Bulgar orkestra şefi ve
bestecisi Emil Tabakov'un şefliğinde veriyor. Sofya
Filarmoni Orkestrası'nın daimi şefi ve müzik yönetmeni
olan Tabakov, çağdaş Bulgar besteciler kuşağının en
önemli temsilcileri arasında yer alıyor. Bülent Evcil'in
solist olarak katılacağı konserlerin ilki yann saat 19.30'da
Kadıköy Halk Eğitim Merkezi'nde, diğeri ise 13 Ocak
Perşembe günü aynı saatte Cemal Reşit Rey Konser
Salonu'nda izlenebilir.
Modern Dans TopMuğu Londra'da
• LONDRA (AA) - Devlet Opera ve Balesi bünyesinde
çalışan Modern Dans Topluluğu (MDT), 13 ve 14 Ocak'ta
Londra'daki Bloomsbury Tiyatrosu'nda iki gösteri
sunacak. Türkiye'nin Londra Büyükelçiliği ve •'. •^•. ^
Ankara'daki tngiliz Kültür'ün katkılanyla düzenlenen
gösterilerden elde edilecek gelirin bir bölümü
Türkiye'deki depremzedelere aynlacak. Programda,
Modern Dans Topluluğu'nun sanat yönetmeni Beyhan
Murphy'nin 'Kahvehane', tngiliz koreograf Mark
Baldvvin'in 'Üç Kısa Parça' ve Bürge Öztürk'ün 'Oksijen'
adlı eserleri yer alacak.
İskoç yazar Nigel Tranter öldü
• Kümır Servisi - İskoç yazar Nigel Tranter 90 yaşında
yaşama veda etti. Bugüne kadar, 100'ü roman olmak
üzere toplam 130 kitap yazan, romanlannın kurgusunu .
genellikle Iskoçya'nın tarihi üzerine oturtan Nigel,
tskoç mimarisine ilişkin kitaplardayazdı. 1909 yılında
Glasgow'da dünyaya gelen sanatçı, 1935'e kadar
muhasebecilik yaptı, bu tarihten sonra kendini
bütünüyle yazmaya verdi