25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
27 EYLÜL 1999 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER IMO uyardı 'Bodrum katlan gözden kaçınlıyor' tstanbul Haber Servisi - Inşaat Mühendisleri Odası Denetkme Kurulu üyesi Mustafa Gezer, Bahçelıev- lerdeki ağır hasariı binalara oturulabilir raporu verildigi- ne dikkat çektı. Gezer. yurt- taşlann hasar tespit çalışma- lannı yeniden üniversite ku- nıluşlanna yaptırdıktan son- ra il baymdırlık müdürlüğu- ne başvurmalan geıektiğini belirtti. Işçi Partisi Bağcılar llçe Örgütü tarafından "Deprem nedir, nasıl korunulur, depre- min psikolojik etkileri neter- dir" konulu bir panel düzen- lendi. İnşaat Mühendisleri Odası Denetleme Kurulu üyesi Mustafa Gezer, yurt- taşlann, binalann bodrum katlannı ıncelemediklerini ifade ederek "Projeye, imar durumu şartlanna bakma- dan daire alıvoruz. Bodrum katlanmızda kolomar kesü- tniş mi, bunlaria Ogüenmiyo- ruz ki bu durum, yurttaşuı yeterii bilgiye sahip ounadığt- nı gösteriyor" diye konuştu. Gezer, orta hasarlı bina kavramının teknik olarak güçlendirilerek onanlması mümkün, ancak takviye edi- lene dek oturulması sakınca- h bina anlamma geldiğini be- lirtti. Gezer, yurttaşlann ha- sar tespit çalışmalannı yeni- den üniversite kuruluşlanna yaptırdıktan sonra il baym- dırlık müdürlüğüne başvur- malan gerektigini ifade etti. Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Birim Başkanı Ali Nahit Babaoğlu da dep- rem panığiyle ilgili olarak şunlan anlattı: "Panik kelimesi Pan tann- sından gelir. Pan tannsı, tan- nlann en sevilmeyeni ve en bicunsiz olanıdır. Canı sıkı- lırya da uyandırüırsa bir çtğ- hk atar. Bu çığlık, insanlarda ve hayvanlarda akli ve duy- gusaL&en tanunayan, korkıt- lara yol acar." f 'J>İ., . Bilin> Ütopya dergisi- nin yayf;, yönçtmeni Ender Hervaciöğiu ise bilimin şu anda bulunduğu noktada, Güneş tutulmasında olduğu gibi depremin saati ve şid- detinin belirlenemeyeceğini ifade ettı. Af paneli 'Düşüncenin önündeki engeller kaldınlmalı' Istanbul Haber Servisi - Birlik Vakfi'nca düzenlenen "Af ve DüşÜBce Özgürlüğü" panelinde, af yasasının "Top- hımdaki kırgınhklan ortadan katdırmak. insanlann kucak- laşmasını sağlamak" için ya- pılması ıstendi. tslami çevreleTe yakınlığı ile bilinen Birlik Vakfı. adli yılm açılış konuşması ile ye- niden gündeme oturan "Dü- şünce Özgürlüğü" konusu- nun, gündemden düşmemesi ve çözüm yollannın olustu- rulabilmesi için The Marma- ra Oteli'nde bir panel düzen- ledi. Ord. Prof. Dr. SulhiDön- mezer, Prof. Dr. Burhan Ku- zu ve Istanbul Barosu Başka- nı Yücei Sa>ınan'ın katıldığı panelde. TBMM Başkanı Yıl- dınm Akbuhıt da bir değer- lendirme konuşması yaptı. Akbulut, bazı suçlann zama- nın değişmesiyle birlikte suç olmaktan çıktığını ve kanun- lann zamanın gerisinde kala- rak toplumda dengesizliklere yol açnğını söyledi. "Şu an cezaevlerinde dü- şüncelerinj ifade ettikkri için ceza çekenler vardır. Bu du- rum bizi rahatsızetmektedir" diye konuşan Akbulut, dü- şüncelerin özgürce ifade edi- lemediğini, demokrasilerin çağdaş olmadığını. ancak Türkiye'nın bu yolda çok yol kat ettiğini vurguladı. Prof. Dr. Burhan Kuzu da af tasansının hangi kıstasın ölçüt olarak ahndığı belli ol- mayan, teknik açıdan yanlış bir yasa olduğunu ifade etti. tstanbul Barosu Başkanı Yücel Sayman ise demokra- silerde 'af ve 'düşünce öz- gûrlüğû'nün yan yana gele- meyeceğini belirtti. Sulhi Dönmezer de af ya- sası bir an önce çıkanlmazsa cezaevlerinin yangın yerine döneceğini ifade etti. Dönme- zer. bazı hükümlerinde deği- şiklikler yapılarak af yasası- nın yeniden düzenlenmesi gerektigini savundu. Gazetemizin Rekabet Kurulu'na yaptığı 'ucuz gazete' başvurusu yann görüşülecek 'Demokrasi için tehlike'• Baştarafı 1. Sayfada Cumhuriyet'in Rekabet Kurulu'na 'hak- SE rekabet' gerekçesiyle yaptığı başvuru- yu değerlendümeleri şöyle: Demirkent-Ucuz gazete uygulaması şu günlerde Rekabet Kurulu'nda. Bu sebep- le bu konuda yapılacak tartışmalar, alına- cak kararlan etkileyecek boyutta olma- mahdır. Buna rağmen Star gazetesinin maliyetinden daha aşağı fiyatla nasıl sa- tılabildigini düşünmekte yarar var. Her gûn milyarlarca lirayı kaybetmeyi karar- laştıran kuruluşun bir hedefi olmalıdır. Bana kalırsa bu hedef. sadece çok satmak ve okura hizmet götürmek olamaz. Bu, ra- kipleri zora sokmaktır. Bunu hukuki açıdan tanımlamak da zor değildir. Kimin veya kimlerin hedeflendi- ğini tarrışmak istemiyorum. Ancak böy- le bîr zarara katlanmayı göze alan kuru- luşun mesleğe yararlı olacağını sanmıyo- rum. Dikkatımi çeken bir husus da her konu- da fikirbeyan eden köşe yazariannın sus- kunluğu olmaktadır. Kendilerini bağımh hale getiren köşe yazarlan, bağımstzlık özlemi içinde olduklannı düşünüp bir-iki görüş bildirecek olurlarsa toplum yaran- na olur. 'Geride yüontı bırakacak' Özetle, rakipleri yok etmek için başla- tılan kampanya bir süre sonra sona ere- cektir, ama geriye yıkıntı bırakacağı unu- tulmamalıdır. Bu ölçüde zarara uzun sü- re dayanmak hiçbir kuruluşun harcı ola- maz. Giireü - Öncelikle, damping olayı ko- nusunda Cumhuriyet gazetesinin Reka- bet Kurulu'na yaptığı başvuruyu yerinde ve gerekli bulduğumu belirtmeliyim. Böyle bir olayın, yasal bir kuruluş tarafin- dan ele alınıp incelenmesinde yarar var. Dilerim ki. bu olay medyanın sermaye ya- pısı üzerinde kamuoyunda yeni kuşkula- nn yerleşmesine yol açmadân bir çözüme ulaşıhr. Bilindiği gibi damping olayının öteki sektörlerdekinden çok daha farklı olarak basm sektöriinde ciddi tehlikeler içeren boyutlan vardır. Zaranna gazete satarak yaratılan hak- sız rekabet aynı yola başvurmayan gaze- telerin yaşamasını zora sokarken serma- yenin merkezileşmesine yol açar. Bu da çok sesli demokrasi için tehlikeler getirir. Zaranna satış yapan gazetelerin, bu za- rannı karşılayacak ekonomik gücün kay- nağı üzerinde kamuoyunda kuşkular uya- nabileceği de göz ardı edilmemelidir. Böylesine bir haksız rekabetin sürmesi, basının bağımsızlığının bir darbe daha ye- mesine ve hatta giderek basında bağım- sızlığm yok olmasına yol açabilir. Promosyon çügınlığı Bu noktaya gelinmesinde promosyon çılgınlığının rolü olduğunu da düşünüyo- rum. Promosyonun gazete satışlanna et- kisi azahnca böyle bir yola başvurulmuş olduğu anlaşılıyor. Promosyondan sonra ucuz fiyat politikasının da basının içeri- ğine olumsuz etki yapmasmdan ve gaze- ABD gezisine başlayan Başbakan Ecevit, üst düzey yetkililerle görüşecek 'Hakkmnzı istiyoruz'ANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - Başbakan Bülent Ecevit, ABD Başkanı BülCHnton ın res- mi davetlisi olarak dün Airbus A 310 tipi "Dalaman" adlı özel uçakla ABD'ye gitti. Ecevit'i, Esenboğa Havaalam'nda Başba- kan Yardımcısı ve Devlet Baka- nı Devlet Bahçeti ve Ankara Vali Vekilı Tamer Ersoy ile diğer yet- kilileruğurladı. ABD'ye hareke- tinden önce bir basın toplantısı düzenleyen Ecevit, Türkiye ile ABD'nin karşıhklı güvene daya- nan ve ortak ilkelerden kaynak- lanan dostluk ilişkileri bulundu- ğunu belirterek "NATO'nun ügi alanının genişlemesi ve Türki- ye'nin bölgesinin genişiemesi, ABD ile olan ilişkilerimize yeni boyutlar kazandırmıştır. Onun için ikili siyasal ve ekonomik iliş- kikrimizin yanı sıra VN'ashington ve New Ybrk'ta bölgemizi ve dün- yavı iigüendiren önemli sorunla- n da Amerikalı dostlanmtda bir- iiktedeğeriendirme imkânı buia- cağız" dedi. "Ekonomik konularda haklo- mızın ötesinde isteklerimiz ve beklentilerimiz söz konusu değil- dir" diyen Ecevit, depremle ilgi- li sorunlann giderilmesi konu- sunda da görüşmelerde buluna- cağını bildirdi. Marmara Bölge- si'nde yaşanan deprem sonrasın- da ABD halkına ve özellikle Baş- kan Clinton'ın ilgisine teşekkür eden Ecevit, bu konuda önem ta- şıyan Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası yetki- lileriyle de görüşeceklerini söy- ledi. 30Ağustosgafi Konuşmasının sonunda "30 Ağustos günii burada olanıaya- cağun için şimdiden vatandaşla- runız ve Türk Silahb Kuvvetle- ri'nin Zafer Bayramı'nı kutluyo- rum" diyerek gaf yapan Ecevit, daha sonra, "Sanırun 30 Ağus- tos'la ilgfli bir hata yapbm. Hepi- nizden ozür diHj'orum" diyerek durumu düzeltmeye çalıştı. Gazetecilerin sorulannı da ya- nıtlayan Ecevit, "Sizin gündemi- nizde birinci sırada ne var" soru- su üzenne. "NATO'nun ilgi ala- nının genişlemesi ve Türkiye'nin bölgesini genişletmesi nedeniyle NATO ittifakına katkımız art- mtştır. Bu konu önemlidir, ama görüşeceğimb. konulann hepsi- nin önetni vardır'' dedi. Ecevit, "Kuzey Irak ve KKTC konusun- Başbakan Ecevit Amerika gezisine gitmeden önce eşi Rahsan Ece- vit"le birlikte geldiği havaalanında basın toplanüsı düzenledi (AA) da ABD ile Türkiye arasmdaki anlaşmazhklar konusunda ne dü- şünüyorsunuz'" sorusuna ise "Baskı geleceğini zannetmiyo- nım. Bazı konularda görüş ayrı- lıklan olabilir. ama ABD ile Tür- kiye'nin iyi bir dhaloğu ve dost- luldan var. Bu ortamda sorunla- nn kolay çözülemeyeceğine inanı- yonım" yanıtını verdi. Gûndemde enerji de var Yardımcısı. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Cumhur Er- sümer de, bir soru üzerine. "Enerjiyle ilgili önemli konular var. Hazar petroUeri, doğalgaz, Bakû-Cevhan hatn gibi. Bu ko- nulan ABD'de gündeme getire- ceğiz" diye konuştu. Basın mensuplanna ve geziye katılanlara, "Seyahatimizin he- define ulaşacağı inancuıı taşıyo- rum. Hepünize iyi yokuluklar di- lerim. Bülent Ecevit Başbakan" yazılı bir kâğıda takılmış Türk bayrağı rozeti dağıtıldı. 6 günlük gezide Ecevit'e, DSP Genel Başkan Yardımcısı ve eşi Rahşan Ecevit, Başbakan Yar- dımcısı ve Enerji ve Tabii Kay- naklar Bakanı Cumhur Ersü- mer, Dışişleri Bakanı İsmail Cem, Devlet Bakanı RecepÖnal ile Sanayi ve Ticaret Bakanı Ah- met Kenan Tannkulu eşlik edi- yor. Geziye, milletvekilleri, işa- damlan ve gazetecilerden oluşan 50 kişilik bir ekip de katılıyor. Gezi sırasında Başbakanlığa. Başbakan Yardımcısı Bahçeli: Enerji ve Tabii Kaynaklar Ba- kanlığı ve Başbakan Yardımcılı- ğı görevine de Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Yaşar Okuynn vekâlet edecek. Ecevit ile Clinton, yann akşam saatlerinde görüşecek. Ecevit bu görüşmeden hemen önce de Baş- kan Yardımcısı AI Gore ile bir araya gelecck. Ziyaret sırasında, ticaret ve işbırliği anlaşmasının imzalanması beklenirken, Baş- kan Clinton'ın Bakû-Ceyhan ko- nusunda Türkiye'ye tam siyasi desteğini vurgulaması bekleni- yor. BrükseTde yakrt ikmaü ABD'ye giderken uçağı Briik- sel'de yakıt ikmali yapan Ecevit, bir gazetecinin "AB'nin basken- ri Brükscl'desiniz. Bir Helsinld süreci var. Helsinki sürecinden umutlu musunuz" sorusuna şu yanıtı verdi: "Ben bu konularda hayal kur- muyorum. Beklentiler içine gir- miyorum. Ancak böyle ada>tık fi- lan degiL AB'ye tam üyeliğin ta- rihimizden gelen, coğrafyamız- dan gelen, kültürümünten gelen bir hak olduğunu ve uluslararası anlaşmalardan kaynaklanan bir hak olduğunu söyiüyorum. Bazı Avrupalılar bizi Âvrupab sav ma- salar bile Türkiye bir Avrupa ül- kesidir. Türk ulusu da Avrupah bir ulusrur, ama sadece Avrupah da değildir, aynı zamanda Bal- kanhdır, Karadenizüdir, Akde- nizlidir, Orta Asyahdır. Asyabdır. Bu nhelikleriyle, bu karma kim- liğiyie Türk milleti ashnda Avru- pa ile Asya'nın birkşme sürecm- de Avrasyalaşma sürecinde en önemli işlevi üsöenen bir ulkedir. AB. ashnda böyle bir ülkenin kendi arasında üye olarak bulun- masına gereksinme duyduğunu çok geçmeden anlayacaktır." ABD Dışişleri Bakanı Alb- right'ın "Yunanistan'la Türkiye, Kıbns'ı görüşmeh" şeklindeki sözlerinin anımsatılması üzerine de Ecevit, "Evvela, Türkiye ile Yunanistan, kendi aralannda Ege sorununu görüşebüecek aşa- maya gelmelidir. Bunun için bi- zim yapmış olduğumuz diyalog çağnsını kabul etmeliler. Türkiye ileYunanistan arasında benüzele bile ahnamayan sorunlara bir de Kıbrts konusunu eklemenin pra- tikte bir yaran olacağını sanmn yorum" diye konuştu. Kuzey Kıbns Türk Cumhuri- yeti (KKTC) Dışişleri ve Savun- ma Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu ise Birleşmiş Milletler (BM) Ge- nel Kurulu çalışmalanna katıl- mak üzere ABD'ye gitti. teciliğin geri planda kalmasından endişe ederim. Sonay - Son dönemde Star gazetesinin fiyat indiriminin arkasmda 'herkesin ga- zete okumaa' gibi reddedılemeyecek yü- ce bir amaç değil, rakipleri yok etmek ve piyasanın tek hâkimi olmak gibi kabul edilemeyecek bir heves yatmaktadır. Bu- na, diğer medya gruplannm 'yavru gaze- telerinde' fiyat kırma yoluyla verdiği ya- nıt da aynı amaca hizmet etmektedir. 'Asü ezüen halk olacak" Tekelci medyanın böylesine kıran kıra- na mücadelesinin arasında asıl ezılen ise, sermaye desteğinden uzak, tarafsız ve öz- gür yayuıcılık yürüten basın organlan ile gerçek okuyucu kitlesi, yanı halk olacak- tır. Bu tür rekabet yöntemlerinin, geçmiş- teki örneklenne bakıldığında bir başka olumsuz etkisi daha göze çarpmaktadır. Lotarya için ayırdığı büyük paralan çah- şanlara dağıtmaktan uzak bir yönetıcilik anlayışı Güneş gazetesini ekonomik krize sürükle- miş, sonrasında işyen ka- pannnş ve yüzlerce gazete- ci işsiz kalmıştır. Bu tür haksız rekabetin yarattığı kriz ortamı, yine geçmişte Tercüman ve Cumhuriyet gazetelerini iflasa sürükle- miş, yine binlerce gazeteci ve basın emekçisi ücretle- rini alamamış, işlerini kay- betmiştir. Çahşanlar için kotfl Medyanın güvenilirliğini sarsan bu tür yöntemler, ay- nı yayın grubunda çalışan basın emekçilerini de olum- suz yönde etkilemektedir. Medya patronlan, rekabetin getirdiği fmansman açıkla- nnı kapatmak için en kolay yol olarak işçi çıkarmayı görmektedirler. Son kam- panyada da işçi çıkarmanın ilk işaretleri verilmeye şim- didenbaşlanmıştır. Medya- daki haksız rekabet, elbette sadece fiyat kırmaktan ve promosyon dağıtmaktan ibaret değildir. Havuz siste- mi uygulamasıyla aynı kad- royla birden fazla gazete çı- karmak, aynı personelle radyo ve televizyon yayıncı- lığı yapmak, tek bir ücret karşıhğı istihdam edilen ga- zetecinin emeğiyle daha fazla kazanç elde etmek de- mektir. Sendıkasız bıı ortamda telif ücreti adı altında öde- mede bulunmak da işveren maliyetlerini düşürmek için kullanılan yöntemler- den birisidir. 'Başvuru otumhı* Dolayısıyla, haksız reka- betin giderilmesi için Cum- huriyet gazetesinin Reka- bet Kurulu'na yaptığı baş- vuru olumludur. Fiyat kır- ma yoluyla yaratılan hak- sızhk giderilmelidir. An- cak, bunun dışındaki vahşi kapitalist uygulamalann da önüne geçilmeli, emege ge- reken değerin verilmesi ya- sal yollarla sağlanmalıdır. Bu amaçla, sendikamız tarafından hazırlanan 'Ga- zete, Radyo ve Tetevizyon- larda Zorunlu ve Asgari KadroÇahşbnhnası'nı ön- gören yasa önerisi mutlaka hayata geçirilmelidir. Geçen yasama dönemle- rinde TBMM Genel Kuru- lu'na kadar gelen bu yasa önerisinin, bir an önce hü- kümetimizin öncülüğünde yeniden gündeme getiril- mesini bekliyoruz. NOKTASIIORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@turk.net Hasan Özyer, son seçimlerde Muğ- la'dan ANAP Milletvekili seçildi. Adını, Fethiye'nin doğal SİT alanı olan bir böl- gesinde otel yapmaya kalkıştığı sırada duymuştuk. 0 zaman milletvekili değil- d*. Ancak anlaşıldığı kadanyla bece- rikli bir işadamıydı. Hasan Özyer'in Türkiye Büyük Mil- let Meclisi albümünde yer alan kimlik kartında 1960 doğumlu olduğu yazı- yor. Buna göre şu anda 39 yaşında. Fethiye'nin Gemile (Kabak) Koyu'na o- tel yapmaya giriştiğinde ise 36 yaşın- daydı. Özyer, Ankara Devlet Mühen- dislik ve Mimarlık Akademisi'nin elekt- rik mühendisliği bölümünden mezun olmuş. Yani mesleği elektrik mühen- disliği. Anlaşıldığı kadanyla elektrik mühen- disliği yapmak yerine müteahhitliği ter- cih etmiş. Bu alanda çok başanlı oldu- ğu ortada. Türkiye'nin en zor inşaat yapılabilecek bir koyuna otel yapma- ya girişecek kadar da atak. Böyle bir iş için yüklü bir para ve de etkili bir iliş- kiler ağı gerekir. Hasan Özyer, 1997 yılındaMuğlaVa- liliği'nden bölgeye inşaat yapmak amacıyla ruhsat alır. Ctel girişiminin alt- Hasan Özyer'in Komisyonları yapısı şöyle oluşur: Muğla Valiliği İl Ba- yındırlıkve Iskân Müdürlüğü'nce hazır- lanan ve Baymdırlık ve Iskân Bakanlı- ğı'nca onaylanan 1/5000'lik plan şe- ması ve 1/25000'lik Fethiye Dalaman Nâzım Planı, Gemile Koyu'ndaki tapu- lu arazilerdeyüzde 30'avaran yapılaş- maya izin verecek şekilde çıkarılır. Çı- karılan bu plana dayanarak Özyer, o- tel inşaatı için ruhsat alır. Orman içine yol ve otel inşaatında, bu nâzım planı kendisine kalkan ederek işe başlar. Otel inşaatını gören çevredeki kişi ve kuruluşlar harekete geçerler. Çevreci kuruluşların başvurusu üzerine Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü 16 Temmuz 1997 tarihinde Gemile Koyu'nu ve çevresini doğal SİT alanı olarak tescil eder. Bu alanda ya- pılaşmanın ve yol inşaatının durdurul- ması gerekir. Ancak özyer'in becerisi burada da devreye girer ve bir şekilde inşaat önemli ölçüde ilerier. Otelin kaba inşa- atı bitirilir. Sonra durur. Ardından Ha- san özyer, alınan yasaklama kararian- nı aşabilmek amacıyla davalar açar. Bunlar da aleyhine sonuçlanır. Otel in- şaatını durdurmak zorunda kalır. Ama Hasan Özyer, genç ve dinamik bir işa- damıdır. Bu başansızlığı(!) içine sindi- remez. Yaklaşan 18 Nisan seçimlerin- de milletvekili olmaya karar verir. Çev- re kuruluşları, Özyer'in ne amaçla Meclis'e gitmek istediğini az-çok bil- diklerinden onun milletvekili adayı ol- maması için kampanyalar açartar. Özyer'in yeteneği burada da kendi- sini gösterir. Zamanın iktidar partisi ANAP'tan, seçilecek bir sırada aday olmayı başarır. Bunu nasıl sağladığı, çevrenin en güzel koylarından birisini imara açmaya çalışan bir kişi olarak nasıl seçilecek bir sıraya adının yazıl- masını başardığı da aynca incelenme- ye ve araştırılmaya değer bir konu. Bu da ANAP yönetiminin açıklaması ge- reken bir nokta. Yoksa zaten milletve- killeri, bu tür başanlan nedeniyle mi lis- telere giriyorlar? • • • Hasan Özyer, ANAP'tan Muğla Mil- letvekili olarak Meclis'e girmekle yetin- meyecek bir kişiliğe sahip olduğunu yeni başanlara(!) imza atarak kanıtladı. Özyer'in otel işi nereden çözülebilirse, Özyer o alanlan kendisine hedef ola- rak seçti. Yeniden Meclis albümüne dönüyo- ruz. Hasan Özyer'i, Ediz Hun'un baş- kanhğını yaptığı TBMM Çevre Komis- yonu üyesi olarak görüyoruz. Üstelik ikisi de aynı partiden milletvekili. Özyer, başarılanna bir yenisini daha ekleyerek Meclis'te bir başka komis- yonun üyeliğine de seçiliyor: Türkiye Büyük Millet Meclisi Baymdırlık İmar Ulaştırma ve Turizm Komisyonu. MHP'li Mustafa Gül'ün başkanlığını yaptığı bu komisyonun üyelerinden bi- risi de yine Hasan özyer. Nediyelim, Özyer'in başanlan karşı- sında hayranlık duymamak elde değil. Yakında bu bölgeyi imara açacak ye- ni yasalar çıkarabilir de. Kendisini Ba- ymdırlık ve İmar Bakanı olarak görür- sek şaşırmayacağız. Yaşı uygun hale gelince de cumhurbaşkanı. Şimdiki Cumhurbaşkanımız da müteahhitltk- ten gelmedi mi? Neden olmasın? Bek- liyon •?. Ekonomik temaslar IMF'den İ yeşUışık beldeniyorÖZGENACAR ANKARA - Başbakan Bülent Ecevit'in Was- hington görüşmelerinin ekonomik alandaki ağır- lık noktasını, Türk hükü- metinin '1 Ocak 2000 sa- bahı başlatacağı üç yılhk istikrar ekonomisi prog- ramma' ABD'nin fınans- man kuruluşlannın, Dün- ya Bankası'nın (IBRD) ve Uluslararası Para Fo- nu'nun (IMF) desteğini sağlamak oluşturacak. Türk hükümetinin ver- diği programın temel il- keleri ile benimsendiği- ni, IMF, "Ongörülen he- deflere ulaşma, ancak Türk ekonomisinin tüm bölümlerinin işbirliğini gerektiren; toplumu, hü- kümeti, çahşanlan, giri- şimcileri ile uhısal bir ça- ba göstermeieri ilezorun- ludur. Bu çabanın göste- rilecegine ve bu hedefe ulaşüacagma güveniyo- ruz* sözleri ile açıkladı. Bu sözlerden sonra beklenmedik birbiçimde ortaya çıkan Marmara depreminin getirdiği 3.5- 6 milyar dolar arasındaki mali yükün yarattığı den- gesizlik, dünya ekonomi- sini yönlendiren sacaya- ğını oluşturan IMF- I- BRD ve ABD arasında yeniden değerlendirildi. Bu kuruluşlann yanı sıra Japonya, Ortadoğu ülke- lerinden 3.5 milyar dolar bağış ve gevşek kredi sağlandı. Türkiye'nin de 1.6 milyar dolarhk açık için deprem vergi paketi- ne başvurması kararlaş- tmldı. 1 Ocak 2000 sabahı başlayacak ve özellikle borç-faiz kıskacındaki 'kamu maüyesini düzlü- ğe' çıkarmayı hedefleyen 'istikrar ekonomisi prog- ramının' gerçekleştiril- mesinde şöyle bir takvim ortaya çıktı: 28 Eylül: Ecevit ABD Ra^-kanı Bill Clinton'dan. programa ABD'nin EîC- IM Bank. OPIC, TD^. USAID gibi resmi f\- nansman kuruluşlannın desteğini ve patronu k.Q- numunda olduğu IMF Ve IBRD'de 'karrvizitiııi' kullanmasını isteyecek.v 29 Eylül: Ecevit, Dün- ya Bankası Başkanı Ja- mes W'olfenhenson ve IMF Başkanı Michael Camdessus ile son değer- lendirmeyi yapacak yje Türk hükümetinin karar- lılığını anlatacak. 15 Ekfan: İstikrar eko- nomisi programını he- defleyen 2000 bütçesı TBMM'ye sunulacak. Ardından bu kuruluşlai- ca da inandıncı buluna- cak vergi paketini ta_- mamlayan yasa tasanlan getinlecek. Kasun başı: Türkiye ile IMF arasında 'stand- by' anlaşması imzalana- cak. IMF, uluslararası pa- ra piyasalanna Türlcf- ye'ye kredi musiuklarıjıı açmalan için yeşil ışik yakıp çağnda bulunacâ^. Yeşil ışığın 5 milyar do- larlık bir kredi anlamına geleceği söyleniyor. (Öu rakama 3.5 milyar dolar- hk deprem yardım pake- ti dahil değildir.) 18 Kasım: ABD Baş- kanı Clinton Ankara zi- yaretinde ABD finaasr man kuruluşlannın Tür- kiye'ye yapacağı destek- leri açıklayacak. ?iı 1 Ocak: Yeni bütçe-ve vergiler devTeye girerken Türkiye'de telekomun başını çektiği satışlarfe tam bir 'özeüeştirme yıF yaşanacak. Uzun süredit kullamlmayan bahçe nr- lumbalannda kuyudan suyu yeniden çekebilmek için tulumba üzerine dö-i külen yanm kova su ben^ zeri görev yapan kısa va- deli 'stand by' kredileri^ ni veren IMF'nin gerçek; katkısı dünya kredi odak,- lanna yaktığı "yeşil ışık'la önem kazanmaktadır. Spastik Çocuklar Vakfı'nın 10. kuruluş Mİdönümü kutlamasuıa sinema sanatçısı İzzet Günay da kadldt. Sabancı'dan , engelli \ sporculara ödül Istanbul Haber Servisi- Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı, 10. kuruluş yıldö- nümünü düzenlediği "yaz sonu pikniği'' ile kutladı. Kutlamalar çerçevesinde, Amerika'da düzenlenen özel olimpiyatlarda altm madalya kazanan zihinsel engelli 12 Türk sporcuya, Salap Sabancı tarafından "Sakıp Sabana Özel Ödül- leri" verildi. Metin Sabancı Spastik Çocuklar ve Gençler Eği- tim, Üretim ve Rehabili- tasyon Merkezi'nde dü- zenlenen ödül töreninde konuşan Devlet Bakanı FikretÜnlü, Türkiye'de şu anda 7.5 milyon engelli ol- duğunu hatırlatarak bu ra- kamın aile bireylenyle bir- likte 30 milyona yakın in- sanı kapsadığını kaydetti. Ünlü, yapılan ve yaptınla- cak tüm tesislerde engelli- lerin de kullanabileceği bölümlere yer verdiklerini ve engellilerin daha rahat hareket edebilecekleri me- kânlan, toplumun her ke- siminde yaygınlaştırmayı amaçladıklannı söyledi. tşadamı Sakıp Sabanc) da konuşmasmda engelli insanlann toplum dışıni itiknemesi gerektiğini bei' lirtti. Zihinsel engelli ço"". cuklara şans verilmesını isteyen Sabancı, "Bakıi| onlar altın madahalan ödülfer kazanıyor. Başan; nın ve kazanmanın se\ inch- ni hep birlikte paylaşalım* dedi. ' ; Türkiye Spastik Çocukf larVakfı Başkanı Prof. Dr, Hıfn Özcan da bu yıl ABD'nin North Caroline eyaletınde gerçekleştiriled özel oHmpiyatlarda kendi* lerinin eğittiğı 12 engelli^ nin altın madarya kazandif ğını ifade etti. Odül törenif nin ardından, Metin SaT bancı Spastik Çocuklar ve Gençler Eğıtim, Üretim ve Rehabilitasyon Merke-j zi'ne yapılacak olan ek te 1 sislerin temelı atıldı. Yeni yapılacak ek tesislerde atölyeler, özel eğitim sınıft lan, yaşam ünitelen, misa- firhane, kafeterya, kapali spor salonu ve yüzme ha-; vuzunun yer alacağı bildi-» rildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle