Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
T EYLÜL 1999 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
17
Para kurulu mu
geliyor?
Milliyet gazetesi yazarı Güngör
Uras, IMF ile görüşmelerin sonunda
Türkiye'nin "para kurulu"na razı
olma tehlikesine dikkat çekiyor.
Sayın Uras'ın "ekonomiyi bütünüyle
öldürmeye, Türkiye'yi uzun süre
dürrya ekonomisinden tecrit ederek
fakiriiğe sürüklemeye" neden
olacağını savunduğu para kurulu ne
demek?
Para kurulu, ulusal Merkez
Bankası'nın dışlanması demek.
Merkez Bankası devre dışı kalınca,
onun yerine geçen para kurulunun,
yerel para politikalarını merkezdeki
para hareketlerine göre ayarlayan
bir işlev üstlenmesi demek.
Yaptığımız bir söyleşide, Ankara
Üniversitesi lletişim Fakültesi
öğretim üyelerinden Prof. Dr. Arslan
Sonat, para kuruluna ilişkin
görüşlenni özetle şöyle açıklamıştı:
'Saf insanlar, para kunılunu birmali
disiplin aracı gibi görüyoriar. Merkez
3ankası'nın ulusal para politikası
jygulamasını bir çeşit gereksiz
nüdahale olarak niteliyorfar ve para
Kunılunu dünya sistemiyle tam
olarak bütünleşmeyi sağlayıcı bir
araç olarak öneriyoriar. Oysa para
Kurulu, yakın zamanlara kadar
sadece sömürge ülkelerinde
uygulanmtş. Sömürge ülkelerinde,
bağımsız iktisat politikası
uygulanması söz konusu değil.
Sömürge ülkesindeki ekonomik
dalgalanmalann merkeze yansıması
tehlikesine karşı araya sömürge
sının konuyor, sömürge parası
çıkanlıyor. Ama, sömürge parası ile
ilgili bütün kararları merkezden
vehyortar. Para kurulları da buna
aracılık ediyor."
Yeni dünya düzeni, ulusal devleti
kemiriyor; milliyetçilik iddiasındaki
partilerin iktidarı üç mum yakmış,
seyrine bakıyor...
ISIK KA\Sl
Teknoloji üreten ASELSANUluslararası Savunma Sanayii
ve Havacılık Fuarı (IDEF) yarın
Etimesgut'taki Türk Kuşu
tesislerinde başlayacak.
Fuarı gezecek olanlar,
mutlaka ASELSAN'ın
standına uğramalı. Çünkü
istenir ve çaiışılırsa ulusal
emek ve akıl gücü ile,
özgüven ve ciddi bir
örgütlenme ile çağdaş
teknolojinin
yakalanabileceğine, hatta
onun aşılabileceğine tanık
olacaklar.
ASELSAN, teknoiojiyi satın
alıp tüketme ya da yabancı
teknolojinin taşeronluğunu
üstlenmenin dışında bir yol
tutmuş. Işe, yabancı
teknolojryi satın alarak
başlamış önce. Satın aldığı
üretim teknolojisini
özümsemiş, ardından aynı
konuda daha üstün bir ürün
tasarlayarak geliştirmiş. Yani,
ulusal olana, özgün olana
ulaşmış.
örneğin, sivil alanda cep
telefonundan tutun, askeri
alanda frekans atlamalı
telsizden kaideye monteli
stinger sistemine degin
toplam 99 ürünün 81 'i "özgün
tasanm"la geliştirilmiş. Bu
araç ve sistemlerin yalnızca
18'inin "teknoloji transferi" ile
üretildiğinin ve bunların bir
kısmının yurtdışına ihraç
edildiğinin altını çizmekte
yarar var.
Türk Elektronik Sanayicileri
Derneği tarafından bu yıl
verilen "Elektronikte
Yenilikçilik-Yaratıcılık Büyük
ödülü"nün alınması
nedeniyle yayımlanan •
ASELSAN dergisinin özel
sayısında, Türkiye'nin çağdaş
dünyada yerini alması için
teknolojik atılımlar
gerçekleştirmesi gerektiğine
şöyle değiniliyor:
"Türkiye'de herkes çok iyi
anlamalıdır ki, bu ülke
yalnızca tekstil, tanm ve
düşük teknolojili sanayi
ürünleri ihraç ederek veya
Batılı büyük firmalann üretim
taşeronluğunu yaparak veya
turizm hizmetleri vererek ve
bunun karşılığında uçak,
helikopter, silah, elektronik
sistemler veya yazılım, yani
yüksek teknolojili ürünler satın
alarak 100 milyar doları aşan
dış borcunu azaltamaz.
Türkiye, mutlaka kendi yüksek
teknolojili sistemlerini
üretmeli, dünyada bu
alanlarda rekabete ginmeli ve
bunu gerçekleştirmek için
gereken bilgi toplumu •_
altyapısını kurmalıdır."
Böyle konularda hep "Kaynak
nereden bulacağız" diye
sorulur ya, ASELSAN
dergisinde bu sorunun yanıtı
da veriliyor:
"Bir modelin ortaya konması,
uzun vadeli ülke hedeflerinin
ve devlet politikalannın
belirienmesi, uygulama
yöntemlerinin tespiti, insan
kaynaklannın, dolayısıyla milli
eğitimin bu yönde
planlanması gibi organize bir
hareketin başlatılması
önemlidir. Bu genel kabul
görmüş yaklaşımın önündeki
en büyük engel ise finans
problemidir. Yabancı
yatınmlar, bu kaynak
problemini çözemez, çözmez.
Çünkü hiçbir ticari oluşum
kendine rakip yaratmak
istemez. Türkiye bir noktadan
itibaren kendi özkaynaklannı
yaratarak bu kısırdöngüyü
kırmak zorundadır.
önerilen organize hareket için
birpilot sektör seçilerek
uygulamaya buradan
başlanabilir. ASELSAN olarak
bu sektörün savunma sanayii
sektörü olması gerektiği
konusunda kuvvetli
nedenlerimiz bulunmaktadır."
Kimileri, "1930'lara mı
döneceğiz birader?" diyorlar
ya... Elbette 1930'lara
dönülmeyecek, dönülemez
de. Asıl amaç, Mustafa
Kemal Atatürk'ün halkçılık
ve bağımsızlık ilkeleri
çerçevesinde ulusal kalkınma
ile toplumu çağdaş uygarlık
düzeyine ulaştırma
anahtarını, akıp giden tarihsel
süreç içinde yitirmemektir.
ASELSAN'ın doğrultusu, bu
pusulanın yitirilmediğine
örnektir.
Kapalı kapılar
ardında
Gazeteci Çiğdem Toker, Ekonomi
Muhabiıieri Derneği'nin dergisi
"Ekonom "da, uluslararası tahkim
istemlerinin ilk ortaya atıldığı günlerde
tanık olduğu bir olayı aktanyor: ,.
"Kısa adı ATC olan Amerikan Iş
Konseyi'nin Şubat 1998'de
VVashington'da düzenlediği ve ana
teması enerji yatınmlan olan
seminerler dizisinde özel bir toplant
yapıldı. Grand Hyatt Regency
Oteli'ndeki bu toplantı,
organizasyonun ajandasında yer
almıyordu. Basına ve yatmmcılara
kapalıydı. Otelin alt katındaki pembe
salonda bir araya gelen küçük, ama
temsil düzeyi yüksek bir grubun
beraber olma sebebi, Türk
hukukundaki uluslararası tahkimin yeri
ve yatınmlarla ilişkisiydi. Dönemin
Enerji Bakanı Cumhur Ersümer,
Ulaştırma Bakanı Necdet Menzir,
müsteşan Süreyya Yücel Özden,
Anayasa Mahkemesi Başkanvekili
Güven Dinçer ile hukukçu olmayan
üye Haşim Kılıç, Danıştay üveleri
Abdülkadir Genellioğlu ve llhan
Dinç gibi isımlerin katıldığı bu
toplantıda, uluslararası tahkimin bir
kurum olarak Türk hukukuna nasıl
girebileceğinin zihinsel egzersizleri
yapıldı.
Seminerierin sekiz tanesinin enerji
konusuna aynldığı toplantıiann birinde
Anayasa Mahkemesi üyesi Haşim
Kılıç, ABD ve Türk yatınmcılara
hitaben yaptığı konuşmada, Türk
Pariamentosu'nun imtiyazı yeniden
tarifeden biryasa çıkarmasının gerekli
olduğunu söyledi."
Bakanlar, bürokratlar, yüksek
mahkemelerin üyeleri, Amerika'da bir
otelde, kapalı kapılar ardında
Türkiye'nin ulusal yargı yetkisinin nasıl
kaldırılacağını tartışıyorlar. Yaklaşık 1.5
yıl sonra da uluslararası tahkim,
anayasa hükmü oluyor. llgi çekici...
ÇALIŞANLARIN
SORULARI/SORUNLARI
YILMAZ ŞİPAL
SSK Sigortalılarımn
Yeni Emeklilik Koşulları
Kamuoyuna Sosyal Güvenlik Reformu olarak sunulan, sosyal gü-
venlik yasalannda yapılan değişiklik, 8 Eylül 1999 günlü Resmi Ga-
zetede yayımlanmış.tır. 506 sayılı Sosyal Sigortalar Yasası'nda, SSK
şigortaiılanna yaşlıltkaylıgı bağlanması için gerekli sigortalılık süre-
sj^.pcım ödeme gün ^ ı s ı ve yaş sının ile ilgili yeni koşullar yasanın
yayjm tarihi olan 8 Ştflül 1999 günü yürürlüğe girmiştir. Emeklilik
için öngörülen yeni yaş sının, sigortalılık süresi ve prim ödeme gün
sayısı uygulaması ise kademeli olarak yapılacaktır.
Sigortalılık süresi 25 ile 1 yıl arasında değişen SSK kadın ve erkek
sigortalılan için öngörülen yeni uygulama:
SSK Sigortalılannın Yeni Emeklilik Koşulları
Dolan
Sigorta
Süresi
25
24
23
22
21
20
19
18
17
16
15
14
13
12
11
10
9
8
7
6
5
4
3
2
1
Dolması Gereken Süre-Prim Günü-Yaş
Kadın Sigortalı
Süre
20
20
20
20
20
20
20
20
20
20
20
20
20
20
20
20
20
20
20
20
20
20
20
20
20
Gün
5.000
5.000
5.000
5.000
5.000
5.000
5.000
5.000
5.000
5.000
5.000
5.150
5.300
5.450
5.600
5.750
6.000
6.000
6.000
6.000
6.000
6.000
6.000
6.000
6.000
Yaş
Yok
Yok
Yok
Yok
Yok
Yok
Yok
Yok
41
43
45
47
48
49
50
51
52
52
52
52
52
52
52
52
52
Erkek Sigortalı
L Süre
25
25
25
25
25
25
25
25
25
25
25
25
25
25
25
25
25
25
25
25
25
25
25
25
25
Gün
5.000
5.000
5.000
5.000
5.000
5.000
5.150
5.300
5.450
5.600
5.750
6.000
6.000
6.000
6.000
6.000
6.000
6.000
6.000
6.000
6.000
6.000
6.000
6.000
6.000
Yaş
Yok
Yok
Yok
45
46
48
50
51
52
53
54
56
56
56
56
56
56
56
56
56
56
56
56
56
56
HAYVANLAR ismiL GVLGEÇ
m0 >^v
KİM KÎME DUM D\MX Jmft A* behicak@turk.net
HARBİ SEMİH POROY
KIRŞEHİR SULH HUKUK
HÂKİMLİĞİ'NDEN
Kırşehir ilı Merkez Çayağzı köyünde kain, tapuda tbiş Karakaya
adına kayıtlı aşağıda cinsi, miktan, muhammen bedeli yazıh taşın-
mazlann 1ÎK hükümleri uyannca açık arttırma suretiyie umum ara-
sında Karşehir Sulh Hukuİc Mahkemesi Kalemi'nde 18.10.1999 gü-
nü saat 10.15-10.45 arasında 1. (binnci) satışı yapılacaktır. Aynı gün
alıcısı çıkmadığı veya muhammen bedelin %75'ini doldurmadığı
takdirde 28.10.199^ tarihinde aynı yer ve saatlerde 2. (ıkinci) satışı
yapılacaktır.
Kövfi Mevkü CinsiParsel no MikUn Muh.bed. SaD? saati . '.
Çayagzı Sapırt Tarla 2368 6 800 m26 800.000- TL 10 15- 10 30
Çayagn Koyıçı E\-av]u 605 429 m2 50.000.000 - TL 10 30-10 45
I - Satış peşin para ile olup talep halinde alıcıya 20 güne kadar ka-
nuni mehil verilir. 2- Satışa iştirak edeceklerden muhammen bedelin
%20'si oranında teminat alınacaktır. Paydaşlann payının bu bedeli
karşılamaması halinde onlardan da teminat alınarak %20'ye ulaştı-
rılacaktır. 3- 2368 parsel sayılı taşınmaz tapuda ve zeminde tarla cin-
si olup üzennde herhangi bır muhtesat yoktur. 4- 605 parsel sayıh ta-
şınmaz köy içı mevkiinde olup üzerinde enkaz halinde ev bulunmak-
tadır. 5- Satışta damga resmi, tellaliye ücreti, tapu masraflan ve %15
KDV alıcıya aittir. 6- Şartnamesi ilan tanhinden itibaren açık olup
işbu satış ılanı adresleri belli olmadığı için mahkeme karan da ken-
dilerine ilanen teblığ edılen paydaşlardan Emine- Numan Arat, Re-
fık Arat, Yaşar Alptekın, Emine Oruç, Hatice Yurduseven, Fatma Tu-
ran, Yaşar Doğan, Süle>man Okkay, Abdi Okkay, Aynur Aydın, Sa-
niye Ertoğral, Semiha Sabuncu ve Ahmet Ertoğral'a ilanen tebliği
yolunda karar verildığinden ışbu ilanm gazetede yayımlanmasından
itibaren 15 gün içensinde satış ilanının adı geçenlere teblig edilmış
sayılacağı ve satış gün ve saattnde mahkememizin 1999/55 satış nu-
marah dosyasına başvurmalan gerektiği, aksi takdirde yokJuklann-
da satış ışlemının gerçekleştirileceğinın tebliği yenne kaim olmak
üzere ilanen duyurulur. 01.09.1999 Basm: 42356
BULUT BEBEK NURAYÇIFTÇİ
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 27 Eylül
Z/RHU KES/F ARACI..
1351'Pe 8U6ÜN,FGAAISfZ YAPlMI BA21
siLAf ve Astcefü/ueAÇMR peueNMi
ZIÜHlı ARAÇLAR AKAStUDA 8i#. 7XA/e-
s/ BÜYÜK fcs/ roPLAMffrr. srçtM
A//MSA77^fiJ /I&OÇ 8
UÇLARDA
LÂSTİ/ZLf,
ANGi &&
ÇLÜeiİNPe &UNLAR HA-
GEÇfYOZOU. (Kl YÖNDEOE
BûRüLee/LBN VE BM ÇOtC SAATTE-
iso KiLOMeme mz YAPAN ARAçm
SfR PE TOP BÜLXiNMAfC7AYDl.
Zt&HLlHlN OAUA C.OK (*£ŞİF AMA-
CtYLA KuUAMILMASl DÜŞÜHÜL/MÜÇTU.
GORÜŞ
Prof. Dr. NECLA ARAT
tÜKadın SorunlanAraştırma ve UygulamaMerkeziMüdürS
Deprem ve Etik
Jack London, Kurt Kanı başlıklı kitabını,'
kahramanının kurtlarla geçirdiği o korkunç
geceden sonra, "artık hiçbir şey eskisi gibi-
olmayacak" tümcesi ile bitirir.
Marmara Bölgesi de 17 Ağustos'ta geçirdiğl
büyük deprem felaketinden sonra artık hiçbir
zaman eskisi gibi olmayacaktır. Çünkü, büyük
bir maddi yıkımın yani sıra ve ondan da önemlisi
manevi kayıplar, on binlerce canın yrtirilmesi;.
onarılması olanaksız yaralaraçmıştır. Çocuklan"
depreme kurban olan ana-babalar, eşlerini
yitiren kadın veerkekler, ana-babalannı bir daha
asla göremeyecek olan çocuklar, şimdi yaşama
srfır noktasından yeniden başlamak, büyük
acılarını bilinçaltında gizlemek zorundadırlaf
Ama acı oradadır, vardır ve ne tür bir rehabiH-
tasyon uygulanırsa uygulansın unutulmayacak,
yalnızca uyutulacaktır.
İlk gününden başlayarak bu büyük felaket için
sorumlular bulunmaya çalışılmıştır. Binaları
yapan müteahhitler, mimar ve mühendisler,
belediyeler, siyasiler ve maddi çıkar çevreleri
sanık olarak gösterilmiş, halk büyük acısının da.
etkisi ile müteahhitleri linç etme isteğirû
dışavurmuştur. Ama gerçek sorumluluğun
kolektrf olduğu yeterli bilgi, bilinç ve iradeyi
gösteremediğimiz için tek tek hepimizin suça
ortak olduğumuz unutulmuştur.
Toplumdaki belli bir kesim ise olayı doğaj
çerçeveden çıkarıp metafizik bir boyuta
oturtmaya, böylesi birfelaketten bile ideolojisi.
doğrultusunda yarar sağlamaya çalışmıştır.,
Depremin, Islama uygun olmayan bir yaşarn
biçimi yüzünden gerçekleşen bu tür ilahi
cezalandırma olduğu safsatası öne sürülerek'
zaten söylencelere çok meraklı olan halkımiz
dinci ideoloji eksenine çekilmeye çalışılmıştır.;
Kendilerini "sivil toplum örgütü" olarak
tanımlayan bu besleme gruplar, ne yazık ki yine
doğa yasalannı, aklı ve bilimi birtarafa atıp din!
sömürüsü yapma yolunu seçmişlerdir.
Bir başka iç burkan olay da, depremzedelere-
yönelik yardımlan ya da ytkıntılar arasında kalan
malları yağmalamaya kalkışan, tüm morat
değerieri çürümüş insanlar ile karşılaşmamız
olmuştur. Daha dafecisi, depremzede ailelerin,
ölülerinden organ çalındığına ve organ
mafyasının canlı çocuk hırsızlığı yaptığına
ilişkin yakınmalarıdır.
Son sıcak sapkınlık örneği ise, kendilerine
Satanist denilen gençlerin sözde depremi
önlemek üzere, şeytana bir genç kızı kurban
ederek işledikleri ürpertici cinayettir.
Bu dört örnekte de (din sömürüsü, yağmacılık,
organ hırsızlığı, cinayet) insana saygının ve
insanlık değerlerinin sıfıra indirgendiğini
görüyor ve bu örnekleri sergileyenlerden haklı _
olarak nefret ediyoruz. Bu nefret, bana son
günlerin kaotik ortamında belli çevrelerce
parlatılmaya çalışılan Yargıtay Başkanı Sarrri
Selçuk'un "birdemokrasimanifestosu" olarak '
yüceltilen konuşmasının "hoşgörü, görecelik"
(tolerans, relativizm) başlığı altında yer alan bir.
tanımlamasını anımsattı. Selçuk, bu
tanımlamasında "Hoşgörü, ötekinden nefret
etmeme bilincinikazandıran erdemdir" diyor ve ,
ekliyor: "Bilgi, görüş, eylem, ahlak açısından.
gerçekler (hakikatler) görecedir." (*)
Yargıtay Başkanı'nın sofistlere (özellikle de .
Protagoras'a) özgü ve onlardan ödünç aldığı
değeriendirmesinin 2000'li yıllann Türkiyesi'nde •
bireysel ve toplumsal ahlakı oluşturacak etik •
değerler bağlamında ivedi olarak tartışılması
gerektiğine inanıyorum. Bu tartışma, gerçekten
bir 21. yüzyıl tartışması olacaktır. Çünkü, kanımca
:
"çağdaş demokrasiyi" oluşturmak üzere
Atatürtççülüğü, özgürlüğü, çoğulculuğu, hukukun '
üstünlüğünü, cumhuriyet ve demokrasiyi, din- »
devlet ilişkisini ve anayasayı yeniden tartışmadan-'
önce, "en ileriuygardeğerieri (çağcılolanı)" (**) '
yaşayabileceğimiz bu çağcıl demokrasiyi üzerine
oturtacağımız sağlam bir etik zemine
gereksinmemiz vardır.
(*) Bkz. Aktüel, Demokrasi Manifestosu veYeni'
Bir Anayasa Önerisi, Sh.21 ...
(")A.g.k. Sh.7 - "
iif
*
B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN
SOLDAN 1 2 3 4 5 6 7 8
SAĞA:
1/ Cinsel ikti-
darsızlık. II
Bilyeliyatak...
Yön göstermek
için belli yer-
lere konulan
işaret. 3/ Tır-
nak boyası...
Giyim süsle-
mede ve şap-
ka, çanta, se-
pet örmede
kullanılan parlak ve
renkli şerit. 4/Asya'da
yüksek birbölge... Or-
tadoğu'da bir göl. 5/
Aynı doğumda dün-
yaya gelen ikı kardeş...
Oyunda berabere kal- 5
ma. 6/ Roman, öykü 6
gibi anlatı türlerinde
giriş bölümü. II Sula-
nnı bir denize ya da bir
göle gönderen bölge..
"Sen bir — gibi dağdan dağa kaçsan da yine / Se- .
ni aşkım canavarlar gibi takip edecek" (E N. Çam^...
hbel). 8/ Köpek... Birnota... Birrenk. 9/Küçükbit-'
kilere verilen ortak ad... Fethiye ilçesi yakınJann- *
da ünlü bir antik kent. *•
YUKARIDAN AŞAĞIYA: '\\
1/ Cinsel aşk isteği. 2/ Rus köylüsü... İlişkin, değ- \
gin. 3/ Bir sorun için halkın olumlu ya da olumsuz,')
kanısınm belirmesi amacıyla yapılan oylama. 4/ ;
Kemiklerin yuvarlak ucu... Başlangıcı belli olma- . •
van zaman. 5/ Kalıpta pişen bir tür meyveli pasta... i
Iskambillerle oynanan bir oyun. 6/ Temel, esas... Ata-,"'
sözlerine dayanan didaktik Çin şiiri... Yabanıl hay-.
van bannagı. II Küçük bayrak. 8/ Mücerret... " 0 1 4 -
kadar — koştular ki âsiyâb-ı devlete / çiğnemekten, .
birbirin dolab-ı devlet dönmüyor" (Neyzen Tevfık). -.
9/ Sürtme ağlannda yanlarda bulunan takviye ip- .
leri.