Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Î7EYLÜL1999 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
J L J J V U İ I U I T J J . / ekonomi(acumhuriyet.com.tr 13
Ocak-ağustos dönemi
Bütçede faiz
çarpıklığı
ASKARA (ANKA) - Vergi gelirierindeki ar-
tıan. faız ödemeleri ve diger transferlerdekine
gcre daha düşük seyretmesı nedeniyle bütçede-
kı çaıpıklık giderek dennleşıyor. Bu yıl ilk se-
ke a\da faız ödemelennin vergi gelirine oranı-
.nn tûzla büyüdüğü dikkati çekiyor.
Ocak-ağustos dönemınde vergi gelirleri geçen
yıra eş dönemıne göre yüzde 51.3 artarak 8 kat-
riUon 579.5 triryon lira oldu. Ancak anılan dö-
ncnler ıtibanyia bütçeden yapılan faız ödeme-
Ien yüzde 69.3lük artışla 7 katrilyon 577.9 tnl-
yca liraya ulaştı. Bunun 7 katnlyon 57.3 trilyo-
nınu ıç. 520.6 trilyonunu da dış borç faizi oluş-
tıudu. Faız ödemelennin vergi gelirlerine oranı
yiede 88.3 düzeyinde gerçekleşti. Bu oran ge-
çea yılıneş dönemınde yüzde 78.9 düzeyinde oluş-
muştu. Faız gelırlerinin toplam bütçe gelirleri-
ne oranı da yüzde 62.6'dan yüzde 69.2'ye çıktı.
Faız ödemelennin
yaoı sıra sosyal güven-
İıkkuruluşlan.KlT'ler
ve diğer alanlara yapı-
lan larla birlikte bütçe-
den gerçekleştirilen
transferlerin toplamı
sekizayda 11 katrilyon
852.1 tnlyon liraya ıdaş-
tı. Toplam transferler-
de geçen yılın eş dö-
nemine göre yüzde
83.3 'lük bir artış oldu. Ocak-ağustos dönemin-
de konsolide bütçe gelırlerinin 10 katrilyon 951.3
trilyon lira olduğu dikkate alındığında, bütçeden
yapılan transferlerin toplam gelirin yüzde 108'ine
ulaştığı dikkati çekti. Geçen yılın eş dönemin-
de toplam transferler bütçe gelirlerinin yüzde
90.5'i oranında bir büyuklük olusturuyordu.
11 katnlyon 852.1 trilyon liralık transfer ger-
çekleştirilen bu yılın ılk sekiz ayında personel gi-
derleri yüzde 82'lik artışla 4 katrilyon 308.3 tril-
yon, diğer cari giderler yüzde 59.2'lik artışla
823.2 trilyon. yatırım harcamaları da yüzde
57.3'lük artışla 689.5 trilyon lira oldu. Bu geliş-
melersonucunda konsolide bütçenin toplam har-
cama rutan geçen yılın eş dönemine göre yüzde
80.5'lik artışla 17 katrilyon 673.1 trilyon liraya
ulaştı. Bütçe gelirleri 10 katnlyon 951.3 trilyon
lira düzeyinde kalırken, bütçe açığı yüzde 154.5'lik
artışla 6 katrilyon 722 trilyon liraya ulaştı.
• Ilk sekiz
ayda vergi
gelirleri yüzde
5l.3artarken,
faiz ödemeleri
yüzde 69.3,
toplam
transferler
yüzde 83.3 arttı.
Yapılan incelemelerde her 100 yükümlüden 98'inin vergi kaybına yol açtığı bildirildi
i kaçağı büyüyor
Vergi incelemeleri yapanlar, hazırladıkları raporda istemlerini sıraladılar
Denetmenlerin sorunlan fazla
• Yalnız bir yıJda
kayıp-kaçak
nedeniyle 4.5
:
katrilyon liralık
gelirin devlet kasasına
girmediği ortaya çıktı.
Ancak ne bir
düzenleme var ne de
yeterli denetim.
BANU SALMAN ~
ANKARA - Türkiye'de,
kaynakta kesinti yapılan
dar gelirliler dışında
deftere tabi olan her 100
vergi yükümlüsünden
98'inin vergi kayıp ve
kaçağına yol açtığı
bildirildi. Türkiye'de geçen
yıl yapılan incelemeler
sonucunda yakalanan
kayıp-kaçağın vergi
yükümlüsü sayısıyla
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Vergi Denetmenleri Dernegi"nin.
vergi incelemelerinin yüzde
89'unu gerçekJeştiren
denetmenlerin sorunlanna ilişkin
raporunda. Maliye Bakanlığı'nın
yalnız yörtetmelik değişikliğiyle,
Bakanlar Kurulu'nun da alacağı
kararlarla yapabileceği
iyileştirmeler stralandı.
Vergi denetmenlerinin istemleri
şöyle:
• Vergi denetmenlennin çalışma
usul ve esaslanna ilişkin
yönetmelik çıkanlması. Bu
yönetmelikle, dûzenlenecek
yeterlik sınavınm en yakm
zamanda yapılması; elemeden çok
bilgi tazelemeyi. kurumsal
olmaktan çok mesleki
uygulamalan içermesi.
• Vergi Denetmenleri Yer
Değiştirme Usul ve Esaslan'nın
ayn bir yönetmelikle
düzenlenmesi.
• Görev tahsisli konut
uygulamasından denetmenlerin de
yararlandmlmasını sağlayacak
lojman yönetmeliğî çıkanlması.
• Vergi gelirierindeki paylan
yüzde 20'de kalan 30'u aşkın ilde
sürekli çalışmalan nedeniyle
oluşan denetim verimsizliğini
önleyecek. denetmenlerin siyasai
etkilerden bağımsız çalışmasını
sağlayacak bölge müdürlüklerinin
kunılması.
• Özel hizmet tazminatı
dengesizliğinin giderilmesi.
Hemen hemen tüm kamu
denetim elenıanlanna ödenen
makam tazminatından vergi
denetmenlerinin de
yararlandınlması.
Denetmenlerin emeklilik ve
meslek yaşamını olumsuz
etkileyen ek gösterge
düzenlemesinin yeniden yapılması.
ılıntılendınlmesı
durumunda.
yalnız bir yılda
kayıp-kaçak
nedeniyle 4.5
katrilyon liralık
gelirin devlet
kasasına ^^
U-
E• 1
giremediği a
ortaya çıktı.
Maliye, 1998
yıhnda 68 bin 748
yükümlü üzennde
inceleme yaptı. bu
incelemenin 61 binini
gerçekleştiren
denetmenler. Türkiye'de
sasit usul dışında 2 milyon
300 bin deftere tabi vergi
yükümlüsü bulunduğuna
dikkat çektiler. Buna göre,
inceleme oranı yüzde
2.9'da kaldı. Bu kadar
düşük oranlı inceleme
~-ı
, *~~ û a
4
sonucunda
bıle
yükümlülerin
yüzde 98'inın
vergi kayıp ya
da kacagına
neden olduğu
ir saptanıyor.
k ıg^a. «*. incelemeler
*" o sonucunda
684 trilyon
220 milyar lira kayıp-
kaçak yakalanıyor. Eğer
incelemeler tüm
yükümlüler üzerinde
gerçekleştirilseydi ya da
denetimin etkinliği
sağlanarak yükümlüler
kayıp-kaçağa neden olacak
uygulamalardan
caydınlabilseydi
Türkiye'nin yalnız 1998
yılı içinde sağlayacağı
vergi gelirinin 4.5
katrilyon lira olacağına
dikkat çekildi.
Doğrusal orantıyla
denetimin etkinliği
sonucunda sağlanacak bu
vergi gelirinin önemı.
deprem vergileriyle
sağlanması düşünülen
600-700 trilyon lira
dikkate alındığında daha
da ortaya çıkıyor.
Denetimin etkınlığinin
sağlanmasma yönelik bu
düzenleme. faiz, repo gibi
rant gelirlerinin
vergilendirilmesı,
Türkiye'de vergi tabanının
genişletilmesi
gereğini bile t=0 ~
kapsamıyor. • ' ^ R
Vergi C j W
Denetmenleri J^lvS
Derneğı Başkanı t^Vv
Coşkun Aras. —•*"
günlük net kazancı 15
milyon lira olan
taksicilerin günlük
ödedikleri vergi yükünün
20 bin lirada kaldığına,
oysa 3 ayda bir KDV
üzerinden 200 milyon lira
vergi yükümlülüğü
dogmasına karşın 1 milyon
800 bin lira vergi
ödediklerine, Ankara'da 8
bin taksicı olduğu dikkate
alındığında yalnız bu
sektördekı vergi kaybmın
1.5 trilyon lira olduğuna
dikkat çekti. Türkiye
geneli ele alındığında bu
,. rakamın çok
F 3 ~ ^ daha büyük
H^^fc boyutlara
H â f f V ulaşacağını
b^flBSj^ belirten Aras,
^ ^ ^ ^ B k ıncelenen vergi
Sr yükümlülerine
göre vergi kayıp-kaçağının
4.5 katrilyon liraya
yükseldiğini, denetimin
gerekliliğini ortaya
koyan bu tabloya
karşın bakanhğın
denetmen sayısının •
1992 yıhnda 2 bin
142'ykenbugün 1666'ya
düştüğünü bildirdi. Aras,
1992-1999 yıllan arasında
da her yıl
sınavla ortalama 60-70
denetmen işe alınıyor
olmasına karşın
vergi denetmeni
sayısmda bu düşüşün
yaşandıgına dikkat
çekerek*Yaniher3
denetmenden biri 7 yü
içinde istifa etmiş ya da
avnlmış. Bunun nedeni de
vergi denetmenlerinin
sorunlan'' dedi.
DÜINYA EKONOMİSİNE BAKIŞ / ERGIN YILDIZOĞLU
'Dünya Ekonomisinde Miithiş Toparlanma'Yediler grubu ülkeleri maiıye bakanları ve Mer-
kez Bankası guvernörieri pazar günü bir araya gel-
diler (1). Gündemleri yine çok yüklü: Yenin dolar ve
Euro karşısında tekrar yükselmeye başlamış olma-
sı, en yoksul ülketerin borçtannın azattılması, ABD
ekonornisinin geleceglyeni uluslararası malı yapı-
lanma... Ancak toplantının havası. bir yıl öncekin-
dep ı^djkal bir şekılde farklı. Bu sefer gündemde,
Asya knzi, 1929'un gölgesi, bir küresel depresyon
tehlikesı yok.
lyimseriik abartılı
Financial Times'ın "Dünya Ekonomisi" ekinde-
ki sunuş yazısma bakılırsa, "Dünya ekonomisi ge-
çen sene sertleşmekte olan fırtınayı atlatmakla kal-
madı. aynı zamanda müthiş birbaşan (toparlanma
E. Y.) sergıledi" (24/09). "Şimdi bakanlar ve guver-
nörler birbırlennı tebrik edebilirier." FT'ye göre,
"Şimdı en büyük belirsizlik Wall Street'te yatıyor".
Dolayısıyla, dünyanın gen kalanındaki sorunlarçok
önemlı değil. Bir kriz gündemden çıkmış gibi gö-
rünse de bence bu iyimserlik sağlam temellere da-
yanmıyor.
Financial Times'ın ekı, LatinAmerika'nın Asya kn-
zinin etkilerinı atlattığına, Japon ekonornisinin 10yıl-
dır Ilk kez tekrar büyümeye başladığına, Asya eko-
nomilennin hızlı "Vbiçımli" bir toparlanma yaşadık-
lanna dikkat çekiyor. Kimi olumluluklan kabul etmek-
le birlikte, bu tespitlere aynı heyecanla katılmak
mümkün değil. Latin Amerika'da ekonomik topar-
Dünya ekonomisinde en büyük belirsizliğin Wall Street'te olduğu belirtildi.
lanma ne yazık ki yalnızca hayal. Evet ABD-IMF'nin
Brezilya'yasağladığı yaklaşık 40 milyar dolarlık kur-
tarma paketı borsada bir çöküşü engelledi, ama ne
Brezilya parası rea/'i koruyabıldi ne de bir resesyo-
nu engelleyebildı. En son ekonomik büyüme rakam-
lan, Arjantin, Brezilya, Şili, Kolombiya ve Venezü-
e//a'da, ikinci dört ayiık döriemde, bir önceki yıla gö-
Artık hem* j » /
yolculuklarınızhem
ahşverişleriniz
azanÇünkü Türkiye'de ve
dünyada yüksek standartta
tam hizmet anlay ışını
temsil eden iki kuruluş,
Budget ve Esbank
işbirliği yapn.
Budget VISA yalnız Esbank'ta.
"Hesabtnt bsten vrnıusu gezgtnlert tçıu
BESBANK
Budget VKA kwt sahipteri netef kazanıyor?
• Pcşın odemelerde %}0 ındırım.
• Üç taksine. toplamdan 9615 indirim.
• Surekli kullanımda ek avantajlar.
• Yurtdışı kıralamalarında mınımum %1S ınduinı.
• Kayıp ve çalıntı sigonası gibi
' tüm \ısa a\antjjları
• Türkiye'de 27, dünvada 3200 Budget
ofısının hızmetlen.
• Tüm Esbank kredi kartlannda
olduğu gibı Budget Visa ile vapılan
hatcamalardan ESpuan kazanma olanağı.
•3
J
Tüm Esbank şubelerı ve aşağıdakı Budget ofislerine başvurabilirsiniz.
BTNIBUL-TM(SN: ı«12) 263 92 aHUDKAT: W\% « 9 36 46-ATATURK HAVMJMMII: '0212) 663 06 58 8URSA: (0224) 22342 0)
ABMM: (0322)45900 16 «NKARA: (0312ı 117 5952-€SENBOĞA HAVAU«MW H'2t 396 33 72 ANTALr* (02CI 322 7686
/UmU.Nfc 10242i V-3 X 06 AMT»IYA HAVALIIKIAIII: IÛ2<2) 330 30 79 OMİT: |O262I 324 51
12 KONT/t (0332) 321 72 72-73
ALAIIYA ıO242ı 513 '3 32- ALTIS GOLF OTEL: (0242ı 725 42 42 SİDE: (0242ı 753 14 86 İZMİH: (0232) 482 06 05
A MENDERCS HAVAUtWHI/DI5 HATLAfl. |E32) 274 22 03 - K HATLAR: Î0232) 274 17 96 ÜftGOp- (0384) 341 65 41-42
KUfAOASI: (0256) 614 49 56 MDRUM' 102521 316 73 K MARMARİS: 13252) 412 41 44 FETHİYE (O2S2, 614 S1 66
DENİZli (O2«8ı 264 54 43 GAZWUITEP: ıO342l 335 '2 30-31 TRABZ0M: (0462) 323 15 2C KIBRIS 10392! 815 11 27
Budget
CarRenta!
Amaçlar çeşitli. araçlar Budget.
re yüzde 1 ile yüzde 9 arasında degişen gerileme-
leri sergiliyor: sanayi çıktısı büyüme hızlanndaki ge-
rilemeler ıse çok daha keskin. (The Economist
25/09). GüneydoğuAsya ekonomilenne gelınce, ger-
çekten de burada büyüme oranlarında dikkati çe-
ken bir yükseliş var. Ancak geçen hafta uluslarara-
sı basına yansıyan bir seri araştırma, krıze yol aç-
tığı varsayılan mali yapıların, eko-
nomik örgütlenmelerin hemen hemen
hiç degişmeden kaldığım gösteri-
yordu. Örneğin, The New York Ti-
mes'ın bildirdiğine göre, Güney Ko-
re'de Çebol denen, esas olarak dev-
letle yakın ilişkili (dolayısıyla yolsuz-
luk kaynağı) büyük ailelerin deneti-
minde o/an hoMingler kendilerini ko-
rumuş, tüm baskılara rağmen elle-
rindeki şirketlenn mülkiyetlerini kim-
seye kaptırmamışlardı. Far Eastern
Economic Review (FEER) bu haf-
taki sayısmda "Duman ve Ayna"
başlıklı yorumunda son haftatefdaEn-
donezya ve Tayvan 'da ortaya çıkan
skandallara atıfla banka sıstemle-
rindeki temızliklerin aslında gerçek-
leşmediğıne, ama gerçekleşmiş gi-
bi yapıldığına dikkat çekti. Japon
ekonomısindeki "toparianmaya" ge-
lince: "EğerJapon ekonomisibüyü-
yorsa, bırisibunu Işadamlanna söy-
lemeyi unuttu mu" diyen FEER'nın
aktardığına göre, nisan-haziran dö-
neminde bir önceki yılın aynı döne-
mıne göre sermaye harcamalan yüz-
de 13.4 ve imalat sanayıı harcama-
ları yüzde 24.6 gerilemiş (1965'ten
bu yana en büyük gerıleme). Bu
manzaraya, Endonezya'da artan si-
yasi istıkrarsızhğı. 7âyvan'dakı dep-
remin getireceğı malı yükü, Japon Ye-
ni'nin artma eğilimınin Japon eko-
nomisi üzerindeki olumsuz basıncı
da eklendığinde iyimserlik biraz da-
ha azalacaktır sanınm.
Dünya ekonomisiyle ilgıli değer-
lendirmelere, geçen yıldan bugüne
Rusya ekonomısinın birtüriü topar-
lanamadığını, sıyasi olarak çok be-
lirsiz bir döneme doğru ilerlediğini,
petrol fiyatlanndaki olağanüstü ar-
tışı da eklemek gerekir. Geçen yıla
göre en önemli olumlu gelişme Eu-
ro bölgesınin ekonomik istikrarını
koruması ve bir ekonomik büyüme
devresinin başlamakta olmasıdır.
Ama bunun da kaderı dünyanın ge-
ri kalanında olanlara sıkı sıkıya bağ-
h.
Yukandaki en iyimsertabiriyle bu-
LONDRA ergin(g ergin.demon.co.uk
lanık görüntünün yanı sıra ABD ve Japonya'daki so-
runlar, tüm olumlu gelişmelere karşın dünya eko-
nomisinın tehlikeli sulardan henüz çıkmadığım dü-
şündürüyor. Bu bağlamda önce geçen sene bu za-
manlar 136yen düzeyinde dolaşan dolann bu haf-
,ta sonu 703.85 yene kadar düşmuş olması dikkat
çekiyor. Yendeki gerileme Japon ekonomisindekı to-
parlanma dinamiklerini engelleyici bir basınç. Bu yüz-
den Japon Merkez Bankası guvemörünün ve ma-
liye bakanının hafta sonunda G7'den yeni düşür-
mek üzere müdahale edilmesini istemesi bekleni-
yor. Ne kı gerek ABD Hazıne Bakanı Summers'ın
"Japonya dış müdahale aramak yerine ıç talebi
canlandırmaya devam etmelidir" demecinden (In-
ternational Herald Tribune 24/09), gerekse de
eskı Başkanhk Ekonomik Konseyi Yönetim Kurulu
Başkanı Martin Feistein'ın WallStreet JoumaTda-
ki makalesınden anladığım kadanyla, ABD yeni des-
teklemekten yana değil. Felstein'a göre, "Yene eş-
güdümlü bır müdahale ABD ve Avrupa'nın çıkar-
lanna terstır. Zayıf bıryen, ABD'nin dış ticaretso-
rununu daha da ağıhaştınr. Avrupa'daki ekonomik
büyümeyl tehlikeye sokar" (14-25/09). Bence bu-
rada esas pazarlık konusu şu: ABD ve Avrupa, Ja-
pon pazarlarını kendi şirketlerine daha çok açrnak,
bu arada Japonya'da hükümetçe yaratılacak olan
yeni talepten yararlanmak (Kapasite fazlası sorunu
hâlâ etkısinı sürdürüyor!) istiyorlar. Diğer taraftan,
Japon hükümeti, ekonomi bir "likiditekapanına'sı-
kışmışken. krizden sisteme sürekli yen pompala-
yarak çıkmanın mümkün olmayacağını, yeni de-
netlemek ıçın yaratılacak bir iç talebin, gerçekte
ABD ve Avrupa ekonomilerine sübvansiyon ver-
mek anlamına geleceğini düşünüyor.
Küresel piyasaiardaki gelişmeler ise yeni yukarı
doğru itiyor. Morgan Stanley ekonomistlerinden
John Montgomery'nin Global Economic Forum
yazısındakı tespıtine göre, Japon piyasalanna net
yabancı fon girişi artmaya devam ediyor. Bu ma-
dalyonun öbür yüzündeyse ABD ekonomisi var.
DowJones Sanayi Endeksi, perşembegünü kapa-
nış saatJerine doğru birdenbire kısa sürede yüzde
2 değer kaybederek 10318.59'a düştü. Cuma ka-
panışında haftalık toplam gerileme yüzde 4.5'i geç-
ti. Bu sarsıntı, endeksin 25 Ağustos'ta birara 11326
düzeyine kadar yükselmiş olduğunu, ABD Borsa-
sı'nda bir köpüğün varlığını tekrar hatııiamamıza ve-
sile oldu. Dahasj, ABD ekonomisi hızlaşişmeye de-
vam eden bir borç köpüğü üzerinde durmaya ça-
lışıyordu. 1940-89 arasında hiçbir zaman yüzde
1 'in üzerine çıkmayan özel sektör açıklan, şimdi
GSMH'nin yüzde 5'ine ulaşmıştı (The Economist).
Dış ticaret açığı rekor düzeye tırmanırken, cari açık
GSMH'nin yüzde 4'üne yaklaşmıştı. Dolar değer kay-
bederken faizler üzerindeki basınç da ister istemez
yukan doğru olacaktı. Bu senaryonun sonunda VVall
Street'te cıddi birdüzelme beklentisı var. Düzelme-
nin bir etkisi yeni, yeni zirvelere doğru itmek olabi-
lecekken diğer etkisi de ABD'de ekonomik büyü-
meyi hızla bir durgunluğa, belki de düzelmenin gü-
cüne bağlı olarak da resesyona çevirmek olacak-
tır.
Sanınm şimdi ABD ekonomisinde bir fasit daire
oluşmaya başladı. Borsaya güvensizlik, sermaye ka-
çışını, bu da dolann zayıflama eğilimini, bu zayıfla-
ma eğilimi. dolar kâğıtlanndan kaçışı hızlandınyor,
bu tekrar dolara yansıyor... Bu koşullarda bir tehli-
ke anında FED'nin borsayı faizleri düşürerek (dola-
n daha da zayıflatacağı için) destekleme şansı gi-
derek zayıflıyor.
Borsanın ayakta tuttuğu ABD tüketici talebi çök-
meye başlarsa, bunun arkasındaki borç yükü de ge-
lip kapıya dayanır. Bu koşullarda ABD dünya eko-
nomisindekı arzı emen büyük bir talebin kaynağı ol-
maktan çıkarken VVall Street'teki bir çalkantı ani bir
gerileme, küresel resesyon tarbşmalannı tekrar gün-
deme getirir. Böyle bir konjonktürde bugün büyü-
me devreleri eşgüdümlü bır aşamaya giren ABD,
Avrupa, Asya ekonomilennde aşağı dönüş eşgü-
dümlü olarak başlayabilir. Bunlar belki fazla kötüm-
ser senaryolar, ama yine de göz önünde bulundur-
makta fayda var sanınm.
ANKARA PAZARI
YAKUP KEPENEK
Din ve Sömürü
Sömürü, yalnız ekonomik bir kavram değildir; bu-
na ek olarak, dinsel, siyasaJ süreçlerin ve gelenek-
lerin beslediği birolgudur. Aslında sömürü biçim-
leri sürekli olarak birbirinı besler. Ancak sonuçta
bunlann tümünün tek bir işlevi vardır: Ekonomik sö-
mürüyü pekiştirmek ve insanlan daha da köleleş-
tirmek. Bu genel gidiş, Türkiye'de son günlerded/n-
sel sömürünün yeniden kamuoyunun gündemine
egemen olmasıyla yeni bir ivme kazanıyor.
Bu kazanımın göstergesi çok. Deprem gibi do-
ğal biryıkım bu amaçla kullanılabilmekte; tümüy-
le bireysel satanist davranışlar dine sanlmanın bas-
kı aracı yapılabilmekte ve türban, demokrasi sa-
vaşımının bir simgesi sayılabilmektedir. Birbirıyle
hiçbir bağlantısı ya da ortak noktası bulunmayan
bu üçlünün birleştirildiği yer, toplumun biraz daha
dinsel baskı altına alınması, ezilmesi ve sömürül-
mesinden başka birşey değildir.
Daha önce bu köşede de vurgulandı; deprem bir
doğa olayıdır; Tann ile bir ilişkısi yoktur. Satanist
davranışlar, ekonomik, siyasai ve toplumsal buna-
lımlann ürünüdür; inanç dünyasıyla bu tür çılgın-
lıklar arasında bir bağlantı kurulamaz.
Gelelim, şu türban giyilmesini demokrasi ve in-
san haklannın simgesi sayan ve yıllardır eğitim ku-
rumlarında ve giderek toplumda büyük gerilimle-
re kaynaklık eden anlayışa. Burada ço^c sayıda ya-
lan üst üste konulmuştur. Eğitim-ögretim kurum-
lannda türban giyilmesi serbestbırakılırsa ınsan hak-
lanna saygı göstehlmiş, demokratikleşme yönün-
de adım atılmış olacak türünden bir varsayım, tam
anlamıyla, yanlıştır.
Bu sonuca neden ve nasıl varıldığının iki yönü
var.
Eğitim ve öğretim, her konunun, hiçbir önyargı
taşınmadan incelenmesi, irdelenmesi, tartışılması
ve gerçeklerin ortaya çıkanlmasını amaçlar. Her
konu ve kavram, ayrım gözetilmeksızin eleştirel
birsüzgeçtengeçirilebilmelidir. Örneğin, insanlığın
tarihsel gelişiminde dinlenn doğuşunun yalnızca bir
aşama olduğu; tannlann ortaya çıkışı; insanlığın çok
tanrılı dönemleri ve tek tanrrya geçiş sürecı türban-
lı bir eğitim ortamında, tam bir bilimsel yansızlıkla
ele alınabilir mi? Bu sorunun yanıtı hayırdır. Kaldı
ki bu da yetmez, din ve tann olgusu ile üretim bi-
çiminin ya da üretimde kullanılan tekniklerin bağ-
lantısını tartışmak içın de tam bir düşünsel özgür-
lük ortamı gerekir.
Bir nokta daha var. Son yıllarda hemen tüm bi-
lim dallarındaki gelişmelere evrim kuramı damga-
sını vuruyor. Türbanlı bir öğrencinin bu kuramm
karşısındaki tutumu ya da bu görüşleri daha işin
başında açık ve bellidir: Öğrenci evrim kuramına
tartışmasız karşı çıkacak, beynini bu tür düşünce-
lere tam anlamıyla kapatacaktır. Türbanla kapatı-
lan yalnız baş değildir, asıl onun içindeki beyindir.
Türban, tanımı gereği, önyargıdır.
• • •
Türban giyilmesinin demokrasinin bir gösterge-
si sayılmasının ise çok daha ilginç uluslararası yön-
teridevar.
Kimi eski CIA (ABD Merkezi Haberalma Örgütü)
ajanlannın (beiki paralannın da) büyük katkılanyla;
ılımlı Islam'ın çağdaşlaşma yönünde evrim geçir-
mekte olduğu; en azından siyasai muhalefet ya-
parken insan hakJan ve demokrasıyı savunduğu öne
sürülmektedir. Yine kimi AB (Avrupa Birliği) ülke-
lerinin, Türkiye'nin demokratikleşmesi bağlamın-
daki isteklerinin ana öğelerinden biri de hak ve öz-
güriüklerin dinsel boyutudur.
Son günlerde görulen Türkiye-ABD ve AB yakın-
laşmalarında, insan hakları ve demokrasi konusu,
eğer dinin şimdikinden daha çok siyasallaşmasj
yönünde olursa, bu, Türkiye için gerçek bır yıkım
olur.
Kuşkusuz çıkannı dinsel sömürüye dayandır-
mayan herkes, islam adına kan dökülmesini iste-
mez. Islam'ın çağdaş gelişmelere açılması, gide-
rek onları kucaklaması da yalnız Müslümanlann
değil, tüm insanlığın yaranna olur. Ancak bunu ger-
çekleştirecek ne kurumsal bir yapı vardır ne de bte
yetkili organ. Türkiye'nin de böyle bır işlevi üstlen-
mesi nesnel olarak olanaklı değildir. Ulusal Kurtu-
kjş ve Cumhuriyet Devrimi ile Türkiye bu göreviyap-
mayacağını on yıllar öncesinden tüm dünyaya du-
yurmuştur.
Eğer birileri Türkiye'den Islam'ın, ılımlı, insan
haklanna saygılı ve demokratik bir biçimde siya-
sallaşmasına öncülük etmesini isterlerse, kesinlik-
le buna karşı çıkılmalıdır. Çünkü bu durum, Türki-
ye'nin, birilerinin Islam'ın siyasallaşması program-
lannın oyuncağı olması, bir deney alanı ya da ko-
bayı gibi kullanılması anlamına gelir. Daha ağır bir
biçimde ya da giderek uluslararası sermayenin sö-
mürü aracı olarak kullanılmak demektir.
Tıp tarihi de, başka tarihler de kobaylann ken-
dilerine değil başkalanna yararlı olduklannı yazıyor.
E-posta: yakup@metu.edu.tr
TÜDER'in kitapçığı
Tüketicilerin
depremle ilgili haklan
tSTANBUL(AA)-
Deprem kuşağı üzerinde
bulunan ve sık sık bu
yıkıcı doğal afete maruz
kalan Türkiye'de
depremle yaşamayı
ögrenrnek zorunda olan
insanlann. ev veya
işyerlerinde depreme
karşı bazı basit
önlemleri almalannın
yanı sıra, oturduklan
binanın depreme karşı
dayanıklı olup
olmadığını araştırmalan
ve depremle ilgili
haklanru da
öğrenmelen gerektigi
hatırlatılıyor.
Tüketiciler Derneği
(TÜDER) tarafindan
hazırlanan
"Tüketkilerin Deprem
Kı\a\unı" adlı
kitapçıkta, depremden
zarar gören bireylerin
depremle ilgili haklannı
nasıl arayacaklan, konut
yaptınrken veya hazır
konut alırken dikkat
etmeleri gereken
konular belirtiliyor.
Kitapçıkta, ,<{
belediyelerin 3194
Sayılı Yasa'da belirtilen"
yetki ve sorumluluk '
alaruna giren işleri ••
yapmalan gerektigi.
ihmal göstermeleri
durumunda hukuk ve
ceza yönünden sorumlu
olduklan ifade ediliyor.
Belediyelerin,
uygulama imar planına
ve inşaat ruhsatına
uygun olarak inşaatın
yapım denetımini
yapmadıklan takdirde
de hukuk ve ceza
yönünden sorumlu
olduklan belirtilen
kitapçıkta, tüketicilerin
bu durumda, belediye
yetkililerini olaym
olduğu yerin
cumhuriyet savcılığına
şikâyet etmeleri
gerektigi belirtiliyor.