Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet
tmtivaz Sahibi: Berin Nadi
Genel Yayın Yönetmeni Orhan Erinç
# Genel Yayın Koordinatörû. Hikmet
Çetinkaya 0 Yazıişleri Müdürû tbrahim
Yıldız • Sorumlu Müdür. Fikret tlkiz
0 Haber Merkezı Müdüru: Hakao
Kara 0 Görsel Yönetmen: Fikret Eser
Istıhbarat Cengiz Yıldınm 0 Ekonomi: OzJem
Yüzak 0 Kültûr Handan Şenköken 0 Spor:
Abdülkadir Yücelman 0 Makaleler: Sami
Karaören 0 Düzeltme Abdullah Yazıcı 0
Fotograf Erdoğan Köseoğlu 0 Bügi-Belge:
Edibe Buğra 0 Yurt Haberlen. Mehmet Faraç
Yayın Kunılu tlhan Selçuk
(Başkan), Orhan Erinç, Oktay
Kıutbökc, Hikmct Çetinkaya,
Şökran Soner. tbrahim Yıldız,
OrhanBunah, Mntafa Balbay,
HakaaKan.
Ankara Temsılcısı. Mustafa Balbay Ataturk Bulvan
No: 125, Kat:4, Bakanlıklar-Ankara Tel: 4195020 (7
hat). Faks: 4195027 •îzmrTemsılcısi SerdarKmk,
H.ZıyaBlv. 1352 S 2'3Tel 4411220. Faks: 4419117
0 Adana Temsücisi: Çetin Yiğenoğla, Inönü Cd 119
S. No 1 Kat: 1. Tel: 363 12 11, Faks. 363 12 15
Mûessese Müduru Cstön Akmen •
Koordmatör AhmetKonüsantMuha-
sehe Bölent Vener • Hare Hûscvin
Gûrer* Bılgı-lşlem N»ü Inai • Bılgı-
sayarSfflem: Mürtve» Çikr*Saö$
FtzfetKuza
MEDYA C: • Yönetun Kunılu
Başkanı - Genel Müdür Gülbin
Erduran # Koordınator Reha
Iptman 0 Genel MüdürYardımcısı
Sevda Çoban Tel 514 07 53 -
513 95 8O-51384#Wl,Faks- 5138463
Ya\ımli}in ve Basan: Yeni Gun Haber Ajansı. Basın w Ya>ıncıhk A S.
TufkocaiıCad 39 41 Cağaıoğlu 34334 lstanbu] PK 246 - Sırkecı 34435 lslanbul
Tel 2 05O5(2Ohat)
Fak$ (0
r
2121513 85 95 www.cumhuriyet.com.tr 22 EYLUL 1999 lmsak: 5.17 Gûneş: 6.44 Öğle: 13.04 îkindi: 16.28 Akşam: 19.11 Yatsı: 20.32
Kiiltür Bakanlığı
yarışmaları
• ANKARA (AA) - Kültûr
Bakanlığı 60. Devlet Resim
Heykel Sergisi kapsamında,
resim. heykel seramik ve
özgünbaskı dallannda
yanşma düzenledi.
Bakanlıktan yapılan .
açıklamaya göre
Yanşmalara verilecek
eserler 4-23 Ekim günleri
arasında Ankara ve
tzmir'de Devlet Resim ve
Heykel Müzesi
müdürlüklerine. Istanbul'da
Devlet Güzel Sanatlar
Galerisi Müdürlüğü'ne
teslim edilecek. Kiiltür
Bakanlığı aynca "10.
Devlet Süsleme Sanatlan
Sergisi" kapsamında da
"Hüsn-iHat". "Tezhip".
"Minyatür'Y'Çini deseni"
ve "Ebru" dallannda da
yanşma düzenledi. Bu
yanşmaya katılacak eserler
de 4-23 Ekim günleri
arasında aynı yerlere teslim
edilecek.
Kadınlar ve
seyaiıat
• tSTANBUL (ANKA) -
Kadmlann iş yaşamında
daha aktif rol oynamaya
başlaması tek başına
sevahat eden kadın sayısmı
da arttırdı. Ancak. seyahat
konusunda erkeklere göre
daha az deneyimli olan
kadınlar, öncelikle kişisel
güvenliklerine önem
veriyor. Türkiye Otelciler
Birliği'nin yayın organı
Hptel'de yer alan bir
araştırmaya göre ABD ve
lngiltere'de kadınlann
yüzde 53.4 l"i tek başlanna
seyahat yaparken kişisel
güvenliğe önem veriyor.
Araştırmaya göre. kadınlar
tek başlanna seyahatte en
önemli sorun olarak yüzde
18.18 oranı ıle dil engelini
görüyor.
Moda günlerinde
3. sayfa kra
• LONDRA(Reuters)-
Her yıl geleneksel olarak
düzenlenen Londra Moda
Günlen"nde ünlü
tasanmcılar bir araya geldi.
Moda günlerinin 2.
gününde 3. sayfa kızı ve
pop şarkıcısı Sam Fox, Red
or Dead'in giysisini tanıttı.
Depremzedeye
moral destek
• İZMİR(AA)-17
Ağustos'ta Marmara
Bölgesi'nde yaşanan ve
Türkiye'yi yasa boğan
deprem felaketi.
depremzedelerde ilk şokun
atlatılmasının ardından
farklıetkilerbıraktı. 500
gönüllü psikologla 35
günden bu yana deprem
bölgesine "moral desteği"
sağlayan Türk Psikologlar
Derneği (TPD). halen 50
psikoloğu 1 'er haftalık
sürelerle deprem bölgesine
gönderiyor. Dernek
Başkanı Ihsan Dağ,
depremzedelerin 1 ay sonra
psikolojik tepkilerinin
değiştiğine işaret
ederek,"Büyük bölümûnde,
kaygılardan ve streslerden
farklı olarak ortaya çıkan
kaygı bozukluğu,
depresyon, travma sonrası
stres bozukluklan
görülüyor" dedi.
GGC'den
AKUT'a ödül
• DtVARBAKIR(AA)-
Güneydoğu Gazeteciler
Cemiyeti'nce (GGC)
düzenlenen, "Yılın Başanlı
Gazetecileri" ödülleri
açıklandı. Bu yıl cemiyetin
' Jüri Özel Ödülü'nün
Marmara Bölgesi'nde
yaşanan depremde büyük
başan gösteren AKUT'a
verilmesi kararlaştmldı.
Cumhunyet'in Diyarbakır
Bürosu'ndan Mahmut Oral
da mansiyona layık
görüldü.
Hamilelik süresinde anne-bebek arasındaki besin ve hormon alışverişi doğumdan sonraki sağlığı şekillendiriyor
Çeviri Servisi- Bilim adamlan ar-
tıkhamilelik süresindeki anne-çocuk
arasındaki besin ve hormon alışve-
rişinin insanın doğumdan sonra-
ki sağlığını büyük ölçüde şekil-
lendırdiğıni düşünüyor. Cor-
nell Üniversitesi'nden Dr.
Pftter Nathanielsz, "Ra-
himdeki YaşanT isimli
kitabında, bütün olarak
sağhğın. karaciğer, kalp,
böbrekler ve en önem-
lisi beynin anne kamın-
daki geüşme çizgisine
paralel bir seyir izledi-
ğini belirtiyor. Bu yeni
görüş pek çok bilim ada-
rru tarafindan tıp tarihin-
de devrim olarak nitelen-
diriliyor. Ana rahmindeki
koşullann, ileri yaşlarda or-
taya çıkan hastalıklan belirle-
digi iddiası, hastahklann genetik
kökenli oldugu görüşüne gölge dü-
şürüyor, çünkü bugûne dek bilim
adamlannın genetik etken olarak ni-
telendirdikleri koşullann, rahimde
fetusun maruz kaldığı koşullarla ka-
nştınldığı iddia ediliyor. Aynca kö-
tü beslenme alışkanlığına bağlanan
bazı hastahklann da, aslında fetu-
sun sağlıksız "programlanmasın-
dan" kaynaklandığı ileri sürülüyor.
tki yıl önce anne karmndakı koşul-
lann dikkate bile alınmadığına dik-
kat çeken Harvard Oniversitesi Tıp
Fakültesi'nden Dr. Matthew GîU-
man. "Ortaya atılan bu yeni görüş
halk sağhğında yeni bir paradigma
olarak yerini alacak" dıyor.
Hamilelik dönemindeki koşullann
yeni doğan bebeği etkilediği bugû-
ne dekbilinen birgerçekti. Ancak son
kökleıigünlerde ortaya çıkan ve tıp dünya-
sını derinden sarsan bu yeni bulgu-
lar, insan sağlığı ile daha derin ve
kalıcı sonuçlan kapsıyor. Ör-
neğin uzun süredir hamilelik
döneminde annenin alkol
abnasının, bebekte zihin-
sel ve kalp hastalıklan-
na yol açtığı biliniyor-
du. Benzer şekilde, tü-
tünün bebekte solu-
num yollan hastahk-
lanna neden oldugu,
işitme duyusunu za-
yıflattığı herkes tara-
findan kabul ediliyor-
du. Sonuçta doğan ço-
cukta bunlann etkisini
teşhis etmek kolaydı. An-
cak yeni bulgular tümüy-
le farklı. Ûncelikle bilim
adamlan hamılelikte bebeğin
maruz kaldığı koşullann doğru-
dan etkisini hemen teşhis edemiyor-
lar, bunlar etkisini uzun süre saklı tu-
tabiliyor ve ileri bir tarihte hiç bek-
lenmedik bir anda ortaya çıkabili-
yor. Ancak bu arada bilim adamlan
yeni keşfin anneleri suçlama kam-
panyasınadönüşmemesi ve maruzka-
lınan her hastalığın kader olarak de-
ğerlendirilmemesi doğrultusunda in-
sanlan uyanyor. Çünkü doğumdan
sonraki yaşam koşullan hâlâ çok
önemli.
Anne adayları
ne yapnıalı?
Pesln önlemler: Dok-
torlar hamilelik sırasında
cenini etkıleyecek ilaçlar
konusunda size bilgi vere-
bilir. Doktorunuza hamile-
liği tehlikeye sokacak has-
tahklannızı bildirin. Eğer
şeker hastası iseniz insüli-
ninizi aksatmayın. "Spina
btfıda" denilen omurga ka-
nalınm arka duvannm bir
kısmının açık kalmasına yol
açan hastalığa yakalanma-
mak için günde en az 400
mikrogram folik asit alma-
ya özen gösterin. Bunu por-
takal suyundan veya yeşil
yapraklı sebzelerden alabi-
lirsiniz.
öfiünlerl planlamak:
Hamilelikte her gün ek ola-
rak 300 kalori almaya bakın.
Bir oturuşta büyük öğünler
yiyemiyorsanız, sık sık azar
azar yiyin
DO0ru gida: Bol bol kar-
bonhidrat alın, ancak mey-
ve. sebze, düşük yağ içerik-
li süt ürünleri ve yağsız eti
de ihmal etmeyin. Protein,
vitamin ve mineral içeren
bu besinler bebeğinizin ka-
nını. kemiklerini ve kasla-
nnı geliştirecektir.
KIİO almak: Kilonuz nor-
mal ise 11.5 ile 16 kilo ara-
sında kilo almaya bakın.
(Zayıfsanız daha fazla kilo
alın, şişmansanız daha az
kilo alın) Kalorileri saymak-
tansa aldığıruz kiloya dikkat
edin.
KafeİH: Hamilelik sırasın-
da kan hacmi ikiye katlanu".
Bol miktarda içilen kafein
vücudu susuz bırakabilir.
Bazı uzmanlaryûksek doz-
da kafeinin bebeğin kilo al-
masını durduracağını ileri
sûrüyor. Dolayısıyla bir iki
fıncan kahveninüzerine çık-
mayın.
EflZefSİZ: Formunuzu mu-
hafaza etmek, doğumu ve
doğumdan sonra kendinizi
toparlamanızayardım eder.
Ancak aşın yorucu egzersiz-
den, kamınıza darbe yeme
tehlikesi taşıyan sporlardan
uzak durun. Yüzme ve yü-
rüyüş idealdir.
Alkol: Aşın alkol yüz ve
kalp sakatlıklanna, zekâ ek-
sikliğine ve davranış bozuk-
luklanna yol açar.
Slflara: Sigarayı hemen
bırakm. Düşük kiloda do-
ğan bebeklerin kilo kaybı-
nın yüzde 25'i sigara kay-
naklıdır.
Günümüz yazarları Türkçe ders kitaplarında• Milli Eğitim
Bakanlığı, okutulma
süreleri dolmuş ders
kitaplannı çağdaş bir
anlayışla yeniledi. Daha
önce sakıncalı bulunan
yazarlann program
engeli aşılarak
girdikleri ders kitaplan
öğrencileri sorgulamaya
yöneltiyor.
EBRUTOKTAR
ANKARA-Milli Eğitim Ba-
kanlığı tarafindan yazılan ilköğ-
retim Tûrkçe ders kitaplannda
ilk defa Nâzım Hikmet, Okta>
AkbaL Nurullah Ataç, Aziz Ne-
sin, Erdal Atabek. tpek Ongun,
Tank Dursun K-, Cahit Kûlebi,
Atalav \ öriikoğlu,C e>hun Atuf
Kansu nun da aralannda bulun-
duğu çağdaş şair ve yazarlann
eserlerine yer verildi. Kitaplar-
da, öğrencilerin Tarüşma ve sor-
guluna dûzeylerini' gelıştire-
cek metinlere de agırlık kazan-
dınldı. Türkçe 3 ders kitabında
YaJvaçUral' m TVYkkirektam-
a amca' parçası ile öğrenciler
reklamlann albenisine karşı uya-
nldı. Vatandaşlık ve İnsan Hak-
lan Eğitimi kitabında laikliğe
vuıguda bulunulurken, öğrenci-
ler köktendinciliğe karşı uya-
nldı ve cumhuriyetin korunma-
sırun gerekleri anlatıldı.
Milli Eğitim Bakanlığı, oku-
tulma süreleri dolmuş ders ki-
taplannı çağdaş bir anlayışla ye-
nileyerek bir ilke daha imza at-
tı. Bakanlık, daha önce ders ki-
taplanna ginnesi sakıncalı bu-
lunan yazarlan, program enge-
lini aşarak yenijediği ders ki-
taplannataşıdı. Öğrencileri sor-
gulamaya yönelten ders kitap-
lannda Erdal Atabek ve Atalay
Yörükoğlu gibi bilim adamlan-
nın eserlerine yer verildi. llköğ-
retim birinci sınıftan sekizinci
sınıfa kadar yenilenen Türkçe
ders kitaplanna Nâzım Hikmet
Oktay Akbal. Nurullah Ataç,
Aziz Nesin, lpek Ongun, Tank
Dursun K.., Cahit Külebi ve Cey-
hun Atuf Kansu'nun eserleri
alındı. Cumhuriyet dönemi ya-
zarlanna gecmiş yıllara göre da-
ha az yer verildi.
Bakanlığın yenilediği Ilköğ-
retim Vatandaşlık ve İnsan Hak-
lan Eğitimi 8 kitabında 'Milli
GüvenHkve Milli Güç Unsurla-
n' ünitesine geniş yer aynlma-
sı dikkat çekti. Öğrencileri iç
ve dış tehditlere karşı uyaran
kitapta, ilk defa polis arşivle-
rinden alınan resimlere de yer ve-
rildi. Terörün yayılma nedenle-
rini irdeleyen bölumde bazı kit-
le haberleşTne araçlannın bile-
rek veya bilmeyerek terorizme
katkıda bulunduğu kaydedildi.
tlk defa Herörû destekieyen dev-
lederin' tanımı yapılırken ' ^
keter arasında işbiriiğinin sağla-
namaması' da eleştirildi.
PKK lıderı Abdullah Öca-
lan'ın yakalanışına kadar geli-
şen sürece paralel olarak yıkıcı
ve bölücü etkinliklere ağırlık
verildi.
TÜRK ÖĞRFTMENLER FEDERASYONU
"Aııaclili politikası
olıışturulnıah9
ALMANYA (Cumhu-
riyet)-Almanya'nın Ham-
burg, Hessen, Aşağı Sak-
sonya, Kuzey Ren Westfel-
ya, Rehinland-Pfalz, Saar-
land Gelsenkirchen, Bi-
elefeld ve Duisburg eya-
letlerinde faaliyet göste-
ren TürkÖğretmenler Der-
nekleri, "Almarrja Türk
Öğretmenler Dernekleri
Federasyonu" (ATÖF) ça-
tısı altında birleşti.
Federasyon Başkanh-
ğı'na Rheinland-Pfalz
Eyaleti Öğretmenler Der-
neği başkanı Mete Atav
getirilirken, Genel Başkan
yardımcılıklanna Suzan
Ustûn ve Bahattin Gemi-
ci, saymanlığa ise Abdül-
gani Aka seçildi.
Federasyonla, Alman-
ya'daki tüm öğretmenle-
rin en geniş birligini sağ-
layarak Türk toplumunun
en büyûk sorunuolan eği-
tim konusunun çözümü-
ne katkıda bulunmayı
amaçladıklannı belirten
Atay, şunlan söyledi.
"Tûrkçedersleri ükan-
mış ve son günlerde veri-
lip >erilmemesi tarüşılma-
\a başlanmıştır. Anadili
Türkçe dersleri için. gün-
cei, bilimsel ve koşullara
uygun yeni plan ve prog-
ramlar geüştirüerek. bu
dersin kaütesi ardnlmah,
yeni bir kimtik kazandı-
nlmalı ve katüım aronl-
malıdır. Saglam verilere
dayalı anadili politikası
oiusturulmaİLİürkçeders-
lerini,uyumun önünde en-
gel olarak görmek yanlış-
ür. Bu dersler, çok kültür-
lü, çokdilli toplumun zen-
ginliğidir. BÖVİe algılanır
ve görülürse, ancak o za-
man başanya ulaşır." e-posta : tan @ prizma. net. tr
Nüfusu yaşlanan gelişmiş ülkelerde ciddi sorun oluşturuyor
Alzheimer salguu korkusu
lstanbul Haber Servisi - Nüfusun
yaşlanmasıylabirlikte görülme sık-
lığı giderek artan Alzheimer hasta-
lığında, gelişmiş ülkelerin sorunun
tepe noktasında oldugu belirtildi.
Alzheimer Derneği Başkanı Prof.
Dr. MuratEmre. Türkiye gibi geliş-
mekte olan ülkelerde de ortalama
yaşam süresinin giderek arttığına
dikkat çekerek "Bu ûlketer 15-20 yıl
sonra neredeyse bir Alzheimer salgı-
nına uğrayacak" dedi.
Dünya Alzheimer Günü nedeniy-
le dün Polat Renaissance lstanbul
Oteli'nde toplantı yapıldı. Alzhe-
imer Derneği ve Pfızer işbirliğiyle
gerçekleştirilen toplantıda, önlem
alınmaması durumunda hastalığın
gelişmekte olan ülkeler için ciddi bir
sorun olacağına dikkat çekildi.
Yaşam beklentisinin giderek art-
tığı ülkemizde hastalığın tanınması-
nın önemine dikkat çeken Prof. Mu-
rat Emre, "Alzheimer bir kader değl-
dir. Beynin bir hastalığı vardır. Ke-
sintedâvisi obnasabüehafifleten Daç-
Ur mevcut" diye konuştu.
Yavaş yavaş ilerleyen hastalığın
65 yaşm üzerinde sıklıkla göriildü-
ğünü belirten Emre, dünyada yakla-
şık 15-20 milyon, ülkemizde ise 150-
250 bin Alzheimerlinin bulunduğu-
• Dünya Alzheimer Günü
nedeniyle Polat Renaissance
lstanbul Oteli'nde yapılan
toplantıda dünyada 15-20
milyon, ülkemizde ise 150-250
bin Alzheimerli bulunduğu
kaydedildi. Nüfusun
yaşlanmasıyla görülme sıklığı
giderek artan Alzheimer
hastahğında, gelişmiş ülkelerin
sorunun tepe noktasında
oldugu belirtildi.
nu söyledi. Hastalığın ilkbelirtisinin
"•unutkanlık" olduğunu ifade eden
Prof. Emre bu konuda şu bilgileri
verdi:
'Zamanla artar'
"Alzheimer deki unutkanlıktabir-
kaç saat önce yaşanan olayın tama-
men silinmesi söz konusudur. Bu
unutkanlık zamanla artan Kelime
bulmada zoriuk yaşanır. Hasta za-
manla kendini ifade etmekte güçlük
çeker. günlük işlerini yapmakta zor-
lanır. Kişi kaybolur. Kaybolma tanı-
dık bir yerdeyse alarm verici nitetik-
tedir."
Risk faktörleri "Yaş, eğitim, trav-
ma ve aöe" olarak sıralanan hastalık-
ta menopoz sonrası östrojen kulla-
nımı ve anti-romatizmal ilaçlann
kullanımı ise yüzde 50 oranında ko-
ruyucu etken olabiliyor. Murat Em-
re, kesin tedavisi henûz bulunama-
yan hastalığın bazı ilaçlarla yavaş-
latılabildiğini söyledi.
Hastalann sosyal ortama dahil
edilmesinin önemine de değinen Em-
re, bunun da abartılmadan yapılma-
stnı istedi. lstanbul Emniyet Müdür-
lüğü Asayiş Şube Müdürlüğü Kayıp
Bürosu'ndan emniyet amiri Resül
Şenkazan ise bu yılın ağustos ayına
kadar kaybolan 301 kişiden 7 tane-
sinin 50 yaşın üzerinde olduğunu
belirtti. Dernekle birlikte kaybolan
yaşlı insanlar konusunda bazı çalış-
malar yapmak istediklerini kaydeden
Şenkazan, "Hasta kişilerin yakınla-
n bize başvurabilir. Parmak izJerini,
eşkâllerini alınz. Kaybolduklarını
bulması kolay laşır. Ya da bazı ülke-
lerde olduğu'gibi bu kişilerin bflek-
terine özdtanrüa banüar takılabüir"
diye konuştu.
1999'un Dünya Sağlık Örgütü ta-
rafindan "Yaşhlar Yıh" olarak ka-
bul edilmesi nedeniyle 60 ülkedeki
200 kentte Yaşhlar Yürüyüşü yapı-
lacak. 2 Ekim tarihindeki yûrüyûş,
Türkiye'de tstanbul'da ParkOrman'da
gerçekleştirilecek.
SÖYLEŞİ ATTİLÂ İLHAN
'Lümpen' Burjuvazi!..
I Ik defa Hasan'la mı (Tannkut) konuşmuştuk, yok-
I sa Keğam'la mı (Işkol), tam çıkaramıyorum ama;
hatırladıkça, gözlerimin önüne Dolmabahçe Sta-
dı'nın lekesiz çim yeşilliği: Galatasaray tribünün-
cten, heyecanlı 'Gm bom bom' çığlıklan geidiğine gö-
re, Keğam'la konuşmuşluğumuz, daha akla yakın;
çünkü Galatasaray'lı olan o.. bilinmez kaç maçı,
beraber seyrettiğimiz.
60'h yıllar! Kafayı neyetakmışım, bilin bakalım?
Toplumsal gelişmede, bir 'sahici' burjuvazi var:
üretim araçlanna, dolayısıyla üretime egemen olan,
'sınıf'; 'ulusal demokratik devrim'lerin 'iticigücü' ve
'sahibi'; hete başlangıçta gerçekten 'devrimci': de-
rebeyiik ekonomisini de, monarşi düzenini de allak
bullakediyor. Birde 'komprador
1
burjuvazi var o, 'ec-
nebi' burjuvazinin 'emperyalist' aşamasında; sö-
mürgeleştirdiği ülkeden 'devşirdiği', 'yerii' burjuva-
zi: Hindistan'da Çin'de, Çinhindi'nde hayli mebzûl:
bunlar 'yerii' ama, 'metropol' burjuvazisinin eğitim
ve kültürünü benimsiyor; ekonomide ise bütünüyle
onlara çalışıyorlar; XIX. yy'da bütün sömürgelerde
mevcuttu: Avrupa'lı büyük emperyalist ülkelerin,
yerii' halka karşı 'kullandığı', önemli 'maşa' rolünü
üstlenmişlerdir.
Tribünde benim. maç başlayıncaya kadar Ke-
ğam'a açıp, kafasını kanştırdığım, başka bir burju-
vazi türüydü. Anti/emperyalıst Ulusal BağımsızlıkSa-
vaşını, Müdafaa-i Hukuk Doktrini ve Cephesiyie ka-
zanmış bir 'halk iktidan; ülkenin, emperyalizm tara-
findan 'özelleştirilmiş ve küreselleştirilmiş' ekonomi-
sini, 'ulusallaştırmak' amactndadır; 'ulusal' cumhu-
riyet, 'ulusal' işadamını yaratmak istiyor, buna ihti-
yacı var; aslında cumhunyet'in 'toplumsal'temelli ve
yapılı ekonomisini, kamusal olarakgeliştirirken, 'ulu-
sal' bazı tüccar ve işadamlarına, gerçekte belki hak
etmedikleri bazı ayncalıklar(hammaddeyi ucuza ver-
mek gibi) ve olanaklar (üretim kötü de olsa satın al-
mak gibi) tanıyor. Bunun 'yaratacağı' burjuvazi, 'sa-
hici' burjuvazi değil, 'komprador' burjuvazi de değil;
şöyle bakınca 'ulusal' burjuvazi gibi görünüyor ama,
ne o bilince sahip, ne o işleve tâlip! Peki, buna ne di-
yeceğiz?
önce Inönü, sonra Bayar ve Menderes ve son-
raki 'cumhuriyefteröe. Türk ekonomisine musallat olan
bu burjuvazi'ye; proletarya'daki benzerinin uluslara-
rası adından yararlanarak ne adını vermiştim biliyor
musunuz? 'Lümpen' Burjuvazi. Doğruluğunu, ethak
kanıtladılar Gazi'nin anti/emperyalist, halkçı ve dev-
rimci cumhuriyeti'ni; Özal'ın 'küreselleştirilmiş' ve
'özelleştirilmiş' cumhuriyeti'ne dönüştüren bunlardır.
Tüketimde eşrtlik olmayınca...
Burjuvazi, hayatiyeti yüksek, -hele başlangıçta
düpedüz devrimci- bir sosyal sınıf. Çiçek Pa-
sajı'nın Çiçek Pasajı oldugu yıllarda. Hasan'la (Tan-
nkut) bira fıçılannın etrafını alır, eski alkol kokusu ve
buhan içinde dalgalanan armoniyi dinleyerek, 'bur-
juvaziler'm 'hayatiyeti'ni tartışırdık. Hasan, kısa ya-
semin ağızlığına, sigara üstüne sigara ekler, derdi ki:
'-...şimdi bak, inkılâpçıltğı münâkaşa dahi edile-
mez: Fransız Ihblâl-i Kebiri, başlıbaşınabirdestan!
Cumhuriyet, hakimiyetin halka intikâli, kanunlar kar-
şsında, hukukî müsavâtın temini! Sadece 'Ansiklo-
pedistler'/ okumak, burjuvazinin aristokrasinin yeri-
ne demokrasiyi, krallığın yerine cumhuriyeti, nasılda
etraflı hazırlamış olduğunu, pek güzel gösterir..."
Cumhuriyet, 'kul'u, 'yurttaş'a dönüştürüyordu
ama; yurttaş, üretim ve dağramda, yasalar kar-
şısında 'eşit', fakat tüketimde değildi: kimin pa-
rası çoksa, o çok tüketecek! Demokrasi'nin 'sos-
yalliğini' getiren, bu 'haksızlık' olmamış mıdtr?
Cumhuriyet -ki sosyaldir-, dolayısıyla toplumcu
sayılır, kanun karşısındaki eşrtlikten; yurttaşı, tü-
ketici' olarak, ekonomi düzeyinde de, kabul edi-
tebilir bir eşrUiğe çekmeyi tasariıyordu: sosvalizm,
bütün çeşitleriyle, bu tasanmdan tohumlanarak
zenginleşti, o kadartoplumsal gelişmenin ana ger-
çeğine uygundu ki, somutlaşmasına yüz etli se-
ne kâfi geliyor. Böyte bir gelişmenin, emperya-
lizm aşamasındaki şişman ve obur bir burjuvazi
için, ne kadar tehlikeli, ne kadar kötü olduğunu,
kestiremez misiniz? xx. yy. başlannda cumhuri-
yet'in de, en az sosyaHzm kadar 'zaradı olduğu-
nu', 'Sistem' çoktan anlamıştı: tespit ettiği 'ha-
sım', anlayışını gösterir Voldaş' ve 'yurttaş'! Ser-
maye, toplumcu ve cumhuriyetçi Fransız burju-
vazisini değil; bireyci ve tüketici Anglo/Amerikan
burjuvazisini seçmişti: A) Capone, Lucky Luciano,
LrrUe Cesar vb gangster 'babalan' dahil, xx. yy
boyunca 'Sistem', sosyalizm'e ve 'ulusal' cum-
huriyet'e karşı açıkça bu 'demokrasi' için müca-
dele etti. Hâlâ ediyor.
Türkiye Cumhuriyeti, elbette 'yurttaşlar'm 'yasa!
eşitliğini', yasalannın 'sosyalliği' ile, ekonomik ola-
rak dageliştiren toptumsal' bir cumhuriyet olarak ta-
sarianmıştı: devlet eliyle, bu nitelikte, 'vatansever' ve
'yurttaş' bir burjuvazi yaratılmak öngörülüyordu. 4O'lı
yıllann başına kadar, bu proje, körtopal uygulanmış-
tır da! 50'li yıllann 'demokrasiye geçişi', gerçek-
te, 'toplumcu' cumhuriyetin 'dağıtlmasını' da
içeren, Veni' burjuvaziyi, ya 'komprador', ya da
'lümpen' seviyesine indirecek, bir 'özelleştirme'
ve 'küreselleşme' tasanmıydı ama, ülkede bunu
sadece 'hain' komünistler anladı ve açıkladı; mükâ-
fatlan da malûm, çeşitJi cezaevterini boylamak oldu.
'Tüketici1
demokrasisi nereye çıkar?
Toplumcu ve toplumsal vasıflan ağır basan Cum-
huriyet, aşağıdan, -yâni halkının içinden- yozlaş-
tınlamadığından mıdır nedir; yanm yüzyıldır, yukar-
dan -yâni yönetici kadrolanyla- bireyci ve bireysel bir
demokrasiye yozlaştınhyor. Yozlaştnma kelimesi kim-
seyi şaşırtmasın, çünkü 'Sistem
r
m din, moda, tüke-
tim üzerine geliştirdiği 'küreselleşmiş' demokrasi-
nin, 1789,1848 ve sonrası Fransız devrimlerinin ya-
rattığı Cumhuriyet; ve onun sonraki aşamalannı
oluşturacak 'yurttaşlık' demokrasisiyle alâkası yok-
tur.
Sebebi açık, 'toplumcu' cumhuriyet önce sos-
yal demokrasiye çıkar, sonra sosyalizme, sonra
komünizme! Bunu, dünya âlem biliyor. Bireyci ve
bireysel vasıflan ağır basan 'tüketici' demokra-
sisinin nereye çıkacağını, hem görüyoruz, hem
yaşıyoruz; yönetimlerie mafia'lann iç içe geç-
mesine, para oligarşisine, sermaye hâkimiyeti-
ne; ve bütün bunlann holiyvvoot müzikali saçma-
lığı ve renkliliği içinde, önüne gelene 'pazarlan-
masına'!
Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'nin aziz ölüleri ve
Kuva-yı Milliye'nin aziz şehitleri, böyle bir hakarete
lâyık mıdır?
http://www.prizma.net.tr/AILHAN
http-7/www.bilgiyayinevi.com.tr7ailhan
Faks/0-212/26019 88