Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 22 EYLÜL 1999 ÇARŞAMBA
10 DIŞ HABERLER dishab@cumhuriyet.com.tr
Obuçi koltuğunu
kaptırmadı
• TOKYO(AA)-
Japonya'da Başbakan Keizo
Obuçi. iktidardaki Liberal
Demokratik Parti'nin
başkanhğına yeniden
seçilerek koltuğunu
sağlamlaştırdı. Obuçi, dün
yapılan parti genel
başkanlığı seçimınde,
oylann yüzde 68"ini alarak
tekrar LDP'nin lideri oldu.
Gorbaçoylar'a
• VVASHINGTON (AA) -
ABD Başkanı Bill Clinton.
dağılan SSCB'nin son
Devlet Başkanı Mihail
Gorbaçov'un kanserden
ölen eşi Raisa
Gorbaçova'nın ailesine
başsağhğı dileyerek.
Raisa'yı "uluslararası esin
kaynağı" olarak
nitelendirdi. Almanya'da
pazartesi gûnü lösemı
tedavisi gördüğü hastanede
hayatını kaybeden Raisa
Gorbaçova'nın cenazesi dün
özel bir uçakla Moskova'ya
gönderildi.
AB-İran
yakınlaşması
• TAHRAN (AA) - lran'da
bulunan Avusturya
Cumhurbaşkanı Thomas
Klestil, iki gün sûrecek
resmi ziyaretinin AB-lran
ilişkilerinde yeni bir dönüm
noktası olacağını söyledi.
Thomas Klestil, düzenlediği
basın toplantısında.
ziyaretin amacının iki ülke
arasında tüm alanlarda
diyalog ve işbirliğini
geliştirmek olduğunu
kaydetti. Klestil.'
Avusturya'nın bu ülkede
yatınra yapmaya niyeti
ofilu|unu söyledi. H ••> «-•
Enver İbnahim'e
destek
• KUALALLTVIPUR(AA)
- Malezya'nın önde gelen 4
muhalefet partısi, hapısteki
eski Başbakan Yardımcısı
ve Maliye Bakanı Enver
tbrahim'in başbakan
adaylığina destek verdi.
Muhalefet partilerinin
yaptıgı açıklamada, EnVer
hapis cezasını tamamlayana
kadar geçici bir başbakanın
bu görevi yürütebileceği de
ifade edildi.
Türkiye'nin alacağı taarruz helikopterlerine konulacak sistemler rekabeti körükledi
Füzede ABD-Israil yarışıWASHINGTON (AA) - Türkiye'nin en
önemli silah alım programlanndan taamız
helikopteri projesinde 5 yabancı şirket kı-
yasıya mücadele verirken helikopterlere
yerleştirilecek füze sistemleri için ABD ve
lsrail fırmalannın yanştığı bildirildi. Ame-
rikan savunma çevrelerinin dergisi olarak
bılinen Defense News'ta yayımlanan An-
kara çıkışlı habere göre ABD'nin Lockhe-
ed Martin ve Boeing şirketleri Hellfıre ve
Israil'in Rafael şirketi NT-D fuzeleriyle
ihaleyi kazanmaya çalışıyorlar.
Finale kalan helikopterlerden ABD ya-
pımı Apache ve King Cobra'nın yanı sıra
• ABD savunma çevrelerinin dergisi Defense News'ta
yayımlanan haberde, maliyeti 500 milyon dolar olarak
hesaplanan füze sistemleri için lsrail ve ABD firmalannın
yanştığı bildirildi.
Fransız-AJman ortak yapımı Tiger heli-
kopteri, Hellfıre sistemleri, Rus- lsrail or-
taklığının ürettiği Ka-50/2 helikopteri de
NT-D sistemiyle yanşmaya katılıyor.
Italya'nın ürettiği A-129 tipi helikopter
ise ihalede hem Hellfıre hem de NT-D tipi
füze sistemleriyle teçhiz edilmiş şekilde
yer ahyor. DefenseNews'e açıklama yapan
Türk savunma yetkililen, 4 milyar dolar
(1.9 katriryon TL) değerindeki 145 parça-
lık taarruz helikopteri projesinde kazanan
şirketin, büyük ölçüde fuze sistemlerini be-
lirleyeceğini söylediler. Füze sistemlerinin
maliyeti de 500 milyon dolar olarak hesap-
lanıyor.Taarruz helikopterleri. ihaleyi ka-
zanan şirketle Türk Havacılık ve Uzay Sa-
Çokuluslu banş gücüne bağlı askerlerin ikinci kafilesi de dün adaya ulaştı
Doğu Tîmorlular eve dönüyor
• Avustralya'da bulunan
Doğu Timor bağımsızlık
hareketi lideri Gusmao,
BM'nin yardımıyla
bağımsız yeni bir
yönetim kurmak üzere
en kısa sürede bölgeye
gideceğini söyledi.
Dış Haberler Servisi-Doğu Ti-
mor'da şıddetı sona erdirmek için
oluşturulan Birleşmiş Milletler
(BM) banş gücüne bağlı askerle-
rin adaya ginşi sürerken. şiddet sa-
çan Endonezyalı milisler yüzün-
den evlerini terk eden Doğu Ti-
morlu sığınmacılarevlerine dön-
meye başladı.
BM'ye bağlı çokuluslu güç(In-
terfet) askerlerinin birbölümü da-
ha dün Doğu Timor'a ulaştı.
Avustralya Kuzey Bölgesi Savun-
ma Komutanı MarkBonser. yap-
uğı açıklamada. Doğu Tımor ulus-
lararası banş gücünün bölgede
konuşlanmaya başladığı önceki
günden bu yana, 2 bin 300 perso-
nelin Doğu Timor'a ulaşnğını. as-
ker sayısının bugün itibanyla 3
bini bulacağım söyledi.
BM tarafından yapılan açıkla-
mada, Doğu Timor'dakı bağımsız-
lık karşıtı milislerin baskısı nede-
niyle evlerini terk ederek dağlık
ve ormanlık alanlara sığınan böl-
.yavjgyayasşaklan-^
BM, 50bin Idşmin başkentteki
evlerine dönmeye başladığını
açıkladL(REUT£RS)
nayii TAI tarafından ortak olarak üretile-
cek. Füze sistemleri ihalesini kazanan ABD
veya lsrail şirketi de üretimi Roketsan ile
birlikte yapacak.
Vunanistan roket alıyor
Öte yandan Yunanistan'ın, Amerikan
Reytheon firmasından 45 adet askeri eği-
tim aracı, Lockheed'ten ise taktik füzeler
ve MLRS (çok firlatıcılı roket) sistemleri
saünalacağı bıJdirildi. "AnnsTradeNews"
adlı bültende çıkan haberlere göre Atina hü-
kümeti, askeri eğitim araçlan için Raythe-
on firmasma 238 milyon, roket, füze ve
MLRS sistemleri için de
Lockheed Martin firmasına
39 milyon dolar ödeyecek.
Yunanistan ile Reytheon
arasmda yapılan anlaşma çer-
çevesinde, eğitim araçlannın
ön kısımlannın Yunanistan'da
yapılacağı bildirildi.
Atina"nın satın alacağı
menzili uzatılmış roketler,
taktik amaçlı füzeler ve
MLRS sistemlen, Lockheed
Martin'in Teksas'taki tesis-
lerinde üretilecek. Lockheed
Martin, "dünyanınbirmıma-
rah silah üretitisi" sayılıyor.
ABDbirinci
dıklan yerlerden ortaya çıkmaya
başladığı bildirildi.
BM Doğu Tımor Misyonu
(UNAMET)yetkilisi David Wim-
hurst ise Dili yakınlanndaki Da-
re bölgesinde evlerini terk eden 50
bin kişinin başkente dönmeye baş-
ladığını söylemişti.
Bu arada Avustralya'nın Ca-
karta Büyükelçiliği 'ne önceki ge-
ce ateş açıldığı bildirildi. Büyü-
kelçilik sözcüsü JohnMilne, olay-
da ölü ya da yaralı olmadığını
söyledi. Endonezya'da son gün-
lerde Avustralya'ya yönelik pro-
testo gösterileri dûzenleniyor.
Gusmao dönmeyi bekliyor
Halen Avustralya'da bulunan
Doğu Timor bağımsızlık hareke-
ti lideri Xanana Gusmao. BM'nin
yardımıyla bağımsız yeni bir yö-
netim kurmak üzere mümkün olan
en kısa sürede. bölgeye gideceği-
ni söyledi. Gusmao, bağımsız Do-
ğu Timor'un devlet başkanı olup
olmayacağı yolundaki bir soru-
ya. "Halkunınaasınıdiişünnıek-
le meşgulüm, bu ikride sorulacak
birsonı" yanıtını verdi.
Gelecekteki Doğu Timor hü-
kümetinin demokratik ilkelere da-
yanması gereknğini söyleyen Gus-
mao, demokrasi, adalet ve insan
haklan değerlerinin kendilerine
kılavuz olacağını da kaydetti.
Endonezya Devlet Başkanı Habibi sert çıktı
'Avustralya'nın tepkisi aşın'
CAKARTA (Ajanstar) - Endonezya
Devlet Başkanı Yusuf Habibi. Avustral-
ya'nın. Doğu Timor polıtikasını eleşti-
rerek, bunun ikili ilişkilere zarar verdi-
ğini söyledi.
Habibi, parlamentoda dün yaptığı ko-
nuşmada, "Avustralya'nmsorunayakla-
şuru bin hayal kınkJıgma uğratb. Avust-
ralya hükümetinin tutnmu aşın birtep-
kidir'' dedi. Yusuf Habibi, Avustral-
ya'nın, diğer ülkelerin iç sorunlanna mü-
dahale ederek bazı yasa ve yönetmelik-
leri ihlal ettiğini de beliıtti.
Avustralya, Cakarta yönetimi Doğu
Tımor'da bağımsızlık referandumunun ar-
dmdan başlayan şiddet eylemlerini so-
na erdirmekte başansız olduğu için kı-
namıştı.Endonezya ise bu ayın başiann-
da Avustralya ile 4 yıl önce vanlan gü-
venlik anlaşmasını dondurmuştu.
Öte yandan aynı bültende
çıkan başka bir haberde.
ABD'nin "dünvanın bir nu-
marafa konvanshnnel silah sa-
öcısı" olduğu bıldınldi.
ABD. 1994-1998 arasın-
daki 5 yıllık dönemde toplam
53.88 milyar dolarlık silah
sattı. ABD'yi toplam 12.26
milyar dolarlık satışla Rus-
ya, 10.58 milyar dolarlık sa-
tışla Fransa ve 8.91 milyar
dolarlık satışla tngiltere izli-
yor. Dünyanın en büyük silah
satıcısı 20 ülke arasında yer
alan öteki devletler ise şunlar:
Almanya, Çin, Hollanda, Ital-
ya, Ukrayna, Kanada. lspan-
ya, lsrail, Çek Cumhuriyeti,
Belarus, Belçika, tsveç. Mol-
dova, Polonya, Avustralya ve
tsviçre. Aynı dönemde en çok
konvansiyonel silah satın alan
ülkelerin başında ise Tayvan
geliyor. Tayvan 5 yüdatoplam
13.31 milyar dolarlık silah sa-
tın aldı. Tayvan'ı 9.74 milyar
dolarla Suudi Arabistan ve
6.61 milyar dolarlık alımla
da Türkiye izüyor.
Muhalefet itifakı organize etti
Mjloşeviç karşıü gösteri
BELGRAD (AA) - Yugoslavya'nın
başkenti Belgrad'da dün gece
yaklaşık 15 bin kışi. Devlet Başkanı
Slobodan Miloşeviç karşıtı gösteri
yaptı.Mılosevıç'ın ıstifa etmesini
isteyen muhalefet ittifakının çağnsı
üzerine toplanan binlerce kişi,
Miloşeviç aleyhinde sioganlar attı.
Muhalefet ittifakının çagnsıyla.
Yugoslavya'nın 20 kadar
kentinde aynı anda gösteriler yapılıyor.
Zoran Cinciç'in lideri olduğu
Demokratik Parti'nin başını çektiği
ittifak. Miloşeviç aleyhinde ülke
çapında yeni protesto gösterilerinin
fîtilini ateşlemiş oldu. Muhalefet,
Miloşeviç rejimi yıkılıncaya dek
göşterilerin süreceğini açıklamıştı.
OR UŞ/pmf.Dr. î. REŞATÖZKANJEmekliMüsteşa
Helsinki'ye Doğru
Avrupa Birliği'nin (AB), Türkiye'yi dışla-
yan 1997 tarihli Lüksemburg zirvesı karar-
lannın ardından Ankara, AB ile siyasi konu-
larda diyaloğu kesme kararı aldı. Dış ilişki-
leri tek yanlı ödünler vererek sürdürmenin
geçerii ve sonuç alabilir bir yol dduğunu dü-
şünen ve bu düşüncelerini, AB ile ilişkile-
rinde Türkiye'ye, genel olarak, ıkincil -edil-
gen- bir statüyü layık gören bir anlayışa
dayandıran ülke ıçındeki bazı çevreter, "Ko-
nuya duygusalyaklaşmayalım" söylemi ile
Türkiye'nin bu karanna karşı çıkmaktan ve
onu haksızca eleştirmekten geri kalmadı-
lar.
Türkiye'nin bu karan, kanımızca, son yıl-
larda ve özellikle Gümrük Birlıği (GB) ön-
cesi sürecı içınde ızlenen tümüyle edilgen
ve ödün verici kimliksiz politikaları dışlama-
ya yönelik bir karariılığı ortaya koyması ba-
kımından son derecede anlamlı, yerinde
ve gerekliydi. Ister bir devlet, isterse AB gi-
bi bir topluluk olsun, dış illşkilerde önemli
olan karşılıklı çıkarlardır. Her iki tarafın da
beklentileri ve kendisine göre hesaplan var-
dır ve bunlar karşıdakınin beklenti ve he-
saplan iledengelenmekzorundadır. Karşı-
lıklı ödünler işte bu bağlamda söz konusu-
dur. Bir tarafın diğerine göre ekonomik, si-
yasal ve benzen açılardan, göreceli olarak,
daha zayıf olması ve eksıkliklerinin bulun-
ması, ilişkilerin bu 'karşılıklılık' ilkesı dışın-
da gelişmesıni gerektirmez. Eğer aşılama-
yacak engeller varsa, o zaman da yapıla-
cak en doğru ış, görüşme sürecinin bir sü-
re için askıya alınması ve bu süre içinde ta-
raflann kendi içlerine dönerek konuyu et-
raflıca değerlendirmeleri ve yeni bir diya-
log sürecine hazırlanmalandır. Bir başka
deyişle, eğerilişkilerve müzakerelersöz ko-
nusu ise, bunlann 'karşılıklılık' ılkesi teme-
lindeyürütülmesi kaçınılmazdır. Bu ilkeden
vazgeçerek sürdürülecek ilrşkîlerden sağ-
lıklı sonuçlann alınabilmesi söz konusu ol-
madığı gibı, sürecin adı da bir müzakere de-
ğil, olsaolsa, bırdayatmadır. Edilgenliği içı-
ne sındirenlerin keridısine yöneltilen dayat-
malardan yakınmaya haklan yoktur. Türki-
ye, AB karşısında uzunca bir süre edilgen-
liği kabullendi ve dayatmalar da, kuşku-
suz, bu edilgenliği izledi. Böyle bir yakla-
şımla bir sonuç alınabilmesi elbette ola-
naklı değildi ve Lüksemburg öncesıne de-
ğin, hiçbır olumlu sonuç alınamadı da. Tür-
kiye'nin Lüksemburg sonrası aldığı bu ka-
rar, AB'ye; Türkiye'yi dışlayarak mevcut iliş-
kilerin sürgrt devam edemeyeceği yolunda
ciddi bir uyanydı; ilerleyen süreç içinde AB
üyesi ülkelerin kayıplara uğrayacağının bir
anlatımrydı. Aradan yeterince uzun bir sü-
re geçmiştir ve bu karann mevcut tablo
içindeki olumlu etkiteri, açıkça gözükmek-
tedir.
Türkiye'nin yaşadığı deprem felaketi, kuş-
kusuz, ilişkilerin yumuşamasında etkili ol-
muştur, ancak AB'nin Türkiye'ye yönelik
politika ve yaklaşımlanndaki olumlu deği-
şikliklerin bu oJaya bağTânması asJa gerçek-
çi değildir.Bu olayın, Türkiye'nin AB'ye üye-
liğı bağlamında bir değişıklığe yol açabile-
ceğini düşünmek son derece yanlıştır. Bir
istisna, Yunan halkının, kendi hükümetinin
yıllardır ısraria sürdürdüğü Türkiye karşıtı po-
litikalanna gösterdiğı tepki ve sağduyulu
davranıştır. Yunan hükümetinin Türkiye'ye
yaklaşımında, kendi halkının bu inisiyatifi ol-
dukça etkili olmuştur, ama bu etki temelde
köklü değişikliklenn oluşmasına yetmez.
Yunanistan'ın, kendi özel durumu nede-
niyte, diğerAB üyelerinin ve özellikle Alman-
ya'nın çıkaıianna hizmet eden polrtikalar
doğrultusunda kullanılmış olduğu da bir
başka gerçektir. Helsinki'ye üç ay var. Sü-
re kısa, ama yol uzun. Smrtis'ın AB için
Kıbrıs ve Ege'yi bir önkoşul gibi ortaya sü-
ren açıklamalan zamansız ve her iki ülke-
nın yönetimleri ve halklan arasında doğ-
muş bulunan diyaloğa ve sıcak ilişkilerin ge-
lişmesine katkı sağlamaktan uzaktır. İki ûl-
kenın halklan. yönetimleri için güzel bir ör-
nek oluşturdu. Önce ortak konularda ça-
lışmalar yapılarak iki ülke arasında ilişkiler
geliştirmeli, işbirliği sağlanmalı ve güven
duygusu yerieştirilmelidir. Bu zeminin üze-
rinde uyuşmazlıkların aşılma şansı, kuşku-
suz, çok daha fazla olacaktır. Burada ılk
somut adımı atmak komşumuza düşüyor.
EğerYunanistan, bölgede kalıcı birdost-
luk, banş ve işbirlığinden içtenlikle yanay-
sa, Türkiye'nin AB ile ilişkilerinde, iki ülke
arasındaki ikili sorunlan bir önkoşul olarak
ileri sürmekten vazgeçmeli. bunlan en azın-
dan, kendi açısından, bu aşamada askıya
alan bir yaklaşımı benimsemelidır. Böyle
bir yaklaşım, var olan sorunlann çözümü-
ne giden en gerçekçı ve kestirme yol ola-
rak gözükmektedir.
17 AĞUSTOS 1999, SAAT 03.02, BİR MİLLET UYANDI.
Dayanrşma ruhu uyandı. insanlık onuru uyandı. Dostluk. Kardeşllk.
banş uyandı. Adliyeler canlandı. Yaşadığırmz ama unuttuğumu2
tûn felaketler, hafızamızda teker teker canlandı.
Bu Sefer unutmayml Unutmamak ve unutturmamak için..
Do^aya, insana ve kültûrûmûzc saygtlı. örn«k bir yerlejim merkezi
kurmak için, Çekül'ün Değirmendere Projesi'ne katılın.
Ve lûtfen, bir daha derin jykulara dalmayın!
UNUTMAYINf EN BÜYÜK FELAKET; VAŞADIKLARIMIZPAN PERS ALMAMAK OLACAKTIR,
I DEÖIRMENDERE 1
V İPROJEStl J
ÇHıût "7 8Oq». 7 K>n
tuni flglı kamu-vrrei-sml qüçt«n. or1«h bir
İ
CIEKUI.
KORUMA VE TANITV. VAKFI
BIÇAKSIRTI
EROL MANİSALI
Deppemden Sonra
Avrupa Manzaraları
Aralıkta yapılacak AB Helsinki doruğunda Türki-
ye'nin adayhğı ile Kıbns arasında "özellikle" bir bağ-
lantı kurulrnak isteniyor. Türk kamuoyu bunun birtu-
zakolduğunu bilmelidir. Hatıriayalım, 1995'tede Türk
kamuoyu bu tuzaklar zincirinin birinci halkasına ya-
kalanmıştı.
Ne denmişti: Gümrük Birliği'ne girelim, bir-iki yıl
içinde AB'ye tam üye olacağız denmemiş miydi? Ve
kamuoyu buna inandırılmıştı. Şimdi zincirin ikinci hal-
kası işlenmektedir. Türkiye Kıbrıs'ta geri adım atarsa
12. aday olacak denmektedir. Türkiye'nin karşısında
sanki, "Ya Kıbns ya AB seçenekleri varmış gibi" ka-
muoyu özellikle yanıltılmaktadır. Aynen 1995'te oldu-
ğu gibi.
Brüksel'deki gerçeklerin ne olduğunu bilen-bilme-
yen herkes ahkâm kesiyor. Esas ortaya konması ge-
reken gerçekler tartışılmıyor, yazılmıyor, Türkiye Kıb-
ns'ta ödün verirse AB'nin tam üyesi yapılacakmış gi-
bi bir izlenim yaratılıyor.
AB'nin Türkiye'yi 12. aday yapmasının anlamı ne-
dir? AB'nin gerçekte, uzun dönemli Türkiye politika-
sını hangi öğeler beliriiyor, bunlar konuşulmuyor, göz-
den özellikle kaçınlıyor. Şöyle bir bakalım:
1) Türkiye'nin 12. aday yapılması Türkiye'ye tam üye-
lik için, 11 'lerde olduğu gibi bir güvence getirmiyor,
AB'yi yükümlülük altına sokmuyor. 11 'lerin durumu bü-
tün AB üst kurumlannda ve belgelerinde, 1994 Es-
sen doruğundan beri bütün ayrıntılarına kadar belir-
tilmekteydi. Bu, AB'nin geleceğin Avrupa Bırieşik Dev-
letleri için ortaya koyduğu "siyasalbirtercihti". 1990
sonrasının yeni dünya ve Avrupa yapılanması içinde
AB'nin rotasını ortaya koyuyordu. Ve Türkiye bunun
içinde yoktu. Avrupa Birliği'nin bu siyasal ve uzun va-
deli tercihi aynen sürmektedir.
1997 Lüksemburg doruğundaki rota değişmedi.
1997'deAB dürüstçe, Türkiye'yi dışarda btraktığını açık-
ladj. Türkiye ile ilişkiler, bizi tek yanlı bağlayan Güm-
rük Biriiği derinleştirilerek sürdürülecekti. Ancak AB,
stratejik değil ama taktik bir hata yaptığını anladı, Tür-
kiye'yi gücendirmişt'. Üstelik Kıbns gibi konularda, bas-
kı yapıp ödün alma olanağını kaybetmişti. Üstelik gü-
cenen Türkiye, Amerika ile çok derin ve stratejik iş-
biriiği ve yakınlaşma süreci içine "itelenmişti".
Şimdi bu taktik hatayı düzeltmek gerekiyordu. Tür-
kiye'ye sıcak mesajlar gönderilmeliydi.
2) Türkiye'nin üyeliğine Brüksel'den bakıldığında
şöyle bir manzara var: Türkiye'yi tam üye olarak içe-
ri almak AB'ye yeni hiçbir şey kazandırmıyor, alaca-
ğının hepsini 1995'te, Gümrük Biriiği ile Türkiye'yi tek
yanlı bağlayarak eline geçirmiş. Türkiye, benzen ol-
mayan bir anlaşma ile, bir tam üye gibi tek yanlı "yü-
kümlülük altına" sokulmuş.
Neden tam üye olamıyoruz?
Peki, Türkiye'yi bir tam üye olarak AB'nin içine alır-
sa AB'nin karşı karşıya kalacağı yükümlülüklerneler?
Bu sütunda defalarca yazdım, bir daha söytemem
gerekiyor.
- Türkiye bugür» 65 milyon, yann 80-90 milyon genç
nüfuslu bir ülke. Serbest dolaşım kaçınılmaz olduğu
için 20-30, belki de 40 milyon insanımız Avrupa'ya gö-
çer. öyle ya, sınır, gümrük diye bir şey kalmayacak.
Bugün Avrupa'daki iki milyon insanımıza katlanama-
yan AB buna nasıl katlanır? Deli olmalan gerekmez
mi? İşte, AB'nin bizi tam üye yapamamasının neden-
lerinden biri bu.
- Içeri alınmış bir Türkiye'ye, AB iç düzenine göre
her yıl 20-30 "milyar ECU", dolardan da kıymetli, "hi-
be" yapması zorunlu oluyor. İç yapısı böyle. Bugün
100-200 milyon krediyi (borcu) vermek için kırk dere-
den su getirenler bu milyarlan hibe olarak vermek zo-
runda olduklarını düşündükleri zaman herhalde çıldı-
nriar. 15'lerin bu kadar akıl dışı bir şey yapacaklannı
düşünmek için insanın aklını kaçırmış olması gerekir.
- Yann AB içindeki 90 milyon nüfuslu bir Türkiye,
AB Pariamentosu'nda ve ekonomik yönetimde bir
numaralı ülke durumuna gelir. Çünkü temsil, nüfus bü-
yüklüğüne göre. Bir Avrupa Birieşik Devletleri ve yö-
netimin de tepesinde bir Türkiye. AB Türkiye'yi tam
üye yaparak bu durumu neden kabullensin? Çıldır-
mış olmalan gerekir.
- Türkiye AB'ye ahnırsa bütün iç politik, ekonomik,
kültürel sorunlannı AB'ye taşımış olacak. AB için bu
da durup dururken üstlenmek zorunda olacağı bir
yük. Üstüne üstlük Türkiye Müslüman bir ülke. Onla-
nn gözü ile "Avnıpa dışında sayılan" bir ülke.
İşte AB'nin Türkiye'yi tam üye olarak kabul etme-
mesinin esas nedenjeri bunlar, gerçekler bunlar. Ne
Kıbns, ne Ege, ne de Öcalan. Ama bunu açık açık söy-
lemiyoriar, zaten söylenmez de, her şey o kadar açık
ki buna gerek bile yok. Bu gerçekleri bizim görüp de-
ğeriendirmemiz gerekir.
Peki, Helsinki doruğunda AB Türkiye'yi 12. aday ya-
parsa, yann da alamayacağı bir ülkeyi "aday" yap-
manın anlamı ne ola ki? Çok basit, Türkiye'yi oyala-
mak, onu kapının hep aralık bulunduğuna inandır-
mak, gücendirmemek. Bu arada 12. adaylığı koz ola-
rak kullanıp Kıbns'ta ödün koparmak. Bu kısa vade-
li bir taktik. Bunun yanında 1997 Lüksemburg doru-
ğundan sonra Avrupa'nın Türkiye'de bozulan presti-
jini ve imajını düzeltmek; Gümrük Biriiği'ni Türkiye'de
tartışmaya açtırmamak.
Uzun vadeli olarak da, yarın Kıta Avrupası'nın çı-
karlan açısından zararlı olacak "Türk-Amerikan stra-
tejik ortaklığının gelişme hızını kesmek", biz de vanz,
Avrupa'nın da kapılan size açık havasını sıcaktutmak.
Hele bu aralar Ecevit Amerika'ya büyük tantana ile
giderken Avrupa'nın Türkiye'nin sırtını sıvaziaması AB
için çok önemli.
Deprem sonrası Avrupa manzaralan böyle, işte bü-
tün hikâye bu. Sorun içerde, bizde; kendi kendimizi
kandınmayı sürdürüp sürdürmeyeceğimizde.
ŞEBİNKARAHİSAR ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
EsasNo: 1998'146, KararNo: 1999/95
Davacı, ilçenin Kütküt mahallesınden Arif oğlu Alı Şükrü
Ayık tarafından davalılar Hami Cevher ve 17 arkadaşı aleyhı-
ne açılan tapu ıptali ve tescil davasının yapılan açık yargıla-
masısonunda; Mahkememizin 16.7.1999 tarih, 1996/38 esas,
1999/89 karar sayılı karan ile, davanm kabulü ile, Giresun ili,
Şebinkarahisar ilçesi, Kütküt mahallesı, Hışır Köprü mevkii,
487 ada. 10 parsel no'Iu taşınmazın tapu kaydınm malik ha-
nesinin iptali ile, davacı Ali Şükrü Ayık adına tapuya kayıt ve
tesciline karar verilmıştir. Karar daha önce adresleri tespit
edilemeyen davalılar Aziz Dülger. Hasan Dülger, Hava Ce\'-
her ve Zehra Üngör (Kısa) adlanna işbu ilanın yayımından ıtı-
baren 7 günlük tebliğ müddetı sonunda işleyecek 15 gün ıçe-
risinde yasal yollara başvurulmadıfı takdirde davalılar yö-
nünden karann kesinleşeceği hususu karar tebligi yerine ka-
ım olmak üzere ilan olunur. • Basuı: 43571