Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
22 EYLÜL 1999 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
J V U L J I U l \ kultur@cumhuriyet.com.tr 15
Wim Wenders'ın belgeselinde Ry Cooder, tbrahim Ferrer ve Compay Segundo yer alıyor
k (lolu bir yonuıı• Belgeselin müzikleri için Havana, Amsterdam ve New
York'ta üç konser düzenlendi. Bu kayıtlarda 72 yaşındaki
şarkıcı Ibrahim Ferrer, gitanyla Ry Cooder ve 90 yaşındaki
Compay Segundo yer alıyordu. Virtüöz müzisyenler, usta
şarkıcılar ve bestecilerin bir araya geldiği konserler
hüzünlü, neşeli, aşk dolu bir yorum sundu izleyicilere.
Kübalı müzisyenlere gitanyla eşlik eden Ry Cooder ve 90Tık Compay Segundo.
Kültür Servisi - 'Coşkulu' ve 'sa-
de'... Bu iki sözcük genellikle Wim
\Venders' ın fılmleri için kullanılan sı-
fatlar değildir, ancak sanatçmın po-
püler Küba müziği ûzerine belgesel
niteliğindeki son yapıtı "Son de Cu-
ba"yı en iyi bu sözcükler niteliyor.
Film, Wim Wenders ile rock müzisye-
ni ve besteci Ry Cooder'ın ortak ça-
lışması. Cooder daha önce 'Paris-Te-
xas'. '10 WaKer HH1 Pictures' ve 'Pri-
mary Colors' adlı filmleri için de mü-
zik yapmıştı. Yeni filmin miman ise
Londralı müzik prodûktörü NkkGokL
Cooder, yaşamının büyük bölümü-
nü yerel müzikleri araştırmak ve yeni
ortaklar bulmak için dünyayı gezerek
geçirdi. Havana'nın müziğinden çok
etkilenmesine karşın Gold, Londra'da-
ki Egrem Stüdyolan'nda Afrika ve
Küba müziklerini birleştiren bir çalış-
ma yapmalannı teklif edene kadar Kü-
ba müziğini kaydetmemişti. Proje için,
yirmilerine bile gelmemış genç müzis-
yenlerden çoğu profesyonel müzis-
yenliği uzun yıllar önce bırakmış dok-
sanlık ustalara kadarpek çogu daha ön-
ce hiç birlikte çalmamış sanatçılar bir
araya geldi.
Bu önemli proje pek çok duygusal
sahnenin yaşanmasına da neden oldu.
Yıllardır birbirini görmeyen ustalar
yeniden buluşurken Jazzmen dergisi-
nin editörkri, Bunk Johnson'ı saklan-
dığı köşeden çıkararak sanatçıya bir
trompet ve yepyeni. sağhklı 28 diş he-
diye ettiler. 1940'lardaki New Orleans
Orkestrasrnm efsane isimleri yeniden
bir araya geldi.
Görüntü ve ses farkhhkları
Belgesel, sanatçılarla yapılan söy-
leşileri, tarihi görüntüleri ve bu proje
için özel olarak hazırlanan kayıtları
bir araya geririyor. Belgeselin müzik-
leri için Havana. Amsterdam ve New
York'ta üç konser düzenlendi. Hava-
na'da kaydedilen müziklerden olusan
'BuenaVTstaSocialChıb' (devrimön-
cesinin popüler buluşma yerlerinden
birinden alıyor adını) bir anda dünya
çapında en çok satan albüm oldu. Bu
kayıtlarda 72 yaşındaki şarkıcı tbra-
him Ferrer'in konseri de yer alıyor.
Amsterdam ve New York'ta düzenle-
nen konserlerin sürpriz ismi ise gita-
nyla Kübalı müzisyenlere eşlik eden
Ry Cooder oldu. Virtüöz müzisyenler,
usta şarkıcılar ve bestecilerin bir ara-
ya geldiği konserler karşıhklı bir sev-
gi ve saygı içinde. hüzünlü, neşeli, ko-
mik ve aşk dolu bir yorum sundu iz-
leyicilere.
Belgeselin görüntüleri, konserler-
den sanatçılann provalanna. günlük
yaşamlanna dek uzanıyor. En renkli
isimlerden biri, 90 yaşındaki Compay
Segundo. Tütün tarlasında dünyaya
gelen sanatçı, 85 yıldırçeşitli şekiller-
de işlenmiş tütün içiyor. 15 yaşından
beri sahnelerde olan sanatçının yıldı-
zı, Wenders ve Cooper'ın belgeseliy-
le yeniden parladı.
Topluluğunbeyaz bıyıkh, 80 yaşın-
daki piyanisti Ruben Gonzales klasik
bir eğitim almasına karşın kariyerinin
ilerleyen yıllannda dans müziğinin
içinde buldu kendini. Cooper, Gonza-
les'i bulduğunda ise on yıldır bir pi-
yanosu yokru ve eklem iltihabı nede-
niyle kötürüm olmuştu. Ancak belge-
selde genç bir piyanisti aratmayacak
hünerler sergiliyor 80'lik usta.
Küba, Hollandave New York'ta ger-
çekleşen çekimlerarasmdaki görüntü
ve ses farklılıklan da bir zenginlik ka-
tıyor yapıma. Küba'daki çekimler Ha-
vana sokaklannda bu müziğin eski
coşkusunu yitirmiş olmasının hüznü-
nü taşırken, Amsterdam konseri seç-
kin bir hava ekliyor yapıma. Carnegie
Hall'daki konser ise uzun süredirbu ül-
keye gelmemiş olan müzisyenlerin
coşkusunu taşıyor.
Belgeselde müzisyenler kendi sos-
yal ve kültürel konumlannda değerlen-
dirilirken. Küba'daki Castrorejimine
yönelik bir eleştiri getirmekten. Ame-
rika ve Küba arasındaki politik konu-
lara değinmekten özellikle kaçınıh-
yor.
Müzisyenler esneklikleri ve kendi-
lerine duyduklan saygıyla bir kez da-
ha hayranlıgını kazanıyor müzikse-
verlerin. Her notada, onlan bir arada
izlemenin ve dinlemenin her an kar-
şımıza çıkabilecek bir fırsat olmadığı-
nı hissettrriyorlar.
Las Vegas'ta üne
kavuşan ilk îngiliz
71 yaşında ölen Frankie Vaughan 1950
ve 601ı yılların şarkıcısı ve dansçısıydı
Kültür Servisi - Bir zamanlar tngiltere'nin en
ünlü şarkıcısı ve dansçısıydı. Sahnede zarif ha-
reketlerle bastonunu sallardı, duygu yüklü şarkı-
lannın ortasında hafıfçe gülerdi; bir zamanlar
Ingiltere'nin en ünlü gecekulüpleri kapılannaonun
admın yazıldığı tabelalan asmak için sıraya gi-
rerdi, okyanusun öte yakasındaki Las Vegas'ta üne
kavuşan ilk îngiliz şarkıcıydı o.
Şimdi her gece kulübü Frankie Vaughan la il-
gili başka bir öyküyü anlatıyor. Geçen cuma gü-
nü geçirdıği kalp kirizi sonucu 71 yaşında haya-
ta veda eden Vaughan, yalnızca yeteneğiyle de-
ğil, sevecen ve içtenliklı kişiliğiyle de kendini çok
sevdirmiştı. 50'li ve 60'lı yıllarda, duygusal şar-
kılanyla çok büyük bir üne kavuşan Vaughan'ın
başansının ardındaki sır belki de kendi kuşağı-
nın şarkıcılanndan çok daha farklı olmasıydı. Bir
tarzı vardı Vaughan'ın; herkes onu sahnede smo-
kin, silindir şapka ve bastonla görmeye alışmış-
tı. Üne kavuştuğu sıralarda, bu türde sahne giy-
sileri en az 20 yıldır giyilmiyordu. Ama, neredey-
seetiketi haline gelmişolan unutulmaz şarkısı 'Gi-
ve Me The Moonlight'ı söylerken başka ne giye-
bilirdi ki zaten ? Bu ve diğer hitleri, ömeğin 'Gre-
en Door'. 'Garden of Eden' ve 'Kisses Svveeter
than VYine'. genç Îngiliz erkeklenn zorunlu ola-
rak askere gittigı, genç kızlann firfırlı etekleriy-
le kulüplerde dans ettiği bir dönemi ışıttı. Daha
sonralan, 1960'larda 'Tower ofStrength' ve 'Lo-
op de Loop' geldi peş peşe. Bu dönemde aynca
'Kabare'. 'Mame' ve 'Hey Dolly' gibi büyük ka-
barelerin de albüm kayıtlannı gerçekleştirdi.
Alışılmışın dışında bir ses rengi vardı, LİVCT-
poollulara özgü bir şekilde genizden konuşur ve
şarkı söylerdi. (Evet o bir LiverpooUuydu ve bu
şehrin adını Beatles'tan çok daha önce haritala-
ra kaydetmişti.) Ama hepsı bu değildi hiç kuşku-
suz. Tıpkı hep örnek aldığı Al Jolson'ınki gibi
onun sesinde de sinagog müziğinin tmılan gelir-
di kulağa. İlk şarkı söyleme deneyimlerini çocuk-
luğunun geçtiği Leeds kentindeki sinagoglann ko-
rolannda yaşamıştı çünkü.
Monroe ile 'Gel SevişeHm'de oynadı
Gerçek adı Frank Abeison olan Frankie Va-
ughan, Liverpool'da kendi deyimiyle 'iyi bir an-
ne babanm oğlu' olarak dünyaya geldi. Baba bir
koltuk döşemecısiydi. anne ise bir terziydi. Ve iki-
si de bütün bir günü durmaksızın çalışarak geçi-
rirlerdi. Sonuç olarak, küçük Frank zamanm ço-
ğunubüyükannesiyle beraber geçirmek zorunda
kalırdı. Adını değiştirmeye karar verdiginde ken-
disine esin kaynağı olan büyükannesiyle...
Gösteri dünyasına ilk girdiğinde menajeri, ef-
sanevi BiB Marsh ona, hiçbir gece kulübü sahi-
binin Frank Abeison isminde biriyle çalışmak is-
temeyeceğini söylemişti. Frank tam da o sırada
Rusya Musevilerinden gelen büyükannesinin onu
'bir numaralı torunum' anlamına gelen 'my num-
beronegrandson' olarak çağırdığını anımsamış-
tı. Ancak büyükanne 'one' sözcüğünü 'vown'
olarak telaffuz ediyordu. Frank o anda, vown'la
aynı şekilde telaffuz edilen Vaughan soyadmda
kararlaldı. Adını da dahakarizrrankbulduguFran-
kie'yle değiştiriverdi.
14 yaşında burslu olarak girdiği LancasteT Sa-
nat Koleji'nde de eğitım gördü. Bu okulda öğ-
rencılerin oluşturduğu çeşitli dans ve müzik top-
luluklannda yer aldı. Ancak bu alandaki çalışma-
lan. Kralıyet Ordusu'nda görev almaya çağnldı-
ğında kesintiye uğradı. Dönüşte Lancaster Sanat
Koleji'nde ögretmen olarak göreve başladı.
Bir süre sonra Londra'ya giderek genç yete-
neklerin katıldığı bir radyo programma çıktı. Bu-
nu, ilk büyük sahne deneyimi izledi: Haftada 100
sterlin karşıhğında Hulme Hipodrome adlı kulüp-
te baş şarkıcı olarak sahneye çıkıyordu. 1954'te
de ilk albümünü 'My Sweetie Went Ajvjy'i ger-
çekleştirdi. Albümünü, Moss Empire adlı göste-
ri tiyatrosuyla birlikte çıktığı rurnede daha geniş
kitlelere tanıtan Vaughan, turne kapsamında yer
alan Glasgovv'da küçük bir dükkânda efsanevi
'GiveMeTheMoonBght' şarkısınmnotalannarast-
ladı. Şarkının single'ı bır mılyondan fazla sattı
ve ününü ülkesinin sınırlannın dışına taşıdı.
'The Ladj is a Square' ve •Ramsbottom Rides
Again' adlı filmlerle başlayan Holl\r
wood serü-
veni ise 1960'ta Marihn Monroe'yla birlikte baş-
rolde oynadığı 'Gel Sevişeiim' adlı fılmle doru-
ğa çıktı. Hatta Monroe, Vaughan'a duyduğu il-
giyi gizlemedi ve onu baştan çıkarmaya cahştı ama
Vaughan. savaş sonrasında tanışıp evlendiği eşi
SteDa'yı çok sevdiğini ve böyle bir ilişkinin müm-
kün olamayacağını açıkladı.
Ataşdmışın dışında bir ses rengi vardı.
Ingiltere'ye döndükten sonra Talk ofThe Town
adlı tiyatroda gösteriler yapmaya başlayan Vaug-
han, genç Îngiliz şarkıcıların da neredeyse sele-
fi haline gelrnişti.
Uzun süre başansını devam ettiren sanatçı,
duygusal şarkılann yeruıi seks ve şiddet ıçeren
müzilder almaya başlaymca yavaş yavaş sahne-
lerdençekildi. Sonbaşanlıçalışmasıruise 1985'te
Drury Lane Tiyatrosu'nda başrolünde oynadığı
'42.Cadde'adlımüzıkalleyaptı. Bir yıl kadar mü-
zikalde oynadıktan sonra artan sağlık problem-
leri nedenivle gösteriden çekilmek zorunda kal-
dı.
Ölmeden çok önce de, ölürken de mezar taşı-
na nelerin yazılması gerektiğini çok iyi biliyor-
du Vaughan: "Böyle bir yeteneğe sahip oidugum
için çok şanslıyun. Eşim Stclla'ya sahip oiduğunı
için çok şanslıyun. Bövle harika bir aiteye ve ta-
parcasına se\ diğim bir işe sahip oktuğum için çok
çok çok şanslıyun.'*
Company B'nin sahnelediği MarO'da Nina'yı oynayan Blanchett'nin yeni rol arkadaşı Geoffrey Rush.
'Elizabeth 'in oyuncusu Cate Blanchett, Londra sahnelerinde
'Cate'in oyuncuhığu
mükemmelüğin ta kendisV
A
Kültür Servisi - Avustralya'nm, nasıl olup da bu
kadar çok sayıda dünya çapında oyuncu yetiştirdi-
ğini öğrenmek istiyorsanız, işe önce NeB Armfıeld" ı
tanıyarak başlamalısınız. Çünkü Nkote Kidman'dan
Geoffrey Rush'a, Cate Blanchett den Baz Luhr-
mann'a kadar 'uzakada'nın pek çok yeteneği onun
rahlesinden geçmiştir mutlaka. Company B adlı
Sydney kökenli tiyatro toplulugunun sanat yönetmen-
liğini jürüten 43 yaşındaki yönetmen
Nell Armfield'ın birlikte çahştığı
oyuncular arasında 'Kraliçe Eliza-
beth' filminde unutulmaz bir oyun-
culuk gösteren ve Oscar'a aday olan
Cate Blanchett'nin ayn bir yeri var
hiç kuşkusuz.
Bugüne kadarCompany B'ye bağ-
lı olarak 'Hamlet'te Ophelia'yı, 'Ta-
pınak'ta Miranda'yı ve Çehov'un
'Marü'sında Nina'yı canlandıran
Blanchett'yi ilk kez oyunculuk oku-
lunda görmüş Armfıeld. Ve o gün-
den sonra da fikri hiç değişmemiş.
"Cate, mükemmelligin ta kendisi.
Başka bir dünyaya ait bir yaratık
sanki"
Hamlet ve Tapmak'taki başroller
önceleri başka kadın oyunculara ait-
miş^ ancak onlann performanslan-
nı beğenmeyen yönetmen, bu oyun-
culann rollerini Blanchett'ye ver-
miş. "Cate'leügfli olarak öğrendiğinı
ilk şe>, onun, başkalannın elbiseleri-
ne bfle cuk oturabiliyor olmasıydı''
diyen yönetmen, Martı'yı ise yal-
nızca Blanchert'yi göz önünde bu-
lundurarak yorumladıklanm söylü-
yor ve ekliyor "O, bu ojiın için ya-
ratünuş."
Blanchett de, Martı'nm kendisine
Kraliçe Elizabeth filminin ağır sorumluluğunu ta-
şıma gücünü verdiğini belirtiyor. Armfıeld' ın bir di-
ğer gözde oyuncusu ise 'Shine' filminin Oscar'lı
oyuncusu Geoffrey Rush.
Yönetmenle 17 yıldır sıkı bir dostluğu ve iş iliş-
kisini sürdüren Rush, bundan iki yıl önce kendisi-
ne 'Benden Bu Kadar' adlı filmin başrolü teklif
edildiğinde teklifı geri çevirmiş, bunun yerine Com-
vustralya'run
dünya çapmdaki
oyunculannın
pek çoğu Neil
Armfield'ın yönettiği
oyunlarla yetişti.
Yönetmenin
en gözde
oyunculanndan Cate
Blanchett ve Geofftey
Rush, bukez
şanslanm
birlikte rol aldıklan bir
oyunla Londra
sahnelerinde
deniyorlar. Bir başka
Avustralyah oyuncu
Nicole Kidman da
oyunu maddi olarak
destekliyor.
pany B yapımı olan 'Sünyaa'da oynamayı yeğlemiş-
ti. Anımsanacağı üzere 'Benden Bu Kadar' Jack
Nicholson ve HetenHunt'a 'En İyiChııncu Oscar'ını
getirmışti.
Avustralya'nm en saygın tiyatro topluluklanndan
olan ve kâr amacı gütmeyen Company B'nin mer-
kezi, Sydney'in varoşlanndan biri olan Surry Hill'de-
ki Belvoir Tiyatrosu. Eskı bir salça fabrikasından dö-
nüştürülen tiyatro binası, altı yüz
sanatçının ve sanatseverin yaptık-
lan bağışlar sayesinde satın alın-
mış.
Altı yüz sanatçı, oluşturduklan
birliğe Company A adını verirken
tiyatro topluluğuna da Company B
denilmiş.
Yönetmen Armfıeld. Avustral-
yah oyunculann neden Hollywo-
od'dan gelen teklifleri geri çevirip
Company B'yle çalışmayı yeğle-
diklerini merak eden Avustralya dı-
şmdaki sanatseverlerin de merakı-
nı bir ölçüde gideriyor şu günlerde.
Turne hevecanı
Küçük bır turneye çıkan topluluk,
yeni yapımı 'Cloudstreet'i geçen
hafta Londra'da sahnelenmeye baş-
ladı. Başrollerde yine Blanchett ve
Rush var. Savaş sonrasmda aynı evi
paylaşmak zorunda kalan iki aile-
nin destansı öyküsünü anlatan oyun
daha önce de Sydney, Perth, Mel-
bourne, Adelaide ve lsviçre'nin Zü-
rih kentinde izleyici karşısına çık-
mışrı. Çok büyük ve pahalı bir ya-
pım olan Cloudstreet, Nicole Kid-
man, Baz Luhrmann ve Geoffrey
Rush'ın sağladıklan büyük parasal
destek sayesinde sahnelenebiliyor. 102 sahne, 40
karakter ve 14 oyuncuyu içeren oyun dört kuşağın
20 yıla yayılan öyküsünü anlatıyor.
Company B, Sydney'e döndükten sonra da 'The
Small Poppies' adlı yeni bir yapımı sahnelemeye
başlayac^c. Beş yaşındaki küçük yaramazlann okul-
daki ilk günlerini anlatan oyunda bu kez Cate Blanc-
hett yok ama Geoffrey Rush var.
Şair Can Yücelin kitaplarma
yoğıtn ilgi
• İZMİR(AA)-
Bademcik kanseri
sonucu 12 Ağustos'ta
yaşamını yitiren şair
Can Yücelin kitaplan,
yaşanan deprem
faciasına rağmen çok
satanlar arasında yer
aldı. Uzun süre tedavi
gördüğü Dokuz Eylül
Üniversitesi Tıp
Fakültesi
Hastanesi'nde 74
yaşında yaşamını
yitiren Can Yücel, geride çok sayıda şiir, çeviri ve
düzyazıdan oluşan kitap bıraktı. ilerleyen
hastalığına karşın hasta yatağmda yazdığı ve
ailesinin deyişiyle 'iki kitap dolusu şiirleri' ise
basılmayı bekliyor. Şairin kitaplan, mirası gereği
14 Ağustos'ta Datça'da toprağa verilmesinin hemen
ardından yaşanan deprem faciasına karşın, okurlan
tarafından en çok satın alınan yapıtlar arasında
bulunuyor. Şairin kendi sesinden şiirlerinin yer
aldığı kasetlerin satışında da artış kaydedildi. Şairin
kitaplannın basımını üstlenen Bulut Yayınlan sahibi
Mustafa Aksoy, Can Yücel'in son kitabı 'Mekânım
Datça Olsun' adlı kitabı başta olmak üzere şiir ve
düzyazılannm yer aldığı diğer kitaplann satışında
artış olduğunu belirtti.
Müzik-Sen'den EceviTe
emeklilik başvurusu
• ANKARA (ANKA) - Müzik ve Sahne Sanatçılan
Sendikası (Müzik-Sen), Başbakan Bülent
Ece\it'ten, sanatçılann emeklilik yaşlannın yeniden
belirlenmesini istedi. Müzik-Sen Genel Başkanı
Mehmet Çınka yaptığı açıklamada, kendilerinin
Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'e bu konuda bir
rapor sunduklannı belirterek Demirel'in de yaş
smınnın sanatçılar için yeniden gözden
geçirilmesini hükümete tavsiye ettiğini vurguladı.
Çınka, Demirel'in tavsiyesi doğrultusunda,
sanatçılann mesleki özelliklerinin ve çalışma
koşullannın dikkate alınarak sanatçılar için gerekli
yasal düzenlemelerin yapılması amacıyla Başbakan
Bülent Ecevit. Başbakan Yardımcısı Devlet
Bahçeli, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Yaşar
Okuyan, Kültür Bakanı Istemihan Talay ve
ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz'a
başvurduklannı bildirdi
Manpıez, ABD'nin Kolombiya'ya
yardımı içîn çaba harcıyor
• NEVV YORK(AA)-
Nobel Edebiyat Ödülü
sahibi Kolombiyalı
yazar Gabriel Garcia
Marquez,
Kolombiya'ya ABD
yardımı konusunda
perde arkasmda çaba
harcadığını açıkladı.
ABD'de yayımlanan
Nev, Yorker dergisine
demeç veren Marquez,
Kolombiya Devlet
Başkanı Andreas
Pastrana'nm gerillalarla
müzakereleri içeren
banş planının destekçileri arasında yer alıyor.
Askeri çözüm yerine banşçı müzakereleri
yeğlediğini açıklayan Marquez, Clinton ve
Pastrana'nm bir araya gelmesine ve Washington ile
Bogota arasındaki ilişkilerin geliştirilmesine aracılık
yaptığını söyledi. Kosova'dan sonra her şeyin
degiştiğini belirten Marquez, "Dünyadaki durum
topyekûn değişti. Yayılmacı Amerikan modelini terk
etmek isteyen Clinton, Kosova ile kendisine yeni bir
siyasi miras edindi" dedi. Latin Amerika
edebiyatının en saygın isimlervnden biri olan 72
yaşındaki Marquez, özellikle 'Yüzyıllık Yalnızlık'
adlı romanıyla tanmıyor.
Osmanlı Sanatmın Hazinelepi'
Zagreb'de sergilenecek
• AIVKARA (AA) - Osmanlı Sanatmın Hazineleri
sergisi 15-30 Ekim tarihleri arasında Hırvatistan'ın
başkenti Zagrep'de düzenlenecek. Sergi, Topkapı
Sarayı. Istanbul Türk ve Islam Eserleri, lstanbul
Arkeoloji Müzeleri ile Sadberk Hanım Müzesi'nden
seçilen 150 eserden oluşuyor. Açılışı Kültür Bakanı
îstemihan Talay tarafmdan yapılacak sergide.
porselenleT, el yazmalan, madeni eşyalar, silahlar ve
padişahlann günlük kullanım eşyalan yer alacak.
Aksanarta bu hafta
• Kültür Servisi - Aksanat'm eylül ayı etkinlikleri
sürüyor. Bugün 12.30 ve 18. 30"da Beethoven'ın 4
No'lu senfonisi ve Coriolan Uvertürü'nün Berlin
Filarmoni Orkestrası tarafından gerçekleştirilen
yorumu lazer- diskten izlenebilir. Yann yine 12.30
ve 18.30'da, koreografisini Lindsay Dolan'ın
yaptığı, Joshua Rifkin ve Jill Gomez'in solist olarak
yer aldığı Ernesto Nazareth'in Brezilya Tangolan
adlı gösteri lazer-diskten gösterilecek. Cumartesi
günü saat 14.00'te ise Lozan Bejart Balesi'nin
Maurice Bejart'ın koreografısiyle sunduğu 'Ballet
For Life' adlı gösteri videodan izlenebilir.
(252 35 00)
Brooke Shields 'bekâr anne'
olmak istiyop
• VVASHINGTON (AA)
- Tenis yıldızı 29
yaşındaki eşi Andre
Agassi'den nisan ayında
boşanan ünlü yıldız
Brooke Shields, artık
erkeklere güvenmediği
için 'tek başına' bebek
sahibi olmak istediğini
söyledi. ABD'deki bir
kadın dergisine konuşan
Shields, babasız çocuk
büyüttnenin bir sakıncası
olmadığını. kendisini
sadece annesimn yetiştirdiğini ve bu durumdan
olumsuz etkilenmediğini kaydettı. Shields,
"Doktora her gidişimde 'hâlâ anne olabılir miyim?
Ne kadar vaktim kaldı?' diye soruyorum" dedi.
Eşinden aynlmasının üzerinden sadece birkaç ay
geçen 34 yaşındaki ünlü yıldız, yalnız bebek
yapmanın zorluklanndan çekinip çekinmediği
sorusuna karşılık, "Erkekleri seviyorum, ama onlara
güvenmiyorum. Çocuk sahibi olacaksam, onu
kesinlikle yalnız başıma yetiştirmek isriyorum"
yanıtını verdi.