Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
22 EYLÛL 1999 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
17
Kurtlar
İktidar ortağı MHP,
bürokrasiyi altüst
ederek kadrolaşmasını
sürdürürken
Hamburg'dan Celal
Ceyhan, Büyük Saatli
Maarif Takvimi'nden
birkaç yaprak
göndermiş. Takvim
yaprağındaki
atasözü ve
vecizeler sanki
günümüz için
söylenmiş:
"Kurtları affeden,
kuzulara kötülük
yapar - Hollanda
Atasözü'7'Kurtların
arasında yaşarsanız,
kurt gibi hareket
etmek zorunda
kalırsınız - Kruşçev",
"Bir sürü için, yırtıcı
bir köpeğin kurtla
arkadaş olmasından
daha büyük bir
bela tasavvur
edilemez."
Tunçbilek
Türkiye Elektrik
Kurumu'na bağlı
Kütahya Tavşanlı'daki
Tunçbilek Termik
Santralı'nda cuma
inleri öğle tatili,
•cuma namazına
Bektronik posta: someposta.cumhuriyeLcoin.tr Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97
- Erbakan, bazı gazetecilerle
yemek yemiş...
"Bonfileniz kanlı mı olsun
kansız mı!"
azeteler, promosyon çılgınlığından sonra
dampinge başlayınca avukat Gündüz Ay-
bay, günün mana ve ehemmiyetine uygun
birfıkraileVaziyet'ekatkıdabulundu... Fık-
ra bu ya, memleketin bırinde bir papaz, görevli ol-
duğu kilısenin yakınındaki sinagogagidip nahamı bul-
muş:
- Ben, üç günlüğüne savuşmak zonjndayım; kar-
dinalden izin almam imkânsız, sen benim yerime ba-
kacaksın!
Haham itiraz edecek olmuş, papaz:
- Yahu, yaptığımız üç aşağı beş yukan aynı şey.
itiraz etme; gün gelir ben de seni idare ederim. Hay-
di gel. bizim günlük ayinde bulun, nerede duraca-
ğını, nasıl davranacağını gör. Duaları hiç düşünme,
sizin duaları ağzının içinde yuvarlarsın, kimse farkı-
na bile varmaz! Haham çaresiz razı olmuş. Birlikte
kiliseye gitmişler. Papaz ayini yönetmiş, haham iz-
lemiş. Ayinden sonra papaz:
Damping!
- Bizde bir de günah çıkartma vardır. Gel benim-
le, şu karartılmış kulübeye gireceğiz.
Kulübeye girmişler; genç bir hanım günah çıkart-
maya gelmiş. Papaz:
- Nedir kızım?
- Papaz efendi, kocamı üç kez aldattım.
- Büyük günah işlemişsin kızım. Falanca duayı üç
gün, günde üç kez okuyacaksın. Şu kumbaraya da
90 dolar at bakalım.
Ertesi gün papaz, "Ben yarın gidiyorum" demiş
ve hahamı bir kez daha "antrenmana" çağırmış.
Ayinden sonra bakmışlar kulübenin önünde başka
bir genç hanım bekliyor. Kulübeye girmişler. Papaz
sormuş, genç hanım itiraf etmiş:
- Kocamı üç kez aldattım.
Papaz, "üç gün - günde üç kez" formülünû söy-
ledikten sonra:
- At bakalım kumbaraya 90 dolar.
Papazın ortadan kaybolduğu gün haham kiliseye
gelmiş, ayini yönetmiş ve yüzünün akıyla da ta-
mamlamış. Tam çıkıp gidecekken, bakmış kulübe-
nin önünde bir genç hanım günah çıkartmak için bek-
liyor. Girmiş kulübeye, sormuş:
- Ne var kızım?
- Ahhh, papaz efendi ahh! Ben kocamı aldattım.
Haham bir düşünmüş, duralamış, sormuş:
- Kaç kere aldattın kızım?
- Bir kez papaz efendi.
Haham gene duralamış; zihninde evirmiş, çevir-
miş:
- Kızım, sen git kocanı iki kere daha aldat; sonra
90 dolar denkleştir gel. Günahlarından annmanın yo-
lunu sana o zaman söyleyecegim; kilise damping
yapıyor!
düzenleniyor ve
saat 14.00'e dek
sürüyor. Yılda 3 milyar
kilovatsaat elektrik
üreten santralda
namaz sırasında
meydana gelecek bir
arızaya karşı nasıl bir
önlem alındığı ise
bilinmiyor.
SESSİZ SEDASIZ (!) NURÎKURTCEBE Hikmet Uluğbay Bölge Yaölı Okulu
Ankara'da Polatlı'ya21 kilometre
uzaktaki Şabanözü Köyü'ndeye-
ni yapılan 240 kız ve 240 erkek öğ-
renci kapasıtelı yatılı bölge oku-
lunun boş durduğunu ve deprem-
de ailesini yitiren 480 çocuğun ba-
rınma ve egitim sorununun bu okul-
daçözülebileceğini yazmış, deprem
bölgesindeki kriz masalarına duru-
mun iletildiğini ancak herhangi bir
gelişme sağlanamadığını duyurmuş-
tuk.
Yeni bilgiler geldi.10 bin 800 met-
rekarelik alan üzerine kurulan ve sı-
nıflarından yatakhanelerine kadar da-
yanıp döşenen okulun adı "Hikmet
Uluğbay Bölge Yatlı llköğretim Oku-
lu" konmuş... Okulda, özürlü öğren-
ciler için özel tuvaletler bile düşünül-
müş. Okulun tek eksiği kalmış: Öğ-
renci! Polatlı Sosyal Yardımlaşma ve
Dayanışma Derneği Başkanı Münev-
ver Özgür Kabaklı diyor ki:
"Polatlı halkı olarak bölgemizde-
ki okulu, depremde zarar gören il-
köğretım çağındaki çocuklaratah-
sis etmek ıstiyoruz. Ancak ihtiyaç
sahibı öğrehcilere ulaşamıyoruz. Kriz
masalanna bildırmiş olmamıza rağmen
herhangi bir gelişme sağlayamadık.
Biliyoruz ki, deprem bölgesinde aile-
sini yitirmış çocuklarımız perişan bir
durumda. Elimizde uygun koşullarda
barınma ve eğitim ve öğrenim olana-
ğı varken bu durumu değeriendireme-
mek bizi çok üzüyor.
Öğrencilerin yanısıra deprem böl-
gesınden isteyen öğretmenlerin de
yararlanabileceğı bir okul var..."
Ama ilgilenen yok! Okula adı verilen
DSP Ankara Milletvekili ve eski Milli
Eğitim Bakanı Hikmet Uluğbay;
hükümette tanıdıklarınız vardır, bari
siz ilgilenin!
KtM KİME DUM DUMA BEHÎÇAK [email protected]
FP'li belediye Atatürk
büstünü depoya kaldırdı
Fazilet Partili (FP)
Gaziosmanpaşa Belediyesi,
Atatürk'e olan nefretini ve
ulu önderin büstüne bile
tahammül edemediğini,
büstü kullanılmayan araç-
gereçlerin olduğu depoya
koyarak gösterdi.
Belediyenin, Atatürk
?'< büstlerini, çeşitli
birimlerindeki depolarında
sakladığını belirten
yurttaşlar, Veteriner
Müdürlüğü önündeki -
Atatürk büstünün de
ağaçlarla kapatıldığını -• \
sin lediler.
İstanbul Valiliği başta -
olmak üzere birçok
yetkili kurumlara
başvurmalanna karşın bir
sonuca ulaşamadıklarını
vurgulayan yurttaşlar
"FP'nin, kapatılan Refah
partisinden bir farkı yok"
dediler.
ÇİZGİLİK KÂMtL MASARACI
ismail Hakkı Celayir emekli oldu
Milli Saraylar Başkanlığı'na
Akbulut'un yeğeni atandı -
İstanbul Haber Servisi -
TBMM Mılh Saraylar Daıre Baş-
kanlığYna TBMM Başkanı Yıldı-
nra Akbulut'un yeğeni Milli Sa-
raylar Daıre Başkan Teknik Yar-
dımcısı Yüksek Mımar-Mühendıs
Polat Akbulut atandı.
Basm Müşavirliği'nden yapılan
açıklamada, TBMM Milli Saray-
lar Daire Başkanlığı Daire Başka-
nı İsmail Hakkı Celayir'in kendı
isteğiyle emekli olması sonucu bo-
şalmıştı. Celayir'in yerine atanan
Milli Saraylar Daıre Başkan Tek-
nik Yardımcısı Yüksek Mimar-Mü-
hendis Polat Akbulut İstanbul Tek-
nik Üniversitesi'ni bitirdi. Polat
Akbulut 33 yıllık meslek yaşamı bo-
yunca Mimarlar Odası tstanbul Şu-
besı Yönetım Kurulu üyelıği ve
sekreterliği yaptı, KlT'lerde yöne-
tim kurulu üyeliğinde bulundu.
Akbulut, çok sayıda tek ve top-
lu konutlann yanı sıra ticari mer-
kez, fabrika ve sağlık yapılan pro-
jelerinin yaşama geçırilmesinde,
aynca eski eser röle, prestitüsyon
ve restorasyon projeleriyle bunla-
rın uygulamalannda önemli görev-
ler ûstlendi.
HARBİ SEMİH POROY
Corevini kotuye kullanmakla suclanıyor
Murat Karayalçm aftan
yararlanmak istemiyor
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 22Eylül
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - Eski CHP Samsun Millet-
vekili Murat Karayalçın'ın "yet-
kili organların usulüne uygun
bir kararı olmadan metro yapım
sözleşmesini imzalayarak onay-
ladığı ve böylece görevini kötü-
ye kullandığı" gerekçesiyle yar-
gılandığı davaya devam edildi
Ankara 23. Asliye Ceza Mah-
kemesi'ndeki duruşmaya Kara-
yalçın katılmadı. Sanıklar Cihan
Al&nöz ve Yusuf Topçuoğlu'nun
yargılandığı dava dosyasının An-
kara 20. Asliye Ceza Mahkeme-
si'nden geldıği belirtilerek yargı-
lama sonunda sanıklann beraat
ettiklennin anlaşıldığı kaydedil-
di. Murat Karayalçın'ın avukatı
Bıyıklı, gelen dava dosyasındaki
suçlama ile müvekkilinin yargı-
landığı davadaki suçlamanın ay-
nı olduğunu kaydederek Karayal-
çın'ın beraatına karar verilmesi-
ni istedi.
Bıyıklı, müvekkilinin gündem-
deki Af Yasası'ndan yararlanmak
ıstemediğını belirterek "Doku-
nulmazlığının kaldınlmasını da
kendisi istemiştir. Mahkeme ka-
rarı ile beraat etmek istemek-
tedir. Duruşma yakın bir güne
bırakılsın" dedi. Yargıç, dava
dosyasımn esas hakkındaki mü-
talaasını hazırlaması için cumhu-
nyet savcılığına göndenlmesine
karar vererek duruşmayı eylül
ayının sonuna erteledi.
Ankara lli İdare Kurulu'nun
verdiğı lüzumu muhakeme
kararında, Karay3İçın'ın, Türk
Ceza Yasası'nın "görevi kötfiye
kullanmak" hükrnünü düzen-
leyen 240. maddesine göre 1 yıl-
dan 3 yıla kadar hapis cezasıyla
cezalandınlması isteniyor.
"'6ERCEK YOL GÖSrERİCİ~
1824'TB 8U6ÜN.GAZİ MUS7AFA KEMALI
SAMSUH'M,
"EN 6ERÇSK YOL 6CİSTE&/Cİ S'UMPie" (EN HA-
tUüî MÜKÇİT İUMPtl?^ KONUÇMASlNI YAPTl.
KARAPENİZ GEZİSMN SAMSUN DUG4ĞIUM, CUM
HU88AŞK/IM,/ST/ACtÂL TkARET ~ ''"'
fÇJN, UYGAGUK JÇİH, YAŞAM İÇİN, BAŞARl İÇlN
EN GeHÇEJC YOL 6ÖSTERİCJ gİLıMOİR, TEKNltOİR.
BİLİMİN, 7EKH/ĞİM DfŞfNC* B/g YDL GÖSTBR/Cİ
AHAMAK, OeNS/ZLİKTH?, 8İLG&İ2ÜKTİ/İ, SAPfKUK-
T1R* MUSTAFA KEAAAL, KDNüŞMASIUl, ULUSAL
ESİTİMİN SegBKLİÜĞİUE </£ £/5£KLE(lİNE D£6İ-
AJEO£K SÜGOÜRMÜŞ, BU KONÜOA ÖĞRETMEM-
LERE NE O£NLİ ÖNEMU glfi GÖIZEV PÛŞTÛ-
ĞÛUÜ ÖXHEKLER V£fZEfi!£K SSURTMİÇTf..
İLAN
ANTALYA 2. SULH HUKUK MAHKEMESİ'NDEN
1995/1323 Esas
Davacı Yalçın Kumoğlu vekili Av. Ergün Bilgiç tarafindan davalılar Turan Tuğral (Kerman) vs. hakkında açılan izalei-i şuyuu davası-
na esas olmak üzere; Bütün aramalara ragmen davalılar Ali Erkan ve tbrahım Anık, davalı adresi tespit edılip, dava dilekçesı tebliğ edi-
lemedığinden, tebilgatın ilanen yapılmasına, duruşmanın 26.10.1999 günü saat 11.00'e bırakılmasına karar verildiğinden HUMK'nun
509-510 md. gereğince ibraz etmek ıstediği delillen ile birlikte duruşmaya gelmediğı takdirde veya kendisinı bir vekille temsil ettirme-
diği takdirde aynca gıyap karan tebliğ edılmeksızın duruşmanın gıyabmda sonuçlandınlacagı, dava dılekçesinın tebliği yenne geçerli
olmak üzere ilanen duyurulur. 14.9.1999 Basm: 44027
PANO
DENÎZ KAVUKÇUOĞLU
Kıssadan Hisse
Almanya'nın "basın imparatonı" Axel Sprin-
ger'in çimento fabrikalan, enerji tesisleri, banka-
ları yoktu. Ününü, unvanını ve parasını sadece ga-
zete, dergi satarak kazanmıştı. Soğuk savaş yılla-
nnın gerginliğini, ülkesinin bölünmüşlüğünü, sokak-
taki insanın sosyo-psikolojik durumunu "iyi" değer-
lendiren Springer'in Batı Berlin'i artık var olmayan
Alman Demokratik Cumhuriyeti'nden ayıran "du-
var"\r\ hemen yanı başına diktiği. kendi adıyla anı-
lan gökdeleni, tekelci Alman kapitalizminin gör-
kemli bir simgesiydi.
Gazeteleri Batı Beriin'de, Hamburg'da, Köln'de,
Frankfurt'ta kendisine ait olan ve en ileri teknolo-
jilerle donanmış dev matbaalarda basılıyordu.
196O'lı yıllarta birlikte günlük ortalama satışı 4.5 mil-
yona oturmuş Bild gazetesi ile toplumun alt kesim-
lerine, Die Welt gazetesi ile de ögrenim düzeyleri
yüksek muhafazakâr-liberal okurlara sesleniyor-
du. Bunlann dışında, günlük net satışı 250 binin üze-
rinde olan Hamburger Abendblart gibi onlarca ye-
rel gazetenin, irili ufaklı sayısız derginin sahibiydi.
Axel Springer, Doğu-Batı blokları arasındaki sür-
tüşmelerin, imparatorluğu için bir "güvence" oldu-
ğunun bilıncındeydi. Dış haberlerde "gerilim"\ esas
alan bir yayın politikası izliyor, iç haber ve yorum-
larda ise büyütüp beslediği "komünizm hayale-
<y"nin arkasında toplumun "savunma güdüsü'nü kış-
kırtıyordu. Yaşamı boyunca çizgisinden ödün ver-
memiş bir "solcu düşmanı" idi. Yıldızı, toplumun
aydın kesimleriyle hiç banşmadı. Heinrich Böll,
Günther Grass, Günther VVallraf, Ingeborg Dre-
witz gibi Almanya'nın önde gelen aydınlan, Axel
Springer'in gözünde, "topluma zarariı radikal un-
suriar"ö\. Doğal olarak, 196O'lı yılların ikinci yarı-
sında patlak veren gençlik hareketlerinin karşısın-
da da bir "taraf" olarak yer aldı. Salt eylemci öğ-
rencileri değil, onlann "toplumsal değişim" talep-
lerıni destekleyen aydınlan da hedef alan ve o za-
mana kadar ülkede benzeri görülmemiş yoğun-
lukta bir "basın taarruzu" başlattı.
1968 yılının bahar aylannda öğrenciler, kendile-
rine her gün olmadık hakaretler yağdıran insanla-
n üzerlerine kışkırtan Bild gazetesinin basıldığı mat-
baalann önünde nöbet tutmaya başlamışlardı. Ga-
zete balyalarının dağıtım kamyonlarınayüklenme-
sini engellemeye çalışan öğrencilerle işçiler arasın-
da her gece çatışmalar çıkıyor, gazeteler polis kor-
donlan altında, cankurtaran ve rtfaiye sirenleri ara-
sında yükleniyordu. Çatışmalar büyüdükçe, tutuş-
turulan gazete balyalanndan yükselen alevler ço-
ğaldıkça, cankurtaranlara taşınan yaralıların sayı-
sı arttıkça Bild gazetesinin satışı da artıyordu. Axel
Springer, toplumun aklı başında kesimlerinden ge-
len "Kışkırtıcı yayınlan tes"uyarılarına kulaklarını
tıkamıştı.
Olaylardurmuyordu. Patronlannın bu davranışı-
nın "basın ahlakı" ile bağdaşmadığını soyleyen ga-
zeteciler birer ikişer istrfa etmeye başladılar. Bu ıs-
trfalann önünü kesmek düşüncesiyle Axel Sprin-
ger alışılmadık bir yönteme başvurarak Bild ve Die
Welt gazetelerinde çalışan gazetecilerin maaşları-
na önemli bir zam yaptı. Ne var ki bu "ödüllendir-
me" geri tepti. O güne kadar gazetelerinden aynt-
mayı beJki hiç akrtlanna getirmemiş onlarca gaze-
teci, "Satın alınmaya hayır" diyerek işlerini bıraktı-
lar. Sayılan bir hafta içinde 169u bulmuştu. Bir bil-
diri yayımlayıp kamuoyuna, "bundan böyle Axel
Springer'e ait hiçbir kunıluşta çalışmayacaklannı"
duyurdular. Springer, hiç beklemediği bu tepki kar-
şısında öğrencilere yönelik kışkırtıcı yayınlan kes-
mek zorunda kaldı. Bir adım daha atarak "olayla-
rın gelişmesinde kendisinın de bir payı olabilece-
ğini..." açıkladı. Ne de olsa o da bir gazeteciydi.
Fakat bir "basın imparatoru"na kafa tutmanın Al-
manya'da da bir bedeli yardı. Meslek kapıları o
169 gazeteciden birçoğu için bir daha açılmama-
casına kapandı. Aradan otuz yıl geçti. Muhafaza-
kân, liberali, sosyal demokratıyla onlardan "hiçbiri"
sözünden dönmedi. Belki görkemli konutlarda
oturamadılar; lüks arabalarda, yatlarda
dolaşamadılar, ama başları hep dik yaşadılar. Al-
man basın tarihine, "onurtu meslektaşlar" olarak geç-
tiler.
Şimdi gelelim "kıssadan hisse"ye... Gerektiğin-
de patronun karşısına dikilip "Buraya kadar" demek,
bunun bilincinde olmak, herhalde meyhane
köşelerinde, "Bizimkidecıvıttıartık" diye söylenip,
ertesi gün "Ne yapalım, ekmek parası..." diyerek
patron yalakalığını sürdürmekten çok daha farklı
bir "ahlak"\ gerektiriyor. Sığındıkları "damping
gazeteteri'nm köşelerinde okurlara her gün "namus"
dersleri verirken, öte yandan bu ülkenin en namus-
lu kalemlerine sarhoş ağzıyla çamur atmak ise
bambaşka bir "ahlak"i.. Bilmem anlatabiliyor
muyum?
Faks:0126-418 8410
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
1 2 3 4 5 6 7 8SOLDANSAĞA:
1/Futbolda,sır-
tı kaleye dönük
oyuncunun
ayaklannı yer-
denkeserekvo- 3
le vuruşu yap-
mak için sıçra-
ması. 2/ "Kah- 5
pe felek kıyma -
bana yazıktır /
Aynlık elinden J
bağnm —'tir"
(Karacaoğlan)... "
Dar ve kalınca g
tahta.3/Kısakır
şiıri... Uğur, ıyi talih. 4/
Su taşkuıı... Notada du-
rak ışareti... Kuzu sesı.
5/ Su kıyılannda yaşayan
göçebe bir kuş. 61 Aşk 3
ateşi... lnce kabuklu bir 4
erikcinsi.7/Espri...Ti-
caret mallarau saklamak
ıçınnhtımda yapılan bü- "
yük depo. 8/ Teknelerle
suyun dıbınde sürükle- 9
nerckçekilenbalıkağı... g
Radyum elementinın
süngesi. 9/ Deniz ticaretinde, masrafi çıktıktan sonra ka-
zancın sermaye ve tayfa arasında bölüştürülmesı.
YUKARIDAJV AŞAĞIYA: 1/ Bir bankamn elinde bu-
lundurduğu, ödeme sırası henüz gelmemış senetleri bir
başka bankaya ıskonto ettirmesı. 2/ "Ne yanar kimse ba-
na ateş-i dilden — / Ne açar kimse kapım bâd-ı sâbâdan
gayn" (Fuzuli)... Gelinın çeyizi. 3/ Yazlıkta ya da kent
dışında bahçelı ve güzel ev... Damızlık erkek koyun. 4/
Yankı... Çekirdekli pamuk. 5/ Atı tımar etmekte kulla-
nılankıldankese. 6/Bırrenk... "Fazıl — " : Piyanistimiz...
llkel benlik. 7/ Hayvanın bir yanındaki yük... Sevinçli,
neşeli. 8/ Maddenın, bir kimyasal tepkimeye girebilen
en küçük parçası... Yerleşmış ılke ya da yasaya uygun
durum. 9/ Franz Kafka'nm bir romanı.