Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 19 EYLUL1999 PAZAR
HABERLER
Demirel
Isparta'da
• ISPARTA (AA) -
Cumhurbaşkanı Süleyman
Demirel ve eşi Nazmiye
Demirel. özel uçak "GAP"
ile Isparta'ya geldi.
Cumhurbaşkanı Demirel'i.
Isparta Süleyman Demirel
Havaalam'nda. Isparta Valisi
Ertuğrul Dokuzoğlu.
Belediye Başkanı Yusuf Ziya
Günaydın ile askeri ve mülki
erkân karşıladı. Demirel,
bugün Eğırdir'ın Barla
beldesinde ıstirahat eden
kardeşi Şevket Demiren
zıyaret edecek. Demirel,
doğduğu Islamköy'de
yakınlannın mezarlannı
zıyaret ettikten sonra
Ankara'ya dönecek.
Hollanda'da PKK
kampları
• AMSTERDAM(AA)-
• 'H^llanda'da yayımlanan bır
gazete. PKKnin yakın
âgUFnana kadar Hollanda'da
,«ğıtım kamplannın
bulunduğunu dogruladı.
Clkenin en büyük gazetesi
olan De Telegraaf ın ilk
-sayfasında manşetten verilen
haberde. örgütün bır yıl
öncesine kadar, ülkenin
değışık yerlerinde, "çok gizli
olarak. askeri eğitim
kamplan düzenlediği"
belirtildi. Bu kamplara
Avrupa ülkelerinden genç
yaşta kişilerin getirildiği ve
bu ktşilere sıkı kurallar
altında eğitim verildiği
kaydedilen haberde,
kamplardan binni ışleten
Tcişinın sözlen aktanlırken,
ötgütün geçen yıl Grontngen
kenti yakınlannda bulunan
Leens kasabasında "De
Marne" adında bir kamp
alanını 20 bin florine
.(jpklaşık 4.5 mılyar TL)
kiraladığı ve burada 10 gün
süreyle 130 kışıye eğitim
yaptırdığı anlatıldı.
ABO'de tarrtı
kitabına yasak
• \VASHLNGTON (AA) -
ABD'nın California
eyaletınde bır ılkokul,
Hıristiyanlık dışındaki
dinleri tarikat olarak
tanımlayan ve Kristof
Kolonıb'un Amerika'yı
keşfetmesine Tann'mn
yardım ettiğinı yazan ders
kıtaplannı. velıler ve çeşitli
kuruluşlardan gelen baskı
üzenne kullanmama karan
aldı. Tarih kıtabında.
Amerikan Kızılderililerinin
aslında medeniyetin belli bir
düzeyine erişebildikleri,
ancak "gerçek Tann
bilgisıne" sahip olmadıklan
için ulaştıklan ilerlemenın
değersiz olduğu savunuluyor
Hükümete eleştiri
• ANKARA (AA)-I
Ağaç-lş Sendıkası 7. Olağan
Genel Kurulu'nda konuşan
Hak-İş Başkanı Salim Uslu,
Marmara Bölgesi'nde
yaşanan deprem sonrasında
hükümetin üzerine düşen
görevi yerine getirmediğini
savundu. Uslu, depremin
etkisinin sürdüğü bir sırada
hükümetin "enkazdan mal
kaçınr'' gibi "gayrt ahlaki
biçimde" Sosyal Güvenlik
Yasası'nı çıkardığını öne
sürerek '"Ulkeyı yönetenler
siyasi bir depreme hazır
olmalıdırlar"' diye konuştu.
Acıklama
laber Merkezi - Adalet
Bakanlığı Ceza ve
3 H f l r i G l;3gH
tJjpdürlüğü'nün, gazetemizin
13.9.1999 tarihli sayısında
yer alan '"Cezaevinde Görüş
Gerginliği" başlıklı haberle
ilgili olarak yaptığı
çıklamada, "'Ankara
Ufucanlar Kapah
Cezaevi'nin kapasitesi 550
diüp halen burada 743
hökümlü ve tutuklu
banndınlmaktadır. Bunlardan
-İ38'i terör. 605'i adli
suçlardan hükümlü ve
•totukludur. Cezaevinin yansı
terör, yansı adlı suçlardan
-hökümlü ve tutuklulara
-laksim edilmesine rağmen
.2^.1999 günü yasadışı terör
örgütü TİKJCO üyesi tutuklu
ve hükümlüler kaldıklan
-kaguşun kalabahk olduğunu
-garekçe göstenp adli
-suçlardan tutuklulann
İanndınldığı 7. koğuşun
.havalandırma duvanru
(Jşİmek suretiyle anılan
•keğuşu işgal etmişlerdi.
Soruna sabırla çözüm
aranmaktadır" denildi.
Devlet Su îşleri'ndeki (DSİ) irtica soruşturması müfettiş değiştirilerek örtbas edildi
Soruşturnıa genişletflmediANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Enerji Bakanlığı'na bağlı " •"*.
Devlet Su Işleri (DSt) Genel
Müdürlüğü'nde irticai faaliyetlerin
belirlenmesi amacıyla başlatılan
soruşturmanın örtbas edildiği belirlendi.
DSl'deki irticai faaliyetlerle ilgili ön
raporunda soruşturmanın
genişletilmesini isteyen müfettişin
değiştirildiği. yerine atanan müffettişin
ise "kurumda irticai faaliyette
bulunulmadığına yöneük" bir çalışma
içinde olduğu kaydedildi.
İrticai faaliyetleri ızlemek üzere kurulan
birimlere ulaşan bılgilere göre, DSl'de
yoğun irticai faaliyetlerde bulunuluyor.
28 Haziran 1999 târih, 500578/131
sayılı yazı üzerine "M.FT adlı bir
müfettiş görevlendirildi.
İddlaların örtbas edilme
glrlsimleri
M.P. teftiş kuruluna sunduğu 28
Temmuz 1999/2 sayılı raporunda irticai
faaliyetleri saptayarak soruşturmanın
genişletilmesini istedi. "Iddialann
örtbas edilme gjrişimleri" dikkat
çekerken, kurumda irticai faaliyetlerin
sürdüğü. bazı mühendislerin ve vasıfsız
personelın bu faalıyetlere önayak
olduğuna dikkat çekilerek, şu
saptamalarda bulunuldu:
• Daıre başkanlanndan birinin
çocuğunun ASKJ Genel
Müdürlüğü'nden taahhüt işleri aldığı.
daire başkanının bu işlerin alınması ve
gerekse yürütülmesinde bizzat çalıştığı,
bu nedenle de mesai saatlerine pek
uymadığı belirlendi.
• Ankara Büyükşehir Belediyesi
tarafından düzenlenen Cumhuriyetin 75.
Yılı kutlama törenlerine mesai saatleri
içerisinde daire personelinden 9 kişi Su
İşleri Müdürlüğü'ne ait resmi araçlarla
katılmıştır.
• Bir temizlik işçisinin fakir ögrenci
yurtları ve Kuran kurslan içın alenen
para topladığı belirlenmiştir.
Bu saptamalan yapan müfettişin
soruşturmanın daha da genişletilmesi
İĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN
• ı A 11 ıı r|
için yetki istediğinin anlaşıldığı açıkça ortaya koyan müfettişin bir
belirtilen raporda. *Ancak DSI'de yoğun sonraki soruşturmaya ta> in edilmediği
bir irticai faaliyetin bulunduğunu Teftiş görülmüştür. Genel müdürlükten
Kurulu'na sunduğu söz konusu raporda öğrenildiğine göre, yerine atanan
müfettişin ilk raporun aksine irticai
faaliyette bulunulmadığına yönelik bir
çauşma içerisinde olduğu
anlaşılmaktadır" denildi.
Hakaret davası actı
Bilican
iddiaları
reddetti• Cohiba Bar'ın su sporlan merkezini
kiraya verdigi Turgal Terzioğlu tarafından
'dolandıncılık' suçlamasıyla savcılığa
şikâyet edilen Murat Bilican. "Işletme
yetkisi onlarda olduğu için ruhsat alma
yetkisi de onlardaydı. Bekledikleri kazancı
elde edemeyince beni suçlamaya
kalkıyorlar. Ben de onlan dava ettim" dedi.
Haber Merkezi - Emniyet Genel Müdürü Ne-
cati Bilican'ın oğlu Murat Bilican. kendisine
yönelik 'dolandıncılık' ıddialannın doğru ol-
madığını söyledi.
Torba'da iki yıl önce işletmeye açtığı Cohiba
Bar'ın su sporlan merkezini 5 aylığına kiraya
verdigi Turgal Terzioğlu tarafından savcılığa şi-
kâyet edilen Bilican, Terzioğlu hakkında haka-
ret davası açtığını söyledi. 'Ruhsatsız tesisi Id-
raya verdigi' gerekçesiyle kendisinin şikâyet
edildiğini anımsatan Bilican, Terzioğlu ile ara-
lannda maktu sözleşme olduğunu, su sporlan
merkezinin ruhsat ve vergi işleriyle onlann il-
gilenmesi gerektiğini ifade etti. Bilican, "Ben
orayı sözleşmeyle kiraya vermişim. Yani orası
ayn bir işletme. Oradaki hiçbir işleyişe kanşa-
mam. Geçen yıl da aynı yeri başka bir kişiye ver-
miştik. Bu sene Terzioğlu aldı,işletmenin tüm so-
rumluluğu onlara ait Ben karîşamam ki oraya.
Benim vergi levham ayn. Şimdi kalkıp da beni
suçlamalan doğru değU" dedi. Terzioğlu'nun
iddıa ettiği gibı, su sporlan merkezini 21 bin do-
lara değil, 8 milyara (yaklaşık 17 bin dolar) ki-
raladıklannı belirten Bilican şunlan söyledi:
"Üstetik bu panuıın sadece yansuu ödedOer.
Diğer yansını ödemediler bile. Bu, ticari ahlaka
bile sığmıyor. Onlar bu işe büyük para kazan-
mak için girdiler, işler tersine dönünce de ben-
den paralannı geri istediler. Beni medya aracıh-
ğıyla tehdit etmeye kalkıyorlar. Ben de, gidin da-
va açuı dedim. SÖzleşmemizde herhangi bir an-
laşmazlık sonucunda İstanbul mahkemeleri tam
vetkilidir diyor. ama gidip Bodrum'da suç duyu-
rusunda bulundular. Ben de kalkıp karşı dava
açtim."
'Sami Selçuk Yargıtay Yasası'nı çiğnedi',
Yargıtay Başkanı, yaptığı konuşmasmda nesnellikten aynldı... Gerçek amacı çevresinde
dinci cemaatlere özgürlük tanınmasını isterken gözünü doğabilecek tehlikelere kapadı
MUSTAFA REŞİT KARAHASAN
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi Onursal Başkanı
-4-
(D) Sonuç
Şimdiye değin yapılan açıklamalann ışı-
ğında belirtelim kı;
a) Sami Selçuk. açış konuşmasmın hazır-
lanmasında Yargıtay Kanunu'nun 5911.
maddesi hükmünü çiğnemiş. Yargıtay tüzel
kişiliği için değil de kişısel görüşlerini dile
getirmiştir.
b) Selçuk, konuşmasmda nesnellikten ay-
nlmış, gerçek amacı çevresinde cemaatlere
özgürlük tanınmasını isterken gözünü tehli-
kelere kapamıştır.
"Böyle bir yola girilirse, 2000'lerin ilk 10
yıh içinde Türkiye Afganistan'a döner. Bilin-
digi gibi Müslümanlık iddiasında bulunan
dini gruplar. bugün Kâbil sokaklannda At-
lah adına birbirlerini kesişorlar.
Türkiye"de tarikarJar vedinigruplar, tslam
ve çağdaşlık konusunda gece ile gündüzün
farkhuğı kadar farkhlıklar taşıyorlar. Din eği-
timini bunlara bıraktığmız takdirde ülkeyi
bir kaosa sürüklersiniz. Örneğûı bugün Al-
manya'daki Milli Görüşçüler, Cemalettin
Kaplancılar başta olmak üzere. tüm dinî kl-
dialı gruplar birbüieriyle kanlı btçakudırlar.
Karşı tarafın camisinde namaz bile kümn
>»rlar." (lslamî Yazar Ismail Nacar, 10. 9.
1999 tarihli Milliyet Gazetesi, S. 33).
Açık yüreklilikle belirtmek zorundayım
ki, Selçuk, tehlikeli alanda dans etmektedir.
Birçok badireden kurtulan ulusumuz, 28 Şu-
bat sürecinde biraz nefes almıştır. Bu gerçe-
ği gözetmemek aymazlıktır. Ulusumuzun
huzura gereksinimi vardır. Yargıtay Başkan-
lığı niteliğini taşıyan bir kimsenin daha dik-
katli olması gerekir. Belli çevrelerin alkışla-
n, unvan dağıtması Selçuk'u yüreklendir-
memelidir.
Toparlarsak; Selçuk, açış konuşmasmda,
yargınm güncel sorunlan yerine soyut kav-
ramlan tartışmayı yeğlemiştir. Ne var ki, bu
kavramlara kendisince anlamlar yüklemiş,
kimilerinin içini boşaltmış, kimilerinin de
içini doldurmuş, böylece nesnellikten aynl-
mıştır. Selçuk için önemli olan. cemaatlerin-
tarikatlann özgürleştirilmesi, din eğitiminin
tümüyle onlara verilmesidir. Bu uğurda doğ-
rularla yanlışlan bir potada eritmiş, içinde
yer aldığımız Kara Avrupa Olkelerinin Hu-
kuku'na saldırmış. Anglo-Sakson Huku-
ku'nu yücelterek, bu hukuku, cemaatlerin-
tarikatlann özgürleşmesi, din eğitiminin on-
lara tümüyle bırakılması. devletin tümüyle
din alanından çekilmesi uğruna kullanmaya
kalkmıştır. Cumhuriyetin tüm değerlerini de
"bilimin en son değerleri" listesinden çıkar-
mada hiçbir sakınca görmemiştır. Dahası,
laikliğe karşı köktenci akımlann dilinde aşa-
ğılayıcı bır anlamda kullanılan "taikçi" sö-
zünübenimseyerek konuşma metnine almış-
tır Devlet, bütün inançlara, dinlere karşı il-
gisiz ve eşit uzaklıktadır dedikten sonra
"Din, özellikle İslam sosyolojik olarak, Türk
küttürünün en önemli parçasıdır. L'lusal bir-
liği sağlamada bu tutkaldan >ararianmala-
nn yollannı arayalun." diyerek kendi sözle-
nyle çelışkıye düşmede hiçbir sakınca gör-
memiştir. Kısacası Selçuk. yargının sorun-
lannı ele alıp irdeleyerek var olan aksaklık-
lann nasıl iyıleştinlebıleceği konulannda so-
mut önerilerde bulunma, çözümler ürerme
yerine, yalnızca politikbağlamda iletilere y-
er vermiştir. Izmir Barosu'nun (bkz..
2.9.1999 tarihli Cumhuriyet gazetesi, Sh. 5).
Selçuk'un konuşmasmın "İslamiideok>jutin
üriinü olduğunu" saptaması gerçeğin ta ken-
disidir.
Gazetecilik yaşamının büyük bölümünü
şeriatçı örgütlere ayıran. bu konuda yazılar
yazan, yapıtlar veren H. Çetinkaya, Fethul-
lah Gülen destekli TYV'nin 1998'de A-
bant'ta yaptığı "İslam ve Laiklik" toplantı-
sının sonuç bildirgesiyle Selçuk'un esas ko-
nuşmanın konuya ilişkin görüşlerinin hemen
hemen özdeş olduğunu, her ikisinin örtüştü-
ğünü karşılaştırmalı olarak gözler önüne ser-
miştır.
Tehlikeli olan, \cendisi yadsımakta ise de.
Selçuk gibi üst düzey kamusal bir yerde bu-
lunan bir kişinin din bağlamındaki bu min-
val elestiri ve önerileri dile getirmesi, şeri-
lumda yıkım yapabilir. Selçuk, şenatçi çev-
relere bır iletide bulunmakta hiçbir sakınca
görmemiştir. Şeriatçiler, kendileriyle bütün-
leşen Selçuk'tan öç alamayacaklanna göre
gerçek Atatürkçüler-ICemalistler, toplumun
zinde güçleri şeriatçilerin hedefı olmaya
adaydır.
Selçuk'un açıklamasında bir tehdit oldu-
ğunu söylemede abartı yoktur.
d) Selçuk'un, yasanın 49/2. maddesine ay-
kın olarak hazırladığı konuşma metni, kişi-
sel görüşlerini yansıtmaktadır. Yaptığı ko-
nuşma ile azınlıkta da olsalarbile, bir taraf-
la özdeşleşmiştır. Kısacası. taraf durumuna
düşmüştür. Çok daha önemlisi, yaptığı ko-
nuşma siyasal içeriklidir.
Tüm bunlar. Yargıtay Başkanhğı niteliği
ile bağdaşmaz.
Bu tutumu nedeniyle Selçuk, eleştiriler al-
mış. istifaya çağnlmış. basında bu tür haber-
lere yer verilmiştir. Yargıtay tüzel kişiliğinin
bundan zarar gördüğü ise çok belirgindir.
e)TufanTürenç.6Nisan 1999 tarihli Hür-
riyet gazetesinde Gündem başlıklı köşesin-
de Yargıtay Hukuk Daıresi'nden bir üyeden
geldiğinı söylediği mektuptan alıntı yapmış-
tır. Bu mekrupta şov le denilmektedir:
sürüyor. Laik cumhuriyet karşıtian, sevinç-
ten tamtam cahyor. Köktendindler ve numa-
ralı cumhuriyetçüer nerdeyse zil takıp oyna-
yacaklar. .Ankara ka>ıuyor. Her köşede bu
taruşılrvor:
'Yargıtay Başkanı, ne kadar numaracı
cumhuriyetçi varsa, özel olarak davet etmiş.
Araya da bir iki göstermelik isim koymuş.'
Hepsi oradaydı. Ama Atatürkçü Düşünce
Dernegi Başkanı yoktu. Öğle yemeğini de F P
Genel Başkanı Recai Kutan ve numaracılar-
la yemişti. Yakışır. Aslında yakışmaz. Zaten,
belli kesimlerden yoğun eleştiriler geliyor:
•Cumhunyetın teokratik olduğunu nasıl
söyleyebilir? Laikliğin neresi tıkandı ki, dev-
let laikçi olsun? tran'da da solcular ve ayduı-
lar aymazlık içindeydi. Mollalar Şah'ı devi-
rir, nasılsa beceremezler, ülke bize kalır der-
lerdi. Sonra ne oldu?' Olan oldu_ Mollalar
tümünü aso. Selçuk'un din egitimini tarikat-
lara ve cemaatlere veren anlayışı da dudak
uçuklatıyor: 'Ayaklan yere basmıyor. Türki-
ye, Afganistan'dan beter hale gelir.' Bence,
bu sözler tam bir siyasi konuşmaydı. Kürsü-
ye FP'li Recai Kutan çıksaydı, ancak bunla-
n söyle>ebilirdi. Zaten altına imza atanm de-
medi mi? Eski Harbiyeti bir arkadaşun tele-
ALçık yüreklilikle belirtmek zorundayım ki, Selçuk, tehlikeli alanda dans
etmektedir. Birçok badireden kurtulan ulusumuz, 28 Şubat sürecinde biraz nefes
almıştır. Bu gerçeği gözetmemek aymazlıktır. Ulusumuzun huzura gereksinimi
vardır. Yargıtay Başkanlığı niteliğini taşıyan bir kimsenin daha dikkatli olması
gerekir. Belli çevrelerin alkışları, unvan dağıtması Selçuk'u yüreklendirmemelidir.
atçılığın devlet örgütlerindeki kadrolaşma
çabalan çerçevesinde çıtayı biraz daha yük-
seltip şeriatçılara yasal bir zeminde de tartı-
şabilme olanağını sunmaya niyetlenmesidir.
Selçuk. Islamı siyasallaştırmak isteyen ke-
simlerle bütünleşmiştir. Onun din eğitimi
özgürlüğü istediği tarikat ve cemaatlann Ge-
nelkurmay, MİT ve Emniyet raporlannda.
devleti ele geçirmek istediklerine ilişkin ha-
berin 11.9.1999 tarihli Cumhuriyet gazete-
sinde yayımlanması, tehlikenin yakınlığına
bir kanıt sayılabilir.
c) Din eğitiminin cemaatlere bırakılması-
nı tehlikeli bulmayan Selçuk. "İrtica her za-
man, her yerde vardır. Bu tehdit nicelik ola-
rak Türldye'de daha fazladır. Ama bunu ön-
lemenin yolu, yasaklayıcı bir zihniyet değiU
aksine çoğulculuk anlayışıdır. Sosyolojik ya-
salara uymazsanız öcünü alır. Nasıl doğa öcü-
nü aldı. Onun gibi" demiştir. (11.9.1999 ta-
rihli Milliyet Gazetesi. Sh. 1. 14).
Böylece Selçuk, sosyolojik yasalara öç al-
ma işlevini yüklüyor. Sosyolojik yasalar el-
le tutulup, gözle görülmediği için burada öç
alacak somut varlık olan insandır. Demek ki
ona göre, yasak konulan şeriatçi, öç alabılir.
tıpkı Marmara Bölgesi zelzelesi gibi top-
"„. Yargıtay Başkanı ve onun gibi düşünüp
da\Tananlar şimdiden Yargıtay Başkanhğı
için kulislere başladılar. Başkan Mehrnet Uy-
gun gkiince (1999'da emekli olacak) yerine
bir tarikatçının geldiğini göreceğiz. Büyük
bir dayanışma içindedirler. Başsavcılık için
bile plan yapıyorlar." Şimdi de 11.9.1999 ta-
rihli Hürrivet gazetesinin, Ankara Kulisı kö-
şesindekı Ismet Solak'ın Bir Siyasi Konuş-
manın İzleri başlıklı yazısını okuyalım:
"Üç ay önceki Ehl-i Dil toplantısL.. Konu
Tarikaüar ve Fethullah Gülen. Konuşmacı
Muğla Ünhersitesi Rektörü Prof. Ethem Ru-
hi Fığlalı... Milli Eğitim Bakanı Metin Bos-
tancıoğlu ile Müsteşar Bener Cordan, bazı
bilgiler vermişlerdi. Bir ara Yargıtay üyesi
bir dostumuz söz aldı: 'Eğitimde öyle de,
yargıda durum farklı mı? Yakında Yargıtay
Başkanı seçilecek. 9 aday var, biri Fethul-
lah'a yakın. Korkanm kazanacak." Adayla-
nn özveriye yanaşmadığını anlattı. O adayın
aradan sıyrılmasından kaygı duyuyordu.
İsim vermedi. Kimi kastetti, hâlâ bilmiyo-
rum. Yargıtay Başkanı Sami Selçuk'un ko-
nuşması ile kafamda şimşekler çaktı. Gerçi,
Selçuk tek'vizyonları gezip,' Benim tarikatla
ilgim yok" diyor.Ama, dinci kesimde bayram
fonla uyardı:
•Bak azizim. Recai Kutan, altına ımza ata-
nm demişse... Tansu Çiller, demokratik mi-
lat diye ilan etmişse orada duracaksm ve dü-
şüneceksin.'
Tüm bunlar karşısında Selçuk'a sormak
hakkımızdır: Görevden istifa etmeniz gerek-
mez mi?
f) Açık yürekle belirteyim ki, Sami Sel-
çuk bu konuşmayı Yargıtay'da değil de, dı-
şarda, niteliğinden soyutlanarak yapsa, gö-
rüşlerini bir gazetede yayımlasa, birey ola-
rak kişisel görüşünü açıklasa eminim ki,
kimsenin itirazı olmazdı. benim de.
Bu durumda belirli çevrenin alkışlannı,
övgülerini alıp almamasıyla hiç kimse ilgi-
lenmezdi.
g) Yargı katlannda yıllar yılı görev yapmış
olan bu satırlann yazan, Selçuk'un isteyerek
yarattığı ve içine düştüğü durum nedeniyle
tarafsızlığını yitirdiği, çok önemli bir konu-
nun tartışılmasında siyasal bağlamda taraf
durumuna gırdığı gerçeğini gözeterek Selçuk
için derhal görevden çekilmesini istemekten
başka bir seçenek görememektedir.
Sami Selçuk, görevden çekilmeni istiyo-
rum.
h) Hiç kuşku yoktur ki, bu Cumhuriyet
sürecektir
Türkiye Cumhuriyeti. "çokpartfli demok-
ratik parlamenter rejim'"e dönük bir devlet
olarak kurulmuştur. Esasında bir yanlışlık
yoktur. Hedefe ulaşmada hâlâ zorluk çekili-
yorsa, bu, uygulamayı yönlendiren yetenek-
siz politikacılann sultasmdan toplumun ken-
disini kurtaramamış bulunması sonucudur.
Eksıklik cumhuriyetin numarasında değil,
içeriktedir. Hukuk onun gereksinimidir ve
tüm hukukçulardan beklenen bunu sağla-
maktır. (Toker, a.g.y.)
k) Yüce Atatürk, okuyan, inceleyen, her
konuda kafa yoran seçkin evrensel bir kişi-
liktir. Savaş meydanlannda gündüz askerle-
rinin başmdadu-, geceleri çadınnda, bir lam-
banın sönük ışığında kitaplar okuyup ince-
lemeler yapmış. ulusu için çarpan yüce gön-
lünde bir sır gibı sakladığı cumhuriyeti na-
sıl kuracağmı belirlemek için uğraş vermiş-
ti.
Atatürkçü, Kemalist düşünce durağan de-
ğildir. Her çağda yol göstericidir.
Yüce Atatürk'e ihanetedenlerbellidir. El-
lili yülardan sonra Kemalist düşüncenin ege-
menliğine sistemli olarak son vermek iste-
yenlerin tanırrunda Selçuk, yanılgıya düş-
mekten çekinmemiş, gerçeği parlak sözcük-
lerle örtmeyi yeğlemiştir. Kemalist düşünce-
nin egemenliğine son vermek isteyenler bel-
lidir. Selçuk, "Türk-İslam sentezj" düşünce-
sinin egemenliğı için verilen uğraşlan, asıl
sorunun bundan kaynaklandığını göz ardı
etmiş, bunalımlann nedenini yanlış adreste
aramıştır.
Atatürk'ün din konusunu da irdeleyen, ls-
lamı çok iyi anlayan (bu yönden bkz, Çeçen,
a.g.e, Sh.İ60 vd), düşünce ve eylem bağla-
mında laikliği çok iyi kavrayan yüce bir ki-
şi olduğunu, belgeler, apacık ortaya koymuş
bulunmaktadır. Bu gerçeği görmemezlikten
gelen Selçuk'un laikliğe yüklediği işlevin,
Atatürk'e sövmeyi huy edinen çevreyi yü-
reklendirmenin dışında hiçbir değeri yoktur.
Yüce Atatürk'ün her çağda ve durumda
geçerli olan düşünce ve eylemini benimse-
mek, bu yüce kişinin öğrencisi olmak. gös-
terdiği ışıklı yoldan yürümek mutluluğunu
tatmayanlara acınm.
Gefçek Atatürk=KemaIistlerin yüce Ata-
türk'ü putlaştırmalan asla söz konusu değil-
dir. Kemalistler her çağ, her durum ve ko-
şulda Atatürk'ün çizdiği yolu izlerken, çağ-
daşlaşma ülküsünü yaşama geçirmeyi yeğ-
lerken, donmuş kalıplar yerine özgür düşün-
ce ile bilimin yol göstericiliğine, akılcılığa
tutunurlar.
ı) Selçuk, hazırladığı konuşmaya ilişkin
kitapçığın 55. sahifesinin sonunda "Yaşasın
Türidye'' diyor.
Hayır! Hayır!
Yaşasın, yüce Atatürk'ün tam bağımsızhk
temeline dayah olarak kurduğu laik Türki-
ye Cumhuriyeti.
İİTTİ