19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 29 AĞUSTOS 1999 PAZAR 10 P A Z A R Y A Z I L A R I [email protected] Deve havuduynan, adam lakabıynan...Adının başına 'ırkçı' sıfatı takılarak Ingiliz medyasına konu olmasında, ne komünistlerin ne vatan hainlerinin ne de devlet ve millet düşmanlarının en ufak bir dahlı var. Osman Durmuş Beg, gösterdiği olağanüstü çaba sonucu bu sıfatı bileginin hakkıyla kazanmış oldu. Muhterem kendisiyle ne kadar övünse azdır. Düşmanlanna fırsat bırakmadan, kendi kendilerini lakap sahibi yapan politikacılanmız arasına, Osman Durmuş Beg de katılmış bulunuyor. Son dönem politikacılannda başgösteren bu tuhaf tutumu, eğer yanılmıyorsam, durduk yerde kendisini 'otel ayısı' ilan eden o politikacı başlatmıştı... Anımsarsınız malum şahıs, bu lakaplandırmaya neden gerek duymuştur, kendisini en iyi tanımlayan sıfatuı bu olduğuna nasıl inanmıştır hâlâ hayretler içindeyim. Demek ki bir bildiği vardı adamın. Hemen belirtmeliyim ki, ben işin başka cepheleriyle meşgul bulunduğumdan, Osman Durmuş Beg'in *ırkçı'lıgıyla pek ilgilenmemekteyim. Adı geçenin, her ne söylemişse kötülük olsun diye söylemediğini de biliyorum. Eskiler, "Akrebin ısırması kininden değiL doğası icabındandır" derlermış. Ne kadar dogru. Birinin kendisini alenen 'otd ayısı' ilan etmesi, di|erinin de ille 'ırkçı' olarak kabul edilmesi için çabalaması beni birinci derecede ilgilendiriyor. Çünkü nedendir bilmem, uzunca bir süredir şu lakap]ar konusunda kafa patlatmaktayım. Insanlar birbirlerine niye lakap takarlar diye düşünmekteyken, şimdi de bazı insanlar neden kendilerine ille de bir lakap takılması için yırtınırlar diye düşünüp durmaktayım. Işte bu yüzden ilgi alanma giren lakap konusunda, Osman Durmuş Beg ile 'otel ayısı' saygıdeğer zat, benim süperstarlanm sayılırlar. Hiç kimsenin yardımı olmadan, kendilerini rezil ederek, lakaplan ortaya atan tiplerle ilk kez karşılaşıyorum çünkü. Bundan bir zevk aldıklan da çok belli. Acaba biliyorlar mı, bilemem, eger OsmanJı zamanında yaşasalardı bu zevki pek tadamayacaklardı. Susturulmuş, muhalefet kanallan kapatılmış, dolayısıyla muhalifliğini, hoşnutsuzluğunu belirtmenin en iyi yolu olarak eleştirel mizaha sanlmış Osmanlı bireyi onlara bu zevki tattırmazdı. Eylem ve söylemlerine bakarak onlara öyle bir lakap yapıştınrdı ki, neye uğradıklannı şaşırırlardı. 1523 yılında, sadrazamlık görevi rakibi îbranim Paşa'ya verildiğinden, kendi isteğiyle gittiği LONDRA MUSTAFA ERDEMOL Mısır Valilıği sırasında devlete isyan etti diye Ahmet Paşa'ya öyle bir lakap taktılar ki, adam tarihe Hain Ahmed Paşa olarak geçti. Tabii Osmanlı bireyi bu lakap takma işinde geniş olanaklara sahipti. Her şeyden önce bir lakaba layık görülmesinde lakap sahibinin de hatın sayılır bir katkısı vardı. Densizlikleri, insan ilişkilerindeki dikkatsizlikleri, bazı kimselerin hak ettıği lakaba kavuşturulmasında, lakap koyucunun işini kolaylaştınyordu bir kere. İ çünrii Setim'in içki arkadaşlanndan Mehmed Rds'e 'Bokyedi Mehmed Refa' denmesinin, Reis'ten kaynaklanan kimi nedenleri olduğuna inanıyorum örneğin. Lakaplar, öyle uluorta değil, hak edenin en önemli 'icraatını' ya da en bilinen yanını vurgular biçimde konulduğundan, kişi resmi görevlerinde bile kendisine layık görülen sıfatıyla anılırdı. Daha yatılı okuldayken, sofradaki yemeklere herkesten önce saldırdığı için, bir Osmanlı paşası, kendisine layık görülen lakabı ikinci bir ad gibi ömriinün sonuna kadar taşımıştı. Yahnikapan Abdulkerim Paşa'dan söz ediyorum. Osmanlı'dan çeşitli dönemlerde Kaptan-ı Deryalık yapmış Hadım tsmet Bey, Firari Kara Mustafa Paşa. Kirü Ahmed Paşa, Soğanyemez Mahmud Macid Paşa ve Sinek Mustafa Paşa da atlanmamalı tabii. O dönemde yaşamış olsalardı, bu listeye Irkçı Osman Durmuş Paşa ile Otel Ayısı Mustafa Taşar Paşa'yı da eklememiz gerekecekti. Yatıp kalkıp cumhuriyet rejimine dua etsinler. Biz onlara hâlâ sayın bakanlar demeye devam edeceğiz çünkü. Hangi gerekçeyle konulursa konulsun, hiç kimsenin bir soyaduun olmadığı Osmanlı toplumunda, aynı adı taşıyan çok sayıda insanı birbirinden ayırmakta oldukça faydası olmuştur lakaplann. Bakın Öküz Vefat Ettircn Ahmed Paşa'yı diğer Ahmed paşalardan. Enderun'dan yetişme Koyunyemez Arif Ağa'yı da diğer Arif Aga'iardan ayırmak ne kadar kolay. Yeri gelmişken belirteyim, bendeniz Türk Halk Küttürimden Derlemeier adlı kitapta yer alan bazı sülale lakaplanna hangi gerekçelerle o sülalelere layık görüldükJerini merak etmekteyim. Bu sülaleler neler yaptılar da bu tür lakaplara sahip kılındılar, ögrenmek için belirtmekteyim. Buyrun: Allamkallemk'r. Sıçanoğullan, Keodibaşı Mustafa Efendiler, Rıyıkn Dtınnuşlar, Bitii Münevverler, Ebihıkvüdar, Cikrik AyseL Fareterin Osman. Şükürler olsun ki, Osman Durmuş ve diğer zatın hangi nedenlerle 'ırkçı' ve 'otel ayısı' sıfatlannı taşıdıklarını gelecek kuşaklar, nedenleriyle birlikte öğrenme şansına sahipler. Çünkü bunlar tarihte bir yere kaydedilmiş bulunuyor. Bu yüzden gelecek nesilleri çok kıskanmaktayım. Bence her iki süperstann kendi lakablannı ya da sıfatlannı kendileri belirlemekle çok yerinde bir iş yaptılar. Onlan yıllar sonra diğer bakanlardan ayırmamızda çok işimize yarayacak bu. Bu da bir hizmet. Politikacılanmızın hiç değilse, ikisi halkımızdan çok ileride. Gözünü sevdiğimin halkı, daha Şevtd Yılmaz ile Kubüay Uygun'a bile bir lakap ya da sıfat takamadı. Oysa o her iki müstesna şahsiyet de ne kadar hak etmişlerdi, alnının ortalanna yumruk gibi innuş birer sıfatı. • • - Kara günler ve kara kafalar - Panık yaratmayın, duruma hâkimiz! - Ne paniği? Ne hâkimiyeti? BinJerce insan enkaz altında! Hemen onlara yardım etmek zorundayız. - Ortalığı velveleye vermeyin! Devlet daha nice sorunlann altından kalktı! - Şimdi büyük laf etme değil, iş yapma zamanı. Bakın, gönüllüler nasıl fedakârca çabşıyor! - Onlar gösteri yapıyor. Onlan öne çıkararak devleti küçük düşürmeyin! - Ermenistan'dan yardım ekıbı gonderme teklifı gekfi. - Ermenistan'dan ha! Onlara mı muhtaç olduk? Ölelim daha iyi! Reddedin gitsin! - Neden reddediyoruz? - Onlar Ermeni de onun için! - Amerikalılar hastane kuracaklar. Doktorlan bölgeye en kısa zamanda ulaşabilirmiş. - Huyunu suyunu bilmediğimiz adamlan içimize sokmayalım. Bunlar daha geçenlerde kanımızın yapısından Türklerin genlerini çözmeye çalışan kumazlar değil mi? - Yunanlar da kan göndermeye hazunuş! - Yunanlann kanına ancak başka şekiide gördüğümde tahammül edebilirim. - Rusların uçaklan hâlâ havaalanında bekliyor. TÜPRAŞ'ı söndürmek lazım! - Beklesinler Moskof gâvurlan. Ben onlan süründürmesini bilirim! - Ama onlar bu işi iyi biliyor. Üstelik onlardan yardımı biz istedik! - Ben mi istedim yardımı! Türkleri küçük düşürmek isteyen cendinı bılmezm bm istemiştir. - Sanki ortada bir feiaket yokmuş da siyasi tardşma yapıyormuşuz jibi konuşuyorsunuz. Insanlanmız ölmeye devam ediyor. - Ben Ruslar ve Rus uşaklanyla kavgaya yıllanmı verdim! Şimdi tutup... - Depremden sonra gerekli önlemleri hemen alamadığı için devlet, hfikûmet ve yerel yönetimler eteştirihyor, istifalar isteniyor. - Tarihimize bakıni Türk-Rus savaşlanyla MOSKOVA i 4Sâ lfiglWBiBı HAKAN AKSAY dolu! Zaten Yunanlan da denize dökmüştük. 1915'te Ermeniler... - İstifanız isteniyor! - Fesat yuvası gazete ve televizyonlar kapatılmalı! Devlete dil uzatıyorlar! - Ölû sayısryla Dgili son veriler geJdi. - Abartmaym! Biz ayaktayız. Kimseye karşı kendimizi küçük düşürmeyiz. Ruslar, Yunanlar, Ermeniler ve "bir kısım medya" işbirliği yapıyor. Asıl feiaket deprem değii, bunlar! - Ölü sayılan.- - Konuyu dağıtmayın! - Yardım isteyen bölgeler... - Devlete el uzatanlar... - Yabancı yardım ekiplerL. - tşgalci güçler... - Son geten haberter_. - Devlet ve millet düşmanlan... K e d i > l e k a r g a - kardeş kardeş kahvahı ediyor. Mısır'ın başkenti Kahire'deki çay bahçesinde kahvalbedfip y » gideıilerin bıraktığj arüklar. hemen kediler ve kuşlar tarafindan mideye indLrilryor. Hayvanseverier bu payiaşundan çok şikâyetçi olmasalar da Kahire'deki başıboş ha\ vanlann sayısı giderek arüyor. (Fotograf: RELTERS) 'Körkütük sarhoş îsveçliler'Ülkemizdeki korkunç facia nedeniyle bu kez pazar yaası yazmakta güçlük çektim. Onun yerine. Isveç'in en açık sözlü ve tanınmış köşe yazarianndan Ulf Nüsson'un 18 Ağustos tarihinde Metro gazetesinde çıkan yazısma yerimi devrediyorum. Bu yazının, bu ülkeyi pek dile getirilmeyen bir yanıyla tanımanıza yardımcı olacagına inanıyorum: Pazar günü, (Kıbns Rum Kesimi'ndeki) Ayia Napa'daki ırza geçme olayıyla ilgili haberleri okudum. (16 yaşındaki Isveçli bir kıza, iki Isviçreli ve üç Norveçli delikanlının tecavüz etmesi olayı). Kusacak gibi oldugumu söyleyemem. Ben öyle pek kolay kusmam çünkü. Daha kötüsü... Hem Expressen hem de Aftonbladet gazeteleri Ayia Napa'daki barlarda röportaj yapmışn. Kocaman fotoğraflar, bazılan 16'nın üzerinde olmayan Isveçli kızlan ve oğlanlan gösteriyordu ve hepsi körkütük sarhoştu. Yani bunlar, "ırza geçen grup" değil, alelade gençlerdi. Yanaklan kıpkırmızı, bedenleri beklenti içinde. Gözlerinde, "Şbndi ardk anasmı satonu." bakışı. Herkes (ben dahil) bu anın, son safhaya giriş olduğunu bilir. Hani insanın geveleyerek konuştuğu. garip şeyler söylediği, ama "Bir gece de ip kopsun arok yahu_" dediği ana. Ben de Ayia Napa'da ve Isveçli gençlerin turla gittiği birçok yerde bulundum. Içme STOCKHOLM GÜRHAN UÇKAN konusunda dayanabileceğimden fazlasını gördüm. Yine de bir yanlışlık yapmamak için genç dostlanmdan bazılanna telefon ettim. Hepsi benımle aynı görüşteydi. "isveçB gençler kesinlikle en berbanan» Baydana kadar içiyorlar ve nerede rastlarsa orada çiftteşiyorlar. Çoğunhığu 16 yasını aşmamış kızlar ve erkekler." Bu dramın sorumlulanndan biri hiç kuşkusuz Isveç'teki alkol korkusu. Biz alkolü, gizemli ve tehlikeli bir şey olarak gördük -endoktrine olduk da diyebilirsiniz- "ana evinden'' izin aldığımız zaman keyfıni çıkardığımız bir madde olarak. Siz hiç (Isveçlilerin gözde tatil beldesi) Mallorca'daki süpermarketlerde içi tıka basa içki dolu olmayan bir ahşveriş arabası gördünüz mü? Elimize fırsat geçtiği anda hayvan gibi içiyoruz. Ama doğal olarak durum bundan da kötü. O ateşli sarhoşluk ve sisler içinde kalan ve daha sonra akıldan çıkan bırleşme, daha kötü bir hastalığın belirtisi. Isveç'te yetişknıler ipin ucunu kaçırmış durumdalar. Ana babalarla gençler arasındaki uçurum, görülmemiş derinlikte. Anlamaya çalışanlann sayısı az ve knnse sorumluluk yüklenmiyor. Demek istediğim, eğer bu ülkede ilkokuldan mezun olan her 5 çocuktan 1 'i okuma bilmiyorsa korkunç bir şey ohnuş olmalı. Bu da, anne-babalann ilgisizliğini ve öğretmenlerin yerişemediğini gösterir. Isveçli gençler, bir kızın ırzına geçtikleri anı videoya alabiliyorlarsa - Kıbns'ta olan bu- o zaman bu işin ipinin ucunun çoktan kaçmış olması gerek. Rum otelciler, Isveçli gençlerin davranışlannın hayvanlık sunmu bile aştıfıru söylüyorîarsa, ikaz ışıklannı yakmamız gerekir. Otuzlu yıllardan ben Isveç'teki politika, insanlann birbirlerine bağlı olmalan ve birbirleri için sorumluluk duygusu taşımalannı ortadan kaldırmaya yönelik olmuştur. Onun yerine devlet, resmi makamlar ve sosyal yardjm devTeye sokulmuştur. Anahtar sözcük, "hak etmek" olarak kabul edilmiştir. "Ben nasıl davranırsam davranayun, isteme ve alma hakkına sahibim.'" Ayia Napa'daki olay nereye gittiğimizi gösteriyor. Isveç'in bu an için keyfi yerinde ama, İsveçliler mutsuz. Aile kavramını yeniden canlandırmanın zamanıdır Çaresizlik, öfke ve hüzün fotoğrafi Türkiye günlerdir kan aglıyor. Marmara Bölgesi'nde yaşanan ve ülkemizi yediden yetmişe acıya boğan korkunç depremin yaratnğı hüznün ve şaşlanlığın Türkiye dışında yaşayan binlerce insanımızı da yüreğinden yaraladığmı yinelemeye gerek yok. Sadece Asya ve Avrupa ülkeleri değil, bütûn dünya seferber oldu bu feiaket karşısında biz için... Yardımlar yağdı ve yağmakta Türkiye'ye. Olayın ilk günü, o ilk saatlerden itibaren ajanslardan gelen fotoğraflar ve TV ekranlanna. haber bültenlerine yansıyan yürek paralayıcı görüntülerin yarattığı şok, bütün gözleri ülkemize çevirdi... Özellikle Alman m edyasında günlerdir ilk sırada yer alan haberlerin ardından yüzlerce yardım kuruhışu, harika bir çabuklukla Türkiye'nin acısını sarmaya koştular. Başta Türk Hava Yollan olmak üzere pek çok şirketin beda\'a taşıdığı gönüllüler ve tonlarca yardım malzemesiyle herkes ülkemizin yanında ıdi. Adeta dünya acımızı bölüşmeye koştu... Evet, kolay kolay unutulmayacak bir acıyı ve hüznü yaşadık, yaşıyoruz. Yüzyılın en bûyük acısı bu. Binlerce insanımızm yap-satçı, vurguncu inşaat mafyası yüzünden yaşamlannı yitirdikleri bir trajedi yaşandı ülkede. Ve maalesef bu şaşkınlık, kaos ve curcuna içinde kalan ınsanımızın -devleti beklemekten yorulup- kendi başının çaresine bakıp o ilk gün, tırnaklanyla betonlan kazmasını ve yardımlaşmasını izledi dünya ekranlarda Ve kucağında ölen bebeği ile dövünen analann acısını, çaresizliğini ve büyük bir sahipsizliği. Felaketin boyutu Alman haber kaynakJannda bütün çıplaklığıyla anlahldı ve anlatüıyor. Aynca Almanya'da çıkan bütün gazetelerin ilk sayfalanndayız günlerdir. Dünyanın en ucundan bile çığ gibi yardımlar aktı ve akıyor memleketimize. lşte böyle günlerde anlıyoruz dostumuzu düşmanımızı. (Arap ülkelerinin tutumunu öraeğin!..) Ve yine komşumuz Yunanistan'ın yardımlanna, Yunan halkının ictenliğine şaşkınlıkla hayran oluyoruz. Ta Nea gazetesinin başlattığı kampanya ile gözü yaşlı Yunan dostlanmız daha o ilk günlerde bir günde kırk iki milyon drahmi (66 milyar lira) para ve depremzedeler için ve ardından uçaklar dohısu malzeme, tonlarca ilaç. çadır, sargı bezı, biberon, mama topladılar. Ve Theodorakis ustanm o harika çağnsı!. Eh, şimdi nasıl olur da bir "merhaba" yollamazsuuz karşı kıyıya... Evet, bir ulusun ortak hüznünü, enkaz altında kalan binlerce insanımızm acısını ve arkada kalanlann çaresizliğini anlatmak zor, hemdeçokzor... "Depremin ardmdan Türkiye dışandan nasıl görünüyor?" türünden sorulara da kestirme yamtlar buimak zor. En başta "hantal devtet* imajından süratle kurtulmak gerek. Beceriksizlikleri, geç kalışlan ve şaşkınlığı bir yana bırakaiım ve yaralanmızı süratle saralım. Öyle ya da böyle her şeye kaışm Türk insanının müthiş dayanışmasını gördü Almanlar ve diğer ülkeler bu olayda Türk Silahlı Kuvvetlerimizin, panik içindeki halkımızın yaralannı süratle sardiğını, yıldınm gibi yetişen 52 bin Mehmetçiğin yirmi altı bin vatandaşımızı kurtarmasım izledik. Canla başla uykusuz kalan; enkaz kaldınrken, ceset taşırken hep onlar, Mehmetçikler vardı görüntüJerde.. Evet. yüzlerce ekip, uztnan, usta köpekler ve aygıtlarla Yalova'da, Gölcük'te, lzmit'te, Adapazan'nda enkaz altlanndan insanlar kurtanlıp yaşama döndürüldü. Ve en başta AKUT gibi bir Türk kurtarma ekibinin çalışmalannı hayranlıkla izledi bütün ekipler. lşte Türk gençlerinin, bizim gençlerin o harika dayanışmasını, dünya gördü ekranlardan. Bizim ırkçı Sağlık Bakanı ise saçma demeçler vererek ortalığı bulandırdı. Ancak takan kim? Evet, geçen hafta içinde neler neler yaşamadık ki MUNIH 1 EROL ÖZKAN miryonlarca insan televizyonlan karşısında. Deprem vurguncularmı mı görmedik, gözünü para hırsı bürürnüş karaborsacılann çirkin yüzünü mü, hele hele din istısmarcılannın, sahtekâr müteahhitlerin yarattığı gerçekleri mi? Ancak acılan içimize gömdük. Kafamıza yazdık!.. Son iki günde hızla artan yardım kampanyalan yüreğimize su serpti Almanya'da. Alman devletinin yaptığı 5 milyon maıklık yardımı az bulup'p i)l kampanya açan açana. Ea jr, başta ise TV kanallan geliyor... Evet, hangi birini anlatıp hangisini sıralamalı ki? Türk kuruluşlan ise çılgın gibi yardım yagdınyor vatana. Örneğin bunlardan birisi, uluslararası taşımacılar Avnıpa birliğinin Münih'te ve diğer on şehirde başlattığı acil yardım kampanyasıydı.. TIR'lar dolusu yardun malzemesinin taşınmasını izledim göz ucuyla. Kısa adı TlTAB olan bu birliğin bütün kamyonlan Türkiye'ye yardım taşıyor... tnsanlar büyük bir çabayla, inanılması güç bir duyarhhkla anayurda yardım yağdmnanın birlikteliğini, heyecanını duyuyorlar yüreklerinde. Gelin de kendi insanınızla gurur duymayın şimdi. Radyo kanallannda, ekranlarda hep Türkiye var şu günlerde. Gazeteler Türkiye ile dolu. O acılar içindeki insanımızm fotoğraflanna bakıyorsunuz gözünüz yaşararak. Hüzün, çaresizlik ve öfkeli bakışlann hiçbiri akıldan çıkacakgibidep... Her şey ortada yaşandı çünkü... Ve enkaz altında yatan yoksulluğumuzun acısı, resmi idi yüreklerunia dağlayan... ancak Türkiye yarasmı saracaktır. Evet, büyük bir acıyı yaşadık. Ve Türkiye bu acıyı hiç ama hiç unutmayacak... Tatilcilerin %10'u reklamla, %90'ı tavsiye ile kendi otellerini buluriar... AfâlmsıMığındandena gOrûntûsünû çekemofk. GeHngönm C lub Orıent, Antik Çağın adalet, sağlık ve banş için buluşma merkezı olan Ören'de denize "stfır", binbir yıldızlı bir tatil köyüdür. Homeros'un doğum yeri 'Işıklar Sahili'nde, Dünyanın atmosferinde oksijen oranı en yuksek iki noktasından biri olan Edremit Körfezi'nde, Zeytın Rivierası'ndadır Club Orient'te, Ege stilinde yapılmış 62 dubleks yapının her daıresi 2-4 veya 4-6 kişilik aileler için tasarlanmış, içlerinde duş/WC ve telefon olan, odalardan oluşur Tüm kapılar dev bir botanik bahçesıne açılır. Bahçe biter. incecık kumlu plaj başlar. Özürlüler ve engelliler için tümûyle duzayak, vejeteryanlar ve diabetikler için sorunsuz tatil. Gûnlök doktor viziti. 11.000.000 TL, 0-12 m icretsiz, (3.H.S.-6. HfHer, S.500.000 Tl AnufcCaflın cwıtcllw1ı Clob Orient HoUday Resort, Öreo-Burhıniye Tei: 0.2M.416 34 45 - 416 $3 54 • Fax: 0.266.416 40 26 www.club-orientconLtr ARAS HOJEL MORDOĞAN Bol oksijeni, iyot kokusu, stfir nem oranı ile sizı sağlığa davet ediyoruz. Bodrum tipi Gulet'imizle eşsiz Mordoğan gün batımlannı yakalayın Haftalık konaklamalarda bir günlük ücretsiz koy ve mehtap gezisi YURIİÇÎ VE YURTDIŞI TATÎL SEÇENEKLERİ Emsabiz yarjmızJa otelimize gelip 2 gece 3 gün konaklaytn ve tekrar yatımız ile geri dönün. Kişi başı: 25.000.000.- TL yanm pansiyon Havuz başında, hayai fışek göstenlerini izlerken, Akdeniz ezgilerini sevdiklerinizle paylaşın. Türk Evi'nde, fasıl nağmeleriyle doyumsuz eğlencenin tadına ulaşın. Kişi başı Günlük konaklama: 10.000.000.- TL yanm pansiyon Izmir'e 80 km, tamamı deniz manzaralı odalarda, telefon, minibar, TV (uydu), sıcak-soğuk kltma, jakuzi, sauna, su üstü ve sualtı aktiviteleri... ARASTOURTel:0 232 446 4141 Faks: 0 232 446 79 91 ARAS OTEL Tel: 0 232 737 52 00 Faks: 0 232 737 70 73 Tatil süresince Cumhuriyet okurtanna gazetesi ücretsiz. ANKARA ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ'NDEN Ankara Oniversitesi Egitim Büimleri Ensotûsû 1999-2000 egitim ögretün yılı 1. yanyıhnda Eğitim Programlan \e Ögretim Anabilim Dalı Güzel Sanatlar BUim Dab'nda "Yaratıcı Drama Tezsiz Yüksek Lisans Programı"na öğrenci alacaktr. Adaylar yabancı dil sınavından muaftır. Programa 25 kişi alınacaktır. Baş\Tiru tarihi: 1-8 Eylül 1999 : Mülakat Tarihi: 13-17 Eylül 1999 Istenen belgeler: - 1. 2 adet fotograf 2. LES sonuç belgesinin onaylı örneği (eşit ağırlıklı puanın en az 45 olması şarttır). 3. Diploma ve mezuniyet belgesinin onaylı ömeği (Yurtdışından mezun olan adaylar ile ya- bancı uyruklu adaylann denklık belgelennın onaylı örneğj) 4. Mezuniyet derecesmi gösterir not dökümü (Lisans başan düzeylerinin en az 65/100 olma- sı şarttır). Özel koşullar • Çeşitli eğitim basamaklan öğretmenleri, îlkögretim Bölümü (Okul öncesi, sınıf ve dal öğ- retmenligı programlan), Çocuk Gelişimi ve Eğıtuni, Efitim Bilimleri, Tiyatro Böiûmü, Özel Eği- tim. Resim, Müzık, Tûrkçe ve PDR öğretmenleri. • Adaylann, dilekçelerine aynca bir referans mektubu eklemeleri ve neden bu alanda yüicsek lisans yapmak istediklerini açıklayan el yazısı ile bir kompozisyon yazmalan gerekmektedir. Adaylann yukanda belırtilen belgelerle birlikte ensütüye şahşen başvunnalan gerekmektedir. Adres: Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Ensütüsü (A.O. Eğitim Bilimleri Fakültesi 3. Blok 3. kat ATAUM Karşısı) Cebeci Kampüsü Cebeci/Ankara Basın: 40539 ANKARA 19. ASIİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN EsasNo: 1997/835 Davacı Ankara Büyükşehır Belediye Başkanlığı vekili tarafindan davahlar Şerafettın Şenyurt, Ömer Yüksel ve lsviçre Sigorta AŞ aleyhine açılan 156 448.150 TL 'nin tazmınatın tahsili dava- sının yapılan durusmasında; Davalılann adresı bulunamadığından ılanen tebligat yapılmasına karar verilmiştir. Karar gereğince dunışmanın bırakıldığj 16.09.1999 günü saat 09.30'da duruş- maya bizzat gelmesi veya bir vekille kendisini temsil ettirmesi, gelmedığı veya kendilerini ve- kille temsil ettirmedikleri takdirde HUMK'nun 213 ve 337. maddeleri gereğince yokluğunda du- ruşmaya devam olunup hüküm verileceği hususu tebligat yerine geçerli olmak ûzere ilan olu- nur. Basın: 40554
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle