Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 29 AĞUSTOS 1999 PAZAR
10 P A Z A R Y A Z I L A R I dishab@cumhuriyet.com.tr
Deve havuduynan, adam lakabıynan...Adının başına 'ırkçı' sıfatı takılarak
Ingiliz medyasına konu olmasında, ne
komünistlerin ne vatan hainlerinin ne
de devlet ve millet düşmanlarının en
ufak bir dahlı var. Osman Durmuş
Beg, gösterdiği olağanüstü çaba
sonucu bu sıfatı bileginin hakkıyla
kazanmış oldu. Muhterem kendisiyle
ne kadar övünse azdır. Düşmanlanna
fırsat bırakmadan, kendi kendilerini
lakap sahibi yapan politikacılanmız
arasına, Osman Durmuş Beg de
katılmış bulunuyor. Son dönem
politikacılannda başgösteren bu tuhaf
tutumu, eğer yanılmıyorsam, durduk
yerde kendisini 'otel ayısı' ilan eden o
politikacı başlatmıştı... Anımsarsınız
malum şahıs, bu lakaplandırmaya
neden gerek duymuştur, kendisini en
iyi tanımlayan sıfatuı bu olduğuna
nasıl inanmıştır hâlâ hayretler
içindeyim. Demek ki bir bildiği vardı
adamın.
Hemen belirtmeliyim ki, ben işin
başka cepheleriyle meşgul
bulunduğumdan, Osman Durmuş
Beg'in *ırkçı'lıgıyla pek
ilgilenmemekteyim. Adı geçenin, her
ne söylemişse kötülük olsun diye
söylemediğini de biliyorum. Eskiler,
"Akrebin ısırması kininden değiL
doğası icabındandır" derlermış. Ne
kadar dogru. Birinin kendisini alenen
'otd ayısı' ilan etmesi, di|erinin de ille
'ırkçı' olarak kabul edilmesi için
çabalaması beni birinci derecede
ilgilendiriyor. Çünkü nedendir
bilmem, uzunca bir süredir şu lakap]ar
konusunda kafa patlatmaktayım.
Insanlar birbirlerine niye lakap
takarlar diye düşünmekteyken, şimdi
de bazı insanlar neden kendilerine ille
de bir lakap takılması için yırtınırlar
diye düşünüp durmaktayım.
Işte bu yüzden ilgi alanma giren lakap
konusunda, Osman Durmuş Beg ile
'otel ayısı' saygıdeğer zat, benim
süperstarlanm sayılırlar. Hiç kimsenin
yardımı olmadan, kendilerini rezil
ederek, lakaplan ortaya atan tiplerle
ilk kez karşılaşıyorum çünkü. Bundan
bir zevk aldıklan da çok belli. Acaba
biliyorlar mı, bilemem, eger OsmanJı
zamanında yaşasalardı bu zevki pek
tadamayacaklardı. Susturulmuş,
muhalefet kanallan kapatılmış,
dolayısıyla muhalifliğini,
hoşnutsuzluğunu belirtmenin en iyi
yolu olarak eleştirel mizaha sanlmış
Osmanlı bireyi onlara bu zevki
tattırmazdı. Eylem ve söylemlerine
bakarak onlara öyle bir lakap
yapıştınrdı ki, neye uğradıklannı
şaşırırlardı. 1523 yılında, sadrazamlık
görevi rakibi îbranim Paşa'ya
verildiğinden, kendi isteğiyle gittiği
LONDRA
MUSTAFA
ERDEMOL
Mısır Valilıği sırasında devlete isyan
etti diye Ahmet Paşa'ya öyle bir lakap
taktılar ki, adam tarihe Hain Ahmed
Paşa olarak geçti.
Tabii Osmanlı bireyi bu lakap takma
işinde geniş olanaklara sahipti. Her
şeyden önce bir lakaba layık
görülmesinde lakap sahibinin de hatın
sayılır bir katkısı vardı. Densizlikleri,
insan ilişkilerindeki dikkatsizlikleri,
bazı kimselerin hak ettıği lakaba
kavuşturulmasında, lakap koyucunun
işini kolaylaştınyordu bir kere.
İ çünrii Setim'in içki arkadaşlanndan
Mehmed Rds'e 'Bokyedi Mehmed
Refa' denmesinin, Reis'ten
kaynaklanan kimi nedenleri olduğuna
inanıyorum örneğin. Lakaplar, öyle
uluorta değil, hak edenin en önemli
'icraatını' ya da en bilinen yanını
vurgular biçimde konulduğundan, kişi
resmi görevlerinde bile kendisine
layık görülen sıfatıyla anılırdı. Daha
yatılı okuldayken, sofradaki
yemeklere herkesten önce saldırdığı
için, bir Osmanlı paşası, kendisine
layık görülen lakabı ikinci bir ad gibi
ömriinün sonuna kadar taşımıştı.
Yahnikapan Abdulkerim Paşa'dan söz
ediyorum. Osmanlı'dan çeşitli
dönemlerde Kaptan-ı Deryalık
yapmış Hadım tsmet Bey, Firari Kara
Mustafa Paşa. Kirü Ahmed Paşa,
Soğanyemez Mahmud Macid Paşa ve
Sinek Mustafa Paşa da atlanmamalı
tabii. O dönemde yaşamış olsalardı,
bu listeye Irkçı Osman Durmuş Paşa
ile Otel Ayısı Mustafa Taşar Paşa'yı
da eklememiz gerekecekti.
Yatıp kalkıp cumhuriyet rejimine dua
etsinler. Biz onlara hâlâ sayın
bakanlar demeye devam edeceğiz
çünkü.
Hangi gerekçeyle konulursa konulsun,
hiç kimsenin bir soyaduun olmadığı
Osmanlı toplumunda, aynı adı taşıyan
çok sayıda insanı birbirinden
ayırmakta oldukça faydası olmuştur
lakaplann. Bakın Öküz Vefat Ettircn
Ahmed Paşa'yı diğer Ahmed
paşalardan. Enderun'dan yetişme
Koyunyemez Arif Ağa'yı da diğer Arif
Aga'iardan ayırmak ne kadar kolay.
Yeri gelmişken belirteyim, bendeniz
Türk Halk Küttürimden Derlemeier
adlı kitapta yer alan bazı sülale
lakaplanna hangi gerekçelerle o
sülalelere layık görüldükJerini merak
etmekteyim. Bu sülaleler neler
yaptılar da bu tür lakaplara sahip
kılındılar, ögrenmek için
belirtmekteyim. Buyrun:
Allamkallemk'r. Sıçanoğullan,
Keodibaşı Mustafa Efendiler, Rıyıkn
Dtınnuşlar, Bitii Münevverler,
Ebihıkvüdar, Cikrik AyseL Fareterin
Osman. Şükürler olsun ki, Osman
Durmuş ve diğer zatın hangi
nedenlerle 'ırkçı' ve 'otel ayısı'
sıfatlannı taşıdıklarını gelecek
kuşaklar, nedenleriyle birlikte
öğrenme şansına sahipler. Çünkü
bunlar tarihte bir yere kaydedilmiş
bulunuyor. Bu yüzden gelecek
nesilleri çok kıskanmaktayım.
Bence her iki süperstann kendi
lakablannı ya da sıfatlannı kendileri
belirlemekle çok yerinde bir iş
yaptılar.
Onlan yıllar sonra diğer bakanlardan
ayırmamızda çok işimize yarayacak
bu. Bu da bir hizmet.
Politikacılanmızın hiç değilse, ikisi
halkımızdan çok ileride. Gözünü
sevdiğimin halkı, daha Şevtd Yılmaz
ile Kubüay Uygun'a bile bir lakap ya
da sıfat takamadı. Oysa o her iki
müstesna şahsiyet de ne kadar hak
etmişlerdi, alnının ortalanna yumruk
gibi innuş birer sıfatı. • • -
Kara günler
ve kara kafalar
- Panık yaratmayın,
duruma hâkimiz!
- Ne paniği? Ne
hâkimiyeti? BinJerce
insan enkaz altında!
Hemen onlara yardım
etmek zorundayız.
- Ortalığı velveleye
vermeyin! Devlet daha
nice sorunlann altından
kalktı!
- Şimdi büyük laf etme
değil, iş yapma zamanı.
Bakın, gönüllüler nasıl
fedakârca çabşıyor!
- Onlar gösteri yapıyor.
Onlan öne çıkararak
devleti küçük
düşürmeyin!
- Ermenistan'dan yardım
ekıbı gonderme teklifı
gekfi.
- Ermenistan'dan ha!
Onlara mı muhtaç
olduk? Ölelim daha iyi!
Reddedin gitsin!
- Neden reddediyoruz?
- Onlar Ermeni de onun
için!
- Amerikalılar hastane
kuracaklar. Doktorlan
bölgeye en kısa zamanda
ulaşabilirmiş.
- Huyunu suyunu
bilmediğimiz adamlan
içimize sokmayalım.
Bunlar daha geçenlerde
kanımızın yapısından
Türklerin genlerini
çözmeye çalışan
kumazlar değil mi?
- Yunanlar da kan
göndermeye hazunuş!
- Yunanlann kanına
ancak başka şekiide
gördüğümde tahammül
edebilirim.
- Rusların uçaklan hâlâ
havaalanında bekliyor.
TÜPRAŞ'ı söndürmek
lazım!
- Beklesinler Moskof
gâvurlan. Ben onlan
süründürmesini bilirim!
- Ama onlar bu işi iyi
biliyor. Üstelik onlardan
yardımı biz istedik!
- Ben mi istedim
yardımı! Türkleri küçük
düşürmek isteyen
cendinı bılmezm bm
istemiştir.
- Sanki ortada bir feiaket
yokmuş da siyasi
tardşma yapıyormuşuz
jibi konuşuyorsunuz.
Insanlanmız ölmeye
devam ediyor.
- Ben Ruslar ve Rus
uşaklanyla kavgaya
yıllanmı verdim! Şimdi
tutup...
- Depremden sonra
gerekli önlemleri hemen
alamadığı için devlet,
hfikûmet ve yerel
yönetimler eteştirihyor,
istifalar isteniyor.
- Tarihimize bakıni
Türk-Rus savaşlanyla
MOSKOVA
i
4Sâ
lfiglWBiBı
HAKAN
AKSAY
dolu! Zaten Yunanlan da
denize dökmüştük.
1915'te Ermeniler...
- İstifanız isteniyor!
- Fesat yuvası gazete ve
televizyonlar
kapatılmalı! Devlete dil
uzatıyorlar!
- Ölû sayısryla Dgili son
veriler geJdi.
- Abartmaym! Biz
ayaktayız. Kimseye karşı
kendimizi küçük
düşürmeyiz.
Ruslar, Yunanlar,
Ermeniler ve
"bir kısım medya"
işbirliği yapıyor. Asıl
feiaket deprem değii,
bunlar!
- Ölü sayılan.-
- Konuyu dağıtmayın!
- Yardım isteyen
bölgeler...
- Devlete el uzatanlar...
- Yabancı yardım
ekiplerL.
- tşgalci güçler...
- Son geten haberter_.
- Devlet ve millet
düşmanlan...
K e d i
>
l e k a r
g
a
- kardeş kardeş kahvahı ediyor. Mısır'ın başkenti Kahire'deki çay bahçesinde kahvalbedfip
y » gideıilerin bıraktığj arüklar. hemen kediler ve kuşlar tarafindan mideye indLrilryor. Hayvanseverier bu
payiaşundan çok şikâyetçi olmasalar da Kahire'deki başıboş ha\ vanlann sayısı giderek arüyor. (Fotograf: RELTERS)
'Körkütük sarhoş îsveçliler'Ülkemizdeki korkunç facia nedeniyle bu kez
pazar yaası yazmakta güçlük çektim. Onun
yerine. Isveç'in en açık sözlü ve tanınmış
köşe yazarianndan Ulf Nüsson'un 18
Ağustos tarihinde Metro gazetesinde çıkan
yazısma yerimi devrediyorum. Bu yazının,
bu ülkeyi pek dile getirilmeyen bir yanıyla
tanımanıza yardımcı olacagına inanıyorum:
Pazar günü, (Kıbns Rum Kesimi'ndeki)
Ayia Napa'daki ırza geçme olayıyla ilgili
haberleri okudum. (16 yaşındaki Isveçli bir
kıza, iki Isviçreli ve üç Norveçli delikanlının
tecavüz etmesi olayı). Kusacak gibi
oldugumu söyleyemem. Ben öyle pek kolay
kusmam çünkü. Daha kötüsü... Hem
Expressen hem de Aftonbladet gazeteleri
Ayia Napa'daki barlarda röportaj yapmışn.
Kocaman fotoğraflar, bazılan 16'nın
üzerinde olmayan Isveçli kızlan ve oğlanlan
gösteriyordu ve hepsi körkütük sarhoştu.
Yani bunlar, "ırza geçen grup" değil, alelade
gençlerdi. Yanaklan kıpkırmızı, bedenleri
beklenti içinde. Gözlerinde, "Şbndi ardk
anasmı satonu." bakışı. Herkes (ben dahil)
bu anın, son safhaya giriş olduğunu bilir.
Hani insanın geveleyerek konuştuğu. garip
şeyler söylediği, ama "Bir gece de ip kopsun
arok yahu_" dediği ana.
Ben de Ayia Napa'da ve Isveçli gençlerin
turla gittiği birçok yerde bulundum. Içme
STOCKHOLM
GÜRHAN
UÇKAN
konusunda dayanabileceğimden fazlasını
gördüm. Yine de bir yanlışlık yapmamak
için genç dostlanmdan bazılanna telefon
ettim. Hepsi benımle aynı görüşteydi.
"isveçB gençler kesinlikle en berbanan»
Baydana kadar içiyorlar ve nerede rastlarsa
orada çiftteşiyorlar. Çoğunhığu 16 yasını
aşmamış kızlar ve erkekler." Bu dramın
sorumlulanndan biri hiç kuşkusuz Isveç'teki
alkol korkusu. Biz alkolü, gizemli ve
tehlikeli bir şey olarak gördük -endoktrine
olduk da diyebilirsiniz- "ana evinden'' izin
aldığımız zaman keyfıni çıkardığımız bir
madde olarak. Siz hiç (Isveçlilerin gözde
tatil beldesi) Mallorca'daki süpermarketlerde
içi tıka basa içki dolu olmayan bir ahşveriş
arabası gördünüz mü? Elimize fırsat geçtiği
anda hayvan gibi içiyoruz.
Ama doğal olarak durum bundan da kötü. O
ateşli sarhoşluk ve sisler içinde kalan ve
daha sonra akıldan çıkan bırleşme, daha kötü
bir hastalığın belirtisi. Isveç'te yetişknıler
ipin ucunu kaçırmış durumdalar. Ana
babalarla gençler arasındaki uçurum,
görülmemiş derinlikte. Anlamaya
çalışanlann sayısı az ve knnse sorumluluk
yüklenmiyor. Demek istediğim, eğer bu
ülkede ilkokuldan mezun olan her 5
çocuktan 1 'i okuma bilmiyorsa korkunç bir
şey ohnuş olmalı. Bu da, anne-babalann
ilgisizliğini ve öğretmenlerin yerişemediğini
gösterir. Isveçli gençler, bir kızın ırzına
geçtikleri anı videoya alabiliyorlarsa -
Kıbns'ta olan bu- o zaman bu işin ipinin
ucunun çoktan kaçmış olması gerek. Rum
otelciler, Isveçli gençlerin davranışlannın
hayvanlık sunmu bile aştıfıru söylüyorîarsa,
ikaz ışıklannı yakmamız gerekir. Otuzlu
yıllardan ben Isveç'teki politika, insanlann
birbirlerine bağlı olmalan ve birbirleri için
sorumluluk duygusu taşımalannı ortadan
kaldırmaya yönelik olmuştur. Onun yerine
devlet, resmi makamlar ve sosyal yardjm
devTeye sokulmuştur. Anahtar sözcük, "hak
etmek" olarak kabul edilmiştir. "Ben nasıl
davranırsam davranayun, isteme ve alma
hakkına sahibim.'" Ayia Napa'daki olay
nereye gittiğimizi gösteriyor. Isveç'in bu an
için keyfi yerinde ama, İsveçliler mutsuz.
Aile kavramını yeniden canlandırmanın
zamanıdır
Çaresizlik, öfke ve
hüzün fotoğrafi
Türkiye günlerdir kan
aglıyor. Marmara
Bölgesi'nde yaşanan ve
ülkemizi yediden yetmişe
acıya boğan korkunç
depremin yaratnğı hüznün
ve şaşlanlığın Türkiye
dışında yaşayan binlerce
insanımızı da yüreğinden
yaraladığmı yinelemeye
gerek yok.
Sadece Asya ve Avrupa
ülkeleri değil, bütûn dünya
seferber oldu bu feiaket
karşısında biz için...
Yardımlar yağdı ve
yağmakta Türkiye'ye.
Olayın ilk günü, o ilk
saatlerden itibaren
ajanslardan gelen
fotoğraflar ve TV
ekranlanna. haber
bültenlerine yansıyan
yürek paralayıcı
görüntülerin yarattığı şok,
bütün gözleri ülkemize
çevirdi... Özellikle Alman m
edyasında günlerdir ilk
sırada yer alan haberlerin
ardından yüzlerce yardım
kuruhışu, harika bir
çabuklukla Türkiye'nin
acısını sarmaya koştular.
Başta Türk Hava Yollan
olmak üzere pek çok
şirketin beda\'a taşıdığı
gönüllüler ve tonlarca
yardım malzemesiyle
herkes ülkemizin yanında
ıdi. Adeta dünya acımızı
bölüşmeye koştu... Evet,
kolay kolay unutulmayacak
bir acıyı ve hüznü yaşadık,
yaşıyoruz. Yüzyılın en
bûyük acısı bu. Binlerce
insanımızm yap-satçı,
vurguncu inşaat mafyası
yüzünden yaşamlannı
yitirdikleri bir trajedi
yaşandı ülkede. Ve maalesef
bu şaşkınlık, kaos ve
curcuna içinde kalan
ınsanımızın -devleti
beklemekten yorulup- kendi
başının çaresine bakıp o ilk
gün, tırnaklanyla betonlan
kazmasını ve
yardımlaşmasını izledi
dünya ekranlarda Ve
kucağında ölen bebeği ile
dövünen analann acısını,
çaresizliğini ve büyük bir
sahipsizliği. Felaketin
boyutu Alman haber
kaynakJannda bütün
çıplaklığıyla anlahldı ve
anlatüıyor. Aynca
Almanya'da çıkan bütün
gazetelerin ilk
sayfalanndayız günlerdir.
Dünyanın en ucundan bile
çığ gibi yardımlar aktı ve
akıyor memleketimize. lşte
böyle günlerde anlıyoruz
dostumuzu düşmanımızı.
(Arap ülkelerinin tutumunu
öraeğin!..) Ve yine
komşumuz Yunanistan'ın
yardımlanna, Yunan
halkının ictenliğine
şaşkınlıkla hayran oluyoruz.
Ta Nea gazetesinin başlattığı
kampanya ile gözü yaşlı
Yunan dostlanmız daha o ilk
günlerde bir günde kırk iki
milyon drahmi (66 milyar
lira) para ve depremzedeler
için ve ardından uçaklar
dohısu malzeme, tonlarca
ilaç. çadır, sargı bezı,
biberon, mama topladılar. Ve
Theodorakis ustanm o
harika çağnsı!. Eh, şimdi
nasıl olur da bir "merhaba"
yollamazsuuz karşı kıyıya...
Evet, bir ulusun ortak
hüznünü, enkaz altında
kalan binlerce insanımızm
acısını ve arkada kalanlann
çaresizliğini anlatmak zor,
hemdeçokzor...
"Depremin ardmdan
Türkiye dışandan nasıl
görünüyor?" türünden
sorulara da kestirme yamtlar
buimak zor. En başta
"hantal devtet* imajından
süratle kurtulmak gerek.
Beceriksizlikleri, geç
kalışlan ve şaşkınlığı bir
yana bırakaiım ve
yaralanmızı süratle saralım.
Öyle ya da böyle her şeye
kaışm Türk insanının müthiş
dayanışmasını gördü
Almanlar ve diğer ülkeler bu
olayda Türk Silahlı
Kuvvetlerimizin, panik
içindeki halkımızın
yaralannı süratle sardiğını,
yıldınm gibi yetişen 52 bin
Mehmetçiğin yirmi altı bin
vatandaşımızı kurtarmasım
izledik. Canla başla uykusuz
kalan; enkaz kaldınrken,
ceset taşırken hep onlar,
Mehmetçikler vardı
görüntüJerde..
Evet. yüzlerce ekip, uztnan,
usta köpekler ve aygıtlarla
Yalova'da, Gölcük'te,
lzmit'te, Adapazan'nda
enkaz altlanndan insanlar
kurtanlıp yaşama
döndürüldü. Ve en başta
AKUT gibi bir Türk
kurtarma ekibinin
çalışmalannı hayranlıkla
izledi bütün ekipler. lşte
Türk gençlerinin, bizim
gençlerin o harika
dayanışmasını, dünya gördü
ekranlardan. Bizim ırkçı
Sağlık Bakanı ise saçma
demeçler vererek ortalığı
bulandırdı. Ancak takan
kim?
Evet, geçen hafta içinde
neler neler yaşamadık ki
MUNIH 1
EROL
ÖZKAN
miryonlarca insan
televizyonlan karşısında.
Deprem vurguncularmı mı
görmedik, gözünü para hırsı
bürürnüş karaborsacılann
çirkin yüzünü mü, hele hele
din istısmarcılannın,
sahtekâr müteahhitlerin
yarattığı gerçekleri mi?
Ancak acılan içimize
gömdük. Kafamıza yazdık!..
Son iki günde hızla artan
yardım kampanyalan
yüreğimize su serpti
Almanya'da. Alman
devletinin yaptığı 5 milyon
maıklık yardımı az bulup'p i)l
kampanya açan açana. Ea jr,
başta ise TV kanallan
geliyor... Evet, hangi birini
anlatıp hangisini sıralamalı
ki? Türk kuruluşlan ise
çılgın gibi yardım yagdınyor
vatana. Örneğin bunlardan
birisi, uluslararası
taşımacılar Avnıpa birliğinin
Münih'te ve diğer on şehirde
başlattığı acil yardım
kampanyasıydı.. TIR'lar
dolusu yardun malzemesinin
taşınmasını izledim göz
ucuyla. Kısa adı TlTAB olan
bu birliğin bütün kamyonlan
Türkiye'ye yardım taşıyor...
tnsanlar büyük bir çabayla,
inanılması güç bir
duyarhhkla anayurda
yardım yağdmnanın
birlikteliğini, heyecanını
duyuyorlar yüreklerinde.
Gelin de kendi insanınızla
gurur duymayın şimdi.
Radyo kanallannda,
ekranlarda hep Türkiye var
şu günlerde.
Gazeteler Türkiye ile
dolu. O acılar içindeki
insanımızm fotoğraflanna
bakıyorsunuz gözünüz
yaşararak.
Hüzün, çaresizlik ve öfkeli
bakışlann hiçbiri akıldan
çıkacakgibidep...
Her şey ortada yaşandı
çünkü...
Ve enkaz altında yatan
yoksulluğumuzun acısı,
resmi idi yüreklerunia
dağlayan... ancak Türkiye
yarasmı saracaktır.
Evet, büyük bir acıyı
yaşadık. Ve Türkiye bu acıyı
hiç ama hiç unutmayacak...
Tatilcilerin %10'u reklamla, %90'ı tavsiye ile kendi otellerini buluriar...
AfâlmsıMığındandena gOrûntûsünû çekemofk. GeHngönm
C
lub Orıent, Antik Çağın adalet, sağlık ve banş için buluşma
merkezı olan Ören'de denize "stfır", binbir yıldızlı bir tatil
köyüdür. Homeros'un doğum yeri 'Işıklar Sahili'nde,
Dünyanın atmosferinde oksijen oranı en yuksek iki noktasından biri
olan Edremit Körfezi'nde, Zeytın Rivierası'ndadır
Club Orient'te, Ege stilinde yapılmış 62 dubleks yapının her daıresi
2-4 veya 4-6 kişilik aileler için tasarlanmış, içlerinde duş/WC ve
telefon olan, odalardan oluşur Tüm kapılar dev bir botanik bahçesıne
açılır. Bahçe biter. incecık kumlu plaj başlar.
Özürlüler ve engelliler için tümûyle duzayak, vejeteryanlar ve
diabetikler için sorunsuz tatil. Gûnlök doktor viziti.
11.000.000 TL, 0-12 m icretsiz, (3.H.S.-6. HfHer, S.500.000 Tl
AnufcCaflın
cwıtcllw1ı
Clob Orient HoUday Resort, Öreo-Burhıniye
Tei: 0.2M.416 34 45 - 416 $3 54 • Fax: 0.266.416 40 26 www.club-orientconLtr
ARAS HOJEL
MORDOĞAN
Bol oksijeni, iyot kokusu, stfir nem oranı
ile sizı sağlığa davet ediyoruz.
Bodrum tipi Gulet'imizle
eşsiz Mordoğan gün
batımlannı yakalayın
Haftalık konaklamalarda
bir günlük ücretsiz
koy ve mehtap gezisi
YURIİÇÎ VE YURTDIŞI
TATÎL SEÇENEKLERİ
Emsabiz yarjmızJa otelimize gelip 2 gece 3 gün konaklaytn ve tekrar yatımız ile geri dönün.
Kişi başı: 25.000.000.- TL yanm pansiyon
Havuz başında, hayai fışek göstenlerini izlerken, Akdeniz ezgilerini sevdiklerinizle
paylaşın. Türk Evi'nde, fasıl nağmeleriyle doyumsuz eğlencenin tadına ulaşın.
Kişi başı Günlük konaklama: 10.000.000.- TL yanm pansiyon
Izmir'e 80 km, tamamı deniz manzaralı odalarda, telefon, minibar, TV (uydu), sıcak-soğuk
kltma, jakuzi, sauna, su üstü ve sualtı aktiviteleri...
ARASTOURTel:0 232 446 4141 Faks: 0 232 446 79 91
ARAS OTEL Tel: 0 232 737 52 00 Faks: 0 232 737 70 73
Tatil süresince Cumhuriyet okurtanna gazetesi ücretsiz.
ANKARA ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ'NDEN
Ankara Oniversitesi Egitim Büimleri Ensotûsû 1999-2000 egitim ögretün yılı 1. yanyıhnda
Eğitim Programlan \e Ögretim Anabilim Dalı Güzel Sanatlar BUim Dab'nda "Yaratıcı Drama
Tezsiz Yüksek Lisans Programı"na öğrenci alacaktr.
Adaylar yabancı dil sınavından muaftır.
Programa 25 kişi alınacaktır.
Baş\Tiru tarihi: 1-8 Eylül 1999 :
Mülakat Tarihi: 13-17 Eylül 1999
Istenen belgeler: -
1. 2 adet fotograf
2. LES sonuç belgesinin onaylı örneği (eşit ağırlıklı puanın en az 45 olması şarttır).
3. Diploma ve mezuniyet belgesinin onaylı ömeği (Yurtdışından mezun olan adaylar ile ya-
bancı uyruklu adaylann denklık belgelennın onaylı örneğj)
4. Mezuniyet derecesmi gösterir not dökümü (Lisans başan düzeylerinin en az 65/100 olma-
sı şarttır).
Özel koşullar
• Çeşitli eğitim basamaklan öğretmenleri, îlkögretim Bölümü (Okul öncesi, sınıf ve dal öğ-
retmenligı programlan), Çocuk Gelişimi ve Eğıtuni, Efitim Bilimleri, Tiyatro Böiûmü, Özel Eği-
tim. Resim, Müzık, Tûrkçe ve PDR öğretmenleri.
• Adaylann, dilekçelerine aynca bir referans mektubu eklemeleri ve neden bu alanda yüicsek
lisans yapmak istediklerini açıklayan el yazısı ile bir kompozisyon yazmalan gerekmektedir.
Adaylann yukanda belırtilen belgelerle birlikte ensütüye şahşen başvunnalan gerekmektedir.
Adres: Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Ensütüsü (A.O. Eğitim Bilimleri Fakültesi 3.
Blok 3. kat ATAUM Karşısı) Cebeci Kampüsü Cebeci/Ankara Basın: 40539
ANKARA 19. ASIİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN
EsasNo: 1997/835
Davacı Ankara Büyükşehır Belediye Başkanlığı vekili tarafindan davahlar Şerafettın Şenyurt,
Ömer Yüksel ve lsviçre Sigorta AŞ aleyhine açılan 156 448.150 TL 'nin tazmınatın tahsili dava-
sının yapılan durusmasında; Davalılann adresı bulunamadığından ılanen tebligat yapılmasına
karar verilmiştir. Karar gereğince dunışmanın bırakıldığj 16.09.1999 günü saat 09.30'da duruş-
maya bizzat gelmesi veya bir vekille kendisini temsil ettirmesi, gelmedığı veya kendilerini ve-
kille temsil ettirmedikleri takdirde HUMK'nun 213 ve 337. maddeleri gereğince yokluğunda du-
ruşmaya devam olunup hüküm verileceği hususu tebligat yerine geçerli olmak ûzere ilan olu-
nur. Basın: 40554